19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 TEMMUZ 2007 PERŞEMBE 6 HABERLER AKP’nin seçimlerdeki başarısı mutluluk yaratırken kuşkuyu da beraberinde getirdi PERŞEMBE ORHAN BURSALI AB’de ılımlı İslam kaygısı Çelik, Baykal’a yüklendi ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, seçim sonuçlarını değerlendirirken “Bir iktidar, uyandırdığı memnuniyet ölçüsünde oy toplar. Biz memnuniyet uyandırırken de asla popülizme kaçmadık” dedi. DP Genel Başkanı Mehmet Ağar’ın istifasını “etik” olarak değerlendiren Çelik, “esas istifa etmesi gereken Sayın Baykal’dır. Etik olan, Sayın Ağar’ın yaptığıdır. ‘Ben başarısız oldum...’ Başarısız insanların çekilmeyi bilmesi lazım. Dolayısıyla Sayın Baykal’ın tavrını anlamak mümkün değildir” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP’nin seçimleri kazanmasının ardından Avrupa Birliği’nde (AB) Türkiye’de yükselen laiklik karşıtlarına ilişkin tartışmalar artarken, birlik üyesi ülkeler Türkiye’de laik düzenin ortadan kalkacağı endişesini açıkça ortaya koymaya başladı. Konuyla ilgili endişelerin kasım ayında yayımlanacak olan ilerleme raporuna da konulacağı belirtiliyor. Avrupa Birliği Komisyonu Başkan Yardımcısı Franco Frattini’nin seçimlerin ardından Türkiye’deki laikleri “azınlık” olarak nitelemesi, Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye’nin gittikçe dinsel bir yapıya kavuştuğu değerlendirmelerinin yapılması dikkat çe Nereden Biliyorsun? Mehmet Ağar, hayal kırıklığı içinde, “Cumhurbaşkanlığı seçimi için yanlış yaptık”; Bahçeli de “Ordu’nun bildirisi halka yaradı” demiş.. Şüphesiz, AKP’li ve AKP’leşen yazar takımı da daha dünden “Sivil demokrasinin zaferi” yazılarını yazmışlardı! Ortalık “Halkın muhtıraya yanıtı” benzeri başlıklardan geçilmiyor! Yabancı basında bu görüşler yer yer manşetlere çıktı... Burada temel bilimsel soru şudur: Nereden biliyorsun? Nereden biliyorsun ki halk Gül’ün Cumhurbaşkanlığı’na seçilmemesini protesto için AKP’yi tercih etti? Burada iki yanıltıcı durum var: Birincisi “öyle sanmak”... Yani ortada somut bilgi yok, durumu açıklayamıyorsun, fotoğrafının bütünü eksik, ama öyle olduğuna inanıyorsun... İkincisi öznelliği, yani gönlünün istediğini gerçek yerine koymak... Bunun adı: “Öyle olmasını istiyorum!”dur.. Bu iki yanlıştan kırılıp dökülüyoruz! Salı günkü analizde, seçim sonuçlarını iki temel olayın belirlediğini vurgulamıştık. Birincisi, Türkiye’ye giren ve çıkan yüz milyarlarca doların ekonomide yarattığı canlılık ve halkın da bundan nasiplenmesi, AKP’nin bu para dalgasını iyi yönetmesi, ayrıca sağlık ve yeşil kart uygulamaları, konut, duble yol yapımları vb; Kürtlere karşı ılımlı politikaları... İkincisi ise Cumhurbaşkanlığı seçimi... Birincisi AKP’yi dalganın üzerinde tuttu, oylarını yüzde 10 artırdı; ikincisi de CHP’yi yüzde 15’lere inmekten korudu! Bu seçimin sonucunu “büyük küresel ekonomik dalga” belirledi. Bu dalganın, “krizli çeşitleri”, 19902002 arasında, Türkiye’yi allak bullak etti. 1994, 1997, 1998, 2001... Siyasi iktidarları tir tir titretti, partilerin silindiği ve barajların altında kaldığı (ANAP, DYP, MHP, DSP, CHP..) veya ummadık partilerin seçimi kazanıp iktidar olduğu (MHPDSP) yılları, iç veya dış kaynaklı ekonomik krizler belirledi! Ekonomi, seçimlerin, siyasi partilerin, iktidarların, liderlerin kaderini belirledi. AKP, 2002 yıkıntısında kitlelerin tutunabilecekleri belki de tek partiydi. Bu yüzden seçimleri tek başına kazandı. Geçen 5 yıl içinde küresel ekonomik dalga, muazzam bir para soktu ülkeye. Bu sadece bize özgü değil, bütün dünyada bizim gibi ekonomilerde yüzde 5 ve üzeri büyümeler gerçekleşti. Küresel dalganın krizsiz çeşidine denk gelen AKP durumu iyi yönetti. Türkiye ekonomik bakımdan beklenmedik yerlere geldi. Müthiş bir ithalat, müthiş bir üretim ve ihracat... 230 milyar doları aşan bir ithalat ihracat... ??? Nereden biliyorsun? AKP’nin başarısız olacağını, oylarını zor koruyacağını, yüzde 47’lerin bir düş olduğunu, işsizliğin artığını, ekonomide büyümenin halka yansımadığını, köylülerin toprağını çiftini kaybettiğini vb. savunurken, bu temel soruyu biz de kendimize sormadık! Nereden biliyorduk? Örneğin, AKP döneminde köylü nüfusta yüzde 10 azalma oldu. İşini gücünü kaybetti, yerini yurdunu terk etti ve kent varoşlarına göçtü. Bu kitlenin normal olarak AKP’ye oy vermeyeceğini düşündüm. Tarhan Erdem’le konuştum. Hayır, dedi, büyük ölçüde AKP’ye verdi. “1963’te bir Amerikalının kentlere göç edenlerle ilgili yaptığı ilginç bir araştırma okumuştum. Orada, göç edenlerin 6 ay içinde yerleştiklerini, düzenlerini kurduklarını ve göç etmekten de memnun olduklarını saptamıştı.” Şüphesiz bu büyük göç, aynı zamanda ekonomik büyüme dönemine denk geldi, yerleşmeleri ve geçim düzenlerini kurmaları daha kolay oldu! Ayrıca kent varoşlarına AKP’nin yerel ve merkezi yardımları vb. de bu kitlenin düzenini kurmasını kolaylaştırdı! Tutucu köylü, bu durumdan memnun, oyu da AKP’ye!.. Böylece, “öyle olmalı”ya dayanan düşüncemizin bu ayağı çöktü! Yani büyük olasılıkla AKP buradan oy kaybetmedi! Mesela işsizliğin artığını söyleyerek, AKP’nin oy kaybedeceğini nereden biliyorduk? Tarhan Erdem diyor ki; sayı olarak artış olabilir, ama oran olarak düştü! Bu şu demek: AKP döneminde “piyasaya” çıkan yeni işgücü önemli ölçüde işgüç sahibi oldu! Bunların doğru ve rakamsal olarak araştırılması gerekir. Ancak Tarhan Bey’in de belirttiği gibi, nüfusunu bile henüz doğru dürüst sayamayan bir ülkede, tam rakamlara ulaşmak, iğne ile kuyu kazmayı gerektirir... ??? Diğer bir konu, AKP döneminde köylülerin büyük zararlara uğradığı, dolayısıyla bu kesimden oy alamayacağıydı. Öyle ki DYP’yi (DP) köylüler Meclis’e sokabilirdi! TV’lere konuşan köylüler, “yandık bittik mahvolduk..” derken, aynı köylü bir başka mikrofona oyunu AKP’ye vereceğini söylüyordu... Mahvolan adamın, kendisini mahvedene, daha da mahvetmesi için oy vereceğini mi söyleyeceğiz? Bizim dayanağımız, ağlayan köylü simasıydı, bir de ziraat birliklerinin yöneticileri... Nereden biliyorduk gerçekten mahvolup mahvolmadıklarını? Girdilerini, kazançlarını, çıktılarını araştırmadan, nesnel durumu ortaya koymadan, sadece ifadelere dayanarak... Burada, kamuya veri aktarması gereken araştırmaların büyük eksikliği, yorumcuların da derine inmelerini engelledi. Tarhan Erdem, köylülerin mesleki birlikleri yöneticilerinin, üyesini temsil etmekten ziyade, daha çok kendi ilişkilerini ve çıkarlarını savunduklarına işaret ediyor. Tabii buna şunu eklemek gerekir: Bu tür çıkar örgütlerinin hiçbir zaman “durumumuz iyi” demeleri mümkün değil, her zaman daha fazlasına ulaşmak istemeleri olayın doğasında var. Tarhan Bey, mesela yılda 5 milyar sübvansiyonyardım vb. ile köylünün cebinde para kalırken, bu rakamın geçen yıl 7 milyar dolara yükseldiğini bazı karinelerle hesap ettiğini belirtiyor. Bir de çeşitli tarım kollarında verimin artığını, daha fazla ürün alındığını söylüyor... ??? “Nereden biliyoruz” sorularını daha da yaymak gerekir. Mesela, sadece giren sıcak paranın büyük faizler alarak çıktığını, ekonominin bunlara çalıştığını söylüyoruz... Giren paranın, yabancıya kazandırdığından çok daha fazlasını, Türkiye ekonomisine kazandırmadığını nereden biliyoruz??? Bu konuda yapılan tek bir karşılaştırmalı araştırma yok! (Ekonomide kırılganlığı artırdığı bir olgu, zaten iş dünyasının en büyük korkusu da bu... Fakat, bu korku 5 yıllık dönem içinde sadece beklenti olarak kaldı! Biz ise gerçekleşen 5 yıl içinde, AKP’nin oylarını nasıl yüzde 47’ye taşıdığını anlamaya çalışıyoruz!) Olayları anlamak için nesnel bilgilere dayanmak gerekir... CHP’yi yerden yere vurmadan ve AKP’nin başarısına şaşırmadan önce!.. KIBRIS RUM YÖNETİMİNİN MHP ENDİŞESİ ATİNA (AA) Yunanistan Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni, “Türkiye’de demokratik yollarla istikrarlı bir hükümetin işbaşına gelmesi olumlu” diyerek seçimden duyduğu memnuniyeti dile getirirken, Kıbrıs Rum Yönetimi Dışişleri Bakanı Erato KazakuMarkuli de MHP’nin Meclis’e girmesinden endişe duyduğunu söyledi. Bakoyanni, göreve gelmesinden sonra ilk kez Atina’yı ziyaret eden Kıbrıs Rum Yönekiyor. Başta birliğin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Olli Rehn olmak üzere çok sayıda AB temsilcisi, AB’ye dinsel yapılı devletlerin alınmayacağını vurguluyor. AB yetkililerinin özellikle Türkiye’nin Yemen ile eşbaşkanlıtimi Dışişleri Bakanı Erato KazakuMarkuli ile bir araya geldi. Rum Bakan, “MHP’nin özellikle Kıbrıs konusunda olumsuz bir tavır sergilediğini” savundu. “Türk tarafının Kıbrıs konusunda bugüne kadarki uzlaşmaz tavrında Türkiye’nin başrolü oynadığı” ifadesini kullanan Rum Bakan, Başbakan Erdoğan’ın tekrar iktidar olmasıyla KKTC ve Türk hükümetinin “daha yapıcı bir tutum içinde olacaklarını” umduğunu söyledi. ayında yayımlanması planlanan Türkiye İçin İlerleme Raporu’nda belirteceği vurgulanıyor. Brüksel’deki AB gözlemcileri ise AB’nin olaya farklı bir açıdan yaklaştığını kaydediyorlar. Avrupa Birliği’nin kaygısı nın Türkiye’nin İslamlaşmasından çok Türkiye’de yaşayan azınlıklar olduğunu kaydeden gözlemciler, şu değerlendirmeyi yapıyorlar: ‘Zarar görebilir’ “Türkiye’de Rum, Ermeni, Yahudi, Alevi, Kürt, Laz ve Çerkezler gibi çok sayıda azınlık bulunuyor. Bunlar arasında Rum, Ermeniler dini açıdan, Yahudi ve Kürtler ise siyasi açıdan AB için çok önemli. Türkiye’de gerçekleşecek olası bir ileri derecede İslami rüzgârda en büyük zararı bunlar görecektir ki, bu da birliğin çok önem verdiği ve ekümenik saydığı Fener Rum Patrikhanesi’nin haklarının ortadan kalkmasına neden olacaktır.” ğını yaptığı Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi’nin (GOKAP) önerdiği ılımlı İslam politikasını tartışması da dikkat çekiyor. Kaygı ilerleme raporunda AB’nin kaygılarını kasım SODEV BAŞKANI CINGI: MHP itiraz etti, AKP kazandı ? NEVŞEHİR (Cumhuriyet) Nevşehir’de MHP Merkez İlçe Başkanlığı’nın seçim sonuçlarına ilişkin yaptığı başvurunun değerlendirilmesiyle yeniden sayılan oylar, AKP’nin oylarını artırdı. Yapılan yeniden sayım sonucuna göre, daha önceden 88 bin 622 olan AKP’nin Nevşehir genelinde aldığı oy, 89 bin 326 ya çıkarken MHP’nin 29 bin 333 olan oyu, 29 bin 520’ye ve CHP’nin oyları da 25 bin 248’den 25 bin 388’e yükseldi. MHP Merkez İlçe Başkanı Yavuz Soysaldı, 1 milletvekilini AKP’ye karşı çok az bir oyla kaybettiklerini, bunun sonucunda bazı ilçelerde ve il merkezinde seçim sonuçlarına itiraz ettiklerini ifade etti. Soysaldı, Gülşehir, Hacıbektaş ve Avanos’taki ilçe seçim kurullarının başvuruyu reddettiğini söyledi. Baykal ve ekibi görevlerini bırakmalılar ? CHP milletvekili adayı Basri Bayar, CHP’nin beklenen sonucu alamadığını söyleyerek “Bunun nedeni CHP’nin ekonomik programını halka somut olarak yeteri kadar sunmamasıdır” dedi. İstanbul Haber Servisi Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) Başkanı Aydın Cıngı, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve yönetici kadrolarının görevi bırakması çağrısı yaptı. CHP milletvekili adaylarından Basri Bayar, CHP’nin seçim sonrası yeterli oy alamamasının nedenini ekonomik programlarını halka somut olarak sunamamaları olarak değerlendirirken, Şecaattin Güney ise AKP’nin kendini Cumhurbaşkanlığı seçimi ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nden (TSK) yapılan açıklamalarla mağdur olarak gösterdiğini, böylelikle oylarını artırdığını söyledi. SODEV Başkanı Cıngı, yaptığı açıklamada, bugüne kadar SODEV’ın Baykal’ın şahsına yönelik bir açıklama yapmadıklarını, ancak seçim sonrasında ortaya çıkan durumdan CHP’nin önünün açılması için Baykal’ın istifa etmesi gerektiğini dile getirdi. Baykal’ın istifası ile CHP’nin bir “rehabilitasyon sürecine” gireceğini vurgulayan Cıngı, şunları söyledi: “Kökleri tarihten gelen bir partiyi ve bu yolla Türkiye solunu, gereksiz ve anlamsız bir ısrarla tutuklamaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Haklı ya da haksız gerekçelerle kamuoyunda oluşmuş ve artık değiştirilmesi olanaksız önyargıların Baykal’ın kişiliğinde odaklandığı bilinen bir gerçektir. CHP’yi yeniden CHP yapabilmenin yolunun açılması için Baykal ve yönetici kadro görevlerini bırakmalıdır.” CHP 1. Bölge milletvekili adayı Basri Bayar, “Seçimlerde AKP’nin bu kadar yüksek sonuç alması beklenmiyordu. CHP daha başarılı olmalıydı. Başarısızlığın nedenleri parti programının eksikliği değil, ekonomik programı somut olarak halka sunamamasıdır” dedi. Basın yayın organlarının seçim boyunca yanlı yayınlar yaptığını da vurgulayan Bayar, “Nasıl ki ABD dünyayı basın ya da sinema sektörü ile yönlendiriyorsa AKP de basını ele geçirerek seçim öncesi kendi propagandasını öyle yaptı. Ayrıca AKP sanki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde mağdurmuş gibi gösterildi” dedi. Çiller, siyasete soğuk Eski Başbakan, DYP Genel Başkanı Tansu Çiller yeniden siyasete dönmeyi düşünmediğini belirtti. Çiller, “Ben 14 Aralık 2002 tarihinde neredeysem oradayım” dedi. Bir grup eski DYP’li ve DP’li Çiller’in Yeniköy’deki yalısı önünde toplanarak merkez sağın başına geç çağrısı yaptı. Partililer, dün saat 16.00 sıralarında Çiller’in yalısı önüne giderek Çiller’le görüşmek istedi ve “Çiller Kırat’ı şahlandır”, “Şimdi görev zamanı”, “Sensiz olmadı, olmayacak da” dövizleri açtılar. Partililer, Çiller’i yeniden siyasette ve başbakan olarak görmek istediklerini ifade ettiler. Gruptan 15 kişiyi yalısına alarak yaklaşık 45 dakika görüşen Çiller yeniden siyasete dönmeyi kabul etmedi. Çiller’le görüşen grup adına açıklama yapan Metin Mutlu, görüşmenin olumlu geçmediğini, Çiller’in dönmeyi düşünmediğini söyledi. (NİHAN İNAL) Baykal’ı 2002 seçiminden sonra evinde ağırlayan Sevigen’den Livaneli’ye yanıt: Erdoğan’la anlaşma konuşulmadı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve bazı milletvekillerinin katılımıyla evinde 2002’de yapılan toplantıda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile bir anlaşma yapıldığı konusunun gündeme gelmediğini, “2 ay dayanamaz, giderler” diye bir konuşmanın da yapılmadığını söyledi. CHP’li Sevigen, CHP’den 3 Kasım 2002’de milletvekili seçilen, daha sonra partiden ayrılıp bağımsız kalan Zülfü Livaneli’nin, Vatan gazetesindeki köşesinde gündeme getirdiği iddialara yanıt verdi. Sevigen, 2002’de Livaneli’nin de aralarında bulunduğu bazı yeni seçilen milletvekillerini nezaket gereği evine davet ettiğini ifade ederek şunları kaydetti: “İstanbul’dan gelmişlerdi ve otelde kalıyorlardı, hanımla eve davet ettik. ‘Terlikli zirve’ deniyor. Bizim evde namaz kılındığı için, namaz kılınan eve ayakkabı ile girilmez genelde... Onlar da ayakkabıları çıkardılar, terlikle oturdular. Her şeyden bahsettik, öyle gündemli bir toplantı değildi, sohbet ettik. Ama o sohbette, hiçbir zaman ‘Recep Tayyip Erdoğan ile bir anlaşma yapıldı’ filan hiç konuşulmadı” Ancak davette, Erdoğan’ın durumunun gündeme geldiğini, “Yüzde 34 oy almış bir insana, milletvekili olmasın diye yasak koymak çok uygun değil, bizim demokrasi anlayışımıza yakışmaz” diye konuşulduğunu anlatan CHP’li Sevigen, “Ama ‘2 ay dayanamazlar, çürür, giderler’ diye bir konu da gündeme gelmedi” diye konuştu. Sevigen, davete ilişkin yansıtılan “Terlikle girildi, 18 çeşit yemek geldi” şeklindeki ayrıntıların da çok hoş olmadığını ifade ederek şunları kaydetti: “Biz mütevazı, Müslüman aileyiz. Samimi olarak davet ederiz. Evde konuşulanlar orada kalır. Doğru, yanlış, eksik, fazla... Sohbet ediyorsunuz.” 20 yıldır aralıksız vekiller ? ANKARA (AA) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu ile AKP Mersin Milletvekili Ali Er, 6 dönem üst üste TBMM’ye giren parlamenterler olarak bu alanda önemli bir rekora imza attı. Başesgioğlu, politikaya 1984 yılında Anavatan Partisi’nde başladı. Başesgioğlu, pazar günü yapılan seçimde de İstanbul’dan seçilerek üst üste 6 dönem Meclis’e girmeyi başardı. 19, 20 ve 21. dönemlerde ANAP’tan İçel milletvekili olan Ali Er, siyasete, 3 Kasım 2002 seçimleri öncesinde geçtiği AKP’den devam etti. Sevigen iddiaları yanıtladı. HAKKÂRİ’DEKİ SEÇİM SONUCU CHRISTIAN SCIENCE MONITOR Olaylı seçim protestosu ? İSTANBUL (AA) Haklar ve Özgürlükler Cephesi (HÖC) üyesi bir grup, Ankara’da seçimi protesto etmek isteyen gruba müdahale eden emniyet görevlileri hakkında suç duyurusunda bulundu. Sultanahmet’te toplanan grup üyeleri, “Bağımsızlık ve demokrasi istedikleri için tutuklananlar serbest bırakılsın” yazılı pankart açtı. Gruptan bir kişi tarafından okunan basın açıklamasında, 154 kişinin gözaltına alındığı ve bunlardan 87’sinin tutuklandığı kaydedildi. DTP’nin iptal istemi reddedildi DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Gümrüklerde kullanılan oyların ülke geneline dağıtılmasıyla seçim sonuçlarının değiştiği Hakkâri’de tartışmalar sürerken DTP’liler seçimin iptali için başvurdular. Seçimde, Hakkâri’de oyların 29 binini AKP alırken DTP’li bağımsızlara 43 bin oy çıktı. 14 bin 677 oy alan bağımsız aday Sebahattin Suvağcı, AKP adayı Abdulmutalip Özbek’i 45 oy farkla geçti. Ancak gümrüklerde kullanılan oyların illere dağılımı ile Özbek, Suvağcı’yı geride bıraktı. Suvağcı’nını itirazı üzerine 40 sandıktaki oylar yeniden sayıldı. Yapılan değerlendirmeler sonucunda DTP’lilerin seçimin iptali istemi reddedildi. Bu arada bağımsız milletvekili Hamit Geylani’nin de Anayasa Mahkemesi’nce kapatılan HADEP’in genel sekreteri olması ve “5 yıl süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi ve yöneticisi olamayacağı” yönünde getirilen yasak nedeniyle DTP’nin kuracağı gruba katılamayacağı öğrenildi. ‘Erdoğan’ı zorlu bir sınav bekliyor’ Dış Haberler Servisi ABD’nin etkili gazetelerinden Christian Science Monitor’da yer alan ve Türkiye’deki seçim sonuçlarının değerlendirildiği haberde, hem laiklik yanlılarının hem de Müslümanların çıkarlarına eşit derecede saygı gösteren bir Türkiye kurmanın, Erdoğan’ı bekleyen zorlu bir sınav olduğu görüşü dile getirildi. “Türkiye’nin 21. yüzyıldaki Atatürk’ü mü?” başlıklı yorumda, 22 Temmuz seçimlerinde AKP’nin niçin başarılı olduğunun anlaşılmasının kolay olduğu belirtilerek ekonomik göstergelerdeki iyileşmeye dikkat çekildi. Erdoğan’ın “Atatürk’ün gösterdiği hedefe, Cumhuriyetin 100’üncü yılında ulaşmak ilk hedefimiz olacak” sözlerini aktaran gazete, ancak din konusunun da kenara bırakılamayacağını yazdı. Gazete, Türkiye’de çok sayıda kişinin AKP’nin Türkiye’yi İslamlaştırmak gibi gizli bir gündemi olduğuna inandığı, Erdoğan’ın ise şimdilik bu korkuları ılımlı bir AKP vurgusuyla yatıştırmaya çalıştığı yorumunu yaptı. obursali?cumhuriyet.com.tr CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle