07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 NİSAN 2008 PAZAR 10 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI B B B B B B B B PB 25 25 27 23 28 28 28 28 20 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB PB B B B B B B B 16 18 17 18 24 24 24 18 27 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B PB PB PB PB B B Y 25 24 24 25 23 23 15 13 13 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun kuzey ve doğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Doğu Karadeniz’in doğusu, Doğu Anadolu’nun doğusu ile Gümüşhane, Bartın ve Erzincan çevreleri yağmur ve sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığı tüm yurtta 3 ila 5 derece artacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih PB PB PB Y PB Y Y PB Y 5 6 8 12 12 12 12 15 12 Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y Y PB PB Y PB Y PB Y 13 18 17 14 20 28 16 24 13 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Stockholm PB PB B PB PB PB PB B B 19 20 19 25 20 19 22 28 28 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu Yağmurlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada viz’ gerektiğini” söylemesi AKP iktidarı ile uyum sağladıklarına kanıt. Barroso’nun sözlerinden yola çıkarak Türkiyemizin kimi ulusal sorunlarını AB gözü ve mantığıyla çözümlemek kolay. Örneğin Güneydoğu ve Kürt sorunu. AB mantığına göre üniter devlet ve ulus devlet ilkesinde direnmenin ne gereği var? İstenilen nedir? Şimdilik kültürel ve azıcık siyasal haklar mı? Kürtlere azınlık statüsü ve Türk devleti içinde ayrıcalık tanımak mı? Anayasaya devletin Türk ve Kürt halklarından oluştuğunu yazmak mı? Daha sonra TürkKürt konfederasyonu kurulmasına olanak sağlayan açılımlara olanak sağlamak mı? Madem ki AB’ye üyelik uğruna, AB ilkelerini yerine getirmek zorundayız. Ver gitsin, ver kurtul! ??? Peki, ne yapmalıyız? Barroso açıkladı: “Her zaman istediğimizi elde etmek” olanak dışı olduğuna göre üniter, ulus devlet ilkesinden vazgeçmeli ve AB’nin “Bazen taviz gerekir” ilkesine sarılarak Güneydoğu’da Kürt devletinin temellerini atacak uygulamalar için Kürt milliyetçiliğinin isteklerine şapka çıkarmalıyız. Örneğin Kıbrıs konusunu çözümlemek istiyorsak, Barroso’nun önerdiği ilke doğrultusunda davranmamız gerekiyor. Kıbrıslı Türklerin, AB üyesi güneydeki Kıbrıs Cumhuriyeti’nde azınlık olmalarını kabul etmeli; iyi niyetimizi kanıtlamak için adadaki Türk askerini derhal çekmeliyiz. AKP hükümeti zaten güneydeki Kıbrıs Rum Cumhuriyeti’ni tanımaya hazır ve böylece AB’nin “uzlaşı ruhuna” uygun hareket ediyor. İçerideki baskı olmasa, örneğin AB’nin uzlaşı ruhu adına Kıbrıslı Rumların Türk hava ve deniz limanlarını kullanmalarına ha izin verdi, ha verecek! Örneğin AB’nin “taviz” veren “uzlaşı ruhuna” uygun davranabilmek için AKP’nin gerçekte temel hedefi olan kamuda ve hatta artık bütün Türkiye’de elbette kara çarşafa, türbana, takkeli, cüppeli uygun bir toplum yaratmalıyız. ??? Ha, Barroso’nun bu “son müdahalelerine” sivil otoritelerden neden ses çıkmıyor? Hükümet, üyelik uğruna ulusal sorunlarımızdan ve laik Cumhuriyetin temel ilkelerinden vazgeçemeyeceğimizi niçin bu adama söyleyemiyor diye düşünenler çıkabilir, ama böyle düşünmek, bir yanlışa imza atmak, bugüne değin AB ilkelerini amaçları uğruna kullanan AKP’yi tanımamak demektir. Zaten Barroso’ya sözü olmayanlar başka kapılardan medet umuyor. AB Komisyon Başkanı’nın “Türkiye’nin AB’nin siyasi, sosyal ve ekonomik gelişmelerini izleme anlamındaki yetkisini kabul ettiğini” öne sürerek “bu yetkiyi kullandıklarına” boynunu büken, karşı ses çıkaramayan siyaset ve medya; örneğin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ’un bir cümlesini manşetlere taşıyor. Orgeneral, “kimsenin Türkiye’den belirli bir etnik gruba bireysel alanı aşacak ve ulus devlet ile üniter devlet yapısını tehlikeye sokacak haklar tanımasını bekleyemeyeceğini” söylüyor. Tabii Orgeneral Başbuğ’un sözleri, “uzlaşı ruhu için taviz gerektiğini” dayatan Barroso anlayışına ters düşen sözler. “AB, Türk ordusunun etkisini neden kırmak istiyor” diye kimileri de sorup duruyor. Yanıt: Sivil kesim suskun kalırken; asker, AB’ye çözüm için, uzlaşı için ulusal sorunlardan ödün verilmesine karşı çıkıyor. Merhaba ulusal ses, güle güle Barroso! Yargıtay’dan 24 delil ? Baştarafı 1. Sayfada GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY dın. İyi bir Osmanlı şehridir fakat saffetini koruyamamıştır, biraz bozdu... asker bozdu... asker, subay kadınları açık gezince yeni yetişen nesiller böyle mekteplerde, zor noktalar... Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün Gülen ve örgütü hakkındaki 21 Nisan 1999 tarihli raporu. Maltepe Askeri Lisesi’ne sızma çalışmaları ile ilgili soruşturma dosyası: Gülen örgütü amaçları karşısında en büyük engel olarak gördüğü TSK’ye nüfuz etmeye özel bir önem vermektedir. Özel imkânlar sağlayarak subay, astsubay çocuklarını okul ve dershanelerine kaydetmeye çalışmakta, askeri liselerdeki öğrenciler ile irtibat kurarak Işık Evlerindeki toplantılara bu öğrencilerin katılımlarını sağlayarak Risalei Nur ve Fethullah Gülen’e ait kitapların okutulması ve bantların dinletilmesi faaliyetlerinde bulunmaktadırlar. Genelkurmay Başkanlığı’nın raporu: Devletin bütün kadrolarında, bürokraside, eğitim, asker ve emniyette kadrolaşarak, vakıf, okul ve dershanelerle eğitilmiş taban oluşturmayı, gizli ve örtülü yöntemiyle yurtiçinde ve yurtdışında faaliyet göstererek Atatürk ilke ve inkılaplarını ortadan kaldırmayı demokratik laik sistemi yıkarak İslami esaslara dayalı bir devlet kurmayı hedeflediği... Emniyet Genel Müdürlüğü raporları: Faaliyetlerin ağırlıklı olarak legal kurum ve kuru luşlar vasıtasıyla yürütüldüğü, hem yurtiçi hem yurtdışında eğitim kurumları vasıtasıyla çeşitli dallarda başarılar sağlamak suretiyle eğitim alanlarında kendi propagandalarını yaptıkları, bu şekilde eğitim kurumlarına halkın rağbet etmelerini sağladıkları, şirketler vasıtasıyla özel okulların işletildiği, Türkiye ve diğer ülkelerde, eğitim kurumları başta olmak üzere açılan kurumkuruluşların koordinesini sağlamak ve faaliyetlerini sürdürmek amacıyla hiyerarşik olarak ülke, bölge, il, semt, ev sorumlularının (imamların) bulunduğu, bazı büyük şirket ve vakıflara bağlı bölge ve il şube başkanlarının da yapılanmada etkili oldukları... Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın Abant Toplantısı: Fet Sınavda türbanlı öğrenci BEKİR ŞAHİN GAZİANTEP Gaziantep’te dün yapılan Açık İlköğretim Sınavı’na türbanlılar hiçbir engelle karşılaşmadan girdiler. EğitimSen Şube Başkanı Ali Ersönmez, bu konuda Danıştay kararı olduğunu anımsatarak, “Yasalar hiçe sayılıyor.Yasayı tanımıyorlar. Hem türban konusunda, hem atamalar konusunda Danıştay kararları uygulanmıyor” dedi. 19 Ma yıs Lisesi’nde gerçekleştirilen sınav öncesinde öğrenciler girişte polis tarafından üst aramasından geçirildi. Türbanlı öğrenciler ise okul yöneticilerinin hiçbir müdahalesiyle karşılaşmadan sınava girdiler. Okul Müdürü Fatih Çelik, türbanlıların sınava girmesinde hiçbir yasal engel olmadığını savundu. EğitimSen Gaziantep Şube Başkanı Ali Ersönmez ise türbanlı öğrencilerin sınava alınmasının hukuksuzluk ve yargıya karşı gelmek olduğunu vurguladı. hullah Gülen’in onursal başkanlığını yaptığı bu toplantıda, laiklik ve devlet kavramları erozyona tabi tutulmuş, hak ve özgürlüklerin tanımı ve sayımında laikliğin kısıtlayıcı bir ilke olarak yer almaması gerekir denilerek, yasalarda yer alan laikliği koruyucu düzenlemelere karşı çıkılmıştır. Nurettin Veren katıldığı televizyon programında, örgütün para kaynakları, kontrol ettiği büyük mali gücün çapı, finans, sanayi, eğitim, sağlık ve medya sektörlerinde sahip olduğu firma, kuruluş ve yatırımlar, vakıflar, paraların nasıl toplandığı, bu İslamipolitik örgütün nasıl kurulduğu, yönetildiği ve işlediği, başta mülkiye, Silahlı Kuvvetler, Emniyet ve Mili Eğitim olmak üzere devlet içinde nasıl örgütlendiği hakkında bilgi vermiştir. Gerektiğinde belirtilen kişi dinlenerek, örgütün yapısı ve finans kaynakları hakkında detaylı bilgiler de elde edilebilir. Yargıtay Birinci Başkanlığı’na ulaştırılan itirazda, “Dosya kapsamında yer alan ve özetle aktarılan iddiayı sabit kılan deliller bağlamında Gülen’e yüklenen suçun” değerlendirmesi şöyle yapıldı: “Fethullah Gülen’in ülke içinde oluşturup, daha sonra ülke dışında organize edip yönettiği örgütün, Türkiye’de mevcut anayasal düzeni değiştirmek ve laiklik ilkesini de kaldırarak, yerine şeriat esaslarına dayalı devlet kurmak amacında olduğu, devlet idaresini ele geçirmeyi hedeflediği, sanık Fethullah Gülen’in yurtdışına çıktığı 21 Mart 1999 tarihinden sonra da aynı amaç doğrultusunda faaliyetlerini sürdürdüğü, teşekkülün varlığını koruduğu sonucuna varılmıştır.” Başsavcılığın itirazını Yargıtay Ceza Genel Kurulu görüşecek. Kurulun başsavcının görüşü doğrultusunda karar vermesi durumunda Gülen’in şeriat amaçlı, devlet için çete kurduğu kesinleşecek, ancak zamanaşımı nedeniyle Gülen hüküm giymeyecek. Başsavcılığın suçun sürdüğü yönündeki değerlendirmesi ışığında Gülen hakkında yeni soruşturma da gündeme gelebilecek. katılımlı mitinge gelenler için şunları söyleyebiliriz: 1 Cumhuriyet değerlerine yüzde yüz inanmış, karşılıksız her şeyi yapabilecek bir kadro. 2 Türkiye’nin gidişi karşısında bir şeyler yapılması gerektiğini görüp, yaptıklarını yetersiz bulan, “daha ne yapabiliriz” sorusuna yanıt arayan bilinçli insanlar. 3 Yönü belli, ama bu yöne kiminle, hangi lider kadrosuyla gidileceğini göremeyen, içindeki karamsarlığı atmaya çalışan insanlar. 4 Toplumun bütün kesimleriyle bütünleşmek gerektiğine inanmış, bunun hangi yöntemlerle yapılabileceği konusunda net bir yol haritası olmayan, yalnızlık duygusunu ancak bu tür meydanlarda atabilen insanlar. ??? İnsan manzaralarına geçelim... Kahramanmaraş’tan gelenler, “Sabaha kadar yolculuk yaptık, Ankara’ya indik ayaktayız, akşam da geri döneceğiz” dediler, devam ettiler: “Tarım yok oluyor. Miting yapmak istiyoruz, Ziraat Odaları Birliği yardım etmediği gibi, mitingimizi engellemeye çalışıyor!” Kahramanmaraşlı çiftçiler bugün kent merkezinde buluşacak! Hatay ve ilçelerinden çok sayıda insanla karşılaştım. “Şunu mutlaka işlemelisiniz” dediler: “Bizim bölgenin özelliği gereği, Fethullah Gülen başta olmak üzere cemaatçiler daha yoğun gelmeye başladı. Yanlarına kaymakamı, devlet görevlisini alıp okullara girmeye çalışıyorlar.” Düzceliler sevgiden doğan sitemle seslendiler: “Düzce’deki kimi olumsuzlukları yazdınız, haklısınız ama, biz de varız!” Hep telefonlarla konuştuğum doktor Aydın kardeşimle miting alanında görüştük. Son dönemde Cumhuriyet’in daha fazla okunması için daha yoğun çaba harcıyormuş. Ona şöyle seslenmeye başlamışlar: Gazeteci doktor! 456 Nisan’da Konya Selçuk Üniversitesi’nde 4. Ulusal Atatürkçü Düşünce Toplulukları Çalıştayı’nı düzenleyen gençler, yayımladıkları sonuç bildirisini verdiler. Bildiri ayrıca yazmaya değer. ??? Böylesi büyük buluşmalarda aklıma ilk şu iki söz gelir: Hiçbirimiz hepimiz kadar güçlü değiliz! Halktan büyük güç yoktur! Tandoğan’da bir kez daha bu duyguları yaşadım. Gerçekten de halktan büyük güç yoktur... Hangi halktan? Bilinçli halktan... Hem kendi haklarına sahip çıkan, hem devletin yapısını sağlam tutan halktan... Tıpkı sağlıklı bir ağaç gibi, dallarının güçlü ve güzel olması için köklerinin sağlam kalması gerektiğini bilen halktan... Tandoğan’da böyle bir halk mayası vardı. İş, bu mayayı topluma çalmakta! Tandoğan mayası toplumla ne kadar çok kucaklaşabilirse, o kadar çok güçlenecek... O kadar çoğalacak... Maya, toplumu korkutarak ya da öfkelendirerek çalınmaz... Çocukluğum Toroslar’ın eteğinde geçti. Yazları Ümmü ninemle yaylaya çıkardık. Işıklar içinde yatsın; Ümmü ninem yoğurdu şöyle mayalardı: Sütü kaynattıktan sonra soğumasını bekleyeceksin... Küçük parmağını yakmayacak ılıklığa gelince, mayayı koyacaksın... Süt ne çok soğuk olmalı, ne çok sıcak! Ümmü nine, mayayı süt soğuk ya da sıcakken koyunca ne olur? “Süt bozulur, işe yaramaz... Emek de boşa gider, maya da!” TEDAVİSİ DEVAM EDİYOR RAND: Kutuplaşma büyüyecek ABD Hava Kuvvetleri tarafından desteklenen kuruluşun raporunda,Türkiye’de son 20 yılda yükselen İslami hareketlerin simgesinin türban olduğuna dikkat çekildi MAHMUT GÜRER ankcum?cumhuriyet.com.tr ÜVEY BABA TUTUKLANDI Sezer’den Selçuk’a mesaj İstanbul Haber Servisi Rahatsızlığı nedeniyle 15 gündür Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi’nde tedavi gören İlhan Selçuk’a bypass ameliyatı öncesi gerekli testler yapılıyor. Selçuk, sağlık durumunun elvermesi durumunda yarın ameliyat olacak. 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Selçuk’u ameliyat öncesinde iki kez arayarak geçmiş olsun dileklerinde bulundu. Rıfat Ilgaz’ın kızı Yıldız Ilgaz da Selçuk’u telefonla arayarak geçmiş olsun dileklerini iletti. Selçuk’u dün ziyaret edenler arasında bulunan Ciner Holding Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Ciner, Tofaş Oto A.Ş. eski Genel Müdürü Uğurman Yelkencioğlu, geçen yıl yaşamını kaybeden siyasetçi ve devlet adamı Prof. Dr . Erdal İnönü’nün eşi Sevinç İnönü, Türk basınının duayenlerinden gazeteciyazar Metin Toker’in kızı Gülsüm Bilgehan Toker, eski Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan ve kardeşi Günay Çapan, İlhan Selçuk’un çocukluk arkadaşı Avukat Münir Karan, eski Sağlık ve Sosyal Yönetim Bakanlığı Müsteşarı Doç. Dr. Tonguç Göker, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) Mimarlık Fakültesi emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esad Suher ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Mimarlık Fakültesi emekli Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Hande Suher, İTÜ Rektörü Prof. Dr. Faruk Karadoğan, gazeteci Özcan Güneş ziyaretçi defterini imzaladılar. DTP Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal ve karikatürist Bedri Koraman Selçuk’a geçmiş olsun telgrafı yollarken, Kanada’dan Selma Bartan adlı bir okuyucu mektup göndererek geçmiş olsun dileklerini iletti. Çocuğa işkence MİLAS (Cumhuriyet) Muğla’nın Milas ilçesinde birlikte yaşadığı kadının 6 yaşındaki kızına işkence yaptığı iddiasıyla gözaltına alınan A.G. tutuklandı, kızın annesi Ü.Ç. ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Milas Kaymakamı Bahattin Atçı, “Öz babası çocuğu kabul etmedi. Mahkeme, çocuğun öz babası hakkında da velayeti kötüye kullanmaktan dava açtı. Çocuğun, psikolog gözetiminde Sosyal Hizmetler Çocuk Yuvası’nda gözetim altına alınmasına karar verdi’’ diye konuştu. Çocuğun öz babası Kadir Ç. ise “Çocuğa kim işkence yaptıysa ondan şikâyetçi olsunlar. Babasının kim olduğunun tespiti için adli makamlara başvuracağım’’ dedi. ANKARA ABD Hava Kuvvetleri tarafından desteklenen, RAND Araştırma Kuruluşu tarafından hazırlanan “Türkiye: ABD’nin Güvenlik Partneri” adlı raporda, ABD’nin Türkiye’yi kaybetmemesi gerektiği vurgulanırken, “İslamcı grupların siyaset arenasına inmesiyle birlikte Kemalist elitin klasik dış politika yaklaşımı yara aldı” ifadesine yer verildi. Raporda Türkiye ve ABD’nin ortak bakışıyla Ortadoğu’daki durumun yanı sıra çelişen politikaları da anlatıldı. Türkiye’nin İran’a yönelik olası bir operasyona kesinlikle karşı çıktığı vurgulanırken, son dönemde geliştiri len ekonomik işbirliğine de dikkat çekildi. Raporda, “Aşırı İslamcılık” adı altında farklı bir bölümün bulunması da dikkat çekti. Raporda özetle şu saptamalara yer verildi. Türk toplumundaki değişiklikler, ABD’ye bakışın değişmesine neden oldu. Türkiye’deki demokratikleşme hareketi, beraberinde yeni grupları da getirdi. İslamcı grupların devlet politikalarına karışmasıyla Kemalist elitin klasik dış politikası yara aldı. Bu nedenle Türkiye, 2030 yıl öncesine göre çok daha farklı bir politik duruş içerisinde yer alıyor. Taraflar arasındaki gerilim ve siyasi arenadaki yeni aktörler, laikler ile İslamcılar arasındaki kutuplaşmanın artmasına neden olacak. Türkiye son 20 yılda özellikle İslami ha reketlerin yükselişine şahit oldu. İslami hareket kendini sembollerle ve özellikle “türban” ile ortaya koydu.Ülke yeni stratejilerini daha çok Ortadoğu’ya yöneltti. Batılı ortakları ve ABD ile ise daha farklı stratejiler oluşturdu. Türkiye, bağımsız bir Kürdistan kurulmasına tamamıyla karşıdır. Türk yetkililer bunun Türkiye içinde yaşayan Kürtleri de hareketlendireceğinden korkmaktadır. Bu konunun çözümü Türkiye ile Irak’taki Kürt liderler arasında kurulacak diyalog ve Bölgesel Kürdistan yönetiminin PKK’ye tamamen sırtını dönmesiyle gerçekleşebilir. ABD; Türkiye’ye PKK ile ilgili daha çok destek vermelidir. Sürekli büyüyen ve yükselen ABD karşıtlığı ancak bu şekilde ortadan kaldırılabilir. / IŞIL ÖZGENTÜRK ? Baştarafı Arka Sayfada yaratırdın. Sen ki şanssızlık erken ölmüşsün, hadi bugünlük görevi ben yerine getireyim. Bak, açıkça kopya çekip hikâyeye gene senin en güzel oyunlarından, herkesin usul usul gergedanlaştığı (birbirinin aynı olmaya başladığı) bir toplumdaki çöküşten söz ettiğin Gergedanlar adını verdim. Hayır hayır, “Gergedanlaşma” daha uygun olacak. Şimdi sen bilmiyorsun, bizim yaklaşık on beş yıldır türban, şeriat düzeni diye vazgeçemediğimiz ve asla çözemediğimiz ya da tam anlamıyla çözmeye yanaşmadığımız iki konumuz vardır. Keyiften gülmeye başladın değil mi? Bundan daha güzel bir absürd tiyatro konusu olabilir mi? Neyse biz bu sorunla kıran kırana birbirimize girerken Suudi Ara Cevap ve Düzeltme Cumhuriyet gazetesinin 27.11.2007 tarihli sayısının 9. sayfasında, müvekkil Hasan Karahasanoğlu’nun ismine yer verilerek “Kente çeteler hâkim” başlıklı ve Yaşar Miraç imzalı haber tamamen hayal mahsulü olup müvekkili hedef göstermekte ve kişilik haklarına saldırı niteliği taşımaktadır. Müvekkilim, söz konusu haberi yapan Yaşar Miraç’ı ve yazıda sözü edilen kişilerin hiçbirini tanımaz. Yaşar Miraç ile yahut bir başka muhabirinizle röportaj, mülakat, konuşma yapmamıştır. Muhtemelen muhabirinizin bir başkası ile yaptığı röportaj sehven müvekkilim ile yapılmış gibi habere yansıtılmış, konuşmalar karıştırılmıştır. Aksi takdirde bir yalan haber, müvekkilimin artniyetle ve kasten hedef gösterilmesi söz konusudur ki bu tür davranışlar yasalarımızda suç olarak tanımlanmıştır. Bu vesile ile haber yaparken başta Basın Kanunu olmak üzere tüm yasalara ve meslek ilkelerine titizlikle riayet edilmesi gerektiğini hatırlatır, basının toplum ve kitleler üzerindeki etkisi nazara alınarak insanlarımızın bu tür gerçek dışı ve talihsiz haberlere muhatap olmamaları ve bazı kesimlere karşı hedef gösterilmemesi konusunda daha titiz davranmanızı dileriz. 21.01.2008 Hasan Karahasanoğlu vekili Av. Orhan Öngöz Hayatımız Bir Absürd Tiyatro bistan’ın Cidde kentinde kuaförlük yapan bir yurttaşımız, Mısırlı komşusunun “Allah’a küfretti” diye şikâyet etmesi üzerine ölüm cezasına çarptırılıyor, üstadım “hukuk, insan hakları” diye tuhaf sözler söyleme, o ülkede şeriat kanunları işliyor ve o idam mahkumu garibim, aylardır Türk hükümeti tarafından kurtarılmayı bekliyor. Suçu yeniden ele alalım, suç ne? “Allah’a küfretmek.” Üstadım, hikâyenin can alıcı bölümü şimdi başlıyor, bizim ülke ahalisi İspanyollardan sonra en çok küfreden ahalidir. Üstelik bu küfürler, ne yazık ki burası bir oyun sahnesi değil, ciddi bir gazete köşesi, yazamamevet, bu küfürlerin büyük bir kısmı “Ananın a…” ve Allah üstünedir. Özellikle bazı bölgelerde günlük konuşma, “Senin Allah’ını s…” diye başlar. Üstadım, oyunun ana entrikası şimdi başlıyor, yurttaşımızın idamını engelleyemedik varsayalım, çünkü bizim iktidar da bugünlerde yargıda, nedeni de şeriat düzenine en azından sempati duymak. Bu sempati aşka dönüşürse iktidarın işi çok zor, çünkü ülkenin yarısından fazlası, özellikle erkek kısmı idam edilecek demektir. Üstat, buradan da hemen bir oyun daha çıkar, analarına ve Allah’a küfretmeye pek meraklı erkeklerin ortadan kalktığı bir kadın ülkesinde bakalım işler nasıl gelişir? İşte bir merak konusu, işte bir absürd oyun başlangıcı. Bitmedi, şu giderek kararan dün [email protected] C MY B C MY B yamıza biraz renk katan içki, bizim iktidar tarafından pek sevilmiyor; öyle ki geçim kaynağı turizm olan ilçe ve illere bile içki yasağı getiriliyor, ama öte yandan ülkemizin en gelişmiş turizm bölgesi, “legal bir gay ve lezbiyen bölge” ilan edilmeye çalışılıyor, bunun için bir çaba, bir çaba… Bu arada Diyarbakır’ın bir ilçesinde belediye başkanı kan davası nedeniyle ilçeye giremiyormuş, 20 yıllık bir zaman içinde ilçede erkeklerin en az 70 tanesi eceliyle değil, kan davası nedeniyle ölmüş. Rahmetli üstatlar, bu kadarı size bile fazla geldi değil mi? Bana da! Bu arada yukarıdan bana birer teşekkür göndermeyi ihmal etmeyin. Yerinize epey çalıştım. Bir işaret yeter, ben çakarım.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle