25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B Yüksek Yerilim Hattı [email protected] RTE, Atatürk’ü hatırladı ama sloganı farklı: Yurtta bağırış, dünyada bağırış! GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM ‘Gazze Kahramanı’ Irak’ı Nasıl İzah Eder? Öncelikle moderatör David Ignatius’un panelde- ki seviyesiz tavrını kınamakla işe başlayalım. Hadi kalk- sın da, aynı hareketi Obama’ya ya da Sarkozy’e yap- mayı denesin! O koltuğu da, Davos’u da, hatta Was- hington Post’u da bir daha rüyasında görür… Öm- rüm sanatta da, siyasette de emperyalizmin bu ırk- çı-baskıcı kirli yüzü ile mücadele etmekle geçti. Er- doğan’ın moderatöre tepki vermesi normaldi. Aya- ğa kalktıktan sonra sert tavrını Ignatius’a ve Peres’e yöneltip oturumu terk edebilirdi. Ama Erdoğan, ora- da içgüdülerine yenildi ve “içsel” tercihi yönünde, Ba- tı’dan kopmak istercesine Davos’u terk etti… Başbakan o gece yarısı Türkiye’de, fetihten dönen bir imparator gibi karşılandı. Ertesi gün ise, başta tüm şeriatçı gruplarda olmak üzere Ortadoğu’da, adına peygamber gibi gösteriler yapıldı. “O”, Batı’ya had- dini bildiren, dökülen kanın hesabını soran bir kah- raman olmuştu! Ne ilginçtir ki, Başbakan’ın bu çıkışıyla Batı’ya kar- şı, dökülen çocuk kanlarının Davos’ta hesabı sorul- duğunu sanıp mest olanların mantıksal muhakeme- leri toptan kaybolmuştu sanki… Aslında Erdoğan’a o gün sorulacak tek soru vardı: “Affedersiniz, Gaz- ze çocukları için parçalanan Erdoğan’la, Irak’ta ço- cuklar daha hızlı öldürülebilsin diye Amerikan tezke- resine ‘evet’ oyu vermek için AKP’yi son ana kadar zorlayan Erdoğan aynı kişi mi?” Ya da Irak’ta, 2003 Mart’ında, öldürülmemeleri için onca miting yaptığımız Iraklı çocuklar ve sivillerin değeri hiç mi yoktu da, Er- doğan kılı bile kıpırdamadan bir milyon insanın öl- dürülmesi ve bir halkın toptan öksüz, kolsuz bacaksız, evsiz barksız bırakılmalarına bu kadar umursamaz- ca baktı? BOP’un bölge yürütücüsü olmak, böyle so- ğukkanlı, mesafeli bir duruş mu gerektirmekteydi? Hep diyordum ki kendi kendime, “2003’te maa- zallah Erdoğan muhalefette olsaydı, kim bilir Iraklılar uğruna ne yaygaralar koparırdı” diye… Bu oportünist Gazze çıkışını gördükten sonra, o sahneler ne ola- bilirdi diye düşünüyorum da, aklım yerinden oynu- yor! İnsanda minimum bir tutarlılık olur… Sokakları coşkuyla arşınlayan o yeşil bayraklılar, bu mantıkla CHP Genel Merkezi önüne gidip secdeye yatsınlar, “Siz bir milyon Müslüman öldürülmeden önce en- gellemek için her şeyi yapmıştınız” diye!! Çok daha anlamlı olmaz mı? Davos panelinden şunu öğrendik: Başbakan’da diplomatik donanım ve esneklik yok. Diplomasi, bir saniyede her kelimenin dozunu ayarlama sanatıdır. Ağzınızdan çıkan sözler; ülkenizin geçmiş çizgisi, ge- lecek planları, dost ve düşmanıyla olan ittifak ve ih- tilaflarını hesaplayacak bir sentez oluşturmalıdır. Gönlündeki Türkiye, esas Avrupa’ya değil, Ortado- ğu’ya bağlı olduğu için, Başbakan, yani Batı’nın sah- te “ılımlı İslam / demokrat” partneri, kısmen içgüdü- sel, kısmen bilinçli tercihlerle, çelişkilerini saklaya- madan, bunları artık AB masalları ile uyuttuğu işa- damları ve Batılı liderlerle paylaşarak herkesi şaşırt- tı: Kâh Hamas’ı överek, kâh İsrail’i döverek, bir dev- let başkanına “sen” diye hitap ederek… Ben mi? Ömür üstünden her şeyde haklı çıkmak- tan bıktım (dün sevgili Emre Kongar’ın yazdığı gi- bi!). Kaç kere kaleme aldım şunları: “Erdoğan ve AKP’nin AB’ye girmek gibi bir arzuları yok. TSK’yi nöt- ralize edebilmek için bunu kalkan olarak kullanıyor- lar. Öyle olsa, her gün bizi Ortadoğu’nun şeriatçı dev- letlerine benzeten yasalar çıkarırlar mı?” Türkiye, ar- tık bırakın AB iddialarını, ülkemizin mütevazı de- mokrasi standartlarını da, şeriatçı-faşist bir yapılan- ma uğruna hızla terk ederek, yokuş aşağı sahipsiz yuvarlanıp gidiyor. Medyası tehditlerle susturulmuş, sivil toplumu resmen “içeri”, yargısı ise askıya alın- mış, anayasası yaşanan siyasi ortamla hiçbir şekil- de örtüşmeyen bir garip ülke… Erdoğan, balık hafızalı seçmenlerine anlık bir Da- vos gazı vererek, hiç hak etmediği bir “Müslüman dün- yası” kahramanlığına soyundu. Bu iç siyaset yatırı- mının, Türkiye’ye tabii ki ciddi bedelleri olacak. AKP’nin yarattığı bu hilkat garibesi çelişkilerle yük- lü gidişatın sonuçlarını, yaşayarak göreceğiz. Sos- yal demokrat partilerin yerel seçimleri kendi iç çe- kişmelerine alet edip etmeyecekleri, belki de ülkenin tüm geleceğini etkileyecek… PERİHAN ERGUN Yükseltisi giderek çoğalan Ergenekon Tertibi’nin dalgaları beyinlerimizi günlük yaşantı- larımız içinde karmakarışık et- ti. Kişilikleri, bilgelikleri, kül- türleriyle gönlümüzde taht ku- ran kişilerin yitirilmesini bile di- le getiremez olduk. Kendile- rinden özür diliyorum. 2009’un ilk haftasında Hak- ka Yürüyen Türkolog İréne Melikoff Bektaşilik, Alevilik, Şamanlık üzerine bilimsel ça- lışmalarıyla tanıdığım ve var oluşuyla mutluluk duyduğum bir insandı. Ayrıca kendisine, babasının Azeri oluşu, bir de öğrenimimi Türkoloji’de yap- mamın verdiği duygusal bir bağlılığım vardı. Hacı Bek- taş-ı Veli’yi, Aleviliği toplum- sal, bilimsel yönden ele alarak öğretiye girmesi, bu kültürle il- gili tüm safsataları silip gö- türmüştü. Onun 17 Ekim Dev- rimi günü dünyaya gelişi, ba- na, aydınlanmanın öncülü- ğünde de etken olduğunu dü- şündürüyor. Sevgili Miyase İlknur, kendisiyle yıllar önce yaptığı bir söyleşiyi nakleder- ken, “Eğer Türkiye’de ölür- sem beni Hünkâr’ın yakınına gömün, bu gidiş dışarıda olur- sa benim için Hacıbektaş’ta bir cem yapın” dediğini belirt- mişti. Bu vasiyetin kesinlikle yerine getirileceğini bilerek ışıklar içinde yatmasını dili- yorum. Uğur Mumcu’yu anma gün- lerinin düşündürücülüğü ve üzüntülerini yaşadığımız gün- lerde bir de 1950’lerden son- raki “yıldız öykücülerimiz”den Orhan Duru’yu yitirdik. Acı ha- beri duyduğumda uzun süre- dir göremediğim, buna karşın kendisinin İstanbul Çelebili- ğiyle, tevazuuyla hafiften hep tebessüm eden çehresiyle belleğime takılan portresi gö- zümde canlandı. Yazarımıza rahmet, sevgili eşi Sezer Du- ru’ya da sabırlar diliyorum. Bunlar yerleri doldurulamaz yapıtlarıyla hep yaşayacaklar diye teselli bulurken, ölümle- rinin erken oluşuna da hayıf- lanıyorum. Geçen yıl 30’un- cusuna ulaştığımız Sait Faik’i anma günlerinden hangisinde olduğunu hatırlayamadığım 90’lı yılların bir toplantısında o yılın öykü ödülü kendisine su- nulurken, fotoğraf makinesine utangaç bir öğrenci gibi bakı- yordu. Bunları anımsayarak yitirişimizin acısını yaşadım. Işıklar içinde yatsın... 30 Ocak 2009 günü bir de Prof. Uçkun Geray Hocamızın ölüm haberiyle sarsıldık. Er- genekon’un 7’nci dalgasında tutuklanıp serbest bırakıldıktan sonra önemli bir rahatsızlık geçirmişti.. demek ki onun devamındaki sağrılıkları ya- şamını kaybetmesine yetti. Suçluluğu belirtilmeden, zan altında alınıp götürülen bu de- ğerli insanların ölüme gönde- rilişlerinden hiç vicdan azabı duyulmuyor mu? Yazık değil mi? Orman Mühendisleri Oda- sı Marmara Bölge Temsilcisi olan Geray’ın 06 Ekim 2003’te Burgazada ormanı yanıp kül olduğunda hemen yanımızda yer alıp önerileriyle bizleri ay- dınlatarak güçlendirdiğini hiç unutamam. Emekli olduğu Or- man Fakültesi’ndeki öğretim görevlilerini hemen harekete geçirip bizlere katkıda bulun- durmuş, Ulusal TV’de de ya- yınlar yaptırmıştı. Ruhu şad ol- sun, haklarını helal etsin. Yaşamının son günlerinde kanımca kendisini bir de 2/B olayı kahretmiştir. Bu O’nun çok titizlikle üzerinde durdu- ğu bir konuydu. Bu yasa, memleket ormanlarının acı- masızca katlidir. Daha önce ormanlarımızın arsa yerine konmasını içeren kanun Mec- lis’ten geçirildiğinde, eski Cumhurbaşkanımız Sayın Ah- met Necdet Sezer tarafından veto edilmişti. Uygulama tek- rar edilince de Sezer konuyu Anayasa Mahkemesi’ne ta- şımıştı. Üç yıldır uyutulan baş- vuru Meclis’ten aynı öneriyle geçirilerek Abdullah Gül’e gönderildi ve Gül tarafından onaylandı. Bu yasa, tümüyle vatan topraklarının yağma- lanmasını içeriyor. Anayasanın 157 ile 169’uncu maddelerinin engellemesine karşın devlet ormanları özel mülkiyete dev- rediliyor. Orman köylüsünün elinden alınarak yapı mafya- sına vize veriliyor. Ormanları- mızın tahribine izin veren bu si- yaset sadece devlete para getirmeyi amaçlıyor. Yıllardır ödemelerini Hazine’ye yatırmış olan orman köylülerinin me- kânlarını başlarına yıkıyor. Çevreci kuruluşların elbirli- ğiyle bu çarpık yapılaşmayla doğal değerlerin yağmalanıp yok edilişini yasal yollarla çöz- meleri gerekiyor... ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com HARBİ SEMİH POROY 3 Şubat Dalgalarda Kaybolma!.. HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ [email protected] 3 ŞUBAT 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA 15 Kadıköy’de durum: Fener gazi oldu, Antep fıstık bahçesi! Huysuz Soner Önal: “Huysuzlar ikiye ayrılırlar: Huysuz Virjin ve Huysuz Recep!” Sanat Metin Akay: “Öfkenin hitabet sanatı olduğunu söyleyen RTE, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in sanatına niye sinirlendi!” Satranç Kemal Öncü: “Davos’taki satranç karşılaşmasını boksörümüz Tayyip nakavtla kazandı!” Monşer Ertan Somunkıran: “Çekirdekten siyasi dış ilişkilerde gaf yapar, cümle monşer düzeltemez!” YağmurDeniz Emel Sayın’dan RTE’ye ‘tatmin olmak’ Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” KÜÇÜK dağları sen yarattın. Küçük dağların karlı tepelerini sen yarattın. Küçük dağların karlı tepelerindeki küçük kasabaları sen yarattın. Davos’u bile sen yarattın. Yarattığın küçük dağların karlı tepelerindeki küçük kasaba Davos’u fetheden de sensin. Sen fatihsin. Arap’ın yalellisindeki kahramansın. Ilımlı ılımsız bütün İslamcıların en büyük önderisin. Hamas’ın, Hizbullah’ın, Müslüman Kardeşler’in gönlünde açan bir gülsün. Esen gürleyen, atıp tutansın. Vurdu mu oturtan, koydu mu hoplatan, kalktı mı zıplatan sensin. Sen bir tanesin. Sen mazlumların mazlumu, masumların masumu, kimsesizlerin kimisin. Senden büyük bir Allah var. Sen, sosyalist diktatör Mısır Devlet Başkanı rahmetli general Cemal Abdülnasır’dan boşalan Arap dünyasındaki karizmatik liderlik koltuğunun yeni ve yegâne sahibisin! Amma ve lakin, Nasır denince dikkat etmelisin! Bilir misin, bilmem... 5 Haziran 1967’de Mısır’ın 240 bin, Suriye, Ürdün ve Irak’ın 307 bin asker verdiği, Suudi Arabistan, Sudan, Tunus, Fas ve Cezayir’in asker ve silah yardımı yaptığı en az 550 bin kişilik Arap orduları ile İsrail arasında savaş başladı. 50 bin kişilik İsrail ordusu, 214 bin kişilik yedek kuvvetlerini cepheye göndermesine gerek kalmadan altı gün içinde Arap ordularını bozguna uğrattı. İsrail 300 uçakla yürüttüğü hava saldırılarında Arapların 950 savaş uçağının yarısını yok etti ve 800 tankla da Arapların 2 bin 500 tankını durdurdu. Arapların “iman gücü”, İsrail’in “teknik gücü” karşısında hezimete uğradı. İsrail, Altı Gün Savaşı sonunda topraklarını dört katına çıkardı. Bugün, Ortadoğu’daki sorunun temelini oluşturan İsrail işgali altındaki topraklar Arap dünyasının karizmatik lideri rahmetli general Cemal Abdülnasır’dan hediye kaldı! Hem unutma; Nasır “Üçüncü Dünya”nın bağımsız ve bağlantısız liderlerindendi, oysa sen emperyalizmin Ortadoğu’daki eşbaşkanısın ve İsrail Başbakanı Ehud Olmert de senin asbaşkanın. Irak’ta 1.5 milyon Müslüman öldürülürken sesini çıkartmayan sen; kendini fatih sanıp fazla kasılma ve sakın Nasır’ın hezimetini unutma! Nasır mıymış? SESSİZ SEDASIZ (!) İSVİÇRE’NİN Davos kasabasının karlı tepelerine bakarken Soğuk Savaş yıllarının sıcak günlerinden söz ediyor Muzaffer Tanrıkul: “Sanırım 1970’li yıllardı. Dönemin en meşhur şarkıcılarından Emel Sayın Moskova’da bir konser vermişti. Doğal olarak kendi repertuvarına bağlı bir konserdi bu. Haliyle Kalinka falan söyleyeceği yoktu. Konserin son parçası olarak ‘Çile bülbülüm çile’yi seçmişti. Şarkının ünlü nakaratındaki ‘Allah’ sözcüğünü bir kez söyledikten sonra dinleyicilerin de söylemesini istemiş ve iki hecelik ‘Allah’ sözcüğünü Ruslar hep bir ağızdan tekrarlamıştı. Ertesi gün; sanırım Nazlı Ilıcak’ın merhum eski kocasının gazetesi Tercüman iri puntolarla ‘Emel Sayın komünistlere Allah dedirtti’ başlığını atmıştı. Şimdi Davos’a bakıyorum da demek ki 30 küsur yıldır aynı yerde duruyormuşuz. Emel Sayın’ın komünistlere Allah dedirtmesi gibi RTE de İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e neler dedi neler diyerek tatmin oluyoruz!” BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SA- ĞA: 1/ Ulusal ya da uluslararasõ dü- zeyde belirli kararlar ya da kurallara ilişkin açõklamalarõ içeren belge. 2/ Bir ilimiz... Bir nota. 3/ Hõzlõ olmayan... Ön- ceden verilen güvence parasõ. 4/ Güney Anadolu’da bir dağ. 5/ “Zorluk, güçlük” anlamõnda eski sözcük... Deriden sõzan tuzlu sõvõ. 6/ Çõplak vücut resmi... Müzik eşliğinde yapõ- lan bir tür jimnastik. 7/ Ham petrolün bit- miş ürünlere dönüştü- rüldüğü fabrika. 8/ Kõlõksõz ve uyuşuk olan... Yön göstermek için belli yerlere konulan işaret. 9/ Afrika’nõn güney ucundaki burnun adõ... Güney Amerika’da yaban hayvanlarõnõ yakalamakta kullanõlan kement. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Hatay ilinde,Türkiye’nin en güney noktasõ olan köy... Asker. 2/ Kaz Dağõ’nõn antik dönemlerdeki adõ... Bir ticaret malõnõn satõlõr olmasõ. 3/ İçinde diri balõk saklanan, denizden ayrõlmõş havuz... Kars’õn doğusundaki ünlü eskiçağ kenti. 4/ Ermenistan’õn pa- ra birimi... Doğanõn neden olduğu yõkõm. 5/ Bir şiiri, yüksek sesle ve gerektiği gibi okuma... Kalõn bükül- müş sicim. 6/ Bir nota... Bireyin kişisel görüşünden bağõmsõz olan. 7/ Bir iş için gereken para tutarõ. 8/ İz- mir’in Selçuk ilçesindeki ünlü antik kent... Yunan mitolojisinde aşk tanrõsõ. 9/ Bir zaman birimi... “Der- li toplu, çok şõk” anlamõnda argo sözcük. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 K O L B A S T I A L A R G A L T B E T İ B İ G A U İ K T İ B A S N E F F O T A R İ E L İ L E T İ R G İ N E E N M İ K A D O İ S A N A T O M İ U 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 [email protected] Faks: 0212 227 34 65 BAĞIŞLANAN HER ORGAN KURTARILAN BİR HAYATTIR 0 212 557 70 70 / PBX
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle