05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] SAYFA CUMHURİYET 12 ARALIK 2008 CUMA 10 EKONOMİ CMYB C M Y B YORUM ÖZTİN AKGÜÇ Ekonomik Kriz Paketi Dünyada kriz söylentileri duyulduğunda, Türkiye’de de krize karşı önlem paketi hazırlansın önerileri gün- deme geldi. Bazıları belki diğer ülkelere öykünerek, gelişmiş ülkeler bile önlem alıyor, paket hazırlıyor, bizim de bir kriz paketimiz olsun isteği ile paket öne- risinde bulundu. Kimileri, bir kriz paketi hazırlanır uy- gulanırsa krizi daha hafif atlatma umuduna kapıldı. Herkesin öneride bulunduğu bir dönemde, bizden de bir ses çıksın, suskun kalmayalım düşüncesiy- le paket hazırlanması dilekleri de oldu. Hangi güdü ile olursa olsun, Türkiye’de de ekonomik kriz ve eko- nomik kriz paketi uzun süredir konuşuluyor, tartışı- lıyor. Krizin Türkiye’yi diğer ülkeler kadar etkilemeye- ceği görüşünde olanlar, “hamdolsun” ile geçiştiri- lebileceği düşüncesinde olanlar var; paket hazır- lanmasında geç kalındığını savunanlar var; paketin parça parça dağınık değil bir bütün halinde uygu- lanmasını önerenler var; IMF ile anlaşmadan, ona- yını almadan ekonomik paket uygulanamayacağı ön- görüsünde bulunanlar var; IMF ile anlaşmanın Tür- kiye’yi uzun sürede kısa döngülere sürükleyeceği- ni, krizden çıkışı zorlaştıracağını ileri sürenler var. Bu arada tıpkı HIV virüsünün, radyasyonun Türk’ü et- kilemeyeceği iddiasına benzer, “ekonomiye bir şey olmaz, ekonomi taş gibi”, beton gibi diyen üstatla- ra da rastlanıyor. Bazı iktisatçılarla birlikte, Türkiye’de cari açık, dış borç, sıcak para ile pompalanan saadet zincirinin ya- nıltıcı olduğunu, kamuoyunun kandırıldığını, dünyada bir kriz yaşanmasa bile Türkiye’de saadet zincirinin kopacağını savunmaya çalıştım. Türkiye’nin, dün- yada ekonomik kriz olmasa bile, en azından eko- nomik durgunluğa, bazı derecelendirme kuruluşla- rının yeni yeni görmeye başladıkları resesyona gi- receği öngörüsünü bir grup iktisatçı ile paylaştım. Türkiye, yurtdışından ekonomik kriz ithal etmemiş- tir. Dünyadaki ekonomik kriz, Türkiye’de yaşanması kaçınılmaz olan krizi daha da şiddetlendirmektedir. Yalnız dünyadaki ekonomik kriz, “Türkiye krizi dı- şarıdan ithal ediyor” özrüne sığınmaya olanak ver- miş, izlenen politikaların doğurduğu krizi gizlemiş, alalamıştır. Türkiye, ciddi, etkili bir ekonomik paketi hazırla- yamaz ve uygulayamaz. Ciddi, kapsamlı bir prog- ram hazırlayıp uygulamak, beceri, sağlıklı öngörü ge- rektirir. Beceri eksikliği, bu konuda en büyük engel, handikaptır. Ayrıca sık sık yinelendiği gibi, yıllardır izlenen politikalar sonucu Türkiye’nin ekonomik ma- nevra kabiliyeti zayıflamıştır. Dış borcu fazla, stra- tejik ithalat oranı yüksek, enerji, temel girdiler ve ser- maye malları açısından dışarıya bağımlı, ihracat ile enerji ve ara malı ithalatını dahi karşılayamayan, fa- iz dışı fazlası ödediği faizler için yeterli olmayan, eko- nomide yapısal değişim doğuracak yatırımları yap- mamış, gerçekte kaliteli işgücü de yetersiz olan bir ekonominin, kapsamlı, etkili bir program uygulaması olanaksızdır. Ancak göstermelik paketler hazırlanır, uygulaması ile de kriz hafifletilemez, kısa sürede de atlatılamaz. Ayrıca paket veya programlarla belirli ki- şi ya da gruplara çıkar fırsatı da yaratılabilir. Türkiye IMF’nin kılavuzluğu ile, özellikle 1980 son- rası izlediği politikalarla, göstermelik kriz paketleriyle günü kurtarmaya yarayan palyatif önlemlerle so- runlarını çözemez; tersine gelişmelerin de kanıtla- dığı gibi sorunlarını ağırlaştırır, mevcut kısırdöngü- leri daha da pekiştirir. Türkiye’nin öncelikle IMF’nin, Avrupa Birliği’nin özellikle Gümrük Birliği’nin boyunduruğundan, be- ceri düzeyi düşük ve etik değerleri gözardı eden ik- tidarlardan kurtulması gerekir. Bu temel koşul sağ- lanmadan, “ciddi kalkınma planı yapalım; enerji baş- ta olmak üzere stratejik sektörleri kamunun mülki- yetine, denetimine verelim; sınainin yapısını değiş- tirecek yatırım projeleri uygulayalım” önerileri, sadece birer iyi niyet ifadesi, özlem olarak kalır. Kaldı ki ye- ni bir plan uygulamak, sınaileşme stratejisi izlemek, beceri, özveri, direnç, etik değerlere bağlılık, lider- lik nitelikleri de olan yöneticileri gerektirir. Başarıyı belirleyici bu eksik giderilmeden yapılacak uygula- ma, kaynak savurganlığına, hayal kırıklığına da ne- den olabilir. Kaliteli insan öğesi içermeyen paketler, göstermelik olarak kalmaya mahkûmdur. Kendine yeten ülkeler liginin ön sõralarõnda yer alõrken bugün en temel ürünleri bile ithal ediyor PİYASADA SÖZ SAHİBİ DEĞİLİZ Üretim bizde, kontrol yabancõda Türkiye’nin üreti- minde “lider” olduğu tarõm ürünleriyle ilgili piyasayõ belirlemede de söz sahibi olamadõ- ğõna dikkat çeken Gü- naydõn, fõndõk, çay, yaş meyve ve sebze, bak- lagil, hatta bal üreti- miyle ilgili dünya pa- zarõ oluşumunda etkili olamadõğõnõ vurguladõ. Bu ürünlerle ilgili üretim planlamasõ, arz kontrolü ve dõş ticaret kurallarõna göre oyna- ma konularõnda yeter- siz kalõndõğõ, Türki- ye’nin üreten ama dõş pazarõ yabancõlarõn be- lirlediği bir konumda olduğunu belirten Gü- naydõn, “Türkiye çev- resinin en iyi yaş mey- ve-sebze üreticisi ol- masına rağmen -ki 40 milyon ton üretir yıl- lık- Rusya ve Avrupa kontrolü elinde tutar. Fındıkta pazar kont- rolü Almanya’dadır. Çayda da bizi yine tehlikeli bir süreç bekliyor” görüşünü di- le getirdi. Çay-Kur’un özelleştirilmesinin gün- demde olduğuna işa- ret eden Günaydõn, böyle bir uygulamanõn hayata geçmesi duru- munda Türkiye’nin “çay üretemez” hale geleceğine dikkat çek- ti. Seylan, Hindistan gibi ülkelerde insanla- rõn 1 dolarõn altõnda bir ücretle çay topladõğõnõ belirten Günaydõn, Tür- kiye’de günlük 17-18 liralõk toplama ücreti yüksek geleceği için tamamen ithalata yö- nelineceğini vurgula- dõ. Günaydõn, “Çay- Kur’un özelleştiril- mesi ve gümrüklerin sıfırlanması demek, Uzak Asya yani Çin, Seylan, Hindistan çaylarının piyasayı doldurması demektir. Zaten uluslararası şir- ketlerin de beklediği budur” diye konuştu. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - “Yerli Malları ve Tutum Haftası” bugün başlõyor. Türki- ye’de her yõl 12-18 Aralõk tarihleri arasõnda kutlanan Yerli Malõ Haf- tasõ, özellikle AKP iktidarõ döne- minde her alanda “yabancılaş- manın en üst seviyeye çıkması” nedeniyle “nostaljik ve simgesel” kutlamalara indirgendi. Ziraat Mühendisleri Odasõ (ZMO) Başkanõ Gökhan Gü- naydın, Türkiye’nin artõk tarõm- da “kendine yeten 7 ülkeden biri olma” statüsünü kaybettiği- ni ve tamamen dõşa bağõmlõ hale geldiğini belirterek “Türkiye’yi ciddi açlık tehlikesi bekliyor” uyarõsõnda bulundu. Yerli Malõ Haftasõ’nõn başlamasõ nedeniyle Cumhuriyet’in soru- larõnõ yanõtlayan Günaydõn, Tür- kiye’nin geçmişte kendine yeten ülkeler liginin ön sõralarõnda yer al- masõna karşõn, bugün nasõl “dışa bağımlı” hale getirildiğini anlat- tõ. Cumhuriyetin kuruluşundan sonra Türkiye’nin uzun yõllar bo- yunca kendine yeterli tarõm ürünü üretmeye dönük politikalar izle- diğine dikkat çeken Günaydõn, sonra geçilen planlõ dönemde de dayanõklõ tüketim mallarõnõn yur- tiçinde üretilmesinin hedeflendi- ğini anlatttõ. Günaydõn, “Daha sonra neoliberal politikaların devreye girmesiyle birlikte, Tür- kiye, önemli ölçüde kendi ge- reksinimlerini üretemeyen, nü- fusunun ihtiyaçlarını yurtdı- şından karşılamak zorunda ka- lan bir ülke pozisyonuna geri- ledi” dedi. Açık 2.5 milyar dolar Türkiye’nin her geçen yõl ta- rõmda dõşa bağõmlõlõğõnõn arttõğõ- nõ vurgulayan Günaydõn, 2007’de tarõm ürünü dõş alõmõ ile satõmõ ara- sõndaki farkõn, “1 milyar dolar negatifte” olduğunu, 2008’in ilk ayõnda ise bu rakamõn 2.5 milyar dolarõ bulduğunu bildirdi. Türki- ye’nin ithalat yapmadan yem üre- temez hale geldiğini belirten Gü- naydõn, “Eğer ithalat yapmaz- sanız yem üretemezsiniz, çünkü işte mısır, soya, arpa gibi ham- maddeler ülke içindeki kay- naklarla yetmiyor. Türkiye 9 ton yem üretiyorsa, bunun 4.5 milyon tonu dışarıdan geliyor” dedi. Günaydõn şu görüşleri dile getirdi: “Ayrıca temel gıda maddele- ri de, yurtdışından ithal ediliyor. Sadece bu yıl tahıl ürünlerine, buğdaya, arpaya ödediğimiz pa- ra 1.5 milyar dolara yaklaşmış. 1.5 milyar dolara yakın gübre- ye veriyor, 1 milyar doların üzerinde yağ bitkilerine para ve- riyoruz. Örneğin çeltik, pirinç it- hal edilmek zorunda. Dışarı- dan baklagil bile ithal ediyoruz. Bunların dışında örneğin muz, Bulgaristan’dan ceviz, Şili’den elma, İran’dan karpuz geliyor. Oysa bütün bunları Türkiye üretebilir, ama dışa açık eko- nominin gereği diye ithal ediyor. Bütün bu tablo, Türkiye’nin neoliberal dışa açılma politika- larının ağır faturasını ödediği- ni gösteriyor.” Türkiye’de 20 milyon kişinin “mutlak yoksulluk sınırı” al- tõnda yaşadõğõna işaret eden Gü- naydõn, dõşa bağõmlõlõk nedeniyle pahalõ hale gelen gõdaya ulaşma- nõn daha da zor olacağõnõ söyledi. Türkiye’nin “gıda krizine” gitti- ği uyarõsõnda bulunan Günaydõn, “Türkiye’nin nüfusu 20-25 yıl içinde 100 milyon olacak görü- nüyor. Ancak şu anda nüfus 70 milyonken, kendi imkânla- rıyla insanlarını doyuramayan bir ülke var, en az 2-3 milyar dolarlık ithalatla bunu yapabi- liyor. İlave 30 milyonun doğu- racağı talep düşünüldüğünde Türkiye’yi açıkça açlık tehlike- si bekliyor” dedi. ZMO Başkanõ Günaydõn, Yerli Mallarõ Haftasõ nedeniyle yaptõğõ değerlendirmede Türkiye’yi ciddi bir açlõk tehlikesinin beklediğini söyledi. Günaydõn, Türkiye’nin tarõmdaki açõğõnõn 2.5 milyar dolarõ bulduğunu söyledi. MUSTAFA GAZALCI: Eğitimin önemli unsuruydu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eğitimci, eski milletvekili Mustafa Ga- zalcı, yerli malõna eğitim sistemi içeri- sinde artõk eskisi kadar çok önem veril- mediğini belirtirken “Yerli malının kul- lanımı, Cumhuriyet’in eğitim sistemi- nin en önemli unsurlarından biriydi. Yerli malını üretme alışkanlıkları, emek vermenin önemi, üretmeden ya- şanmayacağı... Bunlar hep okulda ya- şanarak öğrenilirdi” dedi. Gazalcõ, yerli malõnõn kullanõmõnõn doğrudan eğitim sistemi ile ilgili bir alõşkanlõk olduğuna vurgu yaparken, okullarda bu konunun son dönemde dik- kate alõnmadõğõnõn altõnõ çizdi. Daha önce okullarda, yerli malõnõn da aralarõnda bulunduğu konularõ uygulamalõ olarak öğreten eğitsel kollarõn bulundu- ğunu ve çocuklara çeşitli alõşkanlõklar ka- zandõrõldõğõnõ anlatan Gazalcõ, “Önceden Yerli Malı Haftası’nda her okulda, her çocuğa üretimin önemi, çalışmanın, emeğin ve ürününü kendi yetiştirmiş olmanın gururu aşılanırdı. Ve o yöre- de yetişen bütün ürünler okullarda simgesel olarak sergilenir, hatta ço- cuklar tarafından getirilirdi. 29 Ekim, 23 Nisanlarda yerli ürünlerin en nite- liklisinin üretilmesi için teşvik mesaj- ları verilirdi. Bu, son yıllarda yapıl- mıyor. Tam tersine bir tüketim toplu- mu, yabancı ürünlere özendirme an- layışı çıktı” değerlendirmesini yaptõ. GB’ye karşõn, başta tarõm, otomotiv ve gõda olmak üzere birçok sektörü destekliyor AB kendi ürünlerini koruyor Geçen yıl kuraklık nedeniyle sıkıntı yaşayan narenciye üreticileri bu yıl da krizin etkileriyle boğuşuyor. Kuraklıktan sonra kriz de vurdu HİCRAN ÖZDAMAR İZMİR - Uzmanlar acil önlem alõnmazsa ül- kenin gelecek dönem daha fazla dõşa bağõmlõ ola- cağõna dikkat çekiyor. Değerlendirmeler şöyle: Tariş Zeytin ve Zeytinyağõ Birliği Başkanõ Cahit Çetin: Zeytinyağı alım sezonunun açıl- dı ancak önümüzü göremiyoruz. Bu nedenle üyelere litre başına 2.5 YTL ön ödeme yapa- cağız. Zor bir yıla girdik. Kooperatiflerinin du- rumuna ilişkin yasal düzenlemelerde netlik yok. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarõm Eko- nomisi Bölüm Başkanõ Prof. Dr. Akın Olgun: Dö- vizin yüzde 40-50 artması gübre, ilaç mazot fi- yatlarına da yansıyacaktır. Buna bağlı olarak da bunların kullanımı düşecek ve üretim aza- lacaktır. Girdi kullanımına faizsiz destek kre- dileri verilmeli ve bu girdilerden alınan KDV tarımsal üretim amaçlı kullanımlarda kaldı- rılmalıdır. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Av- rupa Birliği (AB), birliğin temel esasõnõ oluş- turan Gümrük Birliği Anlaşmasõ’nõn varlõ- ğõna karşõn, başta tarõm, otomotiv ve gõda olmak üzere bir çok sektörü destekliyor. AB ülkeleri yerli mallarõ zarar görmesin diye ay- rõca 22 ülkeye tekstil, gõda ve tarõm ürün- lerinde kota uyguluyor. Önlemler ana hatlarõyla şöyle:  Nüfusunun sadece yüzde 10’u tarõm- la uğraşan Fransa’da desteğin toplam mik- tarõ 11 milyar dolarõ buluyor. Almanya ve Avusturya ise topraktan elde edilen tarõm ürünlerinin yanõ sõra süte de çiftçinin eline geçen 1 litre karşõlõğõ 27 cent destekleme pri- mi veriyor.  Almanya, yerli otomotiv sektörüne de destek sağlõyor. Özellikle süregelen mali kri- zin ardõndan otomotiv devi Opel’e açõlan 1 milyar dolarlõk hükümet kredisinin ardõndan, bu desteğin daha da artacağõ ifade ediliyor.  İtalya’da çiftçiye ürettiği ürün mikta- rõna göre prim veriliyor. Devlet politikasõ- na doğrultusunda verilen destek ile verimin yüksek olmasõ sağlanõrken, yerli malõnõn da ucuz ve daha fazla tüketilebilir hale gelmesi amaçlanõyor.  Hollanda, çiftçilere sağladõğõ destek- ler sayesinde yõllõk 53.3 milyar dolarlõk ta- rõm ürünü ihracatõ gerçekleştiriyor. Ekim ya- põlmadan önce hükümet ile üretici koope- ratifleri biraraya gelerek, devletten sağla- nacak teşvik primini belirliyor. AB de özellikle Fransa ya da İtalya’daki şarap üreticileri başta olmak üzere, ülkele- rin önemli ürünlerine o ülke hükümetle- rinden hariç destek veriyor. Amaç, “özel ürünlerin üretiminin durmaması.” Önlemler yalan, kriz gerçek IŞIK KANSU ANKARA - Küresel ekonomik bu- nalõma karşõn yeterli önlem alõnma- dõğõndan yakõnan Adana Sanayi Oda- sõ Başkanõ Ümit Özgümüş, “Piyasa açılmazsa, feryatlar yükselir ve iş- çi sokağa dökülür” dedi. Mersin Deniz Ticaret Odasõ Başkanõ M.Cihat Lokmanoğlu da, son 35 yõlda deniz navlunlarõnõn bu denli dibe vurduğu- nun görülmediğine dikkat çekti. Adana Sanayi Odasõ Başkanõ Ümit Özgümüş, bunalõma ilişkin gözlem- lerini Cumhuriyet’e şöyle anlattõ: “Alevin kavurucu etkisi henüz hissedilmedi çünkü, işten çıkarı- lan işçiler şu anda kıdem tazmi- natlarını harcıyor, bir kısmı işsizlik fonundan yararlanıyor ve elinde tasarrufu olanlar da tasarruflarını harcıyorlar. Bir süre sonra eğer pi- yasa açılmazsa ki çok yakın za- manda açı- lacak gibi görünmü- yor, feryat- lar yükselir ve işçi sokağa dökülür. Yaptı- ğımız araştırmala- ra göre, Adana’da son 3 ayda 26 fir- ma kapandı, yirmiye yakın firma ise üretimini durdurdu. Adana Sana- yi Odası olarak üyelerimize yaptı- ğımız istihdam anketine göre ise, 2008 Ekim-Kasım döneminde bin 616 işçi işten çıkarıldı, 310 kişi ise işe alındı. Bu demek oluyor ki, Ada- na’da bin 300 kişi daha işsizler or- dusuna katıldı. Bizi asıl korkutan küresel krizin yanında, hükümetin, ekonomi yönetiminin ne yapacağı- nı bilmiyor olması. Verilen demeç- ler, alınan kararlar çelişkili. Önce ‘kriz bizi teğet geçer’, sonra ‘etkile- niriz ama az etkileniriz’ dediler, şim- di ise farklı demeçler veriyorlar. Türkiye’deki ekonomik sıkıntının yüzde 70’i piyasa daralmasından kaynaklanıyor. Ancak hükümet ta- rafından son 1-2 ay içerisinde alınan kararların tamamı finansman ve kredi sıkıntısı çözümüne yönelik. Üretime, talebe yönelik hiçbir önlem söz konusu değil. Finansman soru- nu çözmek, fabrikası hala çalışan sa- nayici için elbette önemli, ancak sa- dece bu yeterli değil. Pazarını, müşterisini kaybetmiş sanayicinin kredisi uzasa ne olur? Şu anda pi- yasayı yeniden çalıştıracak ön- lemlere gerek var. Hükümet, 2008- 2009 dönemi için planladığı yatı- rımları yapmalı, satın almalarına devam etmeli.” Mersin Deniz Ticaret Odasõ Başkanõ Lokmanoğlu da, Mersin’de ticari iş- lem hacminde yüzde 30 azalma ol- duğuna değinerek, “Ticaretin azal- ması demek bizim taşıdığımız yü- kün azalması demektir. Benim de deniz ticaretinin içinde olduğu son 35 senede deniz navlunlarının bu kadar kısa bir sürede bu kadar di- be vurduğu görülmemiştir” dedi. Yük olmazsa navlunun, navlun ol- mazsa geminin olmayacağõnõ, gemi ol- mazsa yükün taşõnamayacağõnõ, yük taşõnmazsa da ticaret olmayacağõnõ be- lirten Lokmanoğlu, “İşte size krizin ne kadar reel olduğunun bir gös- tergesi. Kriz buradadır ve acil ön- lemler alınması şarttır” diye konuştu. Lokmanoğlu, şu uyarõlarda bulundu: “Gemi inşa sanayimizde de krize bağlı olarak sipariş iptalleri yaşan- maktadır. 2008 yılında sadece 2 yeni gemi siparişi alınmış olması, küresel krizin ülkemize olan yansı- malarına somut bir örnektir. Kü- resel krizin ülkemizin yoğun gün- deminde ilk sıralara taşınması, eko- nomiye yön veren tüm çevrelerin ge- rekli önem ve hassasiyeti göster- meleri gerektiğinin altını bir kez da- ha çizmekte yarar vardır.” Adana Sanayi Odasõ Başkanõ Ümit Özgümüş: “Piyasa açõlmazsa, feryatlar yükselir ve işçi sokağa dökülür.” Mersin Deniz Ticaret Odasõ Başkanõ M.Cihat Lokmanoğlu: “Son 35 senede deniz navlunlarõnõn bu kadar dibe vurduğu görülmedi” D G D ‘ Ü R E T M E Y İ N ’ D İ Y O R Türkiye’nin yine üretimde lider olduğu tarõm ürünlerinin üretimine, IMF ve Dünya Bankasõ destekli politikalarla sõnõrlama getiril- diğine dikkat çeken Günaydõn, şeker- pancarõ ve tütün üretimindeki gerile- meleri buna örnek gösterdi. Türki- ye 20 milyon ton şekerpancarõ üretirken bunun 15 milyon tona ge- rilediğini kaydeden Günaydõn, 200 bin ton tütün üretiminin de 80 bin tona kadar indiğini anõmsattõ. Üretim yerine “Doğrudan Gelir Desteği (DGD)” uygulamasõ ikame edilerek, insanlarõn “üretmemeye” teşvik edildiğini anlatan Günaydõn, “Şimdi Başba- kan bir yandan DGD’yi kaldõrõcağõz diyor, di- ğer yandan ulusal programda 2012’de tüm desteklerin DGD’ye dönüştürüleceği yazõlõlõ- yor. Burada yaman bir çelişki var” dedi. Türkiye göbekten bağõmlõ Aylık ithalat 5 milyar dolar düştü Ekonomi Servisi - Dünyada yaşanan krizle bir- likte Türkiye’nin ithalatõ da gerilerken krizle birlikte aylõk ithalat 5 milyar dolar düştü. Devlet Bakanõ Kürşad Tüzmen, 2009 yõlõnda Türkiye’nin ithalatõnõn 50 milyar dolar azalacağõ- nõ söyledi. Edinilen bilgiye göre, ekim ayõnda 14 mil- yar 700 milyon dolarlõk ithalat yapõlõrken kasõm ayõ ithalatõnõn alõnan ön veriler paralelinde, 12 milyar 600 milyon dolar seviyelerinde olmasõ bekleniyor. Bu durum, krizle birlikte aylõk ithalat rakamlarõn- da 5-6 milyar dolarlõk bir düşüş anlamõna geliyor. 2007 yõlõnda ekim ayõ ithalatõ 15 milyar 600 mil- yon dolar, kasõm ayõ ithalatõ da 16 milyar 605 mil- yon dolardõ. Dünya pazarlarõnda yaşanan olumsuz gelişmelerden en az etkilenmek için çalõştõklarõnõ ifa- de eden Bakan Tüzmen, ithalattaki düşüşün ihra- cattaki düşüşten daha fazla olmasõnõn Türkiye’nin cari açõğõna olumlu etki yapacağõnõ bildirdi. Türk gümrüğü dünyaya açılıyor ANKARA (AA) - Gümrük Müsteşarlõğõ ABD, Çin, Rusya ve Bulgaristan’õn da aralarõnda bulun- duğu 9 ülkede gümrük müşavirlikleri kuracak. Mü- şavirliklerin kurulmasõyla Türk işçilerinin ve tica- ret erbabõnõn gümrükle ilgili sõkõntõlarõnõn azaltõl- masõ amaçlanõyor. Gümrük Müsteşarlõğõ AB ve Dõşilişkiler Genel Müdürü Rıza Mehmet Korkmaz, Türk gümrük teşkilatõnõn birçok ülke ile gümrük alanõnda karşõ- lõklõ idari yardõm ve işbirliği anlaşmasõ yaptõğõna işa- ret ederek bu anlaşmalarõ yürütmek için müşavir- liklere ihtiyaç duyulduğunu kaydetti. Korkmaz, bu çerçevede geçen yõl bir kanun düzenlemesi yapõl- dõğõnõ ve 9 ayrõ ülkede 10 gümrük müşavirliği kad- rosu oluşturulmasõ kararõ alõndõğõnõ anlattõ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle