04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 26 EKİM 2008 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Karanlık Yağmurlar... Serin bir Ankara sabahında uyandım... Bir sü- re Kızılay’da yürüdüm... Sonbaharda bir başka güzeldir Ankara. Rüzgârda savrulan sararmış yapraklar beni otuz yıl öncesine taşır. Düşlerime dek girmiş bıçaklar, karanlık yağ- murlar varoluşun yaşamla kesiştiği sokaklara götürür beni. Bir merdivende ışığın düştüğü yerde olurum, sar- mal bir yıldızın gökyüzünde kaydığı saatlerde. Akşam üşüyen bir kadın dudağı gibidir, kendi halinde durağan. Ölümün akıp geldiği 70’li yılların sonu, öfkenin, silah seslerinin, kanın aktığı kentlere ulaşır... Doğan Öz’ün öldürüldüğü gün Ankara’daydım... Hüzün, acı, gözyaşı... Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Uğur Mum- cu, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu... Kaldığım otelin penceresinde gece yavaş yavaş soluk alırken hüzünlenirim... Hürriyet Yaşar’ın hazırladığı “Yiğit İken Ölenle- re”yi (Can Yayınları) okudum İstanbul’dan Anka- ra’ya gelirken... 12 Mart öyküleri ve yazılarıydı bunlar... Oktay Akbal’dan Samim Kocagöz’e, Adalet Ağaoğlu’ndan Sevgi Soysal’a, Orhan Duru’dan Erdal Öz’e, Leyla Erbil’den Aziz Nesin’e, Muzaffer İzgü’den Tomris Uyar’a, Fakir Baykurt’tan De- mir Özlü’ye dek pek çok yazar ve öykücü... Tezer Özlü ve Nevzat Üstün, yazdıkları öteki ya- zarlar gibi derinden vurdu beni... Hürriyet Yaşar’ın “Öncesinden Bugüne Balyoz Üstüne” yazısı ise dü- şündürdü... Ne diyordu Hürriyet Yaşar: “Siyasallaşmış öğrenci çoğunluğunun baskın olduğu 12 Eylül öykülerinde işçi pek yokken 12 Mart öykülerinde işçi vardır...” Dostum Demirtaş Ceyhun’un “Gebe” adlı öy- küsü, Avşar Dede’nin bahçedeki bostanları sula- ması, yolun altındaki çardak, Çukurova’ya, Sö- ke’ye, Gediz’e götürdü beni... Egemen Berköz’ün dizelerinde ilkyazın sürgün verdiği Toroslar geçti gözümün önünden, deliş- menliğimin rüzgâr çiçekleri... “İçim kamaşıyor ilkyazdan / yanılmadan, alçak- lıktan, ölümden. İçim kamaşıyor ölümden / ihanetten, döneklikten, polisten. İçim kamaşıyor polisten / silahlardan, çiçeklerden, geceden. İçim kamaşıyor geceden / kuşkulardan, yiğitlik- ten, delikandan. İçim kamaşıyor delikandan / akan kandan, yıkan kandan, delikandan.” Öyle ihanetler gördük, kaçışlar, dönekler, dönme dolaplar! Toprağın altından gelen solukları gördük, ölüm mangalarını!.. Uykusuzluğu soğuyan kemiklerin- de işkenceyi gördük... Yüreği kavrayan bir yumruk, bir pınar gözyaşla- rıyla çağlayana dönüşen! Yitip giden aşklarda, bi- ten evliliklerde kıyamet günlerini yaşadık! Oktay Akbal’ın “Sabah Düşünceleri”nde “Kar- şı Kıyıları” anımsadım... Esmer delikanlının söy- lediği türküyü, adaletin gözünün kör olduğunu, in- sanları, iktidarları ve zorbaları düşündüm... Hepsi gelip geçmişti gerçekten... 1979 yılında do- ğanlar otuzlu yaşlara gelmişti... Nedim Gürsel’in “Köprüaltı”sı, Osman Şahin’in “İzmir Bekir”i, Erdal Öz’ün “Taş”ı, Salim Şengil’in “Gecenin Uzadığı An”ı, Adnan Özyalçıner’in “Grev Bildirisi”, Necati Tosuner’in “Özgürlük Alanı”, Ay- sel Özakın’ın “İhanetin Resmi”, Hulki Aktunç’un “Yıl Yıldan Uzun”u... Ne kadar çok insan gördü her şeyi... Kıyımları, katliamları, genç ölümleri, yargısız infazları, iş- kenceyi, sürgünleri... Din eksenli bir siyaseti demokrasi ve özgürlük sa- nan kimi 68’liler ve 78’liler! Hâlâ derin bir uykuda mısınız, yoksa dönekli- ğin bedelini getiri hanenize yazmaya devam mı edi- yorsunuz? Bilmem Birgün’ün manşetini okudunuz mu? Çok şeyler anlatıyor o manşet anlayana elbet: “Fırat’ın öte yanı müdahil olamıyor!” Satılmışlar tezgâhının cepçileri, kalemlerine ihanet eden aşağılıklar, Birgün’ün manşetini kesip saklayın, her sabah okuyun! Bir de Hürriyet Ya- şar’ın Can Yayınları’ndan çıkan “Yiğit İken Ölen- lere”sini... Mustafa Balbay’la Cumhuriyet Ankara Büro- su’nun düzenlediği kültür etkinliklerinde olacağım bugün saat 14.00’te... Döneklerin, Soros’un Ço- cukları’nın, Amerikan Mızıkacıları’nın, Fethullah- çı Gladyo’nun, Yobaz ve Hokkabazlar’ın kulakla- rını çınlatacağız... [email protected] Faks numaramız: 0212 343 72 69 ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART musakart yahoo.com G-9’dan işten çıkarmalara tepki ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Basõn dernek ve örgütlerinden oluşan G- 9 Gazeteciler Platformu basõndaki işten çõkarmalara tepki göstererek “Kriz ve yangõn günlerinde çalõşanlarõn ‘ilk kurtarõlacak’ değil, ‘ilk kurtulunacak’ unsurlar olarak görülmesi, ancak vicdanõ iptal edilmiş yapõlara özgü bir durum olabilir” açõklamasõnõ yaptõ. Açõklamada, tüm emekçiler için büyük bir tehdit haline gelen kitlesel işten çõkarmalara karşõ, ancak çalõşanlarõn dayanõşmasõ, birliği ve sendikalarõn asgari bir program etrafõnda birleşerek ortak tavõr almasõyla mücadele edilebileceği belirtildi. Cumhuriyet Korosu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Devlet Tiyatrolarõ Opera ve Balesi Çalõşanlarõ Vakfõ (TOBAV) Genel Başkanõ Tamer Levent başkanlõğõndaki “85. Yõl Cumhuriyet Korosu” etkinliğine katkõda bulunan kurum ve kuruluşlarõn temsilcileri dün Anõtkabir’i ziyaret etti. Cumhuriyet’in 85. yõldönümü nedeniyle 2 bin kişiden oluşan “85. Yõl Cumhuriyet Korosu”, bugün saat 12.00’de Anõtpark’ta 11 marş seslendirecek. Uzmanların SUT tepkisi İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Dokuz Eylül Üniversitesi Tõp Fakültesi Öğretim Üyesi ve Retina Göz Hastalõklarõ Tanõ Tedavi Dal Merkezi Yöneticisi Prof. Dr. Süleyman Kaynak, 1 Ekim’de yürürlüğe giren Sağlõkta Uygulama Tebliği’nin halkõn sağlõğõnõ korumak ve geliştirmek amacõyla yapõlmadõğõnõ kaydetti. Kaynak, “Bu uygulamayla küçük ve orta boy sağlõk işletmelerinin ya kapanmasõ ya da büyüklere satõlmasõ amaçlanmaktadõr. Böylece özellikle hekim odaklõ ve çok sayõdaki küçük işletme 4 yõl önce çõkarõlan mevzuatlarla kurdurulurken şimdilerde kapanmaya mecbur ediliyor. Bu şekilde en az 3 bin dolayõnda sağlõk kuruluşu, çalõşanlarõ ve teknolojik cihaz parklarõyla tekelleşme sürecinin ucuz kurbanlarõ olacaklardõr” dedi. DTP’liler kontrolden geçti ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Belediyeyi 1 milyon YTL tutarõnda dolandõrdõklarõ gerekçesiyle gözaltõna alõnan Adana’nõn merkez Yüreğir ilçesine bağlõ DTP’li Yakapõnar (Misis) Belediye Başkanõ Burhan Aras’õn da aralarõnda bulunduğu 20 kişi sağlõk kontrolünden geçirildi. Yakapõnar Belediye Başkanõ Burhan Aras ile belediyenin eski başkanõ ve terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’õn yeğeni Osman Keser, DTP Seyhan İlçe Başkanõ Mehmet Nardan’õn da aralarõnda bulunduğu 20 kişi “mal alõmlarõnda yolsuzluk yapmak, ihaleye fesat karõştõrmak, usulsüz işlem yapmak ve haksõz menfaat sağlayarak belediyeyi 1 milyon YTL’nin üzerinde dolandõrmakla” suçlanõyor. Eminağaoğlu, Hâkim Şengün’ün sözünün gelinen noktayõ gösterdiğini söyledi ‘Telekulakhalkõsindirdi’ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ergenekon davasõ- na bakan İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi Heyeti Baş- kanõ Köksal Şengün’ün “Hâ- kimin dinlenmediğini kim iddia edebilir” sözleri, telefon dinlemelerinin ulaştõğõ boyutu da gözler önüne serdi. Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanõ Özdemir Özok, ulusal ve uluslararasõ kamuoyu tarafõndan dikkatle izlenen bir davanõn mahkeme başkanõnõn telefon dinleme- leri konusundaki bu yaklaşõ- mõnõn ülkenin özel yaşamõn gizliliği konusunda geldiği noktayõ ortaya koyduğunu be- lirterek, “Hukuk devletini iç- selleştirememiş, sadece söy- lemlerde ve nutuklarda hu- kuk devletini savunan kişiler ülkeyi bu hale getirmiştir. Ül- keyi bu noktaya getirenleri, tarih karşısında halkımızın vicdanına bırakıyorum” de- di. Özel yaşamõn kişilik haklarõ içerisinde özel bir öneme sahip olduğunun altõnõ çizen Özok, şunlarõ kaydetti: “Çağdaş ceza hukukunun ve ceza yargılaması normla- rının kabul etmediği delille- rin ve bu normlara ters dü- şülerek elde edilen delillerin, yargı makamı tarafından değerlendirilmeye alınma- ması gerekmektedir. Çünkü bu deliller ‘hukuka aykõrõ de- liller’ olarak nitelendirilir ve yargı makamının ‘vicda- ni delil sistemi’ndeki hareket sahasının sınırını çizer. Çün- kü yargı makamı, maddi gerçeğe ulaşabilmek için, hu- kuk kurallarının öngördü- ğünün tersine ve dolayısıyla ‘hukuk devleti’ ilkesini ihlal ederek karar verebilme yet- kisine sahip değildir.” Yargõçlar ve Savcõlar Birli- ği (YARSAV) Başkanõ Ömer Faruk Eminağaoğlu, herke- sin dinlendiği kuşkusuna ka- põlmasõnõn, haberleşme gü- venliğinin sağlanamadõğõnõn kanõtõ olduğunu söyledi. Emi- nağaoğlu, “Telekomünikas- yon İletişim Başkanlığı’nın kuruluş ve yapılanmasına yönelik yasa ve yönetmelik incelendiğinde Türkiye’de haberleşme güvenliğinden bahsedebilmek mümkün de- ğil. Yargılama makamların- ca yapılan açıklamalar da bunun çok farklı boyutlara ulaştığını gösteriyor” dedi. Prof. Dr. Süheyl Batum da Türkiye’de özellikle Ergene- kon davasõnõn soruşturma sü- reci ile birlikte birçok “hukuk dışılığın” gündeme geldiğini belirterek “En önemli hukuk dışılıklardan biri de telefon dinlemeleri” dedi. Batum, şöyle devam etti: “Ergenekon soruşturma- sı nedeniyle, bir ülkede hâ- kim bile, Anayasa Mahke- mesi Başkanvekili bile ‘biz dinleniyoruz’ diyorsa ve ül- kenin Adalet Bakanı, İçiş- leri Bakanı bu iddialar kar- şısında ‘Siz ne diyorsunuz, öyle şey olur mu?’ diyemi- yorsa, bu ülke demokratik hukuk devleti olduğunu id- dia edebilir mi?” Özel yaşamõn kişilik haklarõ içerisinde özel bir öneme sahip olduğunun altõnõ çizen Türkiye Barolar Birliği Başkanõ Özdemir Özok, “Ülkeyi bu noktaya getirenleri, tarih karşõsõnda halkõmõzõn vicdanõna bõrakõyorum” dedi. HEP DESTEK OLDU AKP’ninkoltuk değneği MHP MHP Cumhurbaşkanlõğõ seçimi, türban düzenlemesi, Anayasa Mahkemesi’nin yetkisinin daraltõlmasõ konularõnda hep AKP’nin yanõnda oldu. ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - MHP’nin Meclis’e girer girmez, cumhurbaşkanlõğõ seçi- miyle başlayan AKP des- teği, son olarak Anayasa Mahkemesi’nin yetkileri- nin sõnõrlanmasõ ve parti kapatma yerine “bireysel sorumluluk” isteyen ana- yasa değişikliği önerisi noktasõna geldi. MHP’nin 22 Temmuz seçimlerinden sonra orta- ya atõlan hükümete “kol- tuk değneği olduğu” eleş- tirilerine yol açan faali- yetleri şöyle:  22 Temmuz seçimle- rinin hemen ardõndan ya- põlan cumhurbaşkanlõğõ seçiminde 367 krizinin aşõlmasõ için MHP oyla- maya katõlma kararõ aldõ. MHP’nin desteğiyle 367 rakamõna ulaşõldõğõ için Abdullah Gül, Çankaya Köşkü’ne oturdu.  Başbakan Tayyip Erdoğan’õn İspanya’da yaptõğõ ünlü “Velev ki türban siyasi simge” açõklamasõnõn hemen ar- dõndan, Devlet Bahçeli, bu konuda anayasa değişikli- ği önerdi. AKP’nin iste- mesi halinde, türbanla il- gili anayasa değişikliği ve YÖK Yasasõ’nõn ek 17. maddesiyle ilgili değişik- liğe her türlü desteği ve- receğini açõkladõ. İki par- ti ortak komisyonlar oluş- turup, elbirliğiyle türban- la ilgili anayasa değişikli- ğini Meclis’ten geçirdi.  MHP bu tavrõ nede- niyle kendi tabanõ da dahil, birçok kesimden “AKP’nin koltuk değ- neği” olduğu eleştirile- riyle karşõlaşõnca, “Biz AKP’nin elindeki ‘mağ- duriyet’ kozlarını almak için bu düzenlemeye des- tek verdik” gerekçesine sõğõndõ. Eleştirilerin arka- sõ kesilmeyince MHP li- deri Bahçeli, “koltuk değ- neği” genelgesi yayõmla- mak zorunda kaldõ. Ge- nelgede, Bahçeli, “Tah- riklere karşı uyanık olu- nacak. İnançlar ile kamu kuralları arasında asla taraf olunmayacak, ça- tışılmayacak. MHP’nin başka siyaset aktörlerine omuz verdiği, alet oldu- ğu veya koltuk değneği olduğuna dair yapılan kara propagandaya fır- sat verilmeyecek” tali- matõ verdi.  AKP hakkõnda ka- patma davasõ açõlõnca, Bahçeli buna en sert tep- ki gösteren isimlerin ba- şõnda geldi. Bahçeli, bö- lücülük suçlarõ dõşõnda si- yasi partilerin kapatõlma- sõna karşõ çõkarak, “bi- reysel cezai sorumluluk” ilkesini getiren anayasa değişikliği önerdi.  Anayasa Mahkeme- si’nin türbanla ilgili ana- yasa değişikliğini iptal et- mesine de yine en büyük tepki Bahçeli’den geldi. Bahçeli, Anayasa Mah- kemesi’nin yetkilerinin kõ- sõtlanmasõna yönelik ilk önerisini 26 Ağustos’taki basõn toplantõsõnda dile getirdi. Türban düzenle- mesi konusunda “ağzı süt- ten yanan” AKP’liler bu öneriye o dönemde tem- kinli yaklaştõ.  Anayasa Mahkeme- si’nin türban düzenleme- sini iptal ve AKP hak- kõndaki kapatma davasõy- la ilgili gerekçeli kararõnõ açõklamasõnõn ardõndan Bahçeli, “bireysel cezai sorumluluk” ilkesinin ge- tirilmesini içeren anayasa değişikliği önerisini yine- ledi. ‘Rejim totaliterleşir’ Ankara Barosu Başkanõ Coşar, ‘Anayasa Mahkemesi’ni kaldõrmak veya yetki ve görev alanõnõ sõnõrlandõrmak rejimi dinamitlemek demektir’ dedi CHP’den Ankara Anakent Belediye başkan adaylõğõna hazõrlanan Karayalçõn ‘29 Mart’ta düğünümüz olacak’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP’den Ankara Anakent Belediye başkan adaylõğõ sürecini başlatan SHP Genel Başkanõ Murat Karayalçın, adaylõğõ konusunda “CHP ile söz kesme” yorumlarõna “İnşallah 29 Mart 2009 tarihinde de düğünü- müz olacaktır” karşõlõğõnõ verdi. Divriği Kültür ve Dayanõşma Vak- fõ önceki gece Cumhuriyetin 85. yõlõ- nõ kutlamak ve “Okutmaya varım” sloganõ ile eğitim bursu çalõşmalarõna destek vermek amacõyla “Cumhuriyet Balosu” düzenledi. Gazi Üniversitesi Kültür Merke- zi’nde düzenlenen baloya, CHP Genel Sekreteri Önder Sav, CHP Grup Baş- kanvekilleri Kemal Kılıçdaroğlu ve Hakkı Süha Okay, SHP Genel Baş- kanõ Murat Karayalçõn, HSYK Baş- kanvekili Kadir Özbek, eski DGM Savcõsõ Nuh Mete Yüksel ile Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rıza Ayhan başta olmak üzere birçok da- vetli katõldõ. Halk ozanõ Ali Kızıltuğ’un deyişleri eşliğinde semahlarõn dönüldüğü gecede birçok isme alanlarõna yaptõklarõ kat- kõlardan dolayõ plaket verildi. Siyaset alanõnda ödüle değer görü- len isim ise Kemal Kõlõçdaroğlu oldu. Kõlõçdaroğlu’na ödülünü Murat Kara- yalçõn verdi. Murat Karayalçõn da yaptõğõ ko- nuşmada, “Sayın Başkan bir söz ke- siminden bahsetti. İnşallah 29 Mart 2009 tarihinde de düğünümüz ola- caktır” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Ankara Barosu 60. Ola- ğan Genel Kurulu dün Ankara Üniversitesi Hukuk Fakülte- si’nde başladõ. Baro Başkanõ Vedat Ahsen Coşar genel kurulda yaptõğõ konuşmada, Anayasa Mahke- mesi’nin, anayasanõn bekçisi olduğunu belirtti. Yüksek mah- keme kararlarõnõ bu çerçevede değerlendirmek gerektiğini ifa- de eden Coşar, “Bu mahkemeyi kaldırmak veya yetki ve görev alanını sınırlandırmak, rejimi dinamitlemek, yasama ve yü- rütme organını frensiz hale ge- tirmek demektir” diye konuş- tu. İktidarõn, hukuki ve siyasi metin ve anlaşmalara bağlõ kal- masõ, anayasal demokrasinin, herkesin, her görüşün kucak- lanmasõ üzerine kurulu bulun- duğunu dikkate almasõ gerekti- ğini anlatan Coşar, aksi takdir- de rejimin otokratlaşmaya, to- taliterleşmeye başlayacağõnõ söyledi. Coşar, “22 Temmuz 2007’deki milletvekili genel seçimlerinden bu yana yaşa- nanların, AKP’nin bugüne kadar izlediği muhafazakâr çizgiden uzaklaştığını ve Tür- kiye’yi otoriter bir yönetime doğru götürmekte olduğunu gösterdiğini” belirtti. Vedat Ahsen Coşar, “Başbakan Re- cep Tayyip Erdoğan’ın eleşti- rilere gösterdiği aşırı ve de- mokratik olmayan tepkilerin, hak ve özgürlüklerin sadece türbana indirgenmesinin, ik- tidarın, TCK’nin 301. mad- desi ve Kürt sorunu konu- sundaki hareketsizliğinin, AB projesinin neredeyse askıya alınmasının, dinci kadrolaş- manın, dinin siyasallaşması- nın, kimi devlet ihalelerinin yandaşlara verilmesinin, Yar- gıtay Yasası’nda yapılmaya çalışılan değişiklik, içki ko- nusundaki yasaklayıcı dü- zenlemelerin” de içinde bu- lunduğu çeşitli konularõn buna örnek olduğunu ifade etti. Ankara Cumhuri- yet okurları, (An- kara CUMOK) dün SHP Genel Başkanı Murat Ka- rayalçın’ı ziyaret ederek, Ankara Anakent Beledi- ye başkan adaylığını desteklediklerini belirttiler. CU- MOK üyeleri, Karayalçın’a, “Solda tek adaylık” pro- jesinin Türkiye için sinerji yaratacağını dile getirdi. Karayalçın’a ziyaret
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle