25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 OCAK 2008 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 3 DİZİ 9 ADİL SERDAR SAÇAN ‘Örgütlü suçla mücadele edilmiyor’ dnan Oktar grubuna yönelik büyük bir operasyon gerçekleştiren eski İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlar ve Kaçakçılık Şube Müdürü Adil Serdar Saçan, devletin bu kişilere yönelik sessiz tutumlarına ilişkin “Türkiye’de kimse bunlara bulaşamıyor. Operasyon bile yapamıyor. Yapanların da başına ne geldiği ortada” dedi. Adnan Oktar kendisinin ve müritlerinin “Peygamberin ilk sahabeleri” olduğunu, kendisinin de mehdi olduğunu, müritlerinin “Seçkinler”i oluşturduğunu belirterek İslamı yeniden dirilteceklerini iddia ettiklerini belirten Saçan, Oktar’ın mafya benzeri bir şekilde örgütlendiğini söyledi. Saçan, “Eğer çeteli, örgütlü suçtan söz ediyorsanız savcıların derhal göreve gelmesi lazım. Bunlara operasyon yapan İçişleri bakanına, cumhuriyet savcısına, bunlara operasyon yapan şubenin müdürüne ve şubemdeki en alttaki memura kadar binlerce suç duyurusunda bulundular. Bu resmen kanunu kullanarak örgütlü bir şekilde, mafya gibi illegaliteyi kullanarak legaliteye giden bir yapıdır. Bunlar da böyle bir örgütlenme türü. Türkiye’de örgütlü suç ile mücadele yok ki” diye konuştu. Oktar’ın dini bilgisinin de bulunmadığını söyleyen Saçan, Harun Yahya takma adıyla piyasada bulunan kitapların da Adnan Oktar tarafından yazılmadığını iddia ederek “Kendi yazdığını iddia ettiği kitaplarını bir televizyon karşısında anlatsın bakalım. Ama bunu yapamaz. Çünkü o kitapları kendi yazmıyor. Hiçbir ilahiyat profesörü ile de karşı karşıya gelemez. Fatiha suresini bile bilmiyor. Aslında kitaplarına bakacak olursanız da İslam ile ilgili, din ile ilgili hiçbir şey yok. Adnan Oktar din hocası falan değil ki” diye konuştu. Sahte fosiller bilimsel değil ilim Araştırma Vakfı (BAV) tarafından metro duraklarına, alışveriş merkezlerine yerleştirilen “sahte fosiller”in hiçbir bilimsel gerçekliğinin bulunmadığına dikkat çeken genetik uzmanları ve biyologlar, halkın kandırıldığını vurguladılar. AKP hükümeti ve AKP’li belediyelerin desteğiyle “yüz milyonlarca yıllık taşlanmış fosil” adıyla müze vitrini gibi cam kutularda sergilenen sahte fosiller ile evrim kuramının çürütüldüğü ve Darwinizmin “materyalistlerin zihnindeki hayal ürünü bir senaryo” olduğu vurgulanıyor. B mı, iki kişi sahte fosil yaptı diye çökecek bir şey değil” dedi. Fosillerin gerçek olmadığını ve sahtecilik yapıldığını ifade eden Prof. Dr. Tolun, söz konusu fosillerin üniversite çevresindeki kafelerde, fotokopi dükkânlarında bulunmasının kabul edilemeyeceğini söyledi. Tolun, elde edilen bilimsel her türlü verinin evrimi kanıtlar nitelikte olduğunu belirtti. ‘Y Hacettepe Üniversitesi’nden biyolog Nihat APITLARI BİLİME AYKIRI’ ‘S Boğaziçi Üniversitesi’nden Genetik UzmaAHTE FOSİLLE EVRİM KURAMI ÇÖKMEZ’ A Sahte fosillerin metro duraklarında, alışveriş merkezlerinde sergilenmesine izin veriliyor. nı Prof. Dr. Aslı Tolun, Darwin teoreminin yalnızca fosile dayanmadığını, dünyadaki tüm bilim çevrelerince evrimin bir bilim olduğunun kabul edildiğini belirterek “Evrim kura Bozcuk, “Yaptıkları şey bilimsel ölçütlere uymuyor. Biz evrim derslerinde şunu anlatıyoruz: Birtakım organizmalar hızlı bir evrimleşme süreci geçirirken bazıları daha yavaş bir evrimleşme süreci geçirirler. Sonuç olarak, bütün organizmalar için şu anda yaşayanlar geçmişin çok küçük bir temsilcisi. İnsanına kadar. Çağdaş bir ülkede bunların yaşanması çok aykırı” dedi. Toplanan 120 bin kan örneğinin sonuçları aradan 9 yıl geçmesine karşın Türkiye’ye getirilemedi Kan sonuçları rehin kaldı A BD’de beyin cerrahı olarak çalışırken 1999 yılında küçük bir gazete ilanıyla lösemi hastası olduğunu belirten Dr. Oktar Babuna için uygun iliğin bulunması amacıyla başlatılan kampanya ile toplanan 120 bin kan örneğinin sonuçları aradan geçen 9 yıla karşın halen Türkiye’ye getirilemedi. Sağlık Bakanlığı yetkilileri, konuyla ilgili belgelerin Türkçeye dahi çevrilmeden gelişigüzel saklandığını belirttiler. Babuna için başlatılan kampanya ile on binlerce kişi kan vermek için sıraya girmiş, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Vakfı ile İstanbul Valiliği’nin yönetiminde yürütülen kampanyalarda Genelkurmay Başkanlığı’ndan üniversitelere kadar hemen herkes, genç doktorun hayatını kurtarmak için seferber olmuştu. Toplanan yüz binlerce kanın Türkiye’deki laboratuvarlarda incelenmesinin mümkün olmaması nedeniyle, kanlar ABD ve Almanya’daki laboratuvarlara gönderilmişti. Adnan Oktar olarak bilinen “Adnan Hoca” tarikatının kampanyanın arkasındaki “örgüt” olduğu iddiasıyla dönemin Sağlık Bakanı Osman Durmuş kampanyayı durdurmuş, Babuna’nın da aralarında bulunduğu 6 kişi gözaltına alınmıştı. LİK BANKASI İÇİN CİHAZ ‘YAZIŞMALAR TERCÜME DAHİ EDİLMEDİ’ C İTRİN YENİLİYORLAR’ ‘V Saçan, davanın Yargıtay tarafından bozulması üzerine yeniden yargılanacakları için vitrinlerini düzeltmeye çalıştıklarını, bu nedenle de medya kuruluşlarını ziyaret ettiklerini ifade etti. Oktar’ın sapkın yaşam tarzına ilişkin tüm bilgilerin doğru olduğunu ve kendi ifadeleri olduğunun altını çizen Saçan, “Daha sonra da işkence altında ifadelerinin alındığını söylediler. Böyle sapıkça bir olay ile ilgili neden ifade verdirelim ki? İlişki sırasında bir başka kişiyi de şahit olarak tuttukları hep kızların ifadelerinde var zaten. Şahit tutuyorlar. Bunlar İslamın neresinde duruyorlar. Anlamak mümkün değil. Bu işin maddi ispatı var. ‘Motorlar’ denilen cariyeler grubu. Bacılar ayarlayıcı başları. Adnan Hoca’nın yanında duran kişiler bir grup oluşturmuşlar. Maddi güçlerini de bir araya getiren bu gruba, girenler bu yapıdan da kolay kolay çıkamıyor. Yaptıkları her şey kayıt altında. Sadece yatak görüntüleri değil, her türlü illegal iş de kayıt altında tutulduğu için kolay kolay çıkamazlar, isteseler bile” dedi. İLİK BULUNDU AMA KAMPANYA SÜRDÜ sinde kurulacak kemik iliği bankası için toplanan bağışların “Adnan Oktar’a ulaştığı” gerekçesiyle 1999 Temmuz ayında kampanyaya el koydu. Ne gariptir ki, Sağlık Bakanlığı’nın kampanyayı durdurmasından kısa bir süre sonra ABD’de tedavi gördüğü M.D. Anderson Hastanesi’ne kontrole giden Babuna, 25 Eylül 1999 günü iyileşmiş olarak döndü. Yapılan kontrollerde kemik iliğinin tamamen temizlendiğinin belirlendiğini ifade eden Babuna, yaptığı açıklamada, “Doktorlar bunun mucize olduğunu söylüyor. İyi durumdayım” demecini vermişti. şarı sağlayarak kamuoyuna net açıklamalarda bulunmadı. Dönemin Sağlık Bakanı Dr. Osman Durmuş ise kampanya sırasında 100 binden fazla kanın yurtdışına kendi bakanlıklarının izni olmadan çıkarıldığını, bu kampanyanın dünyada bir benzerinin daha olmadığını ve bu nedenle kampanyaya karşı çıktıklarını söylemişti. Bakan Durmuş, “Türklerin genetik yapılarının araştırılacağı” yönünde bir açıklama yapmadığını da anımsatarak böyle bir şeyin mümkün olmadığını, Türkiye’de toplanan yüz binlerce kanın yurtdışına gönderilerek araştırılması olduğunu ve belki de iyi niyetli başlatılan kampanyanın birileri tarafından suiistimal edilebileceğine karşı çıktıklarını ifade etmişti. ağlık Bakanlığı, lösemi hastası Dr. Babuna’ya uygun iliğin ABD’de nisan ayı başında bulunduğunu, ancak kampanyanın hız kesmemesi için hazirana kadar kaİ Babuna için yurtdışına gönderilen kan Smuoyundan gizlendiğini ortaya çıkardı. Sağlık Bakanlığı, İÜ Tıp Fakültesi bünyeörneklerinin 105 bininin ABD’deki International Supporf for Bone Marrow Drives Ltd. Şirketi’ne (ISBMD), 15 bininin ise Almanya’daki Stefan Morsch Vakfı’na gönderildiğini, vakıfça testlerin Alman Kemik İliği Kayıt Merkezi (DKMS) adlı laboratuvarda yapıldığını ifade eden Sağlık Bakanlığı yetkilileri, test edilen kanların analiz ve test bedelleri üzerinde anlaşma sağlanamaması nedeniyle sonuçların halen Türkiye’ye getirilmediğini belirttiler. Bakanlığın kampanyaya ilişkin yetkisi bulunmadığını vurgulayan yetkililer ise 3.4 milyon dolarlık maliyetin de Babuna ailesi ve İÜ Tıp Fakültesi Vakfı’ndan talep edilmesi gerektiği konusunda ısrarlı. Kampanyanın arkasında Adnan Hoca grubunun olduğunun yönündeki iddialar, kampanyaya destek veren İÜ Tıp Fakültesi Vakfı’nın da kampanyadan çekilmesine neden oldu. Kampanya boyunca ortalama 160 bin kişiden alınan kanlardan 40 bini ile Türkiye’de, İÜ Tıp Fakültesi bünyesinde ilik bankasının oluşmasını sağladı. Geriye kalan 120 bin örnek sonucu ise umhuriyet’in sorularını yanıtlayan Sağlık Bakanlığı Hukuk Müşaviri Doç. Dr. Hasan Tunç, konuya ilişkin bilgi notları, belge ve dokümanların tercüme dahi edilmediğini belirtti. Kampanya sürecinin değişik birimler tarafından takip edildiği ve Sağlık Bakanlığı ile İSBMD olarak adlandırılan merkez arasında geçen önemli yazışma metinlerinin tercüme edilmediği ve konuyla ilgili bilgilerin tek bir dosyada toplanmamasının bugün araştırma yapma şansını da ortadan kaldırdığını söyledi. Olayın ardından İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden kampanyalarla ilgili protokoller, kampanya sorumluları, alınmış kan örneklerinin sayısı, gönderildiği yerler ve sonuçları hakkında elde edilen bilgilerin ve belgelerin örneklerinin istendiğini anımsatan hukuk müşaviri Doç. Dr. Hasan Tunç, “Dışişleri Bakanlığı’nca, söz konusu laboratuvarlarla vakıf arasında yazılı bir protokol bulunmadığını ve kampanyayı yürüten kişilerin ilgili kişilerle sözlü temas kurduklarının tespit edildiğini, Almanya’daki laboratuvarın zaman darlığı nedeniyle tahlilleri başka laboratuvarlarda yaptırdığını, bunların ücretinin vakıf tarafından ödendiğini, laboratuvara o tarihe kadar 500 bin DM ödendiği, 1 milyon DM’lik daha ödeme yapılması gerektiği ve ödeme yapılmadan tahlil sonuçlarının Türkiye’ye verilmeyeceğinin ifade edildiğini” söyledi. yurtdışındaki laboratuvarlarda “rehin” kaldı. Kampanyada toplanan yaklaşık 5 milyon doların büyük bölümü, Çapa’daki ilik bankası için cihaz alımına harcandı. Ancak, ABD’deki bir laboratuvar 95 bin örneğin sonuçlarını vermek için 3.4 milyon dolarlık bir faturayı Sağlık Bakanlığı’na göndermesine karşın, bakanlık ile laboratuvar arasında ödeme konusunda uzlaşılamaması nedeniyle sonuçlar Türkiye’ye gönderilmedi. ‘ADNAN HOCACILARI TANIMAYIZ’ D ‘K Eski DYP Genel Başkan Yardımcısı CeAN KAYBEDİYOR’ B Sağlık Bakanlığı olayın ardından bir AKAN DURMUŞ KARŞI ÇIKTI CUMHURİYET 09 K B İ T T İ lal Adan’ın şikâyeti üzerine bir çalışma başlatarak telefonları takip ettiklerini ve Adnan Oktar’ın ve müritlerinin kaldıkları “ibadet evi” adını verdikleri hücre evlerine yaptıkları operasyonlar kapsamında, İstanbul Emniyet Müdürü’nün telefon konuşmalarının detay dökümlerinin çıktığını, aralarında Mehmet Ağar, Meral Akşener, Fatih Altaylı gibi isimleri tehdit ettikleri kasetleri ve dokümanları bulduklarını belirtti. Adnan Oktar’ın para kaynağının ABD’den geldiğini ifade eden Saçan, konferanslara katılan kişilerin çoğunun Adnan Oktar’dan habersiz olduğunu, bu kişilerin adını kullanarak kendi reklamlarını yaptıklarını söyledi. Saçan’ın bir diğer ilginç tespiti şöyle: “Asıl mesele Adnan Oktar değil. Asıl mesele onun yanındaki grup. Adnan Oktar yalnızca bir figüran. Adnan Oktar, müritlerinin izni olmadan tuvalete bile gidemez. Zaten Adnan Oktar onları değil, onlar Adnan Oktar’ı bulmuşlar. Bacılar denilen grup, kendi düşüncelerine göre bir imam arıyorlar ve Adnan Oktar’ı buluyorlar. Kim kimin hocası, kim kimin müridi asıl buna dikkat etmek gerek. Bu çocuklar aslında kandırılmadılar. İşlerine geldi o düzen. Bunlar büyük bir ihtimalle kan kaybediyorlar. Çünkü aileler bunlara karşı bayağı zorlayıcı bir yol izlediler.” “Etik Kurul” oluşturdu. Ancak, kampanyanın perde arkasını araştırmak amacıyla kurulan Etik Kurul, çalışmalarında ba önemin İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı ve İÜ Vakıf Başkanı Prof. Dr. Faruk Erzengin ise Babuna kampanyasına destek vermelerinin nedenini “İÜ olarak amacımız Babuna’nın hastalığında kanların yurtdışına giderek tahlil edilmesi yerine ülkemizde ücretsiz yapılmasını sağlamaktı. Bu kanların bir tanesi o zamanlar 130 dolara yurtdışında tahlil ediliyordu. Biz bu işlemi ücretsiz yaptık. Adnan Hoca’yı ve ekibini tanımayız. Yapılan incelemeler sonunda üniversite olarak olayla bağımızın olmadığı da zaten ortaya çıktı” sözleriyle açıkladı. ‘Genetik şifre çözülmesi mümkün değil’ r. Oktar Babuna’nın babası Prof. Dr. Cevat Babuna, “Kampanyaya o zamanki Cumhurbaşkanımız, Başbakan, ordu mensupları ve güvenlik kurumları destek verdiler. Bir süre sonra Babuna kampanyası oldu. Televizyonlarda da kampanyadan günlerce söz edildi. İÜ kampanyaya laboratuvar desteği verdi, valilik de kampanyanın parasal yönüyle ilgilendi” dedi. Bakan Durmuş’un “Bu olay suiistimal ediliyor. Saadet zincirine benziyor, burnuma pis kokular geliyor. Alınan kanlar ile ABD’liler Türklere karşı biyolojik silah yapacak, genlerimiz bulunacak” gibi açıklamalar yapmasının yanlış olduğunu savunan baba Babuna, “Çocuklarımın arkadaşları olan Bilim Araştırma Vakfı’nın üyelerinin kampanyada gönüllü olarak çalıştığı tespit edilince biz bombardımana tutulduk. Bundan haberimiz yoktu ve bununla kampanyanın arkasında Prof. Dr. Cevat Babuna D ‘Adnan Hocacıların’ olduğu söylemleri ortaya çıktı. Ülkeye ihanet etmiş gibi gösterildik. Adnan Hoca’yı sevmem ama böyle bir kampanyada çalışanlar kimse, onlara çalışmayın da diyemem” dedi. ARALAR TEDAVİDE KULLANILMADI’ ‘P Kanların Türkiye’den giderken kimden alındığının bilinmediğini, bu bilgilerin Türkiye’de Çapa Tıbbi Biyoloji laboratuvarında saklı tutulduğunu ifade eden baba Babuna, kampanyadan toplanan paraların kan örneklerinin yurtdışına gönderilmesi sırasında kullanıldığını, onun dışında tek kuruşun hastalığın tedavi sırasında kullanılmadığını söyledi. Cevat Babuna, “Adnan Hoca’nın adının kampanyanın arkasında olabileceği iddialarının çıkmasının ardından savcılar harekete geçti. Bakan Durmuş bizi ve fakülteyi mahkemeye verdi. Dönemin İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Faruk Erzengin ‘Kampanyada bir kuruşluk suiistimal varsa kendimi fakültenin kapısına asarım’ dedi. Yapılan incelemeler sonucunda takipsizlik kararı verildi, dava açılmadı” açıklamasını yaptı. Cevat Babuna, uygun iliğin ABD’de nisan ayı başında bulunduğu, ancak hazirana kadar kamuoyundan gizlendiği iddialarını şöyle yanıtladı: “Uygun ilik ilk olarak Almanya’dan bulundu ama yan faktörler tutmadığı için nakil, daha sonra dokuları tutan Almanya’daki bir başka vericiden yapıldı. Ayrıca Bakan Osman Durmuş’un genetik şifrenin çözümüyle ilgili ne kadar bilgisi var, onu bilmiyorum. Bu tür araştırma şu anda dünyanın hiçbir yerinde yapılmıyor. Ayrıca böyle bir araştırma yapılmak istense Avrupa’da 4 milyon kadar Türk var. Kanlardan da şifrenin çözüldüğü iddia ediliyorsa, o zaman buradan yapmak daha kolay olmalı. Bunlar tamamen sanal şeylerdir. Kampanya sonrasında toplanan doku örneklerinden yararlananlar oldu. Kampanya ile küçük kemik iliği bankası kuruldu. Kampanya devam etseydi, bugün dünyanın en büyük kemik iliği bankası Türkiye’de kurulurdu.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle