Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24 HAZİRAN 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA
17
Futbol
Yaşar Şengel:
"Diktatör Franco
mezarından çıksın da
bir ülke futbolla nasıl
yönetilir görsün!"
Elektronik posta: denizsom@cumhuriyetcom.tr www.denizsom.com Tel: 0.212.343 72 74 Faks: 0.212.343 72 60
- CIA ajanlan Türkiye
âşığıymış...
"Ne de olsa küçük
Amerika!"
N
1
g Avrupa: "Türk milli
D
takımını
-
E
M
çözemiyoruz"
Biz de...
Keriz
Sami Aktaş:
"Condi, 'Krizi
çözmek Türkiye'nin
kendi sorunu' demiş.
Haklı, onlar sadece
krizi çıkarırlar!"
İSLAMCI AKP'nin Genel Başkan Yardımcısı
Dengir Mir Mehmet Fırat, kapatma davası
görülen partinin ikinci adamı sıfatıyla Amerikalı
bir gazeteciye konuşmuş; Mustafa Kemal
Atatürk'ün önderliğindeki Cumhuriyet
Devrimlerini toplumsal travma olarak nitelemiş.
New York Times gazetesindeki Amerikalı
"Bugünkü kavgalar Türkiye'nin 1920'lerde
başlayan olağanüstü tarihinin son halkası.
Mustafa Kemal yüzünü Avrupa'ya dönmüş,
Doğu'yla tüm bağlarını kesmiş, Latin alfabesine
dönmüş, camileri devlete bağlamış ve dini
kurumları ortadan kaldırmıştı" yorumuyla topu
havalandırdıktan sonra Fırat'a vermiş ve pası
alan Fırat da şutunu çekmiş: "Türk toplumu bir
travma yaşamıştır. Bir gece içinde kıyafetlerini,
dillerini değiştirmeleri istenmiştir. Dini yaşama
biçimleri ortadan kaldırılmıştır. Bu travmayı
Hesaplaşma
yaşamayan toplumlar, insanların nasıl
giyindiklerine ilişkin tartışmaları anlayamazlar"
demiş.
Sıkmabaşın altındaki siyasi gerçek işte bu!
Ampulün ışığında her şey çok açık görünüyor:
1920'li yıllarda dininden uzaklaştırılan halk, bir
travma yaşamış, yani ağır bir darbe almış, ancak
son yıllarda kendini toparlayarak iktidara
getirdiği AKP ile kendini bulmaya, aslına
dönmeye başlamıştır.
Ne var ki halkın tek umudu sadece AKP
değildir; dinini yaşamak için Ingiliz sömürgesi
altına da girebilir.
öte yandan New York Times, Türkiye'de
bugün yaşanmakta olan "mücadele"nin Atatürk
reformlarıyla başlayan bir sürecin son aşaması
olduğuna karar vermiş. Isterseniz siz buna,
Cumhuriyet Devrimleri ile son hesaplaşma da
diyebilirsiniz! Hatta biraz daha gerçekçi davranıp
olup bitmekte olanın adını şöyle koyabilirsiniz:
Karşı devrim süreci! Bu süreci Amerika'nın,
kuruluş yıllarında bağımsız bir devlet olarak
tanımadığı Türkiye Cumhuriyeti'ne burnunu
soktuğu 1946yılından başlatabilirsiniz. 1923'ten
1946'ya 23 yılda yapılanlar... 1946'dan 2008'e
62 yılda yıkılanlar...
Amerikalı gazeteci filme bakıp "The end" diyor.
Başroldeki sıkmabaşın ne büyük bir simge
olduğu şimdi daha iyi anlaşılıyor ve koskoca bir
devlet, bir bez parçasıyla teslim alınıyor ya da
öyle sanılıyor!
O halde hesaplaşalım bakalım!
Kuş
Attila Aşut: "AKP
1
kapatılırsa AB ile
müzakereler
dururmuş. Fena mı;
bir taşla iki kuş
vurmuş oluruz!"
Zıkkım
Serkan Deniz:
"öğretmenin imam,
öğrencinin cemaat,
dersliklerin mescit
olduğu bir ülkede;
imam hatipler işlevini
tamamlamıştır;
'zıkkım' deyip
kapatılmaları
normaldir."
SESSİZ SEDASIZ (!) Askerimize bir kez daha teşekkür
TURK Silahlı Kuvvetleri'nin
başlattığı "Türkçe Seferberliği"
Türkiye'deki gündemin sefilliği
içinde kaybolup gitti. Ancak Reşit
Çağın, "Askerimize bir kez daha
teşekkür" diyor:
"Askerimiz her zaman olduğu gibi
yine öncü davranarak, daha doğrusu
davranması gerekenlerin
uyuduğunu, umursamadığını
görerek 'Türkçe Seferberliği'ni
başlattı. Kamuoyunda iş
çığırından çıkmış bir haldeyken,
böyle bir girişim son derece anlamlı,
gerekli ve yararlı olmuştur. örneğin
televizyonda bir Türk müziği
yarışmasının adı 'pop star alaturka
best' olabilmektedir. Türk kültürünün
temel unsurlarından biri olan
müziğimizle ilgili bir yarışma adında
tek Türkçe kelime bulunmaması acı
ve utanç vericidir. Keza isminde
'Türk' kelimesi bulunan bir
televizyon kanalında 'Week End'
diye program vardır. 'Hafta
Sonu'nun suyu çıkmış gibi böyle bir
adı kullanmak eğer özenti değilse
zavallılıktır. Yok, eğer emperyalizmin
ulusal kimlikleri yok etme sinsiliğinin
bilinçli taşeronluğu ise o zaman da
büyük bir ihanettir.
O nedenle askerimizin, onlara olan
güven ve sevgimizin boşuna
olmadığını bir kez daha kanıtlayan
bu davranışı çok önemlidir.
Toplumun yaklaşık yarısını oluşturan
erkek nüfusuna eğitim veren bu
kutsal ocak, bilinçlendirme işlevini,
şimdi de Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın
deyimiyle 'Ses Bayrağımız'ın
saldırılardan korunması için yerine
getirecektir."
'Akıl Tutulması' (!)
PERtHAN ERGUN
TÜSİAD Yüksek Istişare Ku-
rulu Toplantısı'nda başta hü-
kümet olmak üzere tüm siya-
setçiler memleketi darboğaza
götürüyorlar suçlamalarıyla
eleştirildi.
Başta Konsey Başkanı
Mustafa Koç birçok siyaset-
çinin "akıl tutulması" yaşadığını
ve bu durumun ülkeyi açma-
za götürdüğünü söyledi.
Akıl var mı ki tutulsun?
Iktidar türbana dolanan ak-
lıyla, partilerinin kapatılabile-
ceği telaşıyla, hiçbir de-
mokratik ülkede görülmesi
olası olmayan saldırganlıklar-
la hukukun üstünlüğünü yok
etme savaşımında. Muhalefet
papağan misali hiçbir seçenek
öne sürmeden grup toplantı-
larında iktidarı eleştirirken hi-
tabet yarışmasıyla halka in-
meden tuluat gösterilerinde.
TÜSİAD Başkanı Arzuhan
Doğan Yalçındağ, Türkiye'nin
"bir kez daha olağanüstü bir
dönemden geçtiğini, içte ve
dışta dinamiklere bağlı olarak
büyük tehlike içinde olduğunu
belirttikten sonra" bir yıl öte-
sinin görülemediğini de üzü-
lerek ekliyor. Ben de kendile-
rine soruyorum; bir süre önce
AKP'nin bu konuda iyiye git-
tiğini methiyelerle söylerler-
ken kendileri geleceği niçin gö-
remediler?
Herhalde bu dürbünde
ABD'nin kollamasıyla BM Kal-
kınma Programı Başkanı Ke-
mal Derviş'i de tekrar siyasete
soyundurarak bu kaosu hal-
letmesi için toplantıya girdiler.
Hafıza zayıflığıyla Sayın
Ecevit'e gene ABD tarafından
önerilerek kurtarıcı olarak su-
nulan Derviş'in önce DSP'yi
parçalayıp Ismail Cem'e Ye-
ni Parti'yi kurdurarak ve de ya-
rı yolda onu yalnız bırakarak
CHP'yi kanştırmaya gittiğini de
unuttular. Neyse ki TOBB ile iki
işçi sendikası, Derviş'in çağrılı
olduğu toplantıya unutmadık-
larını da kanıtlar biçimde ka-
tılmadılar.
Bir de Yalçındağ'ın şu kar-
maşık ortamda "toplumu bir-
leştirici" yeni bir anayasa öne-
risinin ne denli fayda sağlaya-
cağını bilemiyorum. 22 Tem-
muz'dan sonra yenileştirmeye
kalkışılan anayasa taslağını
ABD ile AB biliyor, ama Türki-
ye'deki hukuk kurumları, mu-
halefet ve sivil toplum kuru-
luşları hâlâ bilmiyor.
Bu durumda Mesut Yılmaz
seçimlerde halkın umudu ola-
bilecek sağ görüşlü partilerin
bileşkesiyle yeni bir merkez
parti oluşturmaya soyundu.
Bunu düşünürken ABD ile
AB'ye "Sizlerbizim içyapımı-
zı bilmeden fikirler yürütüyor-
sunuz ve gene TSK'nin Ata-
türk ilkelerini korumakla görevli
olduğunu da göz ardı ederek
onu yok saymak istiyorsunuz"
dedikten sonra, geçmişte
Cumhuriyet Kadınları'nın An-
kara'da şeriat ve irticaya kar-
şı yürüyüşünü kabul edilemez
bulurken "Bugün ülkemizde
irtica ve etnik kalkışmasıyla
üniter devleti yok etme öz-
lemleri vardır" diyerek akıl tu-
tulmasını aşıyor.
• ••
Ey (!) Atatürk ilkelerine bağ-
lı sosyal demokrat ve sol par-
tiler, beraberlikle (birleşerek
demiyorum) merkez sağ kar-
şısında bir de sol iktidar se-
çeneklerini ortaya koyun, ulu-
salcılığınızı gösterin. Halkımız
işsiz ve aşsız. Zamlarla bo-
ğulmak çizgisinde. Bir TV ya-
yınında gençlik demekleri söz-
cüsü acıyla "Hepimiz yüksek-
öğrenimliyiz, ama işsiziz" diye
sızlanıyordu. Gazete haber-
lerinde Tekel'i satın alan Ame-
rikan firması Tob'un Samsun
dışında beş sigara fabrikasını
kapatarak binlerce işçiyi so-
kağa dökeceğini acıyla öğ-
rendim. Hernen aklıma M. Ke-
mal'den sonra bir söyleşisin-
de Nâzım Hikmet'in "Vatanın
toprağını, sanayiini ellere sat-
tığınızda yaşamınızdaki tüm
özgürlük ve bağımsızlıklannızı
da yitirerek köleleşirsiniz" diye
bilinen bir gerçeği dile getirişini
anımsadım. Şimdilerde ku-
raklık nedeniyle üretimi olma-
yan Suudilere üretim yapıp
memleketlerine götürmeleri
için verimli topraklarımızın da
satılacağını iktidarın dışa ba-
ğımlılık politikası açısından hiç
şaşırmadan ama tarımdan
yoksun kalan yurdum için çok
üzülerek öğrendim.
• ••
Geçen günlerde sayısız ede-
biyat ödülünün sahibi Kırgı-
zistanlı Cengiz Aytmatov'un
kaybı da öğretmenliğimdeki
verimli anılarım açısından epey
üzücü oldu. Şöyle ki şimdi
işadamı olan bir öğrencim,
"Hocam, siz Sait Faik, O. Ke-
mal, Yaşar Kemal, Panait
Istrati ve Fakir Baykurt'ten
örneklerle bizi okutarak ay-
dınlatırken Aytmatov'un Kopar
Zincirlerini Gülsarı romanını
da sınıfta okutmuştunuz. Ama
bugün bir gazete, roman isim-
lerinde onu belirtmemişti" di-
ye hayıflanıyordu. İşte bu da
büyük ustalann içe sinişinin bir
kanıtıydı.
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI
0
kamilmasaracl@mynet.com
HARBİ SEMİH POROY
OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgenc@yahoo.com
(ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com
A
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 24 Haziraı www.mumtaz-arikan. com
SATILIK veya KİRALIK
Beyoğlu, Atlas Sineması karşısı,
Halep İş Merkezi'nde 26 m2 temiz,
harika büro.
Tel: 0539 981 07 71
AMAZONLARLA SAVASl
t541'P£BU6ÜN,İSPANYOL )CA$İPİ
FRAHCISCO DCOK£UANA,6ÜNEYAMOlL
KA'DA KADINSAVAŞÇILABLA ÇARPIŞTI6I-
m mzMiçn. söz KOHUSU RAPOR, M-
HA SONRAL4RI "AMA2ON"ADINI ALATAK
OLAN NBHİK0E JBKNEIjEtZLE ÎLERİ-ENİR
K£N BİR SALPIRI İLEKARŞllAŞlLDlğlHÎ
ANLATrYO/tDU:"ÖrL£ C£S(JRCA SAVAŞI-
YOU/VtDI KJ,APA!btL4RlMŞAŞMNA DÖN
DULBR.SU KADINLAR BEMSerAZ T£M~
Lİ VE U2UU BOyUJyDULARl"BU İlı&ÎHÇ
ANLAr/M,ANTİK 'AkAAZONL/Ui'EFSANE_
SINI AMıMSAMAKTADııZ. Ü$TEÜK,BU
NEHRE "AMAZOH" API DAHA ÖNCE
HİÇ
GÖRÜŞ
BEDRI BAYKAM
Milli Takımımızın
Azmine Hayramm!
Bu salının bir başka güzelliği var. Sevgili llhan Sel-
çuk ağabeyimizin yeniden o çarpıcı makalelerine
başladığı günü yaşıyoruz. Ameliyatından hemen ön-
ce kendisine yaptığım o kısa ziyarette en derin gü-
lümsemesiyle doğanın kuralları ile şakalaşıyordu. Ne
mutlu bizlere!
llhan Abi, futbolu en çok sevenlerimizdendir.
Umarım Milli Takım ona yarın finali hediye edecek.
Bunu başaracağımıza eminim. Fatih Terim'in oyun-
cularıyla oluşturduğu havaya, ekibimizin dayanış-
masına, sahada oynadığı arzulu içten futbola, ina-
nıyorum.
Futbolu oynayanlar bilir. Kaleciler bazen çıkıp gol
kurtarırlar, bazen ise "balığa çıkmış" gibi yakalanı-
verirler. İşte 119. dakikada Rüştü öyle yakalandı. Aut
çizgisine paralel olarak, kalesini kapatmak için na-
sıl canla başla geri koştuğunu, mimiklerinde onun
tüm kariyerini görerek yaşadım. Büyük kaleci bir met-
re fazla koşunca top bir salise önce kapadığı delikten
ağlarımıza gitti.
Ondan sonraki iki dakikada bir evreni dolduracak
kadar olay yaşandı. Dünya gazeteleri başlıklarını be-
lirlediler: "Türkiye bu seferson dakikada kendi oyu-
nuna geldi", "Türkiye, buraya kadar". O anda, Rüş-
tü'nün Fatih Terim'in ipini çekmek isteyen kanlı ka-
lemşörlerimiz de ellerini oğuşturuyorlardı. Ben ise yal-
nız hayata küstüm. Paris'teyim. Arkadaşları bırakıp
sessizce odama gittim. Bu bir "ani ölüm" haberiy-
di ve hepimizi arkadan vurmuştu. Sonra salondan
gol çığlıkları geldi! Ama o iki kâbus dakikası, iki ka-
ranlık yıl kadar uzun sürmüştü.
Beni üzen iki grup var. Birincisi başarılarımıza
"şans" diyenler! Bunlardan bazıları densizliği tam
abartıp "inanmıyorsan bahse girelim, Almanlar bizi
fena yenecek" diyor. Ne kadar acı! Bir Türk, iddia-
sını kazanabilmek için Alman gol atınca sevinecek:
"Bak gördün mü, ben demiştim!" Aferin futbolda bi|-
mem kaç kere şampiyon olmuş bir dünya takımının
bizi yeneceğine bahse girmişsin, bravo, büyük ön-
görü! Ben inadına: "Bize bu gururu yaşatanlar, Al~
manlan da dize getirecekler" deyip, bahis hakkımı
böyle kullanmayı tercih ediyorum. Onlara yollaya-
cağımız her güzel işaret, her enerji dilimine ihtiyaç-
ları var. Portekiz ve Hollanda için "şampiyon olacak"
diyenler ne yapıyor şimdi? Türkler, çarşamba sahada
olacak. Cristiano Ronaldo ise şu anda evde play
station oynuyormuş! Golleri son dakikada atmamız
olsa olsa, maça konsantrasyonumuzu, kararlılığımızı
ve kondisyonumuzu gösteriyor. Tam tersine, alkış-
layın. Semih'in vuruşu mu? Rüştü'nün ortasından tu-
tun, Emre'nin kafasıyla sekişten, doksana takılışa ka-
dar, zekâ, maharet, azim ve kondisyon eseri, buna
"şans" diyenler, sporun doğasını anlamamışlar!
Kızdığım ikinci grup, tam tersine "Bu başarı,
2002'deki dünya 3. lüğünden daha büyük" diyenler.
Çok şaşırdım, bunu söyleyenler arasında Nihat Kah-
veci'nin de adı geçiyor. Umarım basının hatasıdır.
Bir kere Dünya Kupası'nda, başta sürekli favoriler
Brezilya ve Arjantin olmak üzere, Şili, Kolombiya, Ni-
jerya, Kamerun, Senegal gibi, her çiviyi sökebilecek
futbolculara sahip takımlar var. Dünya Kupası tabii
ki Avrupa Uluslar Kupası'ndan çok daha önemlidir,
aksini iddia eden ilkokula dönebilir. Şimdi bunu söy-
leyenlerin tezi ise, tam bir şark kompleksiyle bes-
leniyor: "Efendim biz o tumuvada hiç Avrupa takı-
mıyla oynamadık, Brezilya, Kosta Rika, Çin, Japon-
ya ve Senegal'le oynayıp çıktık. O yüzden çok
önemli değil!" Vay vay fışkıran zekâya bak! Şimdi Av-
rupa takımları zamanından önce yenilip karşımıza çı-
kamadılarsa, bu o takımın suçu mu oluyor? Ayrıca
bırakın bu 1970'lerden kalma antikahkları. Dünya-
da futbolu yalnız Almanya, Italya ve Ingiltere'ye ait
bir spor sanmak, sömürgeci fikirlerin esiri olmaktan
başka bir şey değildir. O yüzden kimse 2002 takı-
mının hakkını yemesin!
Türkiye'ye döndüğüm gün, benzincide durduk.
Önümde bir işçimiz vardı. Bir buçuk litre kola, bir lit-
re su, on plastik bardak ve bir renkli spor gazetesi
aldı. Belli ki on işçi arkadaş yarım saat dinlenip, o
gazetede son maçı okuyarak, dertlerini unutup yo-
la devam edeceklerdi. İşte "Fatih'in Aslanlan" her şey-
den önce bunu başardılar! Gerisi hikâye!
Haydi çocuklar, dökün bizi sokağa yine! Inadını-
zı, tutkunuzu, heyecanınızı ve sizi seviyoruz.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/ Kuyu gibi -]
olan çııkur ya «
da çöküntü. 2/
106 taşla oy- 3
nanan bir 4
oyun... tnsanın c
kendi ne karşı
duyduğu say- 6
gı. 3/ Gittikçe 7
yaygınlaşan ve g
d i i h Q
yyg
deriyi harap
1
?
3
4
5
6
7
8
9
1
M
y
ı
A
Z
I
M
•N
2
I
T
T
|
R
U
B
Tİ
3
R
E
G
A
T
A
•A
1
4
A
I
•
E
K
E
1
•
5
L
F
K
b
N
•R
O'
K
6
A
K
T
•E
L
/
A
7
Y
•D
T
K
T
T
|
S
8
•M
F-
N
t
V
R
E
K
9
R
E
M
T
•A]
E
R
O
eden hastalık.
Galyuın elementinin
simgesi. 4/ Kemik-
lerin yuvarlak ucu...
Çeşme zıvanası. 5/
Engel... Kabul et-
meyerek geri çevir-
me. 6/ Bir mal ya da
paranın, emek veril-
meden sağladığı ge-
lir... llaç. II Ele avu-
ca sığmaz... Telefon
sözü. 8/ Elli şiniklik tahıl ölçeği... Yaği alınmış
sütten yapılan peynir. 9/ Parlak kınnızı renkte bir
süs taşı... Şiirde iki ya da daha çok dizeden olu-
şan birim.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Bilimsel bir sorunu incelemek ya da siyasal,
ekonomik, diplomatik sorunlan tartışmak için ya-
pılan akademik toplantı. 2/ Afrika'da yetişen ve
odunu mobilyacılıkta kullanılan bir ağaç... Kıl-
dan dokunmuş kaba kumaş. 3/ Sipersiz şapka...
Torbalı balık ağı. 4/ Aheıık... Utanç duyma. 5/ Sa-
it Faik Abasıyanık'ın bir öykü kitabı. 6/ Bir no-
ta... Üzerinde film çevrilen stüdyo düzlüğü... tla-
ve. II Ördeğe benzerbir yaban kuşu... Zaviye. 8/
Budun ön kısmından eldc edilen dana eti... Seç-
kin. 9/ lzmir'in Seferihisar ilçesine özgü bir tür
lor peyniri.