25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İstanbul Haber Servisi - Başbakan Recep Tayyip Er- doğan, muhalefet partilerini eleştirerek “Milliyetçiyim diye muhalefet edenler, millet ve milliyet tasavvurundan yok- sun, sosyal demokrat oldu- ğunu iddia edenler dünya gerçeğinden, sosyal demok- rasinin fikri temelinden yok- sun. Mukaddesatçıyım di- yenler manevi geleneğin irfan ve hikmet anlayışından yok- sun” dedi. Erdoğan, 2011’de son kez milletvekilliğine aday olacağõnõ da yineledi. Başbakan Erdoğan, dün Tür- kiye Milli Kültür Vakfõ’nõn ku- ruluşunun 40. yõlõ nedeniyle Haliç Kongre ve Kültür Mer- kezi’nde düzenlenen “40 Vakıf İnsana Vefa” toplantõsõna ka- tõldõ. Aydõnlarõ ve muhalefeti eleştiren Erdoğan, “Jakoben ve elitist anlayışın yaygınlaştığı- nı, aydınların bu ülkenin te- mel değerlerine, ruh köküne yabancılaştığını müşahede ediyoruz” dedi. Türkiye’nin önemli her meselesinde, “feryat figan” yaşandõğõnõ, aydõnlarõn kendi kutuplarõna çekildiğini savunan Erdoğan sözlerini şöy- le sürdürdü: “İster Kürt me- selesi, ister Doğu, Güneydoğu Anadolu meselesi... Bakıyor- sunuz aydınlarımız uç nok- talara savruluyor. Siyaset ve siyasetçi ister istemez bu ik- limden etkileniyor. Çünkü o da rant peşinde. Rant deni- lince sadece akla para gel- mesin. Siyasetin de bir ran- tı var. Türkiye’nin bugün en büyük, önemli ve kronik meselelerinin çözümü için ortaya koyduğumuz samimi irade, anlamsız, fikri, ente- lektüel ve hatta hissi temel- den yoksun bir muhalefetle karşılanıyor.” Erdoğan do- ğuya, batõya, kuzeye veya gü- neye yaklaşmadõklarõnõ, dört bir yana uzanan politika izle- diklerini belirterek “Merhum Turgut Özal’ın o zaman gör- düğü ve cesaretle savunduğu fikirlerin uzun bir kesintiden sonra tekrar savunulması ge- rektiğine inanıyorum” dedi. Öte yandan Erdoğan dün Dolmabahçe’deki Çalõşma Ofi- si’nde Ürdün Başbakanõ Nadir Dahabi ile bir araya geldi. Erdoğan, “İstanbul Turizm Ödülleri” törenindeki konuş- masõnda da 2011’de son kez milletvekili adayõ olacağõnõ yi- neleyerek, “Ben tükürdüğümü yalamam. Birileri gibi orala- ra çakılıp kalmam” dedi. CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 8 KASIM 2009 PAZAR 6 HABERLER BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI GDO Fırtınası - 2 Genetiği değiştirilmiş bitkiler konusunda esen “Frankenştayn gıdalar!” fırtınası berdevam. Bakıyorum ve zavallı Türkiye diyorum yine, “öncü” olması gereken bir kesim tartışmayı bir türlü öğrenememiş... Hele hele, esas olarak “bilimsel veri” temelinde sürdürülmesi gereken “GDO” gibi bir konu, tamamen siyasal ve ideolojik bir kamplaşmanın konusu olmuş. Kılıç şakırtıları, savaş cepheleri, siperler, saldırılar, tam bir propaganda malzemesi.. Bazı insanlar bu savaşta sivrilip “komutan” mertebesine ulaşıyor. Birden ülkenin en tanınmış insanları durumuna yükseliyorsunuz.. şan ve şöhret gırla! Yalçın Bayer’in Hürriyet’teki köşesinde yazan ziraatçinin yazısını inceliyorsunuz, taa 10 yıl önce tartışılmış bir itirazı, yeni bir “bulgu” gibi ileri sürüyor!.. “İtirazların” bilimsel kaynaklarını bir yerde göremiyorsunuz.. Hayır, GDO “yanlısı” bir insan değilim. GDO’lu veya başka şeyli, karıştırılmış, sanayi tipi yiyecekler soframa girmez. Ama bilimsel verilerden yanayım. 24 yıldır bu alandaki gelişmeleri, araştırmaları, izleyen ve yayımlayan kişi olarak “veri çarpıtmasına”, bilgilerin kirletilmesine ve yanlışların gerçekmiş gibi millete yutturulmasına karşıyım. GDO’lara karşı olabilirsiniz. Dersiniz ki, “Kardeşim, genleri değiştirilmiş yiyecek yemem, bu yolla elde edilmiş ilaç kullanmam.. Bunların şimdilik sağlığa, insana ve gelecek nesillere zararlı olduklarını gösteren gerçek bir bilimsel veri elde olmasa bile, ileride ne olacağını bilemem. Bekleyeceğim göreceğim...” Veya şöyle dersiniz: “Genetiği değiştirilmiş bitkilerin çevreye büyük zararı olabilir. 15 yıl önce böyle felaket olacak dendi, olmadı; ama ben 15 yıl daha bekleyelim, bunlar kontrollü yapılsın, görelim...” Veya: “Yahu bitkilerin durmadan genetiğiyle bu derece oynanırsa ve bu bitkiler bütün dünyada ekilip biçilirse hele, bu gidişle elde ‘doğal’ diyebileceğimiz bitki kalmayacak. Doğaya bu kadar müdahale edilmemeli...” Bunlar makul itirazlardır! Bir gelecek endişesi içinde taşır, belki bir ahlaki yönü de bulunabilir... Ama, “GDO’lar insanın erkekliğini de öldürüyor, döllenmeyi de mahvediyor, adım adım bütün insanlığı yok edecek bir Frankenştayn soframıza konmak isteniyor. Bugüne kadar yapılan onlarca araştırma GDO’ların insana zararlarını ortaya çıkardı, bunu şimdi bize yutturmaya kalkışıyorlar” derseniz... O zaman bilimsel gerçekleri çarpıtıyorsunuz. Çünkü henüz böyle ciddi araştırma sonucu -henüz- yok elde! GDO’ların insanlığı yok edecek ürün olduğunu yayanlar, işi Diyanet’ten bile fetva aldırmaya vardırdılar. Bunu duyunca güldüm! Çünkü “bilimsel verileri” çarpıtanların bir süredir bir “dini cemaat”in üyelerine dönüşmüş durumda olduklarını görüyordum! Eh.. küçük ve sanki yeminli bir inancın mensuplarını, kalkıp en büyük dinin resmi makamından fetva almaya kalkması da normal! Böylece bu fetvayla kitleleri etkileyecekler ve daha büyük bir haklılılık kazanacaklar!?! Türkiye’de işler böyle yürüyor! Yarın birilerinin, “Bu GDO’lar Türk milletini yok etmek için empeyalistlerin bize yutturmaya çalıştıkları büyük bir oyundur” demelerini bekliyorum! Bilimsel bir konuyu sakince tartışmalı. Ülke ekonomisi ile birlikte düşünürsünüz; bize gerekli mi gereksiz mi; acaba Türkiye’nin tarım ve tarımsal ürününü uluslararası ölçekte olumlu mu etkiler olumsuz mu; üretimi ucuz mu pahalı mı olur; mazotu ve kimyasal ilaç kullanımını ne kadar azaltır; uluslararası rekabette biz nasıl etkileniriz; kendi bitki türlerimizi nasıl koruruz, bunları nasıl geliştirir, ıslah eder ve verimini çoğaltırız... 15 yıl, 30 yıl, 50 yıl sonra dünyada tarım nereye gidecek, biz bugünden hangi önlemleri almalıyız... GDO’ya karşı olmanızın bir önemi kalmayabilir yarın! Çocuklarınıza balık yediremeyebilirsiniz ama balık yağını içeren soya fasulyesini yedirmek durumunda kalabilirsiniz! Tohumların ıslahının şu veya bu yolla her zaman yapıldığını da bilmelisiniz.. Bugün şeker hastalarının GDO yöntemleriyle üretilmiş insülin kullandıklarını da biliyorsunuzdur belki! Yani: GDO bilimsel bir konudur. Buna ve genetiğin tümüne, yine bilimsel bir kafa ve düşünceyle bakmalıyız... Yoksa: Nal toplarsınız... Türkiye ve Türkiye halkı nal toplamakta ustadır! Türkiye’ye her zaman nal toplatacak türlü kılıklı insanlar hiçbir zaman da ortadan eksik olmaz.. Bilim- kültürsüz bir genel hava egemendir ülkeye! Bunlar sadece topluma değil, bilimsel araştırmaların da önünü kesmiş olurlar.. Dünya genetikte nereye gidiyor, büyük Türk milleti bunu biliyor mu? obursali@cumhuriyet.com.tr Emekli Tuğgeneral Eslen, belge tartõşmalarõnõ ve Türkiye’nin bölgesel girişimlerini yorumladõ ‘Muhbir subay sanal’SERTAÇ EŞ ANKARA - Stratejist emekli Tuğ- general, Nejat Eslen, kamuoyunda tartõşõlan ve varlõğõ kesinleşmemiş “belgelerin” Türk Silahlõ Kuvvetle- ri’ne (TSK) karşõ geliştirilen komp- lonun bir parçasõ olduğunu dile ge- tirdi. Eslen, belgeleri savcõlõğa gön- derdiği iddia edilen muhbirin “sanal subay” olduğunu savundu. Emekli Tuğgeneral ve stratejist Eslen, kamuoyunda tartõşõlan belge- ler ve AKP’nin bölgesel politikalarõ nedeniyle oluşan gelişmeleri yorum- ladõ. Eslen, “Bir plan söz konusu. Bu planın da Gülen cemaatine ve AKP yönetimine karşı hazırlandığı iddia ediliyor. Ancak bu planla ilgili şüpheler var. Yargı süreci ta- mamlanmadı. Islak imzalı plandaki imza hakkında adli kurumun ver- diği rapor da soru işaretleri uyan- dırıyor. Uzmanlarla, bu uzmanla- rın bir süre önce görevlerine atan- masıyla, uzmanların uzmanlıkla- rıyla ilgili soru işaretleri gündem- de” diye konuştu. Planõ gündeme getiren ve savcõ- ya gönderen bir muhbir subaydan bahsedildiğini belirten Eslen, “Ben- ce bu muhbir subay sanal bir su- bay. Ve aslında bu plan Genel- kurmay’ı ve TSK’yi yıpratmak için bir komplonun parçası ola- rak kullanılıyor” dedi. ‘TSK etkisizleştirilmek isteniyor’ TSK’nin dõş ve özellikle iç politi- kadaki etkinliğinin kõrõlmak istendi- ğini anlatan Eslen, şu görüşleri dile getirdi: “Dış politikada Türkiye’nin ılımlı İslam kimliği ve ABD’nin des- teği ile Ortadoğu istikametinde eksen kayması yaptığı tartışılır- ken Türkiye’nin kimliğinde de bir eksen kayması yaşanıyor. Artık ABD’nin bölgesel çıkarları için la- ik cumhuriyet niteliğinde Türki- ye’ye değil, ılımlı İslam kimliğinde bir Türkiye’nin yumuşak ve sert gücüne Akdeniz’den Afganistan’a uzanan coğrafyada ihtiyacı var.” Türkiye’nin “ABD güdümünde” kimliğini ve jeopolitik eksenini de- ğiştirdiği sõrada TSK’nin saldõrõlarla meşgul edildiğini, yõpratõldõğõnõ ve bu alanlarda etkisizleştirildiğini savunan Eslen, “TSK arzu edilen noktaya getirilirse o zaman bir sert güç ola- rak kullanılabilir. Örneğin Afga- nistan’a TSK’nin daha fazla, hat- ta muharip güç olarak katkısı gün- deme getirilebilir. Direnci kırıl- mış silahlı kuvvetler de buna razı olabilir” yorumunu yaptõ. Planõn “Gülen cemaati ve AKP yönetimine karşı bir komplo gibi gösterildiğini” belirten Eslen, belge- lerin TSK’ye karşõ kurgulanan komp- lonun parçasõ olduğunu savundu. Es- len, “Özetle komplo TSK’ye karşı- dır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kim- liği ve jeopolitik ekseni değiştirilmek istenirken silahlı kuvvetlerin siya- set alanındaki etkisi minimize edil- mek istenmektedir” dedi. ERDOĞAN, İSTANBUL’DAKİ PROGRAMINDA AĞIR ELEŞTİRİLERDE BULUNDU Aydınlar ve muhalefet hedefte AKM YIKILMALI Başbakan Erdoğan, önceki gece “İstanbul Turizm Ödülleri”nin verildiği törende yaptõğõ konuşmada da Taksim’deki Atatürk Kültür Merkezi’nin (AKM) yõkõlõp yeniden yapõlmasõndan yana olduğunu söy- ledi. Başbakan Erdoğan, AKM ile ilgili dev bir proje üret- tiklerini belir- terek “Şu h a l i y l e AKM’yi beğeniyor musunuz? Dedik ki buraya yakı- şanı yapalım. Dediler ki ‘İstemezuk.’ Ben de Ertuğrul Bey’e diyorum ki ‘Hiç dokunma kalsõn.’ Güçlendirme ve res- torasyona razı değilim. İs- raf... Yani orada salam, sosis dükkânlarını mı seyredelim? Çekim ala- nı olsun” dedi. Barack Obama iktidarõyla Türk-ABD ilişkilerinin yeni bir safhaya girdiğini söyleyen Eslen, Türkiye’yi yönetenlerin çok boyutlu bir dõş politika iddiasõyla Ortadoğu’ya açõlma gayreti içerisinde olduklarõnõ belirtti. Eslen, şöyle konuştu: “Bunu yaparken de ABD ile işbirliği içerisinde Akdeniz’den Pakistan’a, Afganistan’a kadar olan coğrafyada ABD’nin güç zaafiyetini gidermek için işbirliği yapmaya gönüllü gözüküyorlar. Soğuk Savaş döneminde güçlü bir laik Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Türk ulus devletine ihtiyaç duyan ABD, artõk Türkiye’yi geniş Ortadoğu bölgesinde ve bu coğrafyada yaşayan İslam dünyasõna õlõmlõ İslam kimliğiyle model yaparak çõkarlarõnõ geliştirmek istiyor.” TÜRKİYE’NİN KİMLİĞİNDE EKSEN KAYMASI YAŞANIYOR Nejat Eslen. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara’da bugün yapõlacak 9. MHP Olağan Büyük Kurultayõ öncesi, MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçeli’nin “Hü- kümet elindeki gücü kullanarak ku- rultayın huzurunu bozacak” sözlerine AKP’den yanõt geldi. İçişleri Bakanõ Beşir Atalay, “Açıklamayı talihsizlik olarak değerlendiriyorum” dedi. Atalay, dün yaptõğõ basõn açõklama- sõnda Bahçeli’nin sözlerinin “Hükü- meti ve emniyet teşkilatını töhmet al- tında bırakacak” şekilde olduğunu savundu. Atalay, “Sayın genel başkan, elinde iddialarına ilişkin ne tür bilgi ve belge varsa derhal zaman geçir- meksizin ilgili mercilere intikal et- tirmek zorundadır. Şayet böyle bir bilgi ve belgeye sahip değil ise derhal milletimizden, hükümetimizden ve güzide emniyet teşkilatımızdan özür dilemelidir” diye konuştu. AKP Tanõtõm ve Medya Başkanlõ- ğõ’nõn açõklamasõnda da “Bu dil ve üs- lup, sağlıklı ve kendisiyle barışık bir ruh halinin yansıması değildir” denildi. Açõklamada, Bahçeli’nin par- tideki olumsuzluklarõn sorumluluğunu AKP ve emniyet güçlerine yüklemek is- tediği savunularak “Ancak çete ve mafya yapılanmalarında kullanıla- bilecek dil, üslup ve beyanlar anayasa ve yasalar çerçevesinde kurulmuş ve işleyen siyasi partiler tarafından kul- lanılamaz” ifadeleri kullanõldõ. ‘Bahçeli çete dili kullanõyor’ AKP’DEN SERT YANIT Başbakan Erdoğan, dün Türkiye Milli Kültür Vakfı’nın kuruluşunun 40. yılı toplantısına katıldı. ‘ÖZAL OLSAYDI GÖREVDEN ALIRDI’ Türkiye Milli Kültür Vakfı’nın 40. kuruluş yıldönümü töreninde konuşan İstanbul Ticaret Üniversi- tesi öğretim üyesi Doç. Dr. Bekir Berat Özipek, ilginç bir çıkışta bu- lundu. Özipek, “Özal bugün yaşa- saydı ne süreci provoke etmek iste- yen ulusalcılara teslim olurdu ne de DTP’lilerin hatalarına. AKP ve Fet- hullah Gülen’i Bitirme Planı karşı- sında Genelkurmay Başkanı’ndan gereğini yapmasını beklemez, onu derhal görevden alırdı. Genelkur- may Başkanı görevden alındığını televizyondan öğrenirdi” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle