05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 OCAK 2008 SALI 6 HABERLER Rıza Türmen, AİHM’nin üniversitelerde dini sembolleri yasak kapsamında değerlendirdiğini vurguladı SALI ORHAN BURSALI ‘Yasak sözleşmeye uygun’ İLHAN TAŞCI Ufuk Esin’in Ardından Türk bilim dünyası, öğrencileri, meslektaşları, arkadaşları, dostları dün İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nde ve arkasından Bebek Camii’nde Prof. Dr. Ufuk Esin’i uğurladılar. Ufuk Esin, ülkemizin en doğal zenginliği olan, karanlıkta kalmış geçmiş uygarlıkları ve onların kültürlerini ortaya çıkartarak Türkiye ve dünya için servete dönüştürmeye kendini adamış, önde gelen insanlarımızdan. Arkeoloji, ülkemizin en büyük “yeraltı” doğal zenginliğidir! Bazılarımız Türkiye için “petrolümüz yok, doğru dürüst yeraltı zenginliklerimiz de.. Bu nedenle bu durumdayız” diye düşünür! Yo hayır, Türkiye için olmayan sadece “büyük siyasi yönetici beyni”dir! Türkiye, bir dizi yeraltı kaynağından daha zenginine sahiptir: Geçmiş kültürler, uygarlıklar ve yaşamları... Salt ekonomik olarak baktığınızda bile, bunlar gerçekten büyük servetlerdir! Türkiye, örneğin İtalya’dan daha mı az değerli arkeolojik eserlere, uygarlıklara sahiptir? Bunu hiçbir uzman diyemez... Tam tersine, Anadolu’nun zenginliği, modern insanın Afrika’dan göçüyle başlar... Bir anlamda da Anadolu demek olan Roma İmparatorluğu’na gelinceye kadar, binlerce kavmin izi vardır Anadolu’da. Bunların hepsi paha biçilmez değerlerdir, varlıklardır. Ayrıca tükenmezlerdir de. Yani, tam ve moda anlamıyla “sürdürülebilir varlığın ve büyümenin” asli unsurları! Bunların sadece ciddi, sistematik ve albenili bir sunuşla dünya vitrinine çıkartılmaları gerekir! Tabii, öncelikle, Türkiye’yi böyle bir düşünceyle kucaklayabilecek bir siyaset beyni! ??? Bebek Camii’nde birbirine Ufuk Esin anıları anlatan, hal hatır soran, Ufuk Esin’in buluşturduğu dostlarına baktım! Büyük çoğunluğu, Anadolu’nun bu uçsuz bucaksız zenginliğini ortaya çıkartmaya ömürlerini vermiş insanlar... Anadolu’daki tarih, kültür, uygarlıklar bilgisinin efendileri... TÜBA’dan (Türkiye Bilimler Akademisi) arkadaşları, arkeoloji ve prehistoryada birlikte ömür tükettiği yoldaşları... Emekli olmuş dostları, Güven Arsebükler... Dahası, ODTÜ’nün ünlü Rektörü Kemal Kurdaş! Kurdaş bana arkeolojinin ülkemiz için önemini anlatmaya başladı! Rektörlüğü sırasında ODTÜ Keban ve Aşağı Fırat Eski Eserlerini Kurtarma ve Değerlendirme Projeleri’nin en büyük destekçisiydi! Ufuk Esin de bu projelerde büyük emeği geçmiş bir genç bilim insanı! Ve Anadolu’nun çeşitli uygarlıkları, yönettiği kazılar sayesinde Ufuk Esin’le nefes alıp verdi, bugüne merhaba dedi! Biliyorum ki, hepsi ona müteşekkirdir! ??? Ufuk Esin, Çanakkale Savaşı gazisi Kurmay Yüzbaşı Mehmet Sacit ile Cihat’ın kızı olarak 1933’te İzmir’de doğdu. Mehmet Sacit, daha sonra “su ve inşaat mühendisi” oldu; SıtmaSavaş’ta, Çukurova ve Ege bataklıklarının kurutulmasında görev alarak (Halet Çambel) genç Cumhuriyetin kuruluşuna katkı yaptı. Ufuk Esin Avusturya Lisesi’ni bitirip Galatasaray’da olgunluk sınavlarını vererek 195152 döneminde İÜ Edebiyat Fakültesi “Arkeoloji İlim Şubesi”nin kapısına dayanıyor! 1957’de asistan olarak, arkeoloji bilim dünyasında resmi serüveni başlıyor! Esin, ülkemizde arkeolojinin, arkeometri ile bütünleşerek bilimselleşmesinde, maden ve metallerin eski uygarlıklarda rollerinin ortaya çıkartılmasında öncü rol oynadı. Onu 1993’te Türkiye Bilimler Akademisi’nin kurucusu üyesi olarak görüyoruz. Daha sonra da, bu kurum çatısı altında, Türkiye’nin kültür varlıklarının envanterini çıkartmayı amaçlayan ve hâlâ başarıyla sürdürülen Türkiye Kültür Sektörü (TÜKSEK) projesinin koordinatörü görevinde... Halen, bölük pörçük, yaralı bereli yaşamını sürdürmeye çalışan genç Cumhuriyet, yıkmayı değil ortaya çıkarmayı amaç edindiği Anadolu uygarlıkları için yetiştirdiği, özgür kızlarından birini daha yitirdi. Halet Çambel, hem öğrencisi ve hem arkadaşı için “Bölücü değil toplayıcı oldu” demektedir! Aslında bu kavramlar, bir bilim insanının yaptığı işi de tanımlamıyor mu? Demek Ufuk Esin, işine uygun yaşamış! Ne mutlu çevresine! Bilginin bile toplanması, çevresinde toparlayıcı olmayı gerektirir! Buna bir de “tasnif edici sınıflandırıcı”lığı eklersek, bilim insanını tam tanımlamış oluruz! ??? Dün, Anadolu’nun tarih ve kültür kazıcısını yolcu ettik! Türkiyemizin ve Anadolu uygarlıklarının başı sağ olsun! Sınıfta ‘eşarplı’ ders önerisi Minik öğrenciler türbana alıştırılıyor ZEYNEP ŞAHİN ANKARA İlköğretim 3. sınıf Hayat Bilgisi dersine ait öğretmen kılavuz kitabında, öğrencilerin derse “eşarplı örnekle hazırlanması” isteniyor. Kitabın, 122. sayfasında yer alan, “Benim Eşsiz Yuvam” başlıklı konuda, öğrencilerin “farklı sosyal ve ekonomik gruplara mensup kişilerin bakış açılarının farklı olabileceğini kabul ederek, bu kişilere önyargısız davranma, önyargı, ayrımcılık ve çatışmanın olumsuzluklarını bilme ve insanların inançlarına saygı duyma” kazanımlarını edinmesi amaçlanıyor. Konuya “ön hazırlık” için ise sınıfa “eşarp getirilmesi” isteniyor. Konunun nasıl işleneceği, kitapta şöyle anlatılıyor: “Öğrencilere, sınıfa getirilen eşarp gösterilerek; ‘Çocuklar bu eşarpla neler yapabiliriz? Kaç farklı amaçla kullanabilirsiniz’ diye sorulur. Öğrenciler, beyin fırtınası yöntemiyle, eşarbı kaç farklı amaçla kullanabileceklerini sırayla söylerler. Bütün öğrencilerin fikirleri alındıktan sonra, ‘Gördüğünüz gibi hepiniz çok farklı yanıtlar verdiniz. Günlük yaşamda da aynı konuyla ilgili farklı bakış açıları olabilir’ denilerek, derse giriş yapılır.” ANKARA Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki (AİHM) Türk yargıç Rıza Türmen, AİHM’nin üniversitelerde dini simge ve sembolleri yasak kapsamında değerlendirdiğini vurguladı. Türmen, anayasanın 90. maddesi uyarınca AİHM kararlarının yasanın üstünde olduğuna işaret ederek “Yasa değişikliği ile AİHM kararı üstüne çıkılamaz” dedi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ve Danıştay’ın ardından AKP’ye bir uyarı da AİHM Yargıcı Rıza Türmen’den geldi. Türban tartışmasını değerlendiren Türmen, anayasanın 90. maddesinde yapılan değişikliğin ardından yasalarla uluslararası anlaşmaların uyuşmazlığında milletlerarası anlaşmaların esas alınacağını anımsattı. Türmen, “Yasa değişikliği ile AİHM kararı ? Türban tartışmalarını değerlendiren Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki Türk yargıç Rıza Türmen, anayasanın 90. maddesi uyarınca AİHM kararlarının yasanın üstünde olduğuna işaret ederek, “Yasa değişikliği ile AİHM kararı üstüne çıkılamaz” dedi. üstüne çıkılamaz. Çünkü AİHM kararları önceliklidir” dedi. Türban yasağının Anayasa Mahkemesi kararından kaynaklandığını anımsatan Türmen, “Türban takılamayacağı söylenirken laiklik maddesine atıfta bulunuluyor. Türkiye’de türbanı serbest bırakacaksanız iç mevzuatı değiştirmek gerekir. Anayasa Mahkemesi’nin kararı değişmelidir” diye konuştu. AİHM’nin aldığı kararda da laikliğe atıf yaptığını ve laiklikten kaynaklanan bir yasak olduğunun vurgulandığını anlatan Rıza Türmen, “Türkiye’deki demokrasi açısından yasağın gerektiğine işaret edildi. Mahkeme, türban yasağını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi yönünden irdeledi ve yasağı sözleşmeye uygun buldu” dedi. “Türkiye yasağı kaldırıyorsa kaldırabilir” diyen Rıza Türmen, şu değerlendirmeyi yaptı: “Ancak türbanın serbest bırakılmasından sonra ne olur, bir başka dava açılır mı? Başı açık olan ‘Benim özgürlüğüm ihlal edildi’ diyerek AİHM’ye gelebilir. Bunu da inceleme konusu yapmak lazım. Mağdur olanlar dava açabilir ama mağ duriyetini iyi göstermesi, zarar gördüğünü çok iyi anlatıp formüle etmesi gerekir. Yoksa popülist bir şekilde ben bu yasayı beğenmiyorum diye dava açılamaz. Çünkü AİHM mağduriyet davalarına bakıyor.” Mahkeme yasakladı Rıza Türmen, üniversite gibi çoğulculuğun öğretildiği yerde her türlü dini simge ve sembolün kullanılmasının mahkemece yasaklandığını vurgulayarak “Musevilerin kipayı takması, Hıristiyanların haç takması, bunların hepsi yasak kapsamına giriyor. Üniversite gibi, birçok inançtan, farklı düşünceden öğrencilerin bulunduğu kamusal alanda dini sembollerin gösterilmesi doğru değil. AİHM, bu durumun başkaları üstünde baskı yapacağını söyledi. Mahkeme olaya kadın erkek eşitliği açısından da bakıyor” diye konuştu. PROF. DR. KARAKAŞ AİHM’ye sürpriz aday Haber Merkezi Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Hukuk İşleri Alt Komisyonu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) Türkiye’yi Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Devletler Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Işın Karakaş’ın temsil etmesini önerdi. Bugün yapılacak oturumda seçilmesine kesin gözüyle bakılan Prof. Karakaş, “AİHM’de görev yapacak yargıcın hem iç hukuku, hem de Avrupa hukukunu iyi bilmesi gerekiyor. Demek ki bende bu niteliği görmüşler ve beni önermişler” dedi. Karakaş’ın AİHM yargıcı seçilmesi için, başkanlık divanından geçen alt komisyon kararının bugün AKPM genel kurulunda da onaylanması gerekiyor. Türk hükümetinin geçen yıl sunduğu ilk yargıç listesi, adaylar arasındaki eşitsizlikler gerekçe gösterilerek reddedilmişti. Hükümet, ilk listenin geri çevrilmesi üzerine yeni bir aday listesi hazırlayarak Avrupa Konseyi’ne sunmuştu. Yeni listede, Karakaş’ın yanı sıra, Brüksel Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ruşen Ergeç ve Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ali Dursun Ulusoy bulunuyordu. Ruşen Ergeç, alt komisyon kararı öncesinde mutlak favori gösterilmekteydi. Seçilmesi halinde, Prof. Dr. Ayşe Işıl Karakaş AİHM’deki Türk yargıçlığı görevini, 1998’den bu yana bu görevi yürüten Rıza Türmen’den nisan ya da mayıs ayında devralacak. Mersin Milli Eğitim Müdürlüğü Takkeli öğretmen logosuna tepki yağdı ABİDİN YAĞMUR MERSİN Mersin Milli Eğitim Müdürlüğü’nün resmi internet sitesinde yer alan ve takkeli bir öğretmeni kız çocuğuna okuma öğretirken gösteren hareketli logo, tepkiler üzerine kaldırıldı. Logonun yerine Atatürk fotoğrafı konulduğunu belirten Milli Eğitim Şube Müdürü Şerafettin Çiftçi, olaydan haberi olmadığını söyledi. Eğitimİş Şube Başkanı Yücel Akça ise “Müdür Bey hileyi şeriye yapıyor. Haberinin olmaması mümkün değil. İnsanları bazı kavramlara, bazı durumlara alıştırmak istiyorlar. Öğretmeni takkeli olarak resmeden, alfabeyi sağdan sola doğru okunurmuş gibi gösteren logo, ülkeyi yönetenlerin niyetlerini ortaya koyuyor” dedi. Kamuoyundaki tartışmalara karşın Genelkurmay askerlikte 2010’a kadar düzenleme yapmayacak Genelkurmay 2010’a kadar yeni bir düzenleme yapmayacak ‘Kısa dönem’ şimdilik yok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) YÖK Başkanı Prof. Dr Yusuf Ziya Özcan’ın “yüksekokul mezunları için kısa dönem askerlik” isteği, askerlik süresini yeniden gündeme getirdi. Genelkurmay’ın planlamalarına göre 2010 yılına kadar askerlik süresiyle ilgili yeni bir düzenlemeye gidilmeyeceği daha önce basına açıklanmıştı. YÖK Başkanı Prof. Özcan’ın askerliklerini kısa dönem yapması önerisi getirdiği meslek yüksekokullarına 2007 yılında 135 bin 38 kişi girdi. Bu okullara geçiş için herhangi bir koşul aranmıyor. Meslek yüksekokullarındaki öğrencilerin toplam örgün eğitim içerisindeki oranları ise yüzde 20 düzeyinde bulunuyor. Özcan’ın “6 aylık kısa dönem askerlik” istemesine karşın Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 2010 planlamalarına göre askerlikle ilgili yeni bir düzenleme öngörülmüyor. AKP’nin ilk iktidarı döneminde yoğun olarak gündeme gelen “bedelli askerlik uygulaması” konusunda dönemin Genelkurmay başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök’ün talimatı ile bir çalışma yapılmış ve askerlik süreleri kısaltılmıştı. O dönemde yapılan planlama 2010 yılını kapsayacak şekilde düzenlenmişti. Kamuoyundaki tartışmalara karşın bu konuda yeni bir uygulamaya 2010 yılına kadar gidilmeyeceği Genelkurmay yetkililerince açıklanmıştı. Başkan Bürge: Kadınlar istedi Belediyeden haremselamlık spor salonu Haber Merkezi Bayrampaşa Belediyesi, erkeklerle kadınların ayrı çalıştığı haremselamlık spor salonu açtı. AKP’li Belediye Başkanı Hüseyin Bürge, kadınların talebi üzerine böyle bir düzenlemeye gittiklerini söyledi. İstanbul Bayrampaşa Belediyesi, ilçe halkının daha ucuz fiyata yararlanabileceği bir spor salonu açtı. 4 bin metrekarelik bir alan üzerine kurulan Terazidere Sporevi’nde kadınlar ayrı, erkekler ayrı salonlarda çalışıyor. Belediye Başkanı Hüseyin Bürge, gazetecilerin soruları üzerine “Bu tür yerlere gitmeyi planlayıp da, bilhassa hanım kardeşlerimiz, gidemedikleri serzenişleri gelmeye başladı. Artık hanım kardeşlerimiz İstanbul’da aynı fitnesları kullanabilirler. İstedikleri yerlerde ayrı gidecekleri imkânlarla alternatif ürettiğimizi düşünüyorum. Yoksa ben insanın insan olma özelliğinde birbirinden farklı olmadığını düşünüyorum” diye konuştu. Yunan Basını, PKK liderinin Türkiye’ye iade edildiği için tazminat isteyeceğini yazdı Öcalan Yunanistan’a dava açıyor MURAT İLEM ATİNA Yunanistan’da yayımlanan Etnos gazetesi, İmralı Adası’nda ömür boyu hapis cezasını çekmekte olan PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın Yunanistan devletinden davacı olmaya hazırlandığını yazdı. Yunan Etnos gazetesinin haberine göre PKK elebaşı Öcalan’ın Türk avukatları, Öcalan’ın Yunanistan devletinden davacı olmaya hazır lanması konusunu, geçen günlerde Atina’ya gelerek 17 Kasım davası duruşmalarına katılan ünlü avukat Yannies Rahiotis’le görüştüler. “Türkiye’den Öcalan vasıtasıyla çomak” başlıklı haberde, Yunanlı avukatın 23 Ocak’ta İmralı’ya giderek Öcalan ile bir görüşme yapacağı bildirildi. Türkiye’nin Yunanlı avukatla görüşmesi konusunda önümüzdeki günlerde izin belgesi çıkartacağını da yazan gazete, 1988’den bu yana hapiste olan Öcalan’ın yakalanma sürecinde görev yapan üç bakanla Yunan gizli servisi başkanının istifa ettirilmesine de dikkat çekti. Öcalan, kendisinin yakalanarak Türkiye’ye teslim edilmesinde dönemin Yunanistan hükümetinin sorumlu olduğuna inanıyor. Bu amaçla konu ile ilgili açılacak dava, hem Yunanistan’da hem de Avrupa mahkemelerinde ele alınacak. Haberde Öcalan’ın Yunanistan devletinden tazminat isteyeceği de belirtiliyor. obursali?cumhuriyet.com.tr CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle