Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
[email protected]
SAYFA CUMHURİYET 12 ARALIK 2008 CUMA
10 EKONOMİ
CMYB
C M Y B
YORUM
ÖZTİN AKGÜÇ
Ekonomik Kriz Paketi
Dünyada kriz söylentileri duyulduğunda, Türkiye’de
de krize karşı önlem paketi hazırlansın önerileri gün-
deme geldi. Bazıları belki diğer ülkelere öykünerek,
gelişmiş ülkeler bile önlem alıyor, paket hazırlıyor,
bizim de bir kriz paketimiz olsun isteği ile paket öne-
risinde bulundu. Kimileri, bir kriz paketi hazırlanır uy-
gulanırsa krizi daha hafif atlatma umuduna kapıldı.
Herkesin öneride bulunduğu bir dönemde, bizden
de bir ses çıksın, suskun kalmayalım düşüncesiy-
le paket hazırlanması dilekleri de oldu. Hangi güdü
ile olursa olsun, Türkiye’de de ekonomik kriz ve eko-
nomik kriz paketi uzun süredir konuşuluyor, tartışı-
lıyor.
Krizin Türkiye’yi diğer ülkeler kadar etkilemeye-
ceği görüşünde olanlar, “hamdolsun” ile geçiştiri-
lebileceği düşüncesinde olanlar var; paket hazır-
lanmasında geç kalındığını savunanlar var; paketin
parça parça dağınık değil bir bütün halinde uygu-
lanmasını önerenler var; IMF ile anlaşmadan, ona-
yını almadan ekonomik paket uygulanamayacağı ön-
görüsünde bulunanlar var; IMF ile anlaşmanın Tür-
kiye’yi uzun sürede kısa döngülere sürükleyeceği-
ni, krizden çıkışı zorlaştıracağını ileri sürenler var. Bu
arada tıpkı HIV virüsünün, radyasyonun Türk’ü et-
kilemeyeceği iddiasına benzer, “ekonomiye bir şey
olmaz, ekonomi taş gibi”, beton gibi diyen üstatla-
ra da rastlanıyor.
Bazı iktisatçılarla birlikte, Türkiye’de cari açık, dış
borç, sıcak para ile pompalanan saadet zincirinin ya-
nıltıcı olduğunu, kamuoyunun kandırıldığını, dünyada
bir kriz yaşanmasa bile Türkiye’de saadet zincirinin
kopacağını savunmaya çalıştım. Türkiye’nin, dün-
yada ekonomik kriz olmasa bile, en azından eko-
nomik durgunluğa, bazı derecelendirme kuruluşla-
rının yeni yeni görmeye başladıkları resesyona gi-
receği öngörüsünü bir grup iktisatçı ile paylaştım.
Türkiye, yurtdışından ekonomik kriz ithal etmemiş-
tir. Dünyadaki ekonomik kriz, Türkiye’de yaşanması
kaçınılmaz olan krizi daha da şiddetlendirmektedir.
Yalnız dünyadaki ekonomik kriz, “Türkiye krizi dı-
şarıdan ithal ediyor” özrüne sığınmaya olanak ver-
miş, izlenen politikaların doğurduğu krizi gizlemiş,
alalamıştır.
Türkiye, ciddi, etkili bir ekonomik paketi hazırla-
yamaz ve uygulayamaz. Ciddi, kapsamlı bir prog-
ram hazırlayıp uygulamak, beceri, sağlıklı öngörü ge-
rektirir. Beceri eksikliği, bu konuda en büyük engel,
handikaptır. Ayrıca sık sık yinelendiği gibi, yıllardır
izlenen politikalar sonucu Türkiye’nin ekonomik ma-
nevra kabiliyeti zayıflamıştır. Dış borcu fazla, stra-
tejik ithalat oranı yüksek, enerji, temel girdiler ve ser-
maye malları açısından dışarıya bağımlı, ihracat ile
enerji ve ara malı ithalatını dahi karşılayamayan, fa-
iz dışı fazlası ödediği faizler için yeterli olmayan, eko-
nomide yapısal değişim doğuracak yatırımları yap-
mamış, gerçekte kaliteli işgücü de yetersiz olan bir
ekonominin, kapsamlı, etkili bir program uygulaması
olanaksızdır. Ancak göstermelik paketler hazırlanır,
uygulaması ile de kriz hafifletilemez, kısa sürede de
atlatılamaz. Ayrıca paket veya programlarla belirli ki-
şi ya da gruplara çıkar fırsatı da yaratılabilir.
Türkiye IMF’nin kılavuzluğu ile, özellikle 1980 son-
rası izlediği politikalarla, göstermelik kriz paketleriyle
günü kurtarmaya yarayan palyatif önlemlerle so-
runlarını çözemez; tersine gelişmelerin de kanıtla-
dığı gibi sorunlarını ağırlaştırır, mevcut kısırdöngü-
leri daha da pekiştirir.
Türkiye’nin öncelikle IMF’nin, Avrupa Birliği’nin
özellikle Gümrük Birliği’nin boyunduruğundan, be-
ceri düzeyi düşük ve etik değerleri gözardı eden ik-
tidarlardan kurtulması gerekir. Bu temel koşul sağ-
lanmadan, “ciddi kalkınma planı yapalım; enerji baş-
ta olmak üzere stratejik sektörleri kamunun mülki-
yetine, denetimine verelim; sınainin yapısını değiş-
tirecek yatırım projeleri uygulayalım” önerileri, sadece
birer iyi niyet ifadesi, özlem olarak kalır. Kaldı ki ye-
ni bir plan uygulamak, sınaileşme stratejisi izlemek,
beceri, özveri, direnç, etik değerlere bağlılık, lider-
lik nitelikleri de olan yöneticileri gerektirir. Başarıyı
belirleyici bu eksik giderilmeden yapılacak uygula-
ma, kaynak savurganlığına, hayal kırıklığına da ne-
den olabilir. Kaliteli insan öğesi içermeyen paketler,
göstermelik olarak kalmaya mahkûmdur.
Kendine yeten ülkeler liginin ön sõralarõnda yer alõrken bugün en temel ürünleri bile ithal ediyor
PİYASADA SÖZ SAHİBİ DEĞİLİZ
Üretim bizde,
kontrol yabancõda
Türkiye’nin üreti-
minde “lider” olduğu
tarõm ürünleriyle ilgili
piyasayõ belirlemede
de söz sahibi olamadõ-
ğõna dikkat çeken Gü-
naydõn, fõndõk, çay, yaş
meyve ve sebze, bak-
lagil, hatta bal üreti-
miyle ilgili dünya pa-
zarõ oluşumunda etkili
olamadõğõnõ vurguladõ.
Bu ürünlerle ilgili
üretim planlamasõ, arz
kontrolü ve dõş ticaret
kurallarõna göre oyna-
ma konularõnda yeter-
siz kalõndõğõ, Türki-
ye’nin üreten ama dõş
pazarõ yabancõlarõn be-
lirlediği bir konumda
olduğunu belirten Gü-
naydõn, “Türkiye çev-
resinin en iyi yaş mey-
ve-sebze üreticisi ol-
masına rağmen -ki 40
milyon ton üretir yıl-
lık- Rusya ve Avrupa
kontrolü elinde tutar.
Fındıkta pazar kont-
rolü Almanya’dadır.
Çayda da bizi yine
tehlikeli bir süreç
bekliyor” görüşünü di-
le getirdi. Çay-Kur’un
özelleştirilmesinin gün-
demde olduğuna işa-
ret eden Günaydõn,
böyle bir uygulamanõn
hayata geçmesi duru-
munda Türkiye’nin
“çay üretemez” hale
geleceğine dikkat çek-
ti. Seylan, Hindistan
gibi ülkelerde insanla-
rõn 1 dolarõn altõnda bir
ücretle çay topladõğõnõ
belirten Günaydõn, Tür-
kiye’de günlük 17-18
liralõk toplama ücreti
yüksek geleceği için
tamamen ithalata yö-
nelineceğini vurgula-
dõ. Günaydõn, “Çay-
Kur’un özelleştiril-
mesi ve gümrüklerin
sıfırlanması demek,
Uzak Asya yani Çin,
Seylan, Hindistan
çaylarının piyasayı
doldurması demektir.
Zaten uluslararası şir-
ketlerin de beklediği
budur” diye konuştu.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - “Yerli Malları ve Tutum
Haftası” bugün başlõyor. Türki-
ye’de her yõl 12-18 Aralõk tarihleri
arasõnda kutlanan Yerli Malõ Haf-
tasõ, özellikle AKP iktidarõ döne-
minde her alanda “yabancılaş-
manın en üst seviyeye çıkması”
nedeniyle “nostaljik ve simgesel”
kutlamalara indirgendi.
Ziraat Mühendisleri Odasõ
(ZMO) Başkanõ Gökhan Gü-
naydın, Türkiye’nin artõk tarõm-
da “kendine yeten 7 ülkeden
biri olma” statüsünü kaybettiği-
ni ve tamamen dõşa bağõmlõ hale
geldiğini belirterek “Türkiye’yi
ciddi açlık tehlikesi bekliyor”
uyarõsõnda bulundu.
Yerli Malõ Haftasõ’nõn başlamasõ
nedeniyle Cumhuriyet’in soru-
larõnõ yanõtlayan Günaydõn, Tür-
kiye’nin geçmişte kendine yeten
ülkeler liginin ön sõralarõnda yer al-
masõna karşõn, bugün nasõl “dışa
bağımlı” hale getirildiğini anlat-
tõ. Cumhuriyetin kuruluşundan
sonra Türkiye’nin uzun yõllar bo-
yunca kendine yeterli tarõm ürünü
üretmeye dönük politikalar izle-
diğine dikkat çeken Günaydõn,
sonra geçilen planlõ dönemde de
dayanõklõ tüketim mallarõnõn yur-
tiçinde üretilmesinin hedeflendi-
ğini anlatttõ. Günaydõn, “Daha
sonra neoliberal politikaların
devreye girmesiyle birlikte, Tür-
kiye, önemli ölçüde kendi ge-
reksinimlerini üretemeyen, nü-
fusunun ihtiyaçlarını yurtdı-
şından karşılamak zorunda ka-
lan bir ülke pozisyonuna geri-
ledi” dedi.
Açık 2.5 milyar dolar
Türkiye’nin her geçen yõl ta-
rõmda dõşa bağõmlõlõğõnõn arttõğõ-
nõ vurgulayan Günaydõn, 2007’de
tarõm ürünü dõş alõmõ ile satõmõ ara-
sõndaki farkõn, “1 milyar dolar
negatifte” olduğunu, 2008’in ilk
ayõnda ise bu rakamõn 2.5 milyar
dolarõ bulduğunu bildirdi. Türki-
ye’nin ithalat yapmadan yem üre-
temez hale geldiğini belirten Gü-
naydõn, “Eğer ithalat yapmaz-
sanız yem üretemezsiniz, çünkü
işte mısır, soya, arpa gibi ham-
maddeler ülke içindeki kay-
naklarla yetmiyor. Türkiye 9
ton yem üretiyorsa, bunun 4.5
milyon tonu dışarıdan geliyor”
dedi. Günaydõn şu görüşleri dile
getirdi:
“Ayrıca temel gıda maddele-
ri de, yurtdışından ithal ediliyor.
Sadece bu yıl tahıl ürünlerine,
buğdaya, arpaya ödediğimiz pa-
ra 1.5 milyar dolara yaklaşmış.
1.5 milyar dolara yakın gübre-
ye veriyor, 1 milyar doların
üzerinde yağ bitkilerine para ve-
riyoruz. Örneğin çeltik, pirinç it-
hal edilmek zorunda. Dışarı-
dan baklagil bile ithal ediyoruz.
Bunların dışında örneğin muz,
Bulgaristan’dan ceviz, Şili’den
elma, İran’dan karpuz geliyor.
Oysa bütün bunları Türkiye
üretebilir, ama dışa açık eko-
nominin gereği diye ithal ediyor.
Bütün bu tablo, Türkiye’nin
neoliberal dışa açılma politika-
larının ağır faturasını ödediği-
ni gösteriyor.”
Türkiye’de 20 milyon kişinin
“mutlak yoksulluk sınırı” al-
tõnda yaşadõğõna işaret eden Gü-
naydõn, dõşa bağõmlõlõk nedeniyle
pahalõ hale gelen gõdaya ulaşma-
nõn daha da zor olacağõnõ söyledi.
Türkiye’nin “gıda krizine” gitti-
ği uyarõsõnda bulunan Günaydõn,
“Türkiye’nin nüfusu 20-25 yıl
içinde 100 milyon olacak görü-
nüyor. Ancak şu anda nüfus
70 milyonken, kendi imkânla-
rıyla insanlarını doyuramayan
bir ülke var, en az 2-3 milyar
dolarlık ithalatla bunu yapabi-
liyor. İlave 30 milyonun doğu-
racağı talep düşünüldüğünde
Türkiye’yi açıkça açlık tehlike-
si bekliyor” dedi.
ZMO Başkanõ
Günaydõn, Yerli Mallarõ
Haftasõ nedeniyle yaptõğõ
değerlendirmede
Türkiye’yi ciddi bir açlõk
tehlikesinin beklediğini
söyledi. Günaydõn,
Türkiye’nin tarõmdaki
açõğõnõn 2.5 milyar dolarõ
bulduğunu söyledi.
MUSTAFA GAZALCI:
Eğitimin
önemli
unsuruydu
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Eğitimci, eski milletvekili Mustafa Ga-
zalcı, yerli malõna eğitim sistemi içeri-
sinde artõk eskisi kadar çok önem veril-
mediğini belirtirken “Yerli malının kul-
lanımı, Cumhuriyet’in eğitim sistemi-
nin en önemli unsurlarından biriydi.
Yerli malını üretme alışkanlıkları,
emek vermenin önemi, üretmeden ya-
şanmayacağı... Bunlar hep okulda ya-
şanarak öğrenilirdi” dedi.
Gazalcõ, yerli malõnõn kullanõmõnõn
doğrudan eğitim sistemi ile ilgili bir
alõşkanlõk olduğuna vurgu yaparken,
okullarda bu konunun son dönemde dik-
kate alõnmadõğõnõn altõnõ çizdi.
Daha önce okullarda, yerli malõnõn da
aralarõnda bulunduğu konularõ uygulamalõ
olarak öğreten eğitsel kollarõn bulundu-
ğunu ve çocuklara çeşitli alõşkanlõklar ka-
zandõrõldõğõnõ anlatan Gazalcõ, “Önceden
Yerli Malı Haftası’nda her okulda, her
çocuğa üretimin önemi, çalışmanın,
emeğin ve ürününü kendi yetiştirmiş
olmanın gururu aşılanırdı. Ve o yöre-
de yetişen bütün ürünler okullarda
simgesel olarak sergilenir, hatta ço-
cuklar tarafından getirilirdi. 29 Ekim,
23 Nisanlarda yerli ürünlerin en nite-
liklisinin üretilmesi için teşvik mesaj-
ları verilirdi. Bu, son yıllarda yapıl-
mıyor. Tam tersine bir tüketim toplu-
mu, yabancı ürünlere özendirme an-
layışı çıktı” değerlendirmesini yaptõ.
GB’ye karşõn, başta tarõm, otomotiv ve gõda olmak üzere birçok sektörü destekliyor
AB kendi ürünlerini koruyor
Geçen yıl kuraklık nedeniyle sıkıntı yaşayan narenciye üreticileri bu yıl da krizin etkileriyle boğuşuyor.
Kuraklıktan sonra kriz de vurdu
HİCRAN ÖZDAMAR
İZMİR - Uzmanlar acil önlem alõnmazsa ül-
kenin gelecek dönem daha fazla dõşa bağõmlõ ola-
cağõna dikkat çekiyor. Değerlendirmeler şöyle:
Tariş Zeytin ve Zeytinyağõ Birliği Başkanõ
Cahit Çetin: Zeytinyağı alım sezonunun açıl-
dı ancak önümüzü göremiyoruz. Bu nedenle
üyelere litre başına 2.5 YTL ön ödeme yapa-
cağız. Zor bir yıla girdik. Kooperatiflerinin du-
rumuna ilişkin yasal düzenlemelerde netlik yok.
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarõm Eko-
nomisi Bölüm Başkanõ Prof. Dr. Akın Olgun: Dö-
vizin yüzde 40-50 artması gübre, ilaç mazot fi-
yatlarına da yansıyacaktır. Buna bağlı olarak
da bunların kullanımı düşecek ve üretim aza-
lacaktır. Girdi kullanımına faizsiz destek kre-
dileri verilmeli ve bu girdilerden alınan KDV
tarımsal üretim amaçlı kullanımlarda kaldı-
rılmalıdır.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Av-
rupa Birliği (AB), birliğin temel esasõnõ oluş-
turan Gümrük Birliği Anlaşmasõ’nõn varlõ-
ğõna karşõn, başta tarõm, otomotiv ve gõda
olmak üzere bir çok sektörü destekliyor. AB
ülkeleri yerli mallarõ zarar görmesin diye ay-
rõca 22 ülkeye tekstil, gõda ve tarõm ürün-
lerinde kota uyguluyor.
Önlemler ana hatlarõyla şöyle:
Nüfusunun sadece yüzde 10’u tarõm-
la uğraşan Fransa’da desteğin toplam mik-
tarõ 11 milyar dolarõ buluyor. Almanya ve
Avusturya ise topraktan elde edilen tarõm
ürünlerinin yanõ sõra süte de çiftçinin eline
geçen 1 litre karşõlõğõ 27 cent destekleme pri-
mi veriyor.
Almanya, yerli otomotiv sektörüne de
destek sağlõyor. Özellikle süregelen mali kri-
zin ardõndan otomotiv devi Opel’e açõlan 1
milyar dolarlõk hükümet kredisinin ardõndan,
bu desteğin daha da artacağõ ifade ediliyor.
İtalya’da çiftçiye ürettiği ürün mikta-
rõna göre prim veriliyor. Devlet politikasõ-
na doğrultusunda verilen destek ile verimin
yüksek olmasõ sağlanõrken, yerli malõnõn da
ucuz ve daha fazla tüketilebilir hale gelmesi
amaçlanõyor.
Hollanda, çiftçilere sağladõğõ destek-
ler sayesinde yõllõk 53.3 milyar dolarlõk ta-
rõm ürünü ihracatõ gerçekleştiriyor. Ekim ya-
põlmadan önce hükümet ile üretici koope-
ratifleri biraraya gelerek, devletten sağla-
nacak teşvik primini belirliyor.
AB de özellikle Fransa ya da İtalya’daki
şarap üreticileri başta olmak üzere, ülkele-
rin önemli ürünlerine o ülke hükümetle-
rinden hariç destek veriyor. Amaç, “özel
ürünlerin üretiminin durmaması.”
Önlemler yalan, kriz gerçek
IŞIK KANSU
ANKARA - Küresel ekonomik bu-
nalõma karşõn yeterli önlem alõnma-
dõğõndan yakõnan Adana Sanayi Oda-
sõ Başkanõ Ümit Özgümüş, “Piyasa
açılmazsa, feryatlar yükselir ve iş-
çi sokağa dökülür” dedi. Mersin
Deniz Ticaret Odasõ Başkanõ M.Cihat
Lokmanoğlu da, son 35 yõlda deniz
navlunlarõnõn bu denli dibe vurduğu-
nun görülmediğine dikkat çekti.
Adana Sanayi Odasõ Başkanõ Ümit
Özgümüş, bunalõma ilişkin gözlem-
lerini Cumhuriyet’e şöyle anlattõ:
“Alevin kavurucu etkisi henüz
hissedilmedi çünkü, işten çıkarı-
lan işçiler şu anda kıdem tazmi-
natlarını harcıyor, bir kısmı işsizlik
fonundan yararlanıyor ve elinde
tasarrufu olanlar da tasarruflarını
harcıyorlar. Bir süre sonra eğer pi-
yasa açılmazsa ki çok yakın za-
manda açı-
lacak gibi
görünmü-
yor, feryat-
lar yükselir
ve işçi sokağa
dökülür. Yaptı-
ğımız araştırmala-
ra göre, Adana’da son 3 ayda 26 fir-
ma kapandı, yirmiye yakın firma ise
üretimini durdurdu. Adana Sana-
yi Odası olarak üyelerimize yaptı-
ğımız istihdam anketine göre ise,
2008 Ekim-Kasım döneminde bin
616 işçi işten çıkarıldı, 310 kişi ise işe
alındı. Bu demek oluyor ki, Ada-
na’da bin 300 kişi daha işsizler or-
dusuna katıldı. Bizi asıl korkutan
küresel krizin yanında, hükümetin,
ekonomi yönetiminin ne yapacağı-
nı bilmiyor olması. Verilen demeç-
ler, alınan kararlar çelişkili. Önce
‘kriz bizi teğet geçer’, sonra ‘etkile-
niriz ama az etkileniriz’ dediler, şim-
di ise farklı demeçler veriyorlar.
Türkiye’deki ekonomik sıkıntının
yüzde 70’i piyasa daralmasından
kaynaklanıyor. Ancak hükümet ta-
rafından son 1-2 ay içerisinde alınan
kararların tamamı finansman ve
kredi sıkıntısı çözümüne yönelik.
Üretime, talebe yönelik hiçbir önlem
söz konusu değil. Finansman soru-
nu çözmek, fabrikası hala çalışan sa-
nayici için elbette önemli, ancak sa-
dece bu yeterli değil. Pazarını,
müşterisini kaybetmiş sanayicinin
kredisi uzasa ne olur? Şu anda pi-
yasayı yeniden çalıştıracak ön-
lemlere gerek var. Hükümet, 2008-
2009 dönemi için planladığı yatı-
rımları yapmalı, satın almalarına
devam etmeli.”
Mersin Deniz Ticaret Odasõ Başkanõ
Lokmanoğlu da, Mersin’de ticari iş-
lem hacminde yüzde 30 azalma ol-
duğuna değinerek, “Ticaretin azal-
ması demek bizim taşıdığımız yü-
kün azalması demektir. Benim de
deniz ticaretinin içinde olduğu son
35 senede deniz navlunlarının bu
kadar kısa bir sürede bu kadar di-
be vurduğu görülmemiştir” dedi.
Yük olmazsa navlunun, navlun ol-
mazsa geminin olmayacağõnõ, gemi ol-
mazsa yükün taşõnamayacağõnõ, yük
taşõnmazsa da ticaret olmayacağõnõ be-
lirten Lokmanoğlu, “İşte size krizin
ne kadar reel olduğunun bir gös-
tergesi. Kriz buradadır ve acil ön-
lemler alınması şarttır” diye konuştu.
Lokmanoğlu, şu uyarõlarda bulundu:
“Gemi inşa sanayimizde de krize
bağlı olarak sipariş iptalleri yaşan-
maktadır. 2008 yılında sadece 2
yeni gemi siparişi alınmış olması,
küresel krizin ülkemize olan yansı-
malarına somut bir örnektir. Kü-
resel krizin ülkemizin yoğun gün-
deminde ilk sıralara taşınması, eko-
nomiye yön veren tüm çevrelerin ge-
rekli önem ve hassasiyeti göster-
meleri gerektiğinin altını bir kez da-
ha çizmekte yarar vardır.”
Adana Sanayi Odasõ Başkanõ Ümit Özgümüş: “Piyasa açõlmazsa,
feryatlar yükselir ve işçi sokağa dökülür.” Mersin Deniz Ticaret Odasõ
Başkanõ M.Cihat Lokmanoğlu: “Son 35 senede deniz navlunlarõnõn bu
kadar dibe vurduğu görülmedi”
D G D ‘ Ü R E T M E Y İ N ’ D İ Y O R
Türkiye’nin yine üretimde lider olduğu tarõm
ürünlerinin üretimine, IMF ve Dünya Bankasõ
destekli politikalarla sõnõrlama getiril-
diğine dikkat çeken Günaydõn, şeker-
pancarõ ve tütün üretimindeki gerile-
meleri buna örnek gösterdi. Türki-
ye 20 milyon ton şekerpancarõ
üretirken bunun 15 milyon tona ge-
rilediğini kaydeden Günaydõn, 200
bin ton tütün üretiminin de 80 bin tona kadar
indiğini anõmsattõ. Üretim yerine “Doğrudan
Gelir Desteği (DGD)” uygulamasõ ikame
edilerek, insanlarõn “üretmemeye” teşvik
edildiğini anlatan Günaydõn, “Şimdi Başba-
kan bir yandan DGD’yi kaldõrõcağõz diyor, di-
ğer yandan ulusal programda 2012’de tüm
desteklerin DGD’ye dönüştürüleceği yazõlõlõ-
yor. Burada yaman bir çelişki var” dedi.
Türkiye göbekten bağõmlõ
Aylık ithalat 5 milyar
dolar düştü
Ekonomi Servisi - Dünyada yaşanan krizle bir-
likte Türkiye’nin ithalatõ da gerilerken krizle birlikte
aylõk ithalat 5 milyar dolar düştü.
Devlet Bakanõ Kürşad Tüzmen, 2009 yõlõnda
Türkiye’nin ithalatõnõn 50 milyar dolar azalacağõ-
nõ söyledi. Edinilen bilgiye göre, ekim ayõnda 14 mil-
yar 700 milyon dolarlõk ithalat yapõlõrken kasõm ayõ
ithalatõnõn alõnan ön veriler paralelinde, 12 milyar
600 milyon dolar seviyelerinde olmasõ bekleniyor.
Bu durum, krizle birlikte aylõk ithalat rakamlarõn-
da 5-6 milyar dolarlõk bir düşüş anlamõna geliyor.
2007 yõlõnda ekim ayõ ithalatõ 15 milyar 600 mil-
yon dolar, kasõm ayõ ithalatõ da 16 milyar 605 mil-
yon dolardõ. Dünya pazarlarõnda yaşanan olumsuz
gelişmelerden en az etkilenmek için çalõştõklarõnõ ifa-
de eden Bakan Tüzmen, ithalattaki düşüşün ihra-
cattaki düşüşten daha fazla olmasõnõn Türkiye’nin
cari açõğõna olumlu etki yapacağõnõ bildirdi.
Türk gümrüğü
dünyaya açılıyor
ANKARA (AA) - Gümrük Müsteşarlõğõ ABD,
Çin, Rusya ve Bulgaristan’õn da aralarõnda bulun-
duğu 9 ülkede gümrük müşavirlikleri kuracak. Mü-
şavirliklerin kurulmasõyla Türk işçilerinin ve tica-
ret erbabõnõn gümrükle ilgili sõkõntõlarõnõn azaltõl-
masõ amaçlanõyor.
Gümrük Müsteşarlõğõ AB ve Dõşilişkiler Genel
Müdürü Rıza Mehmet Korkmaz, Türk gümrük
teşkilatõnõn birçok ülke ile gümrük alanõnda karşõ-
lõklõ idari yardõm ve işbirliği anlaşmasõ yaptõğõna işa-
ret ederek bu anlaşmalarõ yürütmek için müşavir-
liklere ihtiyaç duyulduğunu kaydetti. Korkmaz, bu
çerçevede geçen yõl bir kanun düzenlemesi yapõl-
dõğõnõ ve 9 ayrõ ülkede 10 gümrük müşavirliği kad-
rosu oluşturulmasõ kararõ alõndõğõnõ anlattõ.