28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 OCAK 2008 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr 15 SANATA BAKIŞ SELMİ ANDAK Yılın ilk konuklarının Oyuncak Müzesi’yle ilgili düşünceleri ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Meral Güneyman’a Virtüözlük Ödülü Müzik dünyasında uluslararası bir kariyere sahip olmuş bulunan piyanist Meral Güneyman B. Amerika’da kazandığı yeni bir başarı ile müzik ve basın çevrelerinin dikkatini ve övgüsünü tekrar elde etti. Amerika’da kaydedilen yeni bir albüm, piyanist Meral Güneyman’ın virtüozlük ödülü unvanı almasına yol açtı. Albüm Meral Güneyman ile birlikte ünlü bir müzisyen olan Dick Hyman’ın da adını taşıyor. Böylece Meral Güneyman adı Dick Hyman ile işbirliğinin ürünü olarak müzik dünyasında geniş bir ilgiye ve müzikbasın çevrelerinin övgü dolu yorumuna neden oluyor. Bu işbirliği ve albüm Carnegie Hall Salonu’nda verilen bir konserde sunuluyor. Gelen teklifler Yamaha Şirketi’nin, aynı zamanda bir süre önce yaşamını yitiren Ahmet Ertegün’ün ve Varner Müzik Grubu’nun katkılarıyla günümüzdeki duruma ulaşıyor. Albümde Meral Güneyman ile birlikte çalan piyanist Dick Hyman ayrıca film müzikleri bestecisi Emmy Ödülü sahibi... Meral Güneyman ve Dick Hyman ikilisinin bu albümü 2008 yeni yılının ilk Grammy ödüllerinin eseri oluyor. “En İyi Solo ve Grup Enstrümetal Jazz Albümü” kategorisinde yer alıyor... Albümün aldığı yorumlara bir göz atalım: Amerika’da birlikte geniş çerçevede ve pırıltılı bir desen çizen veya şelaleler romantizmini göz önüne seren ve dinleten bir başka piyano çiftini hayalde bile gerçekleştirmek çok zor. İngiltere’de yayımlanan yorumlara göre: Güneyman ve Hyman’a ait 20 parmak hiçbir Avrupa piyanistinin yapmayı düşüneceği bir kompozisyon değil. İnanılmaz derecede zor müzik... Bu statüdeki Avrupa piyanistleri modern pop çalmaya burun kıvırdıkları gibi, yapacak olsalar dahi kimse onları düşünmesin diye yaparlar. Geçmiş yılların birçok üzüntülü olayları ile politik ve kültürel herkes Amerikan müziğinin güzelliğini unutmuş durumda kalır.. Bu, dünyada hâlâ normallik ve güzellik olduğuna güven veriyor. Bu albümde yer alan eserler: Gershvin’in en sevilen 7 bestesinden düzenlenen Virtuozik Etüdler ve Doğaçlamalar, Modern Jazz Quartet’ten John Lewis’in Django Reinhardt için yazdığı klasik “Django”. 3 piyano rapleri ve Indiana varyasyonları... Meral Güneyman ve Dick Hyman Playful Virtuosity albümü müzik dünyamızın pazarlanmasında özgün bir sayfa açmıştır. Müzik yazarlarından Michael Tilson Thomas’ın bu albüm konusunda yazdığı yorumda: “Üstün çapta duygusal bir sanatçının olağanüstü bir çapta yorumladığı ancak, romantik ve ses getiren bir emeğin örneği” dediği albüm, günümüzde yer alan Philip Glass, Say Amen, SomebodyDVD, Rome Music from the HBO Series, Ali Farka Toure Vita Ry Gooder gibi yayınların içinde önemli bir yer alıyor. Defterdeki sürpriz!.. Osman Nar’ı, oyuncak trenlerin sergilendiği odaya girdiğinde görmeliydiniz! Ayhan Doğan, bu odayı Sakarya’dan getirttiği gerçek bir trenin pencereleri, kapısı, koltuklarıyla tasarladı... Anadolu’nun göllerinin, köprülerinin, tarlalarının, kasabalarının, dağlarının, insanlarının ardında akıp gittiği yorgun tren pencerelerinin çerçeve olarak kullanıldığı camekânlardaki oyuncak trenlere uzun uzun baktı Osman Bey... Sonra, Oyuncak Müzesi’nden ayrılırken şunları yazdı ziyaretçi defterine: “21 yıl boyunca Eskişehir TCDD fabrikasında memleketin dört bir yanına giden, çeken ve çekilen araçların üzerini boyadım, bilumum gösterge ve yazılarını yazdım... Emekli olduktan 18 yıl sonra burayı gördüm... O güzelim oyuncak trenler beni o günlere, emek verdiğim trenlere ve çocukluğuma götürdü... Bana çocukluğumu geri getirdiğiniz için çok teşekkür ederim...” 2007 yılının son saatlerini İstanbul Oyuncak Müzesi’nde geçirenlerden biriydi Osman Nar... Yılın son anlarını Oyuncak Müzesi’nde geçirenlerin yüzünde apayrı bir ışık olduğunu keşfettim. Geride kalan yılın hüznü ve yeni yılın sevincinin en güzel yaşanılacağı yerdir oyuncak müzeleri... Noel zamanı Nürnberg’de, Lizbon’da, Brüksel’de, Londra’da, Zürih’te hep yaşadım bu duyguları... Yaşarken de, ülkemde bu duygu denizinin dalgalanması için bir şeyler yapmam gerektiğini düşündüm... Ne mutlu bana ki, üçüncü kez insanlarımın yüzlerinde tanık oluyorum bu sevince... Güner Ünal da, eski yılı Oyuncak Müzesi’nde uğurlamanın ayrıcalığını bilenlerden... O da, ziyaretçi defterine şunları yazmış: “Bugüne kadar iki oyuncak müzesi gördüm. Diğeri Daniaz mı Allaha yalvarmıştım, hasta olayım diye...” Adını yazmayan bir ziyaretçinin şu duyguları, en güzel tanıtımın müzeyi gezenlerin tavsiyesi olduğu gerçeğini gözler önüne seriyor: “Uzak diyarlardan, Amerika’dan döndüm dört yıl sonra... Topu topu birkaç günlüğüne... Herkes burayı görmemi tavsiye etti. Geldim, gördüm. Daha önemlisi dedemi getirdim!.. Tek kelimeyle muhteşem.” Kocaeli’nden dört arkadaş Bu Şiddetin Neresindesiniz? Geçen pazar, “ölümün sırayı şaşırmadığı, çocukların gençlerin ölmediği bir yeni yıl” dileyerek bitirmiştim yazımı... Geçen yılın son günleriydi... İçimden bir ses bitsin artık şu uğursuz 2007 diye haykırıp duruyordu. Sanki yıl değişince, bütün bir yıla egemen olan şiddet sarmalı da ortadan kalkacaktı! Ne büyük yanılgı. Yeni yılın ilk günleriyle birlikte yeniden kana, şiddete bulandık! Hem de şiddetten en uzak kalınması gereken Diyarbakır’da! Ölüm yine sırayı şaşırdı! Terör önce öğrencileri vurdu! Diyarbakır’da patlayan bomba, geldi beni yurtdışında yakaladı / yaraladı. Uluslararası haber programlarında ikinci sıradaydı Türkiye’de dehşet saçan bomba. Birinci sırada, bir haftada yüzlerce ölüyle başı çeken Kenya! Bakmayın “kabile” ya da “aşiret savaşları” denmesine, seçim sonuçlarını protesto eden muhalefetin silaha sarılmasına.. şiddetin asıl kaynağı ekonomik uçurumdu. Kenya yeryüzünde en varlıklıyla en yoksul arasındaki uçurumun en büyük olduğu ülkelerden biri. En önde gelenlerinden biri. marka, Kopenhag’daydı. Bu müze Kopenhag ile kıyaslanamayacak kadar güzel ve kapsamlı.” ‘Süper bir müze’ USTA KLARNETÇİ İSTANBUL’DA İstanbul Oyuncak Müzesi’nin dünyadaki örnekleri arasında en iyilerinden biri olduğunu biliyorum... Ama, bu gerçeği ziyaretçilerin değerlendirmelerinden okumak, duymak ne yalan söyleyeyim hoşuma gidiyor; mutluluğum ülkem adına, İstanbul adına... Gülsu U. Law’ı okuyoruz: “Süper bir müze. Harika hazırlanmış ve düzenlenmiş. Lütfen tanıtımını daha fazla yapın. Herkesin görmesi gereken bir yer burası...” Oyuncak Müzesi’nin tanıtılması, varlığının duyulması için ben elimden geleni yapıyorum. Medyadaki duyarlı, aydın insanlar da yardımcı oluyorlar... Yeterli mi?.. Elbette değil... İstanbul Oyuncak Müzesi’nde sergilenen eserlerin insanlık tarihindeki önemi, müzenin tasarım açısından zenginliği, İstanbul’a ve Türki ye’ye kattığı değeri anlaması gerekenler ne yazık ki farkında değiller!!!... 2008 yılının ilk duygularını Işıl Mesut aktarmış ziyaretçi defterine: “Size ve size destek verenlere çok teşekkürler. Yüreklerinize, fikirlerinize, emeğinize sağlık. Bir kez daha anlara ve anlamlara götürdünüz bizi. En çok da, babaannenin, torununun uzay aracı için diktiği kılıfı sevdim. Çünkü tüm sevilenler özen ister. Dünyamızı hep güzelleştirin. Hayatın anlamını hep bize anlatın. Biz de durup düşünelim, hep anlamlar yakalayalım.” Serpil Cartel de, yeni yılın ilk konuklarından. Oyuncak Müzesi’ni çocuklarıyla birlikte gezdikten sonra şöyle aktarıyor duygularını: “Ağlamaklı bir mutluluk içindeyim. Çocukluğuma ait unuttuğum detayları hatırlayıverdim. Oyuncaklar arasında, hasta olduğumda ailemin ancak alabildiği plastik bebeği görünce çocuğuma anlatmak istedim ama anlamadı. O bebek bana alınsın diye Yeni yılın bu ilk yazısında, sizlere, Oyuncak Müzesi’nin ziyaretçi defterine yılbaşı öncesi ve sonrası yazılanları aktarmak düşüncesindeyken, defterin sayfalarını biraz gerilere doğru çevirdim... İyi ki çevirmişim!.. 63 yaşındaki Gökçen Ongan çıktı karşıma: “Toğaçım var ve hâlâ zaman zaman evin kapısındaki düzlükte çeviriyorum...” Derken, Tuba, Gülcan, Semra ve Gökhan’ın yazılarını okudum: “Öncelikle burayı bulmakta biraz zorlandığımızı söylemeden geçemeyeceğiz. Ama Kocaeli’nden kalkıp buraya gelmemize değdi. Bir an bile pişmanlık duymadık. Buraya kadar gelip sizi göremesek de bu oyuncaklara her baktığımızda ruhunuzu yanımızda hissettik ve de görmüş kadar olduk.” Oyuncak Müzesi’nin ziyaretçi defterinin sayfalarını çevirirken, Kocaeli’nden gelen dört arkadaşın beni görme konusunda yalnız olmadıkları gerçeği acı bir şekilde yüzüme vurdu!.. Müzeyi ayakta tutabilmek için gösteriler yapıyorum, toplantılara, kongrelere katılıyorum. Buradan elde ettiğim gelirle hem müzenin giderlerine katkıda bulunuyor hem de antika oyuncak almaya devam ediyorum. Bu nedenledir ki, ayda birkaç gün evimde olabiliyorum... Evet, Kocaeli’nden gelen dört kardeşim yalnız değiller!.. Çünkü bir sayfaya ziyaretçi defterini okuduğumu bilen biri şunu yazmış: “Babacım seni çooook seviyorum... Ilgın Akın”. Haber sıralaması Haberleri izliyorum: Kanallar değişiyor, diller değişiyor. Sıra hiç değişmiyor: Önce Kenya, Sonra Diyarbakır... Üçüncü sırada Pakistan: Benazir Butto’nun öldürülmesinden sonra timsah gözyaşlarıyla vatan millet nutukları arasında silahlı çeteler, çıkar ve iktidar düzenlerini sürdürmeye çalışıyor. Sırada sonraki haber: Filistin! Filistin’de El Fetih ve Hamas, silahları yine birbirine doğrultmuş! Daha çok öldürmenin bugüne dek hiçbir tarafa hiçbir şey kazandırmadığını unutmuşlar çoktan... Kardeş kardeşi vuruyor. Nereye kadar? Tükeninceye kadar! Memleketten uzak, haberleri izliyorum. “Haber”in ilk sıralara girmesi için daha çok şiddet içermesi gerek! (İmdaaaaaaaaaaaaaat ne korkunç bir dünya bu!) Diyarbakır ikinci sırada! Şiddet her yanda. Şiddet içimizde. Haber programı değişebilir, yayımlandığı ülke, kullanılan dil değişebilir. Ama değişmeyen şey şu: Sivil halkı hedef alan bu öldürmelerin, bu bombaların, kardeşine silah doğrultmanın, bu şiddetin, hiç ama hiçbir işe yaramadığını artık dünyanın anlamaya başlaması... Belki bir zamanlar terör, sesini duyurabilmenin bir yoluydu. Belki... Ama bu yol çoktan iflas etti. Terörden medet ummak boşuna! Dilerim Türkiye’de yaşayan her Türk ve her Kürt vatandaş da bu gerçeği görebilir. Şiddetin çözüm olamayacağının bilincine varır. Bilincine varmakla kalmaz, bu yoldan medet umanlardan hesap sorar. En azından ben terörün neresindeyim, ben bu şiddetin neresindeyim diye kendini sorgular. ??? 2008 yılının bu ilk pazar gününde dilimde, gönlümde, yüreğimde hep şu dizeler: “Yeni bir ülke bulamazsın, bir başka deniz bulamazsın. / Bu şehir arkandan gelecektir. Sen aynı sokaklarda /dolaşacaksın gene. Aynı mahallede kocayacaksın; / aynı evlerde kır düşecek saçlarına./ Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda. Başka bir şey umma” Cevat Çapan’ın Türkçe’siyle Kavafis’in “Şehir” adlı ünlü şiirinin gelip içime yerleşmesi boşuna değil. Şehrimden uzaktayım ve şehrimden uzakta en çok şehrimi düşünüyorum.... [email protected] Dergi, yeni yaşı onuruna yeni bir içeriğe ve anlayışa yöneliyor Andante 5 yaşında Vassilis Saleas, kardeşi Sarandis Saleas ile birlikte. (Fotoğraf: BERİL ZAMAN) ERSİN ANTEP Troia’da Vassilis ezgileri Kültür Servisi Mustafa Erdoğan’ın hazırladığı Troia projesinde çalışmaları yer alacağı için klarnet virtüözü Vassilis Saleas ve kardeşi Sarandis Saleas İstanbul’a geldi. Mustafa Erdoğan, Saleas kardeşlerle beraber Anadolu Ateşi merkez binasında önceki gün Anadolu Ateşi’nin yeni projesi Troia’yı anlattı. Film müzikleri yapan pan flüt virtüözü Gheorge Zamfir ve Civan Gasparyan’ın daha önce eşlik ettiği Troia projesine şimdi Vassilis Saleas ezgileri de eklenecek. Çocukluk yıllarında Yunanistan’ın Patras liman kentinde klarnet çalmaya başlayan Saleas, Troia’da kardeşi Sarandis Saleas ile beraber çalışacak. Erdoğan, Homeros’un İlyada ve Odysseia destanlarından yola çıkarak, Hitit kültürüyle yoğrulmuş Anadolu topluluğu oluşturmak istediğini söyledi. Mustafa Erdoğan ayrıca yüz dansçı ile her gün çalışmalara devam edildiğini ve projenin iki ay sonra İstanbul’da izlenebileceğini de açıkladı. Kültür Servisi Klasik müzik dergisi Andante, 31. sayısıyla 5. yaşını bitiriyor. Yeni yaşı onuruna yeni bir içeriğe ve anlayışa yönelen derginin yeniliklerinden biri, her sayısında bir yoğunçalar (compact disc / CD) armağan edecek olması. İlk armağan Cenan Akın ve Can Aksel Akın’ın daha önce herhangi bir yerde yayımlanmayan yapıtlarını içeren “Elden Ele” adlı kaydı. Derginin Genel Yayın Yönetmeni Serhan Bali; ülke gerçeklerini gözeten bir içeriğe yöneldiklerini, biriken eleştiri ve görüşleri dikkate aldıklarını belirtiyor. Çalgı sektörüne de önem vereceklerini belirterek gelecek sorulara, uzmanları aracılığıyla doyurucu yanıtlar verecekle rine inandığını vurguluyor. Gündemdeki besteciler, yorumcular, eğitimciler, yöneticilerle söyleşi ve yazılara ağırlık verileceğini; okuyucularının katkısına daha açık olacaklarını bildiriyor. Dergi, güncellenmesi yakında bitecek olan web sitesiyle (www.andante.com.tr) de yeni okuyuculara ulaşmayı ve geniş arşiviyle tüm okuyucularına daha iyi hizmet sunmayı amaçlıyor. Ocak ayının ilk haftasında abonelerine dağılacak olan Andante, dağıtımcı firmayla yaşanan anlaşmazlık nedeniyle diğer okurlarına ancak belli başlı kitabevlerinde ulaşabilecek. İnternet kanalıyla dergi istemek ve abone olmak içinse; [email protected] adresine yazmak gerekiyor. 15 Ocak’ta Ses Tiyatrosu’nda Nâzım Hikmet’in 106. yaşı kutlanıyor Kültür Servisi Büyük şairimiz Nâzım Hikmet’in 106. doğum günü 15 Ocak Salı akşamı saat 20.00’de Beyoğlu Ses Tiyatrosu’nda düzenlenecek etkinlikle kutlanacak. Nâzım Hikmet Vakfı’nın düzenlediği etkinliğe birçok sanatçı da katılacak. Esin Afşar, Onur Akın, Mazlum Çimen şarkılarıyla; Aslıgül Ayas piyanosuyla; Rutkay Aziz, Altan Erkekli, Taner Barlas, Tülay Bursa, Müslim Çelik, Turgay Fişekçi, Altan Gördüm, küçük İskender, Nur Sürer, Nevzat Şenol şiirlerle gecede yer alacak isimler. (0 216 556 98 00) İDSO’dan ‘Carmina Burana’ ? Kültür Servisi Alexander Rahbari yönetimindeki İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası önceki akşam Atatürk Kültür Merkezi’nde ‘Yeni Yıl Konseri’ verdi. Bütün salonun tamamıyla dolu olduğu konserde Carl Orff’un ‘Carmina Burana’sı seslendirildi. Gökçen Koray yönetimindeki İstanbul Avrupa Korosu’nun da yer aldığı konserin solistleri soprano Hülya Kazan, tenor Haser Tek ve bariton Tamer Peker’di. Konserin bitiminde müzikseverler dakikalarca ayakta orkestra, koro ve solistleri alkışladılar. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) ‘Münferit’ yoluna devam ediyor ? Kültür Servisi 44. Antalya Film Festivali’nin yarışma bölümünde yer alan Dersu Yavuz Altun’un ilk uzun metraj filmi “Münferit”, 19. Ankara Uluslararası Film Festivali’nin Ulusal Yarışma bölümüne seçildi. Başlıca rollerde Ali Erkazan, İdil Fırat ve Mahir İpek’in yer aldığı film Türkiye’de pek de denenmeyen bir tür, “kara film” üzerine sinema dilini kurmaya çalışıyor. “Münferit” 14 Mart’ta gösterime girecek. Orhan Kemal Suriye’de Kültür Servisi Türk edebiyatının değerli ismi Orhan Kemal’in “El Kızı” adlı kitabı Suriye’nin Al Mada Yayınevi tarafından yayımlandı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın TEDA Projesi kapsamında Abdülkadir Abdelli tarafından Arap diline çevrilen yapıt, Suriyeli kitapseverlerle buluştu. Önceki yılllarda, Suriye’de “Bereketli Topraklar Üzerinde” ve “Kaçak” adlı kitapları da yayımlanan Orhan Kemal’in “Müfettişler Müfettişi” kitabı da yayınevi tarafından yakında yayımlanacak. Ayrıca, Sait Faik’in doğumunun 100. yılı nedeniyle, Orhan Kemal’in onunla ilgili bir anısını anlattığı video kayıt Orhan Kemal Kültür Merkezi’nin internet sitesinde ve YouTube paylaşım sitesinde izlenebilir. (www.orhankemal.org) CUMHURİYET 15 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle