05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 8 AĞUSTOS 2008 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Merhaba Çift Haneli Enflasyon! Cumhuriyet‘in önceki günkü 1. sayfasında enflasyonun iki yüzü de sergilenmişti. Birinci yüz, resmi olarak nitelendirebileceğimiz kaynakların temmuz ayı için yaptığı enflasyondu. Onu hafta başında medyamız, yazılı ve görsel ha- ber araçları ile yüzde 12 olarak ilan etmişti. İkincisini, gazetemizin başta Mustafa Sönmez olmak üzere ekonomi uzmanı olan arkadaşları- mızın yaptığı ayrıntılı araştırmaların ulaştığı so- nuçlardan öğreniyoruz. Halkın Enflasyonu ola- rak adlandırabileceğimiz ve içinde temel yiyecek maddelerinden kiralara, yol, aydınlatma ve ısın- ma giderlerinden oluşanının ise yüzde 25 olduğunu saptamışlar. Her ikisi de yedi yıldır unuttuğumuz bir türün, enflasyonun çift hanelisinin ekonomimizin kapı- sını tuttuğunu gösteriyor. Demek Türkiye, Erdoğan-Gül ikilisinin kap- tanlığında zaman tünelinde 2000’li yılların geri- sine doğru hızla gitmeye başlamış. Bu gidiş ne- relerde ve nasıl durur, bilinmesi şimdiden ola- naksız. Ama Başbakan’ın partisinin grup kürsü- sünden her hafta salı günü anlattığı pembe ma- sallarının hiçbir ciddi tarafı olmadığı açık seçik or- taya çıkmış bulunuyor. Resmi enflasyonun artış dayanağının enerji fi- yatları olduğu gerçeği, kış gelip de evlerimizdeki doğal gaz tüketimi ceplerimize yansıdığı zaman da- ha da belirgin hale gelecek. Şimdilik yetkili iş çev- relerinin bir karabasan olarak yaptığı duyuru, bir alarm çanı gibi, uykularımızı kaçırıcı ağırlıktadır. İşsizliğin hızla artacak olmasının, asayiş olay- larını da tetiklememesini aklınız alabilir mi? Oysa Başbakan daha on beş gün önce bülbüller gibi şakıyarak beyaz eşyadaki tüketim sayılarını sergileyen bir konuşma yapmıştı. Ama o konuşmanın yapıldığı günün ertesinde, ağır başlılığı ile tanınmış, saygın bir işadamımız, kendisinin de içinde bulunduğu beyaz eşya sek- töründeki bu abartılma karşısında, gerçeklerin öy- le olmadığını bir dostlar toplantısında anlatmıştı. Ağustos ayının ilk haftasından temmuz geçim indekslerine bakanlar, Başbakan’ın ne yazık ki ya- nılmakla kalmayıp, yurttaşlarını da yanıltma ça- basında olduğunu gördüler. Başbakan’ın pembe düşleri Keşke Erdoğan’ın o pembe dünyası gerçek ol- muş olsaydı ve keşke enflasyon, çift haneli ola- rak kapımızı çalmasaydı. Bizim gibi ekonomi verilerinin dilini, sadece çar- şıda ve günlük alışverişlerinde çözmek durumunda kalanlar, mortgage sisteminden yararlanarak mesela İstanbul’un çevresinde yükselen o yep- yeni binaların bomboş kalmış olmasından haklı bir üzüntü ve tedirginlik duyuyorlar. Oysa o adımı son derecede cesaretle ataken Er- doğan, hangi düşlerini paylaşmıştı vatandaşları ile? O binalar yapılırken inşaat sektöründe işsizlik kaybolacaktı. Çimento ve öteki malzemelerin cömertçe kullanılmasının bu sektöre vereceği ka- zanç, elbette çarşı pazara da yansıyacaktı. Birbiri ardına biten evlerde kullanılacak beyaz eşyalar ne- deni ile kendi pazarı şahlanacaktı. Biten evlere yer- leşme başlayınca bu mahallelerdeki trafiğin sağ- lanabilmesi otomotiv dünyamızı da harekete ge- çirecekti. Bugün karşılaştığımız gerçek, ne yazık ki Baş- bakan’ı haklı çıkarmadı. Ve çift haneli enflasyon AKP’nin kapısını çaldı. Sokağa çıktığımız zaman, her gün gidip geldi- ğimiz caddelerde işyerlerinin vitrinlerinde “kira- lık” levhaları görüyorsanız, ekonomi uzmanı ol- manıza gerek kalmadan, iflasların ya da en azın- dan iş değiştirme hareketlerinin başladığını an- larsınız. Ben, ne yazık ki son günlerde rastladığım bu gö- rünümün ne anlama geldiğini bundan yedi yıl ön- ce o zamanki şoforümden öğrendim. Ecevit Hükümeti bütün iyi niyeti ile çalışıyordu ve o hü- kümetin sözcüleri ekonomide iyiye doğru gidişi du- yuran açıklamalar yapıyordu. Daha önceleri pa- zarlamacılık da yapmış olan Doğan Koç, beni işe götürürken kulak misafiri olduğumuz radyo haberi ile ilgili yorumunu yaparak; “efendim” demişti, “o haberler çarşı-pazar gerçeğini yansıtmıyor”. Sonra da Bağdat Caddesi üstündeki kiralık lev- halarına iyi bakmamı öğütlemişti. Dediği kısa bir süre sonra Kemal Derviş’in ABD’den çağrılışı ile kafama adeta dank ettirmişti. Ülke o dönemin ağır faturasını iyi niyetli bir koa- lisyon iktidarının çöküşü, devletin rotasındaki köklü değişim ve ılımlı İslamın a’dan z’ye her şe- ye egemen olma isterisi ile ödüyor. Bundan sonra ne olur? Yeni çift haneli enflas- yon dönemini tartışmamak için anayasa değişikliği seçenekleri mi sergilenir?Ergenekon iddiana- mesinin birbiri ile çelişen ekleri mi ortaya dökü- lür?Bunu bilmem olanaksız. Cumhurbaşkanı’nın aile boyu tatile gitmesi- ne,TBMM’nin çalışmalarına ara vermesine ba- karsanız, büyüklerimizin yarınlarından emin ol- duklarını görürsünüz. Aynı rahatlığı paylaşabiliyorsanız ne mutlu siz- lere. Faks: 0 216 302 82 08 [email protected] Hukukçular Ergenekon iddianamesinde ‘suç’la ilgisi olmayan özel yaşama dair bilgilerin yer almasõnõ eleştirdi: Hak ve hukuk ihlal edildiİstanbul Haber Servisi - Erge- nekon örgütü iddianamesinde, ki- şilerin özel hayatõna yönelik bilgi- lerin yer almasõ “hak ve hukuk ih- lali” olarak değerlendirildi. İddi- namede İ.G isimli şahsõn arkadaşõ F. ile akşam yemeğinde “makar- na yiyeceğine” yönelik konuşma- larõnõn dahi yer almasõna tepki gös- teren hukukçular, savcõlarõn kendi- lerine verilen yetkiyi hukuk çerçe- vesinde kullanmasõ gerektiğini be- lirttiler. Avukat Turgut Kazan, yalnõz- ca sanõklarla ilgili “delil” niteliğinde olan bilgilerin iddianameye alõna- bileceğini belirterek delil niteliği ta- şõmayan bilginin, suçun delili ola- mayacağõna dikkat çekti. Kazan, “Bunun dışında yer alan bilgiler, kişilerin özel yaşamıdır. Özel ya- şama yönelik bilgilerin iddiana- meye aktarılması, kamuoyunun bilgisine sunulması kesinlikle gör- evi kötüye kullanmaktır. Bunu ya- pan savcılar hukuku ihlal etmiş- lerdir, bence suç işlemişlerdir” de- di. Ergenekon İddianamesi’nde ki- şilik hakkõ ihlal edilen insanlarõn Adalet Bakanlõğõ’na başvurmasõ gerektiğini ifade eden Kazan, “Ki- şilerin Adalet Bakanı’na bunun suç olduğunu söylemeleri ve so- ruşturma izni istemeleri gerekir. Çünkü soruşturmayı yürüten sav- cıların, kişiler hakkında kamuo- yunda kuşku duyulabilecek izle- nim yaratması kişilik hakkına saldırıdır. Dolayısıyla görevi kö- tüye kullanılma vardır, soruş- turma açılmalıdır. Kişilerin ken- dileri tazminat davası açabilirler. Bu herhangi bir izne tabi değildir. Tazminat isteyerek hukuka ay- kırılığını tespit edebilirler” diye konuştu. Marmara Üniversitesi Hukuk Fa- kültesi’nden Prof. Dr. Ahmet Gök- çen, 2005’te yürürlüğe giren yeni Ce- za Muhakemesi Kanunu (CMK) ile birlikte savcõ ile kolluk kuvvetleri- nin yetkisinin son derece genişledi- ğini anõmsatarak “Yetkiler geniş- lemiştir, ancak buradaki kilit nok- ta hukuk çerçevesinde delil elde et- me gereğidir. Aksi takdirde çok ağır ihlaller söz konusu olur. Bu çerçevede hukuk dışı delil temin et- me, telefon dinleme kararının çı- karılması için kuvvetli şüphelerin olması gerekir. Herhangi bir delil olmadan yapılan dinlemelerse hu- kuka aykırıdır” dedi. ‘Karar yoksa kanıt da yok’ Maltepe Üniversitesi İdare Hu- kukçusu Prof. Dr. Ali Ülkü Azrak da Ergenekon iddianamesinde özel telefon görüşmelerinin de yer aldõ- ğõnõ belirterek “Bu görüşmelerin dinlenmesine hâkim tarafından karar verilmiş midir? Şayet ve- rilmediyse görüşmeler kanıt ola- rak kabul edilemez. Hakim kararı var ise de davayla ilgisi olmayan özel diyaloglar kanıt sayılamaz” diye konuştu. Prof. Azrak, Türki- ye’de bir dinleme perdesi oluştu- ğunu ifade ederek özetle şunlarõ söy- ledi: “İddianamede yer alan tele- fon görüşmeleri ancak hâkim ka- rarıyla dinlenmişse hukuka uygun olmuş olur. Ergenekon iddiana- mesinde ise yargıcın böyle bir karar vermiş olup olmadığını he- nüz bilmiyoruz. Telefon görüş- meleri iddianamede yer alan ki- şiler manevi tazminat davası aça- bilir, hukuki haklarını arayabi- lirler.” İstanbul Haber Servi- si - Ergenekon iddiana- mesinin Behiç Gürcihan ile ilgili deliller bölü- münde çõkan “Medya” başlõklõ belgede, en büyük medya patronu Aydın Doğan’õn geçmişte hep güce oynadõğõ, iktidarla iyi olma stratejisini izle- diği belirtilerek bu gruba karşõ önlem alõnmasõ is- tendi. Doğan’õn karşõsõna da Albayraklar’õ çõkar- mak için bazõ hazõrlõklar yapõldõğõ öne sürüldü. Belgede; hükümet, ka- muoyu ve devlet desteği- ni kaybedince Doğan Grubu’nun da desteğini geri çektiği, bu bağlamda Doğan’a çok fazla gü- venmenin imkânsõz ol- duğu kaydedildi. Doğan’õ kontrol altõnda tutmak için başta Petrol Ofisi ve Dõş Bank’a yapõlacak operasyonlarõn belirlen- mesi gerektiğine dikkat çekilen belgede, “Doğan medyasını tehlikesiz ha- le getirebilmenin yolla- rından biri de ABD’den geçmektedir. ABD’de- ki dostlarımız Doğan’ı regüle edebilirler. An- cak Doğan Grubu’nun sahip olduğu medya gü- cü ve Doğan’ın reel gü- cü AKP’den çok fazla- dır” denildi. İç ve dõş politik denge- ler değiştiğinde Doğan medyasõnõn da kaçõnõl- maz olarak yeni politika- ya uyum sağlayacağõ be- lirtilen belgede, bu duru- mun AKP’nin bir anda çok büyük bir medya ta- arruzuna maruz kalmasõ anlamõna geleceği ifade edildi. Belgede “Aydın Do- ğan ile ‘doku ve ideolojik uyuşmazlõk’ sorunumuz var. Toplumsal ve dini olarak farklı kulvarlar- dayız” denilerek Doğan medyasõnõ hem satõn alõp hem de karşõt bir medya tekeli oluşturmak gerek- tiği vurgulandõ. Bu konu- da ilk adõm olarak Al- bayraklar’a Sinop’ta yerel bir TV kanalõ almalarõ ve bunu ulusal bir televizyon kanalõ haline getirmeleri- nin önerildiği anlatõlarak, “Bu konuda RTÜK’e de gerekli bilgi verilerek istenilen işbirliği sağ- landı. Albayraklar’ın Kanal D’nin alternatifi- ni oluşturmak için ça- lışmaları organize edil- di. Gazetelerin bir kıs- mını da yine Albayrak- lar’ın almasını sağlama yönünde çalışmalar de- vam etmektedir” denildi. Belgede şu ilginç ifa- deler yer aldõ: “Albayraklar’ın gü- cü şu anda bu operas- yonların bizim desteği- miz olmadan yürütül- mesini sağlamak için ye- tersizdir. Bizim ise kon- jonktürel ve alt desteği- mizin bu konuda yeter- li olmayacağı görül- mektedir. Bu bağlamda .........(bir genel başkan yardımcısı) ile ......... (bir genel başkan danışma- nı) ABD’de ikamet eden .......... (Birleşik Arap Emirlikleri’nden bir işa- damı),............. (Kana- da’da ticari faaliyet gös- teren bir Arap işadamı ve Suudlu bir işadamı) ile görüşmeleri ve ser- mayelerini kendilerine işaret edilecek kişiler üzerinden Türkiye’ye getirmeleri sağlanmalı- dır. Bu sermaye trans- ferlerinin medya ope- rasyonunda kullanıl- ması yaşanılacak bazı güçlüklerin aşılmasını sağlayacaktır. Dışarı- dan işbirliği yapacak sermaye bulunamazsa Petrol Ofisi, finansal ya- tırımlar ve enerji yatı- rımları üzerinden Do- ğan Grubu’nu pasif ha- le getirecek bürokratik tedbirleri alacak bir grubu süratle organize etmemiz gerekmekte- dir.” Saçan’õndüşmanlarõgöndermiş Serdar Saçan’a ilişkin özel olarak toparlandõğõ anlaşõlan istihbarat notlarõ ile Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nõn gizli ibareli bir yazõsõ Veli Küçük’ün evinde bulundu İstanbul Haber Servisi - Ergenekon so- ruşturmasõ sõrasõnda emekli Tuğgeneral Ve- li Küçük’ün evinde yapõlan aramalarda eski İstanbul Organize Suçlar Müdürü Adil Ser- dar Saçan’a ilişkin özel olarak toparlandõğõ anlaşõlan istihbarat notlarõ ile İstanbul Cum- huriyet Başsavcõlõğõ’nõn gizli ve paraflõ bir ya- zõsõ da bulundu. Adil Serdar Saçan, 2 Mart 2002 tarihinde organize bir suç nedeniyle gözaltõna alõnan Tuncay Güney’i sorgulayarak kayõt etmesi ve bu kayõtlarda Güney’in beyanlarõ ile ele ge- çirilen dokümanlarõn Ergenekon iddianame- sine dayanak oluşturmasõ nedeniyle Ergene- kon operas- yonunda tartõşmaya neden olan bir isim. Daha son- raki yõllar- da işken- ce yap- mak ve bazõ suç- lar nede- n i y l e meslek- ten men e d i l e n Saçan, Yedite- pe Üni- versite- si’nde ders veriyor. Veli Küçük de po- lis ifadesinde, eski polis şefi Saçan’õ bir kez Yeditepe Üniversitesi sahibi Bedrettin Da- lan’õ ziyaret ettiğinde odasõnda gördüğünü, başka tanõşõklõğõ olmadõğõnõ söyledi. Veli Küçük’ün evinde bulunan İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcsõ Aykut Cengiz Engin tarafõndan 16 Mart 2001 tarihinde Or- ganize Suçlarla Mücadele Müdürlüğü’ne “çok gizli” ibaresiyle gönderilen talimat ya- zõsõ, iddianamenin dikkat çeken belgelerinden. Başsavcõ Engin, bu yazõda, Asayiş Şube Mü- dürlüğü tarafõndan gözaltõna alõnan Tuncay Güney ve Ümit Oğuztan’õn organize suç ör- gütleri ve Susurluk olayõ ile ilgili beyanlarõ ol- duğunun anlaşõlmasõ nedeniyle bu konuya iliş- kin belgelerin savcõlõğa teslimini istiyor. Baş- savcõ, ayrõca Güney ve Oğuztan’õn beyanla- rõndaki iddialarõn tahmine dayalõ olmasõ ne- deniyle suçlanan kişi ve kurumlarõn yõpratõl- mamasõ konusunda “gerekli titizliğin gös- terilmesi uygun görülmüştür” notunu düş- müş. Küçük’e Emniyet’te 2 sayfalõk bu ya- zõnõn, gönderilen makamõn arşiv dosyasõnda kalmasõ gereken “paraflı suretler” olduğu- nun anlaşõldõğõ notu düşülerek “bu evrakı ne- reden bulduğu” soruldu. Küçük, bu soruyu “kendisine posta ile geldiği, Adil Serdar Sa- çan’a düşmanlık olması amacıyla gönde- rildiğini tahmin ettiği” şeklinde yanõtladõ. Küçük’te bulunan dokümanlar arasõnda İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Şuç- lar Şube Müdürlüğü’nün ruhsatsõz tabanca bu- lundurduğu gerekçesiyle 17 Şubat 2003’te Rei- na Bar’da Mahmut Tüylüoğlu adlõ bir kişi ve yanõnda bulunanlarõn yakalanarak Başsavcõ- lõğa sevkine ilişkin yazõsõ da yer alõyor. Bu bel- genin altõna el yazõsõyla “Saçan ile Mahmut Tüylüoğlu çok yakın arkadaşlar. 17 Şubat günü de Reina’da beraberlermiş. Arala- rında ne olduğu belli değil. Telefon ederek ekip isteyen Adil, Mahmut tutuklandı” şek- linde bir not düşülmüş. Veli Küçük’ün evin- de ayrõca “Adil Serdar Saçan ile ilgili der- lenen bilgiler” başlõğõ altõnda Saçan’õn aile, mali ve diğer ilişkilerinin detaylõ bir biçimde yazõldõğõ 2 sayfalõk bir bilgi notu bulundu. Kü- çük, bunlarõn da diğer dokümanlarla birlikte postayla gönderilen zarftan çõktõğõnõ söyledi. Gürcihan’da bulunan ‘Medya’ başlõklõ belgede ‘en büyük medya patronu’na karşõ önlem alõnmasõ isteniyor Doğan’a karşı Albayraklar Ergenekon iddianamesinde suçla ilgili olmayanh özel yaşam bilgilerinin de yer aldõğõna dikkat çeken uzmanlar bunun ‘hak ihlali’ olduğunu belirttiler. Avukat Turgut Kazan, iddianamede kişilik haklarõ ihlal edilenlerin Adalet Bakanlõğõ’na başvurmasõ gerektiğini ifade ederek, “Tazminat isteyerek hukuka aykõrõlõğõnõ tespit edebilirler” dedi. Belgede, Doğan’õ kontrol altõnda tutmak için başta Petrol Ofisi ve Dõş Bank’a yapõlacak operasyonlarõn belirlenmesi gerektiğine dikkat çekiliyor. Gürcihan’õn evinde ele geçirilen el yaz- masõ “Paralel Konuş- ma Kılavuzu”nda ko- nuşurken bazõ hassas sözcükler yerine kul- lanõlacak kod isimler de şöyle sõralandõ: “Silah:cihaz, öl- dürmek-öldürücü: etkilemek-etkileyici, MİT: Tabipler Oda- sı, Genelkurmay: Sağlık Bakanlığı, ül- ke:hastane, gizli ser- vis-istihbarat: ilaç fir- maları, lider-politi- kacı: hasta, Rusya: Sevgi hastanesi, ABD: Florance Nigh- tingale, İngiltere: SSK, Almanya: Ba- kırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları, İsrail: Vatan Hastanesi, İs- viçre: Çevre Hasta- nesi, CIA: Eczacılar Odası, KGB: Fabri- ka, Mossad: Üniver- site hastaneleri, as- keri yetkili: doktor, istihbarat görevlisi: hemşire, büyükelçi- konsolosluk: ilaç de- posu, üs:ameliyatha- ne, yazılı belge: reçe- te, Türkeş: Mustafa Bey.” HASSAS SÖZCÜKLER İstanbul Haber Servisi - Eski İstanbul Organize Suçlar Şubesi Müdürü, Yeditepe Üni- versitesi Öğretim Üyesi Adil Serdar Saçan 2001 yõlõnda Ergenekon’la ilgili ilk so- ruşturmadan dönemin İstanbul Valisi Erol Çakır ile Emniyet Müdürü, halen MHP Milletvekili Hasan Özdemir’in de bilgi sahibi olduklarõnõ belirtti. Saçan daha son- raki süreçte, İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi’nin bir yazõ yazarak, so- ruşturmayõ kapattõğõnõ söyledi. İstihbaratõn içerisinde yer alan ve Fethullahçõ olduğunu iddia ettiği polislerle ilgili dö- nemin DGM Başsavcõsõ Aykut Cengiz Engin’den soruşturma izni aldõğõnõ anõmsa- tan Saçan, Milliyet gazetesine yaptõğõ değerlendirmede, “Bu soruşturma için izin al- dım ama ilk gün kapatıldı. Soruşturma izni aldığım polislerden biri şu anda ne yapıyor biliyor musunuz? Türkiye genelindeki bütün dinlemelerin başındaki adam- dır. Soruşturma izni aldığım halde ilk günden bu iş kapatılsa da, bu olaylardan sonra benimle onların arasında ipler iyice koptu. Düşünün devletin dairesinde, istihbarat şubesinde bir araya gelerek benim üzerime ‘intikam yemini ettiler’. Er- genekon’a da, bu organizasyona da yaranamamamın sebebi budur. Devletin gör- evini adam gibi yapmaktır. Başka sebebi de yok” dedi. ‘SORUŞTURDUĞUM FETHULLAHÇI ŞİMDİ DİNLEMELERİN BAŞINDA’ Saçan, işkence yaptığı ve çeşitli suçlar işlediği gerekçesiyle meslekten men edilmişti. Karadağ hakkında dava açacaklar ANKARA (AA) - Gazi ve şehit ailelerinin, “Ergenekon” soruşturmasõ kapsamõnda tutuklu bulunan Kuvayõ Milliye Derneği Genel Başkanõ Emekli Albay Fikri Karadağ’a “Türk milletine hakaret ettiği” gerekçesiyle dava açacağõ bildirildi. Vatan İçin Can Verenler Federasyonu Başkanõ Mehmet Gençer, OHAL Gazileri ve Şehit Aileleri Dayanõşma Derneği’nde düzenlediği basõn toplantõsõnda, “Ergenekon” iddianamesinde Fikri Karadağ’õn Türk milletine hakaret ettiğine yönelik belgelerin bulunduğuna dair haberler çõktõğõnõ anõmsattõ. Gençer, oğlunu ve yeğenini şehit verdiğini belirterek bu olaya çok üzüldüklerini, Karadağ’õn özür dilemesi gerektiğini söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle