Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 HAZİRAN 2008 SALI
HABERLER
Cumhuriyet tarihinin en yüksek doluluk oranına ulaşan cezaevleri yakın gelecekte yetersiz kalabilir
Cezaevleri doldutaşıyor
HÜLYA KESKİN
Cezaevlerinin doluluk oranı
Cumhuriyet tarihinin en yüksek ra-
kamlanna ulaştı. 12 Eylül askeri
darbesinden sonraki dönenıdc bilc
79 bin olan hapisteki kişi sayısının
97 bine yaklaşması, sorunun ne de-
rece büyük olduğunu gözler önüne
seriyor. Bu rakam geçen yıl ise 81
bin 982 idi. Yetkililerin suç oranla-
nnda düşüş yaşandığına dair açık-
lamalar yapmasına karşın bu açık-
lamalann tam aksini gösteren tab-
loya göre toplam kapasitesi 97 bin
969 kişi olan cezaevlerinde halen
bulunan tutuklu ve hükümlü sayısı-
nın 96 bin 462'ye çıkması cezaev-
lerinin yakın zamanda yetersiz ka-
lacağmı gösteriyor.
lstanbul'da bulunan ceza infaz
kurumlarında ise mayıs ayı itiba-
nyla 11 bin 411 tutuklu ve hüküm-
lü bulunuyor. Bu tutuklu ve hü-
kümlüleıden 9 bin 586'sım erkek,
622'sini kadın, 585'ini ise çocuklar
oluşturuyor. Sorunun çözümünü
sürekli olarak cezaevlerinin kapasi-
tesinin arttınlmasında arayan Ada-
let Bakanlığı, kısa zaman önce Si-
livri 3-4-5-6-7-8 No'lu L tipi ve
Açık, Maltepe 1-2-3 L tipi, Malte-
pe Çocuk ve Maltepe Açık, Rize L
tipi, Oltu ve Metris 2 No'lu T tipi
ceza infaz kurumlannı açtı. Tutuk-
lu ve hükümlülerin nakledilmesi
için yapılan cezaevlerinden Silivri
Cezaevi'ne ise bazı nedenlerden
dolayı henüz hiçbir kişi nakledil-
miş değil. Açılan cezaevlerinin yet-
mediğini gören Adalet Bakanlığı,
yapım aşanıasında olan Balıkesir L
Tipi, Silivri 1 No'lu L, Silivri 2
No'lu L, Kocaeli 1 No'lu T, Ko-
caeli 2 No'lu T, Kocaeli Açık, Baf-
ra T Tipi, Kırşehir Açık, Tokat T
Tipi, Osnıaniye T Tipi Ceza İnfaz
Kurumlannı haziran ayı sonuna ka-
dar açmayı planlanıyor.
SUÇ EN ÇOK BÜYÜK
KENTLERDE İŞLENİYOR
Açıklanan verilere göre, Türkiye
genelinde suçlann yüzde 42'si ls-
tanbul, Ankara ve lzmir gibi büyük
şehirlerde işleniyor. Toplam sabı-
kalı sayısının ise 8 milyonu geçtiği
Türkiye'de Adalet Bakanlığı Adli
Sicil Bankası'na kayıtlı kişi sayısı-
nın 14 milyona ulaşması ise dikkat
çekiyor. 2000 yılında çıkanlan af
yasasından 28 bin 114 hükümlü vc
tutuklu yararlanırken bunlardan
447'si tekrar suç işleyerek cezaevi-
ne geri döndü. Tahliyeler sonrası
cezaevlerinde kalan tutuklu ve hü-
kümlülerin sayısı 49 bin 512 kişiye
düşmüştü. Yeni Türk Ceza Kanunu
(TCK) ve Ceza Muhakemesi Ka-
nunu'nun (CMK) tanıdığı olanak-
lara göre de 3 bini aşkm hükümlü,
hapis cezasını, Necmettin Erba-
kan gibi evinde ya da çeşitli kamu
işlerinde çahşarak çekiyor. 2.5 yıl
önce devreye giren denetimli ser-
bestlik uygulamasıyla 3 bin 25 hü-
kümlü, cezasını kamu yaranna ça-
hşarak çekti. Hükümlüler 411 bin
374 saat kamu yaranna ağaç dikim,
bakım, onarını çalışmalan ve idari
hizmetlerde çalıştı.
. ürkiye 'deki cezaevlerinde bulunan kişi sayısı 97 bine yaklaşh.
2007yılında yaklaşık 82 bin olan bu rakam, toplam kapasitesi 97 bin 969 olan
cezaevlerinin alarm verdiğini gösteriyor. Tablonun ciddiyetininfarkına varan
Adalet Bakanlığı, Balıkesir, Kırşehir, Kocaeli 'hin de aralarında bulunduğu bazı
illerde açılması planlanan cezaevlerinin inşasını hızlandırarak söz konusu
cezaevlerini haziran ayında tamamlamayı planladığını açıkladı.
Cezaevlerinin neden dolup taştığını da Emniyet Genel Müdürlüğü'nün 2007 yılı
asayiş raporu net bir şekilde açıklıyor. Rapora göre 2007yılında ülke genelinde
işlenen suç sayısının 593 bin 636 olduğu belirtilirken hakkında işlem yapılan
kişi sayısının ise 444 bin 587"ye ulaştığı ifade ediliyor.
Bebek
projesine
yardım
I
stanbul Bakırköy Kadın
Cezaevi'nde bulunan 0-6 yaş
grubu arası çocuklar için
yardım projesi başlatıldı.
Şimdilik yalnızca Bakırköy
Kadm Cezaevi ile sınırlı olan
projenin gelen destekler
doğrultusunda genişletilmesi
planlanıyor.
Proje yöneticisi Sinem Neftçi,
konuyla ilgili çok sayıda kişi ve
kurumla görüşmeler yaptığını
ifade ederek projenin nasıl
başladığını anlattı. Neftçi,
"Benim 11 aylık bir bebeğim
var vc ben içerideki
çocukların durunıu ile ilgili
bir şeyler yapmayı düşündüm.
Bu şekilde bu projeyi
başlattım ve Bakırköy Cezaevi
Müdürü ile görüştüm. Kendisi
de projeye onay verdi.
Cezaevinde 0-6 yaş grubu
arası 40 çocuk bulunuyor"
dedi. Projc kapsamında çocuk
bakımı ile ilgili her türlü
yardımı kabul ettiklerini belirten
Neftçi, projenin şimdilik kısıtlı
bir alanla sınırlı kaldığını ve tüm
duyarlı yurttaşlardan konu ile
ilgili yardım beklediğini ifade
etti. (Irtibat: 0532 324 56 72)
1460 kamu görevlisi
ceza almaktan kurtuldu
'Hayata Dönüş'
zaiîiaııaşmıındaıı düştü
Istanbul Haber Servisi - Cezaevlerindeki
ölüm oruçlarını sonlandırmak amacıyla düzen-
lenen "Hayata Dönüş" operasyonu sırasında îs-
tanbul Bayrampaşa Cezaevi'nde 12 tutuklu ve hü-
kümlünün ölümüne neden olmakla suçlanan
jandarmaların yargılandığı dava zamanaşımı
gerekçesiylc düştü.
"Hayata Dönüş" operasyonu kap-
samında, 1460 kamu görevlisinin yar-
gılandığı davaya dün Eyüp 3. Asliye Ce-
za Mahkemesi'nde devam edildi. Sa-
nıklann katılmadığı duruşmada Hâ-
kim Ali Belen, dava konusu suçlama-
ya ilişkin zamanaşımı süresinin doldu-
ğunu tutanağa yazdırdı. Esas hakkındaki
görüşünü açıklayan Cunıhuriyet Savcısı Mehmet
Demir, zamanaşımı süresinin dolduğunu ve da-
vanın düşürülmesine karar verilmesini istedi. Bu
konudaki görüşü sorulan sanıkların avukatı Ta-
rık Kale dc, zamanaşımı süresinin dolduğunu ifa-
de ederek, davanın düşürülmesi yönünde karar
verilmesini talep etti. Söz alan nıüdahil avukat
Ömer Kavili ise müdahil taraftan önce sanık ta-
rafına söz verilmesinin usule aykırı bir durum ol-
duğunu belirterek, operasyon yapıldığında 180
gündür ölüm orucunda bulunan tutuklu ve hü-
kümlülerin karşı koyma durumunda olmamalarına
• Dünkü duruşmada, davanın zamanaşımı süresinin
19 Haziran 2008'de dolduğuna hükmeden mahkeme
heyeti, davayı düşürdü. Müdahil avukatlar ise adil
yargılama hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle
AlHM'ye başvuracaklannı açıkladı.
karşın boğucu gazlarla, tekme, cop ve sopalarla
saldınldığını ve hukuk düzeninde bu tür davra-
nışlann 'işkence ve zalimane davranış' olarak
nitelendirildiğini kaydetti. Kavili, "îşkence ve za-
limane davranış suçlarında, insanlığın ortak de-
ğerlerine karşı işlenen suçlar olnıası nedeniy-
le zanıanaşımının hiçbir zaman işlemeyeceği bi-
linmektedir" dedi.
Avukat duruşmayı terk etti
Duruşmamn başında hâkimin 'davanın za-
manaşımı süresinin dolduğunu' söylemesinin,
karannı önceden açıklamak niteliğinde
olduğunu vurgulayan Kavili, "Avukatlık
meslek kuralları, kişisel ahlak ve onu-
rumuz çerçevesindc duruşmayı terk
ediyorum" diyerek salondan aynldı. Bu-
ıııın üzerine "Bu dava halkın belleğinde
asla zamanaşımına uğramayacak. Ada-
let arayışımız sürecek" diyen diğer mü-
dahil avukatlar da salonu terk etti.
19 Haziran 2008'de zamanaşımı tarihinin
dolduğuna hükmeden mahkeme, davanın dü-
şürülmesine karar verdi. Müdahil avukatlar adil
yargılama hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle ka-
rarı Avrupa lnsan Hakları Mahkemesi'ne
(AİHM) götüreceklerini söylediler.
Türkiye ile Irak arasında oluşturulacak stratejik ilişki mekanizmasına Iraklı Kürtlerin de alınacağı öğrenildi
Başbakan Erdoğan Irak'a gidiyor
BAHADIR SELİM DİLEK
ANKARA - ABD'nin tclkinleriyle Türkiye ile
Irak arasında kurulması öngörülen stratejik iliş-
kinin kapsamına Iraklı Kürtlerin de alınacağı öğ-
renildi. Edinilen bilgilere göre Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan'ın Bağdat'a yapacağı ziyarc-
te ilişkin Ankara'da yürütülmekte olan çalışmalar
son aşamaya geldi. Ziyaretin gündeminc ilişkin
aynntılar da büyük ölçüdc netleştirildi. Erdo-
ğan'ın, bir ya da iki hafta içinde Bağdat'ı gü-
nübirlik ziyaret etmesi söz konusu olacak.
Ziyaretin gündeminin öncelikli maddesi Tür-
kiye ile Irak arasında oluşturulacak stratejik iliş-
ki mekanizması olacak. Erdoğan'ın ziyareti sı-
rasında Iraklı mevkidaşı Nuri el Maliki ile bu
konudaki mutabakatın kamuoyuna açıklanma-
sı bekleniyor. Türkiye-Irak mutabakatınm baş-
ta güvenlik olnıak üzere, enerji, ekonomi, kül-
türel ve toplumsal işbirliği başhklannı kapsaması
hedeflenirken özellikle güvenlik konusunda ku-
rulacak mekanizmalarda bölgesel Kürt yöneti-
mi temsilcilerinin yer alacağı öğrenildi. Oysa An-
MESUD BARZANİ: PKK TERÖRİST DEĞİL
Dış Haberler Servisi - Kuzey
Irak'taki bölgesel kürt Yönetimi lideri
Mesud Barzani, "Kerkük Kürdis-
tan'ın bir parçasıdır ve PKK terörist
değildir" dedi. ttalya'yı ziyaret eden
Barzani, Italyan İl Tempo gazetesiy-
le yapnğı söyleşide, "PKK bahancsiyle
Türkiye'nin Kuzey Irak'ı işgal etme-
sinden korkup korkmadıklannın" so-
rıılnıası üzerine, "Biz hiç kimseden
korkmuyoruz. Topraklarunızı işgal et-
nıek, bütün bölgeyc yayılacak bir kri-
ze yol açacak şekilde kumar niteliğinde
bir adımdır ve tüm bölgedc krize ne-
den olacaktır" diye konuştu.
Kürtlerin silahlı mücadeleye gir-
memeleri ve politik mücadeleyi seç-
meleri gerektiğini kaydeden Barzani,
"PKK terörist bir örgüt değil, eğer
PKK Türkiye'nin görüşnıe yapma
taahhüdünü reddederse o zaman te-
rörist olarak adlandırılabilir. Kür-
distan bölgesi, güvenlik konusunda
önemli adımlar attı. Terorizm ve aşı-
rılık coğrafi sınır tanımadığı için bir-
leşmeliyiz. Dolayısıyla işbirliği için
uluslararası bir güç gerekli" dedi.
Kerkük sorununa da değinen Me-
sud Barzani, "Kerkük kesinlikle Kür-
distan'ın bir parçasıdır, ancak Ker-
kük'ün kimliği Uk önce orada yaşayan
uluslara saygı duyularak incelenme-
lidir" şeklinde konuştu.
kara bugüne kadar özellikle, sınır güvenliği
konusunu merkezi yönetimle konuşma yaklaşı-
mını benimsemişti. Söz konusu mekanizma ya-
şama geçerse, Türkiye bölgesel Küıt yönetimi ile
sınır güvenliği konusunda işbirliği yapacak.
Böylece, Ankara, bölgesel Kürt yönetimini de
meşrulaştırmış olacak. Bu konu, Irak Cumhur-
başkanı Celal Talabani'nin Ankara'ya yaptığı
ziyaret sırasında da gündeme geldi. Talabani, iki
ülke arasında kurulacak mekanizmalann niteli-
ği ne olursa olsun, bölgesel Kürt yönctiminin bu
oluşumlardan dışlanmamasını istedi. Hatta, Tür-
kiye'nin özellikle güvenlik konusunda Iraklı
Kürtleri görmezden gelirse, terörle mücadelede
istediği sonucu alamayacağı mesajını verdi.
Talabani'nin bu değerlendirmesinc Türk yetki-
liler de, "Iraklı Kürtler beklentilerimizi kar-
şılarlarsa, onlarla işbirliği yapmamamız için
neden yok" yanıtını verdi. Bu tutum üzerine de
iki ülke arasında kurulacak stratejik ilişkinin mc-
kanizmalanndan Iraklı Kürtlerin dışlanmaması
görüşünü benimsedi. Ancak bölgesel Kürt yö-
netiminin bu mekanizmalar içinde hangi düzeyde
ve nasıl temsil edileccği netlik kazanmadı. .
SALI
ORHAN BURSALI
Laiklik Neyin Sorunu?
Emre Kongar, dünkü yazısında, laikliğin, kapita-
list "Cıretim ilişkileri" temelinde yükselen "toplumsal
yap/"nın "yaşam biçimi" olduğunu yazdı. Ayrıca
"Kapitalist endüstriyel üretim biçimi, zaman içinde,
laiklik, demokrasi, insan haklan ve hukuk devleti çiz-
gisinde gelişmiştir" dedi. Kongar, bu saptamada, top-
lumsal yapının "egemen //çWsi olarak laikliğin tarihsel
yerini vurguluyor.
Laiklik tartışmalarını, kılık-kıyafet, içki gibi, tama-
men yüzeysel ve laikliğin özüne dokunmayan tar-
tışmalardan da kurtarmak ve nesnel temeline oturt-
mak gerekir... Hoca, epey bir süredir el atamadığım,
laikliğin aslında toplumsal düşünme ile ilişkisi üze-
rine bir yazıya fırsat yarattı.
•••
Laikliğin biçimsel görüntülerine boş verelim: Laiklik,
toplumun özgür düşünme yetisi, kapasitesi, insanın
yaratıcılığı ve bunların gelişimi ile birebir ilişki için-
de bir kavram.
Bu kavram, "ileri" ülkelerdeki siyasal düzenlerin "üst
yapı şemsiyesi"dir. AB ülkeleri bu kavramı, siyasal,
hukuksal ve demokrasi ilişkisi içinde öyle içselleş-
tirdiler ki, ılımlısı mı, serti mi, yumuşağı mı, yaşam bi-
çimi mi vb. tartışmaz bile.
Laiklik, düşünce, kavrayış ve uygulama olarak "a
priori", bir "yönetim dogması", "biçimi"d\r adeta!
Bizde dinciler ve AKP'ye (ve türbanın bütün okul-
larda serbestliğine) destek veren solcu eskileri ve ba-
zı liberal takımın "Türlü çeşitli laiklik ve uygulamala-
rı var" şeklindeki yazıları, sadece suyu bulandırma
çabasıdır.
"Yönetim katında" "üstyapısal norm" olarak siya-
sal ve hukuki tartışma yok AB ülkelerinde. Hiçbir AB
ülkesinde akıllardan, yönetime "kiliseyi ortak etme",
yönetimi "dinsel referanslaştırma" geçmez.
"Dinibütün Katolik ve bizim tarikattandır" diye
kimse adam seçmez! Siyasette liyakat, referans ola-
rak büyük ölçüde yerleşmiştir! Zaten teknolojik top-
lumlarda, özellikle yeni liberalizmin vahşi rekabeti dün-
yaya kabul ettirmesiyle rasyonalleşme de doruklar-
dadır!
Liyakat sistemi, yani işleri toplum içinde mümkün
olduğu kadar "en iyiye" yaptırma ve "en iyi sonuç-
lan alma" düşüncesi de bu rekabet koşullannda ayak-
ta kalmanın koşulu olarak gelişiyor.
•••
Laiklik, "kapitalist üretim sisteminin" gelecek ga-
rantisidir!
Kapitalist üretim ilişkilerinin bir ürünü olarak orta-
ya çıkması ve fil ayaklardan biri olarak sisteme "en-
tegre" edilmesi, boşuna değildir!
Çünkü laik sistem, kafaları, düşünceyi, insan ak-
lını, bu sistemin daha iyi gelişmesi için özgür bırakır,
dinsel düşünme ekseninden özgürleştirir!
Laiklik bu açıdan bir "yaratıcılığın" şemsiyesidir.
Sisteme, yeni özgür alanlar, çıkışlar, yollar yaratır!
Kapitalist sistem, hele hele ileri teknoloji toplum-
ları, neredeyse tamamen "dünyevi"dir. Neredeyse
kilise bile!
Gabriel Garcia Marquez'in öyküsündcn uyarla-
nan o müthiş filmi anımsar mısınız? Hani, kasabada
mezarlık taşınacaktır ve belediye herkesten cena-
zelerini almasını ister. Bir baba, kaç yıl önce ölmüş
kızını mezardan çıkardığında, hiç çürümediğini gö-
rür. Gömüldüğü gibidir! Şüphesiz, kız derhal evliya
ilan edilir! Baba, kızının evliyalığını kabul ettirmek ve
din tarihine geçirmek için cenazeyle taaa Vatikan'a
bile gider! Müthiş bir kara komedi!
Orada kardinalîer, papazlar, cenazeyi asla görmek
bile istemezler; babayı, tamamen bilimsel bir dille,
böyle bir şeyin imkânsız olduğuna, bedenin öldük-
ten saniyeler sonra çürümeye başladığına, gömül-
dükten şu kadar yıl sonra çürümemiş organ kalma-
dığına, bunların bilimsel olarak kanıtlandığına inan-
dırmaya çalışır!
•••
Laiklik, kapitalist üretim sisteminde nesnel dü-
şünmenin de yapısal şemsiyesidir.
İnsan etkinliklerinin bütün alanlarda gelişmesi, sis-
temin işine gelir, dahası sistem bunu teşvik eder. (Bu
anlamda laiklik, demokrasi tanımı ile de eşleşir!)
Ve kapitalist sistem, insanın bütün bu yaratıcı faa-
liyetlerinden, işine yarayanları alır, kullanır; işine
gelmeyen nicelik ve nitelikteki "ürünleri" de, sistemi
tehdit edici boyutlara ulaştırmadan, bir şekilde elimine
eder! (Gerektiğinde yok ederek, zayıflatarak, düşman
ilan ederek vb.)
Toplumun en üst yapısal-yönetsel, siyasal öğele-
ri arasından laikliği çıkarıp, yerine bugün AKP'cile-
rin ve Fetocuların yapmaya çalıştığı gibi, dinsel dü-
şünme biçimini koyarsanız...
Hem kapitalizm, geleceği ile de büyük tehlike
altına girer...
Hem de demokrasiniz!
Üstelik bunu henüz ileri teknoloji ülkelerinin pazar-
piyasa ve düşünce tahakkümü altındaki "Müslüman"
ülkede yaparsanız, ilelebet "köleliği" ilan edersiniz!
(Bakınız 1.3 milyar nüfusa sahip 57 Islam ülkesinin
yüzde 90'ına!)
Yani laiklik, kılık-kıyafetin değil, kapitalizmin de var-
lık sorunudur, gelecek toplumların da!
[email protected]
ZAB1TA, CHPAFİŞLERÎNİTOPLADI
AKP ile CHFnin
pankartsavaşı
Istanbul Haber Servisi - AKP'nin, Istan-
bul'un dört bir yanına astığı "Gölgelerin üstü-
nıüze geldiği en zor zamanlarda, güneşin do-
ğuşuna binlerce kez şahit olduk" yazılı pan-
kartlanna, Mustafa Kemal'in "güneş gibi doğu-
şu" resmedilen ve üzerine "Yüzünü güneşe dö-
nersen, üzerine gölge düşmez" yazılı pankartla-
nyla yanıt veren CHP'nin pankartlan, zabıta tara-
findan "pankart asmak yasak" gerekçesiyle
toplandı. Zabıta yetkililerinin "pankat asmak
yasak" sözlerine karşın, AKP'nin pankartlan ha-
len şehrin her noktasında bulunuyor. lBB'nin Se-
limiye'deki zabıta ofisine giderek pankartlann
toplatılmasının sebebini soran CHP Istanbul 11
Yönetim Kurulu Üyesi Uğur Afacan'a zabıta
yetkilileri, "Pankart asmak yasaklandı" cevabı-
nı verdi. CHP Istanbul İl Başkanı Gürsel Tekin
ise AKP'li Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir
Topbaş'm çifte standartlı bir tutum içine girdiği-
ni, AKP'nin pankartlannın hâlâ asılı olmasının
bunun en somut örneği olduğunu ifade etti.