24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 22 EKİM 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Yüzleşme... Abdullah Öcalan’a İmralı’da kötü muamele ya- pıldığı savıyla Güneydoğu’da DTP milletvekilleri- nin önderliğinde yapılan eylemler bir hayli dü- şündürücü. Doğubeyazıt’ta düzenlenen izinsiz gösteriler- de bir kişi öldürülürken, İstanbul’da da PKK sem- patizanları eylemler yaptı. Önceki gün Başbakan Tayyip Bey Diyarba- kır’daydı. Dükkânlar ve mağazalar kepenk indir- di, belediye hizmetleri durdu, otobüsler çalış- madı, çöpler toplanmadı. Yıllardır merak ederim: Güneydoğu’da feodal baskıya, dinci kuşatmaya, Tunceli Ovacık’ta si- yanürlü altıncılara karşı bir eylem neden yapıl- maz? Ağa, şeyh, şıh baskısına karşı neden gös- teri düzenlenmez? Güneydoğu halkı salt “PKK-Devlet” arasında sı- kışıp kalmamıştır... Tarikat şeyhlerinin, şıhların, ağaların da bas- kısı altındadır... Diyarbakır’dan Hakkâri’ye dek uzanan coğ- rafyada yoksulluk kol gezmiyor mu? Geziyor! Peki niçin bir tepki koymuyor DTP milletveki- leri, yöneticileri ve belediye başkanları? Nakşilerin, Fethullahçıların ekonomik sistemi ele geçirdikleri bölgede töre adı verilen o “çağ- dışı” cinayetler, on beş yaşındaki kızların dede- leri yaşındaki adamlarla evlendirilmesi hiç mi önemli değil DTP’lilerce? AKP’nin Güneydoğu’da Nakşi ve Fethullahçı- ları yanına aldığı, Hizbullah adlı terör örgütünün “Menzil kanadı”yla ilişkisi olduğu kesin. DTP bu nedenle panikledi... Barzani’nin parasal gücü yerel seçimlerde AKP’ye büyük oranda oy getirecek, büyük olası- lıkla “Diyarbakır kalesi” DTP’nin elinden alına- cak. DTP’nin Ankara’da yaptığı mitingi gazeteler- den okudum... Ne diyor DTP: “Ne Ergenekon ne AKP, Çözüm Demokratik Cumhuriyet” Benim bu sloganda kafama takılan soru şu: “Demokratik Cumhuriyet ne anlama geliyor DTP’liler için?” Hep bu sloganı atıyorlar, anadilde eğitimden söz edip, gündeme “genel af”ı getiriyorlar... İşin özeti şu: “Apo özgür bırakılsın, partinin başına geç- sin!” DTP önce Türkiye’nin partisi olmalı... Aslında bu sorunun çözümü, ayakları yere ba- san bir sosyalist partinin, Türk-Kürt emekçileri- nin birlikteliğinden geçer... Etnik söylemlerle bir yere varılmaz! Gelmiş geçmiş sağ iktidarlar Türkiye’de sos- yalizmi “öcü” olarak gösterdi, sermaye-emek çe- lişkisini perdeledi. Bugün demokrasiden, özgürlüklerden, insan haklarından söz eden tarikat şeyhleri, din be- zirgânları yoksulluğa ve yolsuzluğa karşı çıkan yazarları, bilim insanlarını, sendikacıları, gençle- ri dün “Komünistler Moskova’ya” diye aşağıla- mıyorlar mıydı? Yalanla, dolanla, Kenan Paşa’yla halkı kandı- ran dinciler ve faşistler, emeğe karşı patronla- rın yanındaydı... Yıllar yılları kovaladı... Kurulu düzenin maskaraları iktidar oldu, kendi düzenlerini korumak için dini siyasette araç ola- rak kullandı. Şimdi de Güneydoğu’da aynı tezgâh kurulu- yor... DTP bir türlü uyanamıyor. Etnik milliyetçilik sol- culuk olarak kullanılıyor. 2008 yılı yüzleşme zamanıdır ve bazı gerçek- lerin açık bir biçimde tartışılması kaçınılmazdır. PKK terör örgütünü örtülü ya da örtüsüz sa- vunup kolaycılık yapmak siyaset etiğiyle bağ- daşmaz. Türk ve Kürt sosyalistlerinin, aydınlarının, ya- zarlarının, emekçilerinin oturup bir araya gelme zamanları çoktan geldi. Sözüm DTP dışındaki kesime! Sermaye-emek çelişkisini ortaya koymadan “Kürt sorunu” çözümlenemez! 2007 seçimlerinde Güneydoğu’da bağımsız olarak seçimlere giren, daha sonra DTP çatısı al- tında toplanan DTP milletvekillerine bir bakın, ne göreceksiniz? Ya ağa çocuğu, ya şeyh ya şıh torunu... AKP’ye bakın, aynı fotoğraf... Geçmiş yıllarda CHP’ye, AP’ye, MHP’ye, DSP’ye ve MSP’ye bakın, aynı fotoğraf! Yüzleşmeye var mısınız, yok musunuz? hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 Erdoğan bu kez tazminat kazandı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yayõmladõklarõ kendisini uygunsuz bir hareket yaparken gösteren fotomontaj bir fotoğraf ile “kişilik haklarõna saldõrõda bulunulduğu” gerekçesiyle açtõğõ davada, Leman dergisinden 4 bin YTL manevi tazminat kazandõ. Davanõn dilekçesinde Leman dergisinden, yayõn tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte 20 bin YTL tazminat talep edilmişti. ‘Cumhuriyet’e sahip çıkmalıyız’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Gazetemiz tarafõndan düzenlenen “Cumhuriyet ve Ankara Günleri”ne konuk olan emekli Anayasa Mahkemesi Başkanõ Yekta Güngör Özden, “Cumhuriyet ve hukuk” konulu bir söyleşi gerçekleştirdi. Özden, “İlanõndan 85 yõl sonra, ülkede padişah ve halifelik özentileriyle dolu insanlar olursa, devletin bütün kurumlarõnda aşõrõ partizanlõk ve kadrolaşma varsa, ABD ve AB ülkeyi yolundan çevirmeye çalõşõyorsa, Atatürkçülüğü yõkmak için ellerinden geleni yapanlar varsa, elbette ki bugün Cumhuriyeti konuşmaya ihtiyaç vardõr” dedi. Yavaş: MHP anakenti teklif etti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Beypazarõ Belediye Başkanõ MHP’li Mansur Yavaş, partisinin yöneticilerinin kendisiyle görüştüğünü ve önümüzdeki yerel seçimlerde Ankara Anakent Belediyesi başkan adaylõğõ teklif ettiklerini söyledi. Yavaş, henüz karar vermediğini, yurttaşlarõn seçimlerdeki siyasi eğilimlerini baz alan anket çalõşmasõ sonuçlarõna göre tavrõnõ netleştireceğini kaydetti. ‘AKP sağlığa zararlıdır!’ ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Herkese Sağlõk Güvenli Gelecek Platformu üyeleri, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlõk Sigortasõ Yasasõ’nõ (SSGSS) protesto etti. 5 Ocak Meydanõ’nda toplanan grup, “AKP sağlõğa zararlõdõr” sloganõyla Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü önüne dek yürüdü. KESK Dönem Sözcüsü Sinan Tunç “AKP bizim sağlõğõmõz için değil, özel hastaneler, onlarõn patronlarõ için çalõşmaktadõr” dedi. Şaban Dişli taburcu edildi İstanbul Haber Servisi - İstanbul Silivri’de 1 milyon dolar karşõlõğõ imar planõ tadilatõna aracõ olduğu ortaya çõkan ve AKP’deki görevinden istifa eden AKP Sakarya Milletvekili Şaban Dişli, by-pass ameliyatõ olduğu Medical Park Göztepe Hastanesi’nden dün taburcu oldu. Kalp-Damar Cerrahisi Uzmanõ Doç. Dr. Ergun Demirsoy, “Dişli, normal yaşam düzenini sürdürebilecek durumdadõr” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başka- nõ Deniz Baykal, Ergenekon davasõyla ilgili olarak “Dava salona sığmamış. O dava hu- kuka, vicdana sığıyor mu? Salonun şartlarına göre da- va şekillenir mi? Siyasetin şartlarına göre hukuk şekil- lenir mi? Ergenekon’da 86 sanık yargılanmıyor, yargı- lanan Türkiye’nin hukuk sistemidir” değerlendirmesini yaptõ. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn Diyarbakõr gezisi sõrasõnda “bir ayaklanma pro- vası, kalkışma” yaşandõğõnõ kaydeden Baykal, “1 Mayıs’ta meşru, sivil taleplere karşı zorbalık yapılacak, Diyar- bakır’da kedi gibi olacak- sın” dedi. Baykal’õn grup toplantõsõn- da yaptõğõ değerlendirmeler özetle şöyle: Vicdana sığmıyor: Bu davanõn (Ergenekon davasõ) siyasi olduğunu en başõndan be- ri söyledik. Türkiye’ye onur ka- zandõran bir dava olmamõştõr. İnsanlar bir yõldan fazla bir süre iddianameyi bilmeden tu- tuklu kalõyor, kasa olarak nite- lendirilen kişi yaşamõnõ yitiri- yor, cenazesini Edirne Beledi- yemiz kaldõrõyor. Birçok say- gõdeğer insan ipe sapa gelmez iddialarla gözaltõna alõnõyor, bir kuvvet komutanõ felç du- rumuna geliyor... İddianamede ne yok ki?... Her şey varsa, ol- masõ gereken yok demektir. Bağlantõlar kurulmamõş, id- dialar birbiriyle irtibatlandõrõl- mamõş. Başbakan’dan ana mu- halefet liderine kadar pek çok kişinin adõ geçiyor. Ne varsa, koy gitsin. Birisi “toplaya- lım” diyecek, sonra insanlarõ toplayõverecekler, hepsini ay- nõ kefeye koyacaklar, hukuk da buna alet olacak. Kabul etmi- yorum bunu. Ergenekon öyle büyükmüş gibi salona sõğma- mõş... Siz bunu bõrakõn da; o da- va hukuka, vicdana sõğõyor mu? Yabancõ basõnda “Da Vin- ci Şifresi” deniyor. Yani roman gibi, üstelik hayattan değil, ef- saneden kaynaklanan bir ro- man. Salona göre dava: Tu- tuklu sanõklarla tutuksuz sa- nõklar ayrõlõyor... Biz hukuk fakültesinde yanlõş şeyler mi öğrendik? Hukuk bir bütün de- ğil mi? Dava, suçlama bir bü- tün değil mi? Sanõklar zaten birbirini tanõmõyor, yer yer görmemişler bile... Salonun sartlarõna göre dava şekillenir mi? Siyasetin şartlarõna göre hukuk şekillenir mi? Bir büyük hukuk ve yargõ krizi yaşanõyor. Ergenekon’da 86 sanõk yargõ- lanmõyor. Yargõlanan Türki- ye’nin hukuk, yargõ sistemidir. Hukuk sistemindeki zafiyetle- rin bedelini oradaki insanlar ödüyor. Bu, büyük bir trajedi- dir. Ergenekon davasõ, Türki- ye’yi çok ciddi bir iç sorgula- maya sürüklemelidir. Umarõm, mahkeme bu sorgulamayõ ya- par. Adaletin varlõğõnõ ortaya koyabilecek son şansõn bu mah- keme olacağõna inanõyorum. Ayaklanma provası: Başbakan bir kentimize gidiyor, kepenkler kapalõ, sokaklarda sadece çocuklar ve polisler var. Diyarbakõr’da yaşanan bir ayak- lanma provasõdõr, bir kalkõş- madõr. Başbakan, tehditle ke- penklerin indirildiğini söylü- yor. Bu birikim, sen iş başõn- Baykal, salona sõğmadõ denilen Ergenekon davasõnõn asõl vicdana sõğmadõğõnõ söyledi ‘Hukuk yargõlanõyor’ Sezer: Bağõmsõz adayõ destekleriz SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, An- kara belediye başkan adaylığı için destek arayışları doğrultusunda dün DSP Genel Başkanı Zeki Sezer’i ziyaret ederken “Anka- ra birliğini gerçekleştirmek istediğini” söyle- di. Karayalçın, bir saat süren görüşmeden sonra yaptığı açıklamada 31 Ekim’de gerçek- leştirecekleri Erdal İnönü’yü anma etkinliği- ne davet etmek ve SHP’nin “Yerel Yaşam” programını sunmak için ziyareti gerçekleştir- diği, bu arada Türkiye solunun daha ileri so- nuçlar alabilmesi için sergilenmesi gerekli adımları değerlendirdiklerini söyledi. Sezer de, “Anlaşılan o ki CHP yolunu çizmiş mart seçimleriyle ilgili olarak. Ve yine anlaşılıyor ki, bu konuyu hiç konuşmamamıza rağmen, Sayın Karayalçın da CHP’nin adayı oluyor” dedi. Sezer, bir başka soru üzerine “Solun sağdan da oy alabilecek şekilde bağımsız adayı olması halinde Sayın Karayalçın’ı des- tekleyeceğimizi söyledik, ama gelinen nokta- da böyle bir talep yok” dedi. (Fotoğraf: AA) dayken ortaya çõkmõş. Bu olay bir kez daha ortaya koydu ki, te- rör bu iktidarõn kolu kanadõ al- tõnda serpilmiş, hayatõn akõşõnõ kesintiye uğratma noktasõna gelmiştir. Başbakan şikâyet et- me değil, o tehdidi etkisiz kõla- cak bir kararlõlõğõ sergileme noktasõnda olmalõdõr. Bir yan- dan kanõyoruz, şehitler veriyo- ruz. Öte yandan Kuzey Irak’la ilişki kurun diye baskõ yapanlar bizi ikna etme noktasõna geliyor. Başbakan bu konularda Türki- ye’de muhatap kabul etmiyor. İçine sindirebildiği tek muhatap Barzani. Biz, bu sõnõrõ değiştirin, dedik. Sonra, K.Irak Genelkur- may Başkanõ, sõnõrõn değiştiril- mesi konuşulabilir, dedi. Öne- rilerimizi Başbakan’õn dikkati- ne sunmak için K.Irak, Barzani üzerinden mi yapmamõz gere- kiyor? 1 Mayõs’ta İstanbul’da yaşanan manzarayõ unutmadõk. Sis bombalarõ atõldõ, genç kõzlar yerlerde tekmelendi. Devletin otoritesini Diyarbakõr’da niye sağlayamõyorsunuz? 1 Mayõs’ta zorbalõk yapõlacak, Diyarba- kõr’da kedi gibi olacaksõn. Deniz Feneri: Başbakan, yolsuzluklara izin vermedikle- rini, karõşanlarõ ihraç ettikleri- ni söylüyor. Ali Dibo olayõnda adõ geçen milletvekili ihraç edildi mi? Amasya, Balõkesir milletvekilleri yolsuzluktan şi- kâyet etmişti, ne oldu? Deniz Feneri’nde dut yemiş bülbül gibi. Her konuda aslan gibi kükreyeceksin, bu konuda süt dökmüş kedi gibi olacaksõn... Kadınlar ‘kota’ için Meclis’te ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - İz- mir Kadõn Kuruluşlarõ Birliği, siyasette kadõ- nõn daha fazla temsili- ni sağlamak için siya- si partilerin “kota” uy- gulamasõ başlatmasõ- na dönük yasa deği- şikliği için topladõkla- rõ 24 bin 159 imzalõ di- lekçeyi, TBMM Baş- kanvekili Güldal Mumcu’ya teslim etti. 29 kadõn derneğin- den oluşan İzmir Ka- dõn Kuruluşlarõ Birliği Başkanõ Engin Demir başkanlõğõndaki heyet, dün TBMM Başkan- vekili Güldal Mum- cu’yu makamõnda zi- yaret ederek, dilekçe- leri ve dileklerini ilet- ti. Demir, siyasi parti- ler ve seçim yasala- rõnda gerekli değişik- liklerin yapõlmasõ, bu değişikliklerin sözde kalmayõp, uygulanma- sõ için “cinsiyet kota- sı” uygulanmasõnõ is- tedi. Demir, “Kadın- ların her alanda eşit biçimde söz sahibi ol- maları, demokrasi ve laik cumhuriyetin de güvencesidir” dedi. ‘En az yüzde 35’ Kampanyayõ İz- mir’den başlattõklarõnõ ifade eden Engin De- mir, yaklaşmakta olan yerel seçimlerde daha fazla kadõnõn ve kadõn bakõş açõsõnõ taşõyan erkeklerin, başkan adayõ gösterilmesi ge- rektiğini söyledi. De- mir, kadõnlar için si- yasi kota getirilmesini isteyerek, AB kritik eşiğinin yüzde 33 ol- duğunu, bunun en az yüzde 35 olmasõ ge- rektiğini belirtti. Mumcu: Eşitlik sağlanmalı TBMM Başkanve- kili Mumcu da dünya- da ve Türkiye’de ka- dõn-erkek nüfusunun eşit olduğuna işaret ederek, “Yüzde 33 az- dır. Yaşamı ve dün- yayı, eşit sayıda pay- laşan kadın ve erke- ğin, siyasette de eşit sayıda olmasından yanayım” dedi. Mum- cu, imza kampanyasõ- nõ desteklediğini, kam- panyanõn İzmir’den başlamasõnõn ise onur kaynağõ olduğunu be- lirterek, heyete “Siz- leri de daha ileriki aşamalarda siyaset- te görmekten mutlu olacağım” dedi. MUHALEFETTEKİ KENTLERİ ALMAK İÇİN ÇALIŞMALARA HEMEN BAŞLAMAK İSTİYOR AKP’nin erken aday stratejisi EMİNE KAPLAN ANKARA - Yerel seçim hazõrlõklarõnõ er- ken başlatan AKP, İzmir, Diyarbakõr, Çan- kaya ve Mersin gibi diğer partilerin elinde olan belediyeleri alabilmek için bu kentler- de adaylarõ erken açõklamayõ planlõyor. 1 Aralõk’ta bu kentlerin adaylarõnõn netleşti- rilmesi beklenirken; AKP bu yöntemle di- ğer partilerden önce adaylarla birlikte ça- lõşmalara hõz vererek avantaj sağlamayõ he- defliyor. AKP yönetimi, mevcut belediye başkanlarõ için ise kamuoyu yoklamalarõy- la karne oluşturuyor. AKP, yerel seçimler için parti takvimini büyük ölçüde netleştirdi. Buna göre, belediye başkanõ aday adaylarõ 1 Kasõm’dan itibaren il başkanlõklarõna başvuruda bulunabile- cek. 15 günlük bir başvuru süresi öngörü- lürken, bu sürenin bitiminin ardõndan aday sayõsõna göre il ve ilçelerde kamuoyu an- ketleri yapõlacak. Kamuoyu anketlerinden çõ- kacak sonuca göre Başbakan Tayyip Er- doğan, adaylarõ kesinleştirecek. Parti yö- netimi, AKP’nin elinde bulunan il ve ilçe- lerin adaylarõnõ açõklamakta çok aceleci davranmayõ düşünmüyor. Diğer partilerin elinde olan kentlerin adaylarõnõn ise aralõk ayõ başõnda açõklanmasõ bekleniyor. Partili belediye başkanlarõnõn yeniden aday gösterilip gösterilmeyeceği konusun- da ise parti yönetiminin hazõrladõğõ karneler etkili olacak. Adõ yolsuzluk iddialarõna ka- rõşmõş olan belediye başkanlarõnõn yeniden aday gösterilmeyeceği belirtiliyor. Diyarbakır’a Kürt aday AKP, Diyarbakõr’a özel önem gösteriyor. Diyarbakõr adayõnõn Kürt kökenli olmasõ- na ise kesin gözüyle bakõlõyor. Diyarbakõr için ilahiyatçõ Nihat Hatipoğlu, İslamcõ ya- zar Altan Tan, TİGEM Genel Müdürü Halis Bilden, eski milletvekili Haşim Haşimi, AKP’nin anayasa taslağõnõ ha- zõrlayan komisyon üyesi ve Dicle Üni- versitesi rektör adayõ Prof. Dr. Fazıl Hüs- nü Erdem ile avukat Ömer Serdar Kap- lan’õn isimleri geçiyor. Ergenekon davasõnda yargõlananõn 86 sanõk değil Türkiye’nin hukuk sistemi olduğunu belirten Baykal, ‘‘Hukuk sistemindeki zafiyetlerin bedelini oradaki insanlar ödüyor. Bu, büyük bir trajedidir. Ergenekon davasõ, Türkiye’yi çok ciddi bir iç sorgulamaya sürüklemelidir’’ dedi. Baykal, 1 Mayõs’ta emekçiye zorbalõğõn önünü açan Erdoğan’õn Diyarbakõr’daki olaylar karşõsõnda ‘kedi’ gibi olduğunu söyledi. 29 DERNEK ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ana- yasa Mahkemesi, üniversitelerde türbanõn serbest bõrakõlmasõna yönelik anayasa deği- şikliğinin iptalinin gerekçeli kararõnõ tamam- layarak yayõmlanmak üzere Resmi Gaze- te’ye gönderdi. Kararda, Avrupa İnsan Hak- larõ Mahkemesi’nin (AİHM) İsviçre Dahlab Kararõ’na gönderme yapõlarak “Kadın türban taktığında erkeğin yanında ikinci plana dü- şer” değerlendirmesine işaret edildi. Anayasa Mahkemesi, CHP ve DSP millet- vekillerinin türbanõn üniversitelerde serbest bõ- rakõlmasõna ilişkin anayasa değişikliğinin “iptali veya yok hükmünde kabul edilme- si ve yürürlüğünün durdurulması” istemiyle açtõğõ davada, “9 Şubat 2008 günlü 5735 sa- yılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Ba- zı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Da- ir Kanun’un 1. ve 2. maddelerini, anaya- sanın 2, 4 ve 148’inci maddelerini gözete- rek” iptal etmiş ve yürürlüğünü durdurmuş- tu. Edinilen bilgiye göre gerekçeli kararda, AİHM’nin İsviçre’de derslere türbanla giren Lucia Dahlab adlõ öğretmene ilişkin kararõ- na atõfta bulunuldu. Kararda, Yüksek Mah- keme’nin daha önce bu konuda vermiş oldu- ğu kararlara da yer verildi. Kararda, üniversitelerde türbanõn serbest bõ- rakõlmasõnõn türban takmayanlar üzerinde baskõ unsuru olabileceğine işaret edildi. Ay- rõntõlõ olarak irdelenen İsviçre Dahlab dava- sõnda AİHM, “türban takan kadının erke- ğin yanında ikinci plana düşeceğine” işaret ediyor. Anayasa Mahkemesi’nin atõfta bu- lunduğu AİHM kararõnda türbanlõ kadõnõn yal- nõzca dinsel varlõk olarak görülmesine neden olabileceği tehlikesine vurgu yapõlarak “Her- kesin inancına saygı duyulmasının sağla- nabilmesi için inancı dışa vurma özgürlü- ğü sınırlandırılabilir. Türban, okuldaki öğrencilerin ve ebeveynlerinin dinsel inan- cına potansiyel bir müdahaledir” denilmişti. ‘Türban ikinci plana düşürür’ Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararõnõn gerekçesinde üniversitelerde türbanõn serbest bõrakõlmasõnõn ‘baskõ’ unsuru olabileceği belirtilerek AİHM’nin kararõna gönderme yapõlõyor
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle