Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
3 ŞUBAT 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Davos’taki İt Dalaşı
Bu köşe, sadece benim yazılarıma ayrılmış olsay-
dı, cumartesi günü yine yukarıdaki başlığı kullana-
cak ve aralarında sınır tartışmaları bulunan devletle-
rin askeri uçaklarının, hava sahaları üzerindeki id-
dialarını pekiştirmek amacıyla başvurdukları it dala-
şı denilen gövde gösterileri ile Davos’ta sergilenen
ağız kavgasını irdeleyecektim.
Konu üstünde perşembe akşamından bu yana çok
şey yazıldı ve söylenildi. AKP’liler, Başbakan’ı “Da-
vos Fatihi” olarak karşıladıkları havaalanından son-
ra Üsküdar’daki evinin bulunduğu sokağı güllerle ör-
terek tam bir “ulusalcı”lık gösterisi yaptılar. Yorum-
cuların iktidar partisinin 29 Mart seçimlerinde genel
başkanlarının Davos’ta İsrail Cumhurbaşkanı kar-
şısındaki “dik duruşunu” kullanarak daha şimdiden
rakiplerine karşı sağladığı üstünlükten söz ediyorlar.
Önce Bahçeli, daha sonra da -kısmen- Baykal; Baş-
bakan’ın Peres karşısındaki tutumunu öven demeçler
verdi.
Gazze’li Arapların yanı sıra Ahmedinejat’ın İran’ı
da Erdoğan’ı destekleyen açıklamalar ve gösterile-
re kaynaklık ederken, AB ülkeleri suskunluğu seç-
ti. Ama ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, üstü ka-
palı bir düş kırıklığı sergilemesi ile kendi medyasının
önüne çıkmayı yeğledi. Ülkedeki Yahudi lobisi kız-
gınlığını saklamadı, İsrail ise Dışişleri Bakanı’nın ağ-
zından Türkiye’den ülkesine karşı saygınlık istedi.
Forum önerisi Erdoğan’dan!
Derken, Referans gazetesinde yayımlanan geniş
bir haber-yorum, Davos’taki Gazze forumunun Tür-
kiye Başbakanı’nın önerisi ile programa alındığını yaz-
dı, cumartesi günü yayımlanan bu haber, pazar gün-
kü Hürriyet’te de manşetten yinelendi ve yalanlan-
madı.
O zaman, o tartışmada savunduğu tez ile, Erdo-
ğan’ın Hamas yandaşlarının sözcülüğünü üstlendi-
ğini ileri sürenlerin; Türkiye Başbakanı’nı Arap dün-
yasının yeni Nasır’ı olarak gösterenlere karşı Refe-
rans’taki haberi referans göstererek şunu söylemek
adeta vacip oluyor.
Demek ki Başbakan Davos’a daha çok IMF yet-
kilileri ve Ermenistan Cumhurbaşkanı ile resmi gö-
rüşmeler yapmak yerine; düzenleyenlerin asıl ama-
cı, her yıl bu İsviçre kasabasına daha çok turist çek-
mek olan geleneksel tartışmalardan birisinde özellikle
“taraf” olmak için gitmiş. Halk dilinde bir tür rol kes-
mek de denilen o münazara ya da tartışmayı yöne-
ten moderatörün de öncelikle yönettiği forumun rey-
tingini gözetmek olduğunu da herhalde hesap et-
memiş.
Dahası Başbakan’ın, perşembe gecesinde ger-
çekleşen o tartışma forumunu, Türkiye ile İsrail ara-
sında ve BM Genel Sekreteri’nin de gözetiminde ya-
pılan medyaya açık bir toplantı olarak kurguladığı da
söylenilebilir.
Ülkesinde ve tüm Yahudi dünyasında şahinliği ile
tanınan Peres, elbette bütün dünya medyasına açık
bir forumda kendi devletinin, klasik görüşünü ısrar-
la savunacaktı.
Erdoğan da İsrail’in Filistin için öteden beri izledi-
ği, o acımasız yayılmacı politikasına karşı koymanın
yanı sıra, Hamas’a yönelik özel sempatisinin de et-
kisi ile konuşmakla yetinmeyecek, forumun kendi üs-
tünlüğü ile bitmesi için elinden geleni yapacaktı.
Erdoğan da Peres de kendilerinden istenileni ye-
rine getirdiler. Başbakan bir adım daha atarak, otu-
rum moderatörüne haklı olarak sinirlendi. Sadece fo-
rumu değil, şayet sonradan vazgeçmez ise, Davos
gösterilerine de katılmama kararını açıkladı. Ama ora-
daki söylemi ile olgun ve barışçı bir devlet adamı ye-
rine, tıpkı iç politikada da her karşısına çıkanı azar-
lamaktan vazgeçemeyen bir kişiliği temsil ettiğini de
sergilemiş oldu.
Şimdi dünya âlem, Türkiye Cumhuriyeti Başba-
kanı’nı bu yanı ile ve ayrıca Ortadoğu politikasında
sekter Hamasçı tutumu ile tanıyor ve değerlendiriyor,
Öylelikle, Başbakanı olduğu ülke, Ortadoğu’daki
İsrail’in bölgede izlediği yayılmacı politikayı; silahsız,
barışçı görüşmeler ile durdurmak için kendisinden
beklenen o önemli rolünü yitirmiştir.
Hamas’ın hafta başında, yeniden başlayan füze atış-
larına karşı, İsrail’in verdiği tepki sürerse, çatışma da-
ha da büyüyecek demektir.
İşte o zaman gözler Başbakan’a çevrilecek ve o ate-
şin söndürülmesi için ne yapabileceği, gerçekten me-
rak konusu olacaktır.
Açıklama: Cuma günkü yazıda Adem Yavuz ge-
misinin eskidiği gerekçesi ile çürüğe çıkarıldığını, iki
ay önceki gazete haberlerine dayanarak nakletmiş-
tim.
İDO Basın Danışmanlığı geminin seferlerini sür-
dürdüğünü bildirdi.
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
ENTERNET / MEHMET SUCU
Başbakan Erdoğan Davos’ta İsrail
liderini ve oturumu yöneten mode-
ratörü azarladı, ardından da paneli
terk etti gitti. Erdoğan ve AKP ileti-
şim araçlarını kullanmayı çok iyi bi-
liyor. ‘Gazze’ konulu panel önerisi-
nin Erdoğan’dan geldiğini gazeteler
yazdı. Hatta Peres’in de Erdoğan’ın
isteğiyle panele katıldığını öğren-
dik. Erdoğan kalkmadan önce Peres’i
muhatap alıp “Siz öldürmeyi iyi bi-
lirsiniz” diyerek bir iki cümlelik bir çı-
kış yaptı. Olaydan 15 dakika sonra
bir basın toplantısı yapan Erdoğan,
tepkisinin Davos’a değil moderatö-
re olduğunu ilan etti.
Dedik ya.. AKP ve Erdoğan iletişim
araçlarını kullanmayı iyi biliyor. Ola-
yın haber kanallarına düşmesiyle
birlikte, Erdoğan’ın saat kaçta ülke-
ye döneceği, sanki bunu mutlaka alt-
yazı olarak ekranlarda tutun den-
mişçesine ekranlarda saatlerce kal-
dı. Ardından da Metro’nun saat
03.00’e kadar açık olduğu yazısı
aynı ekranlarda yer aldı. Kısacası..
Davos’taki diplomatik skandalı bir şe-
kilde galibiyet havasına çevirmek
için hemen her şey yapılmaya çalı-
şıldı.
Ama bir de tersten bakalım.
Erdoğan’ın, Peres’in sözlerine kar-
şılık verirken “Sesini yükseltmek za-
yıflara özgüdür” dediğini anımsaya-
lım ve Başbakan’ın İsrail liderine
cevap verip vermediğini düşüne-
lim.. Ne dedi Erdoğan: “Kutsal kita-
bınız öldürmeyeceksin diyor ama
sen çocukları öldürüyorsun.” Çok
doğru. Bu sözleri alkışlıyorum. Ama
Erdoğan’ı başka zaman başka yer-
lerde de alkışlamak isterdim.
Keşke, Irak işgal edilirken ABD ile
birlikte Irak’a girmek için altında
kendi imzası olan tezkereyi TBMM’ye
göndermek yerine böyle bir çıkış yap-
saydı..
Keşke, Irak’taki çocuklar ve sivil-
ler öldürülürken böyle bir çıkış yap-
saydı..
Keşke, Peres’e gösterdiği tavrı
Beyaz Saray’da ABD Başkanı
Bush’a da gösterseydi..
Keşke Afganistan’da siviller öl-
dürülürken böyle bir çıkış yapsaydı..
Keşke 2005 yılının başında Gül İs-
rail’i ziyaret ederken 1 çocuk 7 sivi-
li öldüren İsrail karşısında o zaman
da FKÖ’nün yönettiği Filistin’den
yana tavır alsaydı..
Keşke 2005 Mayısı’nda Filistin ile
arasına duvar ören İsrail’e, Filistin
FKÖ yönetiminde olmasına karşın
tepki gösterseydi..
Keşke idam cezasını kaldıran bir ül-
kenin başbakanı olarak İran’daki
idamlar ve recmler olduğu zaman
böyle bir çıkış yapsaydı..
Keşke 1 Mayıs 2008’de polisin
orantısız güç kullandığını gördü-
ğünde böyle bir çıkış yapsaydı,
Keşke bundan 1 ay kadar önce
Ankara’da çocuklar doğalgazdan
öldüğünde bir başsağlığı mesajı
gönderseydi...
Bu ‘keşke’leri 10 dakikalık bir in-
ternet araştırmasıyla iki üç katına çı-
karmak olası.
Şimdi ben de merak ediyorum. İs-
rail Cumhurbaşkanı’na yanıt verip
onun argümanlarını çürütmek yerine,
“Ben âlemin kralıyım” havasında iki
cümle edip kabadayı yürüyüşüyle
kalkıp paneli terk eden Başbakan, Fi-
listin’de Hamas iktidar olmasaydı bu-
nu yapar mıydı?
Bilindiği gibi ABD ve AB ülkeleri
Hamas’ı terör örgütü olarak nitelen-
diriyor. AB Konseyi’nin yayımladığı
ortak tutum belgesinin ekinde de Ha-
mas terör örgütü olarak 17’nci sıra-
da yer alıyor. Hal böyle olunca..
acaba Erdoğan empati mi yapıyor di-
ye düşünmüyor değilim. Sanki ken-
dini Hamas’ın yerini koyuyor gibi ge-
liyor. Umarım öyle değildir. Yoksa vay
halimize...
Sanki Hamas olmasa bunlar ol-
mazdı ve diplomatik bir skandal iç
politika için seçim malzemesi yapıl-
mazdı.
Ankara’da gündüz vaktinde AB’ye
girdik diye kutlama yapan AKP’yi ve
onun lideri Erdoğan’ı anımsıyorum.
Acaba yine aynı durumda mıyız di-
ye düşünüyorum...
mehmet@cumhuriyet.com.tr
Ah Keşke, Keşke...
SusurlukhükümlüsüSamiHoştan,‘Çatlõ’nõnçantasõndakõzõnõnkolyesive26binmarkvardõ.Eşineverdim’dedi:
Çatlõ’nõn çantasõ bendeHATİCE TUNCER / HİLAL KÖSE
Ergenekon davasõnõn 46. oturu-
munda savunma yapan tutuklu sanõk
Aydõnlõk Dergisi Genel Yayõn Yö-
netmeni Serhan Bolluk, Aydõn-
lõk’taki haberlerle gladyonun faali-
yetlerini açõğa çõkardõklarõnõ belirte-
rek “Mehmet Eymür başta olmak
üzere MİT’teki tertipçiler, ‘glad-
yonun faaliyetlerini felç ettiler’ diye
bizden iki kez şikâyetçi oldular” de-
di. Susurluk hükümlüsü Sami Hoş-
tan da “Kazadan sonra olay yeri-
ne ilk giden bendim. Çatlı’nın
çantası bende” diye konuştu.
Aydõnlõk Dergisi Genel Yayõn Yö-
netmeni Bolluk, savunmasõnda ga-
zeteciliğinin yanõ sõra İP Merkez Ka-
rar Kurulu üyesi olduğunu belirterek
“30 yıldır İP üyesiyim. İP dışında bir
örgüt, hiyerarşi, disiplin tanımam.
Doğu Perinçek benim genel başka-
nım. Başkanım bana talimat verir,
harfiyen yerine getiririm” dedi.
‘Özal ve Çiller’in çizgisi’
Bolluk, 1978 yõlõndan itibaren Ay-
dõnlõk dergisinde çõkan kontrgerilla ile
ilgili haberleri göstererek, Türk hal-
kõnõn kontrgerillayõ bu dergiden öğ-
rendiğini söyledi. 1987’de hazõrla-
nan MİT raporunun TSK’yi yõpratmak
için Turgut Özal tarafõndan hazõr-
landõğõnõ savunan Bolluk, Özal’õn
Amerika adõna TSK’nin terfi ve ta-
yinlerine müdahale etmek istediğini
ileri sürdü. Bolluk, şöyle devam etti:
“Bu rapor 2000’e Doğru dergisinde
yayımlanınca hesap bozuldu. Özal,
kendi istihbarat birimini kurma
çabasındaydı. Hem kendi çıkarla-
rına hem de Amerika’nın çıkarla-
rına hizmet eden bir istihbarat ör-
gütü kurmak istiyordu. (...) Bu çiz-
giyi Tansu Çiller sürdürmüştür.
Kendi özel örgütünü kurmuştur.”
Aydõnlõk’õn Eşref Bitlis suikastõnõn
aydõnlatõlmasõnõ sağladõğõnõ söyleyen
Bolluk, “Eşref Bitlis’e yapılan sui-
kast bugün birtakım iftiralarla İs-
mail Hakkõ Karadayõ’ya yapılıyor.
Madımak’ı bizim yaptığımız söyle-
niyor. Orada bizim arkadaşları-
mız yakılmış, biz yakılmışız. Saç-
malığa bakın” diye konuştu.
Emniyet Fethullahçıların elinde
Aydõnlõk dergisinin 12 Ocak
1997’deki kapağõnõn “Cumhuriyet
düşmanı Fethullah Hoca” şeklinde
olduğunu anlatan Bolluk, “Bir emni-
yet müdürünün raporu. 12 yıl ön-
ceki uyarılarımız dinlenmediği için
Emniyet Fethullahçıların eline geç-
ti” diye konuştu.
Hrant Dink’in öldürülmesi dava-
sõna ilişkin Başbakanlõk Teftiş Kuru-
lu’nun hazõrladõğõ rapora dikkat çeken
Bolluk, 4 Ocak 2007’de yayõmlanan
Aydõnlõk dergisinin “Muhbir değil
Akyürek’in operasyon ekibi” başlõklõ
kapağõnõ heyete gösterdi. Yasin Ha-
yal’in Trabzon Mc Donald’s’õ bom-
balamasõ olayõnõn çözülmesi duru-
munda Dink olayõnõn da çözüleceği-
ni belirten Bolluk şöyle devam etti:
“Bombalandığı gün Trabzonspor
yöneticisi Ahmet Çubukçu’nun oğ-
lunun doğum günü kutlaması var-
dı. Daha sonra iki Trabzonsporlu
futbolcu silahlı saldırıya uğradı.
Daha sonra Trabzonspor’un yöne-
timi değişti ve AKP taraftarları
yönetime geldi. Yasin Hayal, bom-
balama emrini Erhan Tuncel’den
aldı. Erhan Tuncel ise Trabzon Em-
niyet Müdürü Ramazan Akyürek’in
haber elemanı. Akyürek, Danıştay
saldırısından önce Emniyet İstih-
Tutuklu sanõk Adil Serdar Saçan, savcõlõk ifadesinde işkence iddialarõnõ yalanladõ:
Güney’le hiç karşılaşmadık
İstanbul Haber Servisi - Ergenekon so-
ruşturmasõ kapsamõnda tutuklu bulunan eski İs-
tanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlar
Şube Müdürü Adil Serdar Saçan, kendisin-
den işkence gördüğünü iddia eden Tuncay Gü-
ney ile hiç yüz yüze gelmediğini belirtti. Sa-
çan, 26 Eylül 2008 tarihli savcõlõk ifadesinde
Yeşil olarak tanõnan Mahmut Yıldırım’õ ya-
kalamak için çalõşma yaptõklarõnõ, ancak ad-
resini tespit edemediklerini söyledi.
Ergenekon sanõklarõyla ilişkisi sorulan Sa-
çan, Sedat Peker’i şube olarak 3-4 kez göz-
altõna aldõklarõnõ anlatarak, “Sedat Peker’in
Veli Küçük tarafından yönlendirildiğini
istihbari olarak biliyorduk ve askerlerle özel-
likle jandarma görevlileri ile arasının iyi ol-
duğunu biliyorduk” dedi. Organize Suçlar Şu-
be Müdürlüğü’nde çalõşan Ali İhsan Yıldırım
adlõ polis memurunun Sedat Peker’in adamõ
olarak çalõştõğõnõ anlamalarõ üzerine 1999’da
şubeden atõp idari soruşturma başlattõğõnõ be-
lirten Saçan, ifadesinde, “2003’te AKP’nin ik-
tidara gelmesiyle hakkında işlem yaptığım
birtakım kişiler iktidar partisinde etkin gö-
revler alınca Ali İhsan Yıldırım Emniyet
Müdürlüğü’ne başvurarak benim ve şube
görevlileri hakkında 58 başlıkta disiplin ve
yolsuzluk iddialarında bulundu. 6 kez mes-
lekten çıkarıldım. İdari davaların hepsini ka-
zandım. 13 Eylül 2008’de göreve başlamam
gerekiyordu, idare başlatmadı” dedi.
Küçük’ü hiç görmediğini söyleyen Saçan
“Güney’in anlatımları üzerine hakkında iş-
lem yaptım. Dostum değildir, ancak hasmım
olabilir” dedi. 2001’de Asayiş Şubesi’nin
düzenlediği operasyonda Ümit Oğuztan ve
Güney’in gözaltõna alõndõğõnõ anlatan Saçan,
“2000 yılı Kasım ayından 2001 yılının 1
Mart tarihine kadar istihbarat şubesi Tun-
cay Güney’in telefonlarını dinlemişti. İki üç
kez sormama rağmen ‘Gelişme kaydedil-
medi’ diye resmi yazı yazdılar. Bu durumu
savcı Muzaffer Yalçõn’a ilettim. O da so-
ruşturma açılmasına gerek görmedi” dedi.
Bu dönemde Mahmut Yõldõrõm’õ yakalaya-
bilmek için ekipler amirine talimat verdiğini
söyleyen Saçan, “Adresini tespit edemedik.
Proje kapatılınca savcı, belge ve dokü-
manların Güney ve Oğuztan’a teslim edil-
mesi talimatı verdi. Teslim ettirmedim.
2003’te ayrılırken hepsi Organize Şube’nin
arşivindeydi” diye ifade verdi.
‘Genelkurmay’ın 3 dairesi hedefte’
Erzincan Polis Okulu Müdürü Ayhan Mi-
maroğlu ile görüşmesinin sorulmasõ üzerine Sa-
çan, “Organize şube müdürüyken önce Gü-
ney ile ilgili proje izni aldım. Sonra İstihbarat
Şubesi’nde görevli Fethullahçı polislerle il-
gili çalışma izni aldım” dedi. Fethullahçõ
polislerin projeyi öğrenince Güney’i kendi
şubesine getirdiğini kaydeden Saçan, “Fet-
hullahçılar askere operasyon yaptırmak is-
tediler. Küçük’ü bahane ederek asıl Genel-
kurmay’ın üç tane dairesi var hedefte. Bu-
nu görünce kızdım. Diyelim ki bu adam doğ-
ruları söylüyor. O zaman bununla ilgili siz
çalışın dedim ve geri gönderdim” dedi.
Sevigen: İhtiyaç duyuluyorsa
dokunulmazlığımı kaldırın
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - CHP Genel Sekreter
Yardõmcõsõ ve İstanbul Millet-
vekili Mehmet Sevigen, Tun-
cay Güney’in kendisini hedef
alan savlarõyla ilgili olarak “Bu
kişinin, CHP’ye ve bana yö-
nelik iddialarını ciddiye al-
mak mümkün değildir. İhtiyaç
duyulması halinde dokunul-
mazlığımın hemen kaldırıl-
masını istiyorum” açõklamasõ-
nõ yaptõ. Güney’in, “CHP’li
Mehmet Sevigen’i, Susurluk ve
Ergenekon’un üstünü örtme-
ye çalışan Mesut Yõlmaz’ı araş-
tırın. 2001’den bu yana Erge-
nekon’un üstünü kimlerin ört-
tüğüne ulaşırsınız. CHP’de
çok Ergenekon malzemesi
var” sözleri, Bugün gazetesinin
dünkü sayõsõnda yayõmlandõ. Se-
vigen yaptõğõ açõklamada, sav-
larla ilgili olarak “Demokrasi,
laiklik ve cumhuriyet konu-
sunda kimse beni ve CHP’yi
yargılayamaz, asılsız iddia-
larla ortaya çıkamaz” dedi.
Uçkun Geray toprağa verildi
Ergenekon operasyonu kapsamında 23
Temmuz 2008’de gözaltına alınan ve serbest
bırakıldıktan sonra yaşadığı sağlık sorunları
sonucu cuma günü hayatını kaybeden Prof.
Dr. Uçkun Geray dün son yolculuğuna uğur-
landı. Geray için uzun yıllar görev yaptığı İÜ
Orman Fakültesi’nin bahçe-
sinde düzenlenen törende ko-
nuşan Geray’ın torunu 14
yaşındaki Ece Sena Topal,
“Uçkun Geray, suçlu diye
apar topar gözaltına alınan
ve daha sonra hiçbir suçu-
nuz yok diye yargılanmamak
üzere serbest bırakılan 70
yaşında bir vatanseverdi.
Onun suçu diğer demokrasi
şehitleri gibi onlarca, hatta yüzlerce uluslar-
arası yayın ve kitap üretmek, insanı sevmek,
doğayı sevmek ve memleketinin işbirlikçiler
eliyle emperyalistlere satılmasını engelleme-
ye çalışmaktı. Onun çetesi yetiştirdiği bin-
lerce öğrencisiydi... Onun silahı bilim üretip
bilim yaydığı kalemiydi..” dedi. Topal ko-
nuşmasını şöyle sürdürdü: “Dedeciğim... Sa-
na bir şey söylemek istiyoruz ve bizleri duy-
duğuna eminiz. Uçkun’lar bugün daha azim-
li, daha inançlı, daha güçlü... Diktiğin fidan-
lar büyüdü. Bir ağaç gibi hür ve bir orman
gibi kardeş oldu. Ve kardeşler bu karanlık
günleri aydınlatmaya yemin etti.” Geray öğ-
leyin Levent Camisi’nde kılınan cenaze na-
mazının ardından Hasdal Mezarlığı’nda top-
rağa verildi. (Fotoğraf: VEDAT ARIK)Ece Sena Topal.
İHD tecride karşı
Ankara’ya yürüyecek
İstanbul Haber Servisi- İnsan Haklarõ Derneği
(İHD) İstanbul Şubesi Cezaevi Komisyonu, “Ce-
zaevlerindeki tecrit uygulamaları kaldırılsın.
Yeni ölümler istemiyoruz” talebiyle 5 Şubat’ta
İstanbul’dan Ankara’ya yürüyüş başlatõyor.
İHD’liler, Adalet Bakanlõğõ ve Meclis Başkanlõ-
ğõ’na cezaevlerindeki sorunlar ve çözüm önerile-
rini kapsayan bir rapor sunacak.
İHD İstanbul Şubesi’nde basõn açõklamasõ ya-
pan Cezaevi Komisyonu üyesi Sevim Kalman,
“Cezaevlerinde daha fazla tutuklu hayatını
kaybetmeden, eziyet çekmeden sorunların çö-
zülmesini istiyoruz. Bizler gibi düşünen ve his-
seden herkesin yürüyüşümüze destek olmasını
istiyoruz” dedi. İHD’lilerin yürüyüşü 5 Şubat’ta
saat 11.00’da Galatasaray Lisesi önünde yapõla-
cak basõn açõklamasõyla başlayacak. İzmit, Ada-
pazarõ ve Bursa’dan geçilerek 6 Şubat’ta Anka-
ra’da olunacak. Komisyon, Adalet Bakanlõğõ ve
Meclis Başkanlõğõ’na raporlarõnõ sunacak.
Öte yandan tutuklu aileleri 29 Ocak’ta Edirne
F Tipi Cezaevi’nden Beşiktaş 12. Ağõr Ceza
Mahkemesi’ne getirilen 14 tutukluya mahkeme-
nin girişinde polis tarafõndan fiziksel şiddet uy-
guladõğõnõ iddia ettiler. Tutuklu aileleri, polisler
hakkõnda şikayetçi olacaklarõnõ söylediler.
barat Daire Başkanı oldu.”
Türkiye’de bütün faili meçhul ci-
nayetleri gladyonun yaptõğõnõ belirten
Bolluk, savunmasõnõ “Amerika ta-
rafından bakıldığında suçumuz bü-
yük” sözleriyle tamamladõ.
Kontrgerilla biter mi?
Savcõ Nihat Taşkın’õn, Aydõnlõk
dergisinin eski sayõlarõnda gladyo ve
kontrgerilla konularõnõn işlenmesine
karşõn belirli bir dönemden sonra ko-
nularõn işlenmediğini belirterek
“Kontrgerilla bitti mi?” sorusuna
Bolluk, “Kontrgerilla biter mi?
Milli hükümet kurulduğunda biter.
Biz Fethullahçı gladyo ile 3 yıldır
çarpışıyoruz. Bu kanıtlarla burada
yargılanmamız gladyo marifetiyle
oluyor. Polis içinde askere karşı
kullanmak üzere teşkilanma glad-
yo tarafından yaratılmıştır” dedi.
‘Küçük, Susurluk’ta yok’
Savcõ, Tuncay Güney’in mülaka-
tõndaki “bazı yanlı basın kuruluşları
Veli Küçük’ten bahsetmiyordu”
ifadelerine dikkat çekerek, Susurluk
haberlerinde Küçük’ten söz edip et-
mediklerini sordu. Bolluk, “Susurluk
ile bağlantı bulamadığımız için
yazmadık” diye yanõtladõ.
Bolluk’un çapraz sorgusunun ar-
dõndan söz alan Sami Hoştan, Bol-
luk’un Susurluk ile ilgili her şeyi Ay-
dõnlõk gazetesinin çok önceden açõk-
ladõğõnõ söylediğine dikkat çekerek
şunlarõ söyledi: “Arabanın arka-
sındaki eşyaları alan, Meral Ha-
nım’a veren benim. O çanta da
bende. Karar günü çantayı vere-
ceğim. Çantanın içinde belge bilgi
yoktu. Olsa bilirim. Sevcan diye kı-
zına kolye ve 26 bin mark vardı. Bir
yer satmıştı onun parasıydı. Eşya-
yı teslim ettim. Çanta bende kalsın
istedim. Meral Hanım da verdi.
Yok çanta Drej Ali de yok Veli Kü-
çük de diyorlar. Doğru bir şey söy-
lensin diye bunları anlatıyorum.
Cenazeyi alan, gömen benim. 4
gün orada kalan benim. Belge olsa
bilirdim. Ama daha önce istihbarat
vermişlerdir bilemem.”
5 ŞUBAT’TA YOLA ÇIKILIYOR
İMHADAN ÖNCE VE SONRA - Ergenekon davasına
bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Ümraniye’de bir
gecekonduda ele geçirilen bombaların imha görüntüleri talebi
üzerine İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü, imha gö-
rüntülerinin bulunmadığını bildirdi. Bomba İmha Şube Müdür-
lüğü’nden alınan el bombalarının imhadan önce ve sonra maşa
grubu ve gövdelere ilişkin fotoğraflar dava dosyasına konuldu.