03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 ŞUBAT 2008 ÇARŞAMBA 2 BU hafta sonu “Kıbrıs Cumhuriyeti” adını taşıyan ve aslında o unvanı gasp etmiş bir “Rum Devleti”nde cumhurbaşkanı seçimi yapılacak. Adaylardan biri, Annan Planı için kendi toplumuna “hayır” dedirten Papadopulos; karşısındaki adaylar arasında en güçlü olan da AKEL’in adayı Hristofiades. Bütün Batı dünyası, başta AB ve ABD olmak üzere bu ikincisinin zaferi için dua etmekte. Çünkü, Komünist Partisi’nin “Rumca”sı olan AKEL ile kuzeydeki eski kardeşi CTP’nin dostça konuşup adada birlik kurarak Kıbrıs sorununa “çözüm” bulacakları umuluyor. Ne gariptir ki, şu sıra Ankara’yı yöneten iktidar da aynı umudu besliyor. Çünkü bu iktidara ve onun sürüp gitmesini yürekten isteyen Batılı çevrelere göre, Türkiye’nin AB üyeliği önündeki büyük engel, çözülmemiş olarak kalan Kıbrıs sorunudur. Hayal bu ya, sorun şu ya da bu biçimde çözülürse “Tam üyelik olmaz; ayrıcalıklı ortaklık verelim” diyenlerin bile yelkenleri suya indirip Ankara’yı bağırlarına basacakları düşünülüyor. OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AÇI MÜMTAZ SOYSAL Birleştirip Yutmak B Kuzey Kıbrıs’taki kimi çevreler de Türkiye’den kopup Avrupalı olarak “euro” dünyasına kapağı atabilmek için “Kıbrıslılar”ın birleşmesinden yana. unun adadaki yerli ya da Anadolulu Türk halkı için ne anlama geldiği ve Türkiye’ye tanınan hakların ne olacağı o çevrelerin umurunda değil. Böylesi görülmemiştir. Yani, bir halkın içinde küçümsenmeyecek sayıda insanın ve o halkça verilen oylarla etkili mevkilere gelmiş görevlilerin, kendilerini katliamdan kurtarmak uğruna şehitler veren, bu yolda çeşitli sıkıntılara katlanan bir anavatandan kopmak istemesi ve adayı Elenleştirmeye azmetmiş bir toplumla kol kola girip bir başka güç odağına yamanmak istemesi. Onlar böyle düşünse de, ulusal güvenliğini ve esenliğini düşünmek zorun B da olan Türkiye buna göz yumabilir mi? Daha doğrusu, bırakalım şimdiye kadar katlanılan güçlükleri, geleceğin Anadolu’sunun batısını perdelemiş Yunan adalarına güneyde de bir yenisinin ve en büyüğünün eklenmesine seyirci kalınır mı? Böyle bir birleşme Kuzey Kıbrıs’ı önce Avrupalılar için kolay gidilir ucuz bir turizm sömürgesi yapmakla başlayıp “osmoz” yoluyla halkını emilimden geçirip Rumlaştıracaktır. öylesi, Türkiye’nin ulusal çıkarları açısından katlanılabilecek bir olasılık olamaz. Ulusal çıkar, AB’ye üye olunsa bile, Kıbrıs’ın kuzeyinde Türkiye’yle özel ilişkiler içinde kalan bağımsız bir Türk devletinin bulunmasını gerektirir. Artık, Kıbrıs’ı birleştirme sevdasından vazgeçip KKTC’nin varlığını dünyaya kabul ettirme zamanı gelmiştir. Bu da, siviliyle askeriyle bütün kurumların yeniden Kıbrıs’a ilişkin sağlam bir “devlet politikası”nı ortaya koymalarını, yani şimdi olmayanı tekrar oluşturmalarını zorunlu kılıyor. Halkı Aydınlatmak Kaan OZONER aiklik kelime anlamı olarak din ve devlet işlerinin ayrılması, bir başka deyişle devlet yönetiminde din olgusunun yer almamasıdır. Peki laiklik olgusunu halk nasıl algılıyor? İşte temel problem de burada zaten. Ülkemizde okumuş kesim olarak kabul edebileceğimiz üniversite mezunu nüfusun bile tam olarak yorumlayamadığı bir kavramı ilkokul mezunu ve hatta okuma yazma bile bilmeyen halkın geri kalanının anlamasını bekleyebilir miyiz? Nüfusun büyük çoğunluğunun Müslüman olduğu bir ülkede, laiklik dinsizliktir diyen bir imamın haksız olduğuna halkı nasıl ikna edebiliriz? Halka inmeden başarılı olabilmek mümkün müdür?.. İnsanların korkularının esiri olduğunu unutarak hareket etmek ne kadar doğrudur? Öncelikle yapılması gereken, laiklik elden gidiyor söylemi yerine insan PENCERE İslamcılar Sahtecilik Yapıyorlar... Kuranıkerim’de ‘Talâk’ suresi vardır... Talâk ne demek?.. Boşanma!.. Denebilir ki: Tanrı’nın kitabında boşanmanın yeri nedir?.. Herkesin bilmesi gerekir; Kuranıkerim aile, ceza, ticaret, kişi, kamu, miras, vb. hukukları içeren geniş bir anayasa kitabıdır; Arabistan’da bir büyük devrimi gerçekleştirmiştir... ? Kuranıkerim’in ‘Talâk suresi’nde ilgili ayet şöyle yazıyor: “ Kadınları boşayacağınızda, onları iddetlerini gözeterek boşayın...” Kuran kime buyuruyor?.. Erkeğe!.. Erkek karısına ‘boş ol’ dediği zaman evlilik bitmiştir. ? Yalnız boşanmada değil, kadın hukukunda Kuranıkerim’in kesin yasaları var... Kadın erkeğe göre mirasın yarısını alır... Kocanın hakkı ve yetkisidir, karısını dövebilir... İstediği an tek sözcükle boşayabilir... Erkek dört kadın alabilir... Cariye (köle) kadın bir “mal”dır... Zina yapan kadına ‘recm’ cezası (taşlanarak öldürme) uygulanır... Erkekkadın eşitliği yoktur; erkek egemendir... Yalansız dolansız bir Türkiye’de, bu kurallar bir referandumla Anadolu kadınına sunulsa... Sonuç ne olur?.. Türk kadını Kuranıkerim’in kadın için koyduğu sureleri ve ayetleri kabul edecek midir?.. ? Bugün İslamcı geçinen ve üniversite kapısındaki kızıyla karısının başına türban geçiren bütün erkek politikacılar, sahtekârlık yaparak, en başta kadınlar olmak üzere Anadolu insanını aldatmaktadırlar... Doğruyu söylemiyorlar... Yalanı dile getiriyorlar... ? Kuranıkerim’de kimi ayetin yürürlükten kaldırılmasına ‘neshetmek’ denir... Kuran’daki ayetler zamanla peyderpey indirildiğinden, daha sonra nazil olan ayet daha öncekini kaldırmıştır... Hazreti Peygamber’in kimi hadisleriyle kimi ayetler yürürlükten kaldırılmıştır... Zamanla kimi İslam devletlerindeki hukukla, kimi ayetler neshedilmiştir... Osmanlı dönemindeki uygulamalarla yürürlükten kaldırılan ayetler vardır... Atatürk devrimiyle de kimi ayetler neshedilmiştir... ? Çağdaş devlet olmak, İnsan Hakları Bildirisi’ne uymak ve AB’ye girebilmek için Kuran’ın sayısı kabarık ayetlerini neshetmekten başka çare yoktu... Bugün ‘Müslümanız’ diye iktidara tırmanan ikiyüzlüler, bu gerçekleri halktan gizleyerek türbancılık oynuyorlar.. Bu gerçekleri halka anlatmak için coşkulu ve güçlü bir seferberliğe gerek var... Peki, CHP nerede?.. L [email protected] lara korkularının yersiz olduğunu anlatabilmektir. Bir başka deyişle aydın ağzıyla değil de halk ağzıyla konuşmaktır. Halkın karanlık ile aydınlık arasındaki farkı anlayabilmesi için ışık kaynaklarını onların anlayabileceği dille anlatmaktır. Sırf ülke yönetiminde görmek istemediğiniz insanlar sembol olarak ampulü kullanıyor diye ışığın ve aydınlanmanın gücünden vazgeçmemektir. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz. Halkın büyük çoğunluğunun bildiği tek şey Allah korkusudur. Ne acıdır ki bu korku şu anda sömürü kaynağı olarak kullanılmaktadır. İnsanların vicdanları esaret altına alınmış durumdadır. Bu esareti kırmanın tek yolu, bu insanları bilgilendirmekten geçmektedir. Ülkemizin geleceği için lütfen bu gerçeği görmezden gelmeyelim. CUMHURİYET 02 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle