23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 OCAK 2008 CUMARTESİ 6 HABERLER 5 kişinin öldüğü saldırıda kullanılan düzeneğin Ankara’da bir araçta ele geçirilenle aynı olduğu iddia edildi Patlamayla ilgili 4 gözaltı MAHMUT ORAL CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU DİYARBAKIR Diyarbakır’da 5 kişinin ölümü, 6’sı ağır 68 kişinin de yaralanmasına neden olan bombalı saldırıyla ilgili olarak 4 kişinin gözaltına alındığı açıklandı. Patlamanın yol açtığı hasar gün ışığıyla belirginleşirken, yaşamını yitirenler de toprağa verildi. Diyarbakır’da Ergani yolu üzerindeki Devegeçidi mevkiinde bulunan 16’ncı Zırhlı Tugay Komutanlığı’nda görevli 46 subay ve astsubayı taşıyan sivil servis otobüsünü hedef alan bombalı saldırıyla ilgili soruşturma çok yönlü sürdürülürken, olaya ilişkin ilk kapsamlı açıklama Cumhuriyet Başsavcısı Durdu Kavak tarafından yapıldı. Sabah saatlerinde yazılı bir açıklama yapan Başsavcı Kavak, bombalı saldırıyla ilgili olarak 4 kişinin gözaltına alındığını belirtti. Kavak, saldırıda 16. Zırhlı Tugay Komutanlığı hizmetlerinde kullanılan servis otobüsünün hedef alındığını, aracın askeri personeli lojmana götürüşü sırasında yol kenarında park halinde bulunan kırmızı renkli araca yerleştirilen patlayıcının infilak etmesi sonucu olayın gerçekleştiğini anlattı. Saldırıda Cengiz Kaya, Rıdvan Süer, Melek İpek, Ferhat Mutlu ve Eren Şahin’in yaşamını yitirdiğini belirten Kavak, açıklamasında şunları dedi: “Patlamadan dolayı askeri servis aracı ile infilak eden aracın yanın da park halinde bulunan 5 sivil araç tamamen yanarak kullanılamaz hale gelmiş, 25 araçta, 5 apartmanın caddeye bakan cephesinde bulunan dairelerde ve altlarında faaliyet gösteren 14 işyerinde maddi hasar meydana gelmiştir. Meydana gelen patlama olayını gerçekleştiren şahısların tespiti ve yakalanmasına yönelik başlatılan çalışmalar neticesinde M.G, Z.K, S.K ve B.M. gözaltına alınmış olup, olayla ilgili olarak soruşturma ve incelemeler çok yönlü olarak yürütülmektedir.” Patlamanın ardından gece boyunca olay yerinde güvenlik kordonu oluşturan polis, sabahın ilk ışıklarına kadar ipucu topladı. Uzman ekipler, yerler de, yanan araçlarda ve çevreye saçılan yangın artıklarında bomba izi aradı. Gün ışığıyla birlikte bombanın yarattığı etki ve hasar da daha belirgin olarak görüldü. Bombanın patladığı yerden 100 metre kadar uzakta bulunan Dedeman Oteli’nin 13’üncü katının camları da kırıldı. Polise sınırsız arama izni Polis ekiplerinin ipuçlarını toplamasının ardından, bu kez bombaların hedefi olan otobüs ile yanan araçlar, çekicilere yüklenerek incelenmek üzere emniyete götürüldü. Diğer yandan soruşturmanın hızlı yürümesi için Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, emniyet birimlerine 20 Ocak’a kadar geçerli olmak üzere sınırsız arama izni verdiği bildirildi. Patlamada yaralanarak çeşitli hastanelerde tedavi altına alınanlardan 47’si, tedavileri tamamlandıktan sonra taburcu edildi. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırılan yaralılardan Serhat Kaya, Vedat Boran, Yasemin Turgut, Emre Öz, Remzi Alyalın, Kerem Ertem, Engin Taşkıran ve Recai Gürbüz’ün tedavilerinin sürdüğü, bunlardan 5’inin hayati tehlikesinin bulunduğu belirtildi. ANKA’nın haberinde Diyarbakır’daki bomba düzeneği ile Ankara Sıhhiye’de 11 Eylül 2007 tarihinde bir otoparkta bomba yüklü olarak ele geçirilen araçtaki düzeneğin aynı olduğu ileri sürüldü. Bir Siyaset Sosyoloğunun İç Çekişmeleri “Siyaset sosyoloğu” Sayın Nur Vergin’le geçen yılın son günü Vatan gazetesinde başlayıp dört gün süren dizi söyleşinin ilkini okuduğumda hayal kırıklığı ve öfke duymuş, sonrakilerle de aynı duygularım devam etmişti. Yazıya başlamadan önce, bu bilim insanımıza haksızlık edebilirim kaygısıyla, dört günlük dizi söyleşinin gazete kesiklerini önüme koydum ve kimi yerlerde satır altlarını çizerek tümünü bir kez daha dikkatle okudum. Genellikle ilk duygusal tepki olan öfke belki azalmış hatta geçmiş olabilir, fakat hayal kırıklığım daha da arttı... Çünkü Sayın Vergin’in söyledikleri baştan aşağı çelişkilerle dolu... Buna karşılık söyleşiyi yapan gazeteci arkadaşın daha sağlam ve tutarlı bir konumda olduğunu, sayın siyaset sosyoloğunu sorularıyla zaman zaman köşeye sıkıştırarak “iç çekişmeleri”nden söz etmeye zorladığını duyumsuyorsunuz... ??? Hangisinden başlamalı? Belki en doğrusu, bir yerden tutturup elden geldiğince sürdürmek... Sayın Vergin’e göre “burjuva yaşam tarzı İslamiyete aykırı değil”miş... Eğer rasgele söylenmiş bir söz değilse bu, yapıtlarından biri “Din,Toplum ve Siyasal Sistem” adını taşıyan bu siyaset sosyoloğumuzun, İslamın şu anda, aralarında bizimkinin de bulunduğu birçok “İslam ülkesi”nde oynadığı rolden habersiz olması gerekiyor. Burjuva yaşam tarzı İslamiyete aykırı değildir gibi bir söze, her şeyden önce İslamcılar güleceklerdir... Sayın Vergin’in “İslam” ve “İslamcı”nın iki ayrı şey olduğunu söyleyerek bu eleştiriyi geçersiz sayması beklenebilir. Bence asıl sorun da burada. Türkiye’nin, günlük yaşamdaki olağan biçimiyle İslamla hiçbir zaman sorunu olmadı. Sıkıntı yaratan, İslamın günlük yaşama müdahalesidir. Bugün ortaya dökülen, İslam değil İslamcılıktır. İslam, sadece günlük yaşamda değil, ülkenin tüm yönetiminde etkin olma çabasında. Sayın Vergin bunu görmüyor, ya da görmek istemiyor. İslami yaşam anlayışıyla burjuva yaşam tarzı arasında nasıl bir özdeşlik kurulabileceğini anlamak ise mümkün değil. ??? Yukarıdaki cümleyi şöyle bir açıklama izliyor: “Çünkü hayatın nimetlerinden faydalanmak İslama aykırı değil”... Burada da bütün sorun “hayatın nimetleri” kavramından neyin anlaşılıp anlaşılmadığında... Dindar kişiyle dindar olmayan arasında, yaşamak eğer sadece yiyip içmek, giyinip kuşanmak vb. türünden etkinlikler değilse, “hayatın nimetleri” kavramı üzerinde nasıl bir görüş birliği bulunabilir? En büyük “nimet”, insan olmanın en yüce erdemi; tutucu, öbür dünyacı, ölümü yüceltici, bu dünyada derinleşmeyi değil “öbür dünya”ya hazırlanmayı öneren ve buyuran dinsel düşünce karşısındaki özgür düşünme yeteneği değilse nedir? Dizi söyleşinin sonraki bölümlerinden birinde “Eğer içki yasaklanırsa Türkiye’de ihtilal çıkmaz.. Büyük çoğunluğun umurunda bile olmaz” denilmekte... “İçki yasağı” gibi bir kavramın burada ve böyle bir üslupla tartışılmasını bile gereksiz bulurum ve “ihtilal çıkmaz”, “büyük çoğunluğun umurunda bile olmaz” gibi cümleleri bir siyaset sosyoloğunun saptaması olmaktan çok, yaşama kültürü alanında olduğu kadar kendi toplumunun sosyal yapısı bakımından da cahil ve sorumsuz herhangi birinin saçmalaması olarak görürüm. ??? Sayın sosyolog “bütün dünyada din olgusuna karşı büyük bir rağbet” bulunduğunu, “insanların buna ihtiyaç duyduğunu” saptıyor... Fransa Cumhurbaşkanı’nın bile Fransa’da “pozitif laiklik” dediği yeni bir oluşum başlamasını önerdiğini bu saptayımına örnek gösteriyor. Ve modaya uyarak o da laikliğin yeniden tanımlanması gerektiğini dile getiriyor: “Benim dinle alakam yok demek değildir laiklik.” Laikliğin ne demek olduğu ve olmadığı yeterince açık. Açık olmayan ve açıklığa kavuşturulması gereken, (sayıları hiç de az olmayan ve özellikle de medyada pek çok örneği bulunan) Sayın Vergin gibilerin bireysel ve sosyal psikolojilerindeki sorunlar... Söyleşinin bir yerinde, içtenlikle, “bugünkü duygularımla beynim arasında bir sorun var…… bir iç çekişme var içimde” demekte... Bu gibi içsel çekişmeler, edebiyat erbabına yakışabilir... Çünkü onlar kahramanlarına bu sorunları tartıştırırlar ve bunu yaparken de ortaya bir sanat yapıtı koyarlar... “Siyaset sosyoloğu”na ise yakışmıyor... Sayın Vergin’in onca sempatiyle söz ettiği İslama gelince... Bu dinin bugün dünyada ve ülkemizdeki yorumcuları ve uygulayıcıları, her şeyden önce kadını ikinci sınıf insan olarak görmeyi sürdürdükçe (bu anlamda, kadının taşlanarak öldürülmesiyle cenaze namazında kocasının yanından kovularak aşağılanması arasında ben bir fark görmem); çapsız siyasetçilerin, tarikatçıların elinde bu din, anaokulundan üniversiteye kadar tüm eğitim ve öğretimin hümanist ve bilimsel kaynaklarını kurutarak çocuklarımızın ve gençlerimizin yaratıcı zekâsını, yaşama sevincini karartmaktan el çekmedikçe; bütün dünyada İslamın cehaletle, zorbalıkla, kan dökücülükle özdeşleşmesi sona ermedikçe; aydınlanma düşüncesiyle eğitilmiş ve bu anlamda “iç çekişmesi” bulunmayan kimselerin yaşamında, bu İslamın bir ritüel ve kültür unsuru olarak bile yer alması beklenemez... VAN’DA OPERASYON Açıklamalarda şiddetin her türlüsü kınanırken DTP’liler olayı ‘provokasyon’ olarak niteledi 50 kilogram patlayıcı ele geçirildi VAN / BURSA (Cumhuriyet) Diyarbakır’daki terör saldırısının ardından Van’da 50 kilogram, Bursa’da da yaklaşık 10 kilogram patlayıcının bulunduğu iki minübüs daha ele geçirildi. İki araçta da patlayıcıların yanı sıra çok sayıda bomba ve silah bulundu. İddialara göre, Diyarbakır’daki terörist saldırının ardından Ankara Emniyet Müdürlüğü 155 Polis İmdat Telefonu’nu arayan bir kişi “Diyarbakır’daki patlamadan dolayı arıyorum. Van Emniyeti de kana bulanacak. Kızılay’a da bomba atılacak” dedi. Bunun üzerine Ankara polisi Van ve diğer kentlere önlem alınması için bilgi aktardı. Gece 02.30 sıralarında Van Şabaniye Mahallesi’ndeki görevli polis ekipleri, kontrol yaparken plakasız bir minibüsü durdurmak istedi. Ancak dur ihtarına uymayan sürücü, ara sokaklara girerek kaçmayı başardı. Yaklaşık bir saat sonra araç Van Kalesi girişindeki yolun üzerinde terk edilmiş halde bulundu. Olay yerine gelen bomba imha uzmanları kontrollü bir şekilde yaklaştıkları aracın zulalarında 27 kilo 760 gram TNT, 16 kilo 450 gram PE A 4 plastik patlayıcı, 810 gram Peritonal, 10 kilo 115 gram Peritonal ve TNT karışımı, 47 adet F 1 model savunma tipi el bombası, 3 adet RGO savunma tipi el bombası, 37 adet el bombası tıpası, 10 adet elektrikli kapsül ele geçirdi. Olayla ilgili soruşturmanın sürdüğü bildirildi. Genelkurmay Başkanlığı, Bursa’nın İnegöl ilçesinde yapılan aramada ele geçirilen patlayıcıların 2 kilo 100 gram TNT, 4 kilo 130 gram C3, 2 kilo 580 gram C4 olduğunu bildirdi. Genelkurmay’ın internet sitesinde yer alan duyuruya göre araçta yapılan aramada 1 adet Kalaşnikof piyade tüfeği, 8 adet savunma tipi el bombası da ele geçirildiği belirtildi. Saldırıya STK’lerden tepki DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Diyarbakır’daki bombalı saldırı kentte nefretle kınandı. 55 sivil toplum örgütü ortak bir açıklama yaptı. Saldırıyı kınayan DTP milletvekilleri “Hedef olarak sivillerin seçilmiş olması çok derin provokasyon” dediler. Aralarında Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası, Ticaret Borsası, baro, tabip odası, insan hakları dernekleri gibi etkin kuruluşların olduğu 55 örgütün temsilcileri patlamanın meydana geldiği Selahattin Yazıcıoğlu Caddesi’nde ortak bir açıklama yaptı. Açıklamayı okuyan Diyarbakır Baro Başkanı Sezgin Tanrıkulu, saldırı kime ve hangi amaca yönelik olursa olsun ve kimden gelirse gelsin, şiddet ve vahşete karşı olduklarını vurguladı. 12 Eylül 2006’da Diyarbakır’da benzer bir saldırıda da 10 kişinin yaşamını yitirdiğini anımsatan Tanrıkulu, “O saldırının failleri de bugüne kadar yakalanmış değil. Başka saldırıların failleri de bulunamadı. Devlet bir an önce geçmiş saldırının ve bu saldırının faillerini ortaya çıkarmalıdır. Şiddet ve vahşet, sorunların çözümünde hiçbir zaman yöntem olmamalıdır” diye konuştu. DTP: Provokasyon Patlamada yaşamını yitiren öğrenci Eren Şahin’in annesi Oya Erolat, oğlunun tabutuna sarıldı. (Fotoğraf:AA) Cenazeler toprağa verildi DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Diyarbakır’da askeri servis aracının geçişi sırasında bir araca yerleştirilen bombanın uzaktan kumandayla patlatılması sonucu yaşamını yitiren 5 kişi toprağa verilirken, düzenlenen ceneza törenlerinde acı sahneler yaşandı.Patlamada yaşamını yitiren öğrenciler Eren Şahin, Melek İpek ve Ferhat Mutlu ile adliyede memur olarak çalışan Cengiz Kaya Diyarbakır’da, Rıdvan Süer (18) ise Ankara’nın Ayaş ilçesinde toprağa verildi. Eren Şahin. kır milletvekilleri Selahattin Demirtaş, Aysel Tuğluk ve Gültan Kışanak, Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici ile Batman Milletvekili Bengi Yıldız, Bağlar Belediye Başkanı Yurdusev Özsökmenler, Yenişehir Belediye Başkanı Fırat Anlı, Kayapınar Belediye Başkanı Zülküf Karatekin ile Dicle Belediye Başkanı Abdullah Akengin cami dışında bekledi. Şahin’in cenazesi, Şehitlik Mezarlığı’nda toprağa verildi. Cenazenin üzerindeki Türk bayrağının verildiği anne Oya Erolat, oğlunun mezarına karanfil atarken sinir krizleri geçirdi. DTP’liler cami dışında bekledi Diyarbakır’da bulunan Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in katıldığı Eren Şahin’in cenaze töreninde bazı DTP’li milletvekillerinin cami dışında beklemesi dikkat çekti. Ailesi tarafından Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi morgundan alınan Şahin’in cenazesi, Yenişehir semtindeki Berat Camisi’ne getirildi. Şahin için düzenlenen cenaze törenine Bakan Eker’le birlikte Vali Hüseyin Avni Mutlu, AKP Diyarbakır milletvekilleri, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, eski DEP milletvekili Selim Sadak ile çok sayıda yurttaş katıldı. Cenaze namazı sırasında, DTP Diyarba ‘Ben sana geldim, babacığım’ Melek İpek. Adliyede memur olarak çalışan Cengiz Kaya’nın cenaze töreninde ise kızı Merve Kaya ile yakınları sinir krizleri geçirdi. Baba Cengiz Kaya’nın, kızı merve Kaya’yı dershaneden almak için Selahattin Yazıcıoğlu Caddesi’ne gittiği sırada patlama meydana geldiği öğrenildi. İlköğretim son sınıf öğrencisi olan Merve Kaya babasının tabutuna sarılarak “Sen bana gelemeden ben sana geldim.. Babacığım.. Beni bırakıp nereye gidiyorsun. Canım Babacığım.. Dünyaların en iyi babası.. Ben seni yaşatacağım” diye feryat etti. Cengiz Kaya. DTP Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş, Diyarbakır milletvekilleri Aysel Tuğluk, Gültan Kışanak, Batman milletvekili Bengi Yıldız, Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici, genel başkanvekilleri ile Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir de Diyarbakır Havaalanı’nda açıklama yaparak saldırıyı kınadı. Demirtaş, “Hepimiz bu menfur saldırıyı şiddetle kınıyoruz, bu saldırıda hedef olarak sivillerinde seçilmesini derin bir provokasyon olarak nitelendiriyorum” dedi. Baydemir de tepkisini “Diyarbakır her şart ve koşulda barışa sahip çıkacaktır. İnsan haklarına, yaşam hakkına sahip çıkacaktır ama Diyarbakır asla şiddete ve karanlığa teslim olmayacaktır” diye dile getirdi. Tarım Bakanı Mehdi Eker de patlamanın yaşandığı yerde Vali Hüseyin Avni Mutlu ile incelemelerde bulundu. Basının sorularını yanıtlayan Eker, zarar gören esnafın zararlarının tazmin edileceğini belirterek şunları söyledi: “Özellikle Diyarbakır’da bu tür saldırıların olması nefretle karşılanması gereken bir durum. Ama bu ne terörle mücadelede ne de Türkiye’de hükümet ve devletin uyguladığı politikalarda herhangi bir değişikliğe yol açar. Türkiye’yi bir yandan demokratikleştireceğiz, reformlar yapacağız. Öte taraftan nasıl yapılması gerekiyorsa terörle mücadele edeceğiz. Vatandaşla teröristi kuşkusuz birbirinden ayırıyorum, ayıracağız ve ayırıyoruz. Uygulamalarımız bu yönde olacak. Böyle bir olayın tekrarlanmamasını diliyoruz.” ataol b?cumhuriyet.com.tr Faks: (0212) 343 72 64 ‘İSTİHBARAT ALINMIŞTI’ Erdoğan: Saldırı bekleniyordu EMİNE KAPLAN ANKARA Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır’da yapılan saldırıyı değerlendirirken “Böyle olaylar bekleniyordu, istihbarat alınmıştı” dedi. Erdoğan, dün partisinin merkez karar ve yürütme kurulu toplantısında Diyarbakır’daki bombalı saldırıyı değerlendirdi. Erdoğan, TBMM’den Kuzey Irak’a sınır ötesi operasyon yapılmasına ilişkin tezkere çerçevesinde yapılan operasyonların başarılı geçtiğini, terör örgütünün kendini ayakta tutmaya çalıştığını söyledi. Erdoğan bombalı saldırıyla ilgili olarak, “Terör örgütünün kendi varlığını ispat etmek için yaptığı saldırı olarak değerlendiriyorum” dedi. Gerekenin yapılacağını kaydeden Erdoğan, operasyonların sürdüğünü, hükümetin de ekonomik ve sosyal önlemler üzerinde durduğunu söyledi. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle