24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada bir harita oluşturmuş. Buna göre Türkiye’nin du- rumu şu: Nisan ayında hava bozmaya başlıyor, usul usul bulutlanıyor. Ardından adım adım kötüleşiyor, ey- lülde hava kapatıyor, ekimde gök gürültülü, ya- ğışlı... Kasımdan aşağısı ne olur bilinmez! Aynı zaman dilimi içinde AKP hükümeti du- rumu nasıl yorumluyordu? Nisandaki bozulmayı şöyle tarif ettiler: - AKP hakkında kapatma davası açıldığı için böyle oldu, istikrar bozuldu. Mayıs, haziranda aynı gerekçenin arkasına sı- ğındılar. Temmuzda AKP davası sonuçlanınca, “bun- dan sonra ekonomi şaha kalkar, çünkü istikrar bo- zulmadı” dediler... Ağustosu, yaz rahatlığına verdiler... Eylül gelip çatınca yiğitliğe kriz sürdürmedi- ler: “Dünyayı etkiler, bizi etkilemez... Dimdik ayak- tayız... Hatta bu krizden fırsat bile yaratırız...” Ekim ortasından itibaren artık krizin saklana- mayacağı anlaşılınca Başbakan işi pişkinliğe vur- du: “Bu küresel bir kriz... 100 yılda bir olur diyor- lar... Elbette bizi de etkileyecek ama, teğet ge- çecek...” Ekimin sonunda söylem bir doz daha değiş- ti: “Bu krizin bizi de etkileyeceği kesin. Bankacılık sistemimiz sağlam ama, reel sektörün korunması gerekiyor!” Böyle bir değerlendirmeyi, yaklaşık bir ay ön- ce Avrupa’nın 4 lider ülkesi; Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya yapmıştı... Son olarak Fransa, ül- ke adıyla bütünleşmiş markalarını korumak için yüz milyarlarca Avro’luk hazırlık yaptıklarını du- yurdu. Financial Times’ın hava durumuna göre yorum yapmak gerekirse, gökyüzünün kara bulutlarla kaplanmaya başladığı şu günlerde AKP şöyle di- yor: “Hava güneşli, yoksa etraf aydınlık olur muy- du? Bulutlar birazcık güneşin önüne geçti, o ka- dar. Havanın güneşli olması için ille de güneşin insanların gözünün içine içine mi girmesi lazım?.. Bakın işte ortalık aydınlık. Nereden geliyor ay- dınlık? Güneşten... Demek ki hava güneşli... Yo- rumunuzu böyle yapın. Kriz geliyor geliyor de- yip insanları telaşlandırmayın...” İşin kara mizahı bir yana; yukarıdaki hava du- rumuna göre AKP ekonominin iklimini 7 ay ge- riden izliyor. Türkiye, 2001’de küresel yapının dışında, kendi yapısal sorunlarının ve IMF’ye bağlılığın ge- tirdiği çaresizlikle çok büyük bir krize girdi. Top- lumun pek çok kesiminde hâlâ o günlerin en- dişesi gitmiş değil. Bu krizden doğan AKP ikti- darı da toplumdaki kriz korkusunu çok iyi kul- lanıyor. “Ben gidersem kriz gelir” söylemini yerleştirmeye çalışıyor. Krizin Türkiye’ye de geldiği saklanamaz hale gelince, farklı tariflerle bunu aşmaya çalışıyor. Türkiye’nin gidişini objektif izleyen uzmanla- ra göre durumun özeti şu: 1- 2001 krizi büyük bir kırılmayla geldi. Bu kez sinsi sinsi geliyor. Kırılma olmadığı için de so- kak bunu hemen hissedemiyor. 2- Küresel kriz olmasaydı da Türkiye büyük olasılıkla 2009’da krize girecekti. Çünkü gide- rek artan cari açığı kapatmak her geçen ay da- ha güç hale gelecekti. Bu iki gerçek, ekonominin sadece hava du- rumunu değil, fotoğrafını da gösteriyor. Tabii görmek isteyene... GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada RTE kararı sindiremedi, kabul edemedi. Fakat işi- ne gelmeyen gelişmelerde fazla bağlılık sergileme- diği bir temel ilkeye, şeriat değil hukuk devletinde başbakanlık yaptığı için yadsıyamadı; “Yüksek Mahkeme’nin kararlarına uyacaklarını” söyledi. İnandırıcı oldu mu bu sözleri, bir çeşit güvence di- ye kabul gördü mü? RTE’nin dün söylediğini bugün kolaylıkla sanki söy- lememiş gibi davrandığını, tam tersi bir söylemi ra- hatlıkla söyleyebildiğini bilenler elbette inanmadılar. Anayasa Mahkemesi aslında neyi gördü? RTE’nin sinsice, eline geçirdiği devlet mekaniz- masını kullanarak yavaş yavaş, uygulamaları za- mana yayarak din kurallarını devletin temel kural- larına dönüştürdüğünü saptadı. Gerekçeli kararın hemen her satırında RTE’nin uy- guladığı dinci stratejiyi açığa çıkaran hükümler okunuyor. Dinci bir devlet yaratmanın eğitimden geçtiğini bil- diği için Milli Eğitim Bakanlığı’na amaçlarına hizmet edecek birini getiriyor. Anayasa Mahkemesi bu ba- kanlığın laik eğitime vurduğu darbeleri sıralaması- na karşın, gerekçede -ad vererek suçladığı- Bakan Hüseyin Çelik’i görevde bırakıyor. Bu örnek bile, RTE’nin Yüksek Mahkeme’nin ka- rarlarına uymayacağını gösteriyor. İlk fırsatta türban konusuna döneceklerini son gün- lerdeki açıklamalar kanıtlıyor. Çankaya’daki AKP’li türban konusunu soran dış basından bir dergiye verdiği demeçte, “uygun bir za- manda yeni olanaklarla konunun yeniden tartışıla- cağını” söylüyor. RTE de aynı havada. Devlet Bahçeli’nin türban sorununu çözmek için AKP’ye her türlü desteği ve- receğini açıklamasını kuşku yok memnuniyetle kar- şılıyor. Bu kez yoğurdu üfleyerek yemeyi yeğliyor. Ana- yasa Mahkemesi’nden geri dönmeyecek bir formül bulunmadıkça türban sorununu ele almayacağını açıklıyor. Böylece Çankaya’daki eşi türbanlı AKP’li ile eşi tür- banlı Başbakan, örtülü başlardan asla vazgeçme- yeceklerini açıklamış oluyorlar. Anayasa Mahkemesi’nin gerekçesinde yazılan la- iklik karşıtı hareketlerden RTE ve destekçisi Çan- kaya’dakinin vazgeçtiğini sanmak hayli saf bir dü- şünce biçimi. Şimdi soralım: RTE’nin laiklik karşıtı hareketleri so- mut biçimde yansıtan her türden icraatını Çanka- ya’daki geri çevirecek mi? RTE; AKP demokratik değildir diyerek laikliği red- deden düzenlemelerden vazgeçebilecek mi? Dinselliğe siyasal mücadelede üstünlük sağlıyor diye siyasal alanda gerektiğinden fazla yer verme- yecek mi? Türban adı altında başörtüsü yasağını, Kuran kurs- larındaki yaş sınırını, imam hatiplerdeki katsayı so- rununu daha ileri aşamalara getirmeyecek mi? Ayrışma ve gerginlik yaratan politikaları bırakacak mı? Tek başına yönetme sorumluluğunu, dinsel du- yarlılıkları yalın siyasal çıkar amacıyla araç olarak kul- lanmaktan vazgeçecek mi? Uzlaşı kültürünün gereklerini yerine getirecek mi? Huylu huyundan vazgeçmeyeceği için: Bu sorulara önümüzdeki dönemdeki icraatıyla RTE’den alacağımız yanıt kocaman “hayır” olacak- tır. ankcum@cumhuriyet.com.tr IŞIL ÖZGENTÜRK SAYFA 26 EKİM 2008 PAZARCUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI Ah Güzel Gençliğim Sen Neredesin? Baştarafı Arka Sayfada Yõl 1968.. Hisar Kõsa Film Şenliği. Onat Kutlar, Üs- tün Barışta, Artun Yares ve daha pek çok tanõdõk Bo- ğaziçi Üniversitesi konferans salonundayõz. Perdede kõ- sa bir zaman önce yitirdiğimiz Artun Yares’in Vietnam Savaşõ fotoğraflarõ ve Goya’nõn çõlgõn resimlerini har- manladõğõ savaş karşõtõ muhteşem bir film oynuyor: “Çirkin Ares.” Film bittiğinde deliler gibi alkõşlõyoruz. O zamanlar di- jital teknoloji yok, filmler ucuz olduğu için sekiz milimetre çekiliyor, yõkanõyor, montaj gayet zor.. ama Artun belki de en etkili savaş karşõtõ filmlerden birini yapmayõ bu ko- şullar altõnda başarõyor. Çirkin Ares’i düşünürken, salona davet ediliyoruz ve kõ- sa filmler birbiri ardõndan geçmeye başlõyor. Hayret bir şey, herkesin filmi farklõ, herkesin kendine ait bir sözü var. Hemen burada bir saptama yapacağõm.. pek çok kõsa film jürisinde bulundum, pek çok belgesel izledim. Giderek bu filmlerin teknik kaliteleri artõyor; hem de çok değişik söz- ler söylenmeye başlandõ. Ayrõca gözlemlediğim bir şey var; hatõrlarsõnõz.. bizim zamanõmõzda okullarda şiir günleri yapõlõrdõ ve kâğõdõ ka- lemi eline alan herkes bir iki şiir karalardõ, şimdi şiirin ye- rini kõsa filmler aldõ. Çünkü dijital teknoloji genç-yaşlõ tüm insanlara kendi filmlerini yapma kolaylõğõ sağlõyor. Ta- bii bu yetmiyor.. hayat bilgisi, kitap bilgisi, resim bilgi- si, yani bir film yapmak için çok bilgiye ihtiyaç var. Ayrõca kõsa filmler sermayeden uzak olduğu için çok daha demokratik, çünkü gişe kaygõlarõ yok. Ve internet, bir dizi kõsa film festivali onlarõ seyirciyle buluşturuyor. O günkü etkinlikte, filmlerin ardõ sõra yapõlan söyleşi- ler bal tadõndaydõ. Sorular çok güzeldi, her şey açõktõ, alõ- nan gücenen yoktu. Ve iki saatlik söyleşi sona erdiğinde, canõm salondan çõkmak istemedi. Hep orada kalõp genç insanlara hep bir şeyler söylemek istiyordum. Yaşlanõnca insanõn çenesi dü- şermiş, doğrudur.. ama biraz çene düşüklüğünden bir za- rar gelmez. Bana çok güzel bir gün yaşatan, gençliğimi anõmsatan Yeditepeli tüm öğrencilere teşekkür ederim. Ve bir nasi- hat.. ne olur sabõrlõ olun ve hiç vazgeçmeyin. Neden mi? Hayallerinizi gerçekleştirmekten. Belki de yaşamõn en sa- de tanõmõ bu. Hepinize kolay gelsin. isilozgenturk gmail.com İstanbul Y 17 Edirne B 16 Kocaeli Y 16 Çanakkale B 17 İzmir PB 20 Manisa PB 22 Aydın PB 24 Denizli PB 22 Zonguldak Y 16 Sinop Y 17 Samsun Y 15 Trabzon Y 18 Giresun Y 17 Ankara Y 14 Eskişehir PB 17 Konya PB 15 Sıvas Y 13 Antalya B 26 Adana PB 24 Mersin PB 21 Diyarbakır Y 20 Şanlıurfa B 20 Mardin Y 20 Siirt Y 21 Hakkâri Y 12 Van Y 14 Kars Y 9 Oslo Y 10 Helsinki Y 12 Stockholm PB 12 Londra PB 14 Amsterdam B 13 Brüksel B 12 Paris B 14 Bonn B 12 Münih B 11 Berlin B 12 Budapeşte PB 16 Madrid B 23 Viyana B 14 Belgrad Y 14 Soyfa Y 16 Roma Y 21 Atina Y 21 Zürih B 15 Moskova B 8 Aşkabat PB 19 Astana PB 10 Taşkent PB 15 Bakû Y 20 Bişkek Y 9 Tiflis Y 18 Kahire Y 24 Şam Y 23 Yurdun kuzey ve doğu kesimleri parçalı çok bulutlu, Marmara’nın doğusu, Karadeniz, Do- ğu ve Güneydoğu Ana- dolu ile Ankara, Çankı- rı, Yozgat ve Sıvas çev- releri sağanak ve gök gürültülü sağanak ya- ğışlı, diğer yerler az bu- lutlu geçecek. Hava sı- caklığında önemli bir değişiklik olmayacak. MAHMUT GÜRER ANKARA - ABD Kongresi Araştõrmalar Merkezi tarafõndan hazõrlanan “Saddam Sonrası Kürtler” raporunda Güneydoğu Anadolu ile Doğu Anadolu böl- geleri Kürdistan sõnõrlarõ içeri- sinde gösteriliyor. Raporda, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin bağõmsõzlõk isteyebileceği bil- gisine yer verilirken, Türkiye, İran ve Suriye ile Irak’taki Şii ve Sünni gruplarõn bu girişime kar- şõ çõktõğõ belirtiliyor. Raporda, PKK’nin “terörist bir örgüt” ol- duğu vurgulanmasõna karşõn, bö- lücü örgüt mensuplarõndan “ge- rilla” diye söz edilmesi de dik- kat çekiyor. ABD Kongresi’ne bağlõ çalõ- şan, “Kongre Araştırmalar Merkezi” uzmanõ Kenneth Katzman tarafõndan hazõrlanarak 25 Eylül tarihinde Kongre’ye sunulan ve halen Kongre’nin in- ternet sitesinde yer alan 6 sayfa- lõk “RL34642” seri numaralõ “Saddam Sonrası Kürtler” ad- lõ raporda yeni bir harita skandalõ yer aldõ. Raporun son sayfasõn- da yer alan haritada, Kürdistan bölgesi; Türkiye’nin Güney ve Doğu Anadolu bölgeleri, İran’õn batõsõ, Suriye’nin Kuzeydoğusu ile Ermenistan ve Azerbaycan’õn bir kõsmõnõ kapsayacak şekilde gösteriliyor. Haritanõn kaynağõ olarak, yine raporu hazõrlayan Kongre Araştõrmalar Merkezi gösterilirken, açõklama kõsmõnda, “Kırmızı alanlar Kürt bölgesini göstermektedir” notuna yer alõ- yor. Raporda, bunun yanõ sõra ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Irak’taki Amerikan Kuv- vetleri’nin Komutanõ Orgeneral Ray Odierno’nun önceki gün Ankara’da Genelkurmay İkinci Başkanõ Orgeneral Hasan Iğsız ile terör örgütü PKK ile müca- dele konusunu görüştüğü öğre- nildi. Amerikan ordusunun Bağ- dat’taki karargâhõndan yapõlan açõklamaya göre, Orgeneral Odierno, önceki gün Orgeneral Iğsõz’la bir araya geldi. Görüş- mede, PKK ile mücadelede Amerikan ordusunun Türki- ye’ye sağladõğõ yardõmõn ele alõndõğõ, ABD’li komutanõn tek- nik yardõm ve istihbarat payla- şõmõnda destek sözü verdiği be- lirtildi. Açõklamada, “Orgene- ral Odierno, terorizme karşı savaşta Türk ve Irak hükü- metleriyle çalışacağına dair ta- ahhüdünü dile getirdi” denil- di.Orgeneral Odierno, Türk ka- muoyunda Süleymaniye’deki “çuval” olayõyla tanõnõyor. Odi- erno, 2003 yõlõndaki olay sõra- sõnda Kuzey Irak’taki Amerikan güçlerinin komutanõydõ. Odi- erno’nun terör örgütü PKK ile görüşülebileceği yönündeki söz- leri de tepki çekmişti. YUSUF ZİYA CANSEVER DTP tarafõndan Van’da düzenlenen miting sonrasõnda kent merkezine toplu halde yürümek isteyen göstericilere polis müdahale etti. Doğu Caddesi üzerinde bulunan belediye garajõ Üçyol kavşağõnda düzenlenen “Ne AKP, Ne Ergene- kon” mitingi öncesinde DTP’liler imamlar eşli- ğinde davet bildirileri dağõttõ. Yaklaşõk 5 bin ki- şinin katõldõğõ mitingde terör örgütü lideri Ab- dullah Öcalan ve PKK lehine Kürtçe sloganlar atõldõ. Göstericilerin dağõlmasõ yönünde uyarõda bulunan polis dağõlmayan göstericilere müdaha- le etti. Havaya ateş açan polis göstericileri dağõt- mak için biber gazõ ve sis bombasõ da kullandõ. Olaylar sõrasõnda çok sayõda gösterici gözaltõna alõndõ. Bu arada Adana’da 23 kişi, Mardin Nu- saybin’de ise 12 kişi Öcalan’a kötü muamele yapõldõğõ savõyla gerçekleştirilen izinsiz eylem- lere katõldõklarõ gerekçesiyle tutuklandõ. Haber Merkezi - Dünyada ve Türkiye’de yaşanan küresel kriz, ekonomistler arasõnda tartõşma yarattõ. Küresel krizi Karl Marx’õn çok daha önceden bil- diğini açõklayan Prof. Dr. Meh- met Altan’a yanõt veren Prof. Dr. Korkut Boratav, “Marx’ı ağ- zına alma, başka şeylerle uğ- raş” mesajõ verdi. Show TV’de önceki gün ya- yõmlanan ‘Siyaset Meydanı’ programõna konuk olan Prof. Dr. Mehmet Altan, küresel krizi değerlendirdi. Altan, küresel kriz değerlendirmesinde, bu krizi Marx’õn daha önce bildi- ğini söylerken, Leninizmin öl- düğünü iddia etti. Altan’õn açõk- lamasõnõ odatv.com’a değer- lendiren ve “bugünkü küresel krizi daha öncesinde Marx’ın mı yoksa Leninizmin mi ana- liz ettiğini” yorumlayan eko- nomist Prof. Dr. Korkut Bora- tav şunlarõ söyledi: “Marx, emperyalizmin sö- mürgecilik dönemini inceler, her insan üzerindeki etkileri- ni inceler, dünya çapında ka- pitalizmin bir sistem haline gediğini tespit eder. Lenin’in özellikle bundan sonra açık- ladığı, Lenin de kendi başına yapmamıştır bunu; Hobson ve Lenin ile eşzamanlı olarak Ro- sa Luxemburg gibi insanların yaptığı katkıyla Marksizm, emperyalizmin analizine ve finsans kapitalizmine büyük katkılar yapmıştır ve bugünkü biçimiyle emperyalizmin esas olarak hem finans kapital hem de sermaye ihracı öğelerin- den oluşan, sadece silahla sal- dırı değil, aynı zamanda eko- nomik anlamda kendi dışın- daki ülkeleri ekonomik an- lamda yarı sömürge haline getiren sistemin analizi Le- nin’den itibarendir. Emperyalizm incelemelerine pencere açan katkılar Lenin ile başlar. Kendi başlarına bı- raksınlar. Bunların Marx ile uğraşmak için bir nedenleri yok. Kendi kuramlarını ve dünya görüşlerini Marx’a ya- kıştırarak ne kazanıyorlar, onu anlamıyorum. Kapitalizm, yakın tarihin en büyük krizle- rinden birinin içinden geçiyor ama hâlâ kapitalizmi suçla- maktan imtina eden insanlara artık Marx lafını etmek günü- müzde günahtır. Ağızlarına almamaları gerekir. Onun için söyleyecek bir şey yok. Marx ile uğraşmasınlar. Başka alan- larda incelemeleri, çalışmala- rı varsa devam etsinler. Gönül vermedikleri, tanımadıkları, bilmedikleri, incelemedikleri bir alanda ahkâm kesmekten vazgeçseler iyi olur.” ‘Marx’ı ağzına alma başka şeylerle uğraş’ Bir Kürdistan haritası daha Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Iraklõ Türkmenler, Türkiye ve PKK ile ilgili olarak dikkat çe- ken saptamalara de yer veriliyor. Bu saptamalar şöyle: ? Saddam dönemi, Iraklõ Kürt liderlerin ABD’li liderler ile ya- kõn ilişki içerisine girmesine ze- min hazõrladõ. ? Irak anayasasõ ülkenin ku- zeyinde Kürtlerin bölgesel ancak de facto bir devletinin oluşmasõna olanak sağladõ. Kürt liderler bir bağõmsõzlõk peşinde olmadõkla- rõnõ söylese de, alttan gelen genç Kürtler bir bağõmsõzlõk peşinde olabilir. ? Kürtler, Kerkük, Diyala ile Musul eyaletinin bir kõsmõnõn ta- rihsel olarak Kürt şehirleri ol- duğunu ve Kürdistan bölgesel yönetimine entegre edilmesi ge- rektiğini savunmaktadõr. Bu ko- nuda, Iraklõ Arap ve Türkmen azõnlõğõ ikna etmeye çalõşmak- tadõrlar. ? Kerkük konusu, Türkiye ta- rafõndan da yakõndan takip edil- mektedir. Türkiye Kerkük ko- nusunu tarihsel bağlar doğrultu- sunda değerlendirirken, Irak pet- rolünün yüzde 10’unun üzerinde bulunan Kerkük’ün, bölgesel yönetime entegrasyonunun, Kürtlere bağõmsõzlõk kazandõ- rabileceğinden korkmaktadõr. ? Türkiye Irak’õn kuzeyini PKK için serbest bölge olarak görmektedir. Bunun için de Tür- kiye ile uzun bir sõnõrõ olan böl- gesel yönetimin suçlu olduğunu ileri sürmektedir. Bu nedenle 2007 yõlõnda Barzani’nin “Tür- kiye Kürdistan Bölgesel Hü- kümeti şehirlerine karışırsa, biz de Türkiye’deki Kürt şe- hirlerine karışırız” açõklama- sõnõn ardõndan sõnõra yaklaşõk 100 bin asker kaydõrõlmõştõr. Hemen ardõndan, Eylül-Ekim 2007 tarihlerinde 40 Türk askeri “PKK’li gerillalar” tarafõndan öldürülmüştür. Çuvalcı general Ankara’da TUNCELİ (Cumhuriyet) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn Tunceli gezisi öncesinde kentte çok sõkõ güvenlik önlemleri alõndõ. Kent merkezindeki polis noktasõna önceki gece silahlõ saldõrõ düzenlenirken, Türk Telekom Müdür- lüğü’nün bahçesinde bomba bulundu. Aralarõnda milletvekili Şerafettin Halis ve Tunceli Bele- diye Başkanõ Songül Erol Abdil’in de bulun- duğu binlerce kişi de Başbakan’õ protesto etti. Erdoğan ise DTP’li belediyenin “hoş geldin” afişlerini indirmesine büyük tepki gösterdi. Erdoğan için Tunceli gezisi boyunca sõkõ ko- ruma önlemleri uygulandõ. Başbakan’õn geçe- ceği köprünün ayaklarõnda balõk adamlar Mun- zur Nehri’ne dalõp bomba aramasõ yaparken kes- kin nişancõlar hâkim yerlere yerleştirildi. Tun- celi’ye Erdoğan için ABD Başkanõ George Bush gibi birbirinin aynõ iki araç getirildi. Erdoğan te- maslarõ sõrasõnda sõk sõk araç değiştirdi. Aralarõnda milletvekili Şerafettin Halis ve Be- lediye Başkanõ Songül Erol Abdil’in de bulun- duğu binlerce DTP’li ise saat 11.00’de Cum- huriyet Meydanõ’nda toplandõ. Öcalan’õn pos- terlerini taşõyan grup, “Tayyip seni istemiyo- ruz”, “Yaşasın onurlu mücadelemiz”, “PKK halktır, halk burada”, “Erdoğan Dersim’den defol” sloganlarõ attõ. AKP il başkanlõğõ bina- sõ önüne kadar yürüyen göstericiler burada oturma eyleminde bulundu. Erdoğan ise bu sõ- rada partisinin Merkez İlçe Kongresi’nin ger- çekleştirileceği Atatürk Spor Salonu’na girdi. Er- doğan, buradaki konuşmasõnda DTP’lilere yük- lendi. Erdoğan, “Birtakım mihrakların, kısır siyasi hesapları uğruna kendi insanımızı, ken- di yurdunda mağdur duruma getirmesine izin vermeyeceğiz” dedi. Belediye başkanına tepki Erdoğan, Diyarbakõr ve Tunceli’de gösteri- lerle ilgili olarak da “Çer çöpü ateşe vererek, masum çocukları sokaklara salarak güç gösterisi yaptıklarını sananlar büyük bir ce- halet ve gaflet içindedirler. Allah aşkına, gü- nahsız vatandaşların arabalarını yakmak su- retiyle acaba bu ülkeye barış gelir mi? Te- rörden, şiddetten, gerilimden beslenenler an- cak bunu yapar” diye konuştu. Tunceli Be- lediye Başkanõ Songül Erol Abdil’in Ankara’da kendisini ziyaret ettiğini ve kendisinin de bir Başbakan olarak Abdil’i kabul ettiğini anõmsatan Erdoğan, şunlarõ söyledi: “Bazı gazetelerde Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın Tun- celi’ye gelişini haber veren, halkın ‘hoş gel- diniz’ davetini ortaya koyan veyahut parti- mizin pankartlarını, belediyenin araç ge- reçleriyle toplamanın hangi insani yaklaşım tarzına uyduğunu ben Tunceli kardeşlerimin takdirine bırakıyorum.” Öte yandan, Tunceli’nin Mazgirt ilçesine bağlõ Akpazar beldesi AKP’li Belediye Başka- nõ Ali Aydın, Erdoğan’õn kendisiyle görüşme- diği için partisinden istifa ettiğini açõkladõ. ErdoğanTunceli’deistenmedi ABD Kongresi, Türkiye’nin doğusunu hayali devlet sõnõrlarõ içerisinde gösterdi Prof. Borotav, Mehmet Altan’õn açõklamalarõna tepki gösterdi PKK KONUŞULDU DTP mitinginde çok sayõda gözaltõ Van’da göstericiler lastik yakarak yolu kapattı. Tunceli’de Erdoğan için sıkı koruma önlemleri uygulandı. Kente ABD Başkanı George Bush gibi birbirinin aynı iki araç getirildi. Erdoğan temasları sırasında sık sık araç değiştirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle