Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 ŞUBAT 2008 ÇARŞAMBA 6 HABERLER Genel Kurul’da ele alınacak katsayı düzenlemesi ile imam hatiplilere alan dışı üniversite yolu açılacak AVRUPA GÜRAY ÖZ YÖK’te gündem imam hatip ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İmam hatiplilerin kendi alanları dışındaki fakültelere de gidebilmelerinin önünü açan “katsayı düzenlemesi”, yarın YÖK Genel Kurulu’nda ele alınacak. Düzenlemeye ilişkin kararın oyçokluğu ile alınması ve 2008ÖSS’den itibaren uygulamaya konulması bekleniyor. Ancak bu kararın alınması, yeni bir tartışma ortamı daha yaratacak. Çünkü bu kez genel liselilerin mağduriyeti söz konusu olacak ve düzenlemenin uygulanmaması için yargıya başvurulabilecek. YÖK Genel Kurulu, yarın sabah ana gündem maddesi “katsayı” olarak toplanacak. Kurulun, 7 Şubat’ta yaptığı ve YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’ın katılımıyla gerçekleştirdiği ilk toplantısında, katsayı da gündem maddeleri arasındaydı ancak ertelemeye gidilerek konuyu görüşmek için 14 Şubat’ta tekrar bir araya gelinmesi kararlaştırılmıştı. Katsayı farklılığına ilişkin yapılacak düzenleme, meslek liselerinin alanları dışındaki fakültelerde yük ‘İcmal’ Binlerce yıllık önyargılar çok çabuk uyanırlar uykularından. Sizin değişim çabalarınız, devrimci altüst oluşlarınız bir bakarsınız yerle bir olmuş, üstü küllenmiş cehennem ateşleri bahar yapraklarını sarıvermiş. O zaman üzülmeyeceksiniz. Yeniden başlayacaksınız. Ama bu kez, hani hep söylenir ya, “daha iyi yenilmek için” başlayacaksınız. Daha iyi yenilmek bir üst düzeyde yenilmektir. Ülkenin, halkın, dünyanın kazandıkları sıfırlanmışsa, siz pek de iyi yenilmemişsiniz demektir. ??? Şimdi kendimizle hesaplaşma zamanıdır, dürüst bir icmalin tam sırasıdır. Halkın diyemeyeceğim, çünkü hurafeyi yenememişiz, ama memleketin kazanımlarının sıfırlandığı bugünlerde, sıkı bir özeti, aklı başında bir dökümü, icmali de, bu gidişi yakından, çok yakından izleyenlerden, iyi bilenlerden okumaktan daha iyisi yoktur. İşte bunlardan bir örnek sunuyorum size: ??? “Eskiden, bu kadrolarda laik kesimle aynı düşünceye sahip insanlar çoğunluktaydı. Şimdi, laikliği farklı yorumlayanlar çoğunlukta. Anayasa Mahkemesi, YÖK, rektörler ve yargı yavaş yavaş değişiyor. Eski supaplar artık kalmıyor. Bürokrasideki bu değişim, sadece laiklik çerçevesinde kalmıyor. Eğitimde, zihniyet farklılaşıyor. Para el değiştiriyor. AKP’nin zenginleri giderek artıyor. Giderek daha çok ortalarda dolaşıyor, daha fazla ihale kazanıyorlar. Merkez Bankası başta, para bürokrasisi de el değiştiriyor. AKP medyası da giderek büyüyor. Laik diye adlandırılan medya giderek daralıyor. Dindar medya yaygınlaşıyor. Nihayet, AKP belediyeler aracılığıyla, günlük yaşamımızda egemen oluyor. Kendilerine özgü giyinişleri, konuşmaları, kokularıyla Türkiye’nin yönetimi tümüyle el değiştiriyor. Önümüzdeki 510 yıl içinde bambaşka bir Türkiye’de yaşamaya hazırlıklı olalım.” ??? Mehmet Ali Birand’ın “resume”si, icmali pek öğreticidir. Şimdi dönüp Sayın Birand’a, “Biz bu gidişi baştan görmüş, söylemiştik, siz görmemiş miydiniz” diye sormanın âlemi yoktur. Şimdi icmali tamamlayıp bundan sonrasına bakmanın zamanıdır. Dediğim şu: Bu kez yenildik. Ama “daha iyi” yenilmedik. Bin yıllık önyargıların üstünden politika yapanlar kazandılar ve “dur” denilemezse karanlık koyulaşacak. Önümüzdeki yıllar Birand’ın dediği gibi olacak. Daha iyi yenilmek, bir noktaya ulaşıp daha ileri amaçlardan, hedeflerden geri düşmektir. Şimdi ise çarşafı, burkayı, hicabı, dört karıyı, İran’ı, Malezya’yı tartışıyoruz. Önce bunu saptayalım. İcmali doğru yapalım. Sonra da dönüp memleketin kurtuluşu ile halkın kurtuluşu arasındaki diyalektiğin karmaşık kimyasına eğilelim: Halkın kurtuluşu gerçekleşmemişse, emperyalistin memleketi sizin elinizden çekip alması hiç de zor olmaz. Pek çoğumuz ABD Irak’ı işgal ettiğinde, bizden istediği tezkereyi onurla reddedişimizin bizi kurtardığını düşünmüştük. İşgalin Irak’la sınırlı kalmadığını, Amerikan askerlerinin değil, ama emperyalist politikanın memleketimizin üstünü de kaplayıverdiğini anlamamız uzun sürdü. “BOP”tu, “Medeniyetler İttifakı”ydı falan derken bir de baktık ılımlı İslamın da ötesine geçmeye çalışan iktidarımızla, ABD’ye sımsıkı bağımlı bir ülke oluvermişiz. Türban durumlarının ortaya çıktığı, icmal zamanının geldiği nokta işte bu noktadır. Bu somut gerçeğin ABD ile ilişkisi henüz tam anlaşılmış değildir diyeceksiniz. Doğru, ama insan artık umutlanabilir hiç değilse, öyle değil mi? eposta: guray.oz@cumhuriyet.com.tr ? YÖK Genel Kurulu, yarın sabah ana gündem maddesi “katsayı” olarak toplanacak. Katsayı farklılığına ilişkin yapılacak düzenleme, meslek liselerinin alanları dışındaki fakültelerde yükseköğretim görmesini sağlayacak. Buna göre imam hatipliler de genel lise öğrencilerinin gittiği fakültelere gidebilecek. seköğretim görmesini sağlayacak. Buna göre imam hatipliler de genel lise öğrencilerinin gittiği fakültelere gidebilecek. YÖK Genel Kurulu’ndaki üye dengesinin, Özcan ve ekibinden yana olması nedeniyle, imam hatiplerin önünü açacak bir düzenlemenin yarın çıkmasına kesin gözüyle bakılıyor. sayı farklılığını kaldıran düzenlemenin yapılması ve bu şekilde basımın gerçekleştirilmesi bekleniyor. rulu’nun katsayı farklılığını kaldırma atağı sonuçsuz kalacak. Bu durumda ise başka bir sorun doğacak. Çünkü sınava dayanak oluşturan öğelerden ÖSS kılavuzunda duyurulan kural farklı, yargı kararı nedeniyle uygulama farklı olacak. Yargıya gidilebilir YÖK’ün katsayı düzenlemesinin uygulamaya girmesinin önündeki tek engel ise yargı. Halen, 2008ÖSS’ye hazırlanan öğrenciler, katsayı farkına göre geleceğini planlıyor. Fakat “yarı yolda” değişiklik yapılması, genel liseli öğrencileri mağdur edeceğinden, dava açma hakları bulunuyor. Uygulamanın, “kendi kazanılmış haklarını yok ettiğini ve mağdur olduklarını” belirterek öğrenciler ya da velilerinin mahkemeye gitmesi söz konusu olabilecek. Kararın uygulanırlılığının olmadığı yönünde hüküm çıkması halinde ise bu kez YÖK Genel Ku Türbanlı fotoğrafla başvuru ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan ise kılavuzun yarınki toplantıda onaylanması halinde, kılavuzların basıma geçilmesi için matbaa ile görüşeceğini söyledi. Yarımağan, “Başvurular, 25 Şubat Pazartesi gününe muhtemelen yetişmeyecek. Bu durumda başvurular 3 Mart’ta başlayacak. Ancak bu toplantıda kılavuz görüşüldüğünde eğer değişiklik yapılırsa nasıl bir değişiklik yapıl Kılavuzlar bekliyor Bir önceki YÖK Genel Kurulu toplantısında üyelere, 2008ÖSS kılavuzlarının taslakları da sunulmuştu. Onay alsaydı, kılavuzlar şimdiye kadar basılmış ve başvurular alınmaya başlamış olacaktı. Ancak katsayı konusunun görüşülememesi nedeniyle, kılavuzlara da onay çıkmadı ve basım için beklemeye alındı. Bu toplantıda alınacak karara göre ise kılavuzlarda kat dığı da kılavuzun baskıya hazır hale gelmesi için önemli’’ dedi. Yarımağan, anayasa değişikliğinin onaylanarak Resmi Gazete’de yayımlanması halinde adayların ÖSS’ye türbanla girip giremeyecekleri sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Türban konusunda benim görüşüm şu: Üniversiteye nasıl gidiyorlarsa bize de öyle gelirler. Üniversiteye türbanla giderlerse sınava da türbanla girebilecekler. Hukukçuların da görüşü bu. Üniversitede türban serbest olursa sınavda da türban serbest olacak ama güvenlikle ilgili endişelerim var. Buna da çözümler bulmamız lazım, önlemler almamız lazım. Türbanla girilmesi halinde birtakım ciddi teknik problemler ortaya çıkar. Bir kere kopya olayları var. Güvenliği sağlamamız lazım.’’ ÖSYM Başkanı Yarımağan, katsayı konusunda ise kendilerinden herhangi bir çalışma yapılmasının istenmediğini ya da görüş sorulmadığını ifade etti. ÜNİVERSİTELER Adım adım kaosa doğru ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Üniversitelerde türbanın serbest bırakılması için yapılan anayasa değişikliği henüz resmi olarak yürürlüğe girmeden yükseköğretim kurumları arasında “uygulama farkları” ortaya çıktı. AKP ile MHP’nin türbanın üniversitelerde serbest olması ısrarı, TBMM’den buna ilişkin anayasa değişikliğinin geçirilmesini beraberinde getirdi. Söz konusu anayasa değişikliği, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül onayladıktan sonra, yürürlüğe girecek. Ancak bu süreç tamamlanmadan dahi, üniversiteler arasında farklı uygulamalar görüldü. Bazı üniversitelerde türbanlı öğrencilere izin verilirken bazılarında verilmedi. İzmir Ekonomi Üniversitesi öğrencileri, kampus bahçesinde yaptıkları eylemle AKP ve MHP’nin türban düzenlemesini protesto ettiler. Laiklikten taviz vermeyiz İTÜ Rektörü Karadoğan türban konusundaki uygulama için Anayasa Mahkemesi’nin kararını bekleyeceklerini açıkladı. Üniversitelerde türbana yönelik tepkiler devam etti Haber Merkezi AKP ve MHP’nin anayasada yaptığı türban düzenlemesine tepkiler sürüyor. Maltepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aytekin Berkman ve İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Faruk Karadoğan, türbanla ilgili düzenlemenin süreç tamamlanmadan uygulanamayacağına dikkat çekerek üniversitelere türbanla girilmemesi konusunda uyarıda bulundu. Maltepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aytekin Berkman anayasanın 10. ve 42. maddelerinde yapılan değişikliklerin türban yasağının uygulanmasında herhangi bir değişiklik yaratmayacağını belirterek uygulamanın yürürlük kazanması için yeni bir yasa çıkarılması gerektiğini vurguladı. Prof. Berkman, “Dini inanç sebebiyle boyun ve saçların örtü ve türbanla kapatılmasının öncelikle anayasaya aykırı olduğu Anayasa Mahkemesi kararında belirlenmiştir. Dolayısıyla 17. maddede belirtilen ‘yürürlükteki kanunlara aykırı olmamak’ koşulu, anayasaya aykırılığı saptanmış olan, dini inanç sebebiyle boyun ve saçların örtü ve türbanla kapatılması durumunu, kılık kıyafet serbestisi dışında tutmaktadır. Anayasanın 10. ve 42. maddelerinde yapılan değişikliklerin Yükseköğretim Kanunu’nun yürürlükteki ek 17. maddesinin uygulanması açısından herhangi bir değişiklik yaratmayacağı görüşündeyim” dedi. onaylamasının yeterli olup olmayacağının sorulması üzerine Prof. Karadoğan, “Hukukçularımıza göre Köşk onayının yeterli olmadığını düşünüyorum. İçtihatlar da işin içinde vardır, gerekçeler de bağlayıcıdır.” dedi. halkının türban tartışmalarıyla meşgul edilmesinin yapaylığı ve yersizliği ortadadır” dedi. Mersin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. K. Süha Aydın da üniversitenin radyosuna verdiği yeni yarıyıl demecinde “Biz ilerici, aydın, açık fikirli, kafasının içi de dışı da açık olan öğrencilerle birlikte olmak istiyoruz” dedi. Aydın, Mersin Üniversitesi’nin Atatürkçü çizgiden ayrılmayacağını her öğrencinin bilmesi gerektiğini söyledi. Üniversite öğrenci çatışması Bu görüntüyü daha da derinleştirecek bir başka nokta ise “açıklığa kavuşturulmayı” bekliyor. Hükümet, türban için Yükseköğretim Yasası’nın ek 17. maddesinde değişikliğe gitmedi. Serbestliğin çerçevesinin çizilmesinin rektörlere bırakılması ise rahatsızlığa yol açıyor. Rektörlerin büyük bölümünün üzerinde birleştiği görüş; “türban konusunda yasalara ve yargı kararlarına uyulması”. Bunun için “net” yasal dayanaklar isteniyor. “Uygulamada netlik kazanması” düşüncesinin, üniversite yönetimlerini öğrencileriyle karşı karşıya getirmek olacağına dikkat çekiliyor. Akademik çevreleri endişelendiren bir başka nokta ise üniversite içinde huzursuzluk ve gerginlik ortamı doğması. Öğretim üyelerinin de öğrencilerin türbanla derslere girmesinden rahatsız olacağına işaret edilirken “Sınıfta türbanlı varken derse girmiyorum” diyecek akademisyenler çıkacağı vurgulanıyor. Bu durumda ise türbanını çıkarmayı da sınıftan çıkmayı da reddeden öğrenciler yüzünden derslerin aksayacağı belirtiliyor. ‘Kampus baskısına dönüşecek’ İzmir Ekonomi Üniversitesi öğrencileri, kampus bahçesinde yaptıkları basın açıklamasıyla AKP ve MHP’nin türban düzenlemesini protesto ettiler. Ellerinde Türk bayrakları ve Atatürk posterleri bulunan öğrenciler adına basın açıklamasını okuyan Onur Gözümoğulları, yasa değişikliğiyle mahalle baskısının kampüs baskısına dönüşeceğini vurguladı. Ülkenin asıl gündeminin türbanla kapatılmak istendiğini vurgulayan Gözümoğulları, “Bir yanda sayıları on milyonlarla ifade edilen ve açlık sınırında yaşam mücadelesi veren işsizler, bir yanda vatan bütünlüğünü hedef alan terörist saldırılar söz konusu iken Türk ‘Köşk onayı yeterli olmaz’ İkinci yarıyıl eğitimine başlanması dolayısıyla dün gazetecilerin sorularını yanıtlayan İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Faruk Karadoğan, türban konusunda yasal sürecin tamamlanmadığını belirterek uygulama için Anayasa Mahkemesi’nin kararını bekleyeceklerini açıkladı. Prof. Karadoğan, “Bizim hukukçularla yaptığımız görüşmeler bu sürecin henüz tamamlanmadığını, dolayısıyla eski içtihatların geçerli olduğunu göstermektedir” dedi. Köşk’ün yasayı ÇÜ’de protesto Çukurova Üniversitesi’nde (ÇÜ) öğretim üyeleri ve öğrenciler türbanı protesto etti. ÇÜ merkez yerleşkesinin girişinde toplanan öğretim üyesi ve öğrenciler, “AKP’yi istemiyoruz” yazılı pankart açtı. Alkış ve ıslıklarla türbanı protesto eden eylemciler, “AKP’nin türbanı Amerikan bayrağı”, “AKP’yi istemiyoruz” ve “Tayyip Amerika’ya Fethullah’ın yanına” şeklinde sloganlar attı. WASHINGTON TIMES ‘Erdoğan eski İslamcı militan’ Dış Haberler Servisi TBMM’nin türban yasağını kaldıran anayasa değişikliklerini onaylama kararının yurtdışındaki yankıları sürüyor. ABD’de neocon çevrelere yakınlığıyla bilinen Washington Times gazetesi, uzmanlara ve bölgedeki diplomatlara dayanarak verdiği haberde Meclis’in türban kararının “Dini, siyasi ve ideolojik sonuçları olan, patlamaya hazır bir ortam yarattığını” bildirdi. İslamcılarla laik kesim ve orduyla siyasetçiler arasındaki gerilimin giderek arttığı belirtilen haberde, “Söz konusu olan Türkiye’nin istikrarı, Batı’ya yönelişi ve dinle devlet arasında katı bir ayrım yapan Avrupa Birliği’ne katılma hedefi” değerlendirmesine yer verildi. Hrant Dink cinayeti davasının üçüncü celsesi önceki gün yapıldı. Bu cinayet, ırkçı saldırgan bir ideolojik yapılanmanın ürünüydü. Hrant, farklılıkların bir arada barış içinde yaşamasının kararlı ve cesur savunucularındandı. Türkiye’nin demokratikleşme yolunda ilerleyebilmesi için çaba sarf eden toplumsal birikimin etkin temsilcilerindendi. Irkçı, içe kapanmacı güçler onu hedef seçtiler. Bir çete örgütlenerek onu öldürdü. Bu cinayet, Türkiye’nin demokratikleşme projesinin önüne geçmek isteyen güçlerin önemli ve yıkıcı eylemlerinden birisiydi. Çeteciler, toplumsal tepkinin büyüklüğünü hesap edemediler. Duruşmada katil sanıklarından birisi “Bunun da üstüne yatılır” diye serzenişte bulunuyor. Toplumsal tepki, devlet içindeki güçler arasında bir bütünlük olmaması, tetikçilerin ve yakın çevresinin yakalanmasını beraberinde getirdi. ??? Şimdi iş yargıda. Ortaya çıkan bilgi ve belgelerin ışığında bu cinayeti aydın Dink Davasının Siyasi Önemi latmak görevi onlara düşüyor. Eğer yargı kararlı davranırsa ve cinayet örgütünün arkasındaki yapılanmaya yönelik soruşturmayı derinleştirebilirse ülkemizin hukuk devleti olma çabasına katkıda bulunacaktır. Tabii, bu davanın önemi asıl olarak Türkiye’de örgütlü siyasi cinayet işleme suçunun ağır bir cezaya çarptırılarak eski deyimle bir “ibreti müessire” yaratılmasıdır. Ancak görünen o ki, bu o kadar kolay olmayacak. Ülkemizdeki ırkçı yapılanma devlet içindeki gücünü ve etkinliğini zayıflayarak da olsa koruyor. Hrant Dink davası, bir yönüyle bakıldığı zaman birçok bilgi ve belgenin ortaya çıkması açısından önemli bazı noktaların aydınlandığı bir dava. Tetikçiler belli, tetikçinin çevresi belli. Tetikçiyi koruyan, kollayan, Hrant’ın öldürülmesine en iyimser ifadeyle “göz yuman” devlet görevlileri belli. Bütün sorun belli olan bu bilgilerin bir yargılama süreci içinde daha fazla aydınlanmasını sağlayacak, suç örgütünün maşalarını itirafa zorlayacak bir sorgulamanın yapılabilmesi. ??? Tabii yargının sağlıklı işleyebilmesinin önemli unsurlarından birisinin siyasi iradenin kararlı bir şekilde hukuk devleti çizgisinin arkasında durması, durabilmesi. Emniyetin, yargıyı destekleyecek bilgi ve belgeleri, soruşturmaları, yargının isteği doğrultusunda yerine getirebilmesi. Önceki günkü Hrant Dink duruşması, ırkçı saldırgan çetelerin hâlâ saldırganlıklarını sürdürmeye cesaretli olduklarını gösteriyor. Ergenekon soruşturmasından yeni serbest bırakılmış avukatın duruşmadaki saldırgan küstahlığı, katil sanıklarının avukatlara ve Dink’in ailesine yönelik sözleri, bu kesimin içinde bulunduğu ruh halini yansıtıyor. Hrant Dink davasının adalete uygun bir şekilde yürümesi giderek daha da önem kazanıyor. Çünkü ülkemizdeki kamplaşma ve iktidar kavgası nedeniyle hukuk devleti talebi çoğu zaman geri plana itiliyor. Bu nedenle, vicdanı olan, adalet duygusu olan insanların, Hrant Dink davasının doğru yolda yürümesi, sanıklarının hak ettikleri cezayı almaları için ısrarlarını sürdürmeleri gerekiyor. Tetikçilerin ve yakın çevresinin ağır cezalara çarptırılacaklarını hissetmeleri, onların bu cinayetin arkasındaki örgütlenmeyi ele vermeleri için önemli bir kıstas olacaktır. Bu davada adalet yalnızca Hrant’ı öldürenlerin ve öldürtenlerin cezalandırılmalarının çok ötesinde bir anlam içeriyor. Bu davanın alacağı yol, bundan sonraki Türkiye’nin nasıl şekilleneceği konusunda da bir gösterge olacaktır. Tabii, bu konuda gazetelere ve Hrant’ın meslektaşı olan gazetecilere de önemli görevler düşüyor. Gerçeklerin ortaya çıkması, cinayet şebekelerinin etkisiz hale getirilmesi için, gazetecilerin kamuoyu yaratmaları gerekiyor. Dink davasının henüz başındayız. Yapılacak çok şey olduğu bir gerçek. Bütün duyarlı insanların adalete yardımcı olmak amacıyla, bu davaya destek olması gerekiyor. Hrant’ın cenazesindeki yüz binlerin yarattığı kamuoyu baskısını sürdürmek şart. Yargıçları da, savcıları da etkileyecek olan, adalet isteyen kamuoyunun ağırlığı olacaktır. ??? Hrant Dink davası, çetelerle hesaplaşmanın da bir yolu. Demokratik hukuk devletini yerleştirmek için atılacak adımlar açısından bir sınama tahtası. Bu davayı izlemeye, yeni ortaya çıkan gerçekleri toplumla paylaşmaya devam edeceğiz... Kolay değil... Umutsuz olmamak gerekiyor... ‘Uğursuz bir sinyal’ “Eski İslamcı militan” olarak tanımlanan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın türban karşıtlarının ve yandaşlarının protesto gösterilerinin ardından sükunet çağrısı yaptığını, ordunun ise olayları izlemeyi sürdürdüğünü belirten gazete, “Birçok Türk general, eğitimci ve yargıç için, türbanın üniversiteye sokulması ‘siyasi İslamın’ 71 milyon nüfuslu ülkede daha da yerleşeceği konusunda uğursuz bir sinyaldir” yorumunda bulundu. CUMHURİYET 06 K