30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 OCAK 2008 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Diyanet özel birim istemiyor, bazı vekiller Erdoğan’ın Alevilerle yemek yemesine bile karşı 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA AKP’de Alevilik açmazı EMİNE KAPLAN Diyarbakır’da Bomba... Diyarbakır’daki “hain pusu” beklenen bir eylem miydi? Önceki akşam televizyonlar Diyarbakır’dan canlı yayın yaparlarken bu soruyu gündeme getirip şöyle diyorlardı: “PKK ilk kez Diyarbakır’da kitlesel bir eylem yapıyor...” PKK’nin eylem biçimi öncekilere benzemiyordu. 1994 model bir araca konulan bomba uzaktan kumandayla patlatılıyor, beş yurttaşımız ölüyor, altmış kişi de yaralanıyordu... Eylem biçimi El Kaide’nin Irak’ta ve Pakistan’da yaptığı eylemlere çok benziyordu... Arkadaşımız Mehmet Faraç’ın değindiği gibi PKK Kandil Dağı’nda sıkışmıştı. Toplumda “şiddet ve kaos”u hissettirmek için bu kez yine Diyarbakır’ı seçiyor, insanlara gözdağı vermek istiyordu. Saldırıda her zaman olduğu gibi A4 tipi patlayıcı kullanıldığı bir gerçek... Ölen ve yaralananların çoğu da çocuklar... Vali Hüseyin Avni Mutlu yaptığı açıklamada, saldırının askeri personel taşıyan araca, dershaneye yönelik olduğunu açıkladı. Dershanede çalışan bir rehber öğretmen ise şunu dedi: “Patlama, dershanenin boşalmasından beş dakika önce oldu. Çok sayıda öğrencimiz yaralandı. Eğer beş dakika sonra olsaydı büyük katliam olurdu.” Eylem çok profesyonelce hazırlanmış... Belli!.. Askeri personeli taşıyan sivil aracın geçiş saati ile dershaneden öğrencilerin çıkma saati iyice araştırılmış. Aldığım bilgilere göre 30 asker ve bir bölümü öğrenci 70 kişi yaralandı. ??? Bomba, Yazıcıoğlu Caddesi’nde Levent Kışlası’na ve Kurtoğlu Lojmanları’na 100 metre uzaklıkta bir araca yerleştirilip patlatılıyor... Diyarbakır’da, 2006 yılının Eylül ayında, Bağlar semti Koşuyolu Parkı’nda “termos bomba”nın patlamasıyla yedisi çocuk 10 yurttaşımız ölmüştü... 15 Haziran 2007 yılında ise askeri aracın geçişinde minibüs durağında bisiklet selesine konulan bomba patlatılarak biri asker sekiz kişi yaralanmıştı. 11 Ekim 2007’de terzi dükkânına atılan el bombasıyla polis memuru Hüseyin Özdemir şehit olmuştu. Diyarbakır’da kanlı eylemin yapıldığı gün Bursa İnegöl’de “Diyarbakır plakalı” araçta 14 kilo C4 plastik patlayıcının güvenlik güçlerince ele geçirilmesi düşündürücü... Eli kanlı terör örgütü PKK internet sitesinde (1 Ocak 2007) “Alişer Koçgiri” kod adını kullanan Yücel Halis şöyle yazıyordu: “Şimdilik arabalar yakılıyor. Lüks otomobiller tercih nedenidir. Otobüsler, gemiler, tırlar, fabrikalar, trenler ihmal edilmemeli. Artık süreç değişmiştir. Saldırana saldırmak kanundur.” İşin ilginç yanı, Diyarbakır’daki kanlı eylem yapılmadan önce DTP Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Milletvekili Emine Ayna, Kürt sorunu karşısında PKK’yle aynı çizgide buluştuklarını belirterek bakın ne diyordu: “Kürt sorunu karşısında PKK’yle aramızdaki fark, onlar silahlı mücadele yürütüyor, biz siyasal anlamda mücadele yürütüyoruz. Bu siyasal mücadele alanının bu kadar açılmış olmasının nedeni de PKK’dir. PKK olmazsa hiç açılım olmazdı.” ??? DTP’nin Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Milletvekili Emine Ayna, dilinin altındaki baklayı çıkarıyor: “PKK silahlı, biz silahsız... PKK ve DTP aynı çizgidedir.” Diyarbakır’da kanlı eylemin yapıldığı gün ise DTP, bombalı saldırıyı kınıyor... Şaşırmamak elde değil!.. Bir terör örgütü “kana kan, intikam” diyerek ülkeyi kan gölüne çevirmek isterken DTP Genel başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Milletvekili Ayna, “PKK’nin DTP’den farkı silahlı olması” diyebiliyor. Fotoğraf ortada... Bu fotoğraf bana hiç yabancı gelmiyor... ‘Dizi yayından kaldırılsın’ ? ANKARA (ANKA) SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Ekart Cuntz ile görüşerek Alevi vatandaşları rencide eden “Tatort” isimli dizinin yayından kaldırılmasını istedi. Karayalçın, Almanya’nın resmi televizyon kanalı ARD’de yayımlanan dizide Alevi yurttaşların rencide edilmesinden derin üzüntü duyduğunu belirtti. Almanya’nın Dışişleri Bakanı’nın ve söz konusu televizyon kanalının yöneticilerinin açıklamalarını memnuniyetle karşıladığını belirten Karayalçın, bu aşamada Almanya’dan daha net bir tavır beklediğini söyledi. ANKARA İstanbul Milletvekili Reha Çamuroğlu’nun öncülüğünü yaptığı Alevi açılımı, AKP’de sıkıntı yarattı. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kurum bünyesinde Alevilikle ilgili bir birim oluşturulmasına karşı çıkması üzerine birimin doğrudan Başbakan Tayyip Erdoğan, bir Devlet Bakanlığı ya da Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlanması seçenekleri tartışılıyor. Alevi açılımına temkinli yaklaşan bazı AKP’li milletvekilleri, Aleviliğin ayrı bir din olarak görülmesi kaygısını taşıyor. Başbakan Erdoğan’ın Alevilerle birlikte oruç açması için yemek düzenlenmesine tepki gösteren bazı milletvekilleri, “Böyle bir ye ? Alevi açılımı partide tartışılıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kuruma bağlı olarak bir Alevilik birimi oluşturulmasına karşı çıkması üzerine yeni formül aranıyor. Birimin doğrudan Başbakan Erdoğan’a, Devlet Bakanlığı’na ya da Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlanması seçenekleri üzerinde duruluyor. Parti içinde bazı milletvekilleri, Aleviliğin ayrı bir din olarak ortaya çıkarılması kaygısını taşıyor. meğin düzenlenmesi de yanlış, bu ileride bazı cemaatlerin de isteklerini gündeme getirecektir” dediler. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 11 Ocak’ta katılacağı muharrem ayı nedeniyle verilen yas yemeği öncesinde parti içinde Alevi açılımıyla ilgili tartışmalar arttı. Yemek düzenlenmesine karşı çıkan bazı milletvekilleri, “Böyle bir yemeğe gerek yok. Şimdi bu yapılırsa ileride bu kez bazı cemaatlerin de istekleri gündeme gelecektir. Bu tip tartışmalar olması partiye zarar verir” görüşünü dile getiriyor. Açılımın Aleviliği ayrı bir din olarak ortaya çıkarabileceği endişeleri taşıyan bazı milletvekilleri de, bunun toplumda yeni bir ayrışmaya neden olabileceğini düşünüyor. Bir milletvekili, “Eğer bu açılım, Aleviliği ayrı bir din çerçevesine getirirse bu Türkiye’ye ciddi zarar verir. Toplumda yeni bir ayrışma ve çatışmanın zemini yaratılır” görüşünü dile getirdi. Çamuroğlu’nun Alevilik için Diyanet İşleri Başkanlığı’nda bir birim oluşturulması önerisi de tartışmalara neden oldu. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın buna karşı çıkması üzerine yeni formüller üzerinde duruluyor. Bu formüllerden ilki, yeni yapılanmanın Diyanet yerine doğrudan Başbakan Tayyip Erdoğan’a bağlı olarak çalışması. Parti içinde yeni birimin bir Devlet Bakanlığı’na bağlanması üzerinde de yoğun olarak duruluyor. Bu durumda bu birimin Devlet Bakanı Mehmet Aydın’a bağlanabileceğine işaret ediliyor. Bazı milletvekilleri ise yeni yapının Başbakan Erdoğan’a ya da Devlet Bakanlığı’na bağlanmasıyla Aleviliğin yeni bir din olarak algılanabileceğine dikkat çekerek, yeni birimin Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde olması gerektiğini belirtiyor. Bu görüşü dile getiren milletvekilleri, “Alevilik, İslam içinde bir kültürdür. Eğer Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde böyle bir birim oluşturulursa kültür oluşunun da altı çizilmiş olur. Böylece Aleviliğin ayrı bir din olarak algılanması da önlenmiş olur” dediler. GEREKÇELİ KARAR AÇIKLANDI: ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART Hayrünnisa Gül de gidiyor ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Washington ziyaretine eşi Hayrünnisa Gül de katılacak. Gül’ün George W. Bush ile yapacağı görüşme sırasında eşi Laura Bush da Hayrünnisa Gül’e Beyaz Saray’da çay ve kurabiye ikram edecek. Gül’e Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler ile Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek de eşlik edecek. Çankaya Köşkü’nün başvurusu üzerine Gül’ün heyetinde bir de asker temsilci bulunacak. ‘Kelle’ tabiri dil sürçmesiyle açıklanamaz ? Erdoğan’ı şehitlerden ‘kelle’ olarak bahsettiği için 3 kuruş manevi tazminat cezasına çarptıran mahkeme, gerekçeli kararında bu ifadenin dil sürçmesi olarak kabul edilemeyeceğini belirtti. İstanbul Haber Servisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı şehitlere kelle dediği için 3 kuruş manevi tazminata mahkum eden Kartal 2. Sulh Hukuk Mahkemesi, vatan şehitleri için, toplum içinde hakaret içeren bir söz olarak nitelenen “kelle” tabirinin kullanılmasının dil sürçmesi olarak kabul edilemeyeceğini belirtti. Şehit ailelerinin, Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde, Avustralya’nın Melbourne kentinde SBS radyosuna 14 Ocak 2000 tarihinde yaptığı söyleşideki ifadeleri nedeniyle açtıkları tazminat davasının gerekçesi açıklandı. Kararda, söyleşinin bant çözümlerinin incelendiği belirtilerek Erdoğan’ın kendisine sorulan bir soruya “...şimdi ben buradan Sayın Öcalan’ın durumuna gelmek istiyorum... Sayın Öcalan düşüncelerinin değil, şu anda almış olduğu kellelerinin hesabını veriyor. Bense düşüncemden dolayı dört ay hapis yattım...” yanıtını verdiği anımsatıldı. Sunucu ve dinleyicilerin terörist başı Öcalan’dan bahsederken sürekli “Abdullah Öcalan” derken Erdoğan’ın “Sayın Öcalan” diye konuştuğuna dikkat çekilerek konuşmada korunması gereken değerlerin başında gelen şehitler için de “kelle” tabirinin kullanıldığı kaydedildi. Şehitliğin dinen de en yüksek mertebe kabul edildiği, Türkiye’nin tam bir şehitler diyarı olduğu vurgulanan kararda, “Toplumu yönetme iddiasıyla ortaya çıkan insanların, bu vatanın şehitlerinden kelle olarak söz etmesinin toplumda büyük infiale yol açtığı anlaşılmıştır” denildi. Çanakkale Savaşı’nda ölen insanlar için her yıl Çanakkale’de anma töreni düzenleyen Avustralya gibi bir ülkede, bir siyasetçinin şehitlerden söz ederken daha itinalı konuşması gerektiği vurgulanarak şöyle devam edildi: “Öcalan’a sürekli ‘Sayın’ derken, Türkiye Cumhuriyeti’nin devamı için can veren ve artık Türk halkından sadece saygı bekleyen vatan şehitleri için ‘kelle’ tabirinin kullanılması dil sürçmesi olarak kabul edilemez. Çocuklarını bu vatan için şehit vermiş insanlara verilecek hiçbir şey çocuklarını geri getirmeyeceğine göre, şehit yakınlarının da devletten ve devlet adamlarından tek beklentisi, şehitlerine saygı gösterilmesidir.” Fatih Sultan Mehmet Camii İmamı, “Çalışan kadın nefsine hâkim olamaz aldatır” demiş. Alman kanalında yayımlanan dizi ? ANKARA (Cumhuriyet) Dışişleri Bakanlığı, Alman 1. televizyon kanalından yayımlanan ve Alevilere hakaret edildiği gerekçesiyle tepkilere neden olan dizinin yayınından sorumlu olanları özür dilemeye çağırdı. Bakanlıktan yapılan açıklamada, NDR tarafından hazırlanan “Tatort (Olay Yeri)” isimli televizyon dizisi çerçevesinde Alman 1. televizyon kanalı ARD’de, 23 Aralık’ta Türk vatandaşlarını rencide eder nitelikte bir bölümün yayımlandığının görüldüğü kaydedildi. Söz konusu yayında yer alan çirkin ima ve ithamların İslam dinine ve Türk milletinin en önemli ortak değerlerinden olan aile geleneklerine bağlı Alevi vatandaşlar başta olmak üzere bütün Türk milletini derinden üzdüğü belirtildi. [email protected] DP’de en heyecansız kongre Çok sayıda başkan adayının olduğu kongrede yarışın Ağar’ın adayı Çağrı Erhan ile Çiller’in adayı Süleyman Soylu arasında geçmesi bekleniyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DP’nin 4. Olağanüstü Kongresi yarın saat 10.00’da Ankara Selim Sırrı Tarcan Spor Salonu’nda yapılacak. DP Tüzüğü’ne göre genel başkan adaylığı için parti üyeliği ya da delegesi olmak ya da belli bir sayıda imza ile aday gösterme zorunluluğu bulunmuyor. O nedenle de kongrede genel başkanlık için yarışacakların sayısı ise şimdiden 15’e ulaştı. Emanetçi tartışmalarının da yaşandığı kongre sürecinde, Genel Başkan Yardımcısı Çağrı Erhan, eski İstanbul İl Başkanı Süleyman Soylu, eski Sağlık Bakanlığı Müsteşarlarından Aytun Çıray, gazeteci Nevval Sevindi, Mehmet Ağar’ın eski danışmanlarından Doç. Dr. Namık Kemal Bingöl, Ümmet Kandoğan ve Kani Aydoğdu genel başkan adaylıklarını açıkladılar. Ali Şahin, Hasan Ateş, Eşref Ünal, Dursun Atabek, Hayrettin Özaydın, Cemal Önez, Salih Erkal ve Efkan Erkul da genel başkan adayı olduklarına ilişkin genel merkeze başvuruda bulundular. Kongrede aday sayısının azalması beklenirken yarışın Çağrı Erhan ile Süleyman Soylu arasında geçeceğine dikkat çekiliyor. Erhan’ı Ağar’ın, Soylu’yu da Tansu Çiller’in desteklediği belirtiliyor. Adana’nın kurtuluşu ? ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Adana’nın düşman işgalinden kurtuluşunun 86. yıldönümü bugün düzenlenecek resmi geçit töreni ve etkinliklerle kutlanacak. Valilikten edinilen bilgiye göre ilk tören sabah 08.30’da büyük Türk bayrağının Muharip Gaziler Derneği ve Kuvayı Milliye Mücahitler Derneği, temsilcileri tarafından kentin simgelerinden Büyüksaat Kulesi’ne çekilmesi ve askeri tören mangasının havaya üç el saygı atışı yapmasıyla başlayacak. Atatürk Parkı’ndaki tören ise 09.00’da başlayacak. Törenler Uğur Mumcu Alanı’nda resmi geçit töreniyle devam edecek. hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyeleri katledilen Hrant Dink’in ailesiyle görüştü Dink ailesi hukuka inanmak istiyor İstanbul Haber Servisi TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu için Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetini araştıran milletvekillerinin İstanbul’daki çalışmaları, Dink ailesiyle görüşmenin ardından sona erdi. Milletvekilleri, aileyle görüşmenin, sonraki çalışmalar açısından aydınlatıcı olacağını kaydettiler. İnsan Hakları Komisyonu’na bağlı alt komisyon üyeleri AKP’li Mehmet Ocaktan ve Kazım Ataoğlu, CHP’li Çetin Soysal, MHP’li Şenol Bal ve DSP’li Ayşe Jale Ağırbaş, Dink ailesini, Bakırköy’deki evlerinde ziyaret etti. Hrant Dink’in eşi Rakel Dink, kardeşi Orhan, oğlu Arat ve ailenin avukatıyla yaklaşık 1 saat 20 dakika süren görüşmenin ardından, Komisyon Başkanı Mehmet Ocaktan açıklama yaptı. Ocaktan, “Araştırmamızda bize yol gösterecek bilgiler verdiler. Bizim açımızdan da yararlı oldu. Sanıyorum bundan sonraki çalışmalarımız açısından da daha aydınlatıcı olacak’’ dedi. Dink ailesinin “Türkiye’yi terk etmek istediği” yönündeki bir soruya “Yok öyle bir şey’’ yanıtını veren Ocaktan, “Dink ailesinin komisyon üyelerinden bir talebi oldu mu’’ sorusu üzerine, “Hukukun üstünlüğünü kanıtlayacak, daha doğrusu Türkiye’de hukukun egemen olduğunu kanıtlayacak bir sonucun olmasını istediklerini ifade ettiler. Bu her Türk vatandaşının isteyeceği bir şey. O açıdan talepleri o yöndedir. Bu ülkede yaşayan bütün vatandaşların hukuklarının korunduğunu görmek istediklerini, o açıdan da hukuka güvendiklerini söylediler’’ diye konuştu. Ocaktan, “Görüşmenin Hrant Dink’in evinde olması heyeti nasıl etkiledi’’ sorusunu da şöyle yanıtladı: “Türkiye’nin bir aydınını kaybetmiş olması ve onun evinde böyle bir ziyaret etmek gerçekten üzüntü verici. Türkiye böyle bir ayıba muhatap olmasaydı. Böyle bir ayıbı yaşamasaydı... Ama bunu yaşadık. Hukukun kazanması, Türkiye’de bunu telafi edecektir. Bu hepimizin kazanımı olacaktır.” Alt Komisyon Başkanı Mehmet Ocaktan, Dink ailesiyle yapılan görüşmenin ardından basın mensuplarına açıklama yaptı. (AA) CUMHURİYET 05 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle