17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Köşk’te görev yapan AKP’liye, Türkiye Çankaya’da dindar bir cumhurbaşkanı görmek istiyor diyerek tam destek veren Bülent Arınç! Bay Arınç geçenlerde katıldığı bir TV progra- mında Çankaya’daki AKP’liyi bir beş yıl daha Köşk’te göremeyeceğimizin ilk, ama ciddi işare- tini verdi. Kimin aday olacağını açıkladı: RTE’nin adaylığı üzerine “…Öyle bir şey ge- rektiğinde gönlümüzü açar. Buna layıktır” dedi. Arınç gibi hem hükümet, hem parti hem de grup kulislerinde gözü kulağı, yer yer etkisi olan birinin; Çankaya’daki AKP’linin yerini muhafaza edeme- yeceğini söylemek yerine, RTE’nin adaylığına sı- cak bakması… pek çok soruyu şimdiden yanıt- lamış oluyor. Çankaya’daki AKP’li gazetecilerle her karşılaş- masında 2010’da aday olup olmayacağı sorusu ile karşılaşıyor. Kuşkusuz sıkılıyor; istenilen kıvamda yanıt ve- remiyor soruya. Sıkıntısını, olabilecekleri kendine saklayan bir davranış sergiliyor. Köşk’teki debdebeyi bırakarak devletin bir nu- marası iken birden tekrar siyasetin labirentlerine inmek, kolay değil! Paris’e giderken yine adaylığıyla ilgili aynı so- ruyu yanıtladı. “… Ben 2012’yi değil işimi düşünüyorum” de- di. Diyor ama “zaten bu işler nasıl denk gelirse öy- le oluyor” diye pek çok olasılığı, Çankaya’ya se- çilmeden önceki kimi olayları anımsatıyor. 2002’lerde Bay Gül, ilk hamlede seçilmedi. RTE’nin Köşk adaylığı birden canlılık kazandı. O sırada basına yansıyan bilgilere göre; Bay Gül, aday olmayacaksa RTE, kendi adaylığına karşı çı- kılamayacağını (çıkamayacağını) söyledi. Zira; genel seçimlerde meydanların dindar bir cumhurbaşkanı olarak kendisini görmeyi istedi- ğini haykırdığını… engellenmesinin daha değişik olaylara yol açacağını, -bir yoruma göre- adaylı- ğını RTE’ye dayattı. O sırada Çankaya’da oturanın lehinde olan ko- şullar bugün artık yok! 2002’lerde grup, hatta AKP kamuoyu Abdullah Gül’ün Çankaya’ya çıkmasını destekledi. RTE de ayrışmalara yol açacak bir döneme gir- meye cesaret edemedi. Köprülerin altından çok sular aktı ve şimdi: Aday- lık sorularını; geleceğine dair ipuçları vermeden, öncelikle ikinci kez seçilerek türbanlı eşiyle bir beş yıl daha Çankaya’daki konukluğunu sürdürmek is- tediğini duyumsatmadan yanıtlıyor. Bir kez daha seçilmeyi istemiyor mu? Elbette is- tiyor. 2010’da cumhurbaşkanını halk seçecek, ancak adaylığına parti karar verecek! Zayıf bir olasılık, ne ki demokratik ülkelerde gö- rülmemiş de değil: Aynı partiden bir iki aday ya- rışabilir… 2010’da... halk, birini diğerine yeğler. Çok konuşulan bir olasılık gündemde. AKP’nin başına geçmek ve… başbakan olmak koşuluyla aşağıya inmeyi kabul edebilir diyor yo- rumlar. RTE’nin yukarı çıkması, Çankaya’dakinin aşa- ğıya inmesi nasıl olacak? Zorlu, uzun ve sancılı bir süreç. Ya erken seçim kararı alınacak… Çankaya’da- ki başbakan olabilmek için istifa ederek milletvekili seçilecek ve AKP liderliğine kapıyı aralayacak… Ya da RTE’ye bulunan formül uygulanacak; bir mil- letvekilinin istifasıyla parlamentoya girmesi sağ- lanacak! AKP iktidarını elinde tutan bu iki kişiden rejimin, kuzuların sessizliğindeki halkın çektiği yetmiyor- muş gibi… ...Ne yazık ki bu iki kişinin iktidar ve koltuk sev- dasından, daha çok kişisel ihtiraslarından kay- naklanan yeni, çetrefil bir sorun daha ekleniyor so- runlara. Sanki bulunmaz Hint kumaşı mübarekler! SAYFA 10 EKİM 2009 CUMARTESİCUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul B 24 Edirne B 26 Kocaeli S 28 Çanakkale B 26 İzmir B 31 Manisa B 32 Aydın B 33 Denizli B 31 Zonguldak S 23 Sinop B 22 Samsun PB 23 Trabzon Y 21 Giresun Y 20 Ankara B 26 Eskişehir S 25 Konya B 24 Sıvas B 22 Antalya B 31 Adana B 32 Mersin B 31 Diyarbakır B 29 Şanlıurfa B 31 Mardin B 26 Siirt B 28 Hakkâri Y 19 Van Y 17 Kars Y 15 Oslo Y 8 Helsinki Y 10 Stockholm B 9 Londra B 17 Amsterdam Y 16 Brüksel Y 15 Paris Y 17 Bonn Y 17 Münih Y 14 Berlin Y 15 Budapeşte Y 20 Madrid B 28 Viyana Y 16 Belgrad Y 28 Sofya B 26 Roma Y 23 Atina B 27 Zürih Y 16 Moskova PB 9 Aşkabat PB 25 Astana PB 14 Taşkent PB 23 Bakû Y 22 Bişkek PB 18 Tiflis Y 23 Kahire B 28 Şam B 31 Ülkemizin doğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Doğu Karadeniz kıyıları, Doğu Anadolu’nun do- ğusu ile Artvin çevreleri gökgürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu geçecek. Mar- mara’nın doğusu ve Ba- tı Karadeniz’in iç kesim- lerinde sabah saatlerin- de yoğun olmak üzere sis görülecek. AYDINLANMA EMRE KONGAR Kapitalist Özeleştirideki İkiyüzlülük İstanbul’daki Uluslararası Para Fonu, IMF ile Dünya Bankası, IBRD toplantılarında kapitalizm “özeleştiri” yaptı. IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, Dünya Bankası rakamlarına göre krizden sonra 90 milyon insanın ağır yoksullukla karşı karşıya kalacağı- nı söyledi. Strauss-Kahn, sorunun sadece işsizliğin artma- sı, insanların satın alma gücünün azalması olmadı- ğını belirtti ve altı çizilmesi gereken şu uyarılarda bu- lundu: “Düşük gelirli ülkelerde bu, bir ölüm kalım mese- lesi. Bu ülkelerde toplumsal huzursuzluklar, siyasi is- tikrarsızlıklar ve hatta savaş bile görülebilir”. Sanıyorum, vahşi kapitalizmin ve bu yapının so- nucu olarak paradan para kazanmayı özendiren “mo- netarist ekonomi politikalarının” yarattığı tehlike bundan iyi dile getirilemezdi: Açlık, siyasal istikrarsızlık ve savaş! Peki, bu “özeleştiri” sonunda, toplantılarda alınan kararlar nedir, dünya kapitalist sisteminde yapısal de- ğişiklikler mi öneriliyor? Hayır! Hatta tam tersi, IMF kriz üreten mevcut düzenin koruyucusu, denetleyicisi, “bekçi köpeği” durumu- na getiriliyor. Bu koruyuculuk ve denetleme işini nasıl yapacak? 1) Küresel düzeydeki bütün makro ekonomik ve finansal politikalar üzerindeki etkisi yeniden düzen- lenecek. 2) Daha fazla ülkeye borç verebilmesi için ülke ko- taları, gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere doğru yeniden düzenlenecek, kredi mekanizması es- nek hale getirilecek böylece küresel krizin ülkeler üze- rindeki olumsuz etkisi azaltılacak. 3) Dünya ekonomisine yön veren ülkelerin kurduğu G20’ler ile yakın işbirliği gerçekleştirilecek. IMF bu kararlarla mevcut kapitalist düzenin üre- teceği krizlerin önlenebileceğini umut ediyor. Üstelik bu umuda galiba kendi de pek inanmı- yor; çünkü Strauss-Kahn aynı konuşmada “küresel ekonominin ‘son derece nazik’ durumunun devam ettiğini, politika yapıcıların krizden çıkış stratejileri ha- zırlaması ve uygulaması gerektiğini ancak bu çıkış stra- tejilerinin uygulanması için henüz çok erken olduğunu” belirtiyor. Yani krizden çıkış için yeni stratejiler gerekli ama bu stratejilerin uygulanması için daha çok erken! Güler misin, ağlar mısın? Aslında kapitalizmin bu çelişkisi temel bir aç- mazdan, yapısal bir tavırdan kaynaklanıyor: Sovyetler Birliği çöktükten sonra kapitalist düzen kendine çekidüzen vermekten, vahşi niteliğini ehli- leştirmekten vazgeçti. Vazgeçmekle de yetinmedi, daha vahşi bir sö- mürünün mekanizmalarını oluşturdu. Reagan-Thatcher dönemi Chicago ekolünün monetarist politikalarının denetimsiz egemenliği- ni başlattı ve bu dönem son krizle sonuçlandı. Bu sonuç kaçınılmazdı çünkü ana mantığı üreti- me değil, para politikalarına ve dolayısıyla paradan para kazanmaya dayanıyordu. Ayrıca “devleti küçültün” dayatmasıyla, artık in- sanların sosyal güvenliği, sağlığı, eğitimi gibi temel gereksinmeleri de devlet sorumluluğunun dışına atıl- mıştı. Sendikalar etkisizleştirilmiş, sosyal güvenlik ku- rumları küçültülmüş “sosyal refah devleti” ilkeleri terk edilmişti. Böyle bir düzenin devamı için alınacak önlemler ancak açlık, siyasal istikrarsızlık ve savaş getirir. İşte İstanbul’da kapitalizmin günah çıkarmasının, sözde “özeleştirisinin” ikiyüzlülüğü, bu sömürü düzeninin yapısal devamını sağlamak çabasında yat- maktadır. [email protected] www.kongar.org Yolunuz Muğla’dan Fethi- ye’ye, Marmaris’e düştüğünde yol boyunca arı kovanları gö- rürdünüz birkaç yıl öncesine değin... Çam ağaçlarının arasında, yemyeşil çimenlerin, renk renk çiçeklerin ortasında arı kovanları. Muğla ve Aydın Türkiye’nin bal üretim yöreleridir. Dünyanın en güzel çam balı buralarda üretilir. Son yıllarda arılar ölmeye başladı kovanlarda... Çevre koşulları değişti. Şimdi Türkiye bal ithal eden ülke oldu. Türkiye’nin ünlü “Keyveni Mutfağı”nın (Keyveni Hazır Ye- mek / Gürsel Mah. 28 Nisan Cad. Kâğıthane-İstanbul) sahi- bi Sadık Çelik, cumartesi gün- leri Cumhuriyet’te ilginç yazılar yazıyor. Beslenme alışkanlıklarını şiir- sel bir dille anlatıyor... Bu yazılar Cumhuriyet okur- larının büyük ilgisini çekiyor. İnsan yaşamının doğasında olan yeme-içme alışkanlıkla- rını, yanlış beslenmeyi bilimsel verilere dayanarak okurun önü- ne seriyor. Sadık Çelik’in “Hileyi Bal Ey- ledik” başlıklı yazısı (22 Ağustos 2009) ünlü ozanımız Hasan Hüseyin’in dizeleriyle başlıyor- du: “Ekmeği bol eğledik, acıyı bal eyledik, sıratı yol eyledik, geldik bugüne...” Peki bugün ne oldu? Türkiye bal üretiminde Çin, Arjantin, Meksika’dan sonra dördüncü sırada. 4.5 milyon kovan sayısıyla ikinci, arı poleni miktarıyla da üçüncü sırada. Sadık Çelik diyor ki: “Anadolu coğrafyası, dünya arı ırkının yüzde yirmisine, ballı bitkilerin yüzde 75’ine sahiptir. Ülkemizin toplam bal üretimi yaklaşık 70 bin ton, kovan ba- şına ortalama bal üretimi de 17 kilodur.” Gelişmiş ülkelerde bal tüke- timi yılda ortalama 2-3 kilo. Türkiye’de ise bu sayı 1 kiloy- la sınırlı. Bunun pek çok nedeni var... En başında hileli bal geliyor. Durum böyle olunca da tü- ketici kuşkuya düşüyor... Gerçek bal üreticileri ve satı- cıları -500 firma var- hilecilerle baş edemiyor bugün Türki- ye’de... Alkolsüz içecekler tebliğiyle bal tebliğinin birbiriyle çeliş- mesi balda sahteciliğin önünü açıyor. Balın içine bal aroması karış- tırılıp halka yutturuluyor. Bazı açıkgözler ise arılara şeker ya da genetiği değişti- rilmiş mısır şekeri yediriyor faz- la ürün almak için. Olacak iş değil! Şimdi ilginç bir sayı var elim- de Sadık Çelik’in yazısından alıntıladığım: “Avrupa’da 11.6 milyon ko- vanın toplam ekonomiye katkı- sı 13.9 milyar Avro.” Sadık Çe- lik bu konuda bazı gerçeklerin altını da çiziyor: “Nitekim Kayseri’de yapılan araştırmalarda görülmüş ki, er- kek arıların göz renkleri değişi- yor. Bu mutasyon sonucunda gö- remeyen, göremediği için iyi de beslenemeyen bu yeni nesil arılar ölüme mahkûmlar. Yani, arıcılar bu sene daha fazla ürün rekoltesi elde edelim derken, kendi kendilerini gele- cek sene bal yapacak arı bula- mama tehlikesi ile karşı karşıya bırakıyorlar. Bu durum karşısında, Enste- in’ın ‘Eğer arıların soyu tükenirse yeryüzündeki insan ömrü an- cak 4 sene daha sürer’ sözünü tüylerimiz ürpererek hatırlıyo- ruz. Hileli ve sahte bal üretimi ve satışı halkın yeterince bal tüke- tememesine sebep oluyor. Gelişmiş ülkelerde kişi başına yıllık bal tüketimi ortalama 2-3 kg iken; Türkiye’de bu rakamın 1 kg ile sınırlı kalmasına neden olu- yor.” Avrupa Birliği sürecindeki Türkiye’de tüm Avrupa ülkele- ri birçok ürüne kota koydu... Bu ürünler arasında bal yok! Bu durum bal ihracatı açı- sından çok önemli! Devletin bu konuya el atma zamanı gelip geçiyor. Mutlaka kovan başına dü- şen üretimi arttırmak için ön- lemler almalı. Hileli bal üretenlere yasal yaptırım getirilmeli! Türkiye çam balı üretiminde büyük bir potansiyele sahip! Sahip ama çam ormanları yakılıp yıkılıyor, ormanlarda- ki bitki örtüsü, bin bir çeşit bit- ki ve çiçek örtüsü ortadan kal- dırılıyor. Ne zaman yolum Güney Ege’ye düşse, arıcılığın nasıl öl- dürüldüğünü görüyorum ve içim acıyor. Muğla ve Aydın yöresinde arılar öldü, kovanlar boş kaldı... Sadık Çelik’in deyişiyle “Hileyi bal eyledik” toplum olarak. Arıların soyunu kurutup ken- di kendimizi öldürmeyelim! hikmet.cetinkaya@ cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Hileyi Bal Eyledik... Güneydoğu’da Öcalan taşkõnlõğõ DİYARBAKIR (Cumhuri- yet Bürosu) - Abdullah Öca- lan’õn 9 Ekim 1998’de Suri- ye’den çõkarõlmasõnõn yõldönü- münde Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki birçok kentte olaylar çõktõ. Birçok kentte kepenkler açõlmazken, göstericiler araçlara zarar ver- di, yollarda barikatlar kurdu. Diyarbakır’da DTP İl Başkanlõğõ, parti binasõna siyah bez asarken, kentte esnafõn bü- yük bölümü kepenk açmadõ. Bazõ yurttaşlar çocuklarõnõ oku- la göndermedi. Birçok yerde yollara barikatlar kuran göste- ricilerle polis karşõ karşõya gel- di. Bazõ göstericiler yolda seyir halinde olan araçlarõn camlarõ- nõ kõrdõ. Van’da da önceki akşam başlayan olaylarda Seyit Fehim Arvasi ve Hacõbekir mahalle- lerinde yürüyüşler düzenlen- di, esnaf kepenk açmadõ. Hak- kâri’de Medrese, Bağlar, Kõran, Keklikpõnar mahallelerinde bir araya gelen eylemciler, kent merkezine doğru yürüyüşe geç- ti. Tazyikli su ve gaz bomba- sõyla dağõtõlan göstericiler, ba- rikatlar kurarak, polise taş attõ. Eylemciler, Yüksekova ilçe- sinde de barikat kurarken, Van ve Şemdinli yolunda ulaşõmõ engelleyerek ilçeye girişlere izin vermedi. Yüksekova’nõn çeşitli yerlerinde bir araya ge- len eylemciler ilçe merkezine doğru yürümek isteyince, Kõş- la Mahallesi’ndeki askerlik şu- besinde bulunan askerlerin en- geliyle karşõlaştõ. Askerler ha- vaya ateş açarken, polisler de gaz bombasõ ve tazyikli suyla eylemcileri dağõttõ. Şırnak’ın Cizre ilçesinde Nur ve Cudi mahallelerinde barikat kuran eylemcilere polis gaz bombasõ ile müdahale etti. Olaylar sõrasõnda Nur Mahallesi Menderes İlköğretim Oku- lu’ndaki öğrenciler de gazdan etkilendi. Polisin okulun bah- çesine de gaz bombasõ attõğõ id- dia edildi. İdil ve Silopi ilçele- rinde de esnaf kepenk kapattõ. Batman’ın Diyarbakõr ve Gülistan caddeleri ile Sanat Sokağõ’nda da esnafõn tamamõ kepenk açmadõ. Vatandaşlarõn siyahlar giydiği kentte, bazõ mahallelerde ateşler yakõldõ. Mardin’in Kõzõltepe, Derik, Mazõdağõ ve Nusaybin ilçele- rinde de esnaf kepenk açmadõ. DTP binalarõna siyah bez asõldõ. İstanbul Haber Servisi - DİSK’in Şiş- li’deki genel merkezinde makamõnda silahlõ saldõrõya uğrayan ve 5 gündür Çağla- yan’daki Florence Nightingale Hastane- si’nde tedavi gören DİSK Genel Başkanõ Süleyman Çelebi, saldõrõya ilişkin dün ilk kez savcõlara ifade verdi. Çelebi’nin sav- cõlara, daha önce yazõlõ açõklamasõnda ay- rõntõlarõnõ verdiği bilgileri yinelediği öğre- nildi. Florence Nightingale Hastaneleri Genel Koordinatörü Operatör Dr. Mücahit At- manoğlu, Çelebi’nin daha önce kullandõ- ğõ ilaçlar nedeniyle ifade veremediğini be- lirterek “Cumhuriyet savcıları, benim iznimle bugün (dün) sabah saatlerinde ifadesini almaya başladı. Sağlığıyla ilgi- li bir sorun yok. Gelecek hafta başında ta- burcu edilmesini bekliyoruz. Ancak 3 ay ayağının üzerine basması ve çalışması mümkün değil. Bu süre içinde evinde din- lenecek” dedi. İstanbul Haber Servisi - Avrupa İşçi Sendika- larõ Konfederasyonu’nca (ETUC) gerçekleştirilen ve Türkiye’deki sendikalarõn Avrupa Birliği’ne (AB) üye sendikalarla işbirliğini güçlendirmek amacõy- la düzenlenen “İşçiler Bir Arada” projesi kapsa- mõnda 50 Avrupalõ sendikacõ DİSK’i ziyaret etti. Av- rupalõ sendikacõlarla bir araya gelen DİSK Genel Başkan Yardõmcõsõ Ali Cancı, IMF ve Dünya Bankasõ protestolarõnda yaşanan polis şiddetiyle il- gili, “Polisin tavrı, 2007-2008 ve 2009 1 Ma- yıs’larındaki tavrın aynısıydı ve üzerimizde orantısız güç kullanıldı” dedi. Cancı, Avrupalõ meslektaşlarõna, IMF ve Dünya Bankasõ’nõn İstan- bul’da toplantõ yaptõğõ 1-7 Ekim tarihleri arasõnda bir dizi protesto eylemi gerçekleştirildiğini anõm- satarak “6 Ekim’de Taksim Meydanı’nda ger- çekleştirdiğimiz basın açıklamasında hiçbir uya- rı yapılmaksızın polis şiddetiyle karşılaştık. 100’e yakın arkadaşımız gözaltına alındı. Poli- sin kapattığı yollar nedeniyle bir yurttaşımız gaz- dan etkilenerek yaşamını yitirdi” dedi. Ali Cancõ,“Türkiye’de sendikal hareketle ilgi- li sorunlar sürüyor. Uygulanmaya yönelik yasalar ise halen yetersiz” diye konuştu. 450 MİLYONUN RUHSAL SORUNLARI VAR Dünya ‘depresyon’ tehdidiyle karşı karşıya Haber Merkezi - Dünya genelinde 450 milyonu aşkõn insanõn ruhsal sorunlarõ bulun- duğu, 20 milyonu aşkõn kişinin de ruhsal so- runlar nedeniyle yar- dõm arayõşõ içinde ol- duğu belirtildi. Dünya Sağlõk Örgütü’nün ve- rilerine göre depresyo- nun, 2020’de kadõnlar- da ve gelişmekte olan toplumlarda başta ge- len yeti yitimine yol açan hastalõk olacağõ ifade edildi. Araştõrmalara göre de Türk halkõnõn ruh sağlõğõnõn bozuk oldu- ğu, 15-55 yaş arasõ grupta depresyon ve anksiyetiye bozuklu- ğunun ilk beş sõrada geldiği belirlendi. Tür- kiye Psikiyatri Derne- ği (TPD) Genel Baş- kanõ Şeref Özer, “10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü” dolayõ- sõyla yaptõğõ açõklama- da, beden sağlõğõ ile ruh sağlõğõnõn bir bütün olduğunu, beden has- talõğõ bulunanlarõn cid- di ruh sağlõğõ sorunla- rõyla karşõlaşma riski taşõdõklarõnõ söyledi. Taksim’deki Titanic Otel’de dün düzenle- nen toplantõda konu- şan Özer, “Ülkemizde ruh sağlığı hizmetleri yetersiz. Koruyucu ruh sağlığı ve ruhsal destek birimleri ku- rulmalıdır” dedi. TPD, ruh sağlõğõ poli- tikalarõ ile ilişkili ko- nularõ yeniden toplu- mun ve kamuoyunun gündemine taşõmak amacõyla medyada bir- kaç gün sürecek olan bir bilinçlendirme kam- panyasõ da başlattõ. Süleyman Çelebi hastanede ifade verdi ‘ İ Ş Ç İ L E R B İ R A R A D A ’ P R O J E S İ Birçok kentte kepenkler açõlmazken göstericiler araçlara zarar verdi, yollarda barikatlar kurdu, polisle çatõştõ, bazõ yurttaşlar çocuklarõnõ okula göndermedi Van’da olaylar önceki akşam başlarken polis tazyikli su ve gaz bombalarıyla göstericileri dağıttı. (AA) Avrupalı sendikacılardan DİSK’e ziyaret ‘SALDIRIYI KINIYORUZ’ İ ngiltere’de faaliyet gösteren İşçi Sendi- kalarõ Konfederasyo- nu (TUC) üyesi Sean Bam- ford, Süleyman Çelebi’ye yönelik saldõrõyõ kõnadõ. ETUC olarak Türkiye’nin AB’ye üyeliğini destekle- diklerini de dile getiren Bamford, “Özellikle işçi- lerin haklarõ, sendikal hak- lar, çocuk emeği ve ka- dõnlarõn sendikalara katõ- lõmõ konusunda sõkõntõlar var” dedi. İtalyan sendi- kacõ Pucci Rosaria ise “İtalyanlar da Taksim’i unutmadõ” derken ETUC Proje Koordinatörü Jeff Bridgford da “DİSK’in mücadelesini takdir edi- yoruz” şeklinde konuştu. Avrupalı sendikacılarla bir araya gelen DİSK Genel Başkan Yardımcısı Ali Cancı, sorunları Avrupalı sendikacılarla paylaştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle