17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 8 ARALIK 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Hiç Bu Kadar Zor Durumda Kalmamıştı... Başbakan, 10 Kasım’ın bizim için önemli bir gün olduğunu kendisine hatırlatmak gereğini duyan muhalefet partileri ile medyaya kulak vermek zorunda kalmasaydı, Oval Oda buluşması dün yerine; bundan 27 gün önce gerçekleşmiş olacaktı. O zaman da, ABD Başkanı ile baş başa görüşürken, aklı ülkesinin güneydoğusundaki kentlerde düzenlenen ve polis karakollarının yanı sıra kendi partisinin lokallerinin de taşlanarak camlarının kırılmasına yol açan PKK tipi başkaldırılar olmayacaktı. Dolayısıyla Erdoğan, ev sahibine, “Sayın Başkan. Ülkemizi onurlandıran ziyaretinizde parlamentomuzun kürsüsünden, işaret parmağınızı da kullanarak yaptığınız o tarihsel konuşmada öne sürdüğünüz Ermeni ve Kürt açılımlarını başarı ile gerçekleştirmiş olarak buradayım. Ne yazık ki, hükümetimiz bu açılımları tamamlarken, parlamentomuzda grubu olan iki ulusalcı parti, yolumuza sadece anlaşılması güç engeller koymaktan başka bir şey yapmadılar. Kamuoyunda, dahası benim parti grubumda bile bazı kuşkulara yol açan bu davranışlarının, kendilerinin ülkemin güneydoğusuna, hatta Sıvas’tan ötesine gitmelerini engellediğini söylemem bile bir işe yaramadı” türünden bir konuşma yapması belki de gazetelerimizin bugünkü birinci sayfalarında manşetten verilebilecekti. Ne ki, Ermeni açılımı, Azerbaycan’ın dayatması sonunda, sadece kâğıt üzerinde kalmış oldu. Karabağ işgaline son vermeye yanaşmayan Erivan, Türkiye ile sınırlarının açılmasını da sağlayamadı. Kürt açılımı ise bu ne olduğu anlaşılamaz haliyle sık sık isim değiştirmiş olsa bile, sadece bu ülkenin sağduyulu vatandaşlarının ezici çoğunluğunca değil; bizzat terör örgütü ile onun legal uzantılarınca da, elbette farklı nedenlerle yüz geri edildi. Sonunda, Obama-Erdoğan arasındaki ertelenmiş buluşmanın gerçekleştiği 7 Aralık 2009 günü, “vaziyeti umumiye”yi yazmak isteyecek günümüz vakanüvisleri için elde kalan malzeme bambaşka bir şekil almış oldu. Kürt ya da demokratik açılım, dilerseniz adını milli birlik açılımı olarak da koyabileceğiniz o içi aylardan beri hâlâ doldurulamamış paket, terör örgütünün Habur’da törenle karşılanan elçilerinin köy kasaba dolaşarak düzenledikleri toplantılarda attıkları tohumlar sonunda, bir yakar top haline dönüşmüş oldu. DTP işin ilk başından beri, PKK’nin İmralı’daki binlerce insanın ölümünden ölünceye kadar hapis cezasına çarptırılmış hükümlüsünün, sadece PKK’ye değil; kendisine de tek yol gösterici, karar verici lider olduğunu gizlemek gereğini duymayan bir strateji izliyor. O starteji gereği, İmralı’daki hücrenin santimetrekaresinde büyütme ya da küçültme gibi sözde bahaneleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin Dışişleri ve Adalet bakanlıkları bile ciddiye alarak, “karşı taraf”ı ikna çabalarını sürdürüyor. Ama o tarafı yumuşatamadığı için de Başbakan’ın partisinin lokallerini cam çerçeve yerle bir eden başkaldırılara, DTP’nin milletvekilleri ile belediye başkanları öncülük yapıyorlar. İsrail işgalinden kurtulabilmek amacıyla yüzleri poşu ile gizlenmiş genç Filistinlilerin başlattıkları taş ve patlayıcı maddelerle yürütülen ayaklanma provalarının benzerlerini uyguluyorlar. Kamuoyunda “taş atan çocukların hapis cezaları ile caydırılması”nın antidemokratik olduğunu savunan kişi ve kuruluşları harekete geçirecek yöntemlere de başvurmayı ihmal etmiyorlar. Bunları yaparken savundukları gerekçe, anayasada ülkenin iki ana unsurundan, yani Türklerle Kürtlerden oluştuğunun güvence altına alınmasını sağlayacak değişikliklere CHP, MHP, DSP ve DP başından beri karşı çıktığı için onlara Sıvas’tan öteye gidemeyeceklerini sık sık hatırlatan AKP Genel Başkanı’na, şimdi aynı duvarın örgüt tarafından kendisi için de yürürlüğe konulmuş olduğunu gösteren kırmızı bültenler Washington’da bile görevliler tarafından veriliyor. Erdoğan, başbakan olalı hiç bu kadar açmaz içine düşmüş olduğunu sanırım hatırlamıyordur. Ülkenin küçüklü büyüklü kentlerinde gece gündüz demeden bu sorunu, ancak Öcalan’ın Ankara’ya ulaştırdığı o sayfalar dolusu önerileri hayata geçirmek suretiyle çözersin diye başkaldıran teröristlere karşı, önce caydırıcı su ve gaz kullanan, daha sonra da olayların kontrolden çıkmaması amacıyla havaya ateş açma emri alan güvenlik güçlerini, yarın ya da bir başka gün, bir savcının hesap vermek için şüpheli sıfatı ile çağırıp çağırmayacağını kim aydınlatabilir ki? Açılımın “1” numaralı mimarı Erdoğan’a, o olmazsa “2” numaralısı İçişleri Bakanı Beşir Atalay’a bu soruyu sormak için parmak kaldıran ilk yurttaş kim olacak? Ve o polisler, bu koşullarda nasıl görev yapabilecekler? NOT:Bu yazı PKK terör örgütünün Tokat’ın Reşadiye ilçesindeki hain saldırısından önce yazılmıştır. Okurlarımızın, o saldırıda şehit olan ve ağır yaralanan Mehmetçiklerin durumunu da dikkate alarak gereken değerlendirmeyi yapmalarını dilerim. Faks: 0 216 302 82 08 [email protected] Komutanlarõn ifadelerinin ardõndan serbest bõrakõlmasõ tutuklu sanõklarõn durumunu gündeme getirdi Balbay neden hâlâ içeride?ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay, ifadelerine başvurulan eski kuvvet komutan- larõnõn serbest bõrakõlmalarõnõ de- ğerlendirirken, “Darbe günlük- lerini hazırladıkları iddia edi- lenler serbest bırakılmıştır ama bu darbe günlüklerinden birile- ri halen hürriyetinden mahrum edilmişlerdir” dedi. TBMM İnsan Haklarõ İnceleme Komisyonu üye- lerinden, CHP’li Malik Ecder Öz- demir de “Mustafa Balbay’ın, Mehmet Haberal’ın kaçma, delil- leri karartma gibi bir durumu olabilir mi” diye sordu. CHP Grup Başkanvekili Hakkõ Süha Okay, aralarõnda gazetemiz Ankara Temsilcisi Mustafa Bal- bay’õn da olduğu birçok kişinin ay- lardõr tutuklu olduğunun anõmsa- tõlmasõ üzerine, şunlarõ kaydetti: “Özellikle bu konu gündeme geldiğinden bu yana bu konuyla bağlantılı olduğu düşünülen kuv- vet komutanlarının ifadesinin alınmamış olması ciddi bir ek- siklikti. Keşke o zaman kuvvet komutanlarının ifadesi alınsaydı da bu darbe günlükleriyle bağ- lantılı olarak halen içerde olan ki- şiler hakkında da o dönemde bir değerlendirme yapılsaydı. Ancak bu aşamadan sonra ko- mutanların da ifadelerinin alın- dığı göz önünde tutularak id- dianamenin hazırlanması, eğer haklarında bir dava açılacaksa, o iddianamenin hazırlanmasını beklemek durumundayız. Anla- şılan o ki darbe günlüklerini ha- zırladıkları iddia edilenler serbest bırakılmıştır ama bu darbe gün- lüklerinden birileri halen hürri- yetinden mahrum edilmişlerdir.” CHP Sõvas Milletvekili Malik Ecder Özdemir de Ergenekon da- vasõnõn baştan sona siyasi olduğu- nu, her milletvekili ve hukukçunun mutlaka gidip Silivri’de davayõ iz- lemesi gerektiğini söyledi. “Ora- da gerçekten trajikomik bir ti- yatro oynanıyor. Bu verilen yeni karar da bu tiyatronun yeni bir parçası. Demek ki gücü gücüne yeten dönemi yaşıyoruz” diyen Özdemir, “Mustafa Balbay’ın, Mehmet Haberal’ın kaçma, de- lilleri karartma gibi bir durumu olabilir mi? Bu kime inandırıcı gelebilir? Bu insanları 20 aya ya- kın süredir günlük yaşamdan koparacaksın, diğer yanda gün- lükleri bu davaya gerekçe yapan Özden Örnek’i serbest bıraka- caksın, bu kabul edilebilir bir du- rum değil” görüşünü dile getirdi. ‘Kuyruk acısı var’ Başbakan Yardõmcõsõ Bülent Arınç’õn davayla ilgili yorumlarõ- na da tepki gösteren Özdemir, “Arınç’ı dinlerken, geçmişe yö- nelik, askerlere, orduya karşı hıncın da ötesinde bir kuyruk acı- sı olduğu anlaşılıyor ve her fır- satta da bu kuyruk acısını dile ge- tiriyor” görüşünü kaydetti. Sayõn, komutanlarõ suçladõ Ümit Sayõn, 3. iddianamedeki gizli tanõk ‘Anadolu’ olduğunu kabul etti. Sayõn ‘Size tahliye sözü verildi mi’ sorusunu ‘Mahkemeden sonra belli olacağõ söylendi’ diye yanõtladõ HATİCE TUNCER Birinci Ergenekon davasõnõn dün- kü oturumunda tutuklu sanõk Doç. Dr. Ümit Sayın’õn “yeni açıkla- malar” yapacağõnõ belirterek gizli oturum istemesi üzerine diğer sa- nõklar dõşarõ çõkarõlarak kapalõ otu- rum yapõldõ. Sayõn, ifadelerinde es- ki Genelkurmay Başkanõ Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu, ikinci davada tutuksuz yargõlanan emekli Orge- neraller Hurşit Tolon ve Şener Erguygur’un “TSK içerisinde bir yapılanmadan” söz ettiklerini öne sürerek “Komutanlar bana ordu içerisinde gidişata ‘dur’ diyecek bir yapılanma olduğundan ve bu ya- pılanmanın bazı sivil toplum ku- ruluşları ile bağlantılı olduğundan bahsettiler” diye konuştu. Sayõn, 2. Ergenekon davasõ kapsamõna alõnan 3. iddianamede ifadesi bulunan giz- li tanõk “Anadolu”nun kendisi ol- duğunu kabul etti. 2. Ergenekon davasõnda tutuksuz yargõlanan emekli Orgeneral Şe- ner Eruygur ile 2006 yõlõnda Anka- ra’da Merkez Orduevi’nde görüş- tüğünü söyleyen Sayõn duruşmada şunlarõ anlattõ: “Eruygur ile beni Fenerbahçe Orduevi’nde Tolon tanıştırdı. Ergenekon diye bir ör- gütün varlığından haberim yok. Ergenekon’un adı geçmedi. TSK ile sivil toplum kuruluşları ara- sında koordinasyon kurulacağın- dan Tümgeneral Alaattin Par- maksõz 2006 yılında bahsetti. Par- maksız o sırada Genelkurmay İs- tihbaratı’nda idi. ‘Genelkurmay Başkanõ’nõn da haberi var’ dedi. Eruygur ve Hüseyin Kıvrıkoğlu askeriyedeki yapılanmanın sivil bağlantısından söz ettiler. Bu si- vil toplum örgütleri arasında Çağ- daş Eğitim Vakfı, Atatürkçü Dü- şünce Derneği, ÇYDD var.” Encümeni Daniş’in de yapõlan- manõn bir parçasõ olduğunu iddia eden Sayõn, “Komutanlar muhtı- ra verilmesini savunuyordu. To- lon da dahil. 2004’te İstanbul Üniversitesi Rektörlük binasında Kemal Alemdaroğlu, ‘asker içinde bir yapõlanma olduğunu’ anlattı. Şe- ner Eruygur, Fenerbahçe Ordu- evi’nde bana bu yapılanmada ‘si- vil toplum kuruluşlarõnda görevi alõr mõsõn’ dedi. Heveslenmedi- ğim için reddettim” diye konuştu. ‘Öz yorumlarını yazmış’ Sanõk avukatlarõndan Vural Er- gül’ün “3. iddianamedeki gizli ta- nık ‘Anadolu’nun beyanları size mi ait” sorusu üzerine Sayõn, “Evet gizli tanık Anadolu benim” dedi. Sayõn, “Size tahliye sözü verildi mi” sorusuna karşõlõk da “Mahke- medeki ifadeden sonra belli ola- cağı söylendi” diye yanõtladõ. So- rular sõrasõnda Sayõn bazõ yerlerde düzeltme yapmak istediğini ifade ederek “Bazı yerlerde Zekeriya Öz yorumlarını yazmış” dedi. Daha sonra diğer sanõklarõ salona alan Şengün, yasa gereği Sayõn’õn ifadeleri ile sorulara verdiği yanõt- larõ okudu. Tutuklu sanõk Oktay Yıl- dırım, Sayõn’a, gizli tanõk Anado- lu olarak verdiği ifadede yer alan “Sigara içmeye giderken Meh- met Demirtaş ve Oktay Yõldõrõm ko- nuşuyorlardı. Biri ‘Bombalarõn Danõştay bombalarõ olduğunu an- larlarsa ayvayõ yeriz’ dedi. Diğeri ‘Anlamazlar seri numaralarõ farklõ’ dedi” şeklindeki iddialarõnõ sordu. Sayõn bu ifadelerinin doğru oldu- ğunu, birinci sesin Demirtaş, ikinci sesin Yõldõrõm olduğunu belirtti. Tutuklu sanõk Doç. Dr. Emin Gürses de “Savcı Zekeriya Öz, Ümit Sayın’a ‘Eğer Etkin Pişman- lõk Yasasõ’na 221’e girmezsen 35 se- ne yatarsõn dedi mi demedi mi” di- ye sordu. Sayõn “Böyle bir ko- nuşma geçti” diye yanõtladõ. 21.5 aydõr tutuklu olduğunu söyleyen Gürses “Ben bu 21.5 ayı savcılar- dan mutlaka alacağım. Bu dün- yada olmazsa savcılar çok na- maz kılsın, ahirette bütün sevap- larını alacağım” diye konuştu. 3 MİT personeli tutuklandõ “Ergenekon” soruşturması kapsamında Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiple- rince gözaltına alınan, MİT Erzincan Şube Başkanı Ş.D’nin de aralarında bulunduğu 3 MİT personelinin Erzincan’daki sorgu- ları tamamlandı. Erzincan Devlet Hastane- si’nde sağlık kontrolünden geçirilen 3 MİT mensubu Erzurum’a gönderildi. MİT çalı- şanları sıkı güvenlik önlemleri altında Er- zurum Adliyesi’ne getirildi. Mahkemeye çıkarılan MİT personeli tutuklanarak ce- zaevine gönderildi. (Fotoğraf: AA) GÖZALTI AÇIKLAMASI ‘Başbakan ve MİT onayı yok’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Milli İstihbarat Teşkilatõ (MİT) Müsteşarlõ- ğõ, Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Sav- cõsõ Osman Şanal’õn talimatõ ile gözaltõna alõnan Erzincan Bölge Müdürlüğü’nde gö- revli personelin “MİT Müsteşarı ve Baş- bakan’ın bilgisi ve onayı ile gözaltına alındığına dair yayınların gerçeği yan- sıtmadığını” bildirdi. MİT Müsteşarlõğõ’ndan yapõlan açõkla- mada, şöyle denildi: “Halen devam et- mekte olan Erzincan Bölge Müdürlüğü ünitemizde görevli mensuplarımızı ko- nu alan soruşturma kapsamında, 6-7 Aralık 2009 tarihli bazı gazete ve basın yayın organlarında ilgili personelimizin MİT Müsteşarı ve Başbakan’ın bilgisi ve onayı ile gözaltına alındığına dair yayınlar gerçeği yansıtmamaktadır. Esasen 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu’nun 26. maddesi MİT mensup- ları ile ilgili cezai takibat yapılmasına ilişkin hükümleri belirlemektedir. Ka- muoyuna saygı ile duyurulur.” MİT’in açõklamasõ, personelin “Başba- kan’ın izni” olmadan mõ gözaltõna alõn- dõklarõ sorusunu gündeme getirdi. İstanbul Haber Servisi- İstanbul Cumhuriyet Başsavcõvekili Turan Çolakkadı, sorgulanan eski kuvvet komutanlarõ hakkõndaki iddialar ve ele geçen delillerin değerlendirilme- sinin devam ettiğini söyledi. Beşiktaş‘taki İstanbul Adliye- si’nde gazetecilerin sorularõnõ yanõt- layan Turan Çolakkadõ, geçtiğimiz haftasonu “şüpheli” olarak ifadeleri alõnan dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanõ emekli Oramiral Özden Örnek, Kara Kuvvetleri Komutanõ emekli Orgeneral Aytaç Yalman ve Hava Kuvvetleri Komutanõ emekli Orgeneral İbrahim Fırtına’nõn, bazõ gazetelerde yer alan “kaçma ve de- lilleri karartma şüphesi bulunma- dığı” gerekçesiyle serbest bõrakõldõğõ yönünde bir açõklama yapmadõğõnõ ve ifadelerinin yanlõş yorumlandõğõnõ belirtti.Çolakkadõ, şüphelilerin ser- best bõrakõlmasõnõn suç şüphesini or- tadan kaldõrmadõğõnõ vurgulayarak, kendisine sorulan “tahliye gerekçe- leri” sorusuna karşõlõk, “CMK 100. maddesi uygulanarak serbest bıra- kılmışlardır” yanõtõnõ verdi. BAŞSAVCI VEKİLİ: DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ SÜRÜYOR Turan Çolakkadı. ÖCALAN’IN DOSYASI MAHKEMEYE GÖNDERİLDİ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Terör örgütü elebaşı Ab- dullah Öcalan’ın dava dosyası, “Ergenekon” davası kapsa- mında incelenmek üzere İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkeme- si’ne gönderildi. Dava dosyası, dün, özel bir kurye ile mahke- meye ulaştırıldı. Dosyanın incelendikten sonra yeniden Anka- ra 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderileceği öğrenildi. Ergenekon savcıları aşı oldu İstanbul Haber Servisi - Aralarõnda hâkim ve savcõlarõn da bulunduğu Beşiktaş’taki İstanbul Ad- liyesi personelinin bir bölümü, dün öğle arasõnda Beşiktaş Kaymakamlõğõ binasõ içindeki sağlõk oca- ğõna gitti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcõ vekili Tu- ran Çolakkadõ, “Ergenekon” soruşturmasõnõ yürü- ten savcõlardan Murat Yönder ile Ercan Şafak’õn da aralarõnda bulunduğu hâkim ve savcõlar ile adli- ye personeli, Pandemik A (H1N1) aşõsõ oldu. 8 BARODAN AÇIKLAMA ‘Yargıya müdahale kabuledilemez’ ÖZCAN ÖZGÜR MUĞLA - Muğla’nõn Akyaka beldesinde toplanan Ege Bölge- si’ndeki 8 baronun başkanõ, Yargõ- tay ve Danõştay üyelikleri için se- çimlerin bir an önce yapõlmasõnõ is- teyerek “Yargıya müdahale ka- bul edilemez” dedi. Baro başkanlarõ bölge toplantõsõ- na Muğla Barosu Başkanõ Mustafa İlker Gürkan, Uşak Barosu Baş- kanõ Rıza Albay, Manisa Barosu Başkanõ Fadıl Ünal, İzmir Barosu Başkanõ Özdemir Sökmen, Deniz- li Barosu Başkanõ Adil Demir, Bursa Barosu Başkanõ Zeki Kah- raman, Balõkesir Barosu Başkanõ Muzaffer Mavuk ve Aydõn Baro- su Başkanõ Sümer Germen katõldõ. Toplantõ sonrasõ yapõlan ortak açõklamada, Devlet Denetleme Ku- rulu raporuyla kamu kurumu niteli- ğindeki meslek odalarõnõn işlevsiz hale getirilmek istendiği belirtile- rek “Topluluğumuz bu raporu anayasaya da demokrasiye de hukuka da aykırı bulduğunu ilan etmektedir” denildi. ‘Siyasal iktidar sorumlu’ Açõklamada, Yargõtay ve Danõş- tay’a yeni üye seçimlerinin dayat- ma veya müdahale olmadan bir an önce yapõlmasõ istenerek “Toplu- luğumuz, Yargıtay ve Danıştay’a yeni üye seçimlerinin gecikmek- sizin yapılmasını istemektedir. Yargıya dayatma veya müdahale yapılmasını kabul etmediğini, böyle bir durumda doğacak ge- cikmelerden siyasal iktidarın so- rumlu olacağını şimdiden ka- muoyuna duyurmayı kararlaş- tırmıştır” görüşüne yer verildi. Açõklamada ayrõca Türkiye Baro- lar Birliği’nin telefon dinlemeleriy- le ilgili uyarõlarõna destek verildi. ÇOCUKLARA KORUMA Sattıklarımal alınmayacak İstanbul Haber Servisi- İstan- bul Çocuk Şube Müdürlüğü’nce, “Sokağın Tehlikelerine Maruz Kalan Çocukların Korunması, Eğitim-Öğretimin Sağlıklı Deva- mı ve Kamu Esenliğinin Sağlan- ması” konusunu içeren bir dizi karar alõndõ. İstanbul Çocuk Şube Müdürlü- ğü’nce yapõlan açõklamada sokak- ta yaşamak, çalõştõrõlmak, dilen- mek zorunda bõrakõlan çocuklarõ, topluma faydalõ birer birey haline getirmenin amaçlandõğõ belirtildi. Uymayanlara ceza Açõklamada “Sokak, cadde, meydan, gar, otogar, durak, ta- rihi ve kültürel mekânlar, iba- dethaneler, inşaatlar, terk edil- miş yapılar, köprü altları gibi yerler barınmak amacıyla kulla- nılmayacak ve kullandırılmaya- cak. 18 yaşın altındaki çocuklar, gemi, otobüs, tren gibi toplu ta- şıma araçlarında, mezarlıklar- da, akan trafiğin içinde, bar, diskotek ve eğlence yerlerinde çalıştırılmayacak. 18 yaşından küçüklere, uçucu madde olarak tanımlanan yapıştırıcı veya bo- ya çözücü olarak kullanılan kimyevi uyuşturucu ve psikot- rop maddeler ile her nevi tütün ve tütün mamulleri ve alkollü içeceklerinin satışı ve kullandı- rılması yasaktır. 18 yaşından küçüklerin sattıkları mal ve hiz- metler satın alınmayacak. Kafe ve oyun salonlarına öğrenciler okul saatlerinde alınmayacak- tır” denildi. Açõklamada karara uymayanlarõn Kabahatler Kanu- nu’nun 32. maddesi uyarõnca ce- zalandõrõlacağõ belirtildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle