17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 ARALIK 2009 SALI 10 DIŞ HABERLER [email protected] CMYB C M Y B KAVŞAK ÖZGEN ACAR Siyasal Bilgiler Fakültesi - Mülkiye C uma günü “Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) - Mülkiye’nin (M.M)” 150. kuruluş yıldönümünü kutladık... 100. yıl töreni dünmüş gibi gözümün önünde… Oysa aradan tam yarım yüzyıl geçmiş… O gün kürsüde öğrenciler adına, Başbakan Adnan Menderes’in önünde, bir konuşma yapan sınıf arkadaşım Yılmaz Mazlumoğlu 50 yıl sonra cuma günü kürsüde şöyle diyordu: “Bugün hâlâ üniversitelerin siyasetle uğraşmasına kötü gözle bakılıyorsa, üniversite kendi rektörünü seçemiyorsa, demokrasi yolunda bir arpa boyu yol almamışız demektir.” O günkü törendeki işbölümünde bana “baş teşrifatçısı” rolü verilmişti. Hükümet erkânını tanıdığım için gelen devlet büyüklerinin adlarını görevlilere bildiriyordum, onlar da protokoldeki yerlerine oturtuyorlardı. 27 Mayıs 1960 ihtilaline altı ay kalmıştı! Menderes’in törene gelişi büyük cesaretti! Mülkiye öğrencileri kendisini yuhalayabilirlerdi. Bahçede 30-40 kişilik bir gençlik grubu toplanmıştı. Menderes geldi. “Bindirilmiş kıta” gençler, Menderes’i omuzlayıp lehte gösteriye başladılar. İtiş kakış yaşandı. Menderes omuzlardan indi. Bu arada saatim kayboldu. Fakülte yönetimi sonra bana bir saat hediye etti. Menderes, kendisini eleştiren Mazlumoğlu’na doğru yürüdü, konuşmasından dolayı kutladı! 1956 yılının Kasım ayının ilk günleri… SBF yeni ders yılının ilk günü. Çok heyecanlıyım. Ortaokuldan beri okumak istediğim SBF’de ilk günüm. Bir grup kıdemli öğrenci, Dekan Prof. Dr. Turhan Feyzioğlu’nu protesto için konuşmaya başlayınca salondan çıkılacağını öğrencilere yayıyorlar. O an heyecanım gölgeleniyor! Sonradan SBF’nin bu olduğunu öğrenecektim. Dekan Feyzioğlu kürsüye çıktı, ülke yönetimini öğrenmeye gelmiş biz gençlere “Nabza göre şerbet vermeyin!” dedi. Salonu terke davet eden kıdemli öğrenciler bile protestoya hazırlandıkları dekanlarını ayakta alkışladılar! O zamanki yasaya dayanarak Milli Eğitim Bakanı, Feyzioğlu’nu “bakanlık emrine” aldı. Ertesi günü öğrenciler derse girmedi. O gece fakültenin tüm ışıkları söndürüldü. SBF karanlık içinde kaldı. Ancak “aydınlanmayı ve çağdaşlaşmayı öğrenmeye” gelen bir günlük SBF öğrencisi Özgen Acar mermerli salonda Atatürk büstünün çevresine dört mum yaktı. Ertesi günü gazetelerde mumla aydınlanan Atatürk büstü başlıklara çıktı. 28 Nisan 1960… İstanbul Üniversitesi’nde öğrenciler polisle çatıştı. Ölenler ve yaralananlar var. Ertesi sabah SBF öğrencileri Hukuk Fakültesi Bahçesi’nde toplanarak İstanbul’da ölenlere saygı duruşunda bulunup İstiklal Marşı’nı söylediler. Polis harekete geçince SBF’ye çekilindi. Sonra büyükelçi olan Altan Güven dudağından, milletvekili seçilen Tülay Demokan Öney kurşunla bileğinden yaralandı. Giriş kapısının üzeri kurşunlarla delik deşik oldu. Başbakan Menderes, Dekan Prof. Dr. Fehmi Yavuz’u arayıp kurşun izleri için “Bu Mülkiye için yüz karasıdır. Onları bir an önce kapatın!” dedi. Yavuz’un şu yanıtı bir tarihtir: “Onlar SBF için şereftir.” O gün iki öğrencisi gibi SBF de “gazi” oldu! O gece TBMM’de Menderes’in TBMM’de kurduğu ünlü “muhalefet ve basının davranışlarını tahkikat komisyonu” üç öğrenci hakkında “yokluğunda tutuklama” kararı verdi. TBMM’den çıkan bu ilk ve son “tutuklama” kararındaki ilk ad o günlerde CHP Gençlik Kolları Genel Sekreteri Hikmet Çetin’dir. Çetin yıllarca sonra o meclise başkan oldu. İkincisi, SBF Fikir Klübü Başkanı Yalçın Küçük! Prof. Küçük en çok fikir üreten bir bilim insanı olmakla kalmayacak, fikirleri uğrunda hapis yatmaktan çekinmeyecektir. Üçüncüsü ise SBF Öğrenci Derneği Başkanı Özgen Acar! Yassıada Davası soruşturma dosyalarından, Tahkikat Komisyonu’na bizi bir sınıf arkadaşımızın ihbar ettiğini yıllar sonra öğrendim. Bir yıl SBF’den uzaklaştırılan bu arkadaşımız, İçişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı’na yükseldi, Uğur Mumcu suikastının İran bağlantısını incelemeye gittiği Tahran dönüşünde dosyayı kapattırdı! SBF, “Mektebi Mülkiye” adıyla 1859’da İstanbul’da açıldı. Mülkiyeliler Birliği Başkanı Ali Çolak, tören konuşmasında o günleri şöyle anımsattı: “Padişahların ve vezirlerin İngilizci, Fransızcı, Almancı olarak ayrıştığı ve çekiştiği ve ülkenin ekonomik ve siyasal yönden adeta bir kuşatma altında olduğu bir dönemde dikkat çekicidir. Mülkiyenin ana akım bir okul olmadığı gibi, ana akımlara teslim olmamasının, özgünlüğünü korumak konusunda çaba göstermesinin bu kuruluş biçimi ve özgün amaçla yakından ilgisi vardır. Osmanlı modernleşmesinin ve aydınlanmasının eğitim alanındaki en önemli girişimi 1859 yılında, aklın ve bilimin öncülüğünde yönetici yetiştirmek amacıyla kurulan Mülkiye’dir hiç kuşkusuz. Mülkiye’nin tarihi Türkiye’nin aydınlanma ve çağdaşlaşma tarihidir.” 1898 töreninde şeker dağıtan okul müdürünün “Padişahım çok yaşa” söylemine eşlik etmeyen Mülkiye öğrencileri tarihimizdeki ilk öğrenci direnişini gerçekleştirmiştir. 24 Temmuz 1908’de Hürriyet’in ilanıyla yapılan ilk iş, “Mekteb-i Mülkiye-i Şahane” adından, “padişaha kulluğun” simgesi “Şahane” sözcüğünün atılması oldu. Aynı yıl, ilk öğrenci derneğini de Mülkiyeliler kurdu. İttihat ve Terakki Fırkası’nın baskıcı siyasal iktidarıyla Mülkiye’nin yolları bir kez daha ayrıldı, 1915’te savaş gerekçesiyle bütçeye ödenek konmayarak kapatıldı. 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Samsun’a çıkmadan birkaç ay önce Mülkiye öğrencisi Cemal Edhem Yeşil’in “Vatan” marşı olarak da bilinen “Mülkiye Marşı’nı” müzik öğretmeni Musa Süreyya besteledi. 90 yıllık tarihe damgasını basan bu marş cuma günü birkaç kez coşkuyla seslendirildiğinde fakültenin 16 yıllık Dekanı Prof. Dr. Celal Göle “Bu ne inanç gücüdür ki, bir Mülkiye öğrencisi bu en kara günlerde bir marş yazarak vatanına ‘Merak etme yetişip geliyorum gözyaşlarını dindirmeye’ diyebilmiştir” yorumunu yaptı. Başkent Ankara olduğuna göre, ülkeyi yöneteceklerin de Ankara’da olmasını isteyen Atatürk adını “Siyasal Bilgiler Okulu” diye değiştirdiği Mülkiye’nin 9 Kasım 1936’da Ankara’ya taşınmasını sağladı. Trenle Ankara’ya gelen öğrenciler Ulus anıtı önünde tören düzenlediler. Öğrenciler adına konuşan son sınıftan bir Mülkiyeli, “Cumhuriyete, Atatürk ilke ve devrimlerine sonsuza kadar sahip çıkmak üzere Ankara’ya geldiklerini” vurguladı. Bu öğrenci, dekanın 1937 mezunu babası Turgut Göle’ydi. 1950’de adı “Siyasal Bilgiler Fakültesi” olarak değiştirildi. Göle, aynı adla kurulan yeni fakültelerle, 150 yıllık bir geleneğin karıştırılmasını önlemek amacıyla hazırlanan ve fakültenin adının “Siyasal Bilgiler Fakültesi-Mülkiye” olarak değiştirilmesi önerisinin TBMM’de bir an önce yasalaşmasını da diledi. Dekan Göle’ye göre 233’ü yabancı olmak üzere bugün 2400 öğrenciye; 34 profesör, 34 doçent ve 22 yardımcı doçent ders veriyor, 26 araştırma görevlisi de yardımcı doçentliğe hazırlanıyor. “Yıllardır çeşitli askeri, yönetimsel ve siyasal müdahalelere, ekonomik bunalımlara, fakültenin başka bir ile taşınma girişimine karşı mücadeleyi” anımsatan Göle, SBF’yi şöyle tanımladı: “Mülkiye, bir öğretim kurumu olmanın yanı sıra, bir irfan ocağı olarak, ülkemize, Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda laik, demokrat, aydın, hukukun üstünlüğüne inanan, insan haklarına saygılı, ülkemizin bölünmezliğine ve bütünlüğüne yürekten bağlı vatansever yöneticiler yetiştirme görevini üstlenmiştir.” Törende dikkatimi çeken bir nokta Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın ve bakanların, YÖK Başkanı’nın “davetli oldukları halde” katılmayışlarıydı. Menderes’in cesaretini bile gösteremeyen AKP’li yöneticiler AÜ Rektörü Prof. Dr. Cemal Taluğ’un “Mülkiye mezunlarının, herhangi bir üniforma ve cüppe taşımadan devlete ve topluma aydınlık taşımaya çaba gösterdiklerini” ya da “Mülkiye’nin bir başarısı da YÖK Başkanı çıkarmamasıdır” sözlerini duymak istememiş olmalılar… Belki Çolak’ın şu sözlerine kulak tıkayamayacakları için de katılmamış olabilirler: “Toplumsal, siyasal sorunların çok yönlü, halk yararına tartışılarak kamuoyunun doğru bilgilendirilmesine olanak vermeyen, çoğulculuğa, çoksesliliğe tahammül etmeyen, siyasal iktidardan demokratik açılımları gerçekleştirmesini beklemek de, yüksek yargı organlarının verdiği kararları beğenmediğinde ‘ulemaya sordunuz mu’, ‘bu kararlar ideolojiktir’ diyerek otokrat tavrını açığa vuran bir başbakandan demokrat yaratma çabası da beyhudedir.” Yoksa, Menderes’in hoşgörüsünden bile yoksun bu yöneticiler Mazlumoğlu’nun şu sözlerini mi duymak istemediler: “Bilim ve sanat bir kuşun iki kanadıdır. Bunları kullanan toplumlar, uçar, özgür olurlar. Uçamayanlar ise tavuk. Değerli fikirleri, değerli malı olanlar bağırmazlar. Manav bağırır, ama kuyumcu bağırmaz. Eskici bağırır ama antikacı bağırmaz. İnsan bağırırken düşünemez. Düşünemeyenler ise hep kavga içindedir!” Elmek: [email protected] Faks: 0312. 442 79 90 Dış Haberler Servisi - Bolivya’nõn ilk yerli Devlet Başkanõ Evo Morales (50), önceki gün düzenlenen Kongre ve Devlet Başkanlõğõ seçimlerinde ra- kiplerine açõk ara fark atarak zaferini ilan etti. Morales oylarõn yüzde 61’in- den fazlasõnõ alarak 5 yõl daha görev- de kalmayõ garantilerken, en yakõn ra- kibi olan sağcõ Manfred Reyes Vil- la’nõn oylarõ yüzde 25’te kaldõ. Aday- lardan işadamõ ve eski bakan Samu- el Doria Medina ise yaklaşõk yüzde 10 oy oranõyla üçüncü oldu. Başkent La Paz’daki Başkanlõk Sara- yõ’nõn önünde toplanan 3 binden fazla Bolivyalõ, önceki akşam “Evo Yeniden” sloganlarõ atarak ve dans ederek sonuç- larõ kutladõ. Morales de, taraftarõna bal- kondan seslenerek “Bolivya halkı yine tarih yazdı. Kongre’deki sandalyele- rin üçte ikisini kazandıktan sonra, ül- kede değişim sürecini hızlandırmak benim görevim” dedi. Morales’in lideri olduğu Sosyalizme Doğru Hareket’in (MAS), sağcõlarõn kontrolündeki Kongre’de çoğunluğu kazanmasõyla, daha önce muhalefetin engelleriyle karşõlaşan yerli halka yö- nelik reformlarõ ve kamulaştõrma süre- cini hõzlandõrmasõ bekleniyor. Sonuçlara göre MAS, yasalarõ tek başõna geçire- cek salt çoğunluğa sahip olacak. Gençliğinde liseye gidemeyen ve uzun yõllar çobanlõk yapan Aymara yerlisi Mo- rales, 2006’da göreve geldikten sonra ül- kenin zengin toprak ağalarõna savaş aç- Moralesgücünüarttõrdõ Bolivya’da devlet başkanlığı seçimlerini ikinci kez solcu lider Evo Morales kazandı. Daha önce sağcıların kontrolündeki Kongre’de de çoğunluk Morales yanlılarına geçti mõş ve zengin eyaletlerin valileriyle karşõ karşõya gelmişti. Ülkede ocakta düzenlenen ve yerlilere daha çok hak verilmesini öngören anayasa yüzde 57 oyla kabul edilmişti. Morales döne- minde, ülkede yerliler için devlet ku- rumlarõnda kota uygulamasõ getirildi ve yerli halk için üniversiteler açõldõ. Ülkede bölünme sürüyor Seçimlerde muhalefetin güç kay- betmesine karşõn, sonuçlarõn, zengin eyaletlerde Morales’e muhalefetin sür- düğüne ve ülkede yoksullarla zengin- ler arasõndaki bölünmeye işaret ettiği belirtiliyor. Morales’in La Paz’daki oy oranõ yüzde 70’i bulurken, muhalifle- rin güçlü olduğu ve bir dönem merke- zi yönetimden özerklik talep eden Santa Cruz eyaletinde devlet başkanõ- na destek yüzde 40’õ geçmedi. Devlet Başkanı Evo Morales (üstte) Başkanlık Sarayı önünde yandaşlarıyla seçim zaferini kutladı. (Fotoğraflar: AFP/AP) VENEZÜELLA’DA BANKALARA SORUŞTURMA ZELAYA ELÇİLİĞİ TERK ETMİYOR Dış Haberler Servisi - Venezüella’da Devlet Başkanõ Hugo Chavez hükümetinin Bilim ve Teknoloji Bakanõ Jesse Chacon, banka müdürü kardeşinin yolsuzluk suçlamasõyla gözaltõna alõnmasõnõn ardõndan istifa etti. Hükümetin bir süredir bankacõlõk sisteminde yolsuzluklara savaş açtõğõ ve iki bankayõ kamulaştõrdõğõ ülkede, geçen hafta usulsüzlükler nedeniyle kapatõlmasõna karar verilen 7 bankadan birinin müdürü olan Arne Chacon, cumartesi günü gözaltõna alõnmõştõ. Bakanõn yanlõş bir şey yapmadõğõnõ, sadece soruşturmanõn şeffalõğõnõ sağlamak üzere istifa ettiğini açõklayan Chavez, Arne Chacon’un bir bakanõn kardeşi olmasõndan üzüntü duyduğunu belirterek “Yine de kimsenin dokunulmaz olmadığını göstermek istiyoruz. Kimseyi suçlamak istemiyoruz, ama Arne Chacon’un yoksul biriyken nasıl banka patronu olduğunu öğrenmek istiyoruz” dedi. Geçen hafta tüm ülkede yasalarõ ihlal eden bankalarõ kamulaştõracağõ mesajõ veren Chavez, doğru işletilen bankalarõ kamulaştõrmak gibi bir amacõ olmadõğõnõ söyledi. Dış Haberler Servisi - Honduras’ta 28 Haziran’daki darbeyle devrilen ve darbeden 3 ay sonra ülkesine dönerek Brezilya Büyükelçiliği’ne sõğõnan Manuel Zelaya, Brezilya izin verdiği müddetçe elçilikte kalmaya devam edeceğini duyurdu. İngiliz Reuters ajansõna önceki gün elçilikten telefonla açõklamada bulunana Zelaya, “Brezilya beni desteklediği sürece buradayım” dedi. Zelaya, yeni Devlet Başkanõ Porfirio Lobo ile uzlaşma seçeneğini dõşlamadõğõnõn da sinyallerini verdi. Zelaya, 29 Kasõm’da düzenlenen seçimlerde aday olmamõş ve seçmenlere “gayri meşru” ilan ettiği seçimleri boykot etmeleri çağrõsõnda bulunmuştu. Zelaya, Brezilya da seçimlerin darbe yönetimince düzenlenmesi nedeniyle seçim sonuçlarõnõ tanõmayacağõnõ ilan etmiş, ancak cuma günü Lobo’nun zaferini darbeden bağõmsõz görerek “meşru” kabul edebileceğinin sinyallerini vermişti. Honduras Kongresi ise geçen çarşamba günü, normal şartlarda görev süresinin biteceği ocak ayõna kadar Zelaya’ya koltuğunun iade edilmesini oylamõş, öneri reddedilmişti. MERAK İmralõ’daki 30.000 insanõn ölümünden sorumlu bir mahkûm mu? Yoksa T.C. Devleti’nin İmralõ’da ağõrladõğõ konuk mu? ÖZDEN GÖNÜL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle