24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Yerel seçimde Diyarbakır’ı teslim alacağını ilan et- ti. Terör örgütü bir bildiri ile kenti teslim aldı. Diyarbakır’daki manzarayı değerlendirdi: “Terör ör- gütü panik yaşıyor” dedi. Acayip bir panik? Ke- penklerin kapatılmasını sağlayan, halkın karşılama- sını engelleyen bir panik! Devletin bütün güçleri elinde olan Başbakan’ın, olaylar karşısında herhalde aklı karışıyor. Fazıl Hüsnü Dağlarca’yı anarken ünlü şairin “Sa- nat” adlı şiirini okuyacağı yerde Faruk Nafiz Çam- lıbel’in aynı adlı şiirini okuyor. Kürt’ü Türk’le karşı karşıya getirme çabası, kanser illeti gibi giderek yayılıyor. Olayların gerçek nedeni açıklanmıyor. Görünürdeki gerekçe terörist başına İmralı’da dayak atıldığı iddiası. İktidarın devlet anlayışı: Ört gerçeğin üstünü. Hal- kın bildiğini halktan sakla. Ama olmuyor. Terör örgütüne karşı başarısızlık, örneğin Diyar- bakır’da halkı ve kepenk indiren esnafı örgütün is- teklerine uymak zorunda bırakıyor. Başbakan, Diyarbakır’daki tepkileri terör örgütüne bağlıyor; örgütün halk üzerindeki sonuç alan baskı- sını kabul ediyor. Aynı gün Ergenekon davası başlıyor. Mahkeme sa- lonu ve dışarısı Ergenekon davasının adli bir olay ol- maktan çıktığını, iktidarın yadsımalarına karşın siya- sal bir kimlik kazandığını kanıtlıyor. Duruşma açılıyor, kapanıyor. Sadece yer yetersizliği değil sorun. Düzensizlik hemen her şeye egemen. Bu keşmekeşten, düzensizlikten, daha ilk gün skan- dal diye nitelenen gelişmelerden kim sorumlu? Ada- let Bakanlığı! Hayır, değil.. Sorumlu bakan düzensizliği, keşme- keşi savunuyor. Mahkeme heyeti dava başlamadan önce Silivri’ye gidip duruşmaların yapılacağı salonu görmüş. Kimi isteklerde bulunmuş. Bakanlık bu is- tekleri şu kadar milyon ödeyerek karşılamış… Yumuşak ses tonuyla Bakan Şahin, kargaşanın, dü- zensizliğin sorumluluğunu mahkeme heyetine yük- lüyor. Başka salon yokmuş. İstanbul’da en büyük salon 100 kişilikmiş. Yeni ve elverişli bir bina ancak üç ay- da yapılabilirmiş ve dava daha sonraki aylarda baş- layabilirmiş. Sayın Bakan; dava ekim ayında değil de kasımda hatta aralıkta başlayabilirdi. Fark etmezdi. Zira bu ülkede iktidar partisinin ağır- lığını koyduğu bir soruşturmanın iddianamesi ancak yedi-sekiz ayda çıkabildi. Sayın Bakan; Almanya’da Deniz Feneri soygunu ne- deniyle hapis yatan üç kişinin daha ne kadar tutuk- lu kalacaklarını Alman büyükelçisini sorgulayarak öğ- renme çabası içinde olan; ne ki suçunu, olaylar için- deki sorumluluğunun ne olduğunu bilmeden yedi- sekiz aydır tutukevlerinde yatan insanların, hâlâ ek id- dianame çıkmadığı için savcı Zekeriya Öz ve ekibi tarafından neyle suçlandığını aylardır bilmeyen in- sanların ıstıraplarına ortak olmayan bir iktidarsınız. Türkiye’nin açmazı bu iktidar! Kargaşayı önleyecek yolda herhangi bir girişim işa- reti vermedi Bakan Şahin. Hiç değilse kargaşayı asgari düzeye indirecek ça- lışmalar başlatacağını söyleyebilirdi. Bakan, haklı çıkma çabasıyla olaylar karşısında ge- reğini bile düşünemiyor. O hallerdeyiz. İddiaları, herkesin hükümeti olmak… Herkesin hükümeti olmayı kim yitirdi ki AKP iktidarı bulmuş olsun! SAYFA 22 EKİM 2008 ÇARŞAMBACUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul B 20 Edirne B 20 Kocaeli B 20 Çanakkale B 20 İzmir B 24 Manisa B 24 Aydın B 26 Denizli B 24 Zonguldak B 17 Sinop B 16 Samsun Y 16 Trabzon Y 16 Giresun Y 16 Ankara PB 18 Eskişehir PB 18 Konya PB 16 Sıvas PB 15 Antalya B 28 Adana Y 30 Mersin Y 29 Diyarbakır Y 22 Şanlıurfa Y 23 Mardin Y 21 Siirt Y 21 Hakkâri Y 12 Van Y 13 Kars Y 11 Oslo Y 8 Helsinki Y 11 Stockholm B 11 Londra B 13 Amsterdam B 13 Brüksel PB 11 Paris PB 12 Bonn Y 10 Münih Y 17 Berlin Y 12 Budapeşte B 20 Madrid Y 19 Viyana Y 15 Belgrad B 11 Soyfa B 20 Roma Y 22 Atina PB 22 Zürih Y 12 Moskova PB 12 Aşkabat PB 26 Astana B 9 Taşkent PB 27 Bakû Y 16 Bişkek PB 22 Tiflis Y 12 Kahire Y 25 Şam Y 25 Bütün bölgelerimiz par- çalı ve çok bulutlu, Or- ta ve Doğu Karadeniz kıyıları, Doğu AKdeniz, Doğu Anadolu’nun gü- ney ve doğusu, Güney- doğu Anadolu ile Sinop ve Artvin çevreleri sa- ğanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçe- cek. Hava sıcaklığı yur- dun doğu kesimlerinde 2-4 derece azalacak. Geçen hafta sonu, Habertürk televizyonunda Balçiçek Pamir, ‘bel- geselci’ Tolga Örnek ile bir söyleşi yapmış. Ben seyretmedim; ama ga- zetelerde ve Habertürk’ün internet si- tesinde okudum (18 Ekim 2008). Gerçekten ilginç ve ibretlik bir söy- leşi. Tolga Örnek’in daha önce yap- tığı Gelibolu ‘belgesel’inde Atatürk’e yeteri kadar yer verilmediği şeklindeki eleştirileri hatırlatan Balçiçek Pamir soruyor: “Niye böyle eleştiriler gelir? Çok mu Ata- türk görmek istiyoruz?” Tolga Örnek yanıtlıyor: “Mustafa Kemal’e soruyorlar, 18 Mart’taki şeyini…18 Mart’ta benim hiçbir fonksiyonum olmadı diyor. Ben karargâhımda oturuyordum diyor. O tab- yaların savaşıydı diyor.” Balçiçek Pamir’in tepkisi: “Hiç bilmiyordum.” Tolga Örnek devam ediyor: “Bizde anla- tırken sanki 18 Mart’a Atatürk komuta etmiş gibi… O kadar yanlış bilgiler yerleşmiş ki biz- de, Atatürk sanki Arıburnu cephesinde Seddülbahir’de de varmış gibi anlatılıyor.” Bu satırları tırnak içinde Habertürk’ün si- tesinden aldım. Aldım da, neresinden tutup düzelteceğimi doğrusu bilemedim. 18 Mart deniz savaşları sırasında Atatürk karargâhında oturmamıştır ve hiçbir zaman da “Karargâhımda oturuyordum” deme- miştir. Ne demiştir? Şunu demiştir: “18 Mart 1915 sabahı karargâhım olan Eceabat’a gelmiş bulunan Müstahkem Mev- ki Komutanı Cevat Paşa ile birlikte, kendi- lerine Seddülbahir kıyı bölgesini korumak için almış bulunduğum tertipleri ve tedbirleri ara- zi üzerinde göstermek amacıyla Kirte’ye ha- reket ettik. Oraya varışımızda, açıklama ve ayrıntıları ilgili belgelerde bulunduğu üzere, düşman donanmasının yaklaşıp bombardı- mana başladığını gördük ve düşman do- nanmasının Kirte ve Alçıtepe’ye yaptığı ateşlerin altında kaldık.” Demek ki Mustafa Kemal, o sırada ka- rargâhında oturmuyormuş, Kirte (Alçıtepe) yakınlarında sağına soluna bombalar dü- şerken savunma önlemleri alıyormuş. Yarbay Mustafa Kemal, 18 Mart saldırısı sırasında Gelibolu Yarımadası kıyılarının ka- ra savunmasıyla görevliydi. Genel- kurmay’a verdiği raporlarda da 18 Mart için “Bu tamamen bir deniz ha- rekâtıdır. Kıyı savunması Cevat Pa- şa’nın emri altındaydı. Benim bu ha- rekâtla ilgim dolayısıyladır” demiştir. Bu raporlar yayımlanmıştır. Şu anda her- hangi bir kitapçıda bulunabilir. Bütün bu alıntılar, Ruşen Eşref Ünaydın’ın Mustafa Kemal’le 1918’de yaptığı, Çanakkale’nin üçüncü yıldönümü ne- deniyle Yeni Mecmua’nın Olağanüstü Sa- yısı’nda yayımlanan söyleşisinde de vardır. Tam 90 yıl önce… 90 yıl önce tarihe kay- dedilen ve bugüne kadar daha birçok ka- yıtta belgelenen bir gerçeği, 90 yıl sonra ter- sine çevirmeye çalışırken insanın biraz yü- zünün kızarması gerekir. Üstelik belgesel- ci geçiniyorsa kıpkırmızı kesilmesi gerekir. 18 Mart’a Atatürk’ün komuta ettiğini Tol- ga Örnek’e hangi ciddi kaynak ‘anlatmış’ bil- miyorum ama, deniz savaşlarını eski Deniz Kuvvetleri Komutanı olan babası Sayın Or- amiral Özden Örnek’e sorsaydı, doğruyu öğrenebilirdi. Balçiçek Pamir’e de bir soru: Söyleşi sı- rasında hayretler içinde “Hiç bilmiyordum” diyorsunuz. Affedersiniz, neyi bilmiyordu- nuz? Ya da… Şimdi öğrendiniz mi? hikmet.bila@ntv.com.tr GENİŞ AÇI HİKMET BİLA Bir ‘Belgeselci’nin Çanakkale Yalanları Bağcılar’da polis terörü Bombalı suikast sonucu öldürülen gazetemiz yazarı Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, katledilişinin 9. yıldönümünde anıldı. 21 Ekim 1999 tarihinde aracına konulan bomba ile katledilen gazetemiz yazarı, eski Kültür Bakanı, aydınlanma savunucusu Ahmet Taner Kışla- lı için ilk tören dün saat 09.30’da saldırıya uğradığı Çayyolu Engürü Sitesi’ndeki evinin önün- de yapıldı. Törene gazetemiz Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay, gazetemiz yazarı Işık Kan- su, Kışlalı’nın eşi Nilüfer Kışlalı, yakınları, CHP Ankara İl Örgütü, ODTÜ Atatürkçü Düşünce Topluluğu (ADT), Başkent Üniversitesi ADT’den öğrencilerin yanı sıra gazetemiz çalışanları ve çok sayıda yurttaş katıldı. Kışlalı İzmir ve Adana’da da anıldı. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) İstanbul Haber Servisi - Bağ- cõlar’da tornacõ olarak çalõşan Ahmet Laçin’in (30) hõrsõzlõk suçlamasõyla gözaltõna alõndõğõ Bağcõlar Polis Merkezi’nde dayak yediği, hastanelik olduğu, daha sonra da yaşamõnõ yitirdiği iddia edildi. CHP Genel Sekreter Yar- dõmcõsõ ve İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Özpolat, Laçin’in ölümünü TBMM’ye taşõyarak İçişleri Bakanõ Beşir Atalay’a so- ru önergesi yöneltti. İstanbul’da son iki ayda mey- dana gelen bireysel olaylarda yurttaşlarõn yaşamõnõ yitirmesi, gözleri karakollara çevirdi. Ahmet Laçin, 12 Ekim’de hõrsõzlõk suç- lamasõyla gözaltõna alõnarak Bağ- cõlar polis merkezine götürüldü. Ahmet Laçin’in imam nikahlõ eşi Tuğba Poyraz’õn iddiasõna göre, olaydan bir gün sonra iki si- vil polis eve gelerek eşinin polis merkezinde olduğunu söyledi. Poyraz, “Ahmet karakolda sar- gı bezleri içinde baygın şekilde yatıyordu. Sol omuzunda mor- luk, başında şişlik vardı. Ba- kırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gö- türdük. Eşimin beyin ölümü- nün gerçekleştiğini söylediler. Bir hafta yoğun bakımda kal- dıktan sonra hayatını kaybetti. Doktorlar eşimin beyin kana- ması sonucu öldüğünü söyledi” dedi. Poyraz, Laçin’in polislerce neden hastaneye götürülmediği- nin yanõtõnõ kimsenin vermediği- ni belirterek, “Suçlu bile olsa hastaneye götürülmesi gerek- mez mi? Polis merkezinde dö- vüldü o yüzden götürülmedi. O gün nöbetçi olan polislerden davacıyım. 1.5 yaşındaki kı- zımla ortada kaldık. Hesabını kim verecek?” diye konuştu. CHP Meclis’e taşıdı CHP’li Özpolat, Bakan Ata- lay’a yanõtlamasõ istemiyle TBMM Başkanlõğõ’na soru öner- gesi verdi. Özpolat, “İktidarını- zın, ‘işkenceye sõfõr tolerans’ sö- zü, boş bir vaatten mi ibarettir? Yurttaşın, güvenlik güçlerine güvenini sarsan bu vakaları, ‘ki- şisel-istisnai’ diye niteleyerek sorumluluktan kurtulmak, dev- let yönetme ciddiyetiyle bağ- daşmakta mıdır? Bu olayda da bir ‘özürle’, kamuoyu tepkisi yumuşatılacak ve konu kapatı- lacak mıdır?” sorularõnõ yönelt- ti. İstanbul Emniyet Müdürlüğü ise yaptõğõ açõklamada, iddialarõn gerçeği yansõtmadõğõnõ belirtti. CHP’li başkan görevine döndü TARKAN TEMUR Yolsuzluk iddialarõ nedeniyle bir süre önce görevinden alõnan CHP Tuzla ilçesinin Or- hanlõ Belde Belediye Başkanõ Cemil Ekşi, mahkemenin “yürütmeyi durdurma” kara- rõyla görevine döndü. Ekşi, “Adalet yerini buldu. Karar, iftiracılara tokat niteliğin- dedir” dedi. Ekşi, Takvim gazetesinin, or- man arazisini imara açtõğõ, imar planlarõnda kendine ve yakõnlarõna menfaat sağladõğõ, Tepeören ve Orhanlõ’da 20 benzin istasyonu- nu yakõnlarõna dağõttõğõ iddialarõyla gündeme gelmişti. Haberler üzerine İçişleri Bakanlõğõ, Orhanlõ Belediyesi’ne müfettişlerini gönde- rerek soruşturma başlatmõş, bu süreçte Ekşi görevinden alõnmõştõ. Ekşi, İdare Mahkeme- si’nin 14 Ekim’de aldõğõ ve dün kendisine ulaşan “yürütmeyi durdurma” kararõ sonu- cu görevine dönmeye hak kazandõ. Kõşlalõ’yõ andõk Hõrsõzlõk suçlamasõyla gözaltõna alõnan Ahmet Laçin’in karakolda yediği dayak sonrasõnda beyin kanamasõ geçirerek yaşamõnõ yitirdiği iddia edildi ÇEBER RAPORU İşkence saklanıyor larõnda, sõrtlarõnda, kollarõnda, bacaklarõnda, dizlerinde yani vü- cutlarõnõn hemen her yerinde, çü- rük, sõyrõk, morluk, ezilme, şişlik ve ödem tespit edilmiş. Çeber için İstinye Devlet Hastanesi’nde 28 Eylül’de saat 17.33’te hazõrla- nan ‘Genel Adli Muayene Ra- poru’nda, Çeber’in dudağõnda doku yõrtõlmasõ, göz kapaklarõn- da kõzarõklõk, dirseklerinde sõy- rõklar, bacaklarõnda şişlikler tes- pit ediliyor. 29 Eylül’de gece 01.20 sõralarõnda düzenlenen ra- porda, Çeber’in kafasõnda şişlik ve ödem, göz kapaklarõnda kõzarõk- lõk tespit edilerek dizindeki sõy- rõklarõn sürüklenme veya tekme sonucu olabileceği belirtiliyor. Aysu Baykal için 28 Eylül’de düzenlenen raporlarda, dizinde, kulağõnda sõyrõklar ve kõzarõklõk, bacaklarõnda ezilme ve morluk- larõn olduğu ifade edilerek, boy- nunda elle tutulma sonucu oluş- tuğu düşünülen kõzarõklõklarõn görüldüğü kaydediliyor. Özgür Karakaya’nõn raporla- rõnda da kafasõnda kõzarõklõk, sol kolunda morluk, sõrtta, dirsekler- de sõyrõklar, kulak arkasõnda kõ- zarõklõklar, gözlerde şişlik ve ağõz içinde yara olduğu belirtiliyor. Ka- rakaya’nõn omzunda, boynunda çürüklere rastlandõğõ belirtilerek, bulgular 29 Eylül’de 01.10’daki raporda tekrarlanõyor. Cihan Gün için de İstinye Dev- let Hastanesi ve Şişli Etfal’de birden fazla adli muayene raporu düzenlenmiş. Raporlarda, Gün’ün alnõnda, boynunda kõzarõklõklara, dudaklarõnda şişlik ve kafasõnda hassasiyet olduğu tespit edildiği belirtiliyor. Darp, kafa bölgesin- de ve sõrtta ağrõ, eklemlerde ağrõ, duyma bozukluğu gibi şikâyetle- rini belirten şüphelilerin muaye- ne raporlarõnda, kollarõndaki ke- lepçe izleri de yer alõyor. Baştarafı 1. Sayfada ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Yükseköğretim Kuru- lu’na (YÖK) silahlõ saldõrõ giri- şiminde bulunulduğu iddiasõyla açõlan davada sanõklara toplam 24 yõl hapis cezasõ verildi. Ankara 11. Ağõr Ceza Mah- kemesi, sanõklardan Nurullah İl- gün’ün “silahlı örgüt kurmak” ve “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti’nin ana- yasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlarõ ile “kasten öldürmeye teşebbüs etmek” suçundan be- raatõna karar verdi. İlgün, mağ- dur Mustafa Çiftçi ve Sefa Eyi- bi’ye karşõ “kişiyi hürriyetin- den yoksun kılma” suçundan dolayõ 13 yõl 4 ay, “ruhsatsız ta- banca taşımak”tan 1 yõl 8 ay, “silahla ateş etmek suretiyle güvenliğin kasten tehlikeye so- kulması” suçundan 10 ay, “ka- mu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek ama- cıyla cebir ve tehdit kullanma” suçundan ise 1 yõl 3 ay hapisle cezalandõrõldõ. Sanõklardan Bü- lent Askeroğlu, “ruhsatsız ta- banca taşımak” suçundan 1 yõl 8 ay, “kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engelle- mek amacıyla cebir ve tehdit kullanma” suçundan ise 1 yõl 3 ay hapisle cezalandõrõldõ. Mah- keme, sanõk Muhammet Ak- man’a “ruhsatsız tabanca bu- lundurmak” suçundan 1 yõl 8 ay hapis ve 375 YTL adli para ce- zasõ verirken; Selami İgrek, Mehmet Akyürek ve Gülşen Kübranur Karaduman’õ da “suçluyu kayırma” suçundan 10’ar ay hapse mahkûm etti. YÖK’e saldõrõda toplam 24 yõl hapis Mahkeme 6 sanõğõn yargõlandõğõ davayõ sonuçlandõrdõ Haber Merkezi - CHP Grup Başkanve- kili Kemal Kılıçdaroğlu, Deniz Feneri Derneği ile AKP arasõndaki yeni bir “bağ- lantı” iddiasõnõ soru önergesiyle Meclis gündemine taşõdõ. Alman Sol Parti Federal Meclis (Bundestag) Grubu da Almanya’da- ki Deniz Feneri derneğiyle ilgili olarak hü- kümete bir soru önergesi sundu. Kõlõçdaroğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan tarafõndan yanõtlanmasõ istemiyle TBMM Başkanlõğõ’na verdiği soru önergesinde, İçiş- leri Bakanõ Beşir Atalay’õn Zekeriya Kara- man’õn yönetim kurulu başkanõ olduğu dö- nemde, Almanya’daki yurttaşlardan topla- nan paralarõn aktarõldõğõ Kanal 7’ye danõş- manlõk yapõp yapmadõğõ konusunda bilgi is- tedi. Atalay’õn, İstanbul Ticaret Odasõ kayõt- larõna göre, RTÜK Başkanõ Zahid Akman ve Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanõ Kara- man’la birlikte, 5 Ocak 1999’da, “Nehir Medya Yayıncılık Filmcilik Tanıtım Sa- nayi ve Ticaret Anonim Şirketi”ni kurdu- ğunu belirten Kõlõçdaroğlu, “Almanya’daki Deniz Feneri davasında yargıcın, Kara- man ve Akman’ı Deniz Feneri e.V. yolsuz- luğuna karışmakla suçladığına ve bu kişi- leri yolsuzluğun Türkiye’deki asıl failleri olarak gösterdiğine” dikkat çekti. Kõlõçda- roğlu, Erdoğan’a “Bu şahıslarla ilgili Em- niyet Genel Müdürlüğü’nün yürüteceği soruşturmalarda objektif olabileceğine inanıyor musunuz?” sorusunu yöneltti. Almanya’da da hükümete soru Alman Sol Parti Federal Meclis (Bundes- tag) Grubu, Almanya’daki Deniz Feneri der- neğiyle ilgili olarak hükümete soru önergesi sundu. Önergede, “Yöneticileri 18 milyon Avro’dan fazla bir miktarı zimmetine ge- çirmek ve bu paralardan AKP’ye yakın çevrelere dağıtmakla suçlanan Deniz Fe- neri gibi derneklere karşı Alman hükü- metinin önlemler almayı planlayıp planla- madığı” soruldu. Alman hükümetinin, bu tür yardõm kuruluşlarõyla “İslami holding- ler” arasõnda bir ilişkinin olduğuna dair bil- gisi olup olmadõğõnõn da sorulduğu önerge- de, Erdoğan’õn, Deniz Feneri davasõnda der- neğin eski yöneticileriyle ilgili olarak Al- manya büyükelçisiyle görüşüp görüşmediği şeklinde bir soru da yöneltildi. CHP’DEN YENİ ÖNERGE Almanya Deniz Feneri’ne yakõn takip ORHANLI BELDE BELEDİYESİ BELPA SKANDALI Nurettin Kurt AİHM’ye gidecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anka- ra Anakent Belediyesi’ne bağlõ BELPA’nõn eski Genel Müdürü Yalçın Beyaz’õn imam nikâhlõ eşi Bendigar Cezgiz ile olan parasal ilişkilerini haberleştirdiği için 1 yõl 6 ay 22 gün hapis cezasõ alan Hürriyet gazetesinin yargõ muhabiri Nurettin Kurt, Türkiye’deki iç hukuk yollarõnõn tükenmesinin ardõndan AİHM’e başvuracağõnõ söyledi. Gizliliği ihlal suçundan açõlan davada aldõğõ 1 yõl 6 ay 22 günlük hapis cezasõ ertelenen Kurt 5 yõl içeri- sinde aynõ suçtan ceza alõrsa bu cezanõn infa- zõ gündeme gelecek. Kararõn temyizi için Yargõtay yolu açõk bulunmuyor. ‘Suyun ticarileştirilmesine hayır’ İstanbul Haber Merkezi - “Suyun Ticari- leştirilmesine Hayõr Platformu”, en temel yaşam hakkõ olan suyun şirketlerin emrine tahsis edilme- sini protesto etti. Aralarõnda konfederasyon, sen- dika, siyasi parti şubeleri, dernek, vakõf ve yerel yönetimlerin bulunduğu 41 kurum ve kuruluşun oluşturduğu “Suyun Ticarileştirilmesine Hayõr Platformu”, dün Taksim Meydanõ’nda basõn açõk- lamasõ yaptõ. İstanbul Tabip Odasõ Genel Sekrete- ri Hüseyin Demirdizen de yaptõğõ açõklamada, Meclis’te 17.5 milyon Avro bütçe ayrõlarak kabul edilen, mart ayõnda yapõlacak “5. Dünya Su Foru- mu” ile su kullanõmõna göz dikildiğini belirtti. Jandarma er trafik kurbanı İstanbul Haber Servisi - İstanbul İl Jandar- ma Komutanlõğõ’na bağlõ olarak Kurtköy’deki Sa- biha Gökçen Uluslararasõ Havalimanõ çevresinde koruma görevi yapan jandarma er Fatih Bülbül, nöbet yerine gitmek için Pendik’te yolun karşõsõna geçmek isterken kamyon çarpmasõ sonucu şehit oldu. Bülbül’ün terhisine 3 ay kaldõğõ öğrenildi. Kılıçdaroğlu’na ‘deniz fenerli’ kravat ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ABD’de oturan bir Türk yurttaş CHP’li Kemal Kõlõçdaroğlu’nun yakõndan izlediği Deniz Feneri e.V. Türkiye bağlantõlarõ konusunda Deniz Bay- kal’a bir mektup yazdõ. Adõnõn açõklanmasõnõ is- temeyen yurttaş, mektupta “ABD’de oturuyorum, Deniz Feneri mücadelenizden etkilendim. Alõşve- riş merkezinde dolaşõyordum, birden karşõma de- niz feneri işlenmiş kravat çõkmasõn mõ! Size bu kravatõ gönderiyorum” dedi. Baykal grup toplan- tõsõndan sonra üzerinde küçük deniz fenerleri iş- lenmiş olan bu kravatõ Kõlõçdaroğlu’na verdi. YASED makale yarışması Haber Merkezi - Uluslararasõ Yatõrõmcõlar Derneği’nin (YASED) üniversite öğrencilerinin ekonomik ve sosyal araştõrma yapmalarõnõ teşvik etmek amacõyla organize ettiği ve bu yõl doku- zuncusu düzenlenen bilimsel inceleme yarõşma- sõ, “Türkiye’de ArGe Faaliyetlerini Gelişmesin- de Uluslararasõ Yatõrõmlarõn Rolü” başlõğõnda gerçekleştirildi. Üniversitelerden önlisans, li- sans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin ka- tõldõğõ yarõşmada Dumlupõnar Üniversitesi öğ- rencileri Hüseyin Önder ve Özer Özçelik’in ma- kalesi birincilik ödülüne değer görüldü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle