05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 OCAK 2008 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER KAYIP TRİLYON İÇİN SUÇLAMA 7 CHP’li Selvi: AKP döneminde sendika hakkını kullanmak isteyenler kıyıma uğradı DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT ‘Unakıtan görevi kötüye kullandı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP, “kayıp trilyon davası’’yla ilgili temyiz başvurusunda bulunmayarak “görevlerini kötüye kullandıkları’’ savıyla Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ile bakanlık bürokratları hakkında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. CHP suç duyurusuyla ilgili bir basın açıklaması yaptı. Dava dosyasının, rutin uygulamaların ve teamüllerin dışına çıkılarak; Unakıtan’ın talimatıyla Ankara Muhakemat Müdürlüğü’nden, Başhukuk Muşavirliği’ne getirildiği anlatıldı. Açıklamada, “Cumhurbaşkanlığında oturan kişinin her türlü şaibeden uzak olması gerekmektedir. Ancak Sayın Cumhurbaşkanı dokunulmazlık nedeniyle ceza yargılaması bile yapılamamış olan kendine ilişkin bir davada, Maliye Bakanlığı’nın yasal olmayan yollara başvurmasını sadece seyretmekle yetinmiştir’’ denildi. 60 bin işçi çıkarıldı BALIKESİR (AA) CHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi, AKP iktidarı döneminde sendika hakkını kullanmak isteyen 60 bin işçinin ekmeğini kaybettiğini belirtti. Balıkesir’in Susurluk ilçesinde kurulu Yörsan fabrikasında çalışırken “sendikaya üye oldukları için işten atıldıkları’’ iddia edilen işçilere destek vermek amacıyla CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP MYK üyesi Mesut Değer ile birlikte Balıkesir’e gelen Selvi, ziyaret ettiği Türkİş il temsilciliğinde basın toplantısı düzenledi. Yörsan’da çalışan 400 işçinin, sendika hakkından yararlanmak istemeleri sonucu kaderleriyle baş başa bırakıldığını, haksız ve adaletsiz bir uygulamaya maruz kaldıklarını vurgulayan Selvi, bu mağduriyeti sendikaların da desteğini alarak çözmeyi arzu ettiklerini söyledi. Selvi, son 5 yıl içinde 60 bin işçinin iş akitlerinin feshedilmesinin AB’ye girme iddiasındaki bir iktidar döneminde gerçekleşmesinin rahatsız edici bir durum olduğunu belirterek şöyle konuştu: “AKP iktidarı döneminde, sendika hakkını kullanmak isteyen 60 bin işçi ekmeğini kaybetti. Devlet adamına, siyaset adamına yakışmayan sorumsuzca davranışlar herkesi rahatsız etmektedir. Son olarak, demokrasiden nasibini almamış, anayasayı, kuralları, kurumları itibara almayan, işine gelmeyeni susturmaya çalışan bir anlayış somut olarak ortaya çıkmıştır. Herkesin sorumluluğu vardır. Hele ki bu ülkeyi yönetme iddiasında olanların daha hassas, daha sorumlu davranması gerekirken açık seçik ferman yayımlar gibi söylemleri, vatandaşımızı kaygıya düşürmektedir.” Merkez Bankası’nın İstanbul’a taşınması konusuna da değinen CHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkeye sahip çıkmak zorundayız. Aksi halde toplumda bunalım haline gelen olaylar, patlama noktasına geliyor. Artık sabırların tükendiği bir noktaya gelinmiştir. Oyun çokluğu, demokrasiyi yok saymayı gerektirmez.” Burhan Kuzu, Türbanlı Yargıca da Sıra Gelecek Dedi mi? MHP, türban konusunda gerçekten AKP’nin samimiyetsiz davrandığını belgelemek amacıyla mı düğmeye bastı? Ülkücü medya Bahçeli’nin açıklamalarının, Erdoğan ve AKP’nin türban oyununu bozduğunu ileri sürüyor ve hükümetin bu konuda ne kadar samimi olduğunun bu hafta vereceği kararla ortaya çıkacağını söylüyor. Bakanlar Kurulu’nun dünkü toplantısı, benim bugün okuyacağınız Düzyazı’yı yazdığım sıralarda devam ediyordu. Bu yüzden MHP’nin sorunun, anayasanın 10. maddesinde yapılacak küçük bir değişiklik ile çözülebileceğini içeren önerisini, AKP’lilerin, bu önerinin 42. maddenin yeniden düzenlenmesi ile ele alınıp alınmaması konusundaki karşıt önerileriyle bir araya getirip getirmeyeceklerini öğrenmek mümkün olmadı. Ama başta Başbakan olmak üzere bakanların da, AKP’nin öteki yöneticilerinin de kafalarının karışık olduğu, Erdoğan’ın İspanya konuşmasını yaptığı sırada, niyet dışında en küçük bir hazırlığın el altında olmadığı anlaşıldı. Sorunu, sadece yükseköğrenim yapmak isteyen; ama türbanlı oldukları için bu olanağı bulamadığını söyleyen kızlarla ilgili olarak görmenin mümkün olmadığı, giderek daha da açığa çıkıyor. Çıktıkça da, başta Başbakan, AKP yetkililerinde sinirler geriliyor. Cumhuriyetin başsavcısı.. TBMM Başkanı Köksal Toptan, dün kısa ama anlamlı bir uyarı tümcesini türban konusunun günlük siyasetin çok fazla odağına oturduğunubelki de partili arkadaşlarından bu gerginliği gidermelerini istemek amacıyla söyledi. Karmaşayı yaratan açıklamaların hıncı, bu konuda uyarıcı görüşler yapan Cumhuriyet Başsavcısı’nın ardından Danıştay ve Yargıtay’a; daha doğrusu yargı erkine yöneltilen düzeysiz eleştiriler ile alınmak isteniyor. Başbakan kuvvetler ayrılığı ilkesinden söz ederek, her kurumu, kendilerine verilmiş görevleri yapmaya çağırıyor. Siyaset Meydanı’nda söylenenler.. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın görev, sorumluluk ve yetkilerinin, aslında tam anlamı ile Cumhuriyetin Başsavcılığı olduğu herkesten önce özellikle Başbakan’a iyice anlatılmalıdır. Başsavcının önemli görevlerinden birisi de siyasal partilerin ve politikacıların, anayasanın değiştirilemeyecek ilkeleri üzerinde bir tür kaos eylemi yapmalarını önlemektir. Türban konusunda, gerçek amacın yükseköğrenim çağındaki örtülü kızlara bu olanağı tanımakla sınırlı olmadığını cuma akşamı Show TV’de yapılan “Siyaset Meydanı” programına katılan iki AKP’li yetkilinin konuşmaları da kanıtlamıştır. AKP’nin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu Üyesi Ayşe Böhrüler ile Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu arasında geçen konuşma, cumartesi günkü Hürriyet gazetesinde Yalçın Bayer’in köşesinde çok kısa bir özet olarak yayımlandı. Bayan Böhrüler ile gazeteci Nuray Mert, Ali Kırca’nın yönettiği programda, türbanlı olarak hukuk öğrenimini bitirmiş bir kadının yargıçlık yapmasını savunmuşlar... Bu doğrultudaki önerilerini Burhan Kuzu, ”Acele etmeyin ona da sıra gelecek” diye yanıtlamış. İktidar partisinin yetkili organında görevli iki üyesi, türbanlı yargıcı, millet adına adalet dağıtacak kürsüye çıkartmak için sıranın geleceğini bir televizyon programında kendi yandaşlarına müjdeleyerek ülke gündemine oturtmakla, demokratik haklarını kullanacaklar. Bu gidişin laik cumhuriyeti zedeleyeceğini söyleyecek olan Cumhuriyet Başsavcısı’na ise Başbakan, kuvvetler ayrılığı ilkelerine uymasını sert söylemlerle tavsiye edecek. Erdoğan, kundakçıya çıkabilecek yangının bütün bir yapıyı saracağı uyarısını yapanlara, “Bekle. Önce ateş bacayı sarsın. Hortumun için hâlâ su bulabilirsen; sen de söndürmeye gelirsin” demek mi istiyor? Gerçeği kimse gizlemesin. AKP ve Başbakan da gizlemesin. Bahçeli ve MHP de, olaya kendi yaklaşımlarını salt kangrenleşmekte olan bir konuyu ikide bir gündeme getiren Erdoğan’ın oy avcılığını su yüzüne çıkartmak isteği olarak yorumlamasınlar.. İktidar partisi, hak ettiğinden daha fazla büyük bir çoğunlukla oturduğu parlamento sıralarında, anayasada yapılmasını istediği değişiklikleri bir bütün halinde ve bir an önce bir yasa teklifi paketi haline dönüştürecek ise, kollarını sıvasın ve “a”dan “z”ye istediklerini kâğıda döksün.. Saçın ak mı, yoksa kara mı olduğu berber koltuğundaki adamın peşkirine düşsün... Faks: 0 216 302 82 08 obirgit?ekolay.net CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle