03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 ŞUBAT 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER AKP ve MHP’nin, türbanın mahkemeden dönmesini beklediklerini söyledi 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Baykal: Süngüleri düştü ‘Naylon faturada’ geri adım ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Aralarında Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ında bulunduğu naylon fatura düzenleyenlerin yararlanmasının öngörüldüğü ihtilaflı kamu alacaklarının tahsiliyle ilgili tasarı Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülürken, geri adım atılarak düzenlemeden “naylon fatura bölümü” çıkarıldı. Tasarı üzerine konuşan Unakıtan, “Düzenleme af değil. İhtilaflı 70 bin dosyanın sonuçlandırılmasını amaçlıyoruz” dedi. CHP’li Akif Hamzaçebi ise tasarının “vergi affı’’ anlamı taşıdığına dikkat çekerek, “Bu düzenlemeden kimlerin yararlandığı kamuoyuna açıklansın” dedi. Tasarı komisyonda kabul edildi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın grup konuşmasındaki “Yola beyaz çarşafla çıktık” sözleriyle ilgili olarak “Biz sizi çarşafla falan görmek istemiyoruz, biz Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na yakışır bir olgunluk, vakar içinde, milletine saygılı bir Başbakan olarak görmek istiyoruz. Sizi milletin, sandıkta oyuyla uzaklaştırması gerektiğine inanıyoruz” değerlendirmesini yaptı. “Siz türban giyebilirsiniz, ama devlete giydiremezsiniz” mesajı veren CHP lideri, anayasa değişikliğini gerçekleştirenlerin “süngülerinin düştüğünü, Anayasa Mahkemesi iptal etse de oh desek duygusu içinde olduklarını” söyledi. CHP lideri Baykal, grup ko Buz Kesmiş Gecede... Gece kendi içinde soluk alıp veriyor... Buz kesmiş bir yalnızlık hüzün dilimleri oluyor... Bahçenin tam ortasındaki elektrik lambası yanmıyor bu gece... O anda yüzlerce gizemli kokuları, gümüş renkli güneşleri, buzulları, gökleri, fildişi suları ruhuma doldurmak istiyorum. Karanlığı sevmem!.. Aydınlıktır benim düşlerim!.. Başkent Ankara soğuk mu bu gece? Kar yağıyor mu, bilmiyorum... İstanbul bağışlanmaz bir yazgının, dağılmış umutların ve acıların rüyasında olmalı bu sabah. Biliyorum ortaçağın karalığının ne olduğunu; bağnazlığı, aşiretlerin, şeyhlerin yoksulların o koca kenti kuşattığını... Biliyorum sözde bilim insanı kılıklı aymazların televizyon ekranlarında konuştuklarını... Ankara sessiz, Ankara uykusuz, Ankara umutsuz... Benim başkentim kuşatılmış, Devrim Yasaları çiğnenmiş... On binlerin çığlığını duyar gibi oluyorum Sıhhiye Alanı’ndan... Ellerim ceplerimde salonda dolaşıyorum... Bir ışık süzülmüyor içeriye... Bir ürkek yontuyu andıran kadın bedenlerinde, yüzlerinde, bakışlarında aşağılanmışlığın, köleleştirilmişliğin fotoğrafını görüyorum... Ülkem, ortaçağın karanlığına gömülürken susmam! Susturmaya kimsenin gücü yetmez... Yıldıramaz kimse beni!.. ??? Boğaziçi Üniversitesi, CIA desteğinde Fethullahçı yapılanmanın merkez üssü değil midir? Sözde bir bilim insanı NTV ekranında “bayrak milliyetçilerin simgesi”, “laikçi havariler” deyip, AKP iktidarına övgüler yağdırıyor... “Gerici bir parti kimliğini bir kenara iten AKP, reformların öncüsüdür...” Sözde bilim insanı “hanım” neler neler biliyor, neler... Sapla samanı karıştırıyor... Laik, demokratik Cumhuriyete sahip çıkanları aşağılıyor, onlara “milliyetçi”, “laikçi havariler” deyip dalga geçiyor... Ne diyeyim ben bu “hanım”a... Bunların Boğaziçi Üniversitesi’nde sayıları o denli çok ki!.. Salonda bir koltuğa oturup dünü, bugünü düşünüyorum... Türkiye’nin geldiği çizgi içimi acıtıyor... Üşüyorum... Uyku girmiyor gözüme!.. Bir şiir kitabına uzanıyor ellerim... Sıvas yangınında yobazların katlettiği Metin Altıok’un dizelerinde “Mavi Zamanları” arıyorum: “Bunları yap, sakın unutma, Mum yak bir aşkın sıcak anısına, Cesedini bul bir yokluğun kıyısında Bunları yap sakın unutma.” Unutmuyorum yobazları!.. Kanlı 1 Mayıs’ları... Kahramanmaraş katliamını!.. Malatya’daki vahşeti!.. Trabzon’daki rahip cinayeti, Hrant Dink’in öldürülmesi... 301302’den yargılanan gazetecileri, yazarları!.. Devlet içindeki örgütlü çeteleri... Katilleri, eroincileri, kara para aklayıcılarını, şeriat pazarlamacılarını... Tüm bunlara karşın yüzlerini sabaha döndüren sokaklarda yaşamı arıyorum, sevgiyi, aşkı... ??? Laikliği yaşam biçimine dönüştürmüş demokratik bir hukuk devleti düşünün Avrupa’da... Giyim kuşam, eğitim özgürlüğü belirlenirken İncil’den referans alınarak mı değiştiriliyor yasalar? Bunu düşünün, TV ekranlarında boy gösteren sözde bilim insanları, barbie bebekleri, Soros çocukları, Amerikan mızıkacıları... Artık “Kuran’ın hükümlerine göre” çıkarılacak yasalar... Türkiye yüzünü Batı’ya değil Doğu’ya çevirecek, kadınlar köleleştirilecek!.. Dalıp dalıp gidiyorum... Gece kendi içinde soluk alıp veriyor... Buz kesmiş bir yalnızlık hüzün dilimleri oluyor... Bahçenin tam ortasındaki elektrik lambası yanmıyor bu gece... Hrant Dink cinayeti nasıl aydınlanacak? Çeteler nasıl temizlenecek devletin içinden? Ergenekon’dan nasıl sonuç alınacak? Ne yıldızlar gülümsüyor yüzüme, ne ay!.. Bütün şeyler soğuk, insafsız şimdi... Dincifaşizmin ayak seslerini duyar gibi oluyorum!.. ? Baykal, grup konuşmasında, “Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihi bir kırılma yaşadığını” kaydetti. AKP ve MHP’ye, “Siz türban giyebilirsiniz, ama devlete giydiremezsiniz” mesajı veren Baykal, Erdoğan’ın ‘idam’ göndermesine de, “Biz sizi çarşafla falan görmek istemiyoruz, biz Türkiye Cumhuriyeti Başbakan’ına yakışır bir olgunluk, vakar içinde, milletine saygılı bir Başbakan olarak görmek istiyoruz’’ sözleriyle yanıt verdi. nuşmasında, geçen günlerde “Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihi bir kırılma yaşadığını” kaydetti. Baykal, sorunun birkaç bin genç kızın türbanla okuma hakkını kazanmasının ötesinde, 70 milyonu ilgilendirdiğini ve “Türkiye’nin geleceğiyle, devletimizin niteliğiyle” ilgili olduğunun altını çizdi. killendirecek”, “21. asır dine dayalı sistemlerin asrı olacaktır” benzeri açıklamalar yaptığını anımsatan Baykal, “Bu bir özlemi yansıtıyor. Cumhuriyet bu anlayışla yola çıkmadı. Bu sözler dini yaşam tarzını hayata geçirme kararlılıklarını ortaya koyuyor” görüşünü dile getirdi. Baykal, “Dini, inanç konusu olmaktan çıkarıp kolektif, resmi devlet yaşam biçimi haline dönüştürmek isterseniz, orada ihtilaf çıkar; laiklik orada devreye girer” derken “başörtüsünün yerli, türbanın ithal olduğu” görüşünü yineledi. Deniz Baykal, “Türban 1400 yıllık İslam tarihinin hangi noktasında var? Peygamberin çevresinde türban kullanan var mı? Türban kelime olarak da Türkçe değil, Fransızca. Erkek sarığı, demek. Shakespeare, Othello’nun sonunda ‘Ben Halep’te türbanlı bir Türk’ü de böyle öldürdüm’ der” açıklamasını yaptı. Erdoğan özlemini hayata geçiriyor Erdoğan’ın 1994 yılında “İktidara geldiğimizde çarşaf moda olacak”, “İmamhatipler Türkiye’nin geleceğini şe ‘Devlete türbanı giydiremezsiniz’ Baykal, bazı fıkıhçılara dayandırdığı geçen haftaki ko MHP GRUBU ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART Danıştay davası ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Danıştay 2. Daire üyeleri ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılarla ilgili davada, sanıkların yargılanmasına bugün devam edilecek. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın son duruşmasında, mahkeme heyeti, dava dosyasının incelemeye alınmasına karar vermişti. Mahkeme, avukatı olmayan sanıklar Alparslan Arslan, İsmail Sağır ve Osman Yıldırım hakkında istenen ceza miktarına göre Ankara Baro Başkanlığı’ndan bu sanıklara müdafi avukat istenmesini kararlaştırmıştı. Bahçeli’den AKP’ye 17. madde hatırlatması ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, türbanla ilgili YÖK Yasası’nın ek 17. maddesini “zamana yayma” eğilimindeki AKP’ye “mutabakata uyma” çağrısı yaparak üniversitelere “çarşaf, peçe” gibi kıyafetlerle girilmesi istenmiyorsa, bu düzenlemenin zorunlu olduğunu söyledi. Bahçeli, partisinin grup toplantısında türban konusunda sergiledikleri tavırdan “huzur ve mutluluk” duyduğunu söyledi. Kendileri için önemli olanın dürüstlük, tutarlılık ve kararlılık olduğunu kaydeden Bahçeli, “Başörtüsü sorununun çözümünde bizim açımızdan bir rant, bir harman ve hasat yoktur” görüşünü savundu. MHP ile AKP arasındaki mutabakatın anayasa değişikliğinin yanı sıra YÖK Yasası’nın ek 17. maddesini de kapsadığını kaydeden Bahçeli, iki partinin önerisini 30 Ocak’ta TBMM’ye sunduğunu anımsattı. Bahçeli, “Ortak öneri Milli Eğitim Komisyonu’nun önündedir: Bu konuda izlenecek yönteme ilişkin olarak varılan mutabakat hakkında iki parti arasında bugüne kadar başkaca bir resmi görüşme yapılmamıştır. Süreç işlemekte olup MHP, bu mutabakatla bağlıdır” dedi. nuşmasıyla ilgili eleştirilere, “Dinden bahsetmek, dine saygı göstermek laikliğe aykırı değildir. Dine sırtını dönerek, husumet göstererek laikliği savunumazsınız. Biz dinden yola çıkarak devlete istikamet vermeye çalışmıyoruz, dini anlamaya çalışıyoruz. İsteyen bir yoruma katılır, türban giyer. Siz o türbanı giyebilirsiniz, ama devlete giydiremezsiniz” karşılığını verdi. Baykal, anayasa değişikliğinin ardından yaşanan karmaşa ve tartışmalara dikkat çekerken de “Ülkeyi yönetmek, insanları birbirine düşürmek değildir. Şimdi süngüleri düştü, yaptıklarından pişman bir manzara sergiliyorlar. Anayasa Mahkemesi’ne götürseler, mahkeme iptal etse de biz de oh be desek duygusu içindeler. Ek 17. maddeyi değiştirmesek, kanunu çıkarmasak olmaz mı diyorlar. Bu yönetime en büyük desteği verenler de, bu yönetimin kafasının arkasında farklı bir proje var mı diye düşünmeye başladı. Hızlı bir uyanış ortaya çıkıyor. Bu gidiş iyi değildir, iyiniyetli değildir” dedi. ‘Başbakan’ın asabı bozuk’ Başbakan Erdoğan’ın grup konuşmasındaki “çarşaf ”lı söylemini eleştiren Baykal, “Asabı bozuk, bir başbakanın ağzına yakışmayan sözlerle konuşuyor. Biz sizi çarşafla falan görmek istemiyoruz; Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na yakışır bir olgunluk ve vakar içinde, milletine saygılı bir Başbakan olarak görmek istiyoruz. Sizi oradan halkın oyuyla, sandıkta uzaklaştırmak gerektiğine inanıyoruz” açıklamasını yaptı. Baykal, “Türkiye’yi zorlamamak lazım. AKP anayasasını ülkeye dayatma iddiasından vazgeçilmelidir. Meclis’in anayasayı sıfırlama yetkisi yok. Bu anayasayı atamazsın, onun altında Milli Kurtuluş Savaşı’nın damgası var” dedi. Baykal, “Bu tehlikeli maceraya onlarla beraber çıkan yol arkadaşları da umarım geldiğimiz noktada yeni bir durum değerlendirmesi yapar. Tarihi yanlışlıklar yapıldı” sözleriyle de MHP’yi hedef aldı. Yine basın suçlu oldu ? ANKARA (AA) Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafiz Özak ile Tapu ve Kadastro Genel Müdürü Zeki Adlı’nın, “vatandaşın verdiği 1520 YTL’nin rüşvet sayılmayacağı” yönünde hiçbir açıklaması olmadığı bildirildi. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, “Özak’a yöneltilen soru üzerine, Bakan’ın ‘Sayıları az da olsa devlet dairelerinde bu tür olumsuzluklar olmaktadır. Bunları abartmamak lazım. Her türlü önlem alınmaktadır’ sözlerine devamla, devlet memurlarının dışındaki kesimi kastederek, ‘rüşvet ve bahşişi karıştırmayalım’ şeklinde demeci olmuştur’’ denilmesi dikkat çekti. [email protected] AKP’de görüş ayrılığı Bazı milletvekilleri, YÖK Yasası’nın ek 17. maddesinin değiştirilmesine gerek olmadığını, bazıları da Anayasa Mahkemesi’nin kararının beklenmesi gerektiğini düşünüyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP’de, YÖK Yasası’nın ek 17. maddesinin değiştirilip değiştirilmemesi konusunda görüş ayrılığı yaşanıyor. Bazı AKP’liler, ek 17. maddenin değiştirilmesine gerek olmadığını, bazıları da Anayasa Mahkemesi’nin kararının beklenmesi gerektiğini düşünüyor. AKP Merkez Yürütme Kurulu’nda (MYK) ise Anayasa Mahkemesi’nin CHP’nin yapacağı başvuru üzerine vereceği kararın beklenmesi eğilimi öne çıktı. AKP’de, MHP ile uzlaşılan YÖK Yasası’nın ek 17. maddesi konusunda net bir karar verilemiyor. Bazı AKP’li yöneticiler, Anayasa Mahkemesi’nin ek 17. maddede yapılacak değişikliği iptal edebileceği, böyle bir sonucun türban sorununu tamamen çözümsüz kılacağı endişesini dile getiriyor. Bu nedenle söz konusu maddede değişiklik yapılmadan üniversitelerin anayasa değişikliğini doğrudan uygulamasının sağlanması gerektiği görüşü belirtiliyor. de Anayasa Mahkemesi kararı olduğuna dikkat çekti. Üniversite yönetimlerinin uygulamasının beklenmesi gerektiğini dile getiren Kuzu, “Eğer sıkıntı çıkarsa bir değişiklik yapılabilir tabii” dedi. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin ek 17. maddede değişiklik yapılmazsa çarşaf ve peçenin de üniversiteye gireceği yönündeki açıklamasının anımsatılması üzerine Kuzu, “Ek 17. madde zaten yürürlükte. Çarşaf ve peçe bugüne kadar girebildi mi?” dedi. Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, ek 17. maddede değişiklik öngören yasa önerisinin TBMM Milli Eğitim Komisyonu’nun gündeminde olduğunu belirterek, önerinin kısa sürede gündeme alınacağını düşündüğünü söyledi. Şahin, ek 17. maddeye gerek olmadığı, anayasa değişikliğinin yeterli olduğu yönündeki görüşlere katılıp katılmadığının sorulması üzerine, “Anayasa değişikliğini gerçekleştiren iki siyasi partinin üstünde uzlaşarak Meclis’e gönderdikleri ve şu anda komisyonda bekleyen bir değişiklik teklifi var. O tekliften hiçbir siyasi parti geri adım atmış değildir. Ama daha mükemmel hale getirelim diye de diğer siyasi partilere de çağrıları vardır” diye konuştu. AİHM’den 3 davada tazminat ? STRASBOURG (AA) AİHM, Türkiye aleyhine açılan üç davayı karara bağladı. Hasan Sonkaya adlı yurttaşın başvurusunu inceleyen AİHM, “Türkiye’nin kötü muamele ve işkencenin yasaklanmasıyla ilgili AİHS’nin 3. maddesini ihlal ettiğine” hükmetti. AİHM, yasadışı bir örgüte üye olmaktan yargılanan Ali Göktaş ve 5 arkadaşının açtığı davada, Türkiye’nin 14 bin Avro tazminat ödemesini kararlaştırdı. Ön adı verilmeyen Kılıçoğlu soyadlı bir yurttaşın 10 arkadaşıyla yaptığı başvuruda ise Türkiye’nin gözaltı süresinin uzunluğuna ilişkin AİHS’nin ilgili maddesini ihlal ettiği görüşüne vardı. ‘17. madde düzenlemesi zorunlu’ Bu maddenin başın örtünmesini düzenlemenin ötesinde üniversitelerde kullanılamayacak kılık kıyafet ile ilgili olduğunu ileri süren Bahçeli, “Çarşaf, peçe ve benzeri kıyafetlerin üniversitelerden uzak tutulması isteniyorsa, bu düzenlemenin yapılması zorunludur” dedi. Kuzu’ya göre ‘gerek yok’ TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, ek 17. maddenin gerektiğinde değiştirilmesi gerektiği, anayasanın somut düzenlemelerinin yasa olmadan da uygulanabileceği yönün hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 BASINI HEDEF ALMASININ 21. YÜZYIL TÜRKİYE’SİNE YAKIŞMADIĞI VURGULANDI Baykal’a yanıt Bahçeli, geçen hafta kendisine sert eleştiriler yönelten CHP lideri Deniz Baykal’a da isim vermeden sert tepki gösterdi. Bahçeli, bazı siyasetçilerin dış müdahalelere ve rejim krizine davetiye çıkaran tutumlarla “ihtilal ve idamdan” bahsederek tahrik kampanyası başlattığını ileri sürdü. TGC’den Erdoğan’a sert tepki İstanbul Haber Servisi Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) yöneticileri, AKP Genel Başkanı ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada medyaya yönelik eleştirilerinin 21. yüzyıl Türkiye’sine yakıştırılamadığı belirtildi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nden yapılan yazılı açıklamada, Başbakan Erdoğan’ın medyanın güvenilirliği konusundaki eleştirisinin, “hangi işlerin güvenilirliğinin medyanın güvenilirliğinden az olduğunun” göz ardı edilmesi nedeniyle haksızlık oluşturduğuna dikkat çekildi. Özgürlük sloganı atılıyor... Özgürlük ve hak kavramlarının belirli konularda sıkça gündeme getirildiği günümüzde ifade özgürlüğü ve bilgilenme hakkının yok sayılmaya çalışıldığı vurgulanan açıklamada şöyle denildi: “Özgürlük sloganlarının atıldığı bugünlerde basının da özgür olması gerektiği unutulmamalıdır. Özellikle çokseslilik konusunda 21’inci yüzyılın demokrasi anlayışına ters düşen bir yaklaşımı dile getirmenin Türkiye’ye yakışmadığına inandığımızı da belirtmek isteriz. Yıllar öncesinde kaldığını sandığımız ‘bir kısım basın’ nitelemesi de talihsiz bir değerlendirme olmuştur.” CUMHURİYET 05 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle