07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 NİSAN 2008 PAZAR 12 PAZAR YAZILARI dishab?cumhuriyet.com.tr Hadise kültürlerarası diyalog elçisi yapıldı Ç okkültürlülüğü yaygınlaştırma konusundaki çabalarıyla dikkat çeken Flaman Kültür, Spor ve Gençlik Bakanı Bert Anciaux, 2008 Avrupa kültürlerarası diyalog yılında “koltuklu kampanyası” ve kültür elçisi yaptığı şarkıcı Hadise ile kültürlerarası diyaloğu geliştirmeye çalışıyor. Temsilde daha fazla çeşitlilik sağlamak için bir kampanya başlatan Anciaux, kampanya ile insanların politikaları yönlendirmeye katılımını sağlamak istiyor. Kampanyaya ilgi çekebilmek için, kampanyanın simgesi olan boş bir koltuk gelecek ay kültürevleri, gençlik merkezleri, sinema salonları ve spor merkezlerinde dolaştırılacak. “Biz bütünsel bir anlayış değişimi için çaba harcıyoruz. Kültürlerarası diyaloğu yaşam biçimi haline getirmeye çalışıyoruz. Buradaki politik atmosferde çıkış noktası her zaman entegrasyon. Diğerlerinin Flaman ya da Belçika toplumuna uyum sağlaması şeklinde bir anlayış var. Ben entegrasyona inanmıyorum. Ben toplumsal yaşama katılmaya ve kültürel çeşitliliğe inanıyorum. İnsanlar kendi kimliklerini ve kültürel özlerini koruyarak toplumda yerlerini alabilir. Kültürel zenginliğimiz içerisinde kendi kültürlerini, kendilerini de görürlerse toplumsal yaşama daha fazla katılırlar. Şu anda uygulanmak istenen 'burada bizim kültürümüz geçerli, diğerleri bize uysun' politikası. Kendi kültürlerinden kopup, özünü unutup toplumsal yaşama katılmak bu zamanımızın gerçekliği değil. Gelecekte de olmayacak” diyen Bakan Bert Anciaux, özellikle sıradışı çıkış ve kampanyaları ile toplumları birbirine yakınlaştırmaya çalışıyor. Avrupa Komisyonu tarafından ilan edilen “2008 Avrupa Kültürlerarası Diyalog Yılı” çerçevesinde Flaman Kültür Bakanlığı tarafından Flaman Bölgesi Kültürlerarası Diyalog Elçisi yapılan Hadise, 2008 yılı boyunca ırkçı parti Vlaams Belang’ın güçlü olduğu Flaman Bölgesi’nde kültürlerarası diyaloğun geliştirilmesi için çaba harcayacak, kültürler arası diyaloğun yüzü olacak. Flaman Bölgesi Kültürlerarası BRÜKSEL Diyalog Elçisi yapılan Hadise “FlamanTürk kızı olarak zaman zaman ben de önyargılarla ERDİNÇ UTKU karşılaştım ama bunları cesaretle aştım. Karşılıklı önyargıların kırılması ve kültürlerarası diyaloğun gelişmesi için çaba harcayacağım” dedi. Daha önce de Fazıl Say AB tarafından Avrupa Kültürlerarası Diyalog Elçisi seçilmişti. Eurovision’da Türkiye’nin müzik elçisi olmak varken Flaman Kültürlerarası Diyalog Elçisi olan Hadise’ye “Kültürlerarası diyaloğu arttırmak için neler yapacağını” soruyorum: “Irkçılığa karşıyım. Ben sanatçı olarak küçük hayranlarımı etkileyebilsem yeter. Her kökenden hayranlarım benim şarkılarımla büyüyor. Bir ablaları olarak ırkçılığa karşı olduğumu anlatabilirim. Konserlerimde, şarkı aralarında kısa kısa konuşmalarla kültürel çeşitliliğin önemini vurgulayacağım. Web sitemde de bu konuyla ilgili yazılar yayımlanacak. Çıkacak olan albümümde 'Who am I?' parçamda hem Türk hem Belçikalı olduğumu ve zorluklarını, kolaylıklarını anlatıyorum” diye yanıt veriyor. Türk kültürünün Belçika’da kendi gerçeklerine uygun bir şekilde tanınmadığını söyleyen Hadise, “Örneğin Türk mutfağı denilince döner / dürüm akla geliyor. Buna üzülüyorum. Diğer alanlarda da durum farklı değil. Tanıtım yapılmalı, gerçekler anlatılmalı” diyor. İngilizce pop şarkılarla ünlenen Hadise’nin “Türk kültürünü” ne kadar temsil edebileceği ise özellikle de Belçikalı Türkler arasında sorgulanıyor ama en azından Hadise, görüntü ve giysi itibarıyla çağdaş Türk kadınını yansıtıyor. Biri Flaman diğeri Avrupa Kültür Elçisi olan Hadise ile Fazıl Say bu çerçevede ortak bir konser verirse nasıl olur dersiniz? Pop ile klasik müzik yan yana. Aynı birçok ikilemi içinde barındıran Türk kültürü gibi! [email protected] Baharın habercisi kiraz çiçekleri W ashington’da ilkbaharın habercisi kiraz çiçekleri olurmuş. Kente inen hoş kokulu pembelikten anlamalıydık. Nisan ayının ilk iki haftasına denk gelen Kiraz Çiçekleri Festivali işte tam da bu nedenle kutlanıyor. Kiraz ağaçlarının çiçek açması ve JaponyaABD dostluğu. 1912 yılında Tokyo Belediye Başkanı Yukio Ozaki tarafından iki ülke arasındaki dostluğun sembolü olarak hediye edilen üç bin adet kiraz ağacı Tidal Basin gölcüğünün kıyısındaki Thomas Jefferson Anıtı çevresini süslüyor. 1935 yılından bu yana da kiraz ağaçlarının çiçek açtığı bu dönemde festival düzenlenir olmuş. Her yıl kiraz çiçeklerini görmek için Washington’a bir milyon kişinin akın ettiği söyleniyor. çevresinde el ele tutuşmuş Cebimde bu bilgilerle pembe WASHINGTON pembe bir halka. Dans müziğini ağaçları görmek için ben de bekleyen kabarık etekli sabırsız yola koyuluyorum. Birazdan genç kızlar gibi duruyorlar ağaçların altında gezen, oturan, karşımda. Hoş kokuları da fotoğraf çektiren kalabalığın cabası. Gülümseten bir güzellik. arasında olacağım. Uzaktan, ELÇİN İlkbahar, doğa, yaşam her ne ise gölün çevresini pembe bir toz POYRAZLAR bunun kaynağı, teşekkür bulutu kaplamış gibi duruyor. ediyorum. Festival havasından çok bir Doğanın bu şenlikli güzelliğini aklıma müzedeki eserleri gezenlere yaraşır bir kaydetmek istiyorum. Anımsamak için hava var insanlarda. Durup bir ağacın resimler her zaman yetmiyor. Gözlerimi çiçeklerine yakından bakanlar, bir an için kapatıyorum. O da ne! Belleğim koklayanlar, eş dostla birlikte resim bana oyun oynuyor. Kafamın içine çektirenler. Ben kalabalığı hızla yararak kazınmış bir görüntü beliriyor ansızın. tepeden bu güzelliğe bakma peşindeyim. İşgal kenti Bağdat.. Sarı yakıcı bir güneşin Thomas Jefferson Anıtı'na geldiğimde manzara çok daha açık seçiliyor. Gölcüğün altında toz, duman, bombardıman, silahlar, yıkıntı, kan, acı… Savaş! kenarında gösterişli beyaz bir anıt ve onun Çevrede kiraz ağaçları göremiyorum. Görünürde yaşayan bir ağaç var mı.. Çocuklar ailelerinin yanında mutlu ve güven içinde oynamıyor, bir dalın altında resim çektiren sevgililer de yok ya da çimenlerin üstünde kestiren yaşlı adam. Sadece alabildiğine geniş, kuru bir sarılık ve savaşın korkunç yüzü. Gözlerimi açıyorum telaşla. Pembelik tüm hafifliğiyle geri geliyor. Ancak bu görüntüler kâbus değil yaşamın ta kendisi. Biliyorum. Washington’da kiraz çiçekleri kutlanıyor… Bağdat’ta bir anne çığlık çığlığa çocuğunu arıyor.. Kafam dumanlı. Kiraz ağaçlarının toz pembe bulutundan hızla çıkıyorum. Aklım, Bağdat’a gitmeyen ilkbaharda kalıyor. AKP liderinin İsveç ziyareti B aşbakanlar yabancı ülkeleri ziyaretlerinde kendi ülkelerinin politikasını anlatır. Dinleyenler de o ülkenin iç politikasını, uluslararası arenadaki tutumunu, ekonomisini anlatılanlardan anlamaya çalışır. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da 23 Nisan tarihlerinde İsveç’te Uluslararası Politika Enstitüsü’ndeki konuşmasında yürütülen dış politikayı Türkiye’nin stratejik önemini vurgulayarak etraflıca anlattı. İç politika ve ekonomiyi de, artan milli gelir ve refah düzeyi, özgürlükler, ekonomik büyüme, demokrasi temaları etrafında kulağa hoş gelecek rakamlarla özetledi. Dış borca, üretimde gerilemeye, ithalata, tarımın iflasına hiç değinmedi. Bir soru üzerine AKP hakkında kapatılma talebiyle Anayasa Mahkemesi'ne açılan dava konusunu “Yasal süreç işlemektedir” diyerek geçiştirdi. Kürt sorunuyla ilgili soruyu da “Dil serbesttir, Kürtçe yayın yapılmaktadır. Benim partim bölgenin en güçlü partisidir” diyerek yanıtladı. Başbakan Erdoğan’ın konuşmasında iki nokta dikkat çekiciydi. İsveçli gazetecilerin de merakını uyandıran iki nokta şöyle: “Erdoğan, İsveç’e Türkiye’nin Başbakanı olarak mı davet edildi, yoksa AKP lideri olarak mı?” Bu pek haksız bir soru sayılamaz. İsveçli gazetecilerin dikkatini çeken, Erdoğan’ın sürekli olarak “benim partim” vurgulamasıydı. Bu üslup yüzünden Erdoğan’ın başbakan olarak değil de AKP lideri olarak konuşmayı tercih ettiği izlenimi uyandı. Erdoğan’ın, tartışılmaz tek otoriter lider imajını perçinlemek için olsa gerek, sürekli “benim milletvekilim”, “benim …” diye konuştuğunu biliyoruz. Doğu kültüründe belki fazla tepki yaratmıyor, ancak Avrupalı için irkiltici olan bu üslubun konuşana puan kazandırmadığı bir gerçek. İsveçli gazetecilerin de dikkatini çeken ikinci nokta ise Erdoğan’ın hem enstitüde hem de İsveç Başbakanı Fredrik Reinfeldt ile basın toplantısında, DTP’nin iddialı olduğu kentlerde de AKP’nin birinci parti olduğunu defalarca vurgulamasıydı. İsveçli gazeteciler yıllardır milliyetçilik rüzgârlarının estirildiği Güneydoğu Bölgesi'nde AKP’nin Kürt seçmeni nasıl kazandığını merak ediyor. Başbakan, her ne kadar barışçı politikadan, ekonomik yatırımlardan söz ettiyse de İsveçli başka sebepler de olması gerekir diye düşünüyor. İsveçlinin başka sebep dediği de din faktöründen başka bir şey değil. Yabancıların bundan böyle AKP’yi başka bir mercekle inceleyecekleri anlaşılıyor. İki başbakanın basın toplantısı da ilginçti. Erdoğan enstitüdeki konuşmasında 301 ile ilgili somut konuşmadı, ama İsveç Başbakanı Reinfeldt ile görüşmesinden sonra 301’in sosyal güvenlik yasasından sonra ayland’ın başkenti Bangkok'ta bugün başlayan geleneksel yeni yıl kutlamalarının hazırlıkları günler öncesinden başladı. 3 gün sürecek festivalin başlıca eğlencesi su fışkırtmak olunca, Taylandlılar, fillerle buluşmak için T Hindiçin’de sulu bayram Dusit hayvanat bahçesine akın etti. Tayland’da 1940 yılında Batı ülkelerinin takviminin benimsenmesinden beri, tüm Hindiçin ülkelerindeki geleneksel yeni yıl “Songkran” bayram olarak kutlanıyor. (Fotoğraf: AP) STOCKHOLM OSMAN İKİZ İkinci sınıf Avrupalılar A vusturya kaçak ekonomiden mustarip. Yanlış duymadınız. Burada da yolunda gitmeyen işler var. İzole politikalarla kendisini pamuktan kalelere kapatmış bu ülke, gerek suç oranlarının artması gerek halkın artan refah talebini karşılayamayışıyla, kısır bir döngüye girmiş durumda. Birkaç büyük ülkeyle başlayan Avrupa serüveni, karşılaştırmalı ekonomik üstünlüğe sahip olan ülkeler aleyhine bir durum oluşturduğundan beri, agresif bir tutum içerisine giren topluluğun ekonomik birliğin tanımını ve kapsamını işlerine geldikleri gibi yorumlaması uzun süredir dünya piyasalarını karıştıran bir mevzu. Yeni üyelikler, Japonya ve Çin'in aktif ticaret potansiyeli, stratejik öneme sahip kilit endüstriler ve gıda sektörü birliğin başını ağrıtan belli başlı noktalar. Marjinal götürü göz önünde bulundurulduğunda sosyal devlet imajının sarsılması, demokrasi ve medeniyet ikilisini ağızlarından düşürmeyen, bu ekonomik topluluğu ikiyüzlülükleriyle karşı karşıya bırakıyor. Avrupa Birliği'nin kamuoyu yoklamalarından sorumlu birimi Eurabarometre'nin bu yılın başındaki verileri de zengin Avrupa'nın tökezlediğine işaret ediyor. İstatistiklere göre AB ülkelerinde yaklaşık 20 milyon vatandaş vergi kaçırıyor. Avrupa'nın küçük ama Türkiye'nin AB yolunda bir hayli başını ağrıtan ülkesi Avusturya'da ise bu sayı 500 bine kadar ulaşıyor. Kaçak işçi kategorisinde orta ve doğu AB ülkeleri yüzde 10 ile ilk sıralarda bulunurken; alt başlıkta Avusturya, altıncı sırada kendine yer buluyor. Kaçakçılık bu ülkede en çok ev işlerinde ve küçük ticari kurumlarda yaşanıyor. Yaşlılardan çok gençlerin kaçak ekonomide rol sahibi olmaları entegrasyon sorunu yaşayan göçmenler için ikinci bir negatif unsur. Tüm bu olumsuzlukları kaldırmak için kamuoyunda çeşitli formüller türetildiyse de ortak olarak; dolaylı isçilik giderlerini düşürmek (düşük maaş sektöründe vergiyi de düşürmek), daha çok denetim, AB ülkeleri arasında daha yakın işbirliği gibi önlemler ilk sırayı alıyor. VİYANA Geçen aylarda Der Standard'a konuşan Avusturya Eyaleti İşçi Piyasası Uzmanı Josef ÖZLEM ŞENER Moser geçen yılki gerçek işsizlik oranının resmi olarak açıklanandan yüzde 50 daha fazla olduğunu vurgulayarak geniş işsiz kitlelerin göz ardı edilemeyeceğini belirtiyor. Hükümet ise açıklamaları ve istatistikleriyle durumun zannedilen kadar kötü olmadığını kamuoyuyla paylaşmakta ısrar ediyor. İnananlar ise çok az. Küçük ülke konumunu dünya siyasetinde çoğu zaman başarılı olarak kullanmayı bilen Avusturya, bu konuda eli kolu bağlı, çözümden çok günü kurtaran bir anlayışa sahip görünüyor. Yabancıların entegrasyonu konusunda kötü şartlara sahip olan bu ülkede ayrımcılığa karşı koruma da doğal olarak yok. Ülkede, yabancıların iş pazarına girmesi zorlaştırılarak, uzun vadede yabancıların yasal şekilde yaşamaları engelleniyor. Vatandaşlığa geçmekse apayrı bir sorun. 10 yıllık bir yerleşimin ardından devlet gerekli niteliklere sahip olduğu kanaatine varırsa belki. Bu sebeple Avusturya Sendikalar Birliği de Avrupa çapında standart asgari ücret oluşturma üzerinde çalışıyor. Avusturya'da şu an yaklaşık 1.5 milyon göçmen bulunuyor ve bu sayıyı toplam nüfusa vurduğumuzda ülkenin yüzde 17'sinin eşit olmayan çalışma şartlarında geçimini sağladığı ortaya çıkıyor. Bunlara bir de Romanya, Bulgaristan gibi ülkelerin AB'ye alınmasıyla, ülkede ucuz ve kaçak çalışma stili eklenince durum sarmal bir yapıya dönüşüyor. Ama iş ne burada yaşamakla ne de buranın vatandaşlığına geçmekle bitiyor. Aslında göçmenler de buradaki sefilliği kendi ülkelerindekine göre daha çekilir buluyorlar. Kısa vadede eşitsizlik içinde hayatlarındaki dengesizlikleri eşitlemeye çalışıyorlar, sıradan bir iş başvurusunda bile isimlerinin değişikliği ve geldikleri yerlerin rakipleri karşısında dezavantaj oluşturduğu bir toplumda. Buradaki iş kanunları öncelikli olarak ülkenin gerçek sahiplerine yönelik. Kısacası dağdan gelip bağ sahibi olmuş Avrupalıyı kovamıyorsunuz. Utku Ailesi’nin yeni ferdi, Sinem’in kardeşi dünyamıza hoş geldin diyoruz. Dış Haberler Servisi C M C MY B EMRE’ye Meclis'e getirileceğini açıkladı. Acaba ikili görüşmede bu konuda baskı altında mı kaldı diye düşünmemek elde değil. Çünkü Türkiye’nin AB üyeliğini destekleyen İsveç’in taleplerde kararlı olduğu, Reinfeldt’in konuşmasında açıkça görüldü. “İsveç’in dönem başkanlığında işler kolaylaşır mı” yollu soruya İsveç Başbakanı’nın yanıtı açıktı: “Bu, Türkiye’nin ne kadar adım attığına bağlı.” Atılacak adımları da saydı: “ Kürtlerin ve azınlıkların hakları verilmeli. Reformlar devam etmeli.” Erdoğan bunun üzerine “Sosyal güvenlik yasasını, vakıflar meselesini hallettik. 301'i de değiştireceğiz” dedi. İsveç Başbakanı Reinfeldt, bu arada öğrencisiyle övünen öğretmen gibi, başını yana eğmiş, gülümseyerek dinliyordu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle