24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 22 EKİM 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 16 Mart katliamı davası düşmüş... Ergenekon’a yazsalardı! Ruhsat Pas Avni Kurtuldu: “Pentagon’un Taraf’a yanlış pası RTE’yi ofsayta düşürdü: Siz kimin medyasısınız!” Üniversite T. Doğan Özdinç: “İstanbul’da okuyan öğrenciler iki üniversite bitirmiş gibi oluyormuş. Kasımpaşa’dan yetişenler de başbakan oluyor.” YağmurDeniz - 16 Mart katliamı zamanaşımına uğratılmış... “Derin hikâye!” ERGENEKON terör örgütü davasının başlar başlamaz verilen bir ara kararla iki gün sonra yeniden başlatılmasına karar verilmesi tüm yurtta, dış temsilciliklerimizde ve yavru vatan Kıbrıs’ta sevinçle karşılandı. Ara karardan sonra televizyona çıkan eski köy imamlarından Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in, tutuklu sanıklarla tutuksuz sanıkların ayrı ayrı yargılanması kararını da veren İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkanı Köksal Şengün’den “arkadaş” diye söz etmesi ise ayrı bir sevinç fakat aynı zamanda büyük bir merak konusu oldu. Neyse ki İslamcı iktidarın Başbakanı ve Ergenekon davasının gönüllü savcısı RTE’nin, şair Fazıl Hüsnü Dağlarca’yı rahmetle anmak için Faruk Nazif Çamlıbel’in şiirini okuması ile halkın merakı büyük ölçüde giderildi. Meraklanmaya devam edenler için, İslamcı iktidarın Cumhurbaşkanı seçtiği Abdullah Gül, okuduğu şiirden sonra RTE’yi hararetle alkışlamak suretiyle hem yüreklere su serpti hem de devletin kurumları arasındaki dengeyi sağladı. Abdullah Gül’ün sağladığı denge üzerine çok önemli gelişmeler yaşandı. Dava başlar başlamaz iki gün sonraya ertelenen duruşmanın başlangıcında davanın sanıklarından bir mafya babasının, adil yargılamanın selameti için salonun güvenliğini sağladığı görüldü. Bir sanığın, savunma avukatları arasında yer aldığı fark edildi. Bir mübaşirin ise duruşmadan sonra tutuklu sanıklarla beraber cezaevine gönderildiği anlaşıldı. Mübaşirin tahliye talebinin yeniden ertelenmezse iki gün sonraki duruşmada ele alınması bekleniyor. Bu arada dava başlar başlamaz duruşmaların iki gün sonraya bırakılması ve tutuklu sanıklarla tutuksuz sanıkların ayrı ayrı yargılanmasına karar verilmesi üzerine, davaya eklenmesi beklenen ek iddianame ile tutuklu sanıkların ve tutuksuz sanıkların da kendi aralarında yeni gruplara ayrılarak yargılanabileceği gündeme geldi. Örneğin mesela 50 yaşına kadar olan tutuklu sanıklarla 50 yaşından gün almış tutuklu sanıklar ayrı günlerde, boyu 1.70 metreden kısa tutuksuz sanıklarla boyu 1.70 metreden uzun tutuksuz sanıklar ayrı günlerde yargılanacak. Böylece mahkeme salonunda Avrupa kalitesinde bir ferahlık yaratılacak. Neer gen ek onmuş PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Ciddi Olmak İsterken Komik Olmak Pazartesi akşamı televizyon kanalları arasında dolaşır, Ergenekon görüntülerini izlerken, belleğim- de Atatürk Olimpiyat Stadyumu’nun yapımı bitip de ilk maçın oynanacağı günün öncesinde gazetelerde okuduklarım canlanmıştı. Hem televizyonlarda hem de yazılı basında herkes ağız birliğiyle bu görkemli yapıyı yere göğe sığdıramıyordu. 584 hektarlık bir alanda yapılan, 82.592 kişi kapasiteli Olimpiyat Stadyumu, UEFA’nın ‘5 yıldızlı statlar’ı arasında gösterilmişti. Bunlar hiç kuşkusuz kulağa çok hoş ge- len şeylerdi. Ne var ki 31 Temmuz 2002 günü Olimpiyakos ile Galatasaray arasında oynanan ve 79.513 kişinin iz- lediği açılış maçıyla birlikte ‘takke düşmüş, kel gö- rünmüştü’. Bir gün öncesine kadar Olimpiyat Stad- yumu’nu öve öve bitiremeyenler bir anda ağız de- ğiştirmişlerdi. Futbolun oynandığı çim alanını çev- releyen 9 kulvarlı atletizm pisti nedeniyle tribünler- de oturanlar alanda neler olup bittiğini ancak dürbünle izleyebiliyorlardı. Stadyumun üzerinden eksik olma- yan şiddetli rüzgâr, doğru dürüst top kontrolünü ola- naksız kılıyordu. Ulaşım ise ayrı bir rezaletti, insan- lar yollarda perişan oluyorlar, maç başlamadan tri- bünlerdeki yerlerini almayı başaranlar kendilerini şanslı sayıyorlardı. Kısacası şimdilerde lig 15’incisi İst. Büyükşehir Be- lediyespor’un oynadığı, geçen yıl da sezon sonu kü- me düşen Kasımpaşaspor’a ev sahipliği yapan Ata- türk Olimpiyat Stadyumu birçok yönden, özellikle de futbol açısından bir fiyaskoydu. Dev yatırım medyanın alay konusuydu artık. Ergenekon davasının görüleceği, toplam 10.664 hü- kümlü ve tutukluyu barındırma kapasitesine sahip Si- livri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nin de ‘alay ko- nusu olma’ açısından Atatürk Olimpiyat Stadyu- mu’ndan pek farkı olmadığı daha ilk duruşmada or- taya çıktı. Her biri 1.333 kişi kapasiteli 8 adet L Tipi Kapalı Ce- za İnfaz Kurumu, 1 adet Açık Ceza İnfaz Kurumu, sağ- lık ocağı, genel mutfak, personel soyunma binası, ge- nel idare binası, ziyaretçi bekleme salonu, çamaşır- hane, ısı merkezi ve jandarma binaları ile 500 adet loj- man, alışveriş merkezi, kreş, 6 adet trafo, 2 adet su deposu ve atık su arıtma tesisinden oluşan yerleş- kede büyük toplu davalar için öngörülen duruşma sa- lonunun büyüklüğü yalnızca 130 metrekareydi. 86 sanıklı Ergenekon davası bu 130 metrekarelik salonda görülecekti. Yetkililer salon için 280 kişilik bir ‘kapasite’ hesaplamışlardı. Başlı başına bir ‘sivri ze- kâ örneği’ olan bu hesaba göre adam başına 46 san- timetrekarelik bir alan düşüyordu. Fakat hesap tut- mamış, sanıklar, avukatlar, sanık yakınları, haberci- ler, güvenlik güçleri, izleyiciler derken salona bir an- da 400 kişi doluverince insanlar ezilme/boğulma teh- likesiyle karşı karşıya kalmışlardı. Çaresiz kalan yargıçlar, yaşanan kaos karşısında salonu boşalttır- mışlar, 4.5 saat aradan sonra, duruşmayı iki gün son- rasına, perşembe gününe ertelemek zorunda kal- mışlardı. Yetkililer tarafından daha önce duruşmaların kesintisiz olarak her mesai günü yine mesai saatle- ri içinde yapılacağına ilişkin açıklamaları daha ilk gün- den fos çıkmıştı. Öte yandan ‘salon sorunu’ alınacak teknik ön- lemlerle çözülebilecek bir teknik sorunken bu yola gi- dilmemiş, duruşmalar tutuklu ve tutuksuz sanıklar için olmak üzere farklı günlere alınmış, duruşmaya gire- cek avukat sayısı sanık başına üç olarak kısıtlanmış, davanın sağlığı açısından kamuoyunun kafasında ye- ni kuşkular doğmuştu. Duruşma salonu dışındaki koşullar ise ayrı bir re- zaletti. Yerli, yabancı 1000’e yakın medya mensubu, yüzlerce avukat, sanık yakını ve izleyici doğal ge- reksinimlerini karşılayacakları hijyenik bir ‘yer’ bula- mıyorlar, gereksinimlerini çevredeki camilerin, aşev- lerinin, kahvelerin helalarında gidermeye çalışıyorlardı. Ergenekon, ‘yüzyılın davası’ denecek ölçüde cid- di bir davaydı fakat daha ilk duruşmada ciddiyet ye- rini çizgi film gülmecesi düzeyinde bir komikliğe bı- rakmıştı. Yaşananlar karşısında duruşma yargıcı Sayın Köksal Şengün de sonunda dayanamayıp pat- lamış, “Nereye hizmetse burası mahkeme salonu ola- rak yapılmış,” diyerek bu fiyaskoya trajikomik bir tat katmıştı. dkavukcuoglu@superonline.com www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.com “Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan, Küba, Avustur- ya, Macaristan, Norveç, Ma- kedonya, Bosna Hersek, Bul- garistan, Cezayir, Güney Af- rika, Romanya, Rusya, Po- lonya, Moldova, Yunanistan, KKTC, Gana, Sırbistan, Kır- gızistan...” Bu liste, 3-5 Ekim günlerin- de Kars’ta yapõlan “4. Kafkas Kültürleri Festivali”ne katõlan ülkelere ait... Sadece “insanlık” ve “barış” duygularõyla gerçekleşen bu “evrensel kucaklaşma” gün- lerinde, Aktütün Sınır Kara- kolu’nda da “ayrılıkçı katli- am” yaşandõ... Oysa “Kafkasya’da Ortak Geleceğimiz” için bir araya gelerek açõlõş gecesinde “Kar- deş Türküler”i dinleyen herkes şunu söylüyordu: “Tüm kül- türlerin türküleri, her türlü ayrılıkçılığın tarihsel yaşan- mışlıklara ne denli aykırı ol- duğunun da en açık ka- nıtları...” Hangi dilde “tür- kü” denince akla “öldürmek” ge- lebilir ki? Hele Azeri, Er- meni, Gürcü ve Türk gençlerinin “duygu yüklü birlik- telik”le sergiledikleri “halk oyunları” göste- risi, festivalin geleneksel “Kafkas İstikrar Paktına Doğru” hedefine dayanak olan “ortak uygarlık coğrafya- sı”nõn kardeşlik coşkusunu yan- sõtõyordu. İşte bu gerçekler Kars’ta sa- dece “kültür”le kanõtlanõrken, Aktütün’de küresel sömürge- ciliğin himayesindeki “ırkçı ve bölücü siyaset”in vahşeti ya- şandõ... Kars insanlõğõn, Aktütün in- sanlõk düşmanlõğõnõn merkezi oldu... Nitekim festivale katõlarak, Kafkas kültürlerinin anõtsal ken- ti antik “Ani”nin de Dünya Mirasõ listesinde yer almasõ ge- rektiğini belirten Kültür ve Tu- rizm Bakanõ Ertuğrul Günay demiş ki: “Artık insanlığın savaşa tahammülü yok; bü- tün gayretlerimiz kendi coğ- rafyamızda ve bütün dünya- da barışı kalıcı kılmak için- dir...” Belediye Başkanõ Naif Ali- beyoğlu da heykel sanatçõmõz Mehmet Aksoy’un Kars Kale- si karşõsõndaki Üçler Mahalle- si tepesinde yaptõğõ “İnsanlık Anıtı”nõn anlamõnõ şöyle özet- lemiş: “Buradaki tarihi tab- yalar da insanlık müzesi ola- cak; geçmişteki acıların bir daha çekilmemesi için, Er- menistan’daki Soykırım Anı- tı’na karşılık insanlık anıtını yükseltiyoruz...” “Malakanlar” için... Kars’õn çağdaş aydõnlardan Vedat Akçagöz’ün düzenle- diği “Unutulan Barış Kültü- rü” sergisi ise festivalin anla- mõnõ daha da derinleştiren bir çalõşma... Çarlık Rusyası’nõn istila “savaş”larõna katõlmamak için 1871’de kaçõp Kars’a yerleşen ve 1920’lerden sonra ülkeleri- ne dönmeye başlayan “Mala- kan”larõ anlatõyor... Karslõlarõn kuşaktan kuşağa unutamadõklarõ dostlarõnõ yine geçmişteki o büyük sevgi duygularõyla an- malarõnõ sağlõyor... Rusya’nõn Minara Vodi ken- ti ile Kars’õn “kardeş” olduk- larõnõ ilan etmeleri de festivalin unutulmazlarõ arasõnda yer ala- cak. Bakan Günay’õn başkan- lõğõnda sade bir törenle imzala- nan “kardeşlik protokolü” için Rusya Eyaleti Kültür Bakanõ ve Minara Vodi Belediye Başkanõ Ta- mara İvanoskaya demiş ki; “Bu festival Kaf- kasya’daki bütün halkların dostluk sim- gesi olacaktır. Yakın ve uzak gelecekte bizim dostluğumuz taş gibi kı- rılmaz ve çok sağlam olacaktır...” TKB dayanışması İşte bu özlemlerle gerçekleşen festivale “Somut Olmayan Kültürel Miras”õ ele alarak ka- tõlan Tarihi Kentler Birliği (TKB) de güz dönemi meclisini Kars’õn kahraman ilçesi Sarõ- kamõş’ta topladõ. UNESCO Türkiye Milli Ko- misyonu Başkanõ Prof. Dr. Ar- sın Aydınuraz’õn yönettiği pa- nelde, somut olmayan mirasõn da tarihi kentlerdeki “kimlikli çağdaş yaşam” açõsõndan taşõ- dõğõ önem anlatõldõ. TKB’nin geleneksel “Birlik Meclisi Bildirgesi”nde ise ül- kenin tüm kurumlarõ Kars’la da- yanõşmaya çağrõlarak özetle şunlar vurgulanõyor: “Kars ve çevresindeki ta- rihsel yerleşmeler, Anadolu tarihinin vazgeçilmez de- ğerleridir. Kültürel miras için öncelikle yörenin karşı kar- şıya olduğu kaynak sıkıntısı- nı gidermek; devletle birlikte özel sektörün ve olanağı olan her kurum, kuruluş ve kişinin yurttaşlık görevidir...” Saat ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ Barõşõn Kalesi: Kars M. Ali Kılınç: “Acaba saat kaç? Mesut Barzani’nin Türkiye’den toprak talebine iki Aktütün baskını var!” Kemal Öncü: “Alkollü içkilerin satışına ağır sınırlamalar getirilirken içki içenlere de ruhsat alma zorunluluğu getirilsin!” Kalbi sıkışmış, konuşamamış! FETOŞ’UN Amerika’da yarı vatandaşlık sayılan oturma iznini alabilmek için ABD Göçmen Bürosu ile yaptığı “temaslar”ın bir kısmı ortaya çıktı. Bürodakiler, Fetoş’u karşılarına alıp konuşmuşlar, niye Amerika’da yaşamak istediğine ilişkin sorular sormuşlar. Konuşmaya başlamadan önce Fetoş’a doğruyu söyleyeceğine ilişkin yemin ettirmişler ve görüşmeyi videoya kaydetmişler. Büronun raportörü David Spaulding, yazdığı rapora göre, görüşme sırasında konu cemaatin mal varlığına gelince Fetoş rahatsızlanmış ve yanındaki özel doktorunun “hafif bir kalp rahatsızlığı” geçirdiğini bildirmesi üzerine görüşme kısa kesilip bitirilmiş ve bu nedenle bazı sorular sorulamamış. Kalbi teklediği için Fetoş’a sorulamayan sorulardan bazıları şöyleymiş: Cemaatin mal varlığı nedir; banka hesaplarında ne kadar para var; bazı bankalarla ilişkileri nedir; paralar nereden geliyor, nereye gidiyor; kimden geliyor, kime gidiyor, satın alınan bunca gayrimenkulün parasının kaynağı ne; İslamcı terör gruplarına verilen maddi destekle cemaat arasında ilişki hangi boyutta; cemaatin eğitim konularındaki amacı ne?.. Vallahi ah kalbim! Billahi vah kalbim! Tamamen kalbi bir durum! SESSİZ SEDASIZ (!) ekinci@cumhuriyet.com.tr KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com HARBİ SEMİH POROY 22 Ekim BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Denizli’nin Acõ- payam ilçesine bağlõ Dodurgalar beldesinde, sarkõt ve dikitleriyle ünlü bir mağara. 2/ Es- kiden uzay boşlu- ğunu doldurduğu varsayõlan esnek madde... Dolunay, mehtap. 3/ Ticaret- te, kullanõlmasõ he- men mümkün olan paraya verilen ad. 4/ De- ğişik ve şaşõrtõcõ nitelikte olan. 5/ Titan elementinin simgesi... Bir kimseye ça- lõştõğõ yerce verilen tatil. 6/ Bir nota... Duvar için- de bõrakõlan girinti... Eski dilde ayak. 7/ Köy oyun- larõnõ yöneten kimseye verilen ad... İnce kamõş. 8/ Olumsuzluk belirten bir önek... Çirozluktan sonra yağlanmaya başlayan us- kumru. 9/ Çiçeği, böreği ve terazisi vardõr... Doğu Ana- dolu'da bir göl. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Türk masallarõnõn en tanõnmõş kahramanlarõndan biri. 2/ Tutsak... Adana’nõn Yumurtalõk ilçesinin eski adõ. 3/ Sõvõ. 4/ Fabrikasõnca yapõlmõş olan, taklit olmayan. 5/ Boru se- si... “Hey efendi --- ver de gideyim / Arkam sõra ah çekip de ağlar var” (Karacaoğlan). 6/ Lantan elementinin sim- gesi... Ekolojide, bir canlõnõn varlõğõnõ sürdürebildiği ya- şama ortamõnõn en küçük birimi... Panama’nõn plaka imi. 7/ Bataklõk... Telli bir çalgõ. 8/ Sodyum elementinin sim- gesi... Tiren Denizi’nde, İtalya’ya ait bir ada. 9/ Kenar sü- sü... “Kenarõn dilberi --- de olsa nazenin olmaz” (Nabi). 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 İ M A N S I Z K S E R A S A V A P P İ K M A Ç İ T A L İ K R A N A L K U R A M O R A K R İ G A Z A M İ R Y E K Ç A P A R A L T A E Y A L E T 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 T.C. KAHRAMANMARAŞ SULH HUKUK MAHKEMESİ SATIŞ MEMURLUĞU'NDAN 2008/7 Satõş Davacõ İbrahim Taş vekili tarafõndan, davalõlar Hanifi Yõldõz vd. aleyhine açõlan dava konusu K.Maraş ili Merkez Üngüt Köyü 6042 ada 4 parsel sayõlõ taşõnmazla ilgili olarak İzaleyi Şüyu davasõna istinaden yapõlan kõymet takdiri yapõlmasõna karar verilmiş olup kõymet takdiri neticesinde, bilirkişiler tarafõndan verilen 13.10.2008 tarihli raporunda dava konusu Kahramanmaraş ili merkez Üngüt Köyü 6042 ada 4 parsel sayõlõ taşõnmazõn 198.800,90 YTL muhammen bedelinin olduğu tespit edilmiş olup verilen kõymet tak- diri raporunun davalõlardan Hanifi Yõldõz, Hülya Sema Yõldõz, Meliha Üngüt, Yusuf Ziya Özşahin, Zekiye Kapukaya, Zühal Yalçõn, Süheyla Kazancõ, Ökkaş Büyükçapar, Lütfõye Bedir, Hamdi Büyükçapar'õn adresleri tespit edilemediğinden, Satõş memurluğumuza ait kõymet takdiri raporunu, adõ geçen davalõlara tebligat yerine kain olmak üzere ilanen tebliğine, ilanõn ya- yõnlandõğõ tarihten 7 gün sonra kendilerine tebliğ edilmiş sayõlacağõ gayrimenkul kõymet takdiri tebliği yerine kaim olmak üzere ila- nen tebliğ olunur. Basõn: 56231
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle