Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 12 ARALIK 2008 CUMA
6 HABERLER
BİR BAKIMA
SERVER TANİLLİ
Strasbourg Muamması
Strasbourg, Fransa’nın -Paris’ten sonra- bir-
kaç büyük kentinden biri.
Tarihi, doğası bir yana, Strasbourg, siyasal ba-
kımdan Avrupa’nın iki başkentinden biridir.
Avrupa Birliği Komisyonu Brüksel’de, Parla-
mento ise Strasbourg’da. Ancak, Avrupa Bir-
liği ile bitmiyor; Avrupalılığın değerlerinin, kim-
liğinin dile getirilip işlendiği bir yer Strasbourg:
Avrupa Konseyi 1949’da burada kuruldu ve Tür-
kiye de kurucu üyelerden biri oldu; Avrupa Kon-
seyi Parlamenter Meclisi de bu kentte toplanı-
yor ve bugün de, Türkiye’den milletvekilleri her
toplantılarına geliyor, ülkelerini savunuyorlar.
Bitmedi: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de
Strasbourg’dadır ve oraya haklarını aramak için
koşanlar arasında Türkler de vardır. Strasbourg,
Avrupa’nın en önemli üniversite kentlerinden bi-
ridir ve Türkiye’den gelmiş yoğun bir öğrenci kit-
lesi bulunuyor o kurumlarda ve gitgide kabarı-
yor bu kitle. Strasbourg’un bir Türk kentiyle kar-
deş olması da, yakın günlerin müjdesi.
Ama hepsi bir yana, başlı başına önemli bir
özellik: Strasbourg ve çevresinde, Fransa’da en
yoğun Türkiye kökenliler yaşıyor. Özetle, Stras-
bourg ekmek kapılarımızdan biri...
Güzel de, ne oldu da bu kentten söz ettik bu-
gün?
Şundan: Türk Hava Yolları (THY), 26 Ekim’den
başlayarak Strasbourg seferlerini birden dur-
durdu ve bunu da, kamuoyuna değil de hisse-
darlarına duyurarak. O tarihten başlayarak da,
İstanbul-Strasbourg, yani büyük bölümüyle
Türkiye-Avrupa bağları kopmuş halde...
THY, 1992 yılından beri -tarifeli olarak- Stras-
bourg’a sefer düzenliyordu: 1992 yılında açıl-
dığında, haftada iki sefer, daha sonra üç, bir dö-
nem de dört sefer düzenlenmişti. Son üç yıl için-
de de, yaz dönemi üç sefer, kış döneminde ise
iki sefer düzenleniyordu. İşte, 26 Ekim’den bu
yana bu seferler durduruldu.
Neden?
Kapatılma kararına, İstanbul tarafından açık-
lama, hattının zarar ettiği, yani ekonomik ne-
denlere bağlanıyor. Ancak, Strasbourg hattının
zararı, THY’nin genel ekonomik yapısı içerisinde
çok rahat ve kolaylıkla karşılanabilecek küçük
bir düzeyde değil de abartılıyor mu? Ve Stras-
bourg dışında, ondan çok daha fazla bunalan
bürolar da yok mudur? Öte yandan, bu kapa-
tılma kararı alınmadan önce, zararı önleme ya
da azaltma yolunda gerekli önlemler alınmış mı-
dır? Üstelik, zarar her geçen yıla göre ve hızlı
bir biçimde azalmakta iken, -başağrısı gelmiş-
se sağaltmaya gitmeden- “Bu iş bitirilmeli!” gi-
bisinden bir karara gidildiği hissediliyor.
Böylece, bu işin altında bir koku var gibi...
Zaman AKP’nin zamanı, nasıl da olmaz?
Konunun bir yanı bu! Öteki yanı ise, Fran-
sa’nın, dolayısıyla Strasbourg’un Türkiye ile olan
siyasal, ticari ve kültürel ilişkileri: Onların bun-
dan göreceği zarar düşündürüyor ve kaygılan-
dırıyor. Ayrıca, Türkiye’ye ve Türkiye’yi bir
ara nokta olarak kullanıp, Ortadoğu, Yakın ve
Uzakdoğu’ya seyahat eden turist potansiyeli-
ni de unutmamalı...
Ne olursa olsun, Strasbourg’dan uçan yol-
cular, Fransız ya da Türk olsun, bu kapatılma
kararı ile bir tür cezalandırılmış oldular. Bu yol-
cular, başka yerlerden uçmak için bir sürü zah-
mete, tren ya da araba yolculuklarına katlanmak
zorunda olacaklar ki ürperticidir.
Buyurunuz birkaç rakam: Araba ile ulaşım,
Stuttgart’a (165 km) 1 saat 30 dakika, Basel’e
(132 km) ise 1 saat 15 dakika tutmakta. Tren yol-
culuğu zaten daha uzundur. Ayrıca, buralara git-
mek için, vaktinden çok daha önce yola çıkmak
gerekecek. Bunlara, doğa koşullarını da ekle-
meliyiz...
İşte kapatılma kararının sonuçları!
Bir de şu işaretler: İnsanlara çetin koşullar va-
at eden bu kapatılma kararını, Türkiye’de hiç-
bir gazete vermedi; bir iki yazı, o kadar! Neden?
Strasbourg’a gelip dönen milletvekilleri sus-
kundurlar, niçin? Muhalefet partilerinde ise ne
bir ses, ne bir nefes! Nasıl olur?
Bir muammanın karşısındayız. Bunu, bir an
önce çözmeli!..
DİYARBAKIR - Yerel seçimlere 3.5 ay kadar
bir süre kalmasına karşın, iktidar kavgasının hay-
li çekişmeli geçmesi beklenen Diyarbakır’da he-
yecandan eser yok! DTP seçimleri kimle olursa
kazanacağı iddiasıyla aday belirlemeyi oldukça
ağırdan alıyor. AKP örgütü ise Başbakan’ın psi-
kolojik baskısının altında ne yapacağını bilemi-
yor! Gözlemler, Başbakan Erdoğan’ın iddialı ve
öfkeli açıklamalarının AKP’nin yerel seçimleri kay-
betmesinde ciddi bir etken olacağını gösteriyor!..
Erdoğan’ın geçen yıl yaptığı “Diyarbakır’ı is-
tiyorum” şeklindeki konuşması aslında salt
AKP örgütünü değil DTP kadrolarını da
kamçılamış. Başbakan’ın sert çıkışı ve
beklentileri, iktidar sarhoşluğuna karşın
yerel politikada DTP’nin yarattığı ezik-
likten kurtulamayan AKP örgütüne ağır
bir yük bindirmiş! AKP’liler şimdi bu yü-
kü 29 Mart’ta yapılacak yerel seçimle-
re kadar nasıl başarıyla taşıyacaklarını
düşünüyor.
Ancak kentteki havaya bakıldığında AKP’nin
işinin hayli zor olduğu görülüyor. DTP, 2004 ye-
rel seçimlerinde Diyarbakır’da 175 bin 825 oy
almış. AKP ise iktidar avantajına rağmen 129 bin
394 oyda kalmış. İktidar partisi önümüzdeki se-
çimlerde 45 binin üzerindeki farkı kapatabilmenin
yollarını arıyor. Aslında AKP’liler 2007 genel se-
çimlerinde DTP ile aralarındaki oy farkının 30 bi-
ne düşmüş olmasından teselli olmaya çalışsa da,
seçimin yerel ölçekte yapılacak olması bu
avantajı tersine dönüştürüyor.
AKP’lilerin kentte yaptıkları anketlerde Altan
Tan, GÜNSİAD Başkanı Şahismail Bedirha-
noğlu ve Demokrat Parti İl Başkanı Galip En-
sarioğlu’nun adları öne çıkıyor. Diyarbakır mil-
letvekilleri Abdurrahman Kurt ve Kudbettin Ar-
zu ile Tarım Bakanı Mehdi Eker’in isimleri de ta-
banda sıkça tartışılıyor. Parti ise “Kürt- İslam-
cı” bir aday bulabilmek için çırpınıyor. Kentte et-
kin olmaya çalışan kimi cemaat ve tarikatlar ise
bu arayıştan yararlanmaya çalışıyor. Örneğin Fet-
hullahçılara yakın Özgür-Der’in başkanı Ömer
Serdar Kaplan’ın aday adaylığı bu kapsamda
değerlendiriliyor. Kürt-İslamcı kişiliğiyle adı
adaylık için konuşulan Haşim Haşimi ise
AKP’nin Güneydoğu politikasından ra-
hatsızlık duyduğu için şimdilik geri plan-
da kalmayı tercih ediyor.
AKP Diyarbakır İl Başkanı Ahmet Öcal
yerel seçimlerle ilgili sorulara biraz da te-
dirgin yanıtlar veriyor. Bu durum iktidar
partisinin 29 Mart’la ilgili iddiasında ısrarlı
olamayacağını da gösteriyor. İl örgütüne şu ana
kadar büyükşehir için herhangi birinin aday aday-
lığı başvurusu yapmadığını söyleyen Öcal, “19
Aralık’a kadar başvuru süresi var. Seçimi ka-
zanmak istiyoruz. Doğu ve Güneydoğu genelinde
iki parti etkin oluyor. DTP ve AKP... Diyarbakır’da
da ikimizden biri kazanacak. Tabii ki halkın ter-
cihine herkes saygı duyacak” demekle yetiniyor.
DTP’liler ise adaylarını 20 Aralık’ta kesinleş-
tirmeyi hedefliyor. Yerel seçimleri kesinlikle
kazanacaklarını düşünen DTP’liler, bu iddianın
verdiği rahatlıkla hareket ediyor. Diyarbakır’da
şu anki belediye başkanı Osman Baydemir,
geçtiğimiz günlerde bir konuşmasından dolayı
10 yıl hapis cezası alan eski DEP milletvekili Ley-
la Zana ile eski DEP’lilerden Hatip Dicle’nin ad-
ları öne çıkıyor. Kentte siyaseti yakından izle-
yenlere göre Osman Baydemir tabanda tercih
edilmesine karşın “DTP’liler kendisine biraz
mesafeli duruyor”. Bu tespiti yapanlar bir süre
sonra ürkekliği üzerlerinden atarak asıl belirle-
yici mekanizmaya dikkat çekiyor:
“Aslında Baydemir’e PKK mesafeli duruyor de-
mek daha doğru olur!”
Bu sözler salt şiddeti benimsemiş bir örgütün
legal siyaset üzerindeki yönlendiriciliğini değil,
DTP ve PKK içinde “şahin kanadı” temsil et-
meyenlere yönelik yaptırımın boyutları ve etki-
sini de dışa vuruyor!
DTP Diyarbakır İl Başkanı Necdet Atalay tüm
bunlara karşın, “Aday belirleme çalışmalarımız
devam ediyor. Şu an kesinleştirdiğimiz bir isim
yok. Ancak Osman Baydemir’in devam etmesi
yüksek ihtimal” diyor.
Atalay şu anda DTP’nin Diyarbakır’da 10
belediye başkanı olduğunu, bu sayıyı 19’a çı-
karacaklarını iddia ediyor. AKP’nin iktidar avan-
tajının kendilerini kaygılandırmadığını belirten Ata-
lay, “Halkımız parayı, kömürü AKP’den alacak
ama oyunu yine bize verecek” diye konuşuyor.
Kentteki tartışmalardan anlaşıldığı kadarıyla,
DTP alt kademe belediyelerden Yenişehir’de Fı-
rat Anlı, Kayapınar’da Zülküf Karatekin ve Bağ-
lar’da Yurdusev Özsökmenler’i 29 Mart’ta
yeniden aday göstermeyecek. Adaylığı kesin-
leşen tek ismin geçtiğimiz yıl “Kürtçe belediye-
cilik projesi” nedeniyle İçişleri Bakanlığı’nca gö-
revden alınan eski Sur Belediye Başkanı Ab-
dullah Demirtaş olduğu söyleniyor.
AKP’nin dolaylı olarak adaylık konusunda nab-
zını yokladığı Demokrat Parti İl Başkanı Galip En-
sarioğlu’nun 29 Mart’ta yapılacak seçimlerle il-
gili ilginç öngörüleri bulunuyor. Ensarioğlu’na gö-
re “Diyarbakır’da dengeler sürekli değişiyor ve
bu değişimde politik ve toplumsal olaylar ciddi
etken oluyor.” Ensarioğlu bu konuda şu örnek-
leri veriyor:
“Diyarbakır’da bir hadise oluyor ve kentteki si-
yasi tablo aniden tersyüz oluyor! Örneğin ocak
ayında bir dershanenin önünde bir oto-
mobilin havaya uçurularak 7 kişinin öl-
mesinin ardından DTP ciddi puan kay-
betti. Yani o dönemde bir yerel seçim ya-
pılsaydı AKP bütün ilçeleri alabilirdi!
Sonra AKP’lilerin çeşitli çıkışları denge-
leri yine değiştirdi. Başbakan’ın ‘Ya sev
ya terk et’ sloganını ima eden açıklamaları, İs-
tanbul’da göstericilere pompalı tüfekle müdahale
eden bir yurttaşı savunan konuşmaları bu böl-
gede büyük tepki çekti.”
Peki bu dengeleri kim kendi lehine nasıl
dönüştürecek?.. Ensarioğlu’na göre, “DTP ve
AKP birbirlerinin yanlışları üzerinden politika ya-
pıyor. Örneğin iki ay önce DTP’nin yanlışı çok-
tu. Sokak gösterileri, kepenk kapatmalar, şiddet
eylemleri esnafı, milleti rahatsız etti. Millet artık
şiddeti sorguluyor. Ancak kimse bu şiddetin ge-
rekçesini tarif edemiyor. Şimdi ise AKP yanlış ya-
pıyor. Hükümet, Kürt sorunu konusunda bir açı-
lım yapamıyor.”
Diyarbakır’da 29 Mart’ın galibi kim olacak?..
Yanıt verilebilmesi hayli erken olan bu soruyu Ga-
lip Ensarioğlu çarpıcı bir örnekle şöyle yanıtlı-
yor:
“Diyarbakır’da DTP ve AKP’nin yanlışlarını sor-
gulayan bir kitle var. Bu kitle DTP’ye oy veren yüz-
de 30-35 oranındaki radikal kesimle AKP’ye des-
tek veren yüzde 15 oranındaki kararlı kesimin dı-
şında duruyor. İki kesime de ortak refleks gös-
teren bu kitle yüzde 50 civarında bir oy oranına
hükmediyor. Yani seçimi ortadakiler belirleyecek!”
Başbakan’ın Güneydoğu’daki soruna teşhis
koyamaması, Diyarbakır’da “Kürt sorunu”, Bur-
sa’da “terör” saptaması yapması AKP’yi zor du-
rumda bırakıyor! Erdoğan’ın Diyarbakır se-
çimlerini adeta onur meselesine dönüş-
türmesi, Güneydoğu’ya yaptığı gezilerde
DTP’li belediyeleri aşağılayan konuşma-
lar yapması bölge insanını AKP’den
uzaklaştırıyor! Yani Erdoğan’ın sessiz ve
derinden yürütülecek bir strateji yerine
gergin bir politika izleyerek DTP’yi kam-
çılaması AKP’yi yenilgiye sürüklüyor!
İktidar avantajı, tarikat ve cemaatlerin çaba-
ları, politikanın taşeronuna dönüşmüş bürokrasi
ve hükümetin bu yıl içinde Sosyal Yardımlaşma
ve Dayanışma Vakfı üzerinden bölge insanına ak-
tardığı 150 milyon YTL’den fazla para bile
AKP’ye atak yaptıramıyor!.
Politikanın yanlışların kollanması üzerine ya-
pıldığı bir coğrafyada, dinci kesimle etnik siya-
seti öne çıkaran bir partinin iktidar mücadelesi
vereceği bir seçimde “ortadakiler”in belirleyici
olacağı beklentisine belki de sevinmek gereki-
yor! En azından bu sevinç, şiddetin her an ne-
reden patlayacağının belli olmadığı bir kentte ak-
lıselimin halen önemli bir güç olduğu gerçeği-
ne dayanıyor!
[email protected] - www.mehmetfarac.com
Diyarbakır.. Yanlışlar.. Ve Ortadakiler!..
Galip EnsarioğluOsman Baydemir
Rektörlükiçingerisayõm
İstanbulÜniversitesi’nderektörlükseçimiöncesindekulislerdekonuşulanisimler
Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün seçiminin çok zor olacağõnõ gösteriyor
NİHAN İNAL
Türkiye’nin en köklü üniversitele-
rinden biri olan İstanbul Üniversite-
si’ni (İÜ) rektörlük seçimleri heyecanõ
sardõ. Rektörlüğe adaylõğõnõ açõklayan 13
profesör, 16 Aralõk Salõ günü üniversi-
tenin Beyazõt’taki Rektörlük Binasõ’nda
yapõlacak seçimlerde ilk 6’ya girmeyi he-
defliyor. Söz konusu 6 ismin Yüksek-
öğretim Kurulu’na (YÖK) bildirilme-
sinin ardõndan ilk 3’ü belirlenerek Cum-
hurbaşkanõ Abdullah Gül’ün onayõna
sunulacak.
Seçimlerde yaklaşõk 2 bin 240 öğre-
tim üyesi oy kullanacak. Kulislerde
konuşulan isimlerin ise Cumhurbaşka-
nõ Gül’ün işini zorlaştõracağõ söyleniyor.
Kulislerde ise ilk 6’ya girmesi duru-
munda Başbakan’a yakõnlõğõ ile bilinen
Prof. Dr. Yunus Söylet’in rektör olarak
atanacağõna kesin gözüyle bakõlõyor. İlk
altõ için ise Melih Boydak, Faruk Er-
zengin, Gülçin Bermek, Erhun Eyü-
poğlu ve Ali Akyüz’ün isimleri konu-
şuluyor.
Gülçin Bermek (1954)
Prof. Dr. Gülçin Bermek, “Önce
üniversite” sloganõyla yola çõktõğõnõ ve
kadõn olmanõn ayrõcalõk değil fark ya-
ratabileceğini belirterek “Üniversitemizi
Atatürk ilke ve devrimleri doğrultu-
sunda yöneteceğim” dedi. Ülkede la-
ikliğin tehdit altõnda olduğunu düşün-
düğünü, öteden beri var olan bu tehdi-
din dõş destekli olarak yeni teknikler kul-
lanarak yaygõnlaştõğõnõ savunan Bermek,
“Bu tehdit karşısında biz, çok net bir
duruş sergileyemiyoruz” dedi. Bermek,
rektör seçilirse üniversiteyi dünya üni-
versiteleri arasõnda ön sõralara taşõmayõ
hedefliyor.
Erhun Eyüpoğlu (1958)
İÜ Cerrahpaşa Tõp Fakültesi Genel
Cerrahi Anabilim Dalõ Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Erhun Eyüpoğlu, “Dünya bi-
limine katkı sağlayacak düzeyde öz-
gün akademik çalışmaları özendire-
cek ve ödüllendireceğim. Üniversite-
mizin toplumla ve ekonomiyle ilişki-
lerinin güçlendirilmesi için öğretim ve
araştırma programlarının uygula-
maya dönük olmasını sağlayacağım”
dedi. Üniversite de objektif, bilimsel,
performans ölçümü yapõlarak motivas-
yonun sağlanmasõ ve öğretim üyesi ge-
lirlerine yansõtõlmasõnõ sağlayacağõnõ
söyleyen Eyüpoğlu, “Araştırmaların
tüm aşamalarında tam destek ve
araştırmayı gerçekleştirenlere mad-
di-manevi ödüllendirme yanı sıra dö-
ner sermaye kanunlarına uygun me-
sai dışı ödemelerin yansıtılmasını
sağlamak için elimden gelen her şeyi
yapacağım” diye konuştu.
Melih Boydak (1943)
İÜ Orman Fakültesi Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Melih Boydak, rektör seçil-
mesi halinde Atatürk ilke ve inkõlapla-
rõ ile Cumhuriyet kazanõmlarõnõ her za-
man korunacağõnõ belirtti. İÜ stratejik bir
yönetim anlayõşõyla mevcut potansiye-
lini kullanarak toplumsal öncülük gör-
evini daha etkin olarak yerine getirebi-
lir, aynõ zamanda dünyanõn önde gelen
üniversiteleri arasõnda yer alma vizyo-
nuna ulaşõlabilir diyen Boydak, rektör se-
çilirse güçlü yönetsel kadrolarla strate-
jik yönetim anlayõşõnõ hayata geçirece-
ğini ve ilk olarak Sürekli Eğitim Mer-
kezini ve Teknopark, Teknokent proje-
sini hayata geçireceğini söyledi.
Ali Akyüz (1945)
Çapa Tõp Fakültesi Genel Cerrahi
Anabilim Dalõ Başkanõ Prof. Dr. Ali Ak-
yüz, 1987 yõlõnda Türkiye’nin ilk “Cer-
rahi Gastroenteroloji Endoskopi Üni-
tesi”ni kurdu. Akyüz, “Akademik yük-
selmede tek kriter akademik perfor-
mans olacaktır. Hiçbir öğretim ele-
manımız geleceğinden korku ve endişe
duymayacaktır. Rektörlük her öğre-
tim üyesi ve öğretim üye adayının biz-
zat menajerliğini üstlenecektir” dedi.
Faruk Erzengin (1948)
Çapa Tõp Fakültesi’nin eski Dekanõ
Prof. Dr. Faruk Erzengin, İÜ’de çağ-
daş, demokratik, katõlõmcõ, üretken, ka-
põsõ herkese açõk bir yönetici olarak hiç-
bir ayrõm yapmadan tüm kesimin so-
runlarõnõ çözmek için rektör adayõ ol-
duğunu belirterek “Kişilerle değil, yal-
nız sorunlarla uğraşan güvenilir bir
yönetimle üniversitemizi Avrupa’da
ve dünyada saygın üniversiteler ara-
sına taşıyacağım. Ülkesini seven, geç-
mişi bilen ve geleceğe güvenle bakan
tam donanımlı Atatürk milliyetçisi ye-
tiştirmek hedefimiz” diye konuştu.
Ahat Andican (1950)
Eski devlet bakanõ ve hükümet söz-
cüsü Cerrahpaşa Tõp Fakültesi Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Ahat Andican, “Ama-
cım sorunları saptayarak çözen bir
rektör olmanın ötesinde her koşulda
kendi sorunlarını çözebilecek bir üni-
versite kurumu oluşturmaktır. Böy-
lesi bir yapıyı hep birlikte kurabile-
ceğimize ve İÜ’yü uluslararası nite-
likte öncü bir kurum haline dönüş-
türebileceğimize inanıyorum” dedi.
Mustafa Keçer (1946)
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tõp Fa-
kültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Musta-
fa Keçer, hedefinin eğitim öğretimdeki
kaliteyi daha da arttõrmak olduğunu
belirterek “Yabancı dile çok önem
vereceğim. Atatürk ilkeleri ve Cum-
huriyete hep sahip çıkacağım” dedi.
Kadir Erdin (1947)
Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.
Dr. Kadir Erdin, İÜ’nün ülkemizin en
köklü, en büyük üniversitesi olarak,
araştõrma ve öğretimde kanõtlanmõş ba-
şarõsõnõn yanõnda, toplumsal sorunlara
çözüm üretmedeki etkinliğiyle de öncü
bir üniversite olduğunu belirterek “Rek-
tör seçilirsem üniversiteyi üretken
ve kaliteli, etkin kaynak kullanımlı,
mali özerkliğe sahip bir noktaya ge-
tirmeyi hedefliyorum” dedi.
Veysel Batmaz (1953)
İÜ İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Veysel Batmaz, “Bir cerra-
hın ameliyat ettiği organın enfeksiyon
kapmasından korktuğu gibi, hukuk-
tan korkan; 2547 sayılı yasayı mah-
keme kararları ışığında ve hükümle-
rine göre uygulayacak olan; gere-
kirse, üniversitenin gücünü ve ağırlı-
ğını üniversitenin içine, bizlere değil,
dışına gösterecek olan ‘temsilci ve
noter’ bir rektör için oy kullanın, bir
daha “rektör sendromu yaşamaya-
lım” yorumunu yaptõ. Batmaz, rektör-
lüğün en önemli amacõnõn, öğretim
üyelerini, bölüm ve anabilim dalõ baş-
kanlarõnõ, tüm üniversite genelinde ka-
rar mercii haline getirmek olduğunu be-
lirtti. YÖK’ün kuruluşundan bu yana
İÜ’nün sehven yönetildiğini savunan
Batmaz, “Kendimi de kurtarmak için
rektörlüğe adayım” dedi.
Kenan Ulualp (1962)
Cerrahpaşa Tõp Fakültesi Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Kenan Ulualp, “üni-
versite tiyatrosu kurmak üniversite-
deki müzeleri desteklemek, topluma
yönelik ücretsiz bilgilendirme konfe-
ransları düzenlemek istiyoruz” dedi.
Gediz Akdeniz (1947)
İÜ Fizik Bölümü Yüksek Enerji ve
Plazma Fiziği Anabilim Dalõ Başkanõ
Prof. Dr. Gediz Akdeniz, 68’in yaşa-
dõğõnõ kanõtlamak için rektör adayõ ol-
duğunu ifade ederek, “Üniversitemize
süpermarket zihniyetini yerleştirmek
isteyenlere, devrimci üniversitemi-
zin üzerine ölü toprağı atmak iste-
yenlere 1968 ruhunun üniversite-
mizde halen yaşadığını kanıtlayaca-
ğım” dedi.
Sapanca Gölü’nde
batık kilise
KOCAELİ (AA) -
Kocaeli Müze
Müdürlüğü ekipleri,
Sapanca Gölü’nde batõk
bir kilise kalõntõsõ buldu.
Sualtõ arkeoloğu Ali
İlker Tepeköy, Sapanca
Gölü’nde batõk kilise
olduğu yönündeki ihbar
üzerine, Zeynep
Cansever, Ahmet Uykal
ve Serdar Gülderer’den
oluşan sualtõ ekibinin
Sapanca Gölü’nde
inceleme yaptõğõnõ
söyledi. Yapõlan
dalõşlarda batõk kilise
olarak ihbarõ yapõlan
mimari kalõntõnõn
tektonik çökme ile su
altõnda kaldõğõnõn tahmin
edildiğini belirten
Tepeköy, kilisenin 3x4
metre boyutlarõnda
düzgün kesilmiş yerel
taştan yapõlmõş
dikdörtgen bir mimariye
sahip olduğunu bildirdi.
Sedat Simavi
anıldı
İSTANBUL (AA) -
Türkiye Gazeteciler
Cemiyeti’nin (TGC)
kurucu başkanõ Sedat
Simavi, vefatõnõn 55.
yõlõnda mezarõ başõnda
anõldõ. TGC tarafõndan
Simavi’nin Kanlõca
Mezarlõğõ’ndaki kabri
başõnda düzenlenen
anma töreni, mezara
çelenk konulmasõyla
başladõ. Törende
konuşan TGC Başkanõ
Orhan Erinç, Sedat
Simavi’nin Türkiye’deki
gazeteciliğin
önderlerinden biri
olduğunu, onu saygõ ve
şükranla andõklarõnõ
söyledi. Anma töreni, bir
dakikalõk saygõ
duruşunda
bulunulmasõnõn ardõndan
sona erdi. Törene, TGC
Başkan Yardõmcõsõ
Turgay Olcayto, önceki
başkan Nail Güreli ve
bazõ TGC üyeleri katõldõ.
Flamingolar geldi
İZMİR (AA) -
İzmir’in Aliağa
ilçesindeki Türkiye’nin
27 hektarlõk alanõ ile
sayõlõ sulak
alanlarõndan biri olan
Güzelhisar deltasõ ve
Aliağa Kuş Cenneti,
flamingolarõ ağõrlõyor.
Çeşitli mevsimlerde,
425 kuş türünden
103’ünün yaşadõğõ
Aliağa Kuş Cenneti’ne
100 kadar flamingonun
gelmesi Aliağa’da
sevinç yarattõ. Ege Kuş
ve Ege Doğa Derneği
üyelerince, kuş
popülasyonunu
belirlemek için yapõlan
son sayõmda, bölgede
35 kuş türünde toplam
3 bin 382 kuş tespit
edildiği öğrenildi.
Yunus Söylet (1956) İÜ Cerrahpaşa Tõp Fakültesi Öğre-
tim Üyesi Prof. Dr. Yunus Söylet, Cumhurbaşkanõ Gül’ün YÖK’e
atadõğõ ilk üyelerden ve türbana özgürlük kampanyasõnõn da im-
zacõlarõndan. Söylet, 2 dönem Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn
kurucusu olduğu Sõcak Yuva Vakfõ’nõn genel başkanlõğõnõ da yap-
tõ. Söylet ayrõca Başbakan Erdoğan’õn aile doktoru. Rektörlük se-
çimleriöncesinde29EkimCumhuriyetBayramõdolayõsõyladağõttõğõ
mektubunda da “Hukukun üstünlüğüne inanan bir rektör, kanunun
korumakta yetersiz kaldõğõ haklarõ dahi sahibine teslimde tereddüt
etmez” diyerek “türban serbestisi” sözü verdiği belirlendi. Söyle-
tin ilk 6’ya girerse rektör seçilmesine kesin gözüyle bakõlõyor.
Seyfettin Uludağ (1955) İÜ Cerrahpaşa Tõp Fakültesi
Kadõn Hastalõklarõ ve Doğum Anabilim Dalõ Başkanõ Prof. Dr.
Seyfettin Uludağ, Adli Tõp Kurumu 6. İhtisas Kurulu üyesi. Ulu-
dağ’õn adõ son dönemde gündeme gelen 14 yaşõndaki B.Ç’ye cin-
sel istismar uygulayan dinci Anadolu’da Vakit gazetesi yazarõ Hü-
seyin Üzmez’in tahliyesini sağlayan rapora imza atan 6 kişiden
biri olarak da biliniyor. Kendisi rektör seçilirse yetkilerini tüm
çalõşanlarõ ile paylaşacağõnõ ve üniversiteyle ilgili Atatürk dev-
rim ve ilkeleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin laik, demokratik ve hu-
kuk devleti yapõsõnõ koruyan bir rektör olacağõnõ söyledi.
Boydak
Eyüpoğlu
Söylet
Uludağ
Bermek
Akyüz