06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 MART 2008 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr 15 ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK BM Kalkınma Programı’nın raporuna göre dünya ortalaması aşılamadı, işte 21. yüzyılın Türkiye’si: İnsani gelişme ‘lafta’ kaldı Ekonomi Servisi Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) “Türkiye 2008 İnsani Gelişme Raporu’’na göre, Türkiye, genç işsiz oranında 177 ülke arasında 10’uncu sırada, eğitim endeksinde ise 104’üncü sırada bulunuyor. UNDP’nin İnsani Gelişme Raporu’nda Türkiye, sağlık, eğitim, bilgi ve düzgün bir yaşam standardı konularında dünya ortalamasının altında kaldı. 177 ülke arasında Türkiye’nin konumunu gözler önüne seren İnsani Gelişme Endeksi, şu çarpıcı sonuçları ortaya koydu: Temel eğitim alamadan okuldan ayrılan öğrencilerin oranının en Selçuk ve Demokrasi Davası Cuma günü sabaha karşı Cumhuriyet rejiminin değerlerinin günümüzdeki en seçkin temsilcisi İlhan Selçuk ile Doğu Perinçek, Kemal Alemdaroğlu ve diğer yurtseverlerin gözaltına alınması, iktidarın bu değerlere karşı açtığı kapsamlı, çok yönlü ve büyük savaşın doğrudan sonucudur. Cumhuriyetin değerlerinde laiklik vardır; demokrasi vardır ve sosyal hukuk devleti vardır. Gelinen noktada AKP iktidarı, “sadece” seçmen desteğinin büyüklüğü ile eşit ve özdeş gördüğü demokrasiyi kullanarak, laikliği adım adım ortadan kaldırmanın, kendince “kutsal” uğraşısı içindedir. Selçuk’a gözaltı, yalnız bir güçlü yazarı susturma ve aynı doğrultuda düşünenlere “gözdağı” verme olayı değildir. Bu girişim, Cumhuriyet gazetesiyle özdeşleşen bir özgür ve bağımsız basın duruşunu “vurmayı” amaçlamakla kalmıyor. AKP iktidarı demokrasinin ana dayanaklarını hızla “doğruyor”. Sorulması gereken asıl soru şudur: Gözaltı olayı, toplumun çağdaşlaşmasını durdurmayı; eğitimde bilimselliği geriletmeyi; devlet kadrolarının ele geçirilmesini tamamlamayı ve böylelikle çoğunluğun diktasına dayalı bir baskıcı toplumsal ve siyasal yapı kurmayı mı içermektedir? Açıktır ki AKP iktidarının uygulamaları, Selçuk’a gözaltı ile çok daha kolaylaşacaktır. Öyleyse, Selçuk’un severek kullandığı bir sözcükle sonu karanlık bir gidişin temelleri mi “tohumlanıyor”? Bu soruya doğru yanıt verilmesi gerekiyor. ??? Yargıtay Başsavcılığı’nın açtığı AKP’yi kapatma davası, günlerdir gündemdedir. Ancak tartışmalarda iki nokta göz ardı ediliyor. Yok sayılan ayaklardan biri parti içi demokrasidir; diğeri de AKP karşısında güçlü bir muhalefet partisinin bulunmayışıdır. ??? İlk sorgulanması gereken, siyasi partilerin iç işleyişinin ne kadar demokratik olduğudur. Siyasi parti yapıları, genel başkana bağlılığa göre kurgulanmıştır. Diğer olağanüstü yetkileri bir yana, bir partide kimlerin milletvekili adayı olacağına genel başkan karar verir. Geçen seçimlerde Başbakan, AKP Genel Başkanı olarak, diğer parti başkanları gibi, 550 kişilik milletvekili aday listesi yaptı, üstelik adayların seçim bölgelerindeki sıralamasını da kararlaştırdı. Yasama organı böyle oluştu. Yasama organı, genel başkanların, çoğunluğu sağladığı için de AKP Genel Başkanı’nın iradesiyle oluşuyor. Burada Başbakan’ın iradesiyle milli irade iç içe geçiyor; gerçekte birincisi ikincisinin yerini alıyor. AKP Genel Başkanı sonra başbakan oluyor, yani “yürütme gücünün” başı oluyor. Böylelikle, birbirinden bağımsız olması gereken yasama ve yürütme gücü Başbakan’da birleşiyor; nesneleşiyor; bir kişiye dönüşüyor. Çıplak gerçek budur. Başbakan, siyasetin bu niteliğini bile bile “Açılan dava, milli iradeye saldırıdır” diyebiliyor. Demokratik içeriği olmayan bir yapı, demokrasi diye topluma sunuluyor. Bu tutum dalga dalga yayılıyor. Kendileri demokrat olmayanlar, demokrasi savunucuları kesiliyor. Bir de dış boyut var. Herhangi bir demokratik ülkede, milletvekili adaylarının tamamının parti genel başkanı tarafından saptanması, hiçbir biçimde söz konusu olmaz, olamaz. Böyle bir uygulama, oralarda kimsenin aklına gelemez. Durum böyleyken, bu ülkede uçan kuşa karışacak kadar her konuda istekte bulunan ABD ve AB sözcüleri, siyasi parti yapılarının demokratikleşmesi konusunda ağızlarını açmıyor. Ama AKP’yi kapatma davası açılınca bu ülkenin yargı kurumuna saldırmayı iş ediniyor. Bu tutum, demokrasi konusunda tam bir ikili ölçü kullanmadır. Eğer ABD ve AB sözcüleri bu yaklaşımlarıyla “Sizde hukuk yok, demokrasi de ancak bu kadar olur” demeye getiriyorlarsa, ki öyle görülüyor; bu aslında tam bir “aşağılama”dır. Başta siyasetçiler ve yazarlar olmak üzere bu ülke insanının önce bu aşağılamaya karşı isyan etmesi gerekiyor. ??? Dava açılması bağlamında tartışılması gereken önemli bir konu da, AKP iktidarının karşısında güçlü bir muhalefet partisinin bulunmayışıdır. Eğer güçlü bir muhalefet partisi olsaydı, AKP, önce seçimlerde bu derece başarılı olamaz; sonra da, laiklik konusunda bu ölçüde saldırgan, yönetimde dengesiz, denetimsiz, dizginsiz ve gözü kara gitmezdi. AKP, devlet kadrolarına adam yerleştirmede yandaşları için bu kadar ısrarcı olmaz; eğitimi dinselleştirmek amacıyla akıl almaz yollara başvuramazdı. Demokratikleşme başarısızlıkları, ekonomik durgunluk karşısındaki duyarsızlığı ve AB sürecindeki tıkanmanın doğal sonucu olarak da kamuoyunun AKP desteği iyice zayıflardı. Bu nedenle, ülke bu siyasi darboğazdan yalnızca muhalefetin güçlenmesiyle çıkabilir. Muhalefet, önce kendi iç yapısında demokratikleşerek, sonra da halkla bütünleşerek bu açmaza çözüm üretebilir; daha doğrusu, kesinlikle üretmelidir. Aslında nisan sonunda yapılacak “CHP Kurultayı, bir yönetim ve anlayış değişiminin yollarını açarsa” demokratikleşerek güçlenecek muhalefet, yaklaşan yerel seçimlerde AKP’nin “seçmenden bir ilk uyarı” almasını sağlayabilir. Halk sandıkta AKP’ye de, onun iç ve dış savunucularına da gereken demokrasi dersini verir. Muhalefet bunu başarırsa demokrasi kazanır; ülke kazançlı çıkar; açılan dava da, ülkenin siyasi tarihinde “demokrasi davası” olarak yerini alır. Asıl demokratik sorumluluk muhalefetindir ve tek sağlıklı çıkış yolu da budur. [email protected] ? Genç işsiz oranı en yüksek olan ülkeler sıralamasında ilk 10’da. Eğitimin kalitesi düşük. Modern eğitim sağlanamadı. Kız öğrencilerin temel eğitimden sonra okuldan ayrılma oranının en yüksek olduğu ülke yine Türkiye. yüksek olduğu (Meksika’dan sonra) ikinci ülke Türkiye. Orta ve ortaüstü eğitim alamayan kız öğrencilerinin oranının en yüksek olduğu ülke Türkiye. 1 milyona yakın resmi genç işsiz sayısı ve yüzde 20’lik işsizlik oranı ile istihdam tablosunun en kötü olduğu ülkeler arasında. öğrencilere oranında 54’üncü, gençliğin okuryazarlığında 66’ncı sırada. Türkiye’de zorunlu eğitimin süresi uzamış bile olsa, bu durumun “modern” temel becerilerin kazanılmasını güvence altına almadığı vurgulanan raporda, şu görüşlere yer veriliyor: “Birçok ülkede tüm çocuklara eğitim sağlayabilme çabası, eğitime ulaşma üzerinde odaklanırken, genellikle eğitimin kalitesine verilen önem göz ardı ediliyor. Türkiye, bu ülkelerden birisi. Öğrencilerin hayat sorunlarıyla ilgili problemleri çözme başarılarına göre yapılan sıralamada Türkiye, 40 ülke arasından sondan 5’inci geldi.’’ Dershane sayısı, liseleri geçti Türkiye’deki dershaneleri “sektör içinde sektör’’ olarak niteleyen rapora göre, Türkiye’deki dershane sayısı son 23 yılda 23 kat artış gösterdi. 20062007 ders yılında dershane sayısı 4 bine yaklaşırken, genel lise sayısı 3 bin 690 ile bu sayının altında kaldı. Özel dershanelerin ortalama yıllık ücreti kişi başına 1500 ile 3 bin 500 dolar arasında değişiyor. Raporda, 2007’de 1.7 milyon adayın ÖSS’ye girdiğine işaret edilerek “Fakat, üniversitelerin kontenjanı yalnızca 600 bin. Hem devlet hem özel okulların verdiği eğitimin kalitesine karşı duyulan güvensizlik, özel dershanelere talebi arttıran önemli bir faktör’’ deniliyor. Modern eğitim sağlanamadı Sağlık alanındaki kamu harcamalarının milli gelire oranı bakımından 41’inci, insani gelişme endeksinde 84’üncü, bilim, mühendislik, üretim ve inşaat dallarında okuyan yüksekokul öğrencilerinin toplam DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA İlhan Selçuk, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ve eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu’nun bir sabaha karşı evlerinden apar topar gözaltına alınmaları, toplumda ve medyada şok etkisi yarattı. Kimi yazarlar, “İlhan Selçuk gibi yeri yurdu belli bir gazetecinin sorguya davet yöntemiyle değil de, sabaha karşı evinden alınarak götürülmesini anlamakta” zorluk çektiler; “olup bitenlerden somut bir şey çıkaramıyorum”, “nereye sürükleniyoruz?” diye soranlar oldu. AKP’ci yazarların köşelerindeyse tehdit edici ifadeler vardı. “Derin devleti” temizleme iddiasıyla başlayan, “Ergenekon” olayına yakın gazetecilerden birine göre “özellikle medya sektöründen çok sürpriz ve çok ünlü isimler.. akademisyenler de gözaltına alınabilirdi”. [email protected] http://erginyildizoglu.blogspot.com mesi açısından önemlidir. Tüm “demokratikleşiyoruz”, “Kopenhag Kriterleri” vb. şamatasına rağmen, Türkiye’de son derecede baskıcı bir ceza ve polisi yetkileri yasası, basın yasası vardır. AB yanlılarıyla sözcülerinin bu yasalara, kendilerine dokunmadıkça itiraz etmemeleriyse ibret vericidir. AKP döneminde, hükümetin yüksek sesli muhaliflerinin, İlhan Selçuk gibi Türkiye basın ve kültür dünyasının köşe taşlarından, saygın bir yazar ve aydının komplo teorilerine istinaden, yaşı ve olası sağlık koşulları gözetilmeden, apar topar evlerinden alınmaları, bu yasalara dayanılarak yarın daha başka nelerin yapılabileceğinin de bir göstergesidir. Beşincisi, bu olay, AKP’nin ve siyasal İslamın ivmesinin seçimlerde kırılamamış olmasının, sivil toplumdan gelen yükselişle devletten gelen dönüşümlerin birleşmeye, güvenlik güçlerindeki partizan eğilimlerin belirginleşmeye başladığının, yakın bir gelecekte, ortaya nasıl baskıcı, faşizan bir yapının çıkabileceğinin de erken bir göstergesidir. Çünkü karşımızda, faşizmin kitle tabanına benzer bir toplumsal, örgütsel yapılanmaya, bir totalitermetafizik ideolojiye, büyük uluslararası, emperyalist güçlerin desteğine sahip bir hareket, bu hareketin önünü açtığı başsavcı tarafından ileri sürülen bir hükümet partisi var. Bugün kimi entelijansiyanın, bu yükselen hareketi demokratikleşme adına destekliyor olmalarıysa kendilerinden başka kimseyi ikna etmeyen bir saçmalıktır. İlhan Abi’ye, bu tür baskı kurma saçmalıklarının, onda iz bile bırakmayacağını bilerek, geçmiş olsun diyorum. “Tehlikenin Farkında mısınız?” Demiştik! şemiyordu. Bu belirsizlik besbelli ki Financial Times’ın umurunda değildi; yeter ki Tayyip Bey “başlattığı anayasal devrimi tamamlasın”! Tüm bunların anlamı ne? Sanırım “derin devlet temizliğinden” başlayabiliriz. Bu temizlik iddiaları karşısında çok dikkatli olmak gerekiyor. Hele bu iddialar otoriter eğilimleri olan bir partinin hükümetinden geliyorsa. Çünkü, her modern devletin (ABD’den İngiltere’ye; faşizmden demokrasiye), doğası gereği, yapısı içinde, her zaman yasaların, yargının, hükümet denetiminin “bilgisi” dışında ve üstünde tutulmak üzere kurulmuş organları vardır. Devlet içinde birileri, “derin devleti” temizlemekten söz ederken, aslında bu kurumları kendi yönetimleri altına almaya çalışıyor, bu savaşta toplumsal destek arıyor olabilirler. Şöyle devam edebiliriz: Bu tutuklama olayı, bir süredir Türkiye’de Aydınlanma’nın “hakikat rejimiyle” siyasal İslamın “hakikat rejimi” arasında gittikçe kızışan tarihsel çatışmanın “alanına” aittir. Kimse kendini kandırmasın! Bu çatışma “alanında” bir üçüncü taraf yok. Bir tarafta, Fransız devrimiyle başlayan, sosyalizmi de içeren bir gelenek var; öbür tarafındaysa, kökleri modernite öncesine kadar uzanan dinci, totaliter bir gelenek. Bu çatışmanın sonuçlarının kendilerini ilgilendirmediğini düşünen, bir yukarıdan bakma havasına sığınan kimi solcuların ise büyük bir yanılgı içinde oldukları kesin. Kendilerine şu soruyu sormaları yeter: Si “Tayyip Bey sallanma, yola devam…” Bu sırada, Tayyip Bey “Bir adım geri atmadan hedeflerine doğru ilerleyeceklerini” vurguluyor”. Financial Times, yayımladığı başyazılarda (21/22 Mart). Yargıtay Başsavcısı’nın iddianamesini, içeriğini görmezden gelerek “açık bir darbe denemesi” olarak yargılıyor, “Erdoğan Bey sallanmaya son verip liderlik ettiği anayasa devrimini yeniden başlatmalıdır” diyordu. AKP yönetimine karşı çıkanlar için, “bunların başarılı olma olasılığının değil gerçekleşmesi, yalnızca belirmesi halinde bile Türkiye, AB üyeliğini unutsun” diyerek tehdit ediyordu. Değişmediğini, ılımlı İslam kavramını benimsemediğini defalarca vurgulayan Tayyip Bey’in aslında “neyi hedeflediği” ise bir türlü netle yasal İslamın toplumun tümünü denetim altına almayı amaçlayan totaliter rejimi altında yaşamayı mı tercih ederler, yoksa demokrasisi özürlü de olsa değişmeye açık bir parlamenter Cumhuriyet içinde mi? İkincisi bu olay, siyasal İslamın, AKP’nin ikinci hükümet döneminde birdenbire ivme kazanan “pasif devrim” sürecine aittir. Daha seçimlerden önce AKP’nin, eğer seçimleri kazanırsa çok daha hızlı, kendine güvenli bir biçimde ilerleyeceğini, siyasal İslamın sivil toplum içindeki gelişmesini, “mevzi savaşını” hızlandıracağını yazmıştım. Ancak bu süreç içinde AKP’nin liberal entelijansiya ile ilişkileri zorlaşmaya başlarken, yeni hegemonya aracı olarak “milliyetçiliği” tekeline almasına, bir taraftan liberal medya, öbür taraftan Cumhuriyet gazetesi büyük ölçüde engel oluyor, AKP’nin aydınlar ve orta sınıf üzerinde kurmaya çalıştığı hegemonya bir türlü stabilize olamıyordu. AKP açısından, ekonomik sorunları, siyasal İslamın tabanda, toplumsal yaşamda yarattığı dönüşümleri sürekli öne çıkaran, uluslararası ilişkilerdeki duruşunu sorgulayan medya önemli bir sorun haline gelmişti. AKP’nin hükümet kurma, siyasal İslamın “pasif devrim” sürecinin Büyük Ortadoğu Projesi’ne ait olduğunu düşünürsek bu “sabaha karşı” tutuklama olayının, aynı zamanda bölge jeopolitiğine de ait olduğunu görebiliriz Liberaller sınıfta kaldılar Üçüncüsü, bu olay, AKP’ye karşı yükselmeye, giderek ivme kazanmaya başlayan muhalefetin, siyasal İslamın saflarında yarattığı korkunun sonucudur. AKP’nin, Yargıtay Başsavcısı’nın hazırladığı, siyasal İslamın “pasif devim” sürecini ayrıntılarıyla sergileyen, AKP’nin bu süreçteki rolünü sorgulayan ve bunlardan hareketle kapatılmasını isteyen kapsamlı iddianameye karşı geliştirdiği ilginç, adeta “suçüstü yakalandık” tepkisi, bu korkunun paniğe dönüşmeye başladığını gösteriyordu. AKP’li yazarlar iddiaları çürütmeye çalışacaklarına, savcıya karşı bir karalama, hatta tehdit kampanyasına giriştiler. Bu arada liberal entelijansiyanın hâlâ ayılmamakta ısrar eden bir kısmının (bir kısmı artık ayılmıştır) ikiyüzlülüğü de dudak ısırtacak düzeye ulaşıyordu. Bunlar hem demokrasi istiyorlardı, hem de hükümetin (yürütmenin) yasaların denetimi dışında kalmasını! Doğru, hükümet partisine yönelik kapatma davası, son derecede tatsız ve “rejim krizine” açılan olağanüstü bir olaydır. Başsavcı hata mı yapmıştır? Eğer yapmışsa bu, savcının görevi dahilinde gerçekleşmiş usulüne uygun bir hatadır. Öyleyse demokrasi “oyununu” kurallarına göre oynamak isteyenlerin, yapması gereken “Yasalar karşısında herkes eşittir”, “Yargı bağımsızdır” iddialarını ciddiye alarak, hem iddianamedeki iddiaları çürütmeye, hem de yargının bu kez tarafsız davranmadığını bizzat yargı süreci içinde kanıtlamaya çalışmak olmalıdır. Bu anlamda birçok “liberal” sınıfta kaldı. Dördüncüsü, bu olay devletin baskıcı karakterinin bir kez daha sergilen T.C. ÇORLU l. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZ AÇIK ARTTIRMA İLANI Dosya No: 2008/1 Tal. Bir borçtan dolayı, hacizli ve ipotekli olan ve aşağıda tapu kayıtları, imar durumları, evsafı, muhammen bedelleri ve satış saatleri belirtilen taşınmazların, açık arttırma suretiyle satılarak paraya çevrilmesine karar verilmiştir. Tapu kaydına göre: Tekirdağ İli, Çorlu İlçesi, Yenice köyü, Arpalık mevkiinde kain, imarın 19 pafta, 3094 parselini teşkil eden, 734,00 m2 alanlı, tarla niteliğindeki ana taşınmazda; a) 160/1460 arsa paylı, Zemin kat, (2) bağımsız bölüm no’lu mesken’in tamamı 100.000,00YTL (yüz bin yeni Türk lirası) muammen bedelle satışa çıkarılmış olup, satışı saat: 15:00’den 15:10’a kadardır. b) 140/1460 arsa paylı, (1.) kat (3) bağımsız bölüm no’lu mesken nitelikli taşınmazın tamamı 90.000,00YTL (doksan bin Yeni Türk lirası) muammen bedelle satışa çıkarılmış olup, satışı saat: 15:20’den 15:30’a kadardır. Satışa çıkarılan iş bu iki adet taşınmaz Tekirdağ ili, Çorlu ilçesi, Yenice Beldesi, Arpalık mevkiinde kain, Sahil Güneş Sitesi içersinde 19 pafta, 3094 parsel sayılı, tarla niteliğindeki taşınmaz üzerine inşa edilmiş, B2 Blok, Zemin Kat, (2) bağımsız bölüm no’lu ve BBlok, (1.) Kat, (3) bağımsız bölüm no’lu mesken nitelikli taşınmazlardır. B 2 Blok, Zemin Kat, (2) bağımsız bölüm no’lu mesken nitelikli taşınmaz, B.A. olarak yapılmıştır. Mesken 160 m2, terası ise 18 m2’dir. Taşınmaz salon, açık mutfak, 4 oda, banyo, wc ve terastan oluşmaktadır. Salon, mutfak, banyo, wc’de yerler seramik, odalarda ise laminat parke kaplıdır. Salon, odalar ve mutfakta duvarlar saten boyalı, tavanlar ise özel beyaz tavan boyalı olup, kartonpiyerlidir. Banyo ve wc’de duvarlar tavana kadar seramik kaplıdır. Taşınmazın mutfak dolapları mevcut, tezgah üstü ise seramik kaplıdır. Salonda şömine bulunmaktadır. Terasta yerler mermer kaplı, üstü açık, barbeküsü mevcuttur. Taşınmazın pencereleri ahşap doğramalı, ısınması ise soba ile sağlanmaktadır. Taşınmazın elektriği ve suyu mevcut olup, ulaşım imkânı vardır. BBlok, l. kat, (3) bağımsız bölüm no’lu mesken nitelikli taşınmaz, B.A. olarak yapılmıştır. Mesken 150 m2’dir. Taşınmaz salon, açık mutfak, 3 oda, banyo, wc ve iki balkondan oluşmaktadır. Salon, mutfak, banyo, wc ve balkonlar da yerler seramik, odalar da ise laminat parke kaplıdır. Salon, odalar ve mutfakta duvarlar saten boyalı, tavanlar ise özel beyaz tavan boyalı olup, kartonpiyerlidir. Banyo ve wc’de duvarlar tavana kadar seramik kaplıdır. Mutfak dolapları mevcut olup, tezgâh üstü seramik kaplıdır. Salonda şömine bulunmaktadır. Taşınmazın pencereleri ahşap doğramadır. Taşınmazın ısınması soba ile sağlanmakta olup, elektriği ve suyu mevcut, ulaşım imkânı vardır. Taşınmazların bulunduğu parsel, imar planında ayrık nizamlı 0,25/0,50 iki kat müsadeli konut alanı içersinde kalmaktadır. Taşınmazların imar durumuna, tapu kaydına ve sair evsafına ilişkin detaylı bilgileri yukarıda numarası yazılı dosyamızdan temin edilebilecektir. SATIŞ ŞARTLARI: 1 Satış 30/05/2008 tarihinde, her taşınmaz karşısında belirtilen saatler arasında, Çorlu 1. İcra Müdürlüğü’nde açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmin edilen kıymetinin %60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartı ile 09/06/2008 tarihinde, aynı yer ve saatlerde 2. arttırmaya çıkarılacaktır. Bu arttırmada da bu miktar elde edilmemiş ise gayrimenkul en çok arttırana ihale edilecektir. Şu kadar ki, arttırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakları toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Arttırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin %20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar Milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir. Alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye resmi, ihale pulu, tapu harç ve masrafları, Damga Vergisi, Eğitime katkı payı, Özel işlem vergisi ve KDV alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir.3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin* bu gayrimenkul üzerindeki haklarını, hususiyle faiz ve masrafa dahil olan iddialarını, dayanağı belgeleri ile 15 gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4 İhaleye katılıp da daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan, tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan, diğer zararlardan ve temerrüt faizinden müteselsilen mesuldürler. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın, dairemizce tahsil olunacak ve varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görmesi için dairede açık olup, masrafı verildiğinde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin, şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başka bilgi almak isteyenlerin 2008/1 Tal. sayılı dosya numarası ile müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. (İc.if.K.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. (*)Tebliğ yapılamayan ilgililere İİK.nin 126 ve l27 mad. göre ilanen tebliğ olunur. (Basın: 15651) ERZİNCAN 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZ MAL AÇIK ARTIRMA İLANI DOSYA NO: 2006/364 Talimat Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi ve özellikleri. TAPU KAYDI: Erzincan, Merkez, Cumhuriyet mah. Tepealtı Kışla civarı mevkii, 15 cilt, 1485 sahife, 1176 ada parselde 188,00 M2 yüzölçümlü Tam hisseli Uğur Aydın adına kayıtlı Arsa vasfıyla kayıtlı taşınmaz. Nitelikleri: Taşınmaz Erzincan’ın önemli yerleşim merkezlerinden Cumhuriyet mah. kain arsa vasfıyla kayıtlı taşınmaz olup, üzerinde herhangi bir muktesat bulunmamaktadır, boş arsadır. İMAR DURUMU: Uygulamalı İmar planında ayrık nizam 2 kata müsaadeli konut alanıdır. KIYMETİ: 36.600,00 YTL TAPU KAYDI: Erzincan, Merkez, Yeni mah. 4 cilt, 305 sahife 25 ada 27 parselde 595,00 M2 yüzölçümlü 1/2 hisseli Haşim Aydın adına kayıtlı Bahçeli Kargir ev Nitelikleri: Taşınmaz üzerinde tek katlı, tuğla duvarlı, çatılı, çatı örtüsü kiremit ile kaplı bitişik nizam betonarmekarkas 2 adet bina mevcut olup, binalar 3 oda, 1 salon, 1 banyo+Wc, 1 giriş hol, ve 1 ara hol bölümlerinden ibarettir. Her iki mesken de benzer şekildedir. Binaların kapı ve pencere doğramaları ahşap olup soba ile ısıtılmaktadır. Toplam alanları 242,00 M2 dir. 530 Yıpranma payları vardır. Giriş meskenin bodrum katında %30 yıpranması mevcut 26,50 M2 odunluk vardır.Taşınmaz üzerinde yine tek katlı, briket duvarlı basit çatılı, çatı örtüsü oluklu sac ile kaplı 40,00 M2 odunluk, aynı şekilde 9,46 M2 kömürlük, 18,50 M2 %25 yıpranma paylı kiler mevcuttur. Taşınmazın etrafı biriket duvar ile çevrilidir, sıvası ve boyası mevcuttur. İMAR DURUMU: Uygulamalı İmar planında ayrık nizam 2 kata müsaadeli konut alanıdır. KIYMETİ: 65.647,39 YTL Satışın Yapılacağı Yer: Erzincan Adliye Sarayı Önü Birinci Satış günü: 02 Mayıs 2008 Cuma İkinci Satış günü: 12 Mayıs 2008 Pazartesi 09:3009:40 Saatleri arasında Erzincan, Merkez, Cumhuriyet mah.Tepealtı kışIa civarı mevkii 1176 ada 1 parsel 09:5010:00 saatleri arasında Erzincan, Merkez, Yeni mah. 25 ada 27 Parsel açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin % 60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla yukarıda yazılı yer ve saatler arasında ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da bu miktar elde edilememişse gayrimenkul en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak üzere artırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok artırana ihale edilecektir. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka, paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2) Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin %20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Satıştan Mütevellit binde 4,5 ihale damga resmi, %18 KDV ile 1/2 tapu harç ve masrafları alıcıya, 100,00 YTL için Yüzde 0,02 aşan kısım için Yüzde 0,01 Tellaliye resmi satıcı (borçluya) ait olacaktır. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3) İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaştırmadan hariç bırakılacaklardır. 4) İhaIeye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikkeri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın Dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5) Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6) Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla Müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. (İc. İfl. K. 126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Adlarına tebligat yapılamayan ilgililere gazete ilanı tebligat yerine geçerlidir. Basın: 14898 T.C. SİV AS l. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI Dosya No: 2006/5450 Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: TAPU KAYDI: SİVAS MERKEZ YENİ MAHALLE, 5010 ADA, 2 PARSELDE KAYITLI 17482/56490 ARSA PAYLI 442,75 M2 ALAN ÜZERİNDE KAT İRTİFAKI YAPILMIŞ BİNANIN 3.KAT 10 BAĞIMSIZ BÖLÜM NUMARALI DAİRESİ, ADRES OLARAK, YENİ MAHALLE, HAYRİ SIĞIRCI CAD .NO 15 KAT 3 D. 10 SİVAS ÖZELLİKLERİ: Taşınmazın bulunduğu yörede altyapı ve belediye hizmetleri tamdır, bina betonarme karkas sisteminde yapılmış olup kaloriferlidir, binada asansör ve yangın merdiveni bulunmaktadır, daire zemin üzeri üçüncü katta yer almaktadır, dış kapı çelik, pencereler ahşap ve ısıcamlı, ıslak zeminler ve hol seramik kaplama, üç oda ve bir salondan oluşmaktadır, mutfak dolabı ve vestiyeri mevcut değildir, brüt alanı 110 m2 dir, III. Sınıf B grubu yapı sınıfına girmektedir. İMAR DURUMU: DOSYASINDADIR Satış Saati: 14:0014:10 Arası Muhammen Bedeli: 90.000,00 YTL Satış Şartları: l Satış 29.04.2008 günü yukarıda belirtilen saatler arasında SİVAS l. İCRA MÜDÜRLÜĞÜNDE açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen değerin % 60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış ve paylaştırma giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedele alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak şartiyle 09.05.2008 günü aynı yer ve saatler arasında ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da rüçhanlı alacaklıların alacakları toplamını, satış ve paylaştırma giderlerini geçmesi ve artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %40’ını bulması lazımdır. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lâzımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Tellaliye resmi, damga vergisi, tapu harç ve masrafları ile K.D.V alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde haklar tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasındaki farktan ve %10 faizden alıcı ve kefilleri mesul tutulacak ve hiçbiç hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 5 Şartname, ilân tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışı iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi alma isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilân olunur. İşbu ilan tebligat yapılamayan ilgililere tebligat yerine kaim olmak üzere ilan olunur. (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Basın: 14951 IMF son gözden geçirme için gelecek Ekonomi Servisi Uluslararası Para Fonu (IMF) heyetinin, mevcut standby anlaşması çerçevesinde son gözden geçirme çalışmaları için önümüzdeki haftalarda Türkiye’ye gelmesi bekleniyor. IMF Türkiye Masası uzmanlarından oluşan heyetin, birleştirilmesi öngörülen son iki gözden geçirmenin tamamlanmasına yönelik çalışmalar yapacağı belirtiliyor. Mevcut gözden geçirmenin alt koşullarının hemen hemen tamamlandığını, niyet mektubunun da hazır olduğunu belirtiliyor. IMF ile mevcut standby anlaşması çerçevesinde, geriye yaklaşık olarak 3.4 milyar dolarlık bir kredi imkânı kalırken bu kredi, tek parça halinde, iki gözden geçirmenin birleştirilmesiyle kullandırılacak. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle