18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 3 ŞUBAT 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Davos’taki İt Dalaşı Bu köşe, sadece benim yazılarıma ayrılmış olsay- dı, cumartesi günü yine yukarıdaki başlığı kullana- cak ve aralarında sınır tartışmaları bulunan devletle- rin askeri uçaklarının, hava sahaları üzerindeki id- dialarını pekiştirmek amacıyla başvurdukları it dala- şı denilen gövde gösterileri ile Davos’ta sergilenen ağız kavgasını irdeleyecektim. Konu üstünde perşembe akşamından bu yana çok şey yazıldı ve söylenildi. AKP’liler, Başbakan’ı “Da- vos Fatihi” olarak karşıladıkları havaalanından son- ra Üsküdar’daki evinin bulunduğu sokağı güllerle ör- terek tam bir “ulusalcı”lık gösterisi yaptılar. Yorum- cuların iktidar partisinin 29 Mart seçimlerinde genel başkanlarının Davos’ta İsrail Cumhurbaşkanı kar- şısındaki “dik duruşunu” kullanarak daha şimdiden rakiplerine karşı sağladığı üstünlükten söz ediyorlar. Önce Bahçeli, daha sonra da -kısmen- Baykal; Baş- bakan’ın Peres karşısındaki tutumunu öven demeçler verdi. Gazze’li Arapların yanı sıra Ahmedinejat’ın İran’ı da Erdoğan’ı destekleyen açıklamalar ve gösterile- re kaynaklık ederken, AB ülkeleri suskunluğu seç- ti. Ama ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, üstü ka- palı bir düş kırıklığı sergilemesi ile kendi medyasının önüne çıkmayı yeğledi. Ülkedeki Yahudi lobisi kız- gınlığını saklamadı, İsrail ise Dışişleri Bakanı’nın ağ- zından Türkiye’den ülkesine karşı saygınlık istedi. Forum önerisi Erdoğan’dan! Derken, Referans gazetesinde yayımlanan geniş bir haber-yorum, Davos’taki Gazze forumunun Tür- kiye Başbakanı’nın önerisi ile programa alındığını yaz- dı, cumartesi günü yayımlanan bu haber, pazar gün- kü Hürriyet’te de manşetten yinelendi ve yalanlan- madı. O zaman, o tartışmada savunduğu tez ile, Erdo- ğan’ın Hamas yandaşlarının sözcülüğünü üstlendi- ğini ileri sürenlerin; Türkiye Başbakanı’nı Arap dün- yasının yeni Nasır’ı olarak gösterenlere karşı Refe- rans’taki haberi referans göstererek şunu söylemek adeta vacip oluyor. Demek ki Başbakan Davos’a daha çok IMF yet- kilileri ve Ermenistan Cumhurbaşkanı ile resmi gö- rüşmeler yapmak yerine; düzenleyenlerin asıl ama- cı, her yıl bu İsviçre kasabasına daha çok turist çek- mek olan geleneksel tartışmalardan birisinde özellikle “taraf” olmak için gitmiş. Halk dilinde bir tür rol kes- mek de denilen o münazara ya da tartışmayı yöne- ten moderatörün de öncelikle yönettiği forumun rey- tingini gözetmek olduğunu da herhalde hesap et- memiş. Dahası Başbakan’ın, perşembe gecesinde ger- çekleşen o tartışma forumunu, Türkiye ile İsrail ara- sında ve BM Genel Sekreteri’nin de gözetiminde ya- pılan medyaya açık bir toplantı olarak kurguladığı da söylenilebilir. Ülkesinde ve tüm Yahudi dünyasında şahinliği ile tanınan Peres, elbette bütün dünya medyasına açık bir forumda kendi devletinin, klasik görüşünü ısrar- la savunacaktı. Erdoğan da İsrail’in Filistin için öteden beri izledi- ği, o acımasız yayılmacı politikasına karşı koymanın yanı sıra, Hamas’a yönelik özel sempatisinin de et- kisi ile konuşmakla yetinmeyecek, forumun kendi üs- tünlüğü ile bitmesi için elinden geleni yapacaktı. Erdoğan da Peres de kendilerinden istenileni ye- rine getirdiler. Başbakan bir adım daha atarak, otu- rum moderatörüne haklı olarak sinirlendi. Sadece fo- rumu değil, şayet sonradan vazgeçmez ise, Davos gösterilerine de katılmama kararını açıkladı. Ama ora- daki söylemi ile olgun ve barışçı bir devlet adamı ye- rine, tıpkı iç politikada da her karşısına çıkanı azar- lamaktan vazgeçemeyen bir kişiliği temsil ettiğini de sergilemiş oldu. Şimdi dünya âlem, Türkiye Cumhuriyeti Başba- kanı’nı bu yanı ile ve ayrıca Ortadoğu politikasında sekter Hamasçı tutumu ile tanıyor ve değerlendiriyor, Öylelikle, Başbakanı olduğu ülke, Ortadoğu’daki İsrail’in bölgede izlediği yayılmacı politikayı; silahsız, barışçı görüşmeler ile durdurmak için kendisinden beklenen o önemli rolünü yitirmiştir. Hamas’ın hafta başında, yeniden başlayan füze atış- larına karşı, İsrail’in verdiği tepki sürerse, çatışma da- ha da büyüyecek demektir. İşte o zaman gözler Başbakan’a çevrilecek ve o ate- şin söndürülmesi için ne yapabileceği, gerçekten me- rak konusu olacaktır. Açıklama: Cuma günkü yazıda Adem Yavuz ge- misinin eskidiği gerekçesi ile çürüğe çıkarıldığını, iki ay önceki gazete haberlerine dayanarak nakletmiş- tim. İDO Basın Danışmanlığı geminin seferlerini sür- dürdüğünü bildirdi. Faks: 0 216 302 82 08 [email protected] ENTERNET / MEHMET SUCU Başbakan Erdoğan Davos’ta İsrail liderini ve oturumu yöneten mode- ratörü azarladı, ardından da paneli terk etti gitti. Erdoğan ve AKP ileti- şim araçlarını kullanmayı çok iyi bi- liyor. ‘Gazze’ konulu panel önerisi- nin Erdoğan’dan geldiğini gazeteler yazdı. Hatta Peres’in de Erdoğan’ın isteğiyle panele katıldığını öğren- dik. Erdoğan kalkmadan önce Peres’i muhatap alıp “Siz öldürmeyi iyi bi- lirsiniz” diyerek bir iki cümlelik bir çı- kış yaptı. Olaydan 15 dakika sonra bir basın toplantısı yapan Erdoğan, tepkisinin Davos’a değil moderatö- re olduğunu ilan etti. Dedik ya.. AKP ve Erdoğan iletişim araçlarını kullanmayı iyi biliyor. Ola- yın haber kanallarına düşmesiyle birlikte, Erdoğan’ın saat kaçta ülke- ye döneceği, sanki bunu mutlaka alt- yazı olarak ekranlarda tutun den- mişçesine ekranlarda saatlerce kal- dı. Ardından da Metro’nun saat 03.00’e kadar açık olduğu yazısı aynı ekranlarda yer aldı. Kısacası.. Davos’taki diplomatik skandalı bir şe- kilde galibiyet havasına çevirmek için hemen her şey yapılmaya çalı- şıldı. Ama bir de tersten bakalım. Erdoğan’ın, Peres’in sözlerine kar- şılık verirken “Sesini yükseltmek za- yıflara özgüdür” dediğini anımsaya- lım ve Başbakan’ın İsrail liderine cevap verip vermediğini düşüne- lim.. Ne dedi Erdoğan: “Kutsal kita- bınız öldürmeyeceksin diyor ama sen çocukları öldürüyorsun.” Çok doğru. Bu sözleri alkışlıyorum. Ama Erdoğan’ı başka zaman başka yer- lerde de alkışlamak isterdim. Keşke, Irak işgal edilirken ABD ile birlikte Irak’a girmek için altında kendi imzası olan tezkereyi TBMM’ye göndermek yerine böyle bir çıkış yap- saydı.. Keşke, Irak’taki çocuklar ve sivil- ler öldürülürken böyle bir çıkış yap- saydı.. Keşke, Peres’e gösterdiği tavrı Beyaz Saray’da ABD Başkanı Bush’a da gösterseydi.. Keşke Afganistan’da siviller öl- dürülürken böyle bir çıkış yapsaydı.. Keşke 2005 yılının başında Gül İs- rail’i ziyaret ederken 1 çocuk 7 sivi- li öldüren İsrail karşısında o zaman da FKÖ’nün yönettiği Filistin’den yana tavır alsaydı.. Keşke 2005 Mayısı’nda Filistin ile arasına duvar ören İsrail’e, Filistin FKÖ yönetiminde olmasına karşın tepki gösterseydi.. Keşke idam cezasını kaldıran bir ül- kenin başbakanı olarak İran’daki idamlar ve recmler olduğu zaman böyle bir çıkış yapsaydı.. Keşke 1 Mayıs 2008’de polisin orantısız güç kullandığını gördü- ğünde böyle bir çıkış yapsaydı, Keşke bundan 1 ay kadar önce Ankara’da çocuklar doğalgazdan öldüğünde bir başsağlığı mesajı gönderseydi... Bu ‘keşke’leri 10 dakikalık bir in- ternet araştırmasıyla iki üç katına çı- karmak olası. Şimdi ben de merak ediyorum. İs- rail Cumhurbaşkanı’na yanıt verip onun argümanlarını çürütmek yerine, “Ben âlemin kralıyım” havasında iki cümle edip kabadayı yürüyüşüyle kalkıp paneli terk eden Başbakan, Fi- listin’de Hamas iktidar olmasaydı bu- nu yapar mıydı? Bilindiği gibi ABD ve AB ülkeleri Hamas’ı terör örgütü olarak nitelen- diriyor. AB Konseyi’nin yayımladığı ortak tutum belgesinin ekinde de Ha- mas terör örgütü olarak 17’nci sıra- da yer alıyor. Hal böyle olunca.. acaba Erdoğan empati mi yapıyor di- ye düşünmüyor değilim. Sanki ken- dini Hamas’ın yerini koyuyor gibi ge- liyor. Umarım öyle değildir. Yoksa vay halimize... Sanki Hamas olmasa bunlar ol- mazdı ve diplomatik bir skandal iç politika için seçim malzemesi yapıl- mazdı. Ankara’da gündüz vaktinde AB’ye girdik diye kutlama yapan AKP’yi ve onun lideri Erdoğan’ı anımsıyorum. Acaba yine aynı durumda mıyız di- ye düşünüyorum... [email protected] Ah Keşke, Keşke... SusurlukhükümlüsüSamiHoştan,‘Çatlõ’nõnçantasõndakõzõnõnkolyesive26binmarkvardõ.Eşineverdim’dedi: Çatlõ’nõn çantasõ bendeHATİCE TUNCER / HİLAL KÖSE Ergenekon davasõnõn 46. oturu- munda savunma yapan tutuklu sanõk Aydõnlõk Dergisi Genel Yayõn Yö- netmeni Serhan Bolluk, Aydõn- lõk’taki haberlerle gladyonun faali- yetlerini açõğa çõkardõklarõnõ belirte- rek “Mehmet Eymür başta olmak üzere MİT’teki tertipçiler, ‘glad- yonun faaliyetlerini felç ettiler’ diye bizden iki kez şikâyetçi oldular” de- di. Susurluk hükümlüsü Sami Hoş- tan da “Kazadan sonra olay yeri- ne ilk giden bendim. Çatlı’nın çantası bende” diye konuştu. Aydõnlõk Dergisi Genel Yayõn Yö- netmeni Bolluk, savunmasõnda ga- zeteciliğinin yanõ sõra İP Merkez Ka- rar Kurulu üyesi olduğunu belirterek “30 yıldır İP üyesiyim. İP dışında bir örgüt, hiyerarşi, disiplin tanımam. Doğu Perinçek benim genel başka- nım. Başkanım bana talimat verir, harfiyen yerine getiririm” dedi. ‘Özal ve Çiller’in çizgisi’ Bolluk, 1978 yõlõndan itibaren Ay- dõnlõk dergisinde çõkan kontrgerilla ile ilgili haberleri göstererek, Türk hal- kõnõn kontrgerillayõ bu dergiden öğ- rendiğini söyledi. 1987’de hazõrla- nan MİT raporunun TSK’yi yõpratmak için Turgut Özal tarafõndan hazõr- landõğõnõ savunan Bolluk, Özal’õn Amerika adõna TSK’nin terfi ve ta- yinlerine müdahale etmek istediğini ileri sürdü. Bolluk, şöyle devam etti: “Bu rapor 2000’e Doğru dergisinde yayımlanınca hesap bozuldu. Özal, kendi istihbarat birimini kurma çabasındaydı. Hem kendi çıkarla- rına hem de Amerika’nın çıkarla- rına hizmet eden bir istihbarat ör- gütü kurmak istiyordu. (...) Bu çiz- giyi Tansu Çiller sürdürmüştür. Kendi özel örgütünü kurmuştur.” Aydõnlõk’õn Eşref Bitlis suikastõnõn aydõnlatõlmasõnõ sağladõğõnõ söyleyen Bolluk, “Eşref Bitlis’e yapılan sui- kast bugün birtakım iftiralarla İs- mail Hakkõ Karadayõ’ya yapılıyor. Madımak’ı bizim yaptığımız söyle- niyor. Orada bizim arkadaşları- mız yakılmış, biz yakılmışız. Saç- malığa bakın” diye konuştu. Emniyet Fethullahçıların elinde Aydõnlõk dergisinin 12 Ocak 1997’deki kapağõnõn “Cumhuriyet düşmanı Fethullah Hoca” şeklinde olduğunu anlatan Bolluk, “Bir emni- yet müdürünün raporu. 12 yıl ön- ceki uyarılarımız dinlenmediği için Emniyet Fethullahçıların eline geç- ti” diye konuştu. Hrant Dink’in öldürülmesi dava- sõna ilişkin Başbakanlõk Teftiş Kuru- lu’nun hazõrladõğõ rapora dikkat çeken Bolluk, 4 Ocak 2007’de yayõmlanan Aydõnlõk dergisinin “Muhbir değil Akyürek’in operasyon ekibi” başlõklõ kapağõnõ heyete gösterdi. Yasin Ha- yal’in Trabzon Mc Donald’s’õ bom- balamasõ olayõnõn çözülmesi duru- munda Dink olayõnõn da çözüleceği- ni belirten Bolluk şöyle devam etti: “Bombalandığı gün Trabzonspor yöneticisi Ahmet Çubukçu’nun oğ- lunun doğum günü kutlaması var- dı. Daha sonra iki Trabzonsporlu futbolcu silahlı saldırıya uğradı. Daha sonra Trabzonspor’un yöne- timi değişti ve AKP taraftarları yönetime geldi. Yasin Hayal, bom- balama emrini Erhan Tuncel’den aldı. Erhan Tuncel ise Trabzon Em- niyet Müdürü Ramazan Akyürek’in haber elemanı. Akyürek, Danıştay saldırısından önce Emniyet İstih- Tutuklu sanõk Adil Serdar Saçan, savcõlõk ifadesinde işkence iddialarõnõ yalanladõ: Güney’le hiç karşılaşmadık İstanbul Haber Servisi - Ergenekon so- ruşturmasõ kapsamõnda tutuklu bulunan eski İs- tanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlar Şube Müdürü Adil Serdar Saçan, kendisin- den işkence gördüğünü iddia eden Tuncay Gü- ney ile hiç yüz yüze gelmediğini belirtti. Sa- çan, 26 Eylül 2008 tarihli savcõlõk ifadesinde Yeşil olarak tanõnan Mahmut Yıldırım’õ ya- kalamak için çalõşma yaptõklarõnõ, ancak ad- resini tespit edemediklerini söyledi. Ergenekon sanõklarõyla ilişkisi sorulan Sa- çan, Sedat Peker’i şube olarak 3-4 kez göz- altõna aldõklarõnõ anlatarak, “Sedat Peker’in Veli Küçük tarafından yönlendirildiğini istihbari olarak biliyorduk ve askerlerle özel- likle jandarma görevlileri ile arasının iyi ol- duğunu biliyorduk” dedi. Organize Suçlar Şu- be Müdürlüğü’nde çalõşan Ali İhsan Yıldırım adlõ polis memurunun Sedat Peker’in adamõ olarak çalõştõğõnõ anlamalarõ üzerine 1999’da şubeden atõp idari soruşturma başlattõğõnõ be- lirten Saçan, ifadesinde, “2003’te AKP’nin ik- tidara gelmesiyle hakkında işlem yaptığım birtakım kişiler iktidar partisinde etkin gö- revler alınca Ali İhsan Yıldırım Emniyet Müdürlüğü’ne başvurarak benim ve şube görevlileri hakkında 58 başlıkta disiplin ve yolsuzluk iddialarında bulundu. 6 kez mes- lekten çıkarıldım. İdari davaların hepsini ka- zandım. 13 Eylül 2008’de göreve başlamam gerekiyordu, idare başlatmadı” dedi. Küçük’ü hiç görmediğini söyleyen Saçan “Güney’in anlatımları üzerine hakkında iş- lem yaptım. Dostum değildir, ancak hasmım olabilir” dedi. 2001’de Asayiş Şubesi’nin düzenlediği operasyonda Ümit Oğuztan ve Güney’in gözaltõna alõndõğõnõ anlatan Saçan, “2000 yılı Kasım ayından 2001 yılının 1 Mart tarihine kadar istihbarat şubesi Tun- cay Güney’in telefonlarını dinlemişti. İki üç kez sormama rağmen ‘Gelişme kaydedil- medi’ diye resmi yazı yazdılar. Bu durumu savcı Muzaffer Yalçõn’a ilettim. O da so- ruşturma açılmasına gerek görmedi” dedi. Bu dönemde Mahmut Yõldõrõm’õ yakalaya- bilmek için ekipler amirine talimat verdiğini söyleyen Saçan, “Adresini tespit edemedik. Proje kapatılınca savcı, belge ve dokü- manların Güney ve Oğuztan’a teslim edil- mesi talimatı verdi. Teslim ettirmedim. 2003’te ayrılırken hepsi Organize Şube’nin arşivindeydi” diye ifade verdi. ‘Genelkurmay’ın 3 dairesi hedefte’ Erzincan Polis Okulu Müdürü Ayhan Mi- maroğlu ile görüşmesinin sorulmasõ üzerine Sa- çan, “Organize şube müdürüyken önce Gü- ney ile ilgili proje izni aldım. Sonra İstihbarat Şubesi’nde görevli Fethullahçı polislerle il- gili çalışma izni aldım” dedi. Fethullahçõ polislerin projeyi öğrenince Güney’i kendi şubesine getirdiğini kaydeden Saçan, “Fet- hullahçılar askere operasyon yaptırmak is- tediler. Küçük’ü bahane ederek asıl Genel- kurmay’ın üç tane dairesi var hedefte. Bu- nu görünce kızdım. Diyelim ki bu adam doğ- ruları söylüyor. O zaman bununla ilgili siz çalışın dedim ve geri gönderdim” dedi. Sevigen: İhtiyaç duyuluyorsa dokunulmazlığımı kaldırın ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - CHP Genel Sekreter Yardõmcõsõ ve İstanbul Millet- vekili Mehmet Sevigen, Tun- cay Güney’in kendisini hedef alan savlarõyla ilgili olarak “Bu kişinin, CHP’ye ve bana yö- nelik iddialarını ciddiye al- mak mümkün değildir. İhtiyaç duyulması halinde dokunul- mazlığımın hemen kaldırıl- masını istiyorum” açõklamasõ- nõ yaptõ. Güney’in, “CHP’li Mehmet Sevigen’i, Susurluk ve Ergenekon’un üstünü örtme- ye çalışan Mesut Yõlmaz’ı araş- tırın. 2001’den bu yana Erge- nekon’un üstünü kimlerin ört- tüğüne ulaşırsınız. CHP’de çok Ergenekon malzemesi var” sözleri, Bugün gazetesinin dünkü sayõsõnda yayõmlandõ. Se- vigen yaptõğõ açõklamada, sav- larla ilgili olarak “Demokrasi, laiklik ve cumhuriyet konu- sunda kimse beni ve CHP’yi yargılayamaz, asılsız iddia- larla ortaya çıkamaz” dedi. Uçkun Geray toprağa verildi Ergenekon operasyonu kapsamında 23 Temmuz 2008’de gözaltına alınan ve serbest bırakıldıktan sonra yaşadığı sağlık sorunları sonucu cuma günü hayatını kaybeden Prof. Dr. Uçkun Geray dün son yolculuğuna uğur- landı. Geray için uzun yıllar görev yaptığı İÜ Orman Fakültesi’nin bahçe- sinde düzenlenen törende ko- nuşan Geray’ın torunu 14 yaşındaki Ece Sena Topal, “Uçkun Geray, suçlu diye apar topar gözaltına alınan ve daha sonra hiçbir suçu- nuz yok diye yargılanmamak üzere serbest bırakılan 70 yaşında bir vatanseverdi. Onun suçu diğer demokrasi şehitleri gibi onlarca, hatta yüzlerce uluslar- arası yayın ve kitap üretmek, insanı sevmek, doğayı sevmek ve memleketinin işbirlikçiler eliyle emperyalistlere satılmasını engelleme- ye çalışmaktı. Onun çetesi yetiştirdiği bin- lerce öğrencisiydi... Onun silahı bilim üretip bilim yaydığı kalemiydi..” dedi. Topal ko- nuşmasını şöyle sürdürdü: “Dedeciğim... Sa- na bir şey söylemek istiyoruz ve bizleri duy- duğuna eminiz. Uçkun’lar bugün daha azim- li, daha inançlı, daha güçlü... Diktiğin fidan- lar büyüdü. Bir ağaç gibi hür ve bir orman gibi kardeş oldu. Ve kardeşler bu karanlık günleri aydınlatmaya yemin etti.” Geray öğ- leyin Levent Camisi’nde kılınan cenaze na- mazının ardından Hasdal Mezarlığı’nda top- rağa verildi. (Fotoğraf: VEDAT ARIK)Ece Sena Topal. İHD tecride karşı Ankara’ya yürüyecek İstanbul Haber Servisi- İnsan Haklarõ Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Cezaevi Komisyonu, “Ce- zaevlerindeki tecrit uygulamaları kaldırılsın. Yeni ölümler istemiyoruz” talebiyle 5 Şubat’ta İstanbul’dan Ankara’ya yürüyüş başlatõyor. İHD’liler, Adalet Bakanlõğõ ve Meclis Başkanlõ- ğõ’na cezaevlerindeki sorunlar ve çözüm önerile- rini kapsayan bir rapor sunacak. İHD İstanbul Şubesi’nde basõn açõklamasõ ya- pan Cezaevi Komisyonu üyesi Sevim Kalman, “Cezaevlerinde daha fazla tutuklu hayatını kaybetmeden, eziyet çekmeden sorunların çö- zülmesini istiyoruz. Bizler gibi düşünen ve his- seden herkesin yürüyüşümüze destek olmasını istiyoruz” dedi. İHD’lilerin yürüyüşü 5 Şubat’ta saat 11.00’da Galatasaray Lisesi önünde yapõla- cak basõn açõklamasõyla başlayacak. İzmit, Ada- pazarõ ve Bursa’dan geçilerek 6 Şubat’ta Anka- ra’da olunacak. Komisyon, Adalet Bakanlõğõ ve Meclis Başkanlõğõ’na raporlarõnõ sunacak. Öte yandan tutuklu aileleri 29 Ocak’ta Edirne F Tipi Cezaevi’nden Beşiktaş 12. Ağõr Ceza Mahkemesi’ne getirilen 14 tutukluya mahkeme- nin girişinde polis tarafõndan fiziksel şiddet uy- guladõğõnõ iddia ettiler. Tutuklu aileleri, polisler hakkõnda şikayetçi olacaklarõnõ söylediler. barat Daire Başkanı oldu.” Türkiye’de bütün faili meçhul ci- nayetleri gladyonun yaptõğõnõ belirten Bolluk, savunmasõnõ “Amerika ta- rafından bakıldığında suçumuz bü- yük” sözleriyle tamamladõ. Kontrgerilla biter mi? Savcõ Nihat Taşkın’õn, Aydõnlõk dergisinin eski sayõlarõnda gladyo ve kontrgerilla konularõnõn işlenmesine karşõn belirli bir dönemden sonra ko- nularõn işlenmediğini belirterek “Kontrgerilla bitti mi?” sorusuna Bolluk, “Kontrgerilla biter mi? Milli hükümet kurulduğunda biter. Biz Fethullahçı gladyo ile 3 yıldır çarpışıyoruz. Bu kanıtlarla burada yargılanmamız gladyo marifetiyle oluyor. Polis içinde askere karşı kullanmak üzere teşkilanma glad- yo tarafından yaratılmıştır” dedi. ‘Küçük, Susurluk’ta yok’ Savcõ, Tuncay Güney’in mülaka- tõndaki “bazı yanlı basın kuruluşları Veli Küçük’ten bahsetmiyordu” ifadelerine dikkat çekerek, Susurluk haberlerinde Küçük’ten söz edip et- mediklerini sordu. Bolluk, “Susurluk ile bağlantı bulamadığımız için yazmadık” diye yanõtladõ. Bolluk’un çapraz sorgusunun ar- dõndan söz alan Sami Hoştan, Bol- luk’un Susurluk ile ilgili her şeyi Ay- dõnlõk gazetesinin çok önceden açõk- ladõğõnõ söylediğine dikkat çekerek şunlarõ söyledi: “Arabanın arka- sındaki eşyaları alan, Meral Ha- nım’a veren benim. O çanta da bende. Karar günü çantayı vere- ceğim. Çantanın içinde belge bilgi yoktu. Olsa bilirim. Sevcan diye kı- zına kolye ve 26 bin mark vardı. Bir yer satmıştı onun parasıydı. Eşya- yı teslim ettim. Çanta bende kalsın istedim. Meral Hanım da verdi. Yok çanta Drej Ali de yok Veli Kü- çük de diyorlar. Doğru bir şey söy- lensin diye bunları anlatıyorum. Cenazeyi alan, gömen benim. 4 gün orada kalan benim. Belge olsa bilirdim. Ama daha önce istihbarat vermişlerdir bilemem.” 5 ŞUBAT’TA YOLA ÇIKILIYOR İMHADAN ÖNCE VE SONRA - Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Ümraniye’de bir gecekonduda ele geçirilen bombaların imha görüntüleri talebi üzerine İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü, imha gö- rüntülerinin bulunmadığını bildirdi. Bomba İmha Şube Müdür- lüğü’nden alınan el bombalarının imhadan önce ve sonra maşa grubu ve gövdelere ilişkin fotoğraflar dava dosyasına konuldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle