Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
Yaşadıklarım mı doğru, okuduklarım mı?
Örneğin, enflasyon yüksek çıktı; bu haberi şöy-
le vermek gerekir:
Enflasyondaki mevsimsel yükseliş, büyüme-
yi durduramadı!
Örneğin bir işadamı, Türkiye’yi terk etti, baş-
ka ülkede yatırım yaptı; bu haberi şöyle vermek
gerekir:
Cesur karar, ekonomimiz dünyaya açılıyor!
Örneğin bir fabrika battı, çıkışı fabrikanın ar-
sasında lüks konut yapmakta buldular; bu ha-
beri şöyle vermek gerekir:
Konut sektörü sınır tanımıyor!
Aynı durum; demeçlerde de geçerli...
Örneğin az konuşan Eczacıbaşı ailesi; şu an-
daki durumun iyi olduğunu, ancak gelen fırtınayı
görmek gerektiğini söyledi. Haber şu:
Eczacıbaşı, durum mükemmel dedi!
Son örnek Kemal Derviş’ten. Verdiği uzun rö-
portajda, mimarı olduğu ekonomi programının
iyi uygulandığını söyledi, ancak reel sektörün ih-
mal edilmemesini, umudun sadece dışarıdan ge-
lecek parada aranmamasını istedi. Haber şu:
Kemal Derviş de ekonomiyi övdü!
Yukarıda verdiğimiz örnekler Başbakan’ın
çok sevdiği gazetecilik türünden yaptığımız bir
seçki. Tabii kimi yayın organları işin gerçeğini de
vermek durumunda kalıyorlar. İşte o an Baş-
bakan’ın tepesi atıyor:
“Türkiye’de kriz çıksın diye elini ovuşturanlar
var!”
Bir defa kriz el ovuşturmayla, dilemeyle, te-
menniyle gelmez!
Ama, gelmiş olan kriz, örtmeyle, herkesi sus-
turmayla, verilen demeçleri yarım göstermeyle
de gitmez!
Türkiye, ABD’deki krizi yeni yeni tartışmaya
başladı. Oysa geçen mart ayından beri Was-
hington hop oturup hop kalkıyordu. İlk kurtar-
ma martta 200 milyar dolarlık bir paketle baş-
lamıştı. Milat eylül değil, mart. O gün başlayan
çöküş usul usul, dünyanın üstüne abana aba-
na devam etti.
ABD ve AB ülkeleri, krizi aşmak için önce ağ-
zını açtı, sonra kesenin ağzını açtı. Konuşmak-
tan çekinmediler, suçlamaktan da! Hatta ABD’de
şu ikilem bile gündeme geldi:
CEO’ları hapse mi atalım, kurtaralım mı?
Baktılar ki, birinci seçenek çözüm değil; ken-
dileri için, kurtarmanın yollarını aradılar. Son bir
ay içinde Avrupa’da ve Amerika’da devletin, ke-
senin ağzını açıp verdiği para, 3 trilyon doları bu-
luyor. Bunun da çözüm olmaması halinde ne-
ler yapılabilir, açık-kapalı toplantılarda tartışılı-
yor...
Türkiye’de başta iş çevreleri ve onların tem-
silcileri olmak üzere olası kriz için önlem alınması
gerektiğini düşünenler ağırlıkta... Akla gelen ilk
önlem ise şu:
IMF ile yeniden!
Türkiye’nin halen sürmekte olan son IMF be-
raberliği 1998’deki yakın izleme anlaşmasıyla
başlamıştı. O beraberlik nur topu gibi bir 2001
krizi doğurdu. Krizi aşmak için çözüm olarak şu
benimsendi:
IMF ile daha sıkı beraberlik!
Şimdi bu beraberliğin neleri doğuracağını
tartışırken, iş çevreleri bir öneride daha bulu-
nuyorlar:
IMF ile daha daha sıkı beraber olsak! Türki-
ye’nin bugün yaşamakta olduğu daralma
2001’dekine benzemediği için çoğunluk “çok şü-
kür, o dönemdeki gibi bir krizimiz yok” değer-
lendirmesi yapıyor. Oysa gerçek şu:
2001’den çok farklı olarak, sinsi seyreden ve
kısa sürede sonlandırılamayacak uzun erimli kri-
zin içindeyiz!
Aman Başbakan duymasın!
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
“… Ben daha önce Karayalçın’ın CHP adayı ola-
cağını söylemiştim… Haklı çıktım...” diye konuş-
malar yapmaya başladı.
Kimi gazetelere göre Karayalçın’a da CHP lide-
ri Baykal’a da hodri meydan çekmiş!
Mantıktan yoksun kendini burnu Kafdağı’nda gö-
ren bir ifadeyle şöyle buyurmuş:
“… Ankara’dan aday olursam ve kazanırsam Bay-
kal ve Karayalçın siyaseti bırakacak mı?..”
Saçma sapan bir iddia mı desek, yoksa yük-
seklerde uçan burnu Kafdağı’nda birinin kel ala-
ka söylemi mi? Doğrusu siyaset mantığından
yoksun böyle bir söylem karşısında insan bocalı-
yor.
CHP ve Karayalçın Ankara Büyükşehir Beledi-
ye Başkanlığı’na doğru yönde yaklaştılar.
CHP geçen yerel seçimlerdeki sonuçlara bak-
tı; Karayalçın’ın kazanma şansını yüksek gördü.
Karayalçın’ı parti içinde büyükşehir belediye baş-
kan adaylığına hazırlanan kimi milletvekillerine
veya partililere tercih etti ve elbette doğru yaptı.
Bu, bir seçim. Ucunda kazanmak da var, yitir-
mek de. Baykal ve Karayalçın, Melih Gökçek’in ma-
halle aralarındaki iddialara benzeyen söylemlerine
neden kulak versinler, niçin ciddiye alsınlar?
Nitekim yanıtlama tenezzülünde bulunmadılar.
Kim olursa olsun insanlar oturduğu koltuğun ağır-
lığını bilmeli, yıllar sonra şehr-i komik bir kişilik ser-
gilemekten özenle kaçınmalı.
Gökçek, Karayalçın’ı bir önceki yerel seçimi yi-
tirmesine karşın yine aday olmasını “yenilen peh-
livan güreşe doymazmış” gibi fazla kullanıldığı için
artık modası geçen eski bir açıklamayla alaya al-
maya çalıştı.
Melih Bey bilmezlikten geliyor, halkın zayıf bel-
leğinden yararlanarak gerçeği sulandırıyor.
Oysa Karayalçın birleşmelerine gönül verdiği sol-
dan bir partinin attığı kazık sonucu geçen seçimi
yitirdi.
Şayet DSP, geçen yerel seçimde sol oyları böl-
mekten başka hiçbir işe yaramayan bir aday çı-
karmasaydı karşısına, Ankara büyükşehir beledi-
ye başkanlığına Gökçek değil, Murat Karayalçın se-
çilecekti.
O sıralarda oy gücü yüksek olan DSP (Bülent
Ecevit), CHP seçimi almasın diye karşı bir aday-
la sol oyları böldü. Karayalçın seçimi yitirdi.
Ne ki, sol oyların bölünmesine karşın yüzde
20’den fazla oy alarak!
Gökçek’in feryadının nedenini anlıyorsunuz, de-
ğil mi? Karayalçın’ın kişiliğine verilen oylarla CHP
oyları birleşince -yüzde 1-2 oyu olan DSP de bu
kervana katılma sağduyusunu gösterirse- Anka-
ra’nın Gökçek’ten kurtulması güçlü bir olasılık.
Geçen seçimde sol, kendi kuyusunu kazdı.
İşbaşına gelir gelmez Ankara’nın kent amblemini
iki minareli bir motifle değiştiren Gökçek’e başkenti
teslim etti...
Bu kez AKP böyle bir beleşe konamayacak!
Gökçek, Karayalçın’la uğraşmayı yeğlerken
AKP’den bir rakip, üstelik dinle imanı ve imarı bir
arada götüren hayli güçlü bir rakip çıktı karşısına:
RTE’ye hayli yakın AKP Keçiören Belediye Başkanı
Turgut Altınok!
Şimdi Gökçek’in şu soruyu yanıtlaması gerek-
mez mi: Şayet aday olur seçimi yitirirse kendisi ile
birlikte genel başkanı RTE’nin de siyaseti bıraka-
cağını ilan etmeye yüreği yetiyor mu?
Gökçek için bir başka tehlikenin çanları çalma-
ya başladı.
Kulakları ağır işitmiyorsa Gökçek’in, elinde bel-
geler olmadıkça konuşmayan Kemal Kılıçda-
roğlu’nun İzmir’deki sözlerini herhalde ya duymuş
ya da gazete haberlerinden öğrenmiş olmalı...
Ne diyor Kılıçdaroğlu: “Yakın bir zamanda Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’le ilgili
yolsuzlukları da gündeme getireceğim…”
Gökçek’e hesap sormanın, borç batağındaki An-
kara Anakent Belediyesi’ni Gökçek’in içine dü-
şürdüğü hazin durumu kamuoyunun artık öğren-
mesinin de tam zamanıdır.
İlkbaharın başlangıcı mart ayı, temizlik ayıdır. Ko-
nutlarda da, kentlerde de!.. ankcum@cumhuriyet.com.tr
C
İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI
adına İLHAN SELÇUK
Genel Yayõn Yönetmeni: İBRAHİM YILDIZ
?Yazõişleri Müdürleri: Mehmet Sucu, Güray
Öz (Sorumlu) ? Miyase İlknur (Ek Yayõnlar)
? Haber Merkezi Müdürü: Hakan Kara
Yayõn Kurulu: İlhan Selçuk (Başkan), Em-
re Kongar (Başkan Yardımcısı), Or-
han Erinç, Hikmet Çetinkaya, Şükran
Soner, İbrahim Yıldız, Orhan Bursalı,
Mustafa Balbay, Hakan Kara.
İstihbarat: Cengiz Yıldırım Eko-
nomi: Hasan Eriş Dõş Haberler: Öz-
gür Ulusoy Kültür: Egemen Ber-
köz Spor: Arif Kızılyalın Dü-
zeltme: Abdullah Yazıcı Bilgi-
Belge: Edibe Buğra
Ankara Temsilcisi: Mustafa Balbay Ahmet Rasim Sok. No:
14 Çankaya 06550 Ankara Tel: 0312 442 30 50 Faks: 0312
442 30 10 İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık, H. Ziya Blv.
1352 S. 2/3 Tel: 4411220, Faks: 4418745 Adana Tem-
silcisi: Çetin Yiğenoğlu, İnönü Cd. 5 S. Aksoğan İş H. Kat
1 Tel: 3631211, Faks: 3631215
İdare Müdürü: Hüseyin Gürer Mali İşler: Bü-
lent Yener Satõş: Fazilet Kuza Cumhuriyet Rek-
lam: Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür
Yardõmcõsõ: Nazende Pal Tel: (0212) 251 98 74 -75
/251 98 81 -82 Faks: (0212)251 98 68 Rezervasyon:
(0212) 343 72 74 Faks: 212 343 72 53
Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yeni Gün Haber Ajansõ Basõn ve Yayõncõlõk A.Ş, Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2. 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212)
343 72 64 Yaygõn süreli yayõn Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt İstanbul 19 EKİM 2008 İmsak: 5.47
Güneş: 7.13
Öğle: 12.56
İkindi: 15.55
Akşam: 18.27
Yatsõ: 19.46
/ IŞIL ÖZGENTÜRK
Başbakan hiç durma-
dan “Hamdolsun biz-
de işler iyi” dese de, iş-
lerin iyi olmadõğõ acõ-
masõz bir gerçek. Bazõ küçük so-
rular, içinde bulunduğumuz eko-
nomik durumu çok net açõklar. Ör-
neğin taksi şoförleri “Müşteri az,
iş yapmıyoruz” diyorlarsa, durum
ciddidir. En önemlisini geçenlerde
öğrendim.. içme suyu satõşlarõnda
yüzde 25 bir gerileme
olmuş. Türkçesi şu: İn-
sanlar artõk içme suyu
almõyor, klora rağmen,
risklerine rağmen mus-
luk suyu kullanõyor.
Bu, bir aile için ayda
en fazla yirmi liralõk bir
tasarruf.. demek ki, ora-
lara geldik.
Ancak ilk kez bu du-
rum beni korkutmuyor,
bizim bağõşõklõk siste-
mimiz krize fazlasõyla
alõşõk. Simit saraylarõnõn olduğu bir
ülkede daha fazla ne olabilir?
Bugün ekonomik krizden söz et-
mek yerine başka sözler söylemek
ve sormak istiyorum.
Daha önce de yazmõştõm, beni
Güneydoğu ve Doğu Anadolu böl-
gesinde en çok etkileyen görüntü-
lerden biri, her evden en az dokuz
çocuğun, ellerinde salça sürülmüş
bir dilim ekmekle sokakta patlamõş
bir topun peşinde koşturup durma-
larõdõr...
Gene aynõ bölgelerde doğum
yapmaktan hali mecali kalmamõş
annelerin (bir kadõn doğurganlõk dö-
neminde sağlõklõ dört doğum ya-
pabilir) yerine geçen henüz ergen
bile olmamõş kõz çocuklarõnõn be-
lirlenmiş kaderi benim yüreğimi en
çok acõtan gerçeklerden, görüntü-
lerden biridir.
Sonuçta bu kadar çok çocuğa ne
okul yetişir, ne de iş alanõ açõlabilir.
Bir zamanlar Türkiye,
doğum kontrolünü cid-
diye alan bir ülkeydi.
Sağlõk ocaklarõ aracõlõ-
ğõyla doğum kontrolü
öğretilir ve uygulamalar
yapõlõrdõ. Doğum kont-
rolü, rahmetli Vehbi
Koç’un da sürekli gün-
demindeydi. Hepimizin
bildiği gibi, niteliksiz
bir çoğunluk kontrol
edilemeyen bir güç gi-
bidir. Hiçbir işe yara-
maz.
Başbakan’õn, illaki üç çocuk ya-
põn dediği bir ülkede doğum kont-
rolü elbette en son sõralardadõr.
Ama Başbakan’õn sözlerine rağmen
bu nüfus planlamasõ her zaman-
kinden daha çok gündemimizde
olmalõdõr. Çünkü gereğinden fazla
çoğalan bir nüfusa ne kaynak yeter
ne de toprak...
Sivil toplum örgütlerinin en baş
işlerinden biri bu olmalõdõr. Baka-
bileceğin kadar çocuk!
Bugün bambaşka sözler söyleye-
ceğim demiştim, devam edelim. Bu
önerimi DTP’li milletvekillerinin
hemen ve acilen Mec-
lis’e taşõmalarõ gerek di-
ye düşünüyorum.
Biliyorsunuz, Türkiye
Cumhuriyeti sosyal bir hukuk dev-
letidir. Sosyal bir devlet, iş bula-
mayan yurttaşlarõna yeni iş sahala-
rõ açmakla yükümlüdür. Bu ne-
denle Güneydoğu’da yatõrõm yap-
mak için teşvik alan, sonra dört du-
var örüp teşvikin üstüne yatanlarõ
zamanaşõmõ filan dinlemeden ortaya
çõkarmak ve gerekli para cezasõnõ
uygulamak zorundadõr. Güneydo-
ğu bir batõk yatõrõm cennetidir.
Devlet bunu yapmõyor mu.. öy-
leyse oradaki çalõşabilir yurttaşla-
rõna, dolayõsõyla ailelerine işsizlik
yardõmõ yapmak zorundadõr. Bunu
sadaka biçiminde değil, bir hak
olarak onlara sunmak zorundadõr.
Türkçesi şu: “Ben buralarda iş sa-
hası açamıyorum; öyleyse size
yardım etmek zorundayım, çün-
kü ben sosyal bir devletim.”
Öte yandan bu para yardõmõnõn
mutlaka, ama mutlaka kadõnlara ya-
põlmasõ gerekmektedir. Çünkü ya-
põlan araştõrmalar göstermiştir ki, iş-
sizlik erkek yurttaşlarõmõzõn canõnõ
fazlasõyla sõktõğõndan içki ve kumar
onlarõn alõşkanlõklarõ haline gel-
miştir.
Evet, hemen her gün bir ailenin
dokuz ya da on çocuğundan birinin
dağa çõktõğõ ve PKK’nin bu ailele-
re para yardõmõ bilinen bir gerçek-
tir. Devlet iş sahasõ açõp çalõştõra-
madõğõ yurttaşlarõna acilen para
yardõmõ yapmalõdõr. Daha fazla ço-
cuk dağa çõkmadan.
isilozgenturk gmail.com
Neden Bunlar Yapılmaz?..
Halkevleri’ne ‘muhaliflik’ cezası
MAHMUT LICALI
ANKARA - Halkevleri’ne 1961 yõlõnda ve-
rilen “kamu yararına çalışan dernek sta-
tüsü”nün geri alõnmasõ için İçişleri Bakanlõ-
ğõ’nõn görevlendirmesiyle Mülkiye müfettiş-
leri tarafõndan hazõrlanan rapor Bakanlar Ku-
rulu’na sunulurken Halkevleri Merkez Yü-
rütme Kurulu (MYK) Üyesi Özgür Tüfekçi,
“Bakanlar Kurulu bunu aklına koymuş du-
rumda. Fakat Deniz Feneri Derneği’ne
ilişkin gerçeklerin öğrenilmesi bizim dos-
yamızın biraz ertelenmesine neden oldu” de-
di. Halkevleri MYK Üyesi Tüfekçi, 2006 yõ-
lõnda Mülkiye Müfettişleri tarafõndan Hal-
kevleri’nin denetlenmeye başlandõğõnõ be-
lirtti. Müfettişlerin bile kendilerine “Mülki-
ye müfettişleri dernek denetlemez” dediği-
ni kaydeden Tüfekçi, iki yõl içinde bütün şu-
belerinin de incelendiğini kaydetti. Denetle-
meler hakkõnda bilgi edinmek için Bilgi
Edinme Yasasõ’na başvurduklarõnõ belirten Tü-
fekçi, bunun sonucunda araştõrmanõn gizli ol-
duğuna ilişkin bir yanõt aldõklarõnõ söyledi. Tü-
fekçi, “Ama öğrendik ki: Rapor Mülkiye
müfettişlerince tamamlanarak Bakanlar
Kurulu’na sunuldu. Bakanlar Kurulu bi-
zim kamuya yararlı dernek statüsünü ge-
ri almayı aklına koymuş durumda” diye ko-
nuştu. Tüfekçi, 2006 yõlõnda başlayan soruş-
turmanõn Halkevleri’nin AKP’ye karşõ ülke ge-
nelinde başlattõğõ eylemlerin ve Başbakan Re-
cep Tayyip Erdoğan’a yönelik yumurta pro-
testolarõnõn hemen ardõndan gerçekleştiğine
dikkat çekti. Halkevleri’nin 2006-2008 yõlõ ça-
lõşma raporlarõ hakkõnda bilgi veren Halkev-
leri MYK Üyesi Serhat Savaş da düzenle-
dikleri panel, seminer gibi etkinliklere ülke ça-
põnda 17 bin yurttaşõn katõldõğõnõ, okuma
yazma kurslarõ verildiğini, gençlere yönelik
sportif faaliyetler yapõldõğõnõ, 1200 öğrenci-
nin çeşitli kurslardan yararlandõğõnõ kaydetti.
Ekonomi Servisi - Küresel fi-
nansal kriz dünya gündemindeki
yerini korumaya devam ediyor.
ABD Başkanõ George W. Bush, fi-
nans sektörünü kurtarma planõ çer-
çevesinde kullanõlacak ilk dilim
olan 250 milyar dolarõn nasõl har-
canacağõna ilişkin ayrõntõlarõ açõk-
larken ülkede yeni konut inşaatlarõ-
nõn beklenenden çok gerilemesi ve
IMF Başkanõ Dominique Strauss-
Kahn’la ilgili patlak veren aşk
skandalõ dünya krizi gündeminin or-
tasõna oturdu.
ABD’de yeni konut inşaatlarõnõn
eylül ayõnda, bir önceki aya göre
yüzde 6.3 oranõnda azalarak 817 bin
düzeyine gerilemesi de moralleri
bozdu. New York Borsasõ haftayõ
düşüşle kapattõ. Dow Jones endek-
si yüzde 1.41 (127 puan) azalarak
haftayõ 8.852 puandan, Standard &
Poor’s 500 Endeksi de yüzde 0.62
(5.88 puan) değer kaybederek
940.55 puandan kapattõ.
Bush, Beyaz Saray’daki açõkla-
masõnda sabõrlõ olunmasõ çağrõsõ
yaparak, “Bu çabalar, finans sis-
temini istikrara kavuşturmak ve
ekonominin toparlanmasına yar-
dım etmek yoluyla doğrudan
Amerikan halkına yarar sağlamak
için tasarlandı” dedi.
Wall Street’in haberine göre, IMF
Başkanõ Strauss-Kahn’õn kurumda
çalõşan Macar kökenli evli Piroska
Nagy ile girdiği gönül ilişkisi,
“Morgan, Lewis and Bockius
LLP” şirketince soruşturuluyor.
Soruşturmayõ yürüten yetkililer,
Strauss-Kahn’õn Nagy’ye ayrõcalõk
sağlayõp sağlamadõğõnõ araştõrõyor.
Gönül ilişkisini doğrulayan IMF
patronu, “Yetkilerimi asla kötüye
kullanmadım” dedi.
MAHMUT LICALI
ANKARA - Başkentte sendi-
kalar, sivil toplum örgütleri ve si-
yasi partilerin katõlõmõyla düzen-
lenen mitingde, “AKP’nin yol-
suzlukları ve zamları” protesto
edildi. Mitinge binlerce kişi ka-
tõldõ.
KESK Ankara Şubeler Plat-
formu ve TMMOB Ankara İl
Koordinasyon Kurulu tarafõndan
düzenlenen “Yolsuzluğa, yok-
sulluğa, zamlara, hak kayıpla-
rına, AKP’ye dur diyelim” mi-
tingi için katõlõmcõlar dün öğle sa-
atlerinde Sõhhiye Toros Sokak’ta
toplandõ. Sivil toplum ve demok-
ratik kitle örgütleri ile siyasi par-
ti üyelerinin katõlõmõyla oluştu-
rulan kortej, saat 13.00’te mitin-
gin gerçekleştirileceği alana doğ-
ru yürüyüşe geçti.
Kitle, “Zengin dostu, yoksul
düşmanı AKP’yi durduralım”,
“AKP’yi istemiyoruz”, “AKP
halka hesap verecek”, pankart-
larõnõ taşõdõ.
Mitingde bir konuşma yapan
KESK Ankara Şubeler Platformu
Dönem Sözcüsü Hasan Kara-
kaya, 2008 yõlõ başõndan bu yana
elektriğe yüzde 57, doğalgaza
yüzde 40, bakliyat ürünlerine ise
yüzde 63 oranõnda, Ankara’da
şehir içi ulaşõma ocak ayõnda
yüzde 12, ekim ayõnda da yüzde
13 zam yapõldõğõnõ anõmsattõ. Ka-
rakaya, şunlarõ söyledi:
“Biz akız pakız diye topluma
iyilik perisi gibi görünen
AKP’nin yöneticilerinin arka
arkaya çıkan yolsuzlukları, Ge-
nel Başkan Yardımcısı Şaban
Dişli’nin yolsuzluğa karışması
nedeniyle istifa etmek zorunda
kalması, bir diğerinin hayali
ihracatta adının bulunması, ar-
kasından Deniz Feneri davası,
AKP’nin adının yolsuzluklarla
anılır hale gelmesine neden ol-
du. Bu gelişmeler AKP’nin sa-
nılanın tersine pek de temiz ol-
madığını, kirli yüzünü ortaya çı-
karmıştır. Şimdi AKP’ye dur
deme zamanıdır” dedi.
DİSK Ankara Bölge Temsilci-
si Kani Beko da AKP’nin, “sa-
dece laiklik karşıtı eylemlerin
değil, yolsuzluğun, yoksulluğun
ve hak kayıplarının da odağı ol-
duğunu” söyledi. Konuşmalarõn
ardõndan binlerce kişi AKP logo-
sunun bulunduğu balonlarõ hep be-
raber patlattõ. Mitinge katõlanlar
daha sonra yanlarõnda taşõdõklarõ
kõrmõzõ kartlarõ havaya kaldõrarak,
AKP’ye, AKP’nin zamlarõna ve
yolsuzluklarõna “dur” dedi.
Başkentte ‘AKP’ye dur de’ mitingi
Bush
rahatlattı,
IMF
gerdi
İçişleri Bakanlõğõ ‘kamu yararõna çalõşan dernek statüsü’nün geri alõnmasõnõ istiyor
Yolsuzluk ve zamlara tepki gösterildiği eylemde binlerce kişi hükümeti protesto etti
Mitingde, AKP’nin sadece laiklik karşıtı eylemlerin değil, yolsuzluğun da odağı olduğu belirtildi.
TOBB Başkanõ, Türkiye’nin borçlanmaktan kurtarõlmasõ gerektiğini söyledi
‘Ülkenintalimatalmasızorumagidiyor’
TRABZON (Cumhuriyet)
- Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği (TOBB) Başkanõ Rifat
Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin
borç ve emir almaktan kurtarõl-
masõ gerektiğini belirterek “Be-
nim en çok zoruma giden,
ağırıma giden ülke olarak baş-
kasından talimat almak” dedi.
Trabzon Karadeniz Teknik
Üniversitesi’nde, “Dünyada-
ki Ekonomik Kriz ve Türki-
ye’ye Etkileri” konulu bir su-
num yapan Hisarcõklõoğlu, ül-
kelerin IMF ve AB’ye mahkûm
edildiğini belirterek “Olmaz
böyle bir şey. Ülkeyi borç al-
maktan, emir almaktan kur-
tarmak lazım, hedefimiz bu”
dedi. Türkiye’de, güçlü eko-
nomi ve kaliteli demokrasi ol-
mak üzere iki güçlü çõpa olma-
sõ gerektiğine işaret eden Rifat
Hisarcõklõoğlu, bu ikisinin bir-
birinden ayrõlamayacağõna dik-
kati çekti.
‘İhracat daralır’
“Hesap veremeyenin hesap
soramayacağını, bu durumda
da kaliteli demokrasi olma-
yacağını” anlatan Hisarcõklõ-
oğlu, ekonomik değerlendir-
melerde de bulundu. Hisarcõk-
lõoğlu, “Cari açığın finans-
manı problem, cari açığın fi-
nansmanını yapamadığımız
zaman Türkiye’de kriz olur”
diye konuştu. Küresel mali kri-
zin Türkiye’ye olasõ etkilerini de
sõralayan Hisarcõklõoğlu, ilk et-
kinin finasmanda yaşanacağõnõ,
ihracat pazarlarõnõn daralaca-
ğõnõ anlattõ.
İZMİR VE ANKARA BARO GENEL KURULU
Seçim heyecanõ
ANKARA/İZMİR (Cumhuriyet) - İzmir Barosu’nun
olağan genel kurulu dün Ege Üniversitesi Kampus Spor
Salonu’nda başladõ. Olağan genel kurulda Nevzat Erdemir
başkanlõğõndaki yönetim kurulunun iki yõllõk çalõşmalarõ
aklanmadõ. Bundan sonraki süreçte, genel kurul üyeleri
arasõndan oluşturulacak heyet, geçen iki yõldaki hesaplarõ
ve çalõşmalarõ inceleyecek. Seçimler bugün gerçekleştirile-
cek. Gelecek hafta sonu yapõlacak Ankara Barosu başkanlõ-
ğõ seçimleri öncesinde ise eski baro başkanlarõ Erdal Mer-
dol ile Sadık Erdoğan, Demokratik Sol Avukatlar ve Çağ-
daş Avukatlar’õn ortak adayõ Sami Kahraman’õ destekle-
diklerini açõkladõlar. Merdol ve Erdoğan, şimdiki Vedat
Ahsen Coşar yönetimini ise “gericilerle kol kola çalış-
mak ve ülke sorunlarıyla ilgilenmemekle” suçladõlar.
AKP DAVASININ GEREKÇESİAÇIKLANIYOR
‘Laiklik’vurgusu
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anayasa Mahkeme-
si’nin, üniversitelerde türbana serbestlik getiren anayasa de-
ğişikliğinin iptaline ilişkin kararõnõn gerekçesinde son dü-
zeltmeler yapõlõyor. Bu hafta açõklanmasõ beklenen ve 50
sayfayõ bulduğu belirtilen gerekçede, laikliğin anayasa deği-
şikliği ile değiştirilemeyeceğine vurgu yapõldõğõ öğrenildi.
2’ye karşõ 9 üyenin oyuyla alõnan iptal kararõ hakkõnda
ANKA Ajansõ’na bilgi veren mahkeme yetkilileri, “Gerek-
çede, laiklik ilkesini irdeledik. Laikliğin bir anayasa de-
ğişikliği ile değiştirilemeyeceğine vurgu yaptık. FP ve
RP hakkında verilen kapatma kararlarına atıfta bulu-
nuldu. Anayasa Mahkemesi’nin daha önce iki ayrı dava-
da verdiği kararların yanı sıra AİHM’nin verdiği karar-
lara da atıfta bulunuldu” görüşünü dile getirdiler.
Fotoğraf:NECATİSAVAŞ