05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 12 ARALIK 2008 CUMA 8 DIŞ HABERLER [email protected] KAVŞAK ÖZGEN ACAR Marco İle Belleğimizi Tazeleyelim! Bazı olayları daha iyi algılamak için arşivden yararlanmanın yararı var. Örneğin 5 Aralık’ta bu kö- şedeki yazımın sonu şöyleydi: “ ‘Geceyarısı Ekspresi’ filminin kahramanı Bill Hayes’i anımsayalım. 1970’lerde uyuşturucu kaçırırken ya- kalanıp 30 yıla mahkûm olunca Sağ- malcılar Cezaevi’ne konulmuştu. ABD’nin Türkiye’ye ‘afyon yasağı’ için baskı yaptığı yıllardı. Ne var ki baskı yapan ABD’li diplomatlar, Ame- rikan senatörlerinin baskısı ile Ha- yes’in serbest bırakılması için diplo- matik girişimlerini sürdürüyorlardı. Serbest bırakılmadı ama o zaman bir açık cezaevi olan İmralı Adası’na gönderildi. Dolayısıyla İmralı, Öca- lan’dan önce bir başka ünlüye de ev sahipliği yapmıştı. Bir gün Bill, kıyıda bir kayık buldu! Kürek çeke çeke denize açıldı. Açık- ta CIA ajanlarının kullandığı bir sürat motoru bekliyordu. Bill motora alın- dı. Çanakkale’de karaya çıkarıldıktan sonra Yunan sınırına götürüldü. ABD konsolosluğunca hazırlanan sahte pasaportla Yunanistan’a geçti. Türklere nefret ku- san kitabı ‘Geceyarısı Eks- presi’ adıyla çekilen film ile köşeyi döndü.” Bu olayı Türklerden da- ha çok, Amerikalılar bilir- ler. 80’li yılların sonunda Nev York’ta büromun ka- pısını çalan bir genç Afro- Amerikalı ulak, elindeki zarfı uzatırken bir yandan da “Ooo! Midnight Eks- press!” diye uydurduğu şarkı ile bir Türk’le dalga geçiyordu. Amerikalı- lar Hayes’ı unutabilirler, ama senar- yosunu Oliver Stone’nun yazdığı, yönetmenliğini Alan Parker’ın yap- tığı “Geceyarısı Ekspresi” filmini as- la unutamayacaklardır. Yine arşivin tozlu yapraklarını ka- rıştıralım. 11 Eylül 1971’de Cum- huriyet gazetesine, iki yabancı mah- kûmun Türkiye’den kaçış haberini Tahran’dan bildirmişim. Haberi özetleyelim. İngiliz Vernon Villiams (48) Ada- na’da uyuşturucu kaçakçılığından 10 yıla mahkûm olmuş, cezasının dört yılını kapalı cezaevinde çekmişti. Alman Harold Schafer (22) de İs- tanbul’da aynı suçtan 8 yıla mahkûm olmuş, üç yıl cezaevinde yatmıştı. Ül- kelerinin diplomatlarının girişimle- riyle Ankara “Yarı Açık Cezaevi’ne” gönderilmişlerdi. Uyuşturucu sabıkalısı bu iki ya- bancı, 8 Ağustos 1971 gecesi “yarı açık” cezaevinden birlikte İran’a ka- çıp, sonra Lübnan üzerinden ülke- lerine giderek “özgürlüklerine” ka- vuşmuşlardı! “Peki, Türkiye’den İran’a nasıl geçmişler?” diye sorabilirsiniz! Konsolosluklarından kendilerine ve- rilen sahte adlara çıkarılmış pasa- portlarla! Dikkat ettiniz mi? Gerek Hayes olayında ve gerek bu olayda yaban- cıların kaçışlarında iki aşama var. Bi- rincisi kapalı cezaevinden açık ceza evine aktarılmak, sonrasında sahte pasaportlarla Türkiye’den kaçmak! Yine arşive başvuralım. Türkiye’ye annesi ile turist olarak gelen 14 ya- şındaki İngiliz Timothy Davey, 1972’de esrar kaçırırken İstanbul’da yakalandı. Gerçekte kaçıran annesi idi, çocuğu küçük olduğu için “ceza almaz” diye oğlunu harcadı. Yaşı nedeniyle 6 yıllık bir cezaya çarptırılan Timothy, İzmir Buca’daki “açık cezaevi” niteliğindeki “çocuk ıs- lahevine” konuldu. Annesinin kış- kırtmasıyla başta Sun gazetesi olmak üzere İngiliz basını ayağa kalktı. Ba- sın ayaklanır da parlamento durur mu? İngiliz parlamen- terler de hop oturup hop kal- karken “Barbar Türkler, 14 yaşındaki bir çocuğu nasıl mahkûm ederler?” kam- panyasını da başlattılar. İn- giliz Dışişleri, Timothy’nin serbest bırakılması için Lon- dra’da ve Ankara’da Türk meslektaşlarına yönelik çe- şitli girişimlerde bulundu. Türkiye’nin Suriye ile sınır kapısı Cilvegözü’nde ilginç bir Türk narkotik polisi görev yapı- yordu. İşi gücü, kapıda arkadaşları ile tavla oynamaktı. Ama onu ilginç ya- pan nokta, gözlemleriydi! Gereğin- de tavlayı birden yarım bırakır, sınır- dan giren ya da çıkan bir aracı dur- durup arama yapar, mutlaka bir şey bulurdu! Bir keresinde Suriye’den ge- len biri erkek üçü bayan dört yabancı turistin aracını durdurmuştu. Aracın iki deposundan birinde benzin, ikin- cisinde “garip bir sıvı” bulmuştu. O ana kadar Interpol “sıvı esrarın” var- lığını bilmiyordu, Türk ajanın buldu- ğu “garip sıvı” gerçekte “sıvı esrar”dı. Sigaraya bir damla damlatıldığında esrarlı sigaranın 10 katı etki yapı- yordu. O günlerin, ABD’nin Türki- ye’ye afyon üretimini yasaklatmak için baskı yaptığı yıllar olduğunu da unutmayalım! İşte o polis, yine bir gün tavlasını yarıda kesti, çıkış yapmakta olan an- ne-kız iki turiste yaklaştı. Adını anım- samadığım, ancak olayı çok iyi anım- sadığım o polis genç kıza “Merhaba Timothy! Hoş geldin. Şu peruğunu çı- kar da birlikte bir çay içelim!” dedi. O an, Timothy ve anne için her şey bit- mişti. Anne, Timothy’yi çocuk ıslah- evinden kaçırmış, konsolosluktan bir kız adıyla düzenlenen yeni pasa- portla Suriye’ye kaçmak üzereydiler. 1972 yılındaki bu olaydan sonra Ti- mothy, Ankara’ya getirilip yargıç önüne çıkarılmadan on dakika önce Ankara Adliyesi’nde tüm İngiliz ve Türk meslektaşlarımı atlatan bir mü- lakat yapmıştım. Timothy, daha son- ra özel bir af yasası ile serbest bıra- kılacak, İngiltere’ye döndüğünde Thames televizyonuna öyküsünü anlatacaktı! Anlaşılan Türkiye’de “egemenlik ulusun” değil, İngiliz par- lamentosunundu! Marco Veiss (17) geçen yıl Pas- kalya tatilinde Antalya’ya geldi. Charlotte M. (13) adında bir İngiliz kızla tanıştı. Tatilinin son gecesini Charlotte’un odasında geçirdi. Sabah kahvaltıya indiğinde polis “bir so- ruşturma için kendisini karakola götüreceğini” söyledi. Charlotte’un an- nesi kızına “cinsel teca- vüzde bulunan” Marco’yu polise şikâyet etmişti. Kızda Marco’nun sperm kalıntıları, vücudunda cin- sel ilişki bağlamında bazı veriler bulundu. Yargıç Mar- co’yu 11 Nisan’da tutukladı. Char- lotte İngiltere’ye döndü. “Barbar Türkler; bir kızı öptü, biraz oynaştı diye babası lösemi, kendisi astım hastası olan 17 yaşındaki öğ- renciyi okuluna devam etmekten na- sıl alıkoyarlar, 30 kişilik berbat bir ce- zaevine tıkıp ailesi ile ancak haftada bir kez 8 dakika konuştururlar?” söz- leri ile Alman basını ayağa kalktı. Al- man parlamenterler de hop oturup hop kalktılar. Alman Dışişleri Bakanı Frank Val- ter Steinmeier verdiği “Türk hükü- meti Marco’yu hemen serbest bı- rakmalı” demecinden sonra Türk büyükelçisine bu isteğini iletti. Brük- sel’de AB Baş Müzakerecisi Ali Ba- bacan’a da söyledi. Babacan, hak- lı olarak “Yargıya müdahale ede- meyiz” dedi. Ankara’da aynı giri- şimler dönemin Dışişleri Bakanı Ab- dullah Gül’e de yapıldı. Hıristiyan Demokrat Parti’den Volker Kauder “Çocuğu hemen bı- rakmazsanız AB kapısı yüzünüze kapanır” diye Türkiye’yi tehdit etti. Sanki AP kapısı açıktı! Sosyal De- mokrat Parti’nin Grup Başkanı Pe- ter Struck “Zavallı çocuk berbat ko- şullardaki cezaevinden bir an önce çıkartılmalıdır” dedi. Türk kökenli Alman turizmci ve AP milletvekili Vural Öger “Marco ve ai- lesi kadar Charlotte ve ailesi için de üzüntülüyüm. Tek yanlı düşünülme- melidir. Bu olayda yalnız kurban oğ- lan mı? Kızı da düşünmek gerekir” dedi, Başbakan Angela Merkel’in demecinin yapıcı olmadığını söyledi. Marco, Bild gazetesine verdiği demeçte “Kız bana 15 yaşında ol- duğunu söyledi. Uzun boyuyla da- ha yaşlı gösteriyordu. 13 yaşında ol- duğunu bilseydim, bu kadar ileri git- mezdim. Kaldı ki erken boşaldı- ğımdan duhul vuku bulmadı. Valla- hi de billahi de vajinasına dokun- madım!” dedi. Öger, Antalya’da davanın yargı- cıyla görüştü. “Bazı yeni veriler ışı- ğında” Marco, kefaletle serbest bı- rakıldı. Özel uçakla apar topar Al- manya’ya götürüldü. Davasına 10 Nisan’da bakılacak. Tabii Marco’nun davaya geleceğine inanan saf kerizler varsa! Mar- co’nun tek hatası, Char- lotte’u Hüseyin Üzmez’in “Adli Tıbbına” sevk ettir- memesidir! Marco, “Almanya’nın Sesi” radyosunda çalışan Murat Çelikkafa’nın yar- dımıyla “Türk Cezaevinde 247 Günüm” diye bir kitap yazdı. Bazı bölümler Bild gazetesinde “İşkence, uyuşturucular ve uykusuz geceler... Tüm gerçekler... Şimdi konuşma sırası Marco’da!” başlığı ile yayımlandı. 9 Aralık’ta piyasaya çı- kacak kitap 28 Kasım’da kitapçı vitrinlerini süsledi. İlk anda 20 bin sattı. İkinci baskısı yapıldı. Kitabın yayımlanması üzerine Matthias Valdraff, Marco’nun avukatlığından çekildiğini açıkladıysa da sonra is- tifasını geri aldı. Bakalım Marco’nun kitabı sine- maya uyarlanacak mı? Bakalım baş- ta Almanlar olmak üzere AB üyesi ül- keler, AB’nin kapısını açacaklar mı ya da Türkiye’nin yıllardır istediği PKK teröristlerini Türkiye’ye geri vere- cekler mi? Türk halkında bellek za- yıflığı var. Her olay bireysel düzeyde görülüyor. Ama Türkiye’ye yargı der- si veren Batılıların çirkefliği her ne- dense bir anda unutuluyor. Bu yazı- yı da canlı örnekler ile belleklerin ta- zelenmesi için yazdık! Elmek: [email protected] Faks: 0312. 442 79 90 Babamız, canımız, HAMDİ AKŞEN’i 5 Aralık 2008 tarihinde kaybettik. Acımızı bizimle paylasan dostlara sonsuz teşekkürler. Böyle bir babamız olduğu için onurluyuz. Eşi: Sevinç Akşen Oğulları: Ahmet Hamdi Akşen, Erhan Akşen, Erdi Akşen Kızı: Gülen Akşen Yanbuloğlu Damadı: Erdal Yanbuloğlu Gelini: Nuray Akşen, Fatma Akşen Torunları: Ayşegül, Muratcan, Hamdi Kaan, VEFAT VE TEŞEKKÜR ALİ ATEŞ yokluğunun acı tarafı seni bir daha görememekti sensiz geçen yıllar bizim için bir kayıptı her sohbette seni arardı gözlerimiz, içimizde buruk bir keşke... belki de şu hayatta tek gerçek üzüntümüzdü seninle yaşayamamak ama sen bizlere yine bir güzellik verdin Işınsu ile seni tekrar gördük, sevdik seni de hiç mi hiç unutmadık Seni seven kardeşlerin T.C. ALAŞEHİR İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN ADİ TASFİYE VE İFLASIN AÇILDIĞINA DAİR İLANIDIR. 2008-1 İFLAS MÜFLİSİN ADI VE SOYADI ÜNVANI: KÖYLÜM SÜT ÜRÜNLERİ SAN.TİC. A.Ş. İFLASIN AÇILDIĞI TARİH : 10.09.2008 Alaşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin (Ticaret mah- kemesi sõfatõyla) 10.09.2008 tarih ve 2008/64-234 esas-karar sayõlõ kararõ ile yukarõda adõ ve adresi yazõlõ müflis hakkõn- da tasfiyenin şimdilik adi şekilde yapõlmasõ tensip kõlõnmõş olduğundan, 1-Alacaklõlarõn ve istihkak iddiasõ sahiplerinin alacak ve istihkaklarõnõn ve bunlarõn dayanağõ olan belgeleri veya ör- neklerini bu ilan tarihinden itibaren 1 ay içinde müdürlüğü- müze kayõt ettirmeleri veya tevdii eylemeleri, 2-Müflise borçlu olanlarõn aynõ süre içinde kendilerini ve- ya borçlarõnõ bildirmeleri, aksi halde cezai sorumluluğu ge- rektireceği, 3-Müflisin mallarõnõ her ne suretle olursa olsun ellerinde bulunduranlar o mallar üzerinde kanuni haklarõ saklõ kalmak şartõ ile bunlarõ aynõ süre içinde iflas dairesi emrine tevdii etmeleri, makul özre dayanmaksõzõn vermezlerse cezai so- rumluluğa uğrayacaklarõ ve rüçhan haklarõndan mahrum ka- lacaklarõ, 4- 19.01.2009 günü saat: 10.30’da ALAŞEHİR ADLİYE BİNASINDA EĞİTİM VE KONFERANS SALONUNDA ilk alacaklõlar toplantõsõ yapõlacağõndan alacaklõlarõn bu top- lantõya gelmeleri veya yetkili bir vekil göndermeleri, müflis ile müşterek borçlu olanlar ve kefillerinin bu borcu tekeffül eden sair kimselerin bu toplantõda hazõr bulunmaya haklarõ olduğu ilan olunur. 1/12/2008 Basõn: 66872 GösterilerAvrupa’yayayõlõyor Yunanistan’da altıncı gününü dolduran protestolara İspanya, Danimarka, Rusya ve İtalya’daki solcu gruplar da destek verdi. İspanya ve Danimarka’daki gösterilerde çatışma çıktı, yaralananlar oldu Dış Haberler Servisi - Yunanis- tan’da 15 yaşõnda bir gencin polis ta- rafõndan öldürülmesiyle başlayan ve bastõrõlamayan protestolar Avrupa’ya yayõlõyor. İspanya’nõn başkenti Madrid’de ve Barselona’da Yunanistan’daki gös- terilere destek vermek amacõyla eylem yapan gruplar polisle çatõştõ. Polisle- rin yaralandõğõ gösteriler sõrasõnda 11 protestocu tutuklandõ. Danimar- ka’nõn başkenti Kopenhag’da da so- kağa dökülen solcu gruplarõn göste- risi sõrasõnda şiddetli çatõşmalar çõk- tõ. 150 kişilik bir grup polise ve polis araçlarõna şişe ve boya attõ. Olaylar- la ilgili olarak 32 kişi tutuklandõ. Rusya’nõn başkenti Moskova ve İtalya’nõn başkenti Roma’da da gös- tericiler Yunanistan elçiliklerine mo- lotof kokteylleri attõlar. Yunanistan’õn başkenti Atina’da da eylemler altõncõ gününü doldurdu. Özellikle polis merkezleri gösterilere katõlan on binlerce kişinin hedefinde. Önceki geceden itibaren genelde bü- yük şehirlerin ana arterlerinden çeki- len protestocular, küçük semtlerdeki polis karakollarõnõ hedef alan eylem- lere başladõlar. Atina’nõn Petropolis, Halandri, İliopoli Egalio semtleri baş- ta olmak üzere birçok bölgede bulunan semt karakollarõ, gençlerin taşlõ, sopalõ ve molotof bombalõ saldõrõlarõna uğ- radõ. Saldõrõlar sõrasõnda polise ait bi- nalar ve araçlar büyük hasar görürken, birkaç polis de yaralandõ. Öğrenci derneklerinden yapõlan açõklamalarda polis tarafõndan öldürülen Aleksis Grigoropulos’un kanõnõn yerde kal- mayacağõ mesajlarõ verildi. Mezarı yalnız bırakılmıyor Yunanistan’da bugün yeni bir pro- testo dalgasõnõn başlamasõ bekleniyor. Bu çerçevede öğrenci kuruluşlarõnõn or- ganizesi altõnda ülkedeki tüm yerleşim merkezlerinde protesto yürüyüşleri ya- põlacak. Protesto yürüyüşlerinin bir ke- re daha gençlik ayaklanmasõna dönü- şeceğinin bilincinde olan hükümetin ne gibi önlemler alacağõ henüz açõklan- madõ. Grigoropulos’un önceki gün def- nedilmesinden bu yana P. Faliron sem- tinde bulunan mezarõ yüzlerce gencin akõnõna uğradõ. Yargõsõz infaz sonucu ölen arkadaşlarõnõ yalnõz bõrakmayan gençler, sabahlara kadar mumlar yaka- rak şiirler okuyup, ant içiyorlar. Öte yandan Grigoropulos’u öldüren polis memuru ile olay anõnda yanõnda bulunan meslektaşõ, tutuklu bulunduk- larõ hapishanede güvenlik çemberi altõna alõndõlar. Bundan sonra yapõlacak du- ruşmaya kadar iki kişilik özel hücrede tutulacak olan polis memurlarõnõn ha- pishanedeki diğer mahkûmlar tarafõndan saldõrõya uğramasõndan korkuluyor. Bir lokantada gerçekleşen intihar saldõrõsõnda 55 kişi öldü Kerkük kana bulandı Dış Haberler Servisi - Irak’õn Kerkük kentin- de bir lokantanõn içinde düzenlenen intihar sal- dõrõsõnda 55 kişi hayatõ- nõ kaybetti, yaklaşõk 100 kişi de yaralandõ. Kerkük Emniyet Mü- dürü Cemal Tahir, Anadolu Ajansõ muha- birine yaptõğõ açõklama- da, saldõrõnõn, Kerkük’ün giri- şinde, Kerkük-Erbil yolu üze- rindeki “Kürt lokantası” olarak nitelediği, Abdullah restoranõn- da düzenlendiğini söyledi. Tahir, kimliği belirlenemeyen intihar bombacõsõnõn restoranda ken- dini havaya uçurduğunu, bayram olmasõ ve öğle yemeği vaktine denk gelmesi nedeniyle saldõrõ esnasõnda restoranõn kalabalõk olduğunu belirtti. Hükümet yetkililerince, ken- tin merkezine 10 kilometre uzaklõktaki Abdullah restora- nõnda, saldõrõ sõrasõnda çok sa- yõda kadõn ve çocuğun bulun- duğu bildiriliyor. 30 yaralının durumu ağır Savunma Bakanlõğõ’ndan bir kaynak ve lokantada garsonluk yapan Abbas Fadhel de intihar komandosunun, aileler yemek yediği sõrada lokantanõn ortasõn- da üzerindeki bombalarõ patlat- tõğõnõ bildirdi. Yaralõlar Kerkük’te hastaneye kaldõrõlõrken, 30’unun durumu- nun ağõr olduğu açõklandõ. Doktor Muhammed Abdullah, hasta- neye durmadan yaralõ getirildiği- ni ve sürekli kan arandõğõnõ du- yurdu. Hastanedeki yaralõlar ise bazõ yakõnlarõnõn gözlerinin önün- de öldüğünü, ancak bazõ yakõn- larõnõn akõbetini bilmediklerini söylediler. Irak genelinde son aylarda sal- dõrõlarda azalma görülmesine rağmen, Kerkük ve çevresinde bombalõ saldõrõlar son aylarda da sürdü. Obama’ya Türkiye ile ilişkileri onar çağrõsõ ELÇİN POYRAZLAR WASHINGTON - ABD başkanlõğõna seçilen Barack Obama’ya Ankara ile ihmal edilen ikili ilişkileri onarmasõ tavsiye edildi. Demokratlara yakõnlõğõyla bilinen Center for American Progress isimli düşünce kuruluşunun hazõrladõğõ raporda, Irak savaşõ nedeniyle hasar gören ilişkilerin onarõlmasõ konusunda Obama’nõn “eşsiz bir fırsata” sahip olduğu belirtildi. “İhmal edilmiş müttefiklik: 21. Yüzyılın zorluklarına karşı ABD-Türkiye ilişkilerinin onarılması” başlõklõ raporda ABD’nin Türkiye’nin 21. yüzyõlda öne çõkan “yumuşak güç” konumunu bütünüyle tanõmasõ ve Ankara’nõn sorunlu bölgelerde arabulucu olma hedefini kucaklamasõ gerektiği tavsiye ediliyor. Raporda ayrõca “ABD Türkiye’yi bir eyleme karar verdikten sonra değil, stratejik karar alma sürecine erken dahil etmeye çalışmalı ve Türkiye’nin ABD ile her zaman bire bir hareket etmeyeceğini de kabul etmeli” ifadesi bulunuyor. Obama’nõn Türkiye’yi ziyaret etmesi önerilen raporda, “Türk liderleri laik güçlerin öfkesini çekecek tartışmalı yasaları getirmekten kaçınmaları için özel olarak cesaretlendirmeli” denildi. Dış Haberler Servisi - ABD’de 11 Eylül saldõrõ- larõnda yakõnlarõnõ kay- beden 33 kişi, Amerikan Sivil Özgürlükler Birli- ği’nin (ACLU) internet sitesinde yayõmladõklarõ açõklamada, Guantana- mo’daki savaş suçlarõ mahkemesinin adil ve meşru olmadõğõnõ belirtti. Saldõrõlarõn planlayõcõ- sõ olmakla suçlanan 5 ki- şinin yargõlandõğõ davanõn pazartesi günü yapõlan ön duruşmasõnda, 11 Ey- lül’de yakõnlarõnõ kaybe- den bazõ aileler, ABD Savunma Bakanlõğõ ara- cõlõğõyla duruşmaya ka- tõlmõş ve dava sürecini desteklediklerini bildir- mişti. Bu görüşü paylaş- madõklarõnõ belirten 33 kişi, yaptõklarõ açõklama- da, “Çoğumuz bu aske- ri komisyonların Ame- rikan değerleri açısın- dan adil olmadığına ina- nıyoruz ve 11 Eylül’de yakınlarını kaybeden- lerin ve tüm Amerikalı- ların hak ettiği adaleti yerine getirecek kap- asitede olmadığını dü- şünüyoruz” ifadelerine yer verdi. Guantanamo esir kam- põndaki yargõlamalarõn si- yasi olduğu ve ABD yö- netiminin uyguladõğõ iş- kenceleri gizlemeyi amaçladõğõ kaydedilen açõklamada, “Yasaları ihlal eden ve ülke içinde ve dünyada ABD’nin ismine leke süren aske- ri komisyonlardan ge- lecek hiçbir kararın kendilerini rahatlatma- yacağı” ifade edildi. ABD’nin yeni başkanõ seçilen Barack Obama, sert eleştirilere hedef olan ABD’nin Küba’daki Gu- antanamo Üssü’nde bu- lunan esir kampõnõ kapa- tacağõnõ açõklamõştõ. 11 Eylül kurbanlarının yakınları Guantanamo’ya karşı Amerikan askeri Almanya’dan sığınma talebinde bulundu OSMAN ÇUTSAY FRANKFURT - Al- manya’da ilk kez bir Amerikan askeri siyasi sõğõnma başvurusunda bulundu. Amerikan as- keri Andre Shepherd’in hükümetinin izlediği Irak politikasõnõ protesto için Almanya’daki birliğin- den firar etmesi ve hemen ardõndan da siyasi sõğõn- ma başvurusunda bulun- masõ, Almanya ile ABD arasõndaki ilişkileri olum- suz etkileyebilecek. 2007 yõlõ Nisan ayõnda Güney Almanya’daki birliğinden Irak savaşõna katõlmamak için firar eden Shepherd, Alman- ya’ya sõğõnma başvuru- sunun reddedilerek ABD’ye iade edilmesi halinde kendisini ida- mõn bile beklediğini söy- ledi. Irak’ta ne olup bit- tiğini bizzat görüp yaşa- dõğõnõ kaydeden Shep- herd, “uluslararası hu- kuku çiğneyen Irak’ta- ki savaşa yeniden git- meme kararını” bütün bu risklere rağmen aldõ- ğõnõ hatõrlattõ. 31 yaşõndaki siyah as- ker, orduya yoksul ol- duğu için katõldõğõnõ, Irak’ta da savaştõğõnõ, ama bu savaşa ikinci kez gönderileceğini hiç tah- min etmediğini belirtir- ken, “ordu yetkilileri- nin askere alırken ken- disine doğru bilgi ver- mediğini” ileri sürdü. Alman gazetesi Frank- furter Rundschau’nun ay- rõntõlõ sorularõnõ yanõtla- yan Andre Shepherd, AB hukuku ve Alman yasa- larõnõn kendisinden yana olduğunu iddia etti. Marco Veiss Timothy Davey Öğle yemeği vakti, ailelerin yemek yediği kalabalõk bir lokantaya giren intihar eylemcisi üzerindeki bombayõ patlattõ. Saldõrõda 100 kişi de yaralandõ. Saldırıda çocuklar da hedef oldu. (Fotoğraf: REUTERS)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle