05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 9 EKİM 2008 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 ABD ve AB’de yürürlüğe konulan önlemlerle mali sisteme bulaşan toksik maddeler ayõklanõyor Pembe senaryo: Kurtarma paketleriyle kriz bitiyor B unun devamõ olarak pembe tablomuza göre, Türkiye, ABD ve AB’deki iyileşmeler- le beraber yabancõ sermaye ve sõcak para girişlerinin yarõştõğõ bir ülke ol- maya devam eder. AB’ye aksayan ihracatõn da yeni- den hõzlanmasõyla öyle çok döviz gi- rişi olur ki, dolar kuru, 1.20 YTL’ler- den 1.10’lara doğru geriler. Kurdaki bu iniş, haliyle ithal mal girişini hõz- landõrõr ve fiyatlarõn biraz daha bur- nunu sürter; enflasyon böylece he- deflenen yõllõk yüzde 4-5’lere çekili- verir ve buna paralel olarak faizler de aşağõ iner, kredi kullanõmõ hem tüke- tici kesimde hem firmalar kesiminde artar, büyüme yeniden yüzde 7’lere çõkarken yatõrõmlar artar, istihdam hõzlanõr. Zaten bir istikrar abidesi olan Tür- kiye ekonomisine yabancõlarõn girişi hõzlanõr. Kimi özelleştirme projeleri- ne, kimi gayrimenkul yatõrõmlarõna sökün eder, sõcak para borsaya rekor üstüne rekor kõrdõrõr. TÜRKİYE ELİNİ GÜÇLENDİRİR Büyüme ve özelleştirmelerle kamu gelirleri de hõzla artar. Hükümet GAP yatõrõmlarõnõ kõsa sürede ta- mamlar. Güneydoğu’da verilen geliş- me sözü tutulmuştur, sulama ile ta- rõmsal kalkõnma hõzlanõr, işsizlik aza- lõr ve barõş akabinde arzõ endam eder. Yanõ sõra diğer sulama projeleri ile tarõmda büyük üretim artõşlarõ yaşa- nõr ve Türkiye gõda üretiminde bir dünya gücü olma başarõsõnõ yakalar, özellikle Rusya ve çevresi ile girece- ği ilişkilerle hem ihracat hem turizm pazarlarõ için AB’ye alternatif bir pencere açõlmõş olur. Ama bu arada, Türkiye, AB ile tam üyelik yolundan uzak durmaz ve kriz koşullarõnõn gü- venli limanõ olduğunu kanõtlamõş ol- manõn avantajõ ile, elini daha da güç- lendirir. Başbakan Erdoğan’õn krizi fõrsat olarak değerlendirmiş olmaktan kastettiği de işte böyle bir şeydir!.. KRİZ FIRSATA DÖNÜŞTÜRÜLÜR 2009 başõndan itibaren yeniden hõzlanan büyüme, krizden zaten ucuz sõyrõklarla kurtulmuş Türkiye ekono- misini yönetenleri haklõ çõkarmõş, kriz fõrsata dönüştürülmüştür. Ka- muoyu bu öngörüsü de doğru çõkan AKP iktidarõnõ yerel seçimlerde kahir ekseriyetle yeniden işbaşõna getirir, muhalefetin de eli böğründe kalõr. AKP iktidarõ, krizi atlatan ve BOP hedeflerinin yeniden peşine düşen ABD’nin, bölgedeki en önemli müt- tefiki olarak eli daha güçlenmiş ola- rak bölgesel rolüne devam eder. P embe senaryoya göre ABD ve AB’de yürürlüğe konulan yardım paketleri etkili oluyor ve mali sisteme bulaşan toksik maddeler ayıklanıyor, reel sektöre bulaşması önleniyor. Ekonomi 2009 başından itibaren tüm dünyada yeniden büyüme patikasına oturuyor. Türkiye güvenli liman YARIN: ESMER SENARYO Vayrynen: Sıcak para dert açar LEYLA TAVŞANOĞLU HELSİNKİ - Finlandiya Dõş Ticaret ve Kalkõnma Bakanõ Paavo Vayrynen’le bütün dünyayõ sarsan küre- sel finans krizini konuşu- yoruz. Finlandiya’da 30 yõ- lõ aşkõn süredir çeşitli ba- kanlõk görevlerini üstlenen ve ülkenin en eski siyaset- çilerinden birisi olarak ta- nõnan Vayrynen, geçmişte ülkesinin çok ciddi makro ekonomik hatalar yüzün- den finansal büyük bir kriz atlattõğõnõ anlatõyor. Ardõn- dan da şu çarpõcõ açõklama- larda bulunuyor: “1980’li yıllarda bizim para birimi Markka’nın kurunu aşırı değerli tuttuk. O nedenle ülkeye fazlasıyla sıcak pa- ra girdi. Bu da bizim için tam bir felaket oldu. Sov- yetler Birliği yıkılınca ağır bir finansal deprem ge- çirdik. Ama bugün geç- mişteki hatalarımızdan önemli dersler çıkardığı- mız için artık ekonomimiz görece olarak sağlamdır.” - ABD Kongresi’nden geçen 700 milyar dolarlık kurtarma planı sizce AB ülkelerini nasıl etkiler? P.V.- Bence ABD’deki finans krizi bugün görebil- diğimizden çok daha derin. Öte yandan Avrupa’da da pek çok sorun baş gösteri- yor. Fransa Cumhurbaşka- nõ Sarkozy 300 milyar Av- ro’luk bir kurtarma paketi önerdi. Aslõnda bunun ko- şullarõnõ açõkça bilmiyoruz. Ama herhalde onun aklõnda bir şeyler vardõr. ABD’de- ki kriz onlarõn reel ekono- milerini de büyük ölçüde et- kileyecek. İstihdam hiç kuş- kusuz daralacak. Büyük olasõlõkla resesyon yerine bir ekonomik depresyon yaşayacaklar. Bu da görece derin olacak ve uzun süre- cek. Bu durum dünya eko- nomisini büyük ölçüde et- kileyecek. Avrupa’da şim- diden ekonomik büyüme yüzde sõfõra geldi dayandõ. Avrupa’nõn pek çok ülke- sinde de bir ekonomik dep- resyon yaşanmasõ kaçõnõl- maz olacaktõr. Finlandi- ya’ya gelince… Bizim fi- nans sistemi iyi durumda ama olumsuz sürprizler de yaşayabiliriz. Tabii önü- müzdeki günlerde neler ola- cağõnõ bilemeyiz. Bu sade- ce benim kişisel tahlilim. - Türk ekonomisi ve fi- nans piyasası son derece kırılgan. Bu kriz Türki- ye’yi nasıl etkiler, sizce? P.V.- Türkiye’yle ilgili özel bir bilgim olmadõğõ için bu konuda bir şey söy- lemem zor. Tabii ki Türki- ye’nin son yõllarda çok olumlu ve doğru yolda giden bir ekonomik gelişmesi ol- du. Ama son durumu hiç bil- miyorum. Her ülkede finans sistemiyle reel ekonomi ara- sõnda fark vardõr. Bu son kriz bütün ülkelerde üre- tim, tüketim, reel ekono- miyi derinden etkileyecek- tir. Örneğin ABD’de son günlerde tüketimin baş aşa- ğõ gittiğini, otomobil satõş- larõnõn dibe vurduğunu gör- dük. Bu sinyaller ABD’de bir ekonomik depresyon olacağõnõn habercileri. - Bu kriz 1929’daki ka- dar büyük ve derin olur mu? P.V.- Hayõr. Çünkü bu- gün artõk ortaya çõkan du- rumu düzeltmek için daha iyi yöntemler var. Devlet yapõlarõ çok güçlü olduğu için finans sistemini ayağa kaldõracaklardõr. - Bu küresel finansal krizin patlak vermesin- den sonra dünya eskisi gi- bi olacak mı? Yakın gele- ceği nasıl görüyorsunuz? ABD eskisi kadar güçlü olarak kalabilecek mi? P.V.- Hayõr. Dünya hiç- bir şekilde eskisi gibi ola- maz. ABD’nin de eski gü- cünün kalmayacağõna ina- nõyorum. ABD ekonomisi görece olarak eski pozis- yonunu koruyamayacak. ABD’deki cari açõklar ve kamu açõklarõ zaten ekono- miyi yõpratmõştõ. Bu kriz o yõpranmanõn nelere mal ol- duğunu bize gösterecek. - Finlandiya’nın bu kriz- den az etkilenen ülkeler- den birisi olacağını söyle- diniz. Bu nasıl olacak? P.V.- Kamu borçlarõmõz AB içinde en düşüklerinden biri. Yõllarca cari hesapla- rõmõz hep fazla verdi. Bu yolla kamu borçlarõnõ ka- patmayõ başardõk. Dolayõ- sõyla görece iyi bir durum- dayõz. Şu anda Avrupa’da en zayõf halkalarõn neler olduğunu henüz bilmiyoruz. Tabii İrlanda ve İngiltere her zaman ABD ekonomi- sine çok fazla bağõmlõ ol- dular. Avrupa’da kimi ül- kelerin kamu açõklarõ çok yüksek. Bunlarõn başõnda İzlanda, İtalya ve Belçi- ka’yõ sayabiliriz. Belki Fransa da bu durumda. Sar- kozy kurtarma paketi için 300 milyar Avro istiyor. - Peki, bu parayı kim ya da kimler finanse edecek? P.V.- Size açõkça söyle- yeyim ki Fransõz bankala- rõnõ ya da Fransõz finans sis- temini kurtarmak bizim işi- miz değil. Ya da başka bir ülkenin… Artõk her şeyin dõşõnda ulusal bazda hareket ediliyor. Bizim kendi eko- nomimize bakmak gibi bir işimiz var. - Siz bugünkü Finlan- diya’yla ilk kez bakanlık koltuğuna oturduğunuz 1970’lerin Finlandiya’sını kıyaslayabilir misiniz? P.V.- Dağlar kadar fark var. Finlandiya’nõn ekono- mik tarihi çok ilginçtir. Biz Sovyetler Birliği dönemin- de doğu ile batõ ticareti ara- sõnda köprü kurmayõ ba- şarmõştõk. Ticaretimizin bü- yük kõsmõ Sovyetler Birliği ileydi. Sovyetler Birliği’nin dağõlmasõndan sonra ser- best pazar ekonomisi ilke- lerine dayalõ yeni bir sistem kurduk. Bugün Rusya hâlâ bizim en büyük ticaret or- taklarõmõzdan biridir. 1980’lerin sonlarõna doğ- ru “yüksek kurlu Markka (Finlandiya’nın eski para birimi)” siyaseti izledik. Finans piyasamõz dõşa açõl- dõ. Bu da fazlasõyla ülkeye sõcak para girişine yol açtõ. Bundan çok kötü etkilendik. Birkaç yõl içinde GSMH’miz yüzde 20 ora- nõnda düştü. Bunun kõsmen nedeni Sovyetler Birliği’nin çöküşüydü. Ama esas neden hatalõ makro ekonomik si- yasetimizden kaynaklanan Markka’nõn kurunu çok yüksek tutmamõzdõ. Böyle- ce ağõr bir bankacõlõk krizi yaşadõk. Ama bugün du- rum çok değişik. Eski ha- talardan önemli dersler çõ- kardõk. Artõk AB üyesiyiz. Yeni bir dünyada yaşõyoruz. FİNLANDİYA DIŞ TİCARET BAKANI Finlandiya Dış Ticaret ve Kalkınma Bakanı Vayrynen T ürkiye, bu süreçten neredeyse yara almadan çıkıyor ve güvenli bir liman olarak olağanüstü sermaye çekerek büyümesini sürdürüyor. Yabancı sermaye ve sıcak para girişlerinin yarıştığı bir ülke olmaya devam eder; büyüme ve özelleştir- melerle kamu gelirleri de hızla artar. 850 milyor dolarlık paketle safraları atan piyasa rahatlar, 2009’un ilk çeyreğinden başlayarak ekonomide büyüme başlar. G lobal krizin ne menem bir kriz olduğu, derinliği, süresi, bulaşõcõlõğõ, kime de- ğip kime değmeyeceği tartõşmalarõ uzun süre gündemi işgal edeceğe ben- zer. Haliyle, başta Başbakan olmak üzere, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti yetkilileri de bu konuda ahkâmlar kesiyor ve bõrakõn etki- lenmeyi, “fırsat” bilip yararlanõlabileceğini bile ifade etmekten geri kalmõyorlar.. Ve her- kes, böyle dönemlerin “müneccimleri” ikti- satçõlara da “Nereye varır bunun sonu” türü sorular sormaya devam ediyor, edecek... Krizle ilgili olgularõ, biraz da “gönlüm neyi görmek istiyorsa” diye görmek ve yorumla- mak da mümkün. Buradan istenirse hem pem- be senaryo, hem de kapkara bir senaryo yazõ- labilir; Ama ihtimaller bu ikisinden ibaret de- ğil elbette. Arada daha bir dizi farklõ renkle ifade edilebilecek senaryolar var.. Yine de pembe bir senaryoya şöyle başlanabilir. YARDIM PAKETİYLE KRİZİN REEL SEKTÖRE SIÇRAMASI ENGELLENİR Kriz, yatõrõm bankacõlõğõ adõ verilen sonra- dan yetme, “gölge bankacılığın” marifeti. Bunlarõn yol açtõğõ mortgage enkazõ ve toksik maddeler, ABD’de Kongre’den geçirilen 850 milyar dolarlõk paketle bir süre sonra, bir safra gibi alõnõr, özellikle mevduat bankalarõna, reel sektöre sõçramasõ engellenir. Kurulan varlõk şirketi, bankalardan, şirket- lerden, bugün para etmez hale gelen bu varlõk- larõ, zordaki kuruluşlara da faydasõ olacak bir fiyattan alõr ve sõrtlarõndaki bu kamburdan kurtulan firmalar, bankalar böylece rahatlamõş olur. Piyasa değerleri yeniden yükselir, borsa- da bunlara olan iltifat yeniden artar. Bu kuru- luşlar da yeniden kaynak aracõlõğõna başlarlar ve kesintiye uğramõş kaynak enjeksiyonuyla, ABD ekonomisinde, 2009’un ilk çeyreğinden başlayarak ekonomi yeniden büyümeye baş- lar. Üstelik kasõm seçimlerinde işbaşõna gele- cek olan Demokratlar’la birlikte yeni bir sayfa açõlmõş olur. Sarsõntõ geçiren firmalar birbirle- riyle evlendirilir, güçlendirilir. Kriz, daha sõh- hatli bünyelere de vesile olur böylece. KRİZ DERS OLUR, ABD GEREKLİ TEDBİRLERİ ALIR Yatõrõm bankacõlõğõnõn yol açtõğõ sarsõntõ, bir daha böyle iş kazalarõ olmasõn diye gözden geçirilir, önlemler alõnõr, kamuoyu da uyarõlõr. Bu durum Amerikalõlara bir ders olur, ölümü gördükleri için sõtmaya razõ olur, yardõm pake- tini de sineye çekerler ve hayata dönüşle bera- ber her şey yeniden yoluna girer. Bütçede, kurtarmalardan dolayõ faiz harcamalarõ arttõğõ gibi, ABD’nin asker-polis harcamalarõ da bu- danmaktadõr. Bu, ABD’yi hegemonik dünya gücü olmaktan da çõkaracaktõr, artõk eskisi gi- bi saldõrganlaşamayacak, gücünü farklõ kutup- larla paylaşmayõ öğrenecektir. Artõk tek ku- tuplu ABD’den oluşan dünya, Rusya’sõ, İran’õ, Çin’i, hatta Brezilya’sõ ile, çok kutuplu bir dünya olmaya doğru seyretmektedir ki, bu da dünya barõşõ ve istikrarõ açõsõndan olumlu bir gelişmedir. ABD’deki düzelmeye paralel ola- rak, AB’de de 350-400 milyar Avro’luk bir kurtarma paketi oluşturulur ve orada da mali sisteme bulaşmõş toksik maddeler ayõklanõr, özellikle reel sektöre atlamasõ önlenir. ABD’deki iyileşme ile birlikte, AB’de de, 2009’un ilk çeyreğinden başlayarak, ekono- mik büyüme kaldõğõ yerden sürer. ABD VE AB’NİN BÜYÜME TEMPOSU DİĞER ÜLKELERİ OLUMLU ETKİLER Pembe senaryomuza göre, ABD ve AB’de kopan film, yardõm paketleriyle yapõştõrõlõp yeniden büyüme temposu kazandõktan sonra, bu durum, bu bölgelerin en büyük tedarikçileri olan başta Çin, G. Kore, Hindistan olmak üze- re Asya ülkelerini, petrol ve hammadde üreti- cisi başta Rusya olmak üzere BDT ülkelerini, Ortadoğu ülkelerini ve son olarak Latin Ame- rika ülkelerini olumlu etkiler ve buralardan yi- ne ücret malõ ürünlerin ihracatõ kaldõğõ yerden devam eder. Kriz konjonktüründe kõymete bi- nip içine kapanan fonlar, yeniden dünyaya açõlõr ve özellikle aralarõnda Türkiye’nin de olduğu “yükselen ülkelere” akar da akar. Özelleştirmelere büyük ilgi devam eder, Çin ve Hindistan’õn dizginlenemeyen iştahlarõ, bi- raz petrol ve emtia fiyatlarõnõ arttõrsa da, dün- yadaki ortalama büyüme hõzõnõ yõllõk yüzde 5’in üstüne bile çeker.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle