Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ekonomi@cumhuriyet.com.tr
11 EKİM 2008 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13
CMYB
C M Y B
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
Küçülürken...
Krizin, en çok öngörebilmiş olanların bile itiraf
ettikleri gibi “Bekliyorduk ama bu kadar büyük
olacağını, derinleşeceğini asla öngörmemiştik”
boyutuna ulaşması, dünya çapında alınan on-
ca önlemden sonra, piyasaların her yerde
düşmeye devam etmesi, dünyanın her yerinde
paniğin reel ekonomiye, milyarların yaşamına
yönelmesine yol açtı. Bizde de en büyük ko-
rku, reel ekonomiye nasıl, ne boyutlarda yan-
sıyacağı üzerinden...
Sağduyu, vicdan sahibi olanlar şimdiden u-
yarıya başladılar: “Piyasaların krizi bir günde
reel ekonomiye yansımaz. Henüz ortada
ekonomik bir gerekçe yokken işyerlerinde üre-
tim düşürmek, işçi çıkarmak vicdansızlık olur”
diye. Reel ekonominin büyüklerinin örgütü
TÜSİAD’ın çıkışı kaygılı. Dünkü, TÜSİAD ile
Koç Üniversitesi’nin ortaklaşa düzenledikleri
“Küresel kapitalizmin geleceği” başlıklı ulus-
lararası toplantının başlığı bile kaygının boyut-
ları için işaret sayılabilir. Başkan Yalçındağ,
açılış konuşmasında, yüzyılın en büyük krizine,
Türkiye’nin 4.5 milyarlık cari açıkla yaka-
landığının, ihracatının odağı AB ülkeleri ile
Rusya’nın krizden en çok etkilenen ülkeler
olduklarının altını çizdi. Türkiye’yi, sağlıklı
değerlendirilemeyen büyüme yıllarının ardın-
dan, daha önceki küçülme tahminlerinin çok
üstünde bir küçülmenin beklediğini söyledi.
Zaten IMF, aynı gün dünya için, gelişmiş
ülkeler dahil, gelişmemiş ülkelerde daha fazla
olacağı varsayımı ile, hem bu yıla ait hem de g-
elecek yıla yönelik büyüme rakam tahminleri-
ni yarı yarıya düşürdü bile. Karamsarlar, içinde
Türkiye olmak üzere pek çok ülkede eksi
büyümeden söz açar oldular.
Küçülme sözcüğü, kapitalist düzende, işçi
çıkarmaları, üretimin düşürülmesi, işsizlik ile
eşanlamlı. 2002 krizinin işsizlik vurgunun
acısını unutamamış, nüfus artışı bağlantılı iş
yaratamamış ülkemizde, sokaktaki insanımızın
en iyi bildiği acı işsizlik değil mi? Kendisinin
ruhunu teslim ettiği bir işi olsa dahi, ailesinde
işten çıkarmanın tadını tatmamış, en azından
yeni yetişen genci işsiz kalmamış olanı var
mıdır?
En son en ciddi, TİK verileri üzerinden
yapılmış araştırma sonucuna göre, 2 milyon 237
bini resmi kayıtlarda yer almış, 3 milyon 891 bin
işsizimiz var. Çalışma çağı nüfusumuzun yüzde
23.7’si, yaklaşık her 4 kişiden birisi zaten kriz
öncesinden işsizdi. 2002 krizi sonrası, AKP ik-
tidarlarında, Erdoğan hükümetleri icraatları, IMF
reçeteleri uygulamalarında, yakalanmış kimi
büyük şanslar vardı. Halkın ağır bedel
ödemesinden sonra, krizlerin ardından kapitalist
düzende otomatiğe bağlanmış iyileşme
sürecine, dünya piyasalarının parlak yılları ek-
lenmişti. Kanlı petrolün önlenemez yükselişi ile,
piyasalarda gidecek yer arayan bol paradan
Türkiye’ye de önemli paylar düşmüştü. AB
ülkeleri, başta Rusya, ihracatta önemli pazarlar-
la, önemli yükselişler yaşanmıştı. Üst üste or-
talama yüzde 7’ler gibi çok parlak bir büyüme
sürecini yakalamıştık...
Gerçi reel ekonominin kimi çok anlamlı,
önemli verilerinin iyi gitmediği yolunda uyarı yap-
maya çalışan ekonomistlerimiz de vardı; çoğu-
nun gazetemizde de yer alan rapor ve u-
yarılarında, durmadan piyasalardaki pembe
tablonun, Türkiye’de işlerin iyi gittiği anlamına
gelmediği anlatılmaya çalışılıyordu. En çok or-
talama yüzde 7 gibi anlamlı büyümenin
Türkiye’de işsizlik sorununu çözmediğinin, is-
tihdamın artmadığının altı çiziliyordu. Büyüme
paralelinde iş yaratılamamasının üretimin mod-
ernize edilmesi ile açıklanamayacağı vurgu-
lanıyordu. İstihdam artmıyordu, çünkü
Türkiye’de üretiliyor görünen, ihraç edilen ürün-
ler giderek daha büyük oranlarda ithalata,
hazır ara üretimlere dayanır olmuştu. Pamuk üre-
timinden vazgeçmiş, kumaşını bile ithal eden,
tekstil ihracatı eğer yüzde 65’ler üstü ithalata o-
turmuşsa, bu iyi bir şey değildi. İhraç edilen o-
tomobilin kapı tokmağı bile ithal malı ise, o da
öyle. Ortalama yüzde 60’ları bulan oranlarda ithal
ürünlere oturtulmuş bir ihracat ürünü üretimi, iş-
sizliği ortadan kaldıramayan bir büyüme,
ekonomik gelişme olabilir miydi?
İşte cari açığı da çok büyüten, Türkiye’deki
gerçek üretime dayanmayan, ihracat, piyasalar
düzenine oturmuş bir büyüme, Türkiye’nin
düze çıkmakta olduğu anlamına gelmiyordu.
Şimdi de işsizlik yaramıza merhem olamamış bu
büyümenin hızla küçülmesinden, hatta belki de
eksilere dönüşme olasılığından söz ediyoruz.
Şairin cümlesindeki gibi, olursa, “felaketimiz olur,
ağlardık..”
Hani Başbakanı, Cumhurbaşkanı, ilgili bakan-
ları koro halinde, AKP iktidar kadroları; bu krizin,
2002 deneyimimizden, piyasalar krizinin bizi da-
ha hafif vurabileceğinden söze girerek, Türkiye
için bir şans olabileceğinden söz ediyorlar ya..
Krizden önce sigortalı işçi sayısına yaklaşmış iş-
siz sayısı olan bir ülkeden söz ettiğimizi unut-
madan, biz de “Evet Türkiye için yakalanmış bir
şans olabilir..” demek istemez miyiz? Şeytana
pabucunu ters giydiremez miyiz? Çok anlam-
lı rakamlarla büyürken, işsizlik sorununa çözüm
üretememiş, işsiz sayısını azaltamamış bir ülke
olarak, küçülürken işsiz sayısını azaltacak, is-
tihdamı büyütecek üretim koşullarını, mu-
cizesini yaratamaz mıyız?
soner@cumhuriyet.com.tr
RUSYA’DA 86 MİLYAR DOLARLIK ÖNLEM
Rusya Parlamentosu’nun aşağõ kanadõ Duma, krize karşõ ha-
zõrlanan ve değeri 86 milyar dolar olan iki önlem paketini onay-
ladõ. Paketlerde yer alan önlemler, dõş borçlarõnõ yeniden ya-
põlandõrmasõ gereken banka ve şirketlerin kullanabileceği 50
milyar dolarlõk bir fon kurulmasõnõ ve ikinci derecede alacaklarõ
olan Rus bankalarõna 950 milyar ruble (36.31 milyar dolar)
verilmesini içeriyor. Ayrõca, ABD ve Asya borsalarõndan ge-
len yüksek satõş haberlerinin Rus borsasõnda benzer bir krize
neden olabileceği kaygõsõ taşõyan Rus yetkililer, borsalarõn dün
açõlmamasõ kararõ aldõlar.
JAPONYA İLK KURBANI VERDİ
Küresel finans krizinde Japonya’nõn verdiği finansal kurban Yamamoto
adlõ sigorta şirketi olurken, hükümet 1990’lardan kalma bir banka
kurtarma yasasõnõ devreye sokarak küçük bankalara destek olmaya
hazõrlanõyor. Hükümet, küçük bankalarõ desteklemek için 100 mil-
yar dolarlõk bir fon oluşturmayõ tasarlõyor. Borsada işlem görme-
yen yaşam sigortasõ şirketi olan Yamamoto Co, 2.7 milyar dolar borç-
la iflas etti. Öte yandan Japonya, önceki gün IMF’nin, küresel finansal
krizden etkilenecek ülkelerin kurtarõlmasõ çağrõsõna destek vererek
yardõm etmeye hazõr olduğunu bildirdi. Japonya’nõn resmi döviz re-
zervleri 995 milyar, Çin’in ise 2 trilyon dolar civarõnda bulunuyor.
Aralarõnda belediyeler, çeşitli yardõm vakõflarõ ve polis teşkilatõnõn yar-
dõmlaşma sandõğõnõn da bulunduğu 100’ün üzerindeki kamu kuruluşunun
1 milyar sterlini aşan miktardaki parasõnõn İzlanda’daki iflas eden ban-
kalarda batmasõ, İzlanda ile İngiltere arasõndaki ilişkilerin iyice gerilmesine
yol açtõ. İngiltere Başbakanõ Gordon Brown, İzlanda’nõn İngiliz kurum-
larõnõn hesaplarõna garanti vermemesini tümüyle kabul edilemez ve hu-
kuk dõşõ bir tutum olarak değerlendirdi. İngiliz hükümetinin iflas eden İz-
landa Bankasõ Landsbanki olmak üzere İzlanda şirketlerine ait İngiltere’deki
değerleri dondurma yoluna gitmesini açõklamasõ üzerine İzlanda Başba-
kanõ Geir Haarde, bunun dostluğa sõğmayan bir tutum olduğunu söyledi.
‘Piyasa kâhini’ ekonomist Roubini kriz reçetesi hazõrladõ ve radikal önlemler önerdi
Ekonomi Servisi - Avrupa Sendikalar Konfede-
rasyonu’nca (ETUC) yapõlan açõklamada kapitalizmin
aşõrõlõklarõnõn, kendisini iflasõn eşiğine getirdiği ve ger-
çek ekonomi karşõsõnda tehdit oluşturmasõna neden ol-
duğu vurgulanarak, krizin, bir dönüm noktasõ olma-
sõ ve ekonomik politikalarda tam bir değişikliğe yol
açmasõ gerektiği kaydedildi. Avrupa’nõn 36 ülkesin-
de 60 milyon üyesi bulunan ETUC’un, küresel mali
krize ilişkin değerlendirmesinde, mali kapitalizmin ege-
men modelinin çökmeye çok yakõn olduğu görüşüne
yer verildi. Değerlendirmede, “Amerikan hüküme-
ti, bankalarını kendi akılsızlıklarının sonuçların-
dan kurtarmak için milyarlarca dolar parayı hal-
kın cebinden almaya çalışıyor. Açıkça söylemek ge-
rekirse bu ekonomik kriz, Wall Street, Londra ve
diğer büyük ekonomik merkezlerin pervasızlığı ve
açgözlülüğü sonucu meydana gelmiştir” denildi.
Değerlendirmede, bir daha asla vatandaşlarõn öde-
dikleri vergilerin, üst düzey yöneticilerin aldõklarõ çok
büyük paralar ve ikramiyeler için kullanõlmamasõ, his-
sedarlarõn kârõnõn, şirketlerin yegâne amacõ olmama-
sõ gerektiği belirtildi.
YÜZDE 7.7 DÜŞTÜ
Panik
İMKB’ye de
sıçradı
Ekonomi Servisi - Küresel çapta alõ-
nan önlemlerin dünya ekonomisinin
durgunluğa girmesini önleyemeyeceği
korkusuyla dünya borsalarõnda yaşanan
panik İstanbul borsasõna da sõçradõ. İs-
tanbul Menkul Kõymetler Borsasõ’nda
(İMKB) işlem gören hisse senetleri
günlük bazda ortalama yüzde 7.72
oranõnda değer yitirdi.
Böylece Bileşik Endeks 22 Ağustos
2005 Pazartesi gününden bu yana ilk
kez günü 28.000 puanlõ sevilerden ta-
mamlamõş oldu. Endeks en son 22
Ağustos 2005 günü kapanõşta 28.951
puan olmuştu. İMKB Ulusal 100 En-
deksi, ikinci seansta 532.97 puan dü-
şerek 28.495 puandan kapandõ. Hisse
senetlerinin ikinci seanstaki ortalama
değer kaybõ yüzde 1.84 oldu. İlk se-
anstaki 1.849 puanlõk düşüş dikkate
alõndõğõnda, Borsa endeksi günün ta-
mamõnda 2.382 puan geriledi. Hisse se-
netleri günlük ortalama yüzde 7,72
değer yitirdi.
İMKB’de önceki Cuma gününe gö-
re haftalõk kayõp yüzde 17,53, 2007 so-
nuna göre kayõp yüzde 48,69 olarak ger-
çekleşti.
Bileşik faiz, 20.06’dan yüzde 20.71’e
çõkarken gün içinde 1.44 YTL’ye çõkan
dolar daha sonra 1.42 seviyelerine ge-
riledi.
Uzmanlar, yüksek borçlanma mali-
yetlerinin ve yavaşlayan tüketici har-
camalarõnõn, oto üreticisi, sigorta ve
enerji şirketlerinin kredi krizinin bir
sonraki kurbanlarõ olacağõ yolundaki
endişeleri artõrdõğõnõ savunuyor.
ABD’de enerji ve otomobil üretici-
lerinin zor duruma düşeceği endişesi-
nin mevcut krizi daha da derinleştire-
ceğini vurgulayan uzmanlar İMKB
için teknik olarak bakõldõğõnda en-
dekste desteğin 29.700, 28.200, di-
rencin 31.400, 32.500 seviyesinde ol-
duğunu belirtiyor.
Ekonomi Servisi - RGE Monitor adlõ
kuruluşun başkanõ ve New York Üniver-
sitesi ekonomi profesörü olan Nouriel
Roubini RGE’de yayõmladõğõ makale-
sinde krize karşõ alõnmasõ gereken ön-
lemleri sõraladõ. Bu önlemlerin küresel bo-
yutta alõnmasõ gerektiğini ancak sorunun
ciddiyeti ve ülkelerin elindeki ola-
naklarõn gösterdiği farklõlõkla-
ra göre uygulamada bazõ de-
ğişiklikler olabileceğini
söyledi. Reuters’õn habe-
rine göre Roubini’nin
önlemlerin arasõnda şun-
lar yer alõyor:
Küresel boyutta
ve gecikmeden uygu-
lanmak üzere, ortala-
ma en az 150 baz puan
olmak üzere ikinci bir fa-
iz indirimi yapõlmasõ.
Tüm mevduatlara ge-
çici olmak üzere toptan gü-
vence getirilirken, borçlu şir-
ketler arasõnda durumu daha iyi olan-
lara öncelik verilmesi.
Borcunu ödeyemeyen ailelerin borç
yükünü acilen hafifletmek için tüm haciz
kararlarõnõn geçici olarak askõya alõnma-
sõ.
Hükümetlerin, bayõndõrlõk projeleri,
altyapõ harcamalarõ, işsizlik ödenekleri, dü-
şük gelirli ailelere vergi iadesi ve kay-
naksõz kalmõş kamu ve yerel yönetim ku-
rumlarõnõ kapsayacak büyük çaplõ bir fi-
nansal canlandõrma paketi oluşturmasõ.
Bankacõlõk sorunlarõnõn çözümü için,
yetersiz kaynaklarõn önceliklere göre da-
ğõtõlma tercihlerinin yapõlmasõ, finans
kurumlarõnõn kamu kaynaklarõyla yeniden
sermayelendirilmesi ve zor durumdaki ai-
leler ve borçlularõn borç yükünün az-
altõlmasõ.
İş dünyasõnõn sağlam ku-
rumlarõna kamu kredisi sağ-
lanmasõ.
Cari fazlasõ olan ve
borç veren konumundaki
ülkeler ile cari açõk veren
borçlu ülkeler arasõnda,
açõklarõn düzenli olarak
finanse edilebilmesini ve
alacaklõ ülkelerdeki cari
fazlanõn, bu tür dengesiz-
liklerin düzeltilmesinden
doğacak sorunlarõ önlemek
amacõyla yeniden yönlendiril-
mesini kapsayan anlaşmalar ya-
põlmasõ.
Roubini, eşgüdümlü olmasõ gerektiği-
ni belirttiği bu radikal önlemler yerine ge-
tirilmediği takdirde, piyasalarõn çökece-
ğini, küresel ve sistemik bir finans çö-
küntüsü yaşanacağõnõ ve küresel bir dep-
resyonun ortaya çõkacağõnõ söylerken,
karar için IMF ve Dünya Bankasõ yõllõk
toplantõlarõnõn, en uygun zaman olduğu-
nu da belirtti.
İNGİLTERE VE İZLANDA KRİZLE GERİLDİ
ETUC: Kapitalizmin çöküşü yakõn
Krizi önceden gören ekonomistlerden Nouriel Roubini, cari
fazlasõ olan ve borç veren konumundaki ülkeler ile cari açõk veren
borçlu ülkeler arasõnda, açõklarõn düzenli olarak finanse
edilebilmesini sağlayacak anlaşmalar önerdi.
Önlemlerin yetmeyeceği ve krizin derinleşeceği endişeleri piyasalarõ vurdu
Küreselleşme ve kapitalizmin artõk küfür
gibi algõlandõğõnõ söyleyen Harvard Üni-
versitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi
Jeffry Frieden “Bu noktaya gelmesinin so-
rumlusu Bush yönetimi” dedi. ABD’de 5
yõldõr uygulanan politikalarõn kriz yarattõğõ-
nõ söyleyen Frieden, kapitalizmin geldiği nok-
tayõ şöyle özetledi:
“Popülist politikalarla tüketimin pom-
palandığı ABD’de üretilenden çok daha
fazlasının tüketilmesinin bir yerde patlak
vereceği açıktı. Bush yönetimi vergi indi-
rimleri ile mali açığı arttırdı ve üretti-
ğinden fazlasıyla refah içinde yaşayan
bir toplum yarattı. Ancak kapitalizm
90’lı yıllardan sonra ülkenin en zenginle-
rinin kazandığı bir sistem haline dönüştü.
Özellikle çokuluslu şirketler ve bu şir-
ketlerin CEO’ları çok ciddi kazançlar sağ-
ladı. Kapitalizm gelir dağılımı adaletsiz-
liğini fevkalade arttırdı. Artan gelir ada-
letsizliği, halkın büyük bir kesiminin ka-
pitalizmi ve küreselleşmeyi küfür gi-
bi algılamasına neden oldu. Bu
sistemden yararlanmayan ke-
sim, şimdi yaşanan krizin fatu-
rasının kendisine çıkarılma-
sından şikâyetçi. O nedenle
kapitalizm dünyanın her ye-
rinde sosyal politikalarla top-
lumun diğer kesimlerin de
kazanç sağlayacağı şekilde
desteklenmeliydi. Küresel-
leşmenin 1. aşaması 1. Dün-
ya Savaşı’yla çökmüştü. İlk
çöküşü, uluslararası işbirliği
ile aşıldı. Şu anda küresel-
leşmenin 2. aşamasındayız
ve ve bu kriz de ülkelerin
ciddi ve kararlı işbirliği ile aşılabilir.”
‘Krizin sorumlusu Bush yönetimi’
Zenginler elini cebine atsõn
Ekonomi Servisi- Dünya eko-
nomisinde yaşanan kriz ardarda
açõklanan kurtarma paketleri, mer-
kez bankalarõnõn para pompala-
malarõ ve hatta eşzamanlõ faiz in-
dirimlerine rağmen şiddetlenmeye
devam ediyor. Atõlan adõmlarla
yatõşmayan piyasalarda dün ciddi
bir çöküş daha yaşandõ ve küresel
finans dalgasõ dünya borsalarõnõ ka-
vurdu.
Küresel çapta alõnan önlemlerin
dünya ekonomisinin durgunluğa
girmesini önleyemeyeceği korku-
su dalga dalga yayõlarak tüm dün-
ya borsalarõnõ sardõ. Avrupa bor-
salarõ, ABD borsalarõnõn önceki
günkü kayõplarõnõ izleyerek dün
yüzde 9’u aşan kayõplarla açõldõ.
Dow Jones’daki kayıp
yüzde 8
Avrupa borsalarõnõn ardõndan
ABD borsalarõ da dün küresel re-
sesyon endişeleriyle güne yüzde
7’yi aşan kayõplarla başladõ. New
York Borsasõ’nda Dow Jones en-
deksi yüzde 8 düşüşle, Standard &
Poor’s 500 endeksi yüzde 7 ve
Nasdaq Bileşik Endeksi de yüzde
5’den fazla düşüşle güne başladõ.
ABD’deki olumsuz hava Avrupa
borsalarõndaki panik havasõnõ te-
tikleyince, İngiliz FTSE 100 en-
deksinde yüzde 9, Alman DAX
30 Endeksi yüzde 10, Fransõz CAC-
40 endeksinde yüzde 11’lik düşüş
görüldü.
Endonezya Borsasõ önceki gün-
kü büyük değer kayõplarõ ardõndan
dün açõlmazken, Rusya borsalarõ da
krizden daha az etkilenmek ama-
cõyla dün açõlmadõ.
Borsalardaki hava petrol fiyatla-
rõnõ düşürdü. Küresel büyümenin
yavaşlayacağõna ilişkin beklentilerle
petrol fiyatlarõnda düşüş sürdü.
ABD ham petrolünün varil fiyatõ 79,
Brent petrolü de 77 dolara geriledi.
Kriz zamanlarõnda güvenli liman
olarak görülen altõnõn ons fiyatõ yüz-
de 2 artõşla 931 dolara kadar çõktõ.
Kuyunun dibi yok
Avrupa borsalarõnda dün
yüzde 11’e yakõn kayõplar
görülürken, ABD borsalarõ
da küresel resesyon
endişeleriyle günü yüzde
7’yi aşan kayõplarla
karşõladõ. Endonezya ve
Rusya, çareyi borsalarõ
kapamakta buldu.
BORSALAR KAPALI
7 ülkede
işlemler askıda
Halen en az yedi ülkede bor-
sada işlemler askõya alõnmõş
durumda. Bu ülkeler; Rus-
ya, Avusturya, İzlanda, Ro-
manya, Ukrayna, Brezilya
ve Endonezya. Amerikan
hükümetinin devasa kur-
tarma planõ ve belli başlõ
Merkez Bankalarõnõn faiz
indirimleri de piysalardaki
çekingenliği gidermiş gö-
rünmüyor.
Kredi piyasasõnda sõkõşõklõk
devam ederken korkulan
durum, işten çõkarmalarõn
iyice artmasõ ve küresel bir
resesyona girilmesi. Finans
uzmanlarõ, ABD hükümeti-
nin, İngiltere’de olduğu gi-
bi, ülkedeki bankalarõn his-
selerini devralabileceğini
ve böylece bankalarõn ye-
niden piyasaya borç ver-
meye başlayabileceklerini
söylüyor.
ABD Başkanõ George Bush
ise ülkesinin piyasalarda
güveni tesis etme yolunda-
ki çabalarõnõ sürdüreceğini
söyledi.
Ellerinde bunun için birçok
araç olduğunu belirten
Bush, ekonomik sorunlarõn
çözümü için bu araçlarõ yo-
ğun şekilde kullandõklarõnõ
vurguladõ. Beyaz Saray’da
gazetecilere bir açõklama
yapan Bush, mali piyasa-
lardaki çalkantõdan ise bü-
yük oranda “belirsizlik ve
kaygõ” havasõnõ sorumlu
tuttu.
Ne kurtarma
planı ne küresel faiz
indirimleri ne de merkez
bankalarının pompaladığı
paralar işe yaradı. Küresel
önlemlerin yetmeyeceği ve
krizin derinleşeceği
endişeleri piyasaları
vurdu.