Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 HAZİRAN 2008 $/ Ll
OLAYLAR VE GORUŞLER
EVET / HAYIR
OKTAY AKBAL
Hangi Tarafta Olmak...
Şu duruma bir bakın!..
Silahlı Kuvvetler bildiri yayımlıyor. Ana-
yasa Mahkemesi bildiri yayımlıyor. Yargı-
tay bildiri yayımlıyor. Danıştay bildiri ya-
yımlıyor. Üniversiteler bildiri yayımlıyor.
Işçi, işveren sendikaları bildiri yayımlıyor.
Toplantılar, yürüyüşler, mitingler, "açız,
yoksuluz" çığlıkları yeri göğü inletiyor... Bu
arada da Başbakan ve yardımcıları ülkede
işlerin yolunda gittiğini, ülkenin günden gü-
ne daha da yükseldiğini söylüyor, yardak-
çı basın da bütün gücüyle onlara alkış tu-
tuyor!
Durup dururken mi, Atatürk Cumhuri-
yetinin tüm anayasal kurumları söz birliği et-
miş gibi, düşüncesini, endişesini, korkusunu
duyurmak zorunda kalmakta!.. Bu ülkede
sorumluluğunu bilen bir hükümet yok mu?
• ••
Kısa bir süre önce Marx'çı, Mao'cu ge-
çinen "aydın"\ar bugün tümüyle AK Parti de-
nen, kapatıldı kapatılacak bir partinin ko-
yu destekçisi. Varsa yoksa Tayyip Bey, Gül
Bey, Mir Mehmet Bey vb. vb. derken
oğullar, yeğenler, bilmem kimler?
Bakıyorsun o gazeteden, o TV'den öte-
kine kaçıverenler! Dün övdüğüne bugün sö-
venler! Avrupa'nın üçüncü beşinci derece
politikacılarının övgüsünü elde etmeyi ma-
rifet sayan bir yönetici kadrosu!..
•••
O büyük adam var ya, hani kimilerinin
'sevmediği' o adam, o Mustafa Kemal,
"Ben bitaraf değilim, ben bir taraftayım" de-
mişti. "Ben Cumhuriyetten, uygarlıktan,
çağdaşlıktan, kültürden, insanlıktan tarafım"
diyordu. Şimdiki "taraf"ç\\ar gibi, dış çı-
karların tarafında olanlar elbet onu anlamaz,
sevmez, saygı bile duymak istemez...
Dünyada benzeri görülmeyen bir durum
bu! Ülkenin bütün aydınlık güçleri bir par-
tiyi iyi niyetle uyarmak, sağduyuya çağırmak
istiyor. Amatuttuğu yolun yanlış olduğunu
anlamaktan kaçınan bir kadro ise anayasa
karşıtı davranışlarını sürdürmekte dirençli...
Silahlı Kuvvetler, anayasal güçler, ku-
rumlar, kuruluşlar, demekler, sendikalar,
üniversiteler, birlikler "BizAtatürk'ün Cum-
huriyetinden yanayız, o cumhuriyetin sa-
vunucusuyuz" diyor. Ama kendilerini yan-
lış hesaplara kaptırmış olanlar, ülkeyi, ulu-
su bambaşka bir yöne, bambaşka bir tarafa
doğru sürüklemeye çalışıyor...
Obama Kandırması
Obama tutuculukta McCain'den fazla farklı değildir. Ondan ve Bush'tan
daha iyi konuşuyor ve yazıyor, meslekten avukat ve sonra da siyasetçi
olduğundan, ağzı lâf yapıyor. Doğaçtan ve eğitimi ııedeniyle, kendini
dinletip sanki gerçek bir seçenekmiş gibi umut veriyor.
Prof. Dr. Türkkaya ATAOV
N
ew York: Yan Afrika kökenli vc
siyah deriliyle evli Barack Oba-
ma gibi biri Amerikan siyaset
çckişmesinde ilk kez önde gelen
iki partiden birinin başkan ada-
yı konumuna oturdu. Bu bir yenilik sayılabi-
lir. Yinc siyah Powell ve Rice bakan olabil-
mişler, Jackson aday adayı aşamasmdan ge-
ri dönmüştü. Ancak Obama'nın başansında ne
ABD, ne de dünya için temel değişikliğin işa-
retleri var. Tam karşıtı, oradaki düzenin, de-
ğişim sözü veren, ama düzenden yana siyah
dcrililere de gereksinimi var. Obama Beyaz Sa-
ray'a girecek olsa, birtakım sürümlük deği-
şiklik önerilerinde bulunabilir de. Ne var ki,
ne o köklü dönüşümlerden yanadır, ne de dü-
zen onun böyle bir konuma gelip oturmasma
izin verir.
Bcnim bu yorumum onun yayımlanmış ki-
tabında söylediklerine ve söylemedikleıine da-
yanıyor. Sürümdc uzıuı süre ilk sırada kalmış
olan kitabınm başlığı "Umudun Küstahlığı"
diye çevrilebilir. llkkitabı daha çok babasına
vc çocukluğuna, bu ikincisi de siyasetteki de-
neyimlerine odaklanıyor. Ikisi de anı ağırlık-
lı, ama ikincisinde siyascte ilişkin göriişleri ora-
ya buraya seıpiştirilmiş. Yazdıklanna ve yaz-
maktan kaçmdıklanna bakarak Obama'nın
Amerika'da ve dünyada günümüzdeki egemen
düzenin savuııucusu olduğu söylenebilir ve
söylenmelidir.
Özellikle rakibi Demokrat Parti'deki eleş-
tirmenleri Obama'yı "aşın, devrimci" bula-
bilirler. Ancak Obama tutuculukta McCa-
in'den fazla farklı değildir.
Ondan ve Bush'tan daha iyi konuşuyor ve
yazıyor, meslekten avukat ve sonra da siyasetçi
olduğundan, ağzı laf yapıyor. Doğaçtan ve eği-
timi nedeniyle, kendini dinletip sanki gerçek
bir seçenekmiş gibi umut veriyor. Bu kandır-
macaya değil, onun gerçek inançlarına baka-
lını.
Önce, Obama sermayeci düzenin ve günü-
müz küreselleşmesiniıı hayranı. İlk ve ortaokul
yıllannda kimi arkadaşlarmın ve başkalannın
kapitalizmi yermelerini "sorumsuzca " bulu-
yor. lçte ve dışta sonuna dek sömürü demek
olan küreselleşmenin kapılannı açan eski
Başkan Reagan'ın "Amerikan halkmın
beklediğini" getirdiğini söylüyor. 1929 Bü-
yük Ekonomik Bunahmı gelip çattığında o za-
manki Başkan Roosevelt'in çöken kapitaliz-
mi kurtamıak için başvurduğu "Yeııi Yakla-
şım" siyasctini bile bugün için fazla buluyor.
Obama'ya göre düzenin açık ve gizli savu-
nuculuğunda yasadışı işler de yapmış olan (ve
kapitalizmin de emperyalizmin de iş bitirici-
lerinden) Bill Clinton'ı "yoksullukla sava-
şımda kişisel sorumluluk almış olan ve
görmezden gelinmez biçimde ilerici" olarak
alkışlıyor. Eşi Hillary de, ondan önceki De-
mokrat aday Senatör John Kerry de Oba-
ma'ya görc, "kapitalizmin erdeınlerine ve
Amerikan iisrün ordusunun korunmasına
inanmış" kişilermiş!
Kendi partisine öğüdü şu: "Siyasette mer-
kezden uzaklaşmayın, aşın partizanbk yap-
mayın!" Ona bakılırsa, 1968 kuşağı aşın sa-
ğı kamçılamıştır. Oysa Amerikan halkı "al-
çakgönüllüdür" ve fazla bir şey istemiyor.
Varlığın yansı en üsttcki yüzde bire ait oldu-
ğu bugün de istemiyor? Ya da dünya nüfiısu-
nun yalnız yüzde 4'ünü oluşturan Amerika,
çevreyi en az üçte bir oranda bozarken, bu
denklemlere Obama'nın söyleyeceği yalnızca
bunlar mı? Marx'a ve Yeni Sol akımına
"kaçık" diyor. Kendi "gerçekçi'"ymiş! Yani,
tekelci sermaye ve emperyalizm yaranna ger-
çekçi.
Ona kalırsa, Amerika'da anayasanın da bu-
yurduğu gibi bir "halk yönetimi" varmış.
Amerikan tarihini de siyasetin gerçek işleyiş
biçimini dc iyi bilmediği kanısındayım. Aday-
lık savaşımmı iyi kavramış. Para nasıl topla-
nır, nerelerde nasıl konuşulur, hangi örgütlü
baskı kümelerine nasıl ödünler verilir, onlan
öğrenmiş. Ama Amerika'da ırk sorununun ar-
tık çözümlcndiğini sanıyor. Hele kendi eşi ve
siyah çocuklanyla Beyaz Saray'a girdikten
sonra. Ya dışarıda kalanlar? Onlann işsizlik,
sağlık, eğitim ve benzeri sorunlan'?.. Sorun da-
ha 14'lükkızlann McDonald's'da kanserli yi-
yeceklerle midelerini doldump dııba gibi şi-
şccek bozuk parayı ceplerinde bulundurmalan
değil.
Tekelci scnnaye, ormanlan, bitki ve hayvan
türlerini yok ediyor, ekim alanlannı zchirliyor,
doğayı yok ediyor, tüm kaynaklan cline alıyor,
başka ulusları tutsak ediyor, sürekli kan dö-
küyor ve bunlan özgüıiük ve demokrasi uğruna
yaptığını söylüyor. Obama bu konularda sus-
kun. Ama "Ermeni soykırımı" diye bir şcy-
den birkaç kez söz etti. San Francisco'dayken
Nevv York'ta basılan ve Ermeni sorunuyla il-
gili üç kitabımı ona vcrilmek üzere bıraktım.
Ama Obama, benimkilerin yanında, Amerikan
geçmişine ilişkin yanlışlannı da düzeltecek olan
H. Zinc, J. Locvvcns, J. Feagin ve M.
Brovvn gibilerinin yazdıklannı da okumalı.
İran'da Savaş Çoktan Başlamış
M. Bülent KILIÇ
Geçen günlerde, üç
y11dan sonra lran'ı
bir kez daha ziya-
ret ettim ve günlük ya-
şamda neler olup bittiğini,
insanlamı nelerden söz et-
tiğini az da olsa gözlemle-
me olanağı buldum. Tanık
oldugum halin üzerinde
durulmaya değer olduğunu
düşünüyorum çünkü şu
günlerde lraıı hakkında te-
davülde dolaşanlar, bize
sıradan insanlann günlük
kaygılannın neler olduğu
konusunda pek de bilgi
vermiyor.
Hemen belirtmeliyim ki,
ABD'nin savaş tehdidi,
uzım süren sohbetlerin bir
noktasında bir biçimde
gündcme gclse dc, hiçbir
zaman gündemin en ba-
şmda yer almıyor. Sıra-
dan insanlar için, ülkeleri-
ne yöneltihniş savaş teh-
didi, bizlerin Irak savaşın-
dan söz etmemiz gibi bir
şey. Öylesine uzak ve öte-
de yani. Gündemin ana
maddesini, aslında bu sa-
vaş atmosferiyle çok sıkı
bir ilişkisi bulunan ekono-
mik darboğaz oluşturuyor.
Konuşmalar şaşırtıcı bir
biçimde Türkiye insanı-
nın çarşı pazar sohbetleri-
ne benziyor. Herkes ben-
zine ne kadar ödediğin-
YOLCULUK
TÜRKİYE'DE
iLKveTEK!
20 Lira ödeyin, Müzekart alın. Bir yıl boyunca, Türkiye'nin 300'ü aşkın müze ve ören yerini
dilediğiniz zaman, diledicjiniz kadar, gezin, gezin, gezin...
Müzekart:Müze müze gezdiren kart!
i
TDBttMKAKANUĞI www.muzekart.com ^(0312)444 MüZE(6893)
den, çayın fıyatmın geçen
yıl şu kadar bu yıl bu kadar
olduğundan, etin fiyatının
bir yılda nasıl firladığından
söz ediyor. Parasızlık, iş-
sizlik, geçim sıkıntısı Iran-
lılar için hiç değilse bu
yüzüyle yeııi, şaşırtıcı ve
davetsiz bir misafir niteli-
ğinde.
Kuşkusuz kı işsizlik, en-
flasyon, yoksulluk gibi
kavramlar Iran için yeni
şeyler değil. Halkııı önem-
li bir kesimi önceleri de
ciddi bir geçim sıkıntısı
içinde ayakta durmaya ça-
lışıyordu. Ancak durum
bu kez daha da farklı. Ar-
tık, tuzu kuru ve görece ge-
niş oıta sınıflar da bu sü-
reçten nasibini almaya baş-
lamış halde. Bu ani sıkış-
manın en temel ncdeni
devletin savaş koşullanna
hazırlık yapmak amacıyla
benzin tüketimine belli kı-
sıtlamalar getinniş olması.
Süriicüler devletin vermiş
olduğu çipli kartlarla is-
tasyonlardan aldıklannı tü-
kctip kendilerine aynlmış
kotanın üzerine çıktıkla-
nnda, benzini artık fiyatı-
nın dört katına satın alabi-
liyorlar. Buysa, benzini
yıllar yılı sudan ucııza alıp
hovardaca kullanan Iran
halkı için tam bir şok an-
lamına gcliyor. Işte fiyat-
lar tam da bu noktada yük-
seliyor.
Aslında süreç, birkaç yıl
önce ABD'nin tehditlerinin
doruğa çıkmasıyla başla-
mıştı. O günlerde halk,
lran-Irak savaşı dönemin-
den dc kalma bir alışkan-
lıkla, yiyecek stoku yap-
maya başlamış, ardından
da her koşulda iş görece-
ğine inanılan altına yöne-
linmişti. Hatta bu durum
Türkiye'dcki altııı fiyatla-
nnın bile yükselmesiyle
sonuçlanmıştı. Bugün sı-
radan halkııı önemli şikâ-
yet konulanndan biri de,
zenginlerin savaş olasılı-
ğını göz önüne alarak pa-
ralannı yurtdışına kaçır-
malan...
Bütün bu olup bitenlerin,
yaşanan ekonomik daral-
manın günlük yaşama yan-
sımalanysa bir hayli can
sıkıcı. Çünkü bu, benim gi-
bi sıradan bir gözlemci
için bile, gözle görülür bir
şey olmuş durumda. Aıtan
geçim sıkıntısı ve gelecek
kaygısı, günlük hayattaki
dillere dcstan tran nezake-
tinin ve misafirperverliği-
nin yerini hızla üçkağıtçı-
lığın, kazıkçılığın, madra-
bazlığın almaya başlama-
sıyla sonuçlanmış. Türki-
ye'de uzun yıllardır bin
bir türünü göre göre artık
kanıksadığımız bu olum-
suzluklann, bu ülkede de
bunca hızla çoğalıyor ol-
ması sahidcn acı gcliyor.
Bugünün lran'ı, ülkcle-
rin moral değerlerindeki
çöküntünün asıl gcrekçe-
sinin ezici bir üstünlükle
ekonominin kötü gidişa-
ünda olduğu gerçeğini kav-
ramak için ideal bir model.
Bütün bu kötü gidişatı
mevcut lslami rejime bağ-
lamak işin kolaycıhğına
kaçmak olur.
İran'da ekonominin, he-
le de savaş olasılığı hâlâ
böylesinc gündemdeyken,
kendisini kolayca toparla-
yabilmesi pek mümkün
gözükmüyor. Bu yüzden
işlerin daha da kötüye git-
mesi olasılığı güçleniyor.
Ahmedinejad yönetimi
ile birlikte doı-uğa çıkan
ABD tehdidinin, belli bir
süre ulusal bir kenetlen-
meye değilse bile yakın-
laşmaya neden olduğu
doğruysa da, bu milliyetçi
ağrı kesicinin etkisinin
azalmasıyla birlikte, eko-
nomideki kötü hal nede-
niyle, muhalefeti güçlen-
diren bir öğeye dönüşme-
si olasıdır.
Yine de, sıradan tran in-
sanının ABD'nin saldıra-
cağına pek de inanmadı-
ğını, ABD'nin bunca gözü
kara olacağını düşünme-
diğini belirtelim. Böylesi
bir saldın gerçekleşse bile
halk, bunun sonuçlannm
hiçbir biçimde Afganis-
tan'a veya Irak'a bcnzc-
meyeceği konusunda hem-
fikir.
Ancak benim bir soru-
num var: Başta ABD ol-
mak üzerc pek çok büyük
ülkeye meydan okuyan,
lsrail'i haritadan silmekten
söz eden, nüklcer çağına
girmiş, dünyanın haylaz
çocuğu tran'ın bu imajı,
sözgelimi ordunun sıra-
dan erlerinde gördüğüm
disiplinsizlik, zihnimde bir
kısa devrenin oluşmasına
neden oluyor. Bir türlü,
parklarda banklann üzeri-
ne yan gelip yatmış ya da
bir motosiklet üzerinde
dördüncü kişi olarak yol-
culuk yapmakta olan o
Iran askerinin "üçüncü
dünya"ya özgü imajıyla,
ülkenin meydan okuyucu-
luğunu, azametini birara-
ya getircmiyorum.
Bir şey açık ki savaş
çoktan başlamış durumda
ve bunun bedelini de en
ağır biçimde yoksul emek-
çi kesimler ödüyor. Üste-
lik sadece ekonomik olarak
değil, moral değerlerinde-
ki müthiş bozulma ve çü-
rümeylede...
PENCERE
Sonunda Postu
Deldirdik...
Kahrolası zaman göz açıp kapayıncaya de
çiyor, iki aydan fazla olmuş, en son bu kö ^de
neler yazmışım?..
"Nalları dikmek" üzerine çeşitleme yaprrjıı$ 11
Demişim ki:
"Yarın hekim takımı beni kesip biçecek, dklip
dikecek, peki, ne olacak?.. Gözümü tekrar aça-
cak mıyım?..
Nalları dikmezsem..
Yine görüşürüz..
Dikersem, kusurlarımız affola..."
(13Nisan2008)
Nalları dikmedim...
Kimisi bu deyişi sevmiyor, ama, halkımızı
zah yeteneğini vurgulayan içeriğine d y
yok...
Evet, az kalsın nalları dikiyordum.
Peki, nasıl sıyırdım?..
Postu deldirerek...
Gerçekte "postu deldirmek" nalları dikm<
başka biçimde vurgulanmasıdır; ama, b r
olayımda anlamını değiştirdi...
Vaktiyle Ziverbey miverbey, kalp malp, ^
mürek üzerinden epey vurgun yemiştim; b
Ergenekon mergenekon, savcı mavcı, poliî
lis, baskın maskın derken birgece kendim
hastanede bulmayayım mı?..
Dediler ki:
- Seni kesip biçmek gerek...
Kesip biçecek hekimin adı ne?..
Atıf AkçevinL
•
Postu böylece deldirdik...
Ameliyattan sonra baktım, Dr. Akçevin
nı
ek
bir
ım
ek
©2
r IO-
ne
ak
bileğinden girmiş, kasıklara dek kesmiş, yetrjpe-
miş, iman tahtasını ikiye ayırmış, bizi kurtann
Haşat etmiş, ama, helal vallahi...
Postun böylesine icabına bakıp adam kıjnHa
mak her babayiğidin harcı değil...
Ancak bu macerada öğrendiğim çok şe)
doktoruyla, hemşiresiyle, yöneticisiyie, bakic
birtakım oyununda ve insanlığın, uygarlığın t
nolojinin harmanında, can kurtarmak içirjı
gündüz süregelen bir seferberliğin gönüllü
tanıdım...
Hele hemşireler...
Insana insan bir ilişki kapsamında gösteri|e
verinin içeriğine hemşirelik mesleğinde hiç
kellik ve irtica nüfuz edemez...
İnsan güzelliği, insanın yaptığı işte, eylem
davranışında somutlaşıyor...
•
Peki, bu maceradan sonra geldiğimiz
resi?..
Her macera, hayatı daha iyi duyumsama
lunda yaşayana bir derstir...
Bu yolda öğrencilik bitmez...
Nitekim eksik olmasınlar, çevredeki dos[tl ır
durumun bilincindeler, söz birliği etmiş ç
anımsatıyorlar, sırtımı sıvazlayanlar da var
- Hadi yine iyisin...
- Neoldu?..
- İyi oldu...
- Nasıl?..
- Yenilendin...
- Yaaa?..
- Seksenlerden altmışlara geldin, bundah
ra ya hey...
- Deme...
- İyisin iyisin, yenilendin...
•
Durun bakalım...
Nereden nereye geldiğimiz yazacağımız
lardan belli olur...
Gerçekten de dostluğun, sevmenin, sev
nin, birliğin, beraberliğin gradosunu görn
anlamak, duyumsamak, tadına varmak içirj
navlardan geçmek gerek...
Hepinize yeniden merhaba diyorum...
Ju;
yla
ik-
ce
'ini
JZ-
ie,
ıe
0-
da
ibi
>n
zı
ıe-
sk,
sı-
İHANSE1Ç1K
JAPON GÖLÜ
Kimi insan Japon gülii gibidir.
En zor günleri bekler açntak için;
karanlık, soğuk, hrtına, tipi vız ge
0 kişiyi ne kışın geri dönmesi korkul
ne kırağı çalması, ne don tutması..
HeeeeyL Yurdumun Japon giillerU.
Hepinize merhaba!
AlKİ» ALFA
C<Vıyıı-Dalıtn
immısıt
Mırkaz:
AnkaraŞube: Atatürk Bulvarı No 125 Kat-4 Bakanlıklar Tel:031241
ImlfŞube: H.Ziya Bulvarı 135?. SokakNo-2/3 Pasaport Tel: 0232 44
Cumhuriyı
Kitapla
Prof Nureltin Ma*ar öklel Sokak No 2 Şişli Tel: 0 212 34
l