05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 NİSAN 2008 SALI KÜLTÜR CUMHURİYET SAYFA [email protected] 15 Rodriguez’le ‘Dünya Dans Günü’ Kültür Servisi Pera Güzel Sanatlar, ‘29 Nisan Dünya Dans Günü’nde flamenco dansçısı Milena Rodriguez’i ağırlıyor. Bu akşam saat 20.00’de Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde sahnelenecek olan gösteride Milena Rodriguez ve Pera Flamenco Dans Topluluğu Türkiye’de ilk kez sunulacak olan ‘Bata de Cola’lı (dansçıların giydiği yerel etek) dansları da izleyiciyle buluşturacak. (0 212 245 30 08) ‘Apartman’ ilk kez garajistanbul’da Kültür Servisi Studio Oyuncuları yeni oyunları ‘Apartman’ın ilkoynanışını yarın 20.30’da garajistanbul’da gerçekleştiriyorlar. Ridade Tuncel’in yazdığı oyun birbirini tamamlayan iki malzemeyi, eşzamanlı kullanarak şaşırtıcı bir gerçeklik yaratıyor. Tek başına hiçbir anlam üretmeyen “ses kayıtları” ve “oyuncu aksiyonları”nı bir araya getirerek aklın tüm uyarılarına karşın izleyiciyi kolayca etkisi altına alan, “gerçekliğine” inanmakta hiç zorlanmadığı bir süreci var ediyor. (0 212 244 44 99) AÇILIŞ 3 MAYIS’TA YAPILACAK Tarık Akan ve Hale Soygazi’ye ödül CAN HACIOĞLU Çağdaş sanatın 50 yılı... NECLA RÜZGÂR (*) Documenta 19552005 Sergisi Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde lmanya’nın Kassel kentinde 50 yıldan beri düzenlenen Documenta sergilerini “yerinde” görme olanağı bulamayanlar için tasarlanan “50 yıl Documenta 19552005” “archive in motion” başlıklı “devingen” sergi, 17 Mart’ta Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde açıldı. 30 Nisan’a kadar sürecek olan sergi, Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi ile Ankara Goethe Enstitüsü’nün işbirliğiyle gerçekleşti. Dekan Prof. Hüsnü Dokak‘la sergi üzerine konuştuk. Sanat tarihçisi Werner Haftmann, Documenta için, “Bu sergi, yetişmekte olan gençlik için düşünülmüştür; henüz bilmedikleri ressam, şair, düşünürleri tanımaları, kendilerine nasıl bir temel verildiğini ve neleri koruyup neleri aşmaları gerektiğini görmeleri için. Modern tinimizin gerekçesi ve onuru, daima daha ileriye yönelik olan özgürlük bilincimizdir” der. Haftmann’ın sözlerinin güncelliğini koruduğunu söyleyebilir miyiz? HÜSNÜ DOKAK Almanya’da 1920’li yılların sonlarına doğru Nazi politikalarının hayata geçirildiğini kabul edersek eğer, 1945’e kadar A tek ideolojiyle beslenen dar kalıplı bir kuşağın oluştuğunu da kabul etmemiz gerekecek. Savaş sonrasında Alman entelektüelleri bu dar kalıplı ve modernizmi yoz sayan kuşak sorununu ülkeleri için acil çözülmesi gereken sorun olarak gördüler. İşe de modernizmi eksik ve yanlış tanıyan genç kuşağı yeniden eğitmek amacıyla Documenta sergilerini düzenlemekle başladılar. Savaştan hemen sonra Almanya’da ilk onarılan binaların eğitim kurumları ve müzeler olması boşuna değildir. Üniversiteler sadece bilgi vermez, aynı zamanda, bilginin örneklerini de gösterirler. Hacettepe Üniversitesi bu anlamda yetişen genç kuşağa kendi kültürünü ve geçmişini öğretmenin yanı sıra farklı kültürleri de tanıtmak zorundadır. Bu açıdan, serginin üniversitemizde açılması yerinde bir karardır. Bu serginin genel karakterini nasıl yorumluyorsunuz? DOKAK Bu türden uluslararası faaliyetler kendini tanıtma amacına yönelik de olsa kültür egemenliğinin bir parçası gibi algılanabilir. Amacı bu olsa da, 50 yıllık dev düzenlemenin geçmişini fakültemizde sanatseverlerle buluşturmak heyecan verici. Ankara’da sanırım ilk kez bir eğitim kurumu böylesine büyük bir düzenlemeye ev sahipliği yapıyor. Documenta’ya Türkiye’den katılımların geç ve az sayıda olmasını nasıl açıklayabiliriz? DOKAK Bu konu da çok tartışıldı. Sorun sanırım Türkiye’de yapılan sanatın özgünlüğü ve güncelliği ile ilgili. 1945 sonrası Batı’da soyut plastik dil kullanılmaya başlandığında, Türkiye’de yöresellikevrensellik eksenine oturtulmuş tartışmaların ortaya çıkardığı yarı soyutlanmış plastik dil revaçtaydı ve bu 70’lerin sonlarına kadar sürdü. Tartışma konusu olan, soyut dili kullanmamamız değil, kullanılan dilde yeni ve özgün olanı bulamayışımızdır. Batı’nın çok önceden sanat malzemesi olarak kullandığı fotoğraf, video gibi araçların bizde 90’lı yıllarda kullanılmaya başlandığını biliyoruz. (*) “Archive in motion” tasarı sorumlusu, öğretim görevlisi. Sanat ve siyaset tartışıldı Kültür Servisi Hacettepe Üniversi terek sözlerini devlet ve yerel yönetimtesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde, Ankara ler sanat kurumları oluşturmalı, kamu saGoethe Institut işbirliğiyle açılan “Do nata para vermeli, ancak ne yaptığına kacumenta” sergisi kapsamındaki “Sa rışmamalı diyerek tamamladı. Sanatçının yaşama karşı duruşu siyanat ve Siyaset” başlıklı paneli öğrenci, öğretim üyesi ve sanatçılardan oluşan ka sal olmalı diyerek söze başlayan ressam, labalık bir dinleyici topluluğu izledi. UPSD başkanı ve gazetemiz yazarı BedDekan Prof. Hüsnü Dokak ile Goethe ri Baykam, sanatçıların faşizan baskıya karşı savaşımını anlattı. Resme Institut müdürü Sabine Hagefotoğraf, yapıştırma, yazı kamann’ın açılış konuşmalaHacettepe tılmasının kolay olmadığını rının ardından başlayan kendi yaşamından örnekpaneli Prof. Zafer GenÜniversitesi’nde lerle açıkladı ve sanatın çaydın yönetti. “50 yıl documenta oksijeninin demokratikİlk konuşmacı eski 19552005 archive laik devlet olduğunu vurkültür bakanlarından in motion” sergisi guladı. Namık Kemal Zeybek, kapsamında. Sanatla siyasetin insanları siyasetin sanatı destekleetkilemek istedikleri için birmesi ve koruması gerektibirlerine rakip olduklarını söyleyen ğini, sanatın gelişmesi için bunun şart olduğunu anlattı ve bakanlığı za yazar Necmiye Alpay, siyaseti “sanatın manındaki uygulamalardan örnekler ver içeriği olarak siyaset” ve “sanata alan açmakla görevli siyaset” diye ikiye di. Konuyu “derin ve çelişkili ilişkiler” ayırmak gerektiğini anlattı. Konuşmalardan sonra sorulara geçildi. başlığı altında ele alan sanat eleştirmeni Beral Madra, önce 1917 Devrimi’nden Sorular genellikle küratörlük sistemini, günümüze sanatsiyaset ilişkilerini özet Avrupa Birliği fonlarını ve devletin saledi. Madra, 80’lerden sonra sanatın, si natı (para verirse) denetleme hakkı olup yasetin vitrini olmaya yöneldiğini belir olmadığını sorgular niteliğindeydi. ESKİŞEHİR Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi tarafından bu yıl 2 12 Mayıs tarihleri arasında 10’uncusu düzenlenecek olan Uluslararası Eskişehir Film Festivali kapsamında sinema sanatçıları Tarık Akan ile Hale Soygazi’ye onur ödülü verilecek. Ödüllü yapıtların gösterime sunulacağı festivalde, aralarında unutulmaz klasik filmler ve sinema tarihinin usta yönetmenlerinin başyapıtlarından seçmelerin de yer alacağı 71’i uzunmetrajlı, toplam 156 film Eskişehirli sanatseverlerle buluşacak. Festivalin açılış töreni 3 Mayıs Cumartesi günü Anadolu Üniversitesi Sinema Salonu’nda yapılacak. Törende sinema onur ödülleri Tarık Akan ile Hale Soygazi’ye, sinemaya emek ödülü ise Sevin Okyay’a verilecek. Ayrıca, en iyi sinema kitabı, en iyi sinema makalesi ve televizyonda yayımlanan en iyi sinema programı ödülleri de açılış töreninde sahiplerini bulacak. Açılış Rus yönetmen Aleksandr Sokurov’un ‘Aleksandra’ adlı filmiyle yapılacak. Festivalin Türk sineması 20072008 bölümünde, katıldıkları her festivalde ödüller kazanmış pek çok Türk filmi gösterilecek. Dünya sinemasının genç yönetmenlerinin filmlerinden örneklerin gösterileceği bölümdeyse Jacob Berger’in ‘O Gün’ ile Ernesto Contreras’ın yönetmenliğini yaptığı ‘Blue Eyelids’ filmlerinin Türkiye ilk gösterimleri yapılacak. 2008 Akademi Ödülleri’nde en iyi film, en iyi yönetmen Oscar’ını alan ‘Ethel ve Joel Cohen’ kardeşlerin yönetmenliğini yaptığı ‘İhtiyarlara Yer Yok’ filmiyle en iyi yabancı film Oscar’ını alan Stefan Ruzowitsky’nin yönetmenliğini yaptığı ‘Kalpazanlar’ da festivalde gösterimi yapılacak filmler arasında yer alıyor. Festivalde, ‘Anısına’ başlığı altında geçen yıl hayatını kaybeden yönetmenler Michelangello Antonioni, Ingmar Bergman ve Cristian Nemescu birer film gösterimiyle anılacak. Festivalde ‘Hayatımız Müzik’, ‘Hayatımız Belgesel’, ‘Geceyarısı Sineması’, ‘Hülya Uçansu’nun Seçtikleri’, ‘Canlandırma Filmleri’ ve ‘Kısa Filmler’ başlıkları altında pek çok film izleyiciyle buluşacak. Bu yılki festivalin sürprizlerinden biri de “Askıda Bilet’’ uygulaması olacak. Dileyen seyirci kendisine bilet alırken festivali maddi imkânı yetmediği için izleyemeyen başka bir sinemasever için askıya bilet alabilecek. “Askıdaki Biletler’’ her gün gişelerde ilan edilecek. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle