30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 OCAK 2008 CUMARTESİ 4 HABERLER Cumhurbaşkanı, protokol kurallarına aykırı olarak Suudi Arabistan Kralı’nın kaldığı otele gitmesini savundu DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Yasağı Koymak Kolay Uygulamak Güçtür “Yassah hemşehrum” uyarısıyla sık sık karşılaşmamış bir Türk vatandaşı yoktur. Bir şeyleri yasaklayarak sorun çözmek, azgelişmiş toplumların özelliklerinden biridir. Yasak çok olup hareket alanı daralınca, onların delinmesi de fazla olur. İmar mevzuatı ülkemizinki kadar yasaklarla dolu bir başka ülke bulmak olanaksızdır, ama bizimki kadar çarpık yapılaşmaya da, çok az yerde rastlarsınız. Bu yüzdendir ki, “Türk’ün yasağı üç gün sürer” denir. Üstelik çarpık demokrasimiz ve toplumsal düzenimiz ortaya garip bir durum çıkarmıştır. Demokratik çağdaş ülkelerde serbest olan şeyler bizde yasak, yasak olan şeyler ise bizde serbesttir. Tek yönlü sokaklara tersten girmek, arabasını istediği yere park etmek, kendi gürültüsünü fütursuzca başkalarına dinletmek çağdaş ülkelerde yasaktır, bizde ise, resmen olmasa bile, fiilen serbesttir. Düşünce açıklamak, ürettiği eserleri özgürce sergilemek, yargı kararı olmaksızın kimsenin karışmayacağı dernekler kurmak çağdaş ülkelerde serbesttir, bizde ise yasak... ??? Tütün mamullerinin kamuya açık alanlarda kullanılmasına sınırlama getiren yasa ise bunlardan biri değil. Bu tür kısıtlamalar, çağdaş ülkelerde de var, bizde de yakında başlayacak. Bilindiği gibi, tüttürme yasakları kimi mahaller için dört ay, kimileri için ise 1.5 yıl sonra yürürlüğe girecek. İlke olarak bu uygulamaya karşı değil, yandaş olduğumu dün gerekçeleriyle açıklamıştım. Ancak sorun sanıldığı kadar basit değil.. bir düzenleme yaparken, onun uygulanabilir olmasına da dikkat etmek gerek. Evet sigara ile ilgili yasaklamaların dünyanın her yerinde iki gerekçesi var; birincisi, pasif tüttürücü konumuna düşecek olanları korumak, ikincisi ise sigara kullanımını caydırarak, gelecekte nikotinsiz, dumansız bir topluma ulaşmak. Caydırıcılık konusunda, toplumsal seferberlikle bilinci arttırma ve ekonomik önlemler (tütün mamullerinin fiyatlarını arttırma) daha etkili sonuç verebilir gibi görünmekte. Nitekim Batı ülkelerinde sigara fiyatları bizdekinin çok üstünde. Ama bizde aynı yönteme başvurulmasından çekinilmesinin nedeni, fiyat artışının kaçağı arttıracağı korkusu. ??? Ceza hukukunda bir ilke vardır. Cezanın caydırıcılığı, onun ağırlığına değil, uygulanma olasılığının yüksekliğine bağlıdır. Yasaklar için de durum aynı. Şimdi ikisini yaşadığım üç örnek vereyim. Üç dört yıl önce Paris’ten hızlı tren ile güneye gidiyordum. Eskiden TGV’lerde sigara içilen ve içilmeyen vagonlar ayrılmıştı. Gara gelip trene bindim, tüttürmenin serbest olduğu vagon aradım, yoktu... Çarnaçar perona çıktım, pipomu yaktım, birkaç nefes çektim, vagonlardan birine daldım, yola çıktık. Bir de ne göreyim!.. Çoğu kişi fosur fosur tüttürmeye başladı, görevli memurlar da ses çıkarmıyorlardı. Eskiden, yalnızca izin verilen vagonlarda tüttürme serbestti. Şimdi ise hepsinde tüttürülüyordu. Fazla katı yasak, ters tepmişti. Bilindiği gibi ülkemizde devlet dairelerinde sigara içme yasağı bir süredir resmen yürürlükte, ama oralara gittiğimde görüyorum ki, işi başından aşkın memurlar, tüttürmeyi sürdürmekte. Yani yasak lafta kalıyor. Yasaklara kolay boyun eğip harfiyen uymakta titiz Almanya’dan bir örneği de, dünkü gazetelerde okudum. Yasağın çok katı olduğu Bavyera Eyaleti’nde, bir birahane sahibi “Bavyera Gastronomi” diye bir dernek kurmuş ve müşterilerine de üye kartları dağıtmış, onlar da derneklerde sigara serbestliğinden yararlanarak rahatça tüttürme olanağı bulmuşlar. Diyeceğim o ki, yasakları koyalım, ama uygulanabilecek nitelikte olmalarına da dikkat edelim. Yoksa maksat hasıl olmayacaktır. Gül’ün gerekçesi menfaat ? Gül, Cumhurbaşkanlığı görevine seçildikten sonra ilk kez bir televizyon programına konuk olarak gazetecilerin sorularını yanıtladı. Gül, Kral Abdullah’ın ayağına gitmesini ise “Türkiye’nin menfaat ve ilişkileri’’ gerekçesine dayandırdı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Suudi Arabistan Kralı’nı kaldığı otelde ziyareti nedeniyle kendisine yöneltilen eleştirilere yanıt verirken “Ben, burada Türkiye’nin menfaat ve ilişkilerine bakarım, dostluklara ve nezakete bakarım” dedi. Gül, Dışişleri Bakanı iken şerh koyduğu Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarını, Cumhurbaşkanı olduktan sonra “değişen şartlar” nedeniyle onayladığını söyledi. Gül, Cumhurbaşkanlığı görevine seçildikten sonra ilk kez bir televizyon programına konuk oldu. Gül, önceki gece TRT 1’de yayımlanan “Zirveden Bakış” adlı programda, Milliyet, Ra Reytingi çizgi film kuşağını geçemedi dikal, Türkiye, Star ve Zaman gazetelerinin Ankara temsilcilerinin sorularını yanıtladı. “ABD’nin PKK’ye karşı tavır değişikliğini farklı yorumlayanlar oldu? Sizin düşünceniz nedir’’ sorusu üzerine Gül, ABD’nin Türkiye’nin müttefiki, terörle mücadelede işbirliği yaptığı bir ülke olduğunu söyledi. “Terör tekrar tırmandığında maalesef işbirliğimiz gecikti tabii’’ diyen Gül, ABD’nin dikkatini çekmenin bazen zaman aldığını, ancak Türkiye’nin bunu başardığını ifade etti. FIRAT KOZOK ANKARA Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kendi seçtiği gazetecilerin sorularını yanıtladığı TRT 1’in “Zirveden Bakış” adlı programı izlenme oranlarında kurumu “hüsrana uğrattı”. Program, gelir ve kültür seviyesi yüksek A/B hedef kitlesinde ve toplamda, ilk 100 program arasına giremedi. Bu grupta, Kanal D’de yayımlanan “Kavak Yelleri” yüzde 13.30’luk reytingle birinci olurken, yine aynı kanaldaki “Annem” yüzde 12.10, “Kanal D Ana Haber Bülteni” de, 10.60 ile üçüncü oldu. Cumhurbaşkanı’nın gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunduğu gün TRT’nin Cumhurbaşkanı Gül, anayasa çalışmalarıyla ilgili bir soru üzerine, “Tavsiyem şudur; ne kadar büyük katılım, geniş katılım söz konusu olursa, ne kadar polemiklerden uzak çalışmalar yapılırsa o kadar iyi olur, netice başarılı olur’’ diye konuştu. Gül, daha önce şerh koyduğu YAŞ kararlarını, Cumhurbaşkanı olmasının ardından imzaladığının anımsatılması üzerine, “O zaman siyasi kimliğim çerçevesinde o fikirlerimi söyledim. Bugün Cumhurbaşkanı olduğum bu grupta en fazla reyting toplayan programı “Ana Haber Bülteni” oldu. Program, yüzde 1.80’lik reyting oranı ile 38. sırada yer aldı. Tüm hedef kitlede ise yine Kanal D’de yayımlanan “Kavak Yelleri” yüzde 10.10, atv’de yayımlanan “Parmaklıklar Ardında” yüzde 9.50, “Kanal D Ana Haber Bülteni” yüzde 9.40’la ilk üç sıraya girdi. TRT’nin çizgi filmleri de Gül’ün programını geçti. “Disney’in Genç Einstein’ları” adlı program 0.80 reyting ile 77. olurken, “Pembe Panter’in Yeni Maceraları” 0.80 ile 84., “Disney Alaaddin’in Sihirli Lambası” 0.60 ile 98. oldu. Abdullah Gül’ün katıldığı “Zirveden Bakış” adlı program ise yüzde 0.60’lık reyting oranını aşamadı. kanı seçilmesinin ardından kendisini tebrik etmek için ikinci kez geldiğini belirtti. Gül, protokol konusunda bazen katı davranıldığını, menfaat, ilişkiler ve nezaketin unutulduğunu savunarak, “Suud Kralı önemli bir kişi. İngiltere’de kraliyetin protokollerini değiştirdiler. Almanya Şansölyesi Merkel ilk defa havaalanına gidip karşıladı. Ben, burada Türkiye’nin menfaat ve ilişkilerine bakarım, dostluklara ve nezakete bakarım’’ dedi. için değerlendirirken konuları bazı şeyleri dikkate almak zorundayım. Yoksa her şeyin yargıya açık olması fikrini bugün de destekliyorum. Bugünkü şartlarda onaylamamın daha doğru olduğu kanaatine vardım’’ dedi. “Suudi Arabistan Kralı’nın bulunduğu yere gitmeniz eleştirildi. Bu konuda neler söyleyeceksiniz’’ sorusu üzerine Gül, Suudi Arabistan Kralı’nın, 50 yılın ardından ilk defa Türkiye’yi ziyaret ettiğini, Cumhurbaş NUSAYBİN ‘ÖNCEKİLER DE İMZALADI’ Gözaltında ölüm iddiası DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) İnsan Hakları Derneği (İHD), Mardin’in Nusaybin ilçesinde Suriye’ye geçmek isterken Demirkurt Jandarma Sınır Karakolu’nda gözaltına alınan 67 yaşındaki Halil Kılıç’ın karakolda darp ve cebire maruz kalıp öldüğünü öne sürdü. İHD, Mardin’in Nusaybin ilçesinde 12 Aralık’ta sınırı kaçak geçerek Suriye’ye gitmek isteyen ve jandarmalar tarafından yakalandıktan sonra gözaltındayken ölen 67 yaşındaki Halil Kılıç ile ilgili başvuru sonrasında oluşturduğu heyetin hazırladığı raporu kamuoyuna açıkladı. 26 Aralık’ta Nusaybin’e gidip inceleme yapan 5 kişilik heyetin raporunu İHD Doğu ve Güneydoğu Bölge Temsilcisi Mihdi Perinçek okudu. Perinçek, olay yeri tespit tutanağına göre Halil Kılıç’ın 8. Piyade Hudut Bölüğü Demirkurt Karakolu görevlilerince “mukavemetsiz” olarak gözaltına alındığını söyledi. Hazırlık soruşturması dosyası kapsamında genel adli muayene raporuna göre ise bu ölümün darp ve cebire bağlı geliştiği kanaatine vardıklarını anlatan Perinçek, “Gözaltına alınan Halil Kılıç’ın uygun olmayan ortamlarda tutulmasının, kafasına aldığı darbelere rağmen tıbbi müşahede altına alınmamasının görevi kötüye kullanma ve hukuk dışı işlemler olduğu heyetimizin bir diğer kanaati olmuştur. Bu olaya ilişkin belirttiğimiz kanaatlerimizi güçlendiren önemli belge ve tanıklar mevcuttur” dedi. Hükümet noteri savunması ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “hükümetin noteri gibi çalıştığı” eleştirilerine tepki gösterdi. “Noter gibi çalıştı, 986 imza attı, deniyor. Onların içinde elmalar var, armutlar var. Hepsi toplanıyor’’ diyen Gül, kendisinden önceki iki cumhurbaşkanının da aynı sürede bu rakama yakın işleme imza attığını söyledi. Gül, önceki gece TRT 1’de yayımlanan “Zirveden Bakış” programında hükümetten gelen tüm atama kararlarını imzaladığı yönündeki eleştirilerin anımsatılması üzerine, kendisinden önceki cumhurbaşkanlarının, ilk 126 günde ne kadar imza attıklarını araştırdığını söyledi. “Noter gibi çalıştı, 986 imza attı, deniyor. Onların içinde elmalar var, armutlar var. Hepsi toplanıyor’’ diyen Cumhurbaşkanı Gül, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in 126 günde 1061, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in de aynı sürede 830 işleme imza attığını söyledi. AKP’nin eğitimdeki dinci yapılaşmasını kanıtlar nitelikteki ÇEAŞ Anadolu Lisesi’ndeki namaz olayı, aynı okul öğrencilerinin yine cuma namazına götürülmesiyle iyice su yüzüne çıktı. (Fotoğraf: YUSUF BAŞTUĞ) Öğrenciler yine servisle mescide götürüldü YUSUF BAŞTUĞ ‘Mesai saati kapandı mı deseydim’ Hâkimler ve Savcılar Yasası’nı bir gezi dönüşü, gece geç saatlerde onaylamasının çeşitli tartışmalara yol açtığının anımsatılması üzerine Gül, bu konuyla ilgili daha önce Anayasa Mahkemesi’ne gidildiğini ve bir karar çıktığını anlattı. Gül şöyle devam etti: “Gece çalıştım ve bunu onayladıysam bu aslında takdir edilecek bir husustur. Anayasaya aykırılığını düşünmemişim, bununla ilgili raporları almışım. Anayasa Mahkemesi’nin bu konuyla ilgili verdiği taze, yeni içtihadı, kararı görmüşüm. Birçok stajyer hâkimin, savcının emekleri boşa gidecekti. Ben, ‘Hayır, ben bu gece yatacağım. Ertesi sabah saat 09.00’da getirin. Mesai saatim kapandı benim’ deseydim çok sayıda stajyerin, yıllarını bu iş için harcamış insanların emekleri boşa gidecekti.’’ 126 günlük sürede 9. ve 10. cumhurbaşkanlarının da Bakanlar Kurulu’ndan gelen kararları hep onayladığını savunan Gül, daha önceden reddedilen bazı kararnameleri imzaladığı için eleştirilmesini de anlayamadığını söyledi. asirmen?cumhuriyet.com.tr CHP BEŞİKTAŞ İLÇE BAŞKANI ADAYI ‘İktidar olmak parti içi demokrasiden geçer’ İstanbul Haber Servisi Hukukçu Egemen Olcay, CHP’nin, kâğıt üzerindeki üyeliklerle iktidar olamayacağını belirterek parti düşüncesini savunmayan, ideolojiden uzak üyeliklerin iptal edilmesi gerektiğini söyledi. Olcay, “Partimizin Beşiktaş ilçesindeki üyelikler mutlaka gözden geçirilmeli. CHP’nin ilkelerini benimsemiş, özümsemiş üyeler partide kalmalı, diğerleri ise ayıklanmalıdır” dedi. Bugün yapılacak seçimlerde ilçe başkanlığına aday olduğunu açıklayan Egemen Olcay, Beşiktaş ilçe örgütünün son dönemde örgütsel, ideolojik olarak gerilediğini savundu. Olcay, seçilmesi halinde CHP politikalarını, parti tüzüğüne bağlı kalarak en iyi yere taşıyacağını, sivil toplum kuruluşları ile orEgemen Olcay tak hareket edeceğini söyledi. CHP’nin Beşiktaş’ta 8 bin üyesi olduğunu anımsatan Egemen Olcay, bugün yapılacak ilçe kongresinde seçilmesi durumunda üyelere parti programı, tüzüğü hakkında bilgi vererek göreve başlayacağının altını çizdi. Olcay özetle şunları söyledi: “CHP, sosyal demokrat parti özelliğini yerine getirmek zorunda. Parti içi demokrasiyi hayata geçirmeliyiz. İktidar olmanın yolu, parti içinde demokrasiyi işletmekten geçiyor.” ADANA ÇEAŞ Anadolu Lisesi’nde öğrenciler yine servisle cuma namazına götürüldü. Geçen hafta “Öğrencilere cuma namazı servisi” başlığıyla yayımladığımız haber sonrasında da öğrencilerin okul yöneticilerinin eşliğinde servise bindirilip cuma namazına götürüldüğü görüldü. AKP’nin eğitimdeki dinci yapılaşmasını kanıtlar nitelikteki ÇEAŞ Anadolu Lisesi’ndeki namaz olayı, aynı okul öğrencilerinin yine cuma namazına götürülmesiyle iyice su yüzüne çıktı. Okul önünden okul yöneticilerinin eşliğinde servise bindirilen öğrenciler, yine Devlet Su İşleri’ne (DSİ) ait işletmenin içindeki mescitte cuma namazına götürüldü. Adana’nın Seyhan ilçesinde bulunan ve genellikle maddi durumu iyi olan öğrencilerin eğitim gördüğü ÇEAŞ Anadolu Lisesi’nde öğrenciler geçen hafta cuma günü olduğu gibi okuldan, müdür yardımcıları ve bazı öğretmenlerle birlikte çıkış yaptı. Volkan Turizm’e ait 01 S 2031 plakalı eski model bir otobüse bindirilen öğrenciler, DSİ İşletme ve Bakım Şube Müdürlüğü Su Ürünleri Başmühendisliği’ndeki mescide getirildi. Fotoğraflarını çektiğimiz öğrenciler yüzlerini kapatmaya çalışırken öğrencileri namaza getiren okul müdür yardımcısı Abdurrahman Yılmaz, “Niye fotoğraf çekiyorsunuz? Geçen hafta haber yaptınız. Yine namaza geldik. Fotoğraf çekince ne oluyor? Ne değişiyor?” diye tepki gösterdi. Mescidin bulunduğu kamu kurumundaki güvenlik görevlileri, “Müdürlerin talimatı” diyerek mescidin olduğu yere yine girmemize izin vermedi. Fotoğraf çekmek için giremediğimiz yere öğretmen ve öğrencilerin yine rahatça girdiği gözlendi. Öğrencilerin uzun zamandır burada cuma namazı kıldığı belirlendi. Öğrencilerin başında bulunan okul yöneticileri de namazın ardından kendi araçlarıyla okula dönerken servise bindirilen 5060 kadar öğrenci namazdan sonra okula getirildi. Öğrencileri namaza götüren okul yöneticileri ise sorularımızı yanıtsız bıraktı. Geçen hafta yaptığımız haberin ardından Adana Valiliği konuyla ilgili soruşturma açtığını açıklamıştı. Diyarbakır’da 5 insanımızın yaşamına ve onlarcasının yaralanmasına yol açan bombayı patlatanlar kahrolsun. Terör, genellikle dünyada siyasi amaçlarla kullanılan bir yöntem. Önceki gün Diyarbakır’da araca bomba koyanlar da belli ki siyasi amaçlarına ulaşmak amacıyla böyle bir yola başvurdular. Bombayı koyanlar seviniyor mudur acaba? Bugün de şu kadar insanı öldürdük diyerek mutlu oluyorlar mı? Bombayı koyanlar Kürtlerin kimlik haklarını savunmak için mi bunu yaptıklarını düşünüyorlar? Kandil Dağı’nın bombalanmasının intikamını almak için mi bu bombayı patlattılar? Yoksa, yeni hazırlanan ve dağdakileri indirmeyi planlayan yeni girişimlerin önünü kesmek için mi bu vahşeti örgütlediler? ??? Diyarbakır’da teröre başvuranlar şunu görmeliler, bu saldırılardan en çok Kürtler zarar görüyorlar. Sürekli bu eylemlerle Kürtlere kötülük yapıyorlar. Çoğu zaman onları öldürüyorlar, on Bu Bombayı Koyanlar Kahrolsun!.. ların yaşamını zehir ediyorlar. Sorunun barışçı çözümünü zorlaştırıyorlar. Şahinleri mutlu ediyorlar. Masum gencecik çocukların cenazeleri üzerinden siyaset yapılmaz. Bu yolla bir dava yürütülemez. Artık bu yapılanın bir siyaset falan olmadığı ortadadır. Kürt sorununda terör ve şiddet iyice ters tepecek bir çılgınlığa dönüşmüş durumda. ??? Hiçbir terör masum değildir. Hiçbir terörün iyisi olamaz. Bu nedenle kim siyasi hedefleri için cinayete başvuruyorsa, onun ideallerinin de masum bir tarafı yoktur. Zaten şiddete başvuran, yalnızca karşısındakine değil kendi içindekine de küçük bir mesele çıktığında vahşice yöntemlerle saldırmıyor mu? Bu yolla belli bir mesafe alınsa bile bu tür eylemlere öncülük edenler şiddeti güçleri yettiği her yere yaymaya devam etmiyorlar mı? ??? Diyarbakır’daki eylem bir kez daha gösterdi ki, Türkiye bir şiddet sarmalı içine sokulmak isteniyor. Sorun, barışçı siyaset alanından savaş alanına sürüklenmeye çalışılıyor. Şiddet ortamı bölgede kendi ekonomisini, kendi rantını yarattı. Sorunun siyaset alanına çekilmesi tabii ki bu çatışmanın rantını yiyenlerin işine gelmeyecek. Sorunun diyalogla çözülmek istenmesi şiddetten geçinenleri memnun etmeyecek. ??? Son vahşi saldırı bile gösteriyor ki, çözüm siyasette. Burada herkese büyük bir sorumluluk düşüyor. DTP’liler, hükümet, Türk Silahlı Kuvvetleri, muhalefet partileri ve sivil toplum kuruluşları bir ortak aklı yaratmanın peşine düşmeliler. Kürtler içinde şiddetin reddedilmesi ve tecrit edilmesi için DTP’ye her zamankinden daha büyük görevler düşüyor. Diyarbakır’da sivil toplum kuruluşlarının şiddeti sert ve kararlı bir dille kınaması önemlidir. Bunun da süreklilik kazanması gerekiyor. Hükümet ise şiddet seçeneğini etkisiz kılacak siyasi adımları daha kararlı bir şekilde atmalıdır. Son saldırının amacının karşı şiddeti kışkırtarak Kürtleri iki ateş altında bırakmak istediği belli. Böylece Kürtleri açmaza sokarak bir kısmını kendi taraflarında tutmak istiyorlar. ??? Kahrolsun saldırganlar, kahrolsun insanı hedef alan terör. Güvenlik güçleri ve yargı bunun peşine düşecektir. Saldırganların yakalanması, cezalandırılması işin yalnızca bir boyutu. Siyasetin görevi ise, siyaset üretmektir, şiddeti besleyen sosyal, siyasi ve toplumsal ortamı değiştirmek için yeni çözüm yolları bulmaktır. Aslında bu şiddet de gösteriyor ki, bu sorunun çözümü için koşullar giderek daha uygun hale geliyor. Şiddetten beslenenler artık eylemlerini çılgınlık düzeyine tırmandırıyorlar. Bu noktaya geldikten sonra daha kötülerini de yapabilirler. Yeni açılımlar belli ki bazı çevrelerde telaşa neden oluyor. O zaman siyasette cesaret zamanı olduğunu söyleyebiliriz. Cesaret, şimdiye kadar yapılandan daha ileri ve daha net siyasetler geliştirmeyi gerektiriyor. Geçmiş siyasetlerin sorunu çözemediğini artık görüyoruz. Sorunu güvenlik güçlerine havale etmek ve siyaseti bir çözüm olarak gündemden düşürmek bu sorunu çözmeye yetmedi. Evet oldukça zor ve çetrefil bir konu bu. Ama sonuç olarak çözümü ülkemizin içinde... Gelin her zamankinden kararlı ve cesur adımları atabilmek için ortak bir irade yaratalım... Mümkündür... CUMHURİYET 04 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle