Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
Avrupa’nõn en büyük gölleri üzerinde üç Rusya kesiti: Kirillov, Kizhi, Mandrogi
A
yõlarõ, kurtlarõ, çam
ormanlarõ, sert fõrtõ-
nalarõyla tanõnan Be-
yaz Göl kenarõnda,
muhkem duvarlar ardõnda yük-
selen bir manastõr burasõ... Muh-
kem derken, yedi metre kalõnlõ-
ğõnda, on bir metre yüksekli-
ğinde duvarlardan söz ediyo-
rum. Manastõrõ çepeçevre kuşa-
tan duvarlar, daha çok askeri
surlarõ andõrõyor. Duvarlarõ me-
şum görünümlü, sivri külah
şeklinde kubbeleri olan ku-
leler tamamlõyor.
Uzaktan bakarken insan
buranõn ya bir “askeri kış-
la” ya da bir “yüksek gü-
venlik hapishanesi” ol-
duğunu düşünüyor…
“Kirillov Manastırı”
gerçekte bunlarõn hep-
si. Rusya’nõn bu en
büyük manastõrõnda
vaktiyle patrikler,
prensler, soylular
“sürgün” yaşa-
mõş.
Tek kişilik
hücrelerde, dün-
yayla temaslarõ
kesilen sürgün-
lerin, bu duvar-
larõn ardõndan bir
daha hiç çõkama-
dõklarõnõ; manza-
rayõ görür gör-
mez kavrõyorsunuz.
ÖZ OĞLUNU KATLETMİŞ
Türk kökenli “bey” ya da “boy” sözcüğün-
den türetildiği iddia edilen, vaktiyle Rusya’da
“soylu soplu” anlamõnda kullanõlan bir “boyar”
-aristokrat- tarafõndan kurulmuş Kirillov Ma-
nastõrõ.
Ünlü bir Moskova boyarõnõn oğlu olan “Ki-
ril” (sonra “azizliğe” terfi etmiş) rüyasõnda bir
gece “Göle git! Orada kurtuluş ve huzuru bu-
lacaksın!” diyen Meryem’i görmüş ve yollara
düşmüş. Kuş uçmaz kervan geçmez Beyaz
Göl’ü bulur bulmaz, “Meryem’in murat etti-
ği yere” ulaştõğõnõ anlamõş ve adõyla anõlan “Ki-
rillov”u kurmuş.
Söylenceye göre, Korkunç İvan’õn var oluş ne-
deni de burasõ; bu manastõr. İvan’õn babasõ Prens
Vasili ile annesi Elena uzun yõllar çocuksuz ve
vârissiz yaşadõktan sonra, burada adak adamõş-
lar. Bir yõl sonra İvan’a kavuşmuşlar.
“Korkunç İvan” gibi bir şahsiyetle taçlanmõş
bir manastõr burasõ.
Rusya’nõn en uygar kenti, Novgorod’u, Neron
gibi yakõp yõkan; bir öfke krizinde öz oğlunu öl-
düren bir hükümdardan söz ediyoruz...
Bu işleri yaparken, bu manastõrda da “ruhu-
nu arındırırmış” İvan. Bizim güzergâhtan,
Volga üzerinden buraya gelir, kendisine ayrõlan
özel hücresinde dünyadan el etek çeker, Tanrõ’ya
yakarõrmõş.
Acõmasõz çar; “Tanrı’ya bu en yakın oldu-
ğu yerde” dahi, muhaliflerine zulüm etmekten
geri kalmamõş. Sadakatinden kuşku duyduğu ha-
sõmlarõnõ buraya, bu õssõz göl kõyõsõnda, balta gir-
mez ormanlarla çevrili bu manastõra kapatmõş.
KADINLAR İÇİN DE BİR “F TİPİ” VAR
Korkunç İvan’õn ölümünü izleyen yõllarda,
Rusya “fetret devrine” girince yöre, kuzeyden
gelen İskandinav akõnlarõna maruz kalmõş. 16-
17. yüzyõllarda, kalõn surlarla çevirilen Kirillov,
bir askeri kale halini almõş.
“Kirillov” Rusya’da birbirinden hiç ayrõl-
mayan bu “din- kale anlayışının” tipik örneği.
Bu nedenle çok ilginç bir yer. Sovyet döneminde
müze yapõlan, ’90’lõ yõllarda bazõ bölümleri ye-
niden ibadete açõlan manastõrda artõk sadece üç
rahip yaşõyor.
Kapõda hatõra eşyalarõ satan ufak dükkân ve
turistlere ilahi söyleyen dört kişilik korodan baş-
ka bir hayat emaresine rastlamadõk içeride.
O
nega, Ladoga... isimleri
bile kuzeyin uzaklõğõnõ
çağrõştõrõyor. Rusya’nõn
göller yöresinin başka türlü ha-
şin bir güzelliği ve vahşi bir bü-
yüsü var.
Her şeyin bol olduğu bu göl-
lerde, ada da bol. Göller yöre-
sinde bizim ilk durağõmõz işte
1650 ada ve adacõğõ olan One-
ga’da nokta gibi kalan böyle
minicik bir ada oluyor.
Adanõn kendisi küçük, ama
uygarlõğõ büyük. Altõ buçuk ki-
lometrekarelik “Kizhi” adasõ
Avrupa’da “ahşap uygarlığı”
ve üzerinde tek çivinin bulun-
madõğõ katedrali ile tanõnõyor.
Bundan üç yüzyõl önce bir
mimar; daha doğrusu mimar da
değil, sanatkâr bir marangoz,
heykel gibi oyduğu ağaç kütük-
lerini iç içe geçirerek 22 kubbe-
li “çivisiz” bir katedral inşa et-
miş burda. Mucize katedralin
ismi, kendisi gibi alengirli:
“Transfigurasyon Kilisesi”…
Türkçeye “Tecelli Kilisesi” di-
ye çeviriliyor.
KIŞIN ANCAK HELİKOP-
TER ULAŞIYOR
Sõrf bu katedrali görebilmek
adõna bu minnacõk adaya akõn
akõn turist geliyor.
Hem de epeyce meşakkatli
bir yolculuğu göze alarak...
Karayoluyla gelen turistlerin
“Kizhi”ye ulaşabilmeleri için,
gece St. Petersburg’dan yataklõ
trene binmeleri; sabahleyin Fin-
landiya sõnõrõndaki özerk Karel-
ya Cumhuriyeti’nin başkenti
Petrozavodsk’ta inmeleri lazõm.
Adadan 70 km. uzaklõktaki bu
kentten de aktarmayla, günde
tek sefer yapan deniz otobüsünü
denk getirmeleri gerekiyor.
Buraya doğrudan ulaşmanõn
tek yolu, bizim yaptõğõmõz gibi
Volga üzerinden gelmek. Ama
kõşõn, böyle bir şans da yok.
Kasõmdan mayõsa kadar One-
ga donuyor. Karlar altõnda ka-
lan adaya, Petrozavodsk’tan he-
likopter kiralayan zengin Al-
manlarla, İskandinavlar gelebi-
liyor sadece. Helikopterle gelen
de geceyi burada geçiremiyor.
Adada ne bir restoran, ne bir
otel var çünkü.
UNESCO’nun “dünya mira-
sı listesine” dahil ettiği Kizhi
ile dillere destan kilisesi, katõ
kurallarla “korumaya” alõn-
mõş. Açõk havada dahi sigara iç-
mek yasak. “Yangın korkusu”
disiplinle uygulanan bu olağan-
üstü tedbirlere yol açmõş. Sade-
ce “açık hava müzesi” olarak
ziyaret edilebilen “Kizhi”nin
turizm anlayõşõ, “az-özle” ye-
tinmek...
CHAGALL’IN RÜYA
TABLOLARI GİBİ
“Tecelli Kilisesi”; Mosko-
va’nõn ünlü “Aziz Vasili” ka-
tedralinin iki misli -37 metre-
yüksekliğinde. Yapõyõ ilginç kõ-
lan, sõrf heybeti değil.
Aşağõdan yukarõ doğru kat
kat, göğe yükselen soğan şek-
linde yapõlmõş kubbelerin, ince
tabakalarla balõk sõrtõ tarzõnda
istif edilmiş “ahşap kiremitle-
ri”; mevsimlere ve õşõğõn yansõ-
malarõna göre sürekli renk de-
ğiştiriyor. Bir bakõyorsunuz gü-
müş gibi parlõyor, bir bakõyor-
sunuz; sõcak, yumuşacõk kehri-
bar tona bürünüyorlar…
Marc Chagall’õn perspektif
ve mekânla oynayan tõlsõmlõ
tablolarõndaki “nostaljik rüya
atmosferlerini” çağrõştõran ki-
lisenin, şekli de çok değişik.
Hangi açõdan bakõlõrsa bakõl-
sõn eserin “cephe görüntüsü”
vermesini isteyen “marangoz
mimar”, katedrali “sekizgen”
yapmõş. İnşaatõ tamamladõktan
sonra da, rivayet ola ki: “Şimdi-
ye dek hiçbir yerde bunun gi-
bi bir kilise olmadı. Bundan
sonra da olmayacak…” demiş.
Haksõz da çõkmamõş! Topu
topu 150 kişinin yaşadõğõ Kizhi
Adasõ, Avrupa ahşap mimarisi-
nin en özgün örneklerinden biri
sayõlan bu kilise yüzünden
böyle el üstünde tutuluyor.
K
izhi, ticari turizmden ne den-
li kaçõp korunuyorsa; Man-
drogi de o denli turizmle ya-
şõyor.
“Svir Nehri” kõyõsõndaki Mandro-
gi köyü, baştan sona bir “turizm
projesi” olarak kurgulanmõş.
Üç yüzyõl önce Deli Petro, Avrupa’
nõn “Aydınlanma çağını” yakalamak
hevesiyle nasõl sõfõrdan bir şehir -Pe-
tersburg’u- yaratmõşsa; 2000’ler Rus-
ya’sõnda da çõlgõn bir işadamõ çõkmõş,
“küresel turizmi” yakalamak adõna,
burada bu şiir gibi güzel nehrin kõyõ-
larõnda sõfõrdan, 19. yüzyõl Rusya’sõ
köylerinin bir kopyasõ olan Mandro-
gi’yi yaratmõş.
Ama ne köy! “Dr. Jivago” seti gi-
bi bir yer…
St. Petersburg öncesi uğradõğõmõz
son liman burasõ, bu “Jivago” seti…
Köyde yok, yok!
“İzba” denilen ahşap, geleneksel
Rus evleri (Jivago misali!); aynõ tarz
rustik oteller (en son bir yenisi daha
yapõlõyor), ağaçlõk patikalarda Puşkin
masallarõnõ tasvir eden ahşap hey-
keller; el sanatlarõ dükkânlarõ, nehir
yamacõnda Rus saunalarõ, bin küsur
votka çeşidi sunan votka müzeleri;
“blini”, “piroşki” evleri, dağ kulübesi
tarzõ restoranlar, devrim öncesi Rus-
ya’sõnõn at arabalarõ…
Bunlarõn hepsi tek bir işadamõ Ser-
gei Gutzeit’õn “vizyonuna” sõğmõş.
“Rus vizyonu” böyle… Boy verdi-
ği yerde sõnõr tanõmõyor. Yarattõğõ köy-
le para basan Gutzeit, buradan Putin’e
de bir villa armağan etmiş. Ruslar, ül-
kenin en güçlü adamõna komşu olmak
ve Svir kõyõsõnda bir “tatil evi” edin-
mek için şimdi sõraya giriyor…
TURİSTİK KÖY BİLE
‘İDDİALI!’
Mayõstan ekime dek yapõlan “Vol-
ga turları” buraya uğramadan geç-
miyor. Kõş aylarõ da otelleri, orman-
da keklik, geyik, ayõ avlamaya gelen
avcõlar dolduruyor.
Kültür turizmi müşterisi “Volga
yolcuları” genelde Mandrogi’ye du-
dak büküyor. Buraya bir “Rus Dis-
neyland’i” ve bir “tema parkı” gö-
züyle bakõyorlar. O kadar basit bir
yer değil Mandrogi. Rus zihniyeti
hakkõnda çok şey söylüyor…
Para makinelerinden ibaret olan
“tema parkları” ile kõyaslanmayacak
bir özen; “kitch”ten kaçõnan, tapon-
luğa geçit vermeyen bir “işçilik” var
burda örneğin. “İzba”larõn, otellerin
“ahşap işçiliği”, olağanüstü mükem-
mellikte. “Turiste bu kadarı ye-
ter!” diyerekten hiçbir şeyi plastikten,
kartonpiyerden yapmamõşlar…
Her şeyin “en” iddialõsõnõ ve gör-
kemlisini seven bir millet bu. En tu-
ristik köyünde bile vitrine konan bu
“şaşaa”, bu “kültürel gurur dozu”,
rakipsiz.
‘Kizhi’nin
efsane kilisesi
Tecelli Kilisesi Chagall’ın tablolarındaki nostaljik, rüya
atmosferlerini çağrıştırıyor. Kilisenin kat kat, göğe
yükselen soğan şeklindeki kubbelerinin balık sırtı
tarzında yerleştirilmiş ahşap kiremitleri gün ışığında renk
değiştiriyor. Kâh gümüş gibi parlıyor, kâh kehribara
bürünüyor. “UNESCO’nun dünya mirası listesindeki
Kizhi Adası’nda açık havada dahi sigara yasak.
Kirillov Manastõrõ’na, Volga’nõn kolu
Seksna Nehri kõyõsõndaki Goritsi Lima-
nõ’ndan kõsa bir otobüs yolculuğuyla eriştik.
Limanda turistlere tuzlanmõş balõk ve bö-
ğürtlen reçelinden başka satacak hiçbir şe-
yi olmayan Goritsi köylüleriyle karşõlaştõk...
Goritsi’nin gerçi bir de “Diriliş Manas-
tırı” var. Bu ikinci manastõra da Çarlarõn baş-
larõndan def etmek istediği zevceler, taht ent-
rikalarõna karõşan kadõnlar ve prensesler gön-
derilirmiş...
Bizans usulü tam. Saraydan uzaklaştõrmak
istedikleri soylularõ Büyükada manastõrla-
rõna kapatan Bizans imparatorlarõnõn yön-
temlerini birebir uygulamõş burda Rus çar-
larõ. Boris Godunov’un kõzõ Prenses Kse-
nia’yõ mesela buraya, Goritsi’nin bu “Di-
riliş Manastırı’na” tõkmõşlar.
Restorasyonda olan bu “kadınların F ti-
pini” de sadece uzaktan izleyebildik.
VOLGA’NIN NEHİRLER VE
GÖLLER SİSTEMİ
Bundan sonraki ilk destinasyonumuz, iç
deniz büyüklüğündeki Onega Gölü’nde (10
bin km2) bir ada.
Artõk Volga üzerinde değiliz. Ugliç-Ki-
rillov arasõnda, “Ribinsk” Barajõ’ndan
(4556 km2) geçerken, Volga’nõn ana göv-
desinden ayrõldõk... Büyüklüğü nedeniyle
“Ribinsk Denizi” diye adlandõrõlan Stalin
dönemi mirasõ bu barajõn ağzõnda Volga, bir
kavis yaparak güneye yöneliyor ve Asya top-
raklarõnda döküldüğü noktaya, Hazar’a akõ-
yor.
Biz ise tamamen aksi yöne, kuzeye, Fin-
landiya körfezindeki St. Petersburg’a doğ-
ru yol alõyoruz. Yolculuk boyunca Volga sis-
temi içinde kalan nehir ve göllerden geçe-
ceğiz. Ama Volga’yõ izlemeyeceğiz. Vol-
ga’nõn kolu Seksna Nehri, Beyaz Göl, Vol-
ga-Baltõk Kanalõ üzerinden seyrederek, yol-
culuğumuzun altõncõ günü Onega Gölü’ne
ulaşõyoruz.
EN İYİ HAVYAR
BURADAN ÇIKIYOR
Avrupa’nõn ikinci büyük gölü Onega’nõn
kendisi, başlõ başõna ayrõ bir dünya. Elli ne-
hir, bini aşkõn çay, õrmak, derenin aktõğõ One-
ga’nõn sularõnda alabalõk, somon, müren ba-
lõğõ, turna.. kõrk cins balõk bulunuyor.
Onega’nõn kuzeybatõsõnda bir de, daha bü-
yük ikizi Ladoga (18 bin km2) var. Ladoga,
Avrupa’nõn en büyük gölü. Sonra onu da gö-
receğiz. Onega’yõ nerdeyse misliyle katla-
yan Ladoga, St. Petersburg’un içinden akan
Neva’ya girmeden önce yolculuğumuzun son
etabõ olacak.
Ladoga Gölü de Rusya’nõn en iyi havya-
rõnõ çõkaran balõklarõ ve foklarõyla meşhur.
Sibirya’daki Baykal Gölü dõşõnda, tatlõ su
foklarõ olan tek göl buymuş dünyada.
Göç mevsimlerinde bu göllerin üzerinden
binlerce ördek, kaz, kuğu, turna kuşu geçi-
yor. Yamaçlarõndaki vahşi ormanlarda ge-
yikler, kurtlar, ayõlar yaşõyor. Kutuplardan
inen sert rüzgârlar, sularõnõ coşturdu mu, kõ-
yõlardaki ağaçlarõ köklerinden söken 5-6 met-
re boyunda tsunami dalgalarõ oluşuyor.
Gölün bir yanõnda doğa altüst olurken, baş-
ka bir yanõ süt liman kalabiliyor...
Öylesine büyük göller ki bunlar, çölde ol-
duğu gibi, üzerlerinde serap görebiliyorsu-
nuz. Işõk yansõmalarõ ve kõrõlmalarõ ufukta
birdenbire “olmayan adalar” dahi yarata-
biliyor...
Mandrogi’nin ‘Rus Vizyonu’
22 kubbeli Tecelli Kilisesi’ni, 300 yıl önce bir marangoz tek
çivi çakmaksızın, iç içe geçirdiği ağaç kütükleriyle yapmış.
19 EKİM 2008 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
DİZİ 9
Korkunç İvan dünyadan el etek çekmek istediğinde Kirillov’a gelir; hücresinde dua edermiş. Bu,
acımasız çarın muhaliflerini bir daha hiç çıkmamacasına bu manastıra kapatmasına engel olmamış.
Rusya’da birbirinden ayrılmayan ‘din-kale anlayışının’ tipik örneği Kirillov. Sovyet döneminde mü-
ze olan, ’90’lı yıllarda yeniden ibadete açılan manastırda artık sadece üç rahip yaşıyor.
Kirillov Manastırı
Yeni evliler Kirillov Manastırı’nı ziyaret ediyor. Mandrogi’de geleneksel giysiler içindeki kadınlar matruşka boyuyor.
Ziyaretçiler, Mandrogi’yi 19 yy tarzı Rus faytonlarla geziyor.
Rusya’da semaver her yerde. Açık havada bile tezgâhta sergileniyor.
Korkunç İvan’õn izinden
S Ü R E C E K