Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 22 EKİM 2008 ÇARŞAMBA
4 HABERLER
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
‘Bırakınız Yapsınlar
Bırakınız Geçsinler’
Ya Sonra?
Yirmi beş yıldır, insana son derecede uzak, acımasız
ve bir o kadar da saçma bir ekonomik teoriyle “yö-
netiliyoruz”. Ufak bir azınlık, bu dönemde büyük ser-
vetler yaptı. Geri kalan “büyük insanlık” durumunu ko-
ruyabildiyse kendini şanslı saydı. Şimdi, 80 yılın en
derin mali krizi, en derin resesyonu, belki de dep-
resyonu, kapımıza dayandı. Ama birileri hâlâ eski an-
layışlarda ısrarlı, şimdi tükenmiş olan modeli bir bi-
çimde kurtarmanın yollarını arıyorlar. Israr ettikçe mo-
delin saçmalığı, daha da belirginleşiyor.
Anna Scwartz’ın saçmalıkları
Friedman öldü, ama çalışma arkadaşı Schwartz
(92) hâlâ yaşıyor. Wall Street Journal kendisiyle bir söy-
leşi yapmış, halen yaşamakta olduğumuz kriz ve Fed
Başkanı Bernanke’yle Hazine Bakanı Paulson’un po-
litikaları üzerine. Schwartz, Paulson ve Bernanke’nin
“kurtarma paketinden” hoşnut değil. Yanlış yaptıklarını
düşünüyor. Ona göre kriz, ancak güvenin restore edil-
mesiyle çözülebilirmiş; batık bankaları kurtararak, dev-
letleştirerek değil, kapatarak. Schwatrz’a göre “Kö-
tü kararlarınız cezalandırıldığında, iyi kararlar sizi zen-
gin ettiğinde her şey daha iyi işliyor”. Diğer bir deyişle,
“bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler, kötü karar ve-
rirlerse bırakınız batsınlar.”
Belli ki Schwartz, yalnızca, piyasanın bir toplumun
içinde var olduğunu unutmakla kalmamış, aynı za-
manda, kafasında serbest piyasaya kadiri mutlak, mü-
kemmel ve ilahi bir anlam yüklemiş. Hamas lideri Ha-
niya da geçen hafta Gazze’de yaptığı bir konuşma-
da, tanrının mali krizi Batılıları cezalandırmak için
gönderdiğini (Le Monde, 18/10) söylüyordu. Yan-
lış kararları (günahları) birinde piyasa cezalandı-
rıyor, diğerinde tanrı.
Schwartz’ın, piyasadan, adeta iradesi olan bir öz-
ne gibi söz edişi de Haniya’nın mantığına ne kadar
yakın olduğunu gösteriyor. “Eğer ilkeleriniz varsa, ne
yaptığınızı biliyorsanız, piyasa size cevap verir”… “Pi-
yasa, yönetim kademesindeki, ne yaptığını bilen in-
sanlara saygı duyar. Akılsızca yatırım yapmış firma-
lara karşı katı tutumunuzdan dolayı piyasa sizi suç-
lamaz”… FED başkanı Greenspan’ın hatalı yaklaşı-
mını özetlerken: “piyasalar çok hoşnutsuz olurdu” (vur-
gular bana ait). Bir tarafta biz zavallı insanlar, diğer
tarafta, mutlak bir mükemmellik olarak piyasa: Ku-
rallarına uymayanları cezalandıran bir irade… Bu yüz-
den ya bırakacağız, günahkârlar batacak. Ya da on-
ları kurtarmaya çalışırsak, piyasa bizi toptan ceza-
landıracak. Sizi bilmem ama bu noktada, benim ak-
lıma Sodom ve Gomora geliyor. Bir an bu teleolo-
jik dünyayı terk ederek yeryüzüne inersek, Schwartz’ın
modeli, bilginin piyasada (neyse bu) herkese eşit da-
ğıldığını, herkesin bu bilgiler ışığında kararlarını, bi-
lerek aldığı varsayımına dayanıyor. Diğer bir deyişle
bir başka fanteziye…
Piyasa ve toplum
Bu noktada Polanyi’nin “ikili hareket” (double
movement) kavramı yeryüzüne inmemize yardımcı ola-
bilir. İki dünya savaşının ve büyük depresyonun yı-
kıntıları üzerinde ürettiği çalışmasında (Büyük Dö-
nüşüm) Polanyi, 19. yüzyılın ortalarında, kendi ken-
dini düzenleyen piyasa kurumunu toprağı, emeği ve
parayı metalaştırma hareketi olarak betimliyordu. Ko-
rumacılığı da bu toplumsal varlıkları düzenleme ça-
bası. 20. yüzyılda bu ikili hareket, “refah devleti” yar-
dımıyla piyasayı toplumun içine gömme hareketi ola-
rak kendini gösterdi. Polanyi piyasa düzenlenmez-
se kendini çevreleyen toplumu ve doğayı yok eder di-
yordu.
Marx kapitalizmin krizini, yalnızca yok oluş olası-
lığının ortaya çıktığı an değil, aynı zamanda serma-
yenin yenilenme, temizlenme süreci olarak görür
(Kapital, Cilt I, sf. 625; Cilt III, sf. 249). Bu süreçte, ve-
rimsiz yapılar, fazla kapasite, fazla mallar ve fazla iş
gücü tasfiye (devalüe) olur. Sermaye daha da mer-
kezileşir, emek süreçleri yeniden düzenlenir. Ama, bu
maddi ve manevi anlamda çok sancılı bir yenilen-
medir. İnsanlar buna katlanmak istemezler, devlet yo-
luyla korunmak isterler. Polanyi’nin değindiği “ikili ha-
reketinin” temelinde istek bu var.
Tam bu noktada kapitalizmin çok önemli bir özel-
liğini anımsamakta yarar var. Sermayenin yenilenme
sürecinde, kendilerini korumak isteyen “insanlar” çe-
şitli sınıflardan oluşurlar. Bunlardan ekonomik ve si-
yasi olarak ayrıcalıklı noktalardakiler, devleti kullanarak
bu ayrıcalıklarını korumak amacıyla “yenilenmenin”
maliyetini tüm toplumun üzerine yıkmaya çalışırlar; en
azından sosyal demokrat, halkçı bir siyasi oluşum yok-
sa sonunda başarılı da olurlar.
Bu noktaya kadar, ulus devlet düzeyinde düşün-
düğümüz bu resim, emperyalist ilişkilerin egemen ol-
duğu uluslararası düzeyi de göz önüne aldığımızda
daha da karmaşıklaşır.
Ama yeniden vurgularsak, “kriz bir yenilenme anı-
dır”, ama salt sermaye için değil, toplum ve sınıflar
arası ilişkiler açısından da…
erginy@tr.net
http://erginyildizoglu.blogspot.com
Bahçeli, PKK’nin taleplerine sahip çõkmakla suçladõğõ Erdoğan’õn 1991’de hazõrladõğõ raporu açõkladõ
‘Bölücülerin cesaret kaynağõ’ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - MHP Genel Başkanõ Devlet
Bahçeli, Başbakan Tayyip Erdo-
ğan’õn reform adõ altõnda PKK’nin ta-
leplerine sahip çõktõğõnõ, bu nedenle
“aile fotoğrafında Mehmetçiğe yer
olmadığını” belirterek, “Sağınızda
kardeşim dediğiniz Barzani ve Ta-
labani, solunuzda konutlarda ağır-
ladığınız bölücüler ve pazarlık yap-
tığınız Kandilciler, hemen arka-
nızda ise boyun eğdiğiniz çuvalcılar
yer almaktadır” dedi. Bahçeli, Er-
doğan tarafõndan hazõrlanan bir raporu
da grup toplantõsõnda açõkladõ.
Bahçeli, partisinin grup toplantõ-
sõnda terör saldõrõlarõnõn tõrmandõğõ ve
“İmralı canisi” lehine gövde göste-
rileri yapõldõğõ bir dönemde, güven-
lik güçlerini hedef alan “yıpratma
kampanyası” başlatõldõğõnõ söyledi.
Bahçeli, “siyasi çözüm çığırtkanla-
rının yeniden sahneye çıkarak, ola-
yı PKK’nin siyasi hedeflerinin ze-
minine çekmeye çalıştığını” vur-
guladõ. Bahçeli, Cumhurbaşkanõ Ab-
dullah Gül’ün Der Spiegel dergisine
verdiği ve “geçmişte Kürtlere ay-
rımcılık yapıldığı” yönündeki söz-
lerinin ibretlik olduğunu söyledi.
Gül’e sert eleştiri
Bahçeli, “Biz Cumhurbaşka-
nı’ndan kendi geçmişimizi şikâyet
etmek yerine, açılışını yaptığı kitap
fuarının alt katında açıkça sergile-
nen bölünmüş Türkiye haritaları-
na müdahale edecek cesaret ve ira-
deyi göstermesini beklerdik” dedi.
MHP lideri, Erdoğan ve arkadaşlarõ-
nõn bölücülüğün en büyük “ümit ve
cesaret kaynağı” olduğunu belirtti.
Bahçeli, Erdoğan’õn “geçmişten
geleceğe çizgisinin değişmediğin-
den” bahsettiğine dikkat çekerek,
Başbakan’õn RP İstanbul İl Başkan-
lõğõ döneminde hazõrladõğõ 18 Aralõk
1991 tarihli terörle mücadele konu-
sundaki çözüm önerilerini içeren bir
raporu açõkladõ. Bahçeli’nin verdiği
bilgiye göre Erdoğan, hazõrladõğõ ra-
porda şu görüşleri dile getirdi:
“Güneydoğu Anadolu sorunu
gerçekte ulusal bir sorundur. İste-
nilen Kürt ulusal kimliğinin ta-
nınması ve eşit ve gönüllü bir bir-
liktelik oluşturulmasıdır. Bu makul
bir taleptir. Biz siyasi parti olarak,
resmi ideolojiyi sorgulamalıyız. Ke-
malist devletin geleneksel zora ve si-
laha başvuru yöntemi artık iflas et-
miştir. Devlet terörünü de kına-
malıyız. PKK ile devlet çatışma-
sında devlet safında görünmemeli-
yiz. Bunun için devletin PKK’yi bö-
lücü, terörist ve ayrılıkçı olarak ni-
telendiren söyleminden uzak dur-
malıyız. Kürtçe serbest olmalıdır.
Yerel parlamentolar oluşturulma-
lı, merkezi devlet küçültülmelidir.”
Özellikle iktidar zihniyetinin bes-
lediği ve alkõşladõğõ işbirlikçi çevre-
lerin önce milliyetçilik, daha sonra
TSK’ye yönelik “örtülü bir ope-
rasyon başlattıkları”nõ belirten Bah-
çeli, geçen hafta Genelkurmay Başkanõ
Orgeneral İlker Başbuğ’un yaptõğõ
açõklamayõ da bu kapsamda değer-
lendirmek gerektiğini ifade etti. Bah-
çeli, Başbakan Erdoğan’õn daha son-
ra yaptõğõ “Biz doğru yerdeyiz”
açõklamasõnõn ise “inandırıcılıktan
uzak sözler” olduğunu ifade etti. Er-
doğan’õn aile fotoğrafõnda Barzani,
Talabani, Kandilciler ile çuvalcõlarõn
bulunduğunu belirten Bahçeli, “Bu-
lunduğunuz yer burası” dedi.
Üzümcülere kızdı
Manisa örgütü ile birlikte gelen bir
grup üzüm üreticisi, sorunlarõnõ an-
latan bir raporla birlikte, yanlarõnda
getirdikleri üzümlerden Bahçeli’ye ve
gruba ikram etmek istedi. Bahçeli,
“Diğer partiler gibi buraya üzüm
getirmeyin. O üzümleri müstah-
demlere dağıtın, sadece raporu ve-
rin” diyerek tepki gösterdi.
AİHM Türkiye’yi 13 davada
haksız buldu
STRASBOURG (ANKA) – Avrupa İnsan
Haklarõ Mahkemesi (AİHM), sonuçlandõrdõğõ 13
davada Türkiye’yi haksõz bularak tazminat ve
mahkeme masraflarõ olarak toplam 150 bin 248
Avro (yaklaşõk 303 bin YTL) ödenmesine
hükmetti. AİHM, işkence, ifade özgürlüğü, adil
yargõlama ve yaşam hakkõ gibi konulara ilişkin çok
sayõda davayõ karara bağladõ. AİHM’nin
sonuçlandõrdõğõ davalar arasõnda, 17 yaşõnda iken
jandarma tarafõndan gözaltõna alõndõktan sonra
kaybolan Deham Günay’a ilişkin dava da
bulunuyor. Mahkeme, Günay’õn yakõnlarõnda 60
bini tazminat olmak üzere, toplam 62 bin Avro’nun
ödenmesini kararlaştõrdõ. Bu arada, Türkiye,
cezaevindeki kötü muameleden dolayõ, Gülbahar
davasõnda toplam 38 bin, cezaevindeyken ölen
Baybars Geren’in annesine de 14 bin Avro’yu
ödeyecek. İfade özgürlüğünün ihlal edildiği
gerekçesiyle Yeni Evrensel gazetesinin sahibi ve
editörüne toplam 3 bin 998, işkence yapõldõğõ
belirtilen KESK üyesi Erol Çağlayan’a da 6 bin
700 Avro’luk ödeme yapõlacak.
Erdoğan’õn çizgisinin değişmediğini belirten MHP lideri Devlet Bahçeli,
Erdoğan’õn RP İstanbul İl Başkanlõğõ döneminde hazõrladõğõ bir raporu açõkladõ.
Raporda “Biz siyasi parti olarak, resmi ideolojiyi sorgulamalõyõz. Kemalist
devletin geleneksel zora ve silaha başvuru yöntemi artõk iflas etmiştir. Devlet
terörünü de kõnamalõyõz. Bunun için devletin PKK’yi bölücü, terörist ve
ayrõlõkçõ olarak nitelendiren söyleminden uzak durmalõyõz” deniliyor.
İstanbul Haber Servisi -
İstanbul 1. Ordu Komutan-
lõğõ 2 No’lu Sõkõyönetim
Mahkemesi’nce 1981 yõlõn-
da açõlan ve Yargõtay’õn ek-
sik evrak nedeniyle bozduğu
1243 sanõklõ Devrimci Sol
ana davasõna devam edildi.
400’ü aşkõn klasörden oluşan
dava dosyasõnõn sanõk avu-
katlarõna verilebilmesi için
elektronik ortama aktarõmõ
sağlayan mahkeme, avukat-
larõn dosyayõ incelemek için
ek süre istemesi nedeniye du-
ruşmayõ erteledi.
Üsküdar 1. Ağõr Ceza
Mahkemesi’ndeki duruşma-
da 16 sanõk ve avukatlarõ ha-
zõr bulundu. Mahkemeye
sunduğu dilekçesini okuyan
sanõk Mehmet Doğan, dava
nedeniyle yargõlanan, işken-
ce gören birçok kişi olduğu-
nu ve bu kişilerden bazõlarõ-
nõn yaşamõnõ yitirdiğini dile
getirdi. Duruşmanõn ardõn-
dan adliye önünde toplanan
Tutuklu ve Hükümlü Aileleri
Yardõmlaşma Derneği (TA-
YAD) üyeleri, “12 Eylül
Hukuksuzluğu Devrimci-
Sol Davasıyla Sürüyor”
yazõlõ pankartõ taşõyarak da-
vayõ protesto etti.
DTP LİDERİ TÜRK
‘80 darbesi
soykırıma
neden oldu’
DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) -
Demokratik Toplum Partisi (DTP) Genel
Başkanõ Ahmet Türk, 1980 askeri darbesi-
nin hem Kürtler hem de Türkiye için eşi
benzeri görülmemiş siyasi, sosyal ve kültü-
rel soykõrõma neden olduğunu belirterek
“PKK bu ortamda doğdu ve büyüdü. Bu
bir gerçektir” dedi. Türk, İmralõ Ceza-
evi’ne partisinin de dahil olduğu bir heyetin
gönderilmesini istedi.
Abdullah Öcalan’a fiziksel saldõrõ yapõl-
dõğõ yönündeki iddialar üzerine son günler-
de bölgede yaşanan olaylar nedeniyle DTP,
grup toplantõsõnõ Diyarbakõr’da yaptõ. Top-
lantõ öncesinde basõn açõklamasõ yapan
Türk, Kürtlerin direndiklerini ve kimlikleri-
ne sahip çõktõğõnõ söyledi. Türk, “1980 as-
keri darbesi hem Kürt halkı için hem de
bir bütün Türkiye için eşi benzeri görül-
memiş siyasi, sosyal ve kültürel soykırıma
neden oldu. PKK bu darbeye hazırlık ve
soykırım ortamında
doğdu, büyüdü. Bu bir
gerçektir” diye konuştu.
Türk, Öcalan’a şiddet id-
dialarõyla ilgili olarak da
şunlarõ söyledi:
Saygı istedi
“Bugün bizi burada
toplayan neden, PKK
lideri Sayın Öcalan’a
uygulanan fiziksel şid-
dettir. 2006’da zehirle-
nerek yavaş yavaş öldürülmeye çalışıldığı
ortaya çıktı. 2008 yılının başında saçları
zorla kazıtıldı. Bunun üzerine halk yine
aynı refleksi gösterdi ve biz uyardık. Bu-
gün ise yönelimler fiziksel şiddet boyutu-
na çıkarılmıştır. Bir sonraki adım ne ola-
cak? Saldırıyı yapan bir görevlinin de be-
lirttiği gibi, ölüm mü? Abdullah Öcalan’a
dönük geliştirilen her türlü politikanın
Kürt halkına yönelik olduğunu, oradaki
en ufak onur kırıcı, irade kırıcı uygula-
manın Kürtlerin onur ve iradelerini kır-
maya yönelik olduğunu hepimiz biliyor
ve görüyoruz. Düşmanına bile saygı gös-
terilmesi, sosyal ve siyasi etik gereğidir.
Bundan yoksun olanlar, kendilerine gös-
terilecek saygıdan da yoksun kalırlar.”
‘Açıklamalar samimi değil’
Öcalan’a şiddet uygulanmadõğõna ilişkin
açõklamalarõ samimi bulmadõklarõnõ vurgu-
layan Türk, İmralõ Cezaevi’ne DTP’nin de
dahil olduğu bir heyetin gönderilmesini iste-
di. Türk, Başbakan Recep Tayyip Erdo-
ğan’õn güvenlikten söz ettiğini anõmsatarak
“Bugün bu bölgede güvenlik sorunun ya-
şanmasının nedeni, siyasi bir sorun olan
Kürt sorununa bir asayiş sorunu olarak
yaklaşmanızdır” dedi.
Başbakan Erdoğan’õn Diyarbakõr’daki be-
lediyelerin çöpleri toplamadõğõ yönündeki
eleştirisiyle ilgili soruya Türk, “O gün bir
protesto vardı. Bunu bile göremeyerek,
olayları bu şekilde yorumlayacak kapasi-
teye sahip” diye yanõt verdi.
Türk, terör örgüt lideri Öcalan’a
açõkça destek vererek “Sayõn Öca-
lan’a fiziksel şiddet uygulanõyor”
dedi. Türk “PKK’nin soykõrõm orta-
mõnda doğup büyüdüğünü” söyledi.
İstanbul Üniversitesi (İÜ) öğrencileri, 16 Mart
Beyazıt katliamı davasının zamanaşımıyla
düşürülmesini protesto etti. İÜ’nün Beya-
zıt’taki merkez yerleşkesi önünde toplanan öğ-
renciler, “Faşizme karşı omuz omuza”, “6
Mart’ı unutma, unutturma”, “Beyazıt faşizme
mezar olacak” sloganları atarak, katliamın ger-
çekleştiği Eczacılık Fakültesi’nin önüne kadar
yürüdüler. Öğrenciler adına yapılan açıkla-
mada, “1978’de Beyazıt Meydanı’nda kontr-
gerilla tarafından gerçekleştirilen ve 7 öğren-
cinin öldürülmesi, 41 öğrencinin de yaralan-
masıyla sonuçlanan katliam davası, dün za-
manaşımına uğradığı gerekçesiyle düşürüldü.
Bu sonuçla çeteler aklanmış oldu” denildi.
DİSK Örgütlenme Daire Başkanı Ali Rıza Kü-
çükosmanoğlu ise yaptığı yazılı açıklamada,
“16 Mart katliamını yapan kontrgerillanın, hu-
kuk kuralları da çiğnenerek zamanaşımı ol-
duğu gerekçesiyle aklanmasının sorumluları
tarih önünde hesap verecektir” dedi.
Zamanaşõmõ protestosu
27 yıl
süren
dava
DEV-SOL
DIŞİŞLERİ BAKANI BABACAN
‘Sessiz diplomasi
yürütüyoruz’
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Dõşişleri
Bakanõ Ali Babacan
Türkiye’nin artõk Kuzey
Irak’taki bölgesel yöne-
timle direkt diyaloğa
geçtiğini belirterek “Yo-
ğun ama sessiz diplo-
masi yapacağız. Her
seviyede görüşme ola-
cak. İlişkilerin gidişatı
onların yaptıklarına
bağlı” dedi. Babacan,
dün NTV’ye son geliş-
meleri değerlendirdi.
Babacan, Türkiye’nin
BM Güvenlik Konse-
yi’nin geçici üyeliğine
seçilmesi konusunda
“Üye olmadan 1,5 aylık
izleme süreci olacak,
güvenlik konuları, kü-
resel ısınma gibi konu-
ları takip edeceğiz. 1
Ocak’ta üyeliğimiz
başlıyor. Bu gerçekten
Türkiye’yi küresel so-
runlarla bizzat ilgile-
nen ülke konumuna
getirecek” dedi.
Babacan, ABD’de de-
mokrat başkan adayõ
Obama’nõn Kõbrõs’ta
Türkiye’nin işgalci oldu-
ğu yönündeki sözlerine
ilişkin de “Daha önce
de yaşadık. Seçime gi-
den bir ülkede seçim
kampanyasında yapı-
lan beyanlarla işbaşın-
daki tutum arasında
farklılıklar olur. Yeni
başkan kim olursa ol-
sun Türk-ABD ilişkleri
için çalışacağız” diye
konuştu. Babacan,
PKK’yi yalnõz bõraktõr-
ma politikasõnda geriye
kalan unsurun kuzeydeki
yönetim olduğunu belir-
terek, son dönemde bu-
radan alõnan sinyallerin
aslõnda bunlardan çok da
memnun olmadõklarõ ve
bir şeyler yapabilecekle-
ri yönünde olduğunu, bu
mesajlarõ değerlendir-
diklerini, arazide çok so-
mut bir adõmõn ise henüz
görülmediğini bildirdi.
TERÖRLE MÜCADELEDE DİPLOMASİ
Ankara yeni
arayış içerisinde
BAHADIR SELİM DİLEK
ANKARA - PKK’nin
Aktütün sõnõr karakoluna
yaptõğõ saldõrõ sonrasõnda
terörle mücadelede dip-
lomatik çabalarõ öne çõ-
karan Ankara, Irak Cum-
hurbaşkanõ Celal Tala-
bani’nin üçlü mekaniz-
ma önerisini değerlendir-
meye alõp bu mekaniz-
maya bölgesel Kürt yö-
netiminin eklemlenmesi
formülünü geliştirdi. Üç
artõ bir olarak öngörülen
yeni yapõnõn temel amacõ
ise terörle mücadelede
askeri koordinasyonun
sağlanmasõ ve istihbarat
paylaşõmõ olarak belir-
lendi. Edinilen bilgilere
göre söz konusu meka-
nizmanõn terörle müca-
delede görüş alõşverişin-
den çok, alandaki uygu-
lamalarõn hõzlandõrõlmasõ
ve etkinliğinin arttõrõlma-
sõ yönünde bir işlevinin
bulunmasõ öngörüldü.
ABD ile halen sürmekte
olan istihbarat paylaşõmõ-
nõn bu mekanizma ile
güçlendirilmesi söz ko-
nusu olacak. Türkiye’nin
Irak Özel Temsilcisi
Murat Özçelik’in 14
Ekim’de Bağdat’ta yaptõ-
ğõ temaslar sõrasõnda bu
formulün ayrõntõlarõ böl-
gesel Kürt yönetimi lide-
ri Mesut Barzani’ye an-
latõlarak Barzani’nin bu
mekanizma içinde nasõl
ve hangi koşullarda yer
almasõ gerektiği üzerinde
duruldu. Barzani’ye,
“Terörle mücadelede
ortak çalışma yapar-
sak, bu diğer alanlarda
da işbirliğinin önünü
açacaktır” mesajõ veril-
di. Ankara’nõn aynõ çer-
çevede kõsa bir süre için-
de ABD ile de temasa
geçeceği öğrenildi. ABD
Dõşişleri Bakan Yardõm-
cõsõ Dan Fried de dün
Ankara’da temaslarda
bulundu.