Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
bir harita oluşturmuş. Buna göre Türkiye’nin du-
rumu şu:
Nisan ayında hava bozmaya başlıyor, usul usul
bulutlanıyor. Ardından adım adım kötüleşiyor, ey-
lülde hava kapatıyor, ekimde gök gürültülü, ya-
ğışlı... Kasımdan aşağısı ne olur bilinmez!
Aynı zaman dilimi içinde AKP hükümeti du-
rumu nasıl yorumluyordu?
Nisandaki bozulmayı şöyle tarif ettiler:
- AKP hakkında kapatma davası açıldığı için
böyle oldu, istikrar bozuldu.
Mayıs, haziranda aynı gerekçenin arkasına sı-
ğındılar.
Temmuzda AKP davası sonuçlanınca, “bun-
dan sonra ekonomi şaha kalkar, çünkü istikrar bo-
zulmadı” dediler...
Ağustosu, yaz rahatlığına verdiler...
Eylül gelip çatınca yiğitliğe kriz sürdürmedi-
ler:
“Dünyayı etkiler, bizi etkilemez... Dimdik ayak-
tayız... Hatta bu krizden fırsat bile yaratırız...”
Ekim ortasından itibaren artık krizin saklana-
mayacağı anlaşılınca Başbakan işi pişkinliğe vur-
du:
“Bu küresel bir kriz... 100 yılda bir olur diyor-
lar... Elbette bizi de etkileyecek ama, teğet ge-
çecek...”
Ekimin sonunda söylem bir doz daha değiş-
ti:
“Bu krizin bizi de etkileyeceği kesin. Bankacılık
sistemimiz sağlam ama, reel sektörün korunması
gerekiyor!”
Böyle bir değerlendirmeyi, yaklaşık bir ay ön-
ce Avrupa’nın 4 lider ülkesi; Almanya, Fransa,
İngiltere, İtalya yapmıştı... Son olarak Fransa, ül-
ke adıyla bütünleşmiş markalarını korumak için
yüz milyarlarca Avro’luk hazırlık yaptıklarını du-
yurdu.
Financial Times’ın hava durumuna göre yorum
yapmak gerekirse, gökyüzünün kara bulutlarla
kaplanmaya başladığı şu günlerde AKP şöyle di-
yor:
“Hava güneşli, yoksa etraf aydınlık olur muy-
du? Bulutlar birazcık güneşin önüne geçti, o ka-
dar. Havanın güneşli olması için ille de güneşin
insanların gözünün içine içine mi girmesi lazım?..
Bakın işte ortalık aydınlık. Nereden geliyor ay-
dınlık? Güneşten... Demek ki hava güneşli... Yo-
rumunuzu böyle yapın. Kriz geliyor geliyor de-
yip insanları telaşlandırmayın...”
İşin kara mizahı bir yana; yukarıdaki hava du-
rumuna göre AKP ekonominin iklimini 7 ay ge-
riden izliyor.
Türkiye, 2001’de küresel yapının dışında,
kendi yapısal sorunlarının ve IMF’ye bağlılığın ge-
tirdiği çaresizlikle çok büyük bir krize girdi. Top-
lumun pek çok kesiminde hâlâ o günlerin en-
dişesi gitmiş değil. Bu krizden doğan AKP ikti-
darı da toplumdaki kriz korkusunu çok iyi kul-
lanıyor. “Ben gidersem kriz gelir” söylemini
yerleştirmeye çalışıyor.
Krizin Türkiye’ye de geldiği saklanamaz hale
gelince, farklı tariflerle bunu aşmaya çalışıyor.
Türkiye’nin gidişini objektif izleyen uzmanla-
ra göre durumun özeti şu:
1- 2001 krizi büyük bir kırılmayla geldi. Bu kez
sinsi sinsi geliyor. Kırılma olmadığı için de so-
kak bunu hemen hissedemiyor.
2- Küresel kriz olmasaydı da Türkiye büyük
olasılıkla 2009’da krize girecekti. Çünkü gide-
rek artan cari açığı kapatmak her geçen ay da-
ha güç hale gelecekti.
Bu iki gerçek, ekonominin sadece hava du-
rumunu değil, fotoğrafını da gösteriyor.
Tabii görmek isteyene...
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
RTE kararı sindiremedi, kabul edemedi. Fakat işi-
ne gelmeyen gelişmelerde fazla bağlılık sergileme-
diği bir temel ilkeye, şeriat değil hukuk devletinde
başbakanlık yaptığı için yadsıyamadı; “Yüksek
Mahkeme’nin kararlarına uyacaklarını” söyledi.
İnandırıcı oldu mu bu sözleri, bir çeşit güvence di-
ye kabul gördü mü?
RTE’nin dün söylediğini bugün kolaylıkla sanki söy-
lememiş gibi davrandığını, tam tersi bir söylemi ra-
hatlıkla söyleyebildiğini bilenler elbette inanmadılar.
Anayasa Mahkemesi aslında neyi gördü?
RTE’nin sinsice, eline geçirdiği devlet mekaniz-
masını kullanarak yavaş yavaş, uygulamaları za-
mana yayarak din kurallarını devletin temel kural-
larına dönüştürdüğünü saptadı.
Gerekçeli kararın hemen her satırında RTE’nin uy-
guladığı dinci stratejiyi açığa çıkaran hükümler
okunuyor.
Dinci bir devlet yaratmanın eğitimden geçtiğini bil-
diği için Milli Eğitim Bakanlığı’na amaçlarına hizmet
edecek birini getiriyor. Anayasa Mahkemesi bu ba-
kanlığın laik eğitime vurduğu darbeleri sıralaması-
na karşın, gerekçede -ad vererek suçladığı- Bakan
Hüseyin Çelik’i görevde bırakıyor.
Bu örnek bile, RTE’nin Yüksek Mahkeme’nin ka-
rarlarına uymayacağını gösteriyor.
İlk fırsatta türban konusuna döneceklerini son gün-
lerdeki açıklamalar kanıtlıyor.
Çankaya’daki AKP’li türban konusunu soran dış
basından bir dergiye verdiği demeçte, “uygun bir za-
manda yeni olanaklarla konunun yeniden tartışıla-
cağını” söylüyor.
RTE de aynı havada. Devlet Bahçeli’nin türban
sorununu çözmek için AKP’ye her türlü desteği ve-
receğini açıklamasını kuşku yok memnuniyetle kar-
şılıyor.
Bu kez yoğurdu üfleyerek yemeyi yeğliyor. Ana-
yasa Mahkemesi’nden geri dönmeyecek bir formül
bulunmadıkça türban sorununu ele almayacağını
açıklıyor.
Böylece Çankaya’daki eşi türbanlı AKP’li ile eşi tür-
banlı Başbakan, örtülü başlardan asla vazgeçme-
yeceklerini açıklamış oluyorlar.
Anayasa Mahkemesi’nin gerekçesinde yazılan la-
iklik karşıtı hareketlerden RTE ve destekçisi Çan-
kaya’dakinin vazgeçtiğini sanmak hayli saf bir dü-
şünce biçimi.
Şimdi soralım: RTE’nin laiklik karşıtı hareketleri so-
mut biçimde yansıtan her türden icraatını Çanka-
ya’daki geri çevirecek mi?
RTE; AKP demokratik değildir diyerek laikliği red-
deden düzenlemelerden vazgeçebilecek mi?
Dinselliğe siyasal mücadelede üstünlük sağlıyor
diye siyasal alanda gerektiğinden fazla yer verme-
yecek mi?
Türban adı altında başörtüsü yasağını, Kuran kurs-
larındaki yaş sınırını, imam hatiplerdeki katsayı so-
rununu daha ileri aşamalara getirmeyecek mi?
Ayrışma ve gerginlik yaratan politikaları bırakacak
mı?
Tek başına yönetme sorumluluğunu, dinsel du-
yarlılıkları yalın siyasal çıkar amacıyla araç olarak kul-
lanmaktan vazgeçecek mi?
Uzlaşı kültürünün gereklerini yerine getirecek
mi?
Huylu huyundan vazgeçmeyeceği için:
Bu sorulara önümüzdeki dönemdeki icraatıyla
RTE’den alacağımız yanıt kocaman “hayır” olacak-
tır.
ankcum@cumhuriyet.com.tr
IŞIL ÖZGENTÜRK
SAYFA 26 EKİM 2008 PAZARCUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
Ah Güzel Gençliğim
Sen Neredesin?
Baştarafı Arka Sayfada
Yõl 1968.. Hisar Kõsa Film Şenliği. Onat Kutlar, Üs-
tün Barışta, Artun Yares ve daha pek çok tanõdõk Bo-
ğaziçi Üniversitesi konferans salonundayõz. Perdede kõ-
sa bir zaman önce yitirdiğimiz Artun Yares’in Vietnam
Savaşõ fotoğraflarõ ve Goya’nõn çõlgõn resimlerini har-
manladõğõ savaş karşõtõ muhteşem bir film oynuyor:
“Çirkin Ares.”
Film bittiğinde deliler gibi alkõşlõyoruz. O zamanlar di-
jital teknoloji yok, filmler ucuz olduğu için sekiz milimetre
çekiliyor, yõkanõyor, montaj gayet zor.. ama Artun belki
de en etkili savaş karşõtõ filmlerden birini yapmayõ bu ko-
şullar altõnda başarõyor.
Çirkin Ares’i düşünürken, salona davet ediliyoruz ve kõ-
sa filmler birbiri ardõndan geçmeye başlõyor. Hayret bir
şey, herkesin filmi farklõ, herkesin kendine ait bir sözü var.
Hemen burada bir saptama yapacağõm.. pek çok kõsa film
jürisinde bulundum, pek çok belgesel izledim. Giderek bu
filmlerin teknik kaliteleri artõyor; hem de çok değişik söz-
ler söylenmeye başlandõ.
Ayrõca gözlemlediğim bir şey var; hatõrlarsõnõz.. bizim
zamanõmõzda okullarda şiir günleri yapõlõrdõ ve kâğõdõ ka-
lemi eline alan herkes bir iki şiir karalardõ, şimdi şiirin ye-
rini kõsa filmler aldõ. Çünkü dijital teknoloji genç-yaşlõ tüm
insanlara kendi filmlerini yapma kolaylõğõ sağlõyor. Ta-
bii bu yetmiyor.. hayat bilgisi, kitap bilgisi, resim bilgi-
si, yani bir film yapmak için çok bilgiye ihtiyaç var.
Ayrõca kõsa filmler sermayeden uzak olduğu için çok
daha demokratik, çünkü gişe kaygõlarõ yok. Ve internet,
bir dizi kõsa film festivali onlarõ seyirciyle buluşturuyor.
O günkü etkinlikte, filmlerin ardõ sõra yapõlan söyleşi-
ler bal tadõndaydõ. Sorular çok güzeldi, her şey açõktõ, alõ-
nan gücenen yoktu.
Ve iki saatlik söyleşi sona erdiğinde, canõm salondan
çõkmak istemedi. Hep orada kalõp genç insanlara hep bir
şeyler söylemek istiyordum. Yaşlanõnca insanõn çenesi dü-
şermiş, doğrudur.. ama biraz çene düşüklüğünden bir za-
rar gelmez.
Bana çok güzel bir gün yaşatan, gençliğimi anõmsatan
Yeditepeli tüm öğrencilere teşekkür ederim. Ve bir nasi-
hat.. ne olur sabõrlõ olun ve hiç vazgeçmeyin. Neden mi?
Hayallerinizi gerçekleştirmekten. Belki de yaşamõn en sa-
de tanõmõ bu. Hepinize kolay gelsin.
isilozgenturk gmail.com
İstanbul Y 17
Edirne B 16
Kocaeli Y 16
Çanakkale B 17
İzmir PB 20
Manisa PB 22
Aydın PB 24
Denizli PB 22
Zonguldak Y 16
Sinop Y 17
Samsun Y 15
Trabzon Y 18
Giresun Y 17
Ankara Y 14
Eskişehir PB 17
Konya PB 15
Sıvas Y 13
Antalya B 26
Adana PB 24
Mersin PB 21
Diyarbakır Y 20
Şanlıurfa B 20
Mardin Y 20
Siirt Y 21
Hakkâri Y 12
Van Y 14
Kars Y 9
Oslo Y 10
Helsinki Y 12
Stockholm PB 12
Londra PB 14
Amsterdam B 13
Brüksel B 12
Paris B 14
Bonn B 12
Münih B 11
Berlin B 12
Budapeşte PB 16
Madrid B 23
Viyana B 14
Belgrad Y 14
Soyfa Y 16
Roma Y 21
Atina Y 21
Zürih B 15
Moskova B 8
Aşkabat PB 19
Astana PB 10
Taşkent PB 15
Bakû Y 20
Bişkek Y 9
Tiflis Y 18
Kahire Y 24
Şam Y 23
Yurdun kuzey ve doğu
kesimleri parçalı çok
bulutlu, Marmara’nın
doğusu, Karadeniz, Do-
ğu ve Güneydoğu Ana-
dolu ile Ankara, Çankı-
rı, Yozgat ve Sıvas çev-
releri sağanak ve gök
gürültülü sağanak ya-
ğışlı, diğer yerler az bu-
lutlu geçecek. Hava sı-
caklığında önemli bir
değişiklik olmayacak.
MAHMUT GÜRER
ANKARA - ABD Kongresi
Araştõrmalar Merkezi tarafõndan
hazõrlanan “Saddam Sonrası
Kürtler” raporunda Güneydoğu
Anadolu ile Doğu Anadolu böl-
geleri Kürdistan sõnõrlarõ içeri-
sinde gösteriliyor. Raporda, Irak
Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin
bağõmsõzlõk isteyebileceği bil-
gisine yer verilirken, Türkiye,
İran ve Suriye ile Irak’taki Şii ve
Sünni gruplarõn bu girişime kar-
şõ çõktõğõ belirtiliyor. Raporda,
PKK’nin “terörist bir örgüt” ol-
duğu vurgulanmasõna karşõn, bö-
lücü örgüt mensuplarõndan “ge-
rilla” diye söz edilmesi de dik-
kat çekiyor.
ABD Kongresi’ne bağlõ çalõ-
şan, “Kongre Araştırmalar
Merkezi” uzmanõ Kenneth
Katzman tarafõndan hazõrlanarak
25 Eylül tarihinde Kongre’ye
sunulan ve halen Kongre’nin in-
ternet sitesinde yer alan 6 sayfa-
lõk “RL34642” seri numaralõ
“Saddam Sonrası Kürtler” ad-
lõ raporda yeni bir harita skandalõ
yer aldõ. Raporun son sayfasõn-
da yer alan haritada, Kürdistan
bölgesi; Türkiye’nin Güney ve
Doğu Anadolu bölgeleri, İran’õn
batõsõ, Suriye’nin Kuzeydoğusu
ile Ermenistan ve Azerbaycan’õn
bir kõsmõnõ kapsayacak şekilde
gösteriliyor. Haritanõn kaynağõ
olarak, yine raporu hazõrlayan
Kongre Araştõrmalar Merkezi
gösterilirken, açõklama kõsmõnda,
“Kırmızı alanlar Kürt bölgesini
göstermektedir” notuna yer alõ-
yor. Raporda, bunun yanõ sõra
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Irak’taki Amerikan Kuv-
vetleri’nin Komutanõ Orgeneral
Ray Odierno’nun önceki gün
Ankara’da Genelkurmay İkinci
Başkanõ Orgeneral Hasan Iğsız
ile terör örgütü PKK ile müca-
dele konusunu görüştüğü öğre-
nildi.
Amerikan ordusunun Bağ-
dat’taki karargâhõndan yapõlan
açõklamaya göre, Orgeneral
Odierno, önceki gün Orgeneral
Iğsõz’la bir araya geldi. Görüş-
mede, PKK ile mücadelede
Amerikan ordusunun Türki-
ye’ye sağladõğõ yardõmõn ele
alõndõğõ, ABD’li komutanõn tek-
nik yardõm ve istihbarat payla-
şõmõnda destek sözü verdiği be-
lirtildi. Açõklamada, “Orgene-
ral Odierno, terorizme karşı
savaşta Türk ve Irak hükü-
metleriyle çalışacağına dair ta-
ahhüdünü dile getirdi” denil-
di.Orgeneral Odierno, Türk ka-
muoyunda Süleymaniye’deki
“çuval” olayõyla tanõnõyor. Odi-
erno, 2003 yõlõndaki olay sõra-
sõnda Kuzey Irak’taki Amerikan
güçlerinin komutanõydõ. Odi-
erno’nun terör örgütü PKK ile
görüşülebileceği yönündeki söz-
leri de tepki çekmişti.
YUSUF ZİYA CANSEVER
DTP tarafõndan Van’da düzenlenen miting
sonrasõnda kent merkezine toplu halde yürümek
isteyen göstericilere polis müdahale etti. Doğu
Caddesi üzerinde bulunan belediye garajõ Üçyol
kavşağõnda düzenlenen “Ne AKP, Ne Ergene-
kon” mitingi öncesinde DTP’liler imamlar eşli-
ğinde davet bildirileri dağõttõ. Yaklaşõk 5 bin ki-
şinin katõldõğõ mitingde terör örgütü lideri Ab-
dullah Öcalan ve PKK lehine Kürtçe sloganlar
atõldõ. Göstericilerin dağõlmasõ yönünde uyarõda
bulunan polis dağõlmayan göstericilere müdaha-
le etti. Havaya ateş açan polis göstericileri dağõt-
mak için biber gazõ ve sis bombasõ da kullandõ.
Olaylar sõrasõnda çok sayõda gösterici gözaltõna
alõndõ. Bu arada Adana’da 23 kişi, Mardin Nu-
saybin’de ise 12 kişi Öcalan’a kötü muamele
yapõldõğõ savõyla gerçekleştirilen izinsiz eylem-
lere katõldõklarõ gerekçesiyle tutuklandõ.
Haber Merkezi - Dünyada ve
Türkiye’de yaşanan küresel kriz,
ekonomistler arasõnda tartõşma
yarattõ. Küresel krizi Karl
Marx’õn çok daha önceden bil-
diğini açõklayan Prof. Dr. Meh-
met Altan’a yanõt veren Prof. Dr.
Korkut Boratav, “Marx’ı ağ-
zına alma, başka şeylerle uğ-
raş” mesajõ verdi.
Show TV’de önceki gün ya-
yõmlanan ‘Siyaset Meydanı’
programõna konuk olan Prof. Dr.
Mehmet Altan, küresel krizi
değerlendirdi. Altan, küresel
kriz değerlendirmesinde, bu
krizi Marx’õn daha önce bildi-
ğini söylerken, Leninizmin öl-
düğünü iddia etti. Altan’õn açõk-
lamasõnõ odatv.com’a değer-
lendiren ve “bugünkü küresel
krizi daha öncesinde Marx’ın
mı yoksa Leninizmin mi ana-
liz ettiğini” yorumlayan eko-
nomist Prof. Dr. Korkut Bora-
tav şunlarõ söyledi:
“Marx, emperyalizmin sö-
mürgecilik dönemini inceler,
her insan üzerindeki etkileri-
ni inceler, dünya çapında ka-
pitalizmin bir sistem haline
gediğini tespit eder. Lenin’in
özellikle bundan sonra açık-
ladığı, Lenin de kendi başına
yapmamıştır bunu; Hobson ve
Lenin ile eşzamanlı olarak Ro-
sa Luxemburg gibi insanların
yaptığı katkıyla Marksizm,
emperyalizmin analizine ve
finsans kapitalizmine büyük
katkılar yapmıştır ve bugünkü
biçimiyle emperyalizmin esas
olarak hem finans kapital hem
de sermaye ihracı öğelerin-
den oluşan, sadece silahla sal-
dırı değil, aynı zamanda eko-
nomik anlamda kendi dışın-
daki ülkeleri ekonomik an-
lamda yarı sömürge haline
getiren sistemin analizi Le-
nin’den itibarendir.
Emperyalizm incelemelerine
pencere açan katkılar Lenin ile
başlar. Kendi başlarına bı-
raksınlar. Bunların Marx ile
uğraşmak için bir nedenleri
yok. Kendi kuramlarını ve
dünya görüşlerini Marx’a ya-
kıştırarak ne kazanıyorlar,
onu anlamıyorum. Kapitalizm,
yakın tarihin en büyük krizle-
rinden birinin içinden geçiyor
ama hâlâ kapitalizmi suçla-
maktan imtina eden insanlara
artık Marx lafını etmek günü-
müzde günahtır. Ağızlarına
almamaları gerekir. Onun için
söyleyecek bir şey yok. Marx ile
uğraşmasınlar. Başka alan-
larda incelemeleri, çalışmala-
rı varsa devam etsinler. Gönül
vermedikleri, tanımadıkları,
bilmedikleri, incelemedikleri
bir alanda ahkâm kesmekten
vazgeçseler iyi olur.”
‘Marx’ı ağzına alma
başka şeylerle uğraş’
Bir Kürdistan haritası daha
Kürdistan Bölgesel Yönetimi,
Iraklõ Türkmenler, Türkiye ve
PKK ile ilgili olarak dikkat çe-
ken saptamalara de yer veriliyor.
Bu saptamalar şöyle:
? Saddam dönemi, Iraklõ Kürt
liderlerin ABD’li liderler ile ya-
kõn ilişki içerisine girmesine ze-
min hazõrladõ.
? Irak anayasasõ ülkenin ku-
zeyinde Kürtlerin bölgesel ancak
de facto bir devletinin oluşmasõna
olanak sağladõ. Kürt liderler bir
bağõmsõzlõk peşinde olmadõkla-
rõnõ söylese de, alttan gelen genç
Kürtler bir bağõmsõzlõk peşinde
olabilir.
? Kürtler, Kerkük, Diyala ile
Musul eyaletinin bir kõsmõnõn ta-
rihsel olarak Kürt şehirleri ol-
duğunu ve Kürdistan bölgesel
yönetimine entegre edilmesi ge-
rektiğini savunmaktadõr. Bu ko-
nuda, Iraklõ Arap ve Türkmen
azõnlõğõ ikna etmeye çalõşmak-
tadõrlar.
? Kerkük konusu, Türkiye ta-
rafõndan da yakõndan takip edil-
mektedir. Türkiye Kerkük ko-
nusunu tarihsel bağlar doğrultu-
sunda değerlendirirken, Irak pet-
rolünün yüzde 10’unun üzerinde
bulunan Kerkük’ün, bölgesel
yönetime entegrasyonunun,
Kürtlere bağõmsõzlõk kazandõ-
rabileceğinden korkmaktadõr.
? Türkiye Irak’õn kuzeyini
PKK için serbest bölge olarak
görmektedir. Bunun için de Tür-
kiye ile uzun bir sõnõrõ olan böl-
gesel yönetimin suçlu olduğunu
ileri sürmektedir. Bu nedenle
2007 yõlõnda Barzani’nin “Tür-
kiye Kürdistan Bölgesel Hü-
kümeti şehirlerine karışırsa,
biz de Türkiye’deki Kürt şe-
hirlerine karışırız” açõklama-
sõnõn ardõndan sõnõra yaklaşõk
100 bin asker kaydõrõlmõştõr.
Hemen ardõndan, Eylül-Ekim
2007 tarihlerinde 40 Türk askeri
“PKK’li gerillalar” tarafõndan
öldürülmüştür.
Çuvalcı
general
Ankara’da
TUNCELİ (Cumhuriyet) - Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan’õn Tunceli gezisi öncesinde
kentte çok sõkõ güvenlik önlemleri alõndõ. Kent
merkezindeki polis noktasõna önceki gece silahlõ
saldõrõ düzenlenirken, Türk Telekom Müdür-
lüğü’nün bahçesinde bomba bulundu. Aralarõnda
milletvekili Şerafettin Halis ve Tunceli Bele-
diye Başkanõ Songül Erol Abdil’in de bulun-
duğu binlerce kişi de Başbakan’õ protesto etti.
Erdoğan ise DTP’li belediyenin “hoş geldin”
afişlerini indirmesine büyük tepki gösterdi.
Erdoğan için Tunceli gezisi boyunca sõkõ ko-
ruma önlemleri uygulandõ. Başbakan’õn geçe-
ceği köprünün ayaklarõnda balõk adamlar Mun-
zur Nehri’ne dalõp bomba aramasõ yaparken kes-
kin nişancõlar hâkim yerlere yerleştirildi. Tun-
celi’ye Erdoğan için ABD Başkanõ George Bush
gibi birbirinin aynõ iki araç getirildi. Erdoğan te-
maslarõ sõrasõnda sõk sõk araç değiştirdi.
Aralarõnda milletvekili Şerafettin Halis ve Be-
lediye Başkanõ Songül Erol Abdil’in de bulun-
duğu binlerce DTP’li ise saat 11.00’de Cum-
huriyet Meydanõ’nda toplandõ. Öcalan’õn pos-
terlerini taşõyan grup, “Tayyip seni istemiyo-
ruz”, “Yaşasın onurlu mücadelemiz”, “PKK
halktır, halk burada”, “Erdoğan Dersim’den
defol” sloganlarõ attõ. AKP il başkanlõğõ bina-
sõ önüne kadar yürüyen göstericiler burada
oturma eyleminde bulundu. Erdoğan ise bu sõ-
rada partisinin Merkez İlçe Kongresi’nin ger-
çekleştirileceği Atatürk Spor Salonu’na girdi. Er-
doğan, buradaki konuşmasõnda DTP’lilere yük-
lendi. Erdoğan, “Birtakım mihrakların, kısır
siyasi hesapları uğruna kendi insanımızı, ken-
di yurdunda mağdur duruma getirmesine izin
vermeyeceğiz” dedi.
Belediye başkanına tepki
Erdoğan, Diyarbakõr ve Tunceli’de gösteri-
lerle ilgili olarak da “Çer çöpü ateşe vererek,
masum çocukları sokaklara salarak güç
gösterisi yaptıklarını sananlar büyük bir ce-
halet ve gaflet içindedirler. Allah aşkına, gü-
nahsız vatandaşların arabalarını yakmak su-
retiyle acaba bu ülkeye barış gelir mi? Te-
rörden, şiddetten, gerilimden beslenenler an-
cak bunu yapar” diye konuştu. Tunceli Be-
lediye Başkanõ Songül Erol Abdil’in Ankara’da
kendisini ziyaret ettiğini ve kendisinin de bir
Başbakan olarak Abdil’i kabul ettiğini anõmsatan
Erdoğan, şunlarõ söyledi: “Bazı gazetelerde
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın Tun-
celi’ye gelişini haber veren, halkın ‘hoş gel-
diniz’ davetini ortaya koyan veyahut parti-
mizin pankartlarını, belediyenin araç ge-
reçleriyle toplamanın hangi insani yaklaşım
tarzına uyduğunu ben Tunceli kardeşlerimin
takdirine bırakıyorum.”
Öte yandan, Tunceli’nin Mazgirt ilçesine
bağlõ Akpazar beldesi AKP’li Belediye Başka-
nõ Ali Aydın, Erdoğan’õn kendisiyle görüşme-
diği için partisinden istifa ettiğini açõkladõ.
ErdoğanTunceli’deistenmedi
ABD Kongresi, Türkiye’nin doğusunu hayali devlet sõnõrlarõ içerisinde gösterdi
Prof. Borotav, Mehmet Altan’õn açõklamalarõna tepki gösterdi
PKK KONUŞULDU
DTP mitinginde
çok sayõda gözaltõ
Van’da göstericiler lastik yakarak yolu kapattı.
Tunceli’de Erdoğan için sıkı koruma önlemleri uygulandı. Kente ABD Başkanı George Bush
gibi birbirinin aynı iki araç getirildi. Erdoğan temasları sırasında sık sık araç değiştirdi.