Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
Köşk’te görev yapan AKP’liye, Türkiye Çankaya’da
dindar bir cumhurbaşkanı görmek istiyor diyerek
tam destek veren Bülent Arınç!
Bay Arınç geçenlerde katıldığı bir TV progra-
mında Çankaya’daki AKP’liyi bir beş yıl daha
Köşk’te göremeyeceğimizin ilk, ama ciddi işare-
tini verdi.
Kimin aday olacağını açıkladı:
RTE’nin adaylığı üzerine “…Öyle bir şey ge-
rektiğinde gönlümüzü açar. Buna layıktır” dedi.
Arınç gibi hem hükümet, hem parti hem de grup
kulislerinde gözü kulağı, yer yer etkisi olan birinin;
Çankaya’daki AKP’linin yerini muhafaza edeme-
yeceğini söylemek yerine, RTE’nin adaylığına sı-
cak bakması… pek çok soruyu şimdiden yanıt-
lamış oluyor.
Çankaya’daki AKP’li gazetecilerle her karşılaş-
masında 2010’da aday olup olmayacağı sorusu
ile karşılaşıyor.
Kuşkusuz sıkılıyor; istenilen kıvamda yanıt ve-
remiyor soruya.
Sıkıntısını, olabilecekleri kendine saklayan bir
davranış sergiliyor.
Köşk’teki debdebeyi bırakarak devletin bir nu-
marası iken birden tekrar siyasetin labirentlerine
inmek, kolay değil!
Paris’e giderken yine adaylığıyla ilgili aynı so-
ruyu yanıtladı.
“… Ben 2012’yi değil işimi düşünüyorum” de-
di.
Diyor ama “zaten bu işler nasıl denk gelirse öy-
le oluyor” diye pek çok olasılığı, Çankaya’ya se-
çilmeden önceki kimi olayları anımsatıyor.
2002’lerde Bay Gül, ilk hamlede seçilmedi.
RTE’nin Köşk adaylığı birden canlılık kazandı.
O sırada basına yansıyan bilgilere göre; Bay Gül,
aday olmayacaksa RTE, kendi adaylığına karşı çı-
kılamayacağını (çıkamayacağını) söyledi.
Zira; genel seçimlerde meydanların dindar bir
cumhurbaşkanı olarak kendisini görmeyi istedi-
ğini haykırdığını… engellenmesinin daha değişik
olaylara yol açacağını, -bir yoruma göre- adaylı-
ğını RTE’ye dayattı.
O sırada Çankaya’da oturanın lehinde olan ko-
şullar bugün artık yok!
2002’lerde grup, hatta AKP kamuoyu Abdullah
Gül’ün Çankaya’ya çıkmasını destekledi.
RTE de ayrışmalara yol açacak bir döneme gir-
meye cesaret edemedi.
Köprülerin altından çok sular aktı ve şimdi: Aday-
lık sorularını; geleceğine dair ipuçları vermeden,
öncelikle ikinci kez seçilerek türbanlı eşiyle bir beş
yıl daha Çankaya’daki konukluğunu sürdürmek is-
tediğini duyumsatmadan yanıtlıyor.
Bir kez daha seçilmeyi istemiyor mu? Elbette is-
tiyor.
2010’da cumhurbaşkanını halk seçecek, ancak
adaylığına parti karar verecek!
Zayıf bir olasılık, ne ki demokratik ülkelerde gö-
rülmemiş de değil: Aynı partiden bir iki aday ya-
rışabilir… 2010’da... halk, birini diğerine yeğler.
Çok konuşulan bir olasılık gündemde.
AKP’nin başına geçmek ve… başbakan olmak
koşuluyla aşağıya inmeyi kabul edebilir diyor yo-
rumlar.
RTE’nin yukarı çıkması, Çankaya’dakinin aşa-
ğıya inmesi nasıl olacak? Zorlu, uzun ve sancılı bir
süreç.
Ya erken seçim kararı alınacak… Çankaya’da-
ki başbakan olabilmek için istifa ederek milletvekili
seçilecek ve AKP liderliğine kapıyı aralayacak…
Ya da RTE’ye bulunan formül uygulanacak; bir mil-
letvekilinin istifasıyla parlamentoya girmesi sağ-
lanacak!
AKP iktidarını elinde tutan bu iki kişiden rejimin,
kuzuların sessizliğindeki halkın çektiği yetmiyor-
muş gibi…
...Ne yazık ki bu iki kişinin iktidar ve koltuk sev-
dasından, daha çok kişisel ihtiraslarından kay-
naklanan yeni, çetrefil bir sorun daha ekleniyor so-
runlara.
Sanki bulunmaz Hint kumaşı mübarekler!
SAYFA 10 EKİM 2009 CUMARTESİCUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
İstanbul B 24
Edirne B 26
Kocaeli S 28
Çanakkale B 26
İzmir B 31
Manisa B 32
Aydın B 33
Denizli B 31
Zonguldak S 23
Sinop B 22
Samsun PB 23
Trabzon Y 21
Giresun Y 20
Ankara B 26
Eskişehir S 25
Konya B 24
Sıvas B 22
Antalya B 31
Adana B 32
Mersin B 31
Diyarbakır B 29
Şanlıurfa B 31
Mardin B 26
Siirt B 28
Hakkâri Y 19
Van Y 17
Kars Y 15
Oslo Y 8
Helsinki Y 10
Stockholm B 9
Londra B 17
Amsterdam Y 16
Brüksel Y 15
Paris Y 17
Bonn Y 17
Münih Y 14
Berlin Y 15
Budapeşte Y 20
Madrid B 28
Viyana Y 16
Belgrad Y 28
Sofya B 26
Roma Y 23
Atina B 27
Zürih Y 16
Moskova PB 9
Aşkabat PB 25
Astana PB 14
Taşkent PB 23
Bakû Y 22
Bişkek PB 18
Tiflis Y 23
Kahire B 28
Şam B 31
Ülkemizin doğu kesimleri
parçalı ve çok bulutlu,
Doğu Karadeniz kıyıları,
Doğu Anadolu’nun do-
ğusu ile Artvin çevreleri
gökgürültülü sağanak
yağışlı, diğer yerler az
bulutlu geçecek. Mar-
mara’nın doğusu ve Ba-
tı Karadeniz’in iç kesim-
lerinde sabah saatlerin-
de yoğun olmak üzere
sis görülecek.
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
Kapitalist Özeleştirideki
İkiyüzlülük
İstanbul’daki Uluslararası Para Fonu, IMF ile
Dünya Bankası, IBRD toplantılarında kapitalizm
“özeleştiri” yaptı.
IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, Dünya
Bankası rakamlarına göre krizden sonra 90 milyon
insanın ağır yoksullukla karşı karşıya kalacağı-
nı söyledi.
Strauss-Kahn, sorunun sadece işsizliğin artma-
sı, insanların satın alma gücünün azalması olmadı-
ğını belirtti ve altı çizilmesi gereken şu uyarılarda bu-
lundu:
“Düşük gelirli ülkelerde bu, bir ölüm kalım mese-
lesi. Bu ülkelerde toplumsal huzursuzluklar, siyasi is-
tikrarsızlıklar ve hatta savaş bile görülebilir”.
Sanıyorum, vahşi kapitalizmin ve bu yapının so-
nucu olarak paradan para kazanmayı özendiren “mo-
netarist ekonomi politikalarının” yarattığı tehlike
bundan iyi dile getirilemezdi:
Açlık, siyasal istikrarsızlık ve savaş!
Peki, bu “özeleştiri” sonunda, toplantılarda alınan
kararlar nedir, dünya kapitalist sisteminde yapısal de-
ğişiklikler mi öneriliyor?
Hayır!
Hatta tam tersi, IMF kriz üreten mevcut düzenin
koruyucusu, denetleyicisi, “bekçi köpeği” durumu-
na getiriliyor.
Bu koruyuculuk ve denetleme işini nasıl yapacak?
1) Küresel düzeydeki bütün makro ekonomik ve
finansal politikalar üzerindeki etkisi yeniden düzen-
lenecek.
2) Daha fazla ülkeye borç verebilmesi için ülke ko-
taları, gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere
doğru yeniden düzenlenecek, kredi mekanizması es-
nek hale getirilecek böylece küresel krizin ülkeler üze-
rindeki olumsuz etkisi azaltılacak.
3) Dünya ekonomisine yön veren ülkelerin kurduğu
G20’ler ile yakın işbirliği gerçekleştirilecek.
IMF bu kararlarla mevcut kapitalist düzenin üre-
teceği krizlerin önlenebileceğini umut ediyor.
Üstelik bu umuda galiba kendi de pek inanmı-
yor; çünkü Strauss-Kahn aynı konuşmada “küresel
ekonominin ‘son derece nazik’ durumunun devam
ettiğini, politika yapıcıların krizden çıkış stratejileri ha-
zırlaması ve uygulaması gerektiğini ancak bu çıkış stra-
tejilerinin uygulanması için henüz çok erken olduğunu”
belirtiyor.
Yani krizden çıkış için yeni stratejiler gerekli
ama bu stratejilerin uygulanması için daha çok
erken!
Güler misin, ağlar mısın?
Aslında kapitalizmin bu çelişkisi temel bir aç-
mazdan, yapısal bir tavırdan kaynaklanıyor:
Sovyetler Birliği çöktükten sonra kapitalist düzen
kendine çekidüzen vermekten, vahşi niteliğini ehli-
leştirmekten vazgeçti.
Vazgeçmekle de yetinmedi, daha vahşi bir sö-
mürünün mekanizmalarını oluşturdu.
Reagan-Thatcher dönemi Chicago ekolünün
monetarist politikalarının denetimsiz egemenliği-
ni başlattı ve bu dönem son krizle sonuçlandı.
Bu sonuç kaçınılmazdı çünkü ana mantığı üreti-
me değil, para politikalarına ve dolayısıyla paradan
para kazanmaya dayanıyordu.
Ayrıca “devleti küçültün” dayatmasıyla, artık in-
sanların sosyal güvenliği, sağlığı, eğitimi gibi temel
gereksinmeleri de devlet sorumluluğunun dışına atıl-
mıştı.
Sendikalar etkisizleştirilmiş, sosyal güvenlik ku-
rumları küçültülmüş “sosyal refah devleti” ilkeleri terk
edilmişti.
Böyle bir düzenin devamı için alınacak önlemler
ancak açlık, siyasal istikrarsızlık ve savaş getirir.
İşte İstanbul’da kapitalizmin günah çıkarmasının,
sözde “özeleştirisinin” ikiyüzlülüğü, bu sömürü
düzeninin yapısal devamını sağlamak çabasında yat-
maktadır.
[email protected] www.kongar.org
Yolunuz Muğla’dan Fethi-
ye’ye, Marmaris’e düştüğünde
yol boyunca arı kovanları gö-
rürdünüz birkaç yıl öncesine
değin...
Çam ağaçlarının arasında,
yemyeşil çimenlerin, renk
renk çiçeklerin ortasında arı
kovanları.
Muğla ve Aydın Türkiye’nin
bal üretim yöreleridir.
Dünyanın en güzel çam balı
buralarda üretilir.
Son yıllarda arılar ölmeye
başladı kovanlarda...
Çevre koşulları değişti.
Şimdi Türkiye bal ithal eden
ülke oldu.
Türkiye’nin ünlü “Keyveni
Mutfağı”nın (Keyveni Hazır Ye-
mek / Gürsel Mah. 28 Nisan
Cad. Kâğıthane-İstanbul) sahi-
bi Sadık Çelik, cumartesi gün-
leri Cumhuriyet’te ilginç yazılar
yazıyor.
Beslenme alışkanlıklarını şiir-
sel bir dille anlatıyor...
Bu yazılar Cumhuriyet okur-
larının büyük ilgisini çekiyor.
İnsan yaşamının doğasında
olan yeme-içme alışkanlıkla-
rını, yanlış beslenmeyi bilimsel
verilere dayanarak okurun önü-
ne seriyor.
Sadık Çelik’in “Hileyi Bal Ey-
ledik” başlıklı yazısı (22 Ağustos
2009) ünlü ozanımız Hasan
Hüseyin’in dizeleriyle başlıyor-
du:
“Ekmeği bol eğledik, acıyı bal
eyledik, sıratı yol eyledik, geldik
bugüne...”
Peki bugün ne oldu?
Türkiye bal üretiminde Çin,
Arjantin, Meksika’dan sonra
dördüncü sırada.
4.5 milyon kovan sayısıyla
ikinci, arı poleni miktarıyla da
üçüncü sırada.
Sadık Çelik diyor ki:
“Anadolu coğrafyası, dünya
arı ırkının yüzde yirmisine, ballı
bitkilerin yüzde 75’ine sahiptir.
Ülkemizin toplam bal üretimi
yaklaşık 70 bin ton, kovan ba-
şına ortalama bal üretimi de 17
kilodur.”
Gelişmiş ülkelerde bal tüke-
timi yılda ortalama 2-3 kilo.
Türkiye’de ise bu sayı 1 kiloy-
la sınırlı.
Bunun pek çok nedeni var...
En başında hileli bal geliyor.
Durum böyle olunca da tü-
ketici kuşkuya düşüyor...
Gerçek bal üreticileri ve satı-
cıları -500 firma var- hilecilerle
baş edemiyor bugün Türki-
ye’de...
Alkolsüz içecekler tebliğiyle
bal tebliğinin birbiriyle çeliş-
mesi balda sahteciliğin önünü
açıyor.
Balın içine bal aroması karış-
tırılıp halka yutturuluyor.
Bazı açıkgözler ise arılara
şeker ya da genetiği değişti-
rilmiş mısır şekeri yediriyor faz-
la ürün almak için.
Olacak iş değil!
Şimdi ilginç bir sayı var elim-
de Sadık Çelik’in yazısından
alıntıladığım:
“Avrupa’da 11.6 milyon ko-
vanın toplam ekonomiye katkı-
sı 13.9 milyar Avro.” Sadık Çe-
lik bu konuda bazı gerçeklerin
altını da çiziyor:
“Nitekim Kayseri’de yapılan
araştırmalarda görülmüş ki, er-
kek arıların göz renkleri değişi-
yor.
Bu mutasyon sonucunda gö-
remeyen, göremediği için iyi
de beslenemeyen bu yeni nesil
arılar ölüme mahkûmlar.
Yani, arıcılar bu sene daha
fazla ürün rekoltesi elde edelim
derken, kendi kendilerini gele-
cek sene bal yapacak arı bula-
mama tehlikesi ile karşı karşıya
bırakıyorlar.
Bu durum karşısında, Enste-
in’ın ‘Eğer arıların soyu tükenirse
yeryüzündeki insan ömrü an-
cak 4 sene daha sürer’ sözünü
tüylerimiz ürpererek hatırlıyo-
ruz.
Hileli ve sahte bal üretimi ve
satışı halkın yeterince bal tüke-
tememesine sebep oluyor.
Gelişmiş ülkelerde kişi başına
yıllık bal tüketimi ortalama 2-3 kg
iken; Türkiye’de bu rakamın 1 kg
ile sınırlı kalmasına neden olu-
yor.”
Avrupa Birliği sürecindeki
Türkiye’de tüm Avrupa ülkele-
ri birçok ürüne kota koydu...
Bu ürünler arasında bal yok!
Bu durum bal ihracatı açı-
sından çok önemli!
Devletin bu konuya el atma
zamanı gelip geçiyor.
Mutlaka kovan başına dü-
şen üretimi arttırmak için ön-
lemler almalı.
Hileli bal üretenlere yasal
yaptırım getirilmeli!
Türkiye çam balı üretiminde
büyük bir potansiyele sahip!
Sahip ama çam ormanları
yakılıp yıkılıyor, ormanlarda-
ki bitki örtüsü, bin bir çeşit bit-
ki ve çiçek örtüsü ortadan kal-
dırılıyor.
Ne zaman yolum Güney
Ege’ye düşse, arıcılığın nasıl öl-
dürüldüğünü görüyorum ve içim
acıyor.
Muğla ve Aydın yöresinde
arılar öldü, kovanlar boş kaldı...
Sadık Çelik’in deyişiyle “Hileyi
bal eyledik” toplum olarak.
Arıların soyunu kurutup ken-
di kendimizi öldürmeyelim!
hikmet.cetinkaya@
cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212 343 72 69
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Hileyi Bal Eyledik...
Güneydoğu’da Öcalan taşkõnlõğõ
DİYARBAKIR (Cumhuri-
yet Bürosu) - Abdullah Öca-
lan’õn 9 Ekim 1998’de Suri-
ye’den çõkarõlmasõnõn yõldönü-
münde Doğu ve Güneydoğu
Anadolu bölgesindeki birçok
kentte olaylar çõktõ. Birçok
kentte kepenkler açõlmazken,
göstericiler araçlara zarar ver-
di, yollarda barikatlar kurdu.
Diyarbakır’da DTP İl
Başkanlõğõ, parti binasõna siyah
bez asarken, kentte esnafõn bü-
yük bölümü kepenk açmadõ.
Bazõ yurttaşlar çocuklarõnõ oku-
la göndermedi. Birçok yerde
yollara barikatlar kuran göste-
ricilerle polis karşõ karşõya gel-
di. Bazõ göstericiler yolda seyir
halinde olan araçlarõn camlarõ-
nõ kõrdõ.
Van’da da önceki akşam
başlayan olaylarda Seyit Fehim
Arvasi ve Hacõbekir mahalle-
lerinde yürüyüşler düzenlen-
di, esnaf kepenk açmadõ. Hak-
kâri’de Medrese, Bağlar, Kõran,
Keklikpõnar mahallelerinde bir
araya gelen eylemciler, kent
merkezine doğru yürüyüşe geç-
ti. Tazyikli su ve gaz bomba-
sõyla dağõtõlan göstericiler, ba-
rikatlar kurarak, polise taş attõ.
Eylemciler, Yüksekova ilçe-
sinde de barikat kurarken, Van
ve Şemdinli yolunda ulaşõmõ
engelleyerek ilçeye girişlere
izin vermedi. Yüksekova’nõn
çeşitli yerlerinde bir araya ge-
len eylemciler ilçe merkezine
doğru yürümek isteyince, Kõş-
la Mahallesi’ndeki askerlik şu-
besinde bulunan askerlerin en-
geliyle karşõlaştõ. Askerler ha-
vaya ateş açarken, polisler de
gaz bombasõ ve tazyikli suyla
eylemcileri dağõttõ.
Şırnak’ın Cizre ilçesinde
Nur ve Cudi mahallelerinde
barikat kuran eylemcilere polis
gaz bombasõ ile müdahale etti.
Olaylar sõrasõnda Nur Mahallesi
Menderes İlköğretim Oku-
lu’ndaki öğrenciler de gazdan
etkilendi. Polisin okulun bah-
çesine de gaz bombasõ attõğõ id-
dia edildi. İdil ve Silopi ilçele-
rinde de esnaf kepenk kapattõ.
Batman’ın Diyarbakõr ve
Gülistan caddeleri ile Sanat
Sokağõ’nda da esnafõn tamamõ
kepenk açmadõ. Vatandaşlarõn
siyahlar giydiği kentte, bazõ
mahallelerde ateşler yakõldõ.
Mardin’in Kõzõltepe, Derik,
Mazõdağõ ve Nusaybin ilçele-
rinde de esnaf kepenk açmadõ.
DTP binalarõna siyah bez asõldõ.
İstanbul Haber Servisi - DİSK’in Şiş-
li’deki genel merkezinde makamõnda silahlõ
saldõrõya uğrayan ve 5 gündür Çağla-
yan’daki Florence Nightingale Hastane-
si’nde tedavi gören DİSK Genel Başkanõ
Süleyman Çelebi, saldõrõya ilişkin dün ilk
kez savcõlara ifade verdi. Çelebi’nin sav-
cõlara, daha önce yazõlõ açõklamasõnda ay-
rõntõlarõnõ verdiği bilgileri yinelediği öğre-
nildi.
Florence Nightingale Hastaneleri Genel
Koordinatörü Operatör Dr. Mücahit At-
manoğlu, Çelebi’nin daha önce kullandõ-
ğõ ilaçlar nedeniyle ifade veremediğini be-
lirterek “Cumhuriyet savcıları, benim
iznimle bugün (dün) sabah saatlerinde
ifadesini almaya başladı. Sağlığıyla ilgi-
li bir sorun yok. Gelecek hafta başında ta-
burcu edilmesini bekliyoruz. Ancak 3 ay
ayağının üzerine basması ve çalışması
mümkün değil. Bu süre içinde evinde din-
lenecek” dedi.
İstanbul Haber Servisi - Avrupa İşçi Sendika-
larõ Konfederasyonu’nca (ETUC) gerçekleştirilen
ve Türkiye’deki sendikalarõn Avrupa Birliği’ne (AB)
üye sendikalarla işbirliğini güçlendirmek amacõy-
la düzenlenen “İşçiler Bir Arada” projesi kapsa-
mõnda 50 Avrupalõ sendikacõ DİSK’i ziyaret etti. Av-
rupalõ sendikacõlarla bir araya gelen DİSK Genel
Başkan Yardõmcõsõ Ali Cancı, IMF ve Dünya
Bankasõ protestolarõnda yaşanan polis şiddetiyle il-
gili, “Polisin tavrı, 2007-2008 ve 2009 1 Ma-
yıs’larındaki tavrın aynısıydı ve üzerimizde
orantısız güç kullanıldı” dedi. Cancı, Avrupalõ
meslektaşlarõna, IMF ve Dünya Bankasõ’nõn İstan-
bul’da toplantõ yaptõğõ 1-7 Ekim tarihleri arasõnda
bir dizi protesto eylemi gerçekleştirildiğini anõm-
satarak “6 Ekim’de Taksim Meydanı’nda ger-
çekleştirdiğimiz basın açıklamasında hiçbir uya-
rı yapılmaksızın polis şiddetiyle karşılaştık.
100’e yakın arkadaşımız gözaltına alındı. Poli-
sin kapattığı yollar nedeniyle bir yurttaşımız gaz-
dan etkilenerek yaşamını yitirdi” dedi.
Ali Cancõ,“Türkiye’de sendikal hareketle ilgi-
li sorunlar sürüyor. Uygulanmaya yönelik yasalar
ise halen yetersiz” diye konuştu.
450 MİLYONUN RUHSAL SORUNLARI VAR
Dünya ‘depresyon’
tehdidiyle karşı karşıya
Haber Merkezi -
Dünya genelinde 450
milyonu aşkõn insanõn
ruhsal sorunlarõ bulun-
duğu, 20 milyonu aşkõn
kişinin de ruhsal so-
runlar nedeniyle yar-
dõm arayõşõ içinde ol-
duğu belirtildi. Dünya
Sağlõk Örgütü’nün ve-
rilerine göre depresyo-
nun, 2020’de kadõnlar-
da ve gelişmekte olan
toplumlarda başta ge-
len yeti yitimine yol
açan hastalõk olacağõ
ifade edildi.
Araştõrmalara göre
de Türk halkõnõn ruh
sağlõğõnõn bozuk oldu-
ğu, 15-55 yaş arasõ
grupta depresyon ve
anksiyetiye bozuklu-
ğunun ilk beş sõrada
geldiği belirlendi. Tür-
kiye Psikiyatri Derne-
ği (TPD) Genel Baş-
kanõ Şeref Özer, “10
Ekim Dünya Ruh
Sağlığı Günü” dolayõ-
sõyla yaptõğõ açõklama-
da, beden sağlõğõ ile
ruh sağlõğõnõn bir bütün
olduğunu, beden has-
talõğõ bulunanlarõn cid-
di ruh sağlõğõ sorunla-
rõyla karşõlaşma riski
taşõdõklarõnõ söyledi.
Taksim’deki Titanic
Otel’de dün düzenle-
nen toplantõda konu-
şan Özer, “Ülkemizde
ruh sağlığı hizmetleri
yetersiz. Koruyucu
ruh sağlığı ve ruhsal
destek birimleri ku-
rulmalıdır” dedi.
TPD, ruh sağlõğõ poli-
tikalarõ ile ilişkili ko-
nularõ yeniden toplu-
mun ve kamuoyunun
gündemine taşõmak
amacõyla medyada bir-
kaç gün sürecek olan
bir bilinçlendirme kam-
panyasõ da başlattõ.
Süleyman Çelebi hastanede ifade verdi
‘ İ Ş Ç İ L E R B İ R A R A D A ’ P R O J E S İ
Birçok kentte kepenkler açõlmazken göstericiler araçlara zarar verdi, yollarda
barikatlar kurdu, polisle çatõştõ, bazõ yurttaşlar çocuklarõnõ okula göndermedi
Van’da olaylar önceki
akşam başlarken polis
tazyikli su ve gaz bombalarıyla
göstericileri dağıttı. (AA)
Avrupalı sendikacılardan
DİSK’e ziyaret ‘SALDIRIYI
KINIYORUZ’
İ
ngiltere’de faaliyet
gösteren İşçi Sendi-
kalarõ Konfederasyo-
nu (TUC) üyesi Sean Bam-
ford, Süleyman Çelebi’ye
yönelik saldõrõyõ kõnadõ.
ETUC olarak Türkiye’nin
AB’ye üyeliğini destekle-
diklerini de dile getiren
Bamford, “Özellikle işçi-
lerin haklarõ, sendikal hak-
lar, çocuk emeği ve ka-
dõnlarõn sendikalara katõ-
lõmõ konusunda sõkõntõlar
var” dedi. İtalyan sendi-
kacõ Pucci Rosaria ise
“İtalyanlar da Taksim’i
unutmadõ” derken ETUC
Proje Koordinatörü Jeff
Bridgford da “DİSK’in
mücadelesini takdir edi-
yoruz” şeklinde konuştu.
Avrupalı sendikacılarla bir araya gelen
DİSK Genel Başkan Yardımcısı Ali Cancı,
sorunları Avrupalı sendikacılarla paylaştı.