20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Kültür Servisi - Allianoi Girişim Grubu, dün İstanbul, Ankara ve İzmir’de eşzamanlõ olarak bir basõn toplantõsõ düzenleyerek, Allianoi antik kalõntõlarõ ile ilgili son geliş- meleri kamuoyuna duyurdu. Açõk- lamada, İzmir 2. İdare Mahkeme- si’nin Allianoi’yi sular altõnda bõ- rakacak baraj projesine onay veren kararõnõ bozan Danõştay kararõyla il- gili bilgi verildi ve Allianoi’nin bir insanlõk mirasõ olduğuna dikkat çekildi. Grubun “Ören yerinin baraj suları altında kalmasının önlen- mesi için baraj projesinde deği- şiklik yapılması ya da aks yerinin değiştirilmesi” istemiyle açtõğõ da- va, İzmir 2. İdare Mahkemesi tara- fõndan 15 Kasõm 2006’da redde- dilmişti. Danõştay 6. Dairesi taraflara bu hafta tebliğ edilen kararõnda, “1. de- rece arkeolojik sit alanı olarak tes- cilli olan Allianoi’nin korunması konusunda yetkili organ tarafın- dan alınmış bir karar olmadı- ğı…” gerekçesiyle davanõn reddine ilişkin kararõ bozdu. Basõn açõklamasõnda; “Devlet Su İşleri’nin baraj projesiyle ilgili olarak bir inatlaşmaya girmek ye- rine, baraj aksını yukarıya çekmiş olması halinde Allianoi kurtulmuş olacak, baraj da su tutmuş ve böl- genin sulama gereksinimi için kullanılıyor olacaktı. Bu nedenle, bölge köylüsünü, Allianoi’yi kur- tarmak isteyen duyarlı çevreler- le karşı karşıya getirmeye çalı- şanları şiddetle kınıyoruz. Esas olarak kendileri (DSİ), başvuru- ları dikkate alıp baraj aksıyla il- gili yeni işlem tesis etselerdi, çok büyük olmasa da ihtiyacı karşı- layacak bir baraj çoktan hizmet veriyor olacaktı” denildi. Açõkla- ma Kültür Bakanlõğõ’na yapõlan şu çağrõyla son buldu: “Kültür Ba- kanlığı’nı ‘Allianoi’yi mille kap- layõp sulara gömme’ sevdasından (!) vazgeçmeye davet ediyoruz. Bir an önce antik kentte ‘kazõ iz- ninin’ verilmesini istiyoruz. Kül- tür Bakanlığı, barajlardan değil, tarihi ve kültürel eserlerden so- rumludur!” ALİ TIRAŞ OSMANİYE - Ada- na’daki Hemite köyünü 15 yõllõk bir aradan sonra ziyaret eden yazar Yaşar Kemal, köylülerine “Ba- şınızı belaya sokarım di- ye bunca zamandır gel- medim” dedi. Davul zur- na eşliğinde kendisini He- mite köprüsünde karşõla- yan ortaokuldan arkadaşõ Ahmet Akbaş’a, “Sö- zümde durdum Ahmet” dedi, “Hani size okulda söz verdiğim gibi, dün- yaca ünlü bir yazar ola- rak geleceğim köyüme demiştim”... Yaşar Ke- mal ilk ziyaretini, köyün girişindeki İnce Memed anõtõna yaptõ. Yazarın sözü.. Halil Gürbüz, Sarı Veli, Hacı Mehmet, İb- rahim Keser... Yaşar Ke- mal’in çocukluk arkadaş- larõ onu babasõnõn öldü- rüldüğü Gökçedam cami- sinin karşõsõndaki köy ko- nağõnda ağõrladõlar. Ba- basõnõn nasõl öldürüldü- ğünü bir kez daha ço- cukluk arkadaşlarõnõn ağ- zõndan dinledi Yaşar Ke- mal... Babasõnõn besle- mesi Yaşar Kemal’i kõs- kanmõş ve öldürmüştü köy meydanõnda... Usta yazara daha sõk gelmesini söyleyen arka- daşlarõna “İki ay sonra yeni romanım yayımla- nınca geleceğim” diyerek söz verdi Yaşar Kemal. Yaşar Kemal, “Köyünde mezar yerin hazır” di- yenlere, “Ben ölümsüz- lüğü tattım bir kez, öl- mem” dedi ve ekledi, “Nerede ölürsem orada gömsünler beni, bütün Türkiye benim köyüm- dür”. 10 EKİM 2009 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR [email protected] CMYB C M Y B DündenbugüneYükselArslansergisisantralistanbul’da21Mart2010’akadarizlenebilecek Kendi odasõnda yalnõz başõna NAZLI GÜRLEK Yüksel Arslan’õ günümüzün en ayrõksõ sanatçõlarõndan biri yapan, res- mettiği konular ve kullandõğõ tekni- ğiyle özgün dili. Yapay renklere duyduğu nefret, onu, tüm sanatsal ya- şamõ boyunca sadõk kalacağõ kan, sperm, yumurta akõ, idrar, bal gibi or- ganik malzemelere dayanan mağara devrinin boya tekniğine yöneltmiş. Konularõ, onun sürekli okuyarak ge- liştirdiği düşünce dünyasõyla birlik- te ilerlemiş. Gençlik yõllarõnõn, kendi deyişiy- le ‘toplumdışı, yıkıcı, sınırsız poli- tik özgürlük yanlısı, artürik pata- fizik, psikiyARTik, Nietzscheci Arslan’õ, 1967’de tanõştõğõ Marx ve diyalektik maddecilikle evrilmiş. Kendini ‘düşüncenin illüstratörü’ olarak tanõmlõyor, asla bir ressam ola- rak tanõmlanmak istemiyor, nitekim Fransõzca resim anlamõna gelen ‘pe- inture’e karşõ ‘arture’ adõnõ verdi- ği ve sadece kendine ait olan bir kav- ram icat etmiş. 1955’te tüm yapõtlarõn satõldõğõ ilk sergisi ‘İlişkilere, Davranışlara, Sıkıntılara Övgü’den sonra 1959’da gerçeküstücülüğün Papasõ Andre Breton tarafõndan Paris’e davet edil- miş, ancak dönemin koşullarõ yapõt- larõnõ Paris’e ulaştõrmasõna olanak ta- nõmamõş. 1969’da Paris’e temelli yerleşen ve o zamandan beri Türki- ye’ye ilk kez santralistanbul’daki sergisi için dönmüş olan sanatçõyla dönüşü, hayatla ilişkisi, özgürlüğü ve amaçlarõ üstüne konuştuk… - 40 yıldır Türkiye’ye neden hiç dönmemiştiniz? Şimdi nasıl oldu bu dönüş? Evet, Paris’teki çalõşma odamdan çõkamadõğõm için gelemedim. Oku- mak ve çalõşmak bütün vaktimi alõ- yor. Ama burada böyle büyük bir ser- gi yapõlõnca geleyim dedim… Ha- yatta olan arkadaşlarõmõ ve ağabeyimi de çok özledim… Bir de buralarõ, Eyüp Bahariye’yi, Eyüp Camisi’nin iki avlusunu ve etrafõndaki mezar taş- larõnõ, türbeleri... Garip şey… Belki çocukken bu mezar taşlarõnõn ara- sõnda oynadõğõm içindir, çünkü ne de olsa yaşlandõkça çocukluğa dönüyor insan… Komedya ve trajedi - Üretmenize yol açan toplumsal bir amaç var mı? 60’lı, 70’li yılla- rın dünyayı değiştirme isteği hâlâ geçerli mi? Belki ‘Kapital’ ve güncelleştiril- mesi üzerine çalõşõrken böyle bir şeyler düşündüm. Ama esasen ben- de ileri görüş diye bir şey yoktur. Ta- rih o kadar değişimlerle dolu ki ne olacağõnõ kestiremiyorum… - Dünyaya ve hayata karşı ina- nılmaz bir duyarlılığı son derece materyalist ve realist bir resim diliyle dışavurmak ağır bir yük de- ğil mi? Ben çalõşmaktan korkmuyorum, odamdan çõkmadan uzun ve yorucu çalõşmalar bence hiç yük değil. Ak- sine, incelemek, okuyup anlamak beni memnun ediyor. - Dinlenmek için ne yaparsınız? Her gün iki saatlik bir yürüme var. Onun dõşõnda cumartesileri kitap avõna çõkõyorum. Sevdiğim kitabev- lerini geziyorum, beğendiğim 5-10 kitap bulursam çok seviniyorum. Akşamlarõ da bir iki dost görmek için dõşarõdaki kafelere gidiyorum. Bunun dõşõnda pek eğlence yok. - Ya mizah? Sanatta ciddi olmak kadar mizah yanõnõ da düşünmek çok önemli. Ben buna büyük komedya ve büyük trajedi diyorum. Eğlenilecekse tam eğlenilmeli, ağlanacaksa tam ağlan- malõ. Hayat böyleyken sanatõn da böyle olmasõ gerekiyor bence. Bu bü- yük trajediyi ve büyük komediyi roman dõşõndaki yazõlarda buluyo- rum, bir de otobiyografi yazõlarõnda. Seyahatsiz özgürlük - Arture’ler de otobiyografik... Evet, bu arture’ler hakikaten oto- biyografik çalõşmalar. Belki bu seç- melerimle otobiyografik bir yön ve- riyorum bakõcõya. Bir başkasõ da karar vermiyor ‘Etkiler’ dizisini yapmama, yahut ‘Kapital’ üzerine çalõşmama. - Sizin için özgürlük nedir? Çalõşmaya karar vermek ve çalõş- ma sistemini oturtmak. Bir insan bunu başarabiliyorsa özgür oluyor. Nitekim ben de bundan başka bir şey yapmadõm. Niye seyahat etmiyo- rum, niye durmadan çalõşõyorum? Memnun olmayayõm da ne yapayõm? - Sergilerinizin çoğu galerilerde; müze ve kurum sergileri oldukça az. Neden? Tanõnmõş bir sanatçõ olmadõğõm için. Ama bu büyük sergiden sonra müzeler yavaş yavaş ilgilenmeye başlayacak galiba benimle (gülü- yor). ‘Geriye arture’ler kalır’ - Sanat pazarıyla aranız nasıl? Ben işçi sõnõfõndan geldiğim ve bil- hassa gençliğimde parasõzlõk, hatta açlõk çektiğim için tek gelirim resim satarak oluyordu. Resim satõnca bi- raz rahatlõyordum. - Ama daima kendi istediğinizi çalışmaya devam ettiniz. Evet, kimse bana şunu bunu yap di- yemedi. Hiçbir yere taviz vermedim. Neye karar verdiysem ona çalõş- tõm… Kendi odamda, yalnõz başõ- ma… Meşhur olmak, müzelere sat- mak gibi bir amacõm olmadõ. Yoksa bu sergi belki yirmi sene evvel olur- du. - Ya hırslarınız? Genel kültürle, dünyada olup bi- tenlerle ilgili. Niye binlerce genç bir müzikle durmadan zõplayõp duru- yor? Niye Amerika’da, Avrupa’da haftada bir gangster filmleri çevrili- yor? Niye bütün dünya Michael Jackson’õn ölümüyle uğraşõyor, ay- larca, haftalarca? Bu müzeler niye böyle hep birbirlerine benzeyen sa- nat ürünleriyle dolu? - Sizden dünyaya neler kalsın is- tersiniz? Benden kalacak şeyler arture’ler.. Bir de bu bendeki kitap sevgisi… Ça- lõşmalarõm üzerine bir katalog yapõ- lõrsa bu beni her zaman çok sevin- diriyor. Hatta çalõşmalarõmõ sevme- yenlerin kafasõna bu beş kiloluk ki- tabõ vurdum mu bayõltabilirim! (kah- kahalarla gülüyor) ‘Hiçbir yere taviz vermedim. Neye karar verdiysem ona çalõştõm. Kendi odamda, yalnõz başõma. Meşhur olmak, müzelere satmak gibi bir amacõm olmadõ.’ Yaşar Kemal, 15 yõl aradan sonra Osmaniye’deki köyü Hemite’yi ziyaret etti ‘Bütün Türkiye benim köyüm’ ‘Allianoi sular altına gömülmesin!’ İngilizler TS Eliot dedi Kültür Servisi - İngiltere’nin resmi yayõn kurumu BBC’nin Ulusal Şiir Günü dolayõsõyla düzenlediği anketin sonucuna bakõlõrsa, TS Eliot, İngilizlerin ulusal şair sõfatõna en çok yakõştõrdõklarõ isim Carol Ann Duffy ve Sylvia Plath gibi yõldõz isimlere rağmen hiçbir kadõn şairin bulunmadõğõ listede sõrasõyla şu şairler yer alõyor: John Donne, Benjamin Zephaniah, Wilfred Owen, Philip Larkin, William Blake, William Butler Yeats, John Betjeman, John Keats ve Dylan Thomas. Van Gogh keşfedildi Kültür Servisi - Dâhi ressam Vincent Van Gogh’un, büyüteçle tahlil edilen 120 mektubu, bugünden itibaren Hollanda’nõn başkenti Amsterdam’daki Van Gogh Müzesi’nde sergilenmeye başlayacak. Müze müdürü Axel Rüger’in ‘edebi anlamda dev eserler’ diye nitelediği yapõtlar, araştõrmacõ Hans Luijten’e göre, Van Gogh’un ‘deli, yoksul ve anlaşõlamamõş’ bir ressam olduğu yönünde yaratõlan efsaneyi de yõkõyor. Mektuplarõnõ Flamanca ve Fransõzca kaleme alan Van Gogh, daha çok kardeşine ve kendisi gibi ressam olan Paul Gauguin ve Emile Bernard’a yazmõş. Sõkõntõlõ bir hayat süren ve 37 yaşõnda 1890 yõlõnda intihar eden ressamõn mektuplarõnõ içeren 6 ciltlik eserin, 15 yõl süren titiz bir araştõrmanõn ve tahlilin sonunda yayõmlandõğõ ifade ediliyor. Ahmed Arif etkinliği Kültür Servisi - Mavi Düşler Sanat Merkezi, şair Ahmed Arif’i konu alan bir etkinlik düzenliyor. Bu akşam Bahçelievler’deki sanat merkezinde saat 20.00’de başlayacak etkinliği Ezgi Aldemir sunacak. Gecede Halil İbrahim Özcan ve Zeynel Aslankaya tarafõndan Ahmed Arif’in şiirleri okunacak. Bilgi için: (0 212 642 02 83) Baykal Saran Ödülü için gösterim Kültür Servisi - Bu yõl Devlet Tiyatrolarõ’nõn 2006 yõlõnda kaybettiğimiz tiyatro oyuncusu Baykal Saran anõsõna verdiği Baykal Saran Tiyatro Ödülü’ne değer gösterilen Erdal Beşikçioğlu’nun rol aldõğõ ‘Bir Delinin Hatõra Defteri’ adlõ oyunun, 23 Ekim Cuma saat 20.00’de Devlet Tiyatrosu Üsküdar Sahnesi’nde özel bir gösterimi yapõlacak. Gogol’ün 1842’de yazdõğõ ve çeşitli tiyatro topluluklarõ tarafõndan birçok kez sergilenen tek kişilik oyun, çevresinde sürekli aşağõlanõp alay edilen sõradan bir devlet memurunun delirerek akõl hastanesine kapatõlmasõnõ konu alõyor. ‘Manastır Doğum Yerim’ Kültür Servisi - Balkan ülkelerinde ‘Bitola’ (Manastõr) isimli şarkõyla özdeşleşen müzisyen Hayri Demirovski’nin yaşam öyküsü ve bu şarkõnõn etrafõnda gelişen olaylar “Manastõr Doğum Yerim” adlõ belgesel filme konu oluyor. Yönetmenliğini Yasin Ali Türkeri’nin üstlendiği filmde, Demirovski’nin Manastõr’dan İzmir’e uzanan yolculuğunun kendi anlatõmlarõ ve şarkõlarõ eşliğinde ele alõnacak. Çekimleri aralõk ayõnda tamamlanacak olan film, 2010’un Ekim ayõnda izleyici ile buluşacak. Müzayedede Türk ustaları Kültür Servisi - İbrahim Çallõ, Fikret Mualla, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun da aralarõnda bulunduğu ressamlar ile Şeyh Hamdullah, Hafõz Osman, Mahmud Celaleddin gibi hattatlarõn eserleri İstanbul Antik Sanat Müzayede Evi’nin düzenlediği ‘Güz Müzayedesi’nde görücüye çõkõyor. Hyatt Regency Otel’de yarõn gerçekleşecek müzayedede İbrahim Çallõ’nõn peyzajõ 190 bin TL’ye, Sabri Berkel’in “Leyleğin Ölümü” adlõ tablosu ise 150 bin TL’ye alõcõ bekliyor. (0 212 227 52 28) Kütüphane Konferansı başlıyor Kültür Servisi - İstanbul Bilgi Üniversitesi, ÜNAK-Türk Hukuk Kütüphanecileri Platformu ve Uluslararasõ Hukuk Kütüphaneleri Derneği’nin ortaklaşa düzenlediği “28. Uluslararasõ Hukuk Kütüphaneleri Konferansõ” yarõn santralistanbul’da yapõlõyor. “Küreselleşme Sürecinde Türk Hukuk Sistemi ve Bilgi Kaynaklarõ” temasõyla düzenlenen konferansa 30 ülkeden 170’in üzerinde hukukçu, kütüphaneci, yayõncõ, bürokrat ve akademisyen katõlacak. “Türkiye’de Hukuk Sistemi ve Hukuk Eğitimi”, “İnsan Haklarõ”, “Türkiye’de Üniversite Kütüphaneleri”, “Hukuk kaynaklarõna erişim” olmak üzere çok sayõda konunun ele alõnacağõ konferans 15 Ekim’de sona erecek. Kültür Servisi - Rumen asõllõ Alman yazar Herta Müller, önceki gün kazandõğõ Nobel Edebiyat Ödülü’yle ilgili olarak, büyük mutluluk duyduğunu ve ödülün kendisine verildiğine hâlâ inanamadõğõnõ söyledi. İsveç Akademisi Daimi Sekreteri Peter Englund ise, Müller’in ödülün ölçütlerine tümüyle uygun düşen bir yazar olduğunu vurguladõ. Almanya Başbakanõ Angela Merkel de, Müller’in Nobel’i fazlasõyla hak ettiğini belirterek, “Özellikle Berlin Duvarı’nın yıkılmasından 20 yıl sonra, böylesine nitelikli bir edebiyatın ve böyle bir yaşam deneyiminin ödüllendirilmesi çok güzel bir işaret. İnanılmaz bir cesaret örneğiyle örülmüş bir yaşamöyküsünden beslenen mükemmel bir edebiyat. Müller’in kendine Almanya’da bir vatan bulabilmiş olması bizler için sevindirici” dedi. Hemite köylüleri, 15 yıl sonra köyünü ziyarete giden Ya- şar Kemal’le köy konağında sohbet etti. Merkel’den Müller’e Nobel kutlamasõ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle