21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 10 EKİM 2009 CUMARTESİ 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Çok Vahim Bir Olay Önce Fransa’yı sonra bütün dünyayı birbiri- ne katan 1968 olaylarını baştan sona Paris’te hem öğrenci, hem gazeteci olarak yaşadım. Unutulmaz bir tecrübeydi, bilmem ders alma- sı gerekenler, gerekeni yaptılar mı? İlk önlemler Fransa’da hükümet canibinden geldi, üniversiteler parçalandı çoğaltıldı, mer- kezi sistemden vazgeçildi; Paris’in hemen di- bindeki Nanterre Üniversitesi solculara ayrıldı, bu yolla onlar hem özgürleştirildiler, hem de en- terne edildiler. Tabii önlemler bununla kalmadı, öğrenci olaylarının yoğunlaştığı Quartier Latin’in granit parke taşlarıyla döşeli büyük caddeleri, özellikle St. Germain ve St. Michel’in tabanı asfaltlan- dı. Böylelikle öğrencilerin olası gösterilerde, par- ke taşlarını sökerek polise fırlatmalarının önü alınmış oldu. 68 Mayıs olayları, başlangıcından bir ay sonra, devletin istasyonlara benzin dağıtması ve Fransızların arabalarına atlayarak, tatile çık- malarıyla yavaş yavaş söndü. Sanırım Paris’in bir aylık 68 ilkbaharını yaşamış olanların unutmalarına imkân yoktur. Gösterilerin başlangıcında öğrenciler ile hal- kın el ele, kucak kucağa olduğu çok sahne ile karşılaştım. Başlangıçta öğrencilere duyulan sempati üst düzeydeydi ama zamanla kaybol- du. Bunda kimi öğrenci militanların, dükkânlara, işyerlerine yönelik gereksiz saldırganlıkları ve arabaları yakmaları rol oynadı. Zamanla yıkım yapan saldırganların polis tarafından araya sokulmuş olan veya askeri okullardan çıkarılıp getirilen sivil kıyafetli kış- kırtıcılar olduğu ortaya çıkmıştı. Doğrusu operasyon başarılı olmuştu. Halkın sempatisini toplamış gençler saldırgan etiketiyle damgalanınca, desteği yitirmişlerdi. İstanbul’da son IMF toplantısı sırasında mey- dana gelen olayları izler, TV ekranlarında dük- kânlara, işyerlerine insafsızca saldıran göste- ricileri seyrederken, 1968 Paris’ini anımsadım ve “Acaba bunları polis veya iyi saatte olsunlar, göstericileri antipatik kılmak için mi yapıyor?” di- ye düşündüm. Biraz soruşturunca öğrendim ki, bir grup kış- kırtıcı her gösteride böylesine kör şiddete baş- vurmaktadır ve gösterileri düzenleyenlerle ilgi- si olmayan bu grup bir türlü önlenememekte- dir. Bunların polis ile veya herhangi bir görevli grupla ilişkileri olduğuna dair elimizde hiçbir ve- ri yok. Hatta kimilerinin kimseyle ilgisi olmayıp kendi başlarına hareket eden otonom gruplar olduğu da söyleniyor. Bunu belirtmeliyim, ama yine belirtmeliyim ki, yaptıkları iş göstericileri an- tipatik göstermeye yarıyor; bu durumda ey- lemlerinin kime yarar sağladığını varın siz he- sap edin. Bu adamların herhangi bir gizli görevleri ol- madıklarını kabul etsek bile, gösteri sınırını aşan davranışları vatandaşa karşı işlenmiş ağır bir suçtur. Nitekim son gösteriler sırasında kalp kri- zi geçiren bir vatandaş ölmüştür. Polisin bunlara karşı harekete geçip önlemesi gerekirken, birçok olayda bu yolu tutmadığı gö- rülüyor. Ne yazık ki kamuoyunun içinden kimileri de, olayın bu yönünü görmüyor, bu tip insanlar yü- zünden göstericileri eleştiriyor, onları sorumlu tutuyor, hatta kimileri, faşizmin ayak seslerinin duyulduğu ülkelerde görülen bir uygulama ile kendi aralarından sopalı silahlı sivil milisler oluş- turarak, göstericilere saldırma yolunu tutuyor ve böylece, lanetlenesi, kör şiddetçilerden daha da büyük bir tehlike oluşturmaya başlıyorlar. Geçen gün genç ve başarılı bir meslektaşımla konuşup bu kaygılarımı dile getirirken, - Daha da vahimi var, dedi, basından bir kı- sım türedi ve biçareler şimdi bu milislerin ey- lemleriyle polisin ayrımını yapmadan her önü- ne gelene orantısız güç kullanmasına methiyeler düzüyorlar, böyle devam ederse nereye varırız? Haklıydı, bu tür mide bulandırıcı meslektaş- lar ile cam çerçeve indiren çirkef saldırganlar arasında ne fark vardı? [email protected] İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN [email protected] CHP’li Mengü, Ergenekon buluşma fotoğrafõnõn F tipi polislerin verdiği brifingden sonra çekildiğini iddia etti ‘Siyasi projenin fotoğrafõ’ SABİH KANADOĞLU CHP’nin hukukçu milletvekillerinden Şahin Mengü, Ergenekon polis-savcõ ve yargõçlarõnõn bir arada görüldüğü ve “iftar yemeği” olduğu belirtilen toplantõnõn asõl amacõnõn başka olduğunu belirterek “O bir iftar yemeği değil. Hâkim ve savcõlara emniyette verilen bir brifing sonrasõnda çekilmiş fotoğraflardõr’’ dedi. İLHAN TAŞCI ANKARA - CHP Manisa Mil- letvekili Şahin Mengü, Ergenekon operasyonunu gerçekleştiren polis, iddianameyi hazõrlayan savcõlar ve davayõ yürüten mahkeme yargõç- larõnõn bir arada görüldüğü yemek ve fotoğrafla ilgili ilginç bir iddiada bulundu. Mengü, “Fethullahçı polislerin” Başbakan Tayyip Er- doğan’õn yönlendirmesiyle savcõ ve hâkimlere verdiği bir brifingden sonra kamuoyuna yansõyan fo- toğraflarõn çekildiğini söyledi. Mengü, “Bu görüntüler Erge- nekon’un siyasi proje olduğunun fotoğrafıdır” dedi. CHP’nin hukukçu milletvekil- lerinden Mengü, Ergenekon polis- savcõ ve yargõçlarõnõn bir arada gö- rüldüğü ve “iftar yemeği” oldu- ğu belirtilen toplantõnõn asõl ama- cõnõn başka olduğunu belirterek “O bir iftar yemeği değil. Hâkim ve savcılara emniyette verilen bir brifing sonrasında çekilmiş fo- toğraflardır. Brifingde oluşan dostluk nedeniyle o yemek ya- pılmıştır” dedi. Yaz aylarõnõn sonunda emni- yetteki “Fethullahçı polisler” ta- rafõndan yargõçlara emniyette bri- fing verildiğini anlatan Mengü, bundan birkaç ay önce bu konuyu soru önergesiyle Meclis günde- mine de taşõdõğõnõ söyledi. Mengü, şu değerlendirmeyi yaptõ: “Er- genekon yargılaması baştan be- ri emniyet teşkilatının kucağın- da yürütülüyor. Davanın hâki- miyle, dosyayı hazırlayan polisin bir araya geldiği dünyanın ne- resinde görülmüş? Avukatla ye- mek yeseler kıyamet kopar. Avukatlar gibi polis de savcı da hâkim de davanın taraflarıdır. Hâkim ve savcılar suçüstü ya- kalanmışlardır. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun soruşturma açması gerekir. Ku- rulun yargıçlıktan gelen üyele- rini göreve davet ediyorum. Bu fotoğraf Ergenekon’un siyasi bir proje olduğunun resmidir. Başbakan tarafından yönlendi- rilen polisler de hâkim ve sav- cıları yönlendiriyorlar.” Mengü, dönemin Adalet Baka- nõ Mehmet Ali Şahin’in yanõtla- masõ istemiyle verdiği soru öner- gesinde, şu sorularõ yöneltmişti: - “21. Yüzyılda Terör Örgütü Yapılandırılması ve Ergenekon Terör Örgütü” konusunda, Be- şiktaş Adliyesi’ndeki 6. Ağõr Ce- za Mahkemesi’nin tüm başkan, üye ve yedek hâkimlerine suç ve suçlu tarif edilerek bir brifing ve- rilmiş midir? Bu brifing kimler ta- rafõndan verilmiştir? - Bu brifing aynõ zamanda Baş- bakan, dönemin Genelkurmay Başkanõ ve Adalet Bakanõ’na da verilmiş midir? - 23 Eylül 2008 tarihinde so- ruşturmanõn 8. dalga gözaltõlarõnõn yapõldõğõ gece Adalet Bakanlõğõ Müsteşarõ İstanbul’a gelip 3 gün kaldõktan sonra 8. dalgada gözal- tõna alõnanlarõn tutuklanmalarõnõn ardõndan Ankara’ya dönmesinin amacõ nedir? Sorular üzerine Adalet Bakan- lõğõ, hâkim ve savcõlara brifing ve- rilmediği yanõtõnõ vermişti. Ergenekon’da ‘açılım’ kuşkusu! OYA UĞRAL AYVALIK - Yargõtay Onursal Cumhuriyet Başsavcõsõ Sabih Ka- nadoğlu, Türkiye’nin zor bir dö- nemden geçtiğini belirterek “Olay- ların akışına baktığımız zaman dışarıdan düzenlenmiş bir uygu- lama olduğunu anlayabilirsiniz” dedi. Kanadoğlu, Ergenekon ope- rasyonunun açõlõmlarla bağlantõsõ olabileceğine de dikkat çekti. Yoğun programõndan fõrsat bul- dukça Ayvalõk’taki yazlõğõnda din- lenen Kanadoğlu, gündemle ilgili so- rularõmõzõ yanõtladõ. Kanadoğlu, Er- genekon soruşturmasõyla ilgili kuş- kularõ olduğunu belirterek, Başba- kan’õn, iktidara gelmeden önce Er- genekon’u bildiğini söylediğini anõm- sattõ. “Yargıya güvenmiyorum”, “Yargı yargıya bırakılamaz” di- yenin iktidarõn kendisi olduğuna dikkat çeken Kanadoğlu, “Yargıy- la bir değişiklik yapılmadı ama bir- den bire yargıya karşı güvenleri belirdi” dedi. Kanadoğlu, “Ergenekon’un açı- lımlarla bağlantısı olabilir mi?” so- rusuna ise şu yanõtõ verdi: “Tabii bu olasılık da ortaya çıkıyor. Biz 1 yıl önce bir hahamdan bahsediyor- duk. Şimdi ne adı geçiyor, ne o ko- nuda en ufak bir yazı var, ne de id- dianamelerde buna dayanak var. İşte asıl gariplik burada. Gelinen nokta beyninde akıl olan herkesin bu bağlantıyı kurabileceği bir or- tam yarattı. Bu soruşturmanın aleyhine. Dava da ilerlemiyor.” ERDOĞAN’IN MEKTUBUNA VERİLECEK YANIT ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Tayyip Erdoğan, CHP lide- ri Deniz Baykal’a yazdõğõ mektupta, “Türkiye’nin kanayan yarasını teda- vi etmek için diyalog” çağrõsõnda bu- lunurken; bu mektuba verilecek yanõtta CHP’nin “kırmızı çizgileri”nin anlatõ- lacağõ bildirildi. Erdoğan’õn tek sayfalõk mektubu önceki gün CHP lideri Baykal’a ulaştõ. Erdoğan, mektupta “Yaklaşık 30 yıldır ülkemizin gündemini işgal eden, çok sayıda va- tandaşımızın hayatını kaybetmesine, yaralanmasına, maddi ve manevi ka- yıplara uğramasına yol açan, ülkemi- zin kaynaklarını ve enerjisini tüketen bir sorunla karşı karşıyayız” derken şu görüşleri dile getirdi: “Terörle mücadelede, eşza- manlı olarak sosyal, kültürel ve ekonomik alanda daha kapsamlı adımların atılması kaçınılmaz bir gereklilik ola- rak önümüzde durmaktadır. Türkiye’nin bu kanayan ya- rasını tedavi etmek, top- lumsal huzuru güçlendir- mek suretiyle kardeşliği- mizi pekiştirmek, millet olma şuurumuzu daha da geliştirmek, huzur ve is- tikrarı geri dönülmez şe- kilde ülkemizde hâkim kıl- mak gibi son derece halis bir niyetle yola çıktık. Amacımız, Türkiye’nin demokratik stan- dartlarını yükselterek, hangi fark- lılıklara sahip olurlarsa olsunlar tüm insanlarımızın huzur, mutluluk ve esenliğini sağlamak; ülkemizin birlik ve bütünlüğünü pekiştirmek, anayasal düzenimizi daha da yücelt- mektir. Türkiye her açıdan bu imkân ve fırsat zeminine sahiptir, demokra- tik sistemimiz, her türlü sorunu tartı- şacak ve çözüm yoluna koyacak biri- kim ve donanıma sahiptir. Ancak tak- dir edersiniz ki, ülkemiz adına son de- rece önemli olan ve gelecek tasavvu- rumuzu şekillendirecek böyle bir sü- recin, geniş bir toplumsal mutabaka- ta, özellikle de siyasi partilerimiz ara- sında gerçekleşecek asgari bir diyalog zeminine dayanmasında büyük yarar vardır. Milletimizin büyük çoğunlu- ğunun da bizlerden böyle bir demo- kratik olgunluk beklediği kanaatin- deyim.” Erdoğan, Baykal’a “Türkiye’nin bu en önemli meselesine müteveccihen CHP’nin öteden beri mesai sarf ettiği ve çözüm arayışları için muhtelif öne- riler ortaya koyduğu da kamuoyunun malumudur. Ana muhalefet partimiz CHP’nin ve onun genel başkanı olan şahsınızın bu konularla ilgili görüş, öneri, talep ve eleştirilerini almak, bi- rikimlerinden istifade etmek bizim için ziyadesiyle mühimdir. Demokra- sinin temeli diyalog, müzakere ve tar- tışmayla ortak aklı harekete geçir- mektir. Sürece ilişkin gelinen noktayı aktarmak, değerli görüş ve önerileri- nizi almak üzere zatı âlinizi ziyaret et- mek arzu ve niyetindeyim” diye ses- lendi. CHP MYK dün toplanarak bu mektubu değerlendirdi. Verilecek yanõtta CHP’nin şu “kırmızı çizgi- leri”nin vurgulanmasõ bekleniyor: “Etnik kimlik şereftir, herkes kendi etnik kimliğini özgürce yaşar. Bu aşama artık geride kaldı. Etnik kimlik, bir siyasi, milli ayrışma noktasına, bir anayasal, hukuksal ayrışma noktasına çekilmemeli. Tür- kiye’de ‘Türk milli kültürü’ bir etnik kimlik değildir. Etnisi- teyi milli eğitime sokmayınız. Ana- yasanın milli kimlik kavramıyla oy- namayınız. Bireysel kültürel haklara saygı- lı ulus devlet yapımıza dokunma- yınız. Katılımcı, demokratik yerin- den yönetime saygılı üniter devlet ya- pımızda zaaf yaratmayınız. Bu süreç- te Türkiye’deki milli bütünlüğü, mil- li siyasi kimliği zaafa uğratacak, zaman içinde çözülmesini öngören, milli bir- liği dağıtmaya yönelik projeleri ke- sinlikle uygun görmeyiz. Dilleri ayrış- tırmaya başlarız, kimlikleri ayrıştır- maya başlarız diye çıkılacak yolun sonu hüsrandır. Bunlar, Türkiye’yi ilk kez resmi dil dışında bir eğitim ve öğ- retim sürecine zaman içinde çekmeye ve milleti ayrıştırmaya yönelik işler. Eğitimde, kamu yatırımlarında, iş ve istihdam yaratmada, kamu idaresi ve hizmetlerinde kızlara, kadınlara pozitif ayrımcılık uygulayın.” ÖLÜMÜNÜN 29. YILDÖNÜMÜ Darbenin ilk kurbanõ Necdet Adalõ anõldõ ADANA (Cumhu- riyet Bürosu) - 12 Ey- lül darbe yönetiminin idam ettiği ilk kişi olan Necdet Adalı ölümü- nün 29. yõldönümünde Sosyalist Parti, Dev- rimci Gençlik Birliği ve Devrimci Liseliler tarafõndan anõldõ. Dar- benin protesto edildiği eylemde, Adalõ’nõn verdiği ‘Bağımsız Türkiye’ mücadelesi- nin sürdüğü duyurul- du. Ellerinde parti bay- raklarõ ve Necdet Ada- lõ’nõn fotoğraflarõyla İnönü Parkõ’nda topla- nan grup, “Necdet Adalı mücadelemizde yaşıyor”, “Devrim şe- hitleri ölümsüzdür”, “Darbeciler halka he- sap verecek”, “Biz Kurtuluşcuyuz, Ada- lı’nın yolunda savaşı- yoruz” ve “Yaşasın devrim ve sosyalizm” sloganlarõ attõ. Polisin yoğun güvenlik önlemi aldõğõ eylemde grup adõna konuşan Sibel Turhal, “tam bağım- sız ve demokratik Türkiye” isteyen Ada- lõ’nõn mücadelesini sürdürmeye kararlõ ol- duklarõnõ söyledi. Baykal, kırmızı çizgilerini anlatacak
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle