05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 12 ARALIK 2008 CUMA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR [email protected] Yõldõz Kenter sanat hayatõnõn 60. yõlõnõ kutluyor... İdil Biret Arşivi dünyaya yayõlõyor... Bayram sevinci... Bayram bitti. Ekonomik kriz, kimse bir ye- re kõpõrdamaz, deniyordu. Ama bana bir kez daha İstanbul bayramda boşalmõş gibi gel- di. Belki o “boşalmışlık” duygusu nedeniyle akan, ha bire akan kurban kanõ kenti böy- lesine kapladõ. Kentin içi dõşõ kan, yine kan, yine kan oldu… Kan manzaralarõyla karşõlaşmamak için bayram günlerinde evimden çõkmadõm. Sevdiklerimi eve topladõm… İnanõn ilaç gi- bi geldi… Zaten “bayram” dediğimiz ne- dir ki? Sevdiklerinizle kucaklaşmak… Ge- leceğe ilişkin umut beslemek… Sevinçleri paylaşmak… Hepsi bu. Gelelim başlõktaki “Bayram Sevinci” sözüne. Sevinci yaratan sanat olaylarõndan başka bir şey değil. 60 yıl önceydi… Bundan 60 yõl önceydi. Sene 1948… Günlerden 12 Aralõk’tõ. On ikinci ayõn on ikinci gecesinde Ankara Devlet Tiyatro- su’nda Shakespeare’in “12. Gece” oyunu oynanõyordu. Hocalarõn hocasõ, oturdu şu mektubu yaz- dõ: “Yıldız, iki gözüm kızım, Bugün senin meslek hayatına ilk adı- mını attığın mübarek bir gündür. Mü- barek diyorum, çünkü Shakespeare gibi bir dâhinin ‘Onikinci Gece’ kadar güzel bir eserinde baş kadın rolü oynayarak sahneye atılmak, şimdiye kadar çok az bahtiyara nasip olmuştur. Fakat sakın bu başlangıç seni gurura sürüklemesin, bi- lakis daha çok çalışmaya ve daimi bir te- vazua bağlasın. Esasen ben senin dürüst ve kuvvetli seciyenden bunu bekliyorum. Bugünün hayatında çok uğurlu olma- sını bütün kalbimle diler, sana Tanrı’dan muvaffakıyet, sıhhat ve saadet temenni ederim, evladım. Muhsin Ertuğrul.” Bu mektubu Yıldız Kenter aldõğõnda ne- ler hissetti bilemiyorum. Ama bildiğim şu: Çok az bahtiyara nasip olan bu fõrsatõ, Yõl- dõz Kenter muhteşem bir biçimde değer- lendirecek, bu başlangõç onu daha çok, da- ha çok çalõşmaya yöneltecekti. Mektubun üzerinden 60 yõl geçti… Bir kutlama Bugün, bir kez daha on ikinci ayõn on ikin- ci günü… Yõldõz Kenter’in sahnedeki yaşa- mõnõn 60. yõlõ… Ona sevgim saygõm, sade- ce muhteşem bir oyuncu, eşsiz bir tiyatro in- sanõ olduğu için değil. Onun cesaretine de hayranõm. Yõldõz Kenter, risk almaktan korkmaz. Çünkü çalõşmaktan korkmaz. Daha doğrusu çalõşmadan ne yapabileceğini, nasõl yaşa- nabileceğini bilemez. Her oyun bir sõnav, her rol bir sõnav, her temsil bir sõnavdõr onun için. En çok, en çok kendini sõnadõğõ bir sõnav... Yõllar geçtikçe, şan şöhret ünün garanti bel- gesine sõrtõnõ dayayabilir, yakaladõğõ başarõnõn emin sularõnda yüzerek tüm tehlikelerden azade kõlabilirdi kendini. Yapmadõ. O bitmek tükenmek bilmeyen enerjisiyle kendine ye- ni hedefler koydu, yeni riskler aldõ, yeni atõ- lõmlara girişti... Yõldõz Kenter’in tiyatroyla dolu dolu ge- çen sanat hayatõnõn 60. yõlõ yetiştirdiği oyun- cularõn ve dostlarõnõn katõlõmõyla bu akşam Kenter Tiyatrosu’nda kutlanacak. Yõldõz Kenter’in sahneye koyduğu; Defne Halman ve Engin Hepileri’nin rolleri paylaştõğõ, ya- rõn ilk gösterisi yapõlacak “Victoira” adlõ oyunun genel provasõnda kutlanacak. Zaten söz konusu Yõldõz Hanõm olduğunda, başka türlüsü, çalõşma dõşõ bir kutlama düşünüle- mezdi… Bu akşam orada olmayõ ne çok ister- dim… Ama imkânsõz. Çünkü halen aynõ an- da birçok yerde birden olmanõn yolu bulu- namadõ… Sizler bu yazõyõ okuduğunuzda ben Fran- sa’nõn Nice kentinde toplanan Avrupa Tiyatro Forumu’na doğru uçuyor olacağõm. Dün- yanõn belli başlõ tiyatro insanlarõyla “Güç ve Tiyatro - Tiyatronun Gücü” başlõklõ bir tar- tõşma toplantõsõna katõlacağõm. İki gün sonra yani pazar akşamõ Süreyya Operasõ’nda İdil Biret’in vereceği konsere de aynõ nedenle katõlamõyorum. Oysa her yõl İdil Biret’i birkaç kez dinlemek, insanõn zih- nini açar, yüreğini õsõtõr, insanõ ölmekten ya da kahrolmaktan alõkoyar! İdil Biret Arşivi Bu ay İdil Biret Arşivi, Naxos’un marka- lar ailesine katõlõyor. İdil Biret Arşivi kayõtlarõ tüm dünyada CD olarak ve Naxos Music Lib- rary, ClassicsOnline, iTunes, eMusic ve Amazon gibi sitelerde dijital formatta dağõ- tõlacak... Başlangõç olarak Dijital formatta İdil Biret’in 19 CD’lik Beethoven edisyonunun ilk dört albümünü, Şubat 2009’da ötekiler iz- leyecek… Biret, Beethoven’in piyano so- natlarõ, konçertolarõ ve Liszt tarafõndan pi- yano için yapõlmõş senfoni uyarlamalarõnõn tamamõnõ halkõn önünde konserlerde çalmõş tek piyanist unvanõnõ taşõyor. Şu anda bu eser- lerin tümünü kayda alan ilk piyanist unva- nõnõ da alõyor. Beethoven Kayõtlarõnõn Ya- põmõ adlõ bir DVD de halen yapõm aşama- sõnda. Anõmsatalõm: Yedi yaşõnda başladõğõ ka- yõt hayatõ boyunca 9 ayrõ marka için 80’i aş- kõn kayõt yaptõ İdil Biret. Bunun yanõ sõra rad- yo ve televizyon programlarõndaki perfor- manslarõ da saymak gerek. Bu kayõtlar ara- sõnda en önemlileri Naxos için yapõlan 40 CD’yi aşkõn Brahms, Chopin, Rahmani- nov’un tüm eserleri serileri, Boulez, Lige- ti ve Stravinsky albümleriydi. Ticari olarak bugüne kadar ulaşõlabilir olmayan kimi CD’ler de İdil Biret Arşivi’yle birlikte pi- yasaya sunulacak. Bu gelişmeler karşõsõnda her zamanki al- çakgönüllülükle İdil Biret şöyle diyor: “Kaydedilecek eserler konusunda karar verme özgürlüğüne sahip olmak, bir mü- zisyenin tecrübe edebileceği en mutluluk verici şeylerden biri. İdil Biret Arşivi eti- ketinin kurulması ve Naxos tarafından tüm dünyada dağıtılıyor olması, benim için bir rüyanın gerçekleşmesi.” Hem Yõldõz Kenter’i, hem İdil Biret’i bu sayfadan kucaklõyorum! İyi ki varsõnõz! [email protected] e-posta: [email protected] Faks: 0212 - 257 16 50 Yıldız Kenter, çalışmadan yaşamayı bilmeyen, sadece kendisiyle yarışan bir sahne yaratığıdır. Sanatçõ 60. sanat yõlõnda: ‘Onikinci Gece’den ‘Victoria’ya... Kenter’eyakõşan‘Zafer’ÖZGE KESKİN İlk kez 12 Aralõk 1948’de “12. Ge- ce” oyunuyla sahneye çõkan Yıldız Kenter sanat yaşamõnda 60. yõlõnõ sahneye koyduğu yeni bir oyunla kut- luyor: Charles Fariala’nõn bir öykü- sünden Dulcinea Langfelder’in sah- neye uyarladõğõ “Victoria” (Zafer). İlk kez yarõn akşam Kenter Tiyatrosu’nda izleyiciyle buluşacak olan oyunda Alzheimer hastasõ, tekerlekli iskemleye bağlõ, düşünsel ve fiziksel olarak kõ- sõtlanmõş bir oyuncu olan Victoria’nõn içindeki sanat aşkõyla ölüme bile ka- fa tutuşu ve bakõcõsõyla ilişkisi anlatõ- lõyor. ‘Ölüme bile gülerek gidiyor’ Oyun üzerine üç aydõr çalõştõklarõnõ söyleyen Yõldõz Kenter, “Bu oyunda özellikle altını çizdiğimiz nokta sa- natla uğraşan insanın hayatının kat- lanılır hale gelmesi. Victoria ka- rakteri bunu bilinçli değil, bilinçsiz bir şekilde yapıyor belki de, ama ölüme bi- le gülerek, bir zafer kazanmış edasıyla gidiyor” diyor. Ellerinde bir metin olma- dan, Dulcinea Langfelder’in düşüncesini temel alarak ve kendi belirledikleri nok- talarõ vurgulayarak oyunu sahneledikleri- ni belirten Kenter “Metni bire bir alma- dık, sadece düşünceyi aldık ve çok farklı yerlere götürdük oyunu. Her oyunda bir şeyleri çıkara- bilir ya da ekleyebiliriz. Se- yirciyi de nasıl yaratıcı kıla- bileceğimizi düşündük” di- yor. Son olarak da oyunculu- ğu yönetmenliğe tercih ettiği- ni ekliyor sanatçõ, “Her oyun- cu yönetenin bir parçasıdır zaten; yani onlar da yöneti- cidir. Yönetmen toparla- yan, kotaran, elindeki saz- ların iyi akortlu olup ol- madığını kontrol edendir” diye konuşuyor. Yeni bir oyunu sahneye koyarken “4 Büyükler” diye adlandõrdõğõ; basõn, devlet, seyirci ve sanatçõ desteğinin tiyatro için çok önemli olduğunu söyleyen usta oyuncu “Bugün Türkiye’de solun hali neyse tiyatronun ha- li de odur; birlik, beraberlik destek yok; bölük pörçük, un ufak!” diye dert yanõyor. Eskiden salonlar dolup ta- şardõ diyen Kenter, “En büyük dür- tü seyircidir. Seyirciye oynamaya başladığın zaman doğruyu ya da yanlışı daha kolay yakalarsın.” diyor ‘Metin doğaçlamaya açık’ Oyunda Victoria’yõ canlandõran Defne Halman “Bu rol Yıldız Ho- ca’nın bana verdiği en büyük ar- mağan. Tiyatroya başladığım yer- de yeniden sahneye çıkmak büyük keyif. Sanki her şeyi yeni baştan öğ- reniyor gibiyim” diyor. Rolünü “Boş bir sayfaydı; sadece bir düşünce vardı ve üstünde bu kadın oluştu- ruldu” diye anlatan sanatçõ “Bu rol- de pek çok zorlukla karşılaştım, me- sela dans sahneleri, şarkı söylediğim sahneler, ama beni daha iyiye gö- türen zorluklardı bunlar. O zorluk, yorgunluk şevk veriyor insana; da- ha çok çalışmalıyım, daha iyi olmalıyım duygusunu hissettiriyor” diye konuşu- yor. 14 yõldõr yaşadõğõ Amerika’dan bu yõl Türkiye’ye dönen Halman, Türkiye’deki kadar yoğun olmasa da orada da tiyatro yaptõğõnõ, iki oyun sahnelediklerini ve bun- lardan biriyle de bir ödül aldõ- ğõnõ sözlerine ekliyor. Oyunda hastabakõcõyõ can- landõran Engin Hepileri de rolünden büyük keyif aldõ- ğõnõ söylüyor. Hepileri, “Do- ğaçlamaya açık bir me- tinimiz var ve Yıl- dız Hoca’nın ina- nılmaz geniş düşün gücü sayesinde oyunu her gün başka bir yerlere gö- türüyoruz. Rolümde de aslında hiç beklemediğim bir hayatla karşılaştım, çok sağlıklı bir bakı- cıyım belki, ama hastadan daha çok bakıma muhtacım” di- yor. KEDİ GÖZÜ VECDİ SAYAR Yazarımız yurtdışında bulunduğundan dolayı yazısı elimize ulaşamamıştır. Telif için dava açtı Kültür Servisi - Ünlü İngiliz sanatçõ Damien Hirst, üstü binlerce elmasla kaplõ bir kafatasõndan oluşan ‘For the Love of God’ adlõ ünlü yapõtõnõ 16 yaşõndaki Cartrain adlõ bir stencil sanatçõsõnõn kendi kolaj çalõşmasõnda izinsiz kullanmasõ üzerine Tasarõm ve Sanatçõ Telif Haklarõ Topluluğu’na başvurup; Cartrain’in kendi yapõtõnõ kullanarak oluşturduğu işlerinden kazandõğõ paradan hak talep etti. Brit art’õn babasõ olarak kabul edilen Hirst, Cartrain’in tanesini 65 pound’dan satõşa sunduğu çalõşmasõnda kullandõğõ yapõtõndan 51 milyon sterlin kazanmõştõ. “Rembetiko”ya Atina’dan davet ANKARA (AA) - Ankara Devlet Tiyatrosu “Rembetiko” adlõ oyunu Atina’da sahnelenmek üzere davet edildi. Oyun Selanik’te ekim ayõnda düzenlenen “Tiyatro Karşõlaşmasõ” başlõklõ etkinlikte de büyük ilgi görmüş; 600 kişilik salonlar 700 kişiyle dolmuştu. Devlet Tiyatrolarõ Uluslararasõ İlişkiler ve Festivaller Birimi sorumlusu, tiyatro sanatçõsõ Sükun Işõtan, kendisinin de rol aldõğõ oyuna ilginin bu kadar büyük olmasõnõn nedenini, mübadele döneminin ve o dönemde yaşanan acõlarõn işlenmesi ve bunun Yunan izleyicilerin bildiği bir konu olmasõna bağladõklarõnõ söyledi. Işõtan, “O kadar çok beğendiler ki, Atina’ya gitmemizi ve daha uzun süreli bir turne gerçekleştirmemizi, 1 ay süreyle orada kalmamõzõ teklif ettiler” dedi. Costas Ferris’in yazõp yönettiği oyunu Türkçe’ye Başar Sabuncu çevirdi; Müzik direktörlüğünü Can Atilla, dekor tasarõmõnõ Zeki Sarayoğlu, õşõk tasarõmõnõ Zeynel Işõk ve kareografisini Deniz Gebeshuber yaptõ. ‘Araf’ MKM’de sahneleniyor Kültür Servisi - Katledilen Kürt aydõnõ Musa Anter’in yaşamõnõn anlatõldõğõ “Araf / İki ülke arasõnda” adlõ Kürtçe tiyatro oyunu bugün saat 18.00’de İstanbul Mezopotamya Kültür Merkezi Tiyatro Salonu’nda sahneleniyor. Cihan Şan’õn yazdõğõ ve Aydõn Orak’õn yönetip oynadõğõ oyun, Anter’in okul ve cezaevi yõllarõnda, yaşadõğõ komik ve dramatik öykülerini anlatõrken, aydõn cinayetlerine de dikkat çekiyor. İlk gösterimini Nusaybin’de yapan Araf, İzmir Konak Belediyesi Kültür İşleri’ndeki gösteriminin hiçbir gerekçe gösterilmeden iptal edildiği iddialarõyla gündeme gelmişti. ([email protected])
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle