19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 TEMMUZ 2007 PERŞEMBE 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL CHP Kendini Sorgulamalıdır CHP’ye gönül verenler bugün tarifsiz kederler içindedir. Laik demokrat Cumhuriyetçiler gelecekten kaygılıdır. Bu kaygıyı, ancak CHP’nin kendi içindeki değişim rüzgârları giderebilir. PENCERE Ne Gündüzdür.. Ne Gece?.. Bizim ‘evlere şenlik’ medyamızda bir şenlik, bir şenlik ki demeyin gitsin... Davul zurna, trampet, korna seslerine zafer çığlıkları karışıyor... Peki, yalnız bizimkilere mi özgü bu görülmemiş bayram havası?.. Avrupa’sıyla Amerika’sıyla Batı’nın da keyfi gıcır... Ne diyorlar: “ Türkiye’de laik azınlık tokadı yedi!..” ? Seçimde oyları kim verdi?.. Bizim mahalle.. Bizim kasaba.. Bizim köy.. Evelallah hepsi bizim... Biz bize, yan yana, diz dizeyiz... Peki, bizim olmayan ne?.. Sözgelimi Borsa’mız... Yazılıp çizildiğine göre İstanbul Borsası’nın yüzde 73’ü yabancıların elindeymiş.. Bu seçimde Borsa da oy verdi.. Hem de uçarak.. Kime oy verdi?.. AKP’ye... ? Tarihlerinde laikliğe ulaşmak için, yüzlerce yıl kan ve ter dökerek, demokrasinin altyapısını oluşturmak için çabalayan Batı, Türkiye gündeme girince neden laikliğe karşıt bir havaya sardı?.. İslam coğrafyasında tek laik Cumhuriyet Türkiye!.. “22 Temmuz’da laik azınlık tokadı yedi” diyen Batı neden dört köşe?.. ? Batı, AKP kazansın diye elinden gelen her şeyi yaptı, Arap sermayesi de vallahi billahi elinden geleni ardına komadı... Batı’da laikler.. Ortadoğu’da şeriatçılar.. Neden aynı amaçta birleştiler ve birleşiyorlar?.. ? Dışarıya iki kat borçlanma... Yabancı yerli rantiyeci için yüksek faiz folluğuna dönüşme... Devletin, ülkenin elinde ne kadar kamu kuruluşu varsa dışarıya satıp savma... Laik Cumhuriyetten ‘Ilımlı İslam Devleti Modeli’ne geçerken uygulanan ekonomik programın ilginç özeti... Bu programın arkasında IMF... Daha başka deyişle ABD... Ve ardından “seçim zaferi”!.. ? AKP yüzde 47... Az bile... Arkasına Avrupa’sıyla, Amerika’sıyla, Yunanıyla, Rumuyla, Ermenisiyle, İsrail’iyle dış dünyayı alan AKP’nin içerde seçim zaferi için yüzde 47 az bile... Ama bir soru var: Bu Avrupa, ABD, Yunan, Rum, Ermeni, AB Türkiye’nin karşısında değiller miydi?.. ? Türkiye’nin karşısında ve AKP’nin yanında olmak ne tür bir bilmecedir?.. Bu ne acayip bilmece?.. Ne gündüzdür, ne gece?.. 16 Milyon Seçmene Bir Anımsatma!.. 16 milyon yurttaşın oylarını kazanarak 340 milletvekili elde eden AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ikinci kez Başbakan oldu... ‘Hayırlı olsun’ diyebiliyor musunuz? Kim için, kimler için hayırlı olsun? 16 milyon insanımız oylarını koşa koşa verdi, dinlencelerini yarıda bıraktı, sabah karanlığında sandıklara koştu!.. Son beş yılda yaşananlar, yazılanlar, çizilenler, ortaya dökülen yolsuzluklar, yanlışlıklar, gerilikler, basitlikler, göz göre göre Bakan, Başbakan çocuklarının, yakınlarının büyük servetlere ulaşması, gemicikler, villacıklar, şirketçikler elde etmesi... Hepsi boşuna imiş! 16 milyon seçmen bütün bunları ya görmedi, ya bilmedi, ya okumadı ya da bile bile görmezlikten, duymazlıktan geldi!.. ??? Şimdi ikinci kez Türkiye Başbakanı olan, beş yıl daha tam bir çoğunlukla iktidarını sürdürecek olan kişi, bir zamanlar neler demişti, bir anımsasak mı? “Tutturmuşlar laiklik elden gidiyor diye! Yahu bu millet istedikten sonra laiklik tabii elden gidecek! Sonra nedir bu laiklik, bu ne menem bir şey... ...Hem laik, hem Müslüman olunmaz... ...Avrupa Birliği’ne girmek için koşturuyorlar. Onlar da bizi almamayı düşünüyor. AB’nin aslı Katolik Hıristiyan Devletler Birliği’dir... ...Yahu bu milletin bütünlüğü ‘Ne Mutlu Türküm diyene’ ifadesiyle sağlanır mı? Biz de inanç birliği ile tutacağız... ...Türkiye Cezayir olur mu diye soruyorlar. Biz hazmettire hazmettire geliyoruz Allah’ın izniyle. Şimdi artık millet senaryoyu da değiştirmeye talip. Biz onun için geliyoruz. Bu düzenin koruyucusu olamayız, bu mümkün değil!.. ...Bir buçuk milyar nüfuslu İslam âlemi Müslüman Türk milletinin ayağa kalkmasını bekliyor. Ayağa kalkacağız. Işıkları göründü, Allah’ın izniyle kıyam başlayacak. ...Terörü Cudi Dağı’nda arıyorlar, terör Meclis’in içinde. Orada halledilmeli...” ??? 16 milyon seçmenin oylarını kazanan Başbakan Erdoğan bütün bu sözlerini unuttu mu, bir yana itti mi, yoksa bugünleri mi bekledi? 16 milyon yurttaşın desteğini arkasına alarak bir zamanlar açık açık söylediklerini, şimdilerde bir bir kanıtlamaya, uygulamaya başlayacak mı? Başlarsa ne olur, ne olmaz bilemem! Ama hiç de ‘hayırlı’ bir şey olmaz. ??? Hep dedikleri neydi! Anayasa değiştirilecek, YÖK kaldırılacak, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay, Atatürk Cumhuriyetinin sağlam kaleleri teker teker anlamsızlaştırılacak, daha doğrusu AKP’nin istediği bir anlama, bir içeriğe, bir yöne doğru kaydırılacak mı?.. ??? On yıl önce bugünü mü haber vermişti? Bakacağız, göreceğiz!.. Yrd. Doç. Dr. ENGİN ÜNSAL Maltepe Üniv. Huk. Fak.Öğr. Üyesi ok partili yaşama geçtiğimiz 1946 yılından bu yana yapılan genel seçimlerin en önemlisi, laik demokratlar için inanılmaz bir düş kırıklığı ile sonuçlandı. Cumhuriyet değerlerinin üstüne açıkça şal örtmek isteyen, 1923 yılından bu yana devlete kazandırılmış ekonomik değerleri acımasızca yandaşlarına ve çokuluslu şirketlere satmakta bir sakınca görmeyen, yolsuzlukları ayyuka çıkan, aile bireylerini sınırsız zenginleştirip hesabını vermeyen ve bunun sorgulanmasını 2003 yılında çıkardığı 4783 sayılı yasa ile önleyen, zenginleri koruyan, yoksulu ezen, dolar milyarderlerinin sayısını katlayan, ülke borçlarını dört buçuk yılda yüzde 85, protestolu senetleri yüzde 663, kredi kartı borçlarını yüzde 393 artıran, işsizliği 4 milyona, kayıt dışı çalıştırılanları 8 milyona çıkaran, ABD ve AB karşısında omurgasız bir dış politika izleyen AKP, 2002’de aldığı 10 milyon oyu 16 milyona çıkararak inanılmaz bir sonuç elde etti. Ülkesinin böylesine soyulmasına, halkının acımasızca ezilmesine, bankaların yüzde 42’sinin, sigorta şirketlerinin yüzde 70’inin yabancıların eline geçmesine seyirci kalan AKP, demokrasi tarihinde bir ilki başararak iktidarındaki olumsuz göstergelere karşın erimedi ve akıldışı bir biçimde daha da güçlendi. Zenginleri koruyan bir partinin, haram parayla sevap işlemeye çalışan ve yoksulluğu kuru gıda paketleri ile gölgelemek isteyenlerin zaferini, gelecekleri karanlık insanların davul zurnayla kutlaması, ibretle seyredilecek bir olaydı. 2007 genel seçimleri siyasal bilimciler için çok zengin bir kaynak olacaktır. AKP’nin başarısının, mutsuz çoğunluğa kalıcı ekonomik yararlar sağlama Ç dığı halde nasıl gerçekleştiğinin mutlaka sosyolojik bir araştırmasının yapılması gerekir. Bu başarıyı sadece yoksul seçmenin kendisine karşı bir partiyi desteklemesi biçiminde değerlendirmek yanlış olur. Seçmen davranışı incelenirken mutlaka CHP’nin seçmen karşısındaki duruşunun da incelenmesi gerekir. İktidar olacağı savı ile yola çıkan CHP’nin, laik demokrat cumhuriyetçilere en büyük düş kırıklığını neden ve nasıl yaşattığı konusu üzerinde mutlaka durulmalıdır. Ezilenlere somut ve inandırıcı öneriler vermesi gereken CHP’nin, yanında olduğu yoksulların oyunu alamaması, büyük kentlerin varoşlarına, kırsal kesim insanına ulaşamaması çok ilginçtir. CHP başarısızlığının en önemli nedeni, CHP’nin bir kimlik bunalımı yaşamasıdır. CHP yükselen milliyetçilik dalgasının tuzağına düşmüş ve siyasal yelpazedeki yerinin ayırdına varamadan sağa açılmanın yollarını aramıştır. Sağda zaten var olan partilerin arasında kendisine gereksiz bir yer arayışına girmiştir. Sosyal demokrat olduğunu savlayan bir partinin seçim bildirgesinin hiçbir yerinde sol sözcüğünün geçmemesi çok düşündürücüdür. Soldan kaçma çabasındaki CHP’den solun doğal yandaşları da desteğini çekmiştir. Bir sosyal demokrat partinin emek eksenine oturması, sivil toplum örgütleri ile organik bağlar kurması doğal ve zorunludur. Parti içinde iktidarda kalabilmek adına bu doğallık terk edilemez. CHP bunu yapmış ve parti içi iktidarı sağlamak için partiyi canlı tutacak kitleler ve onların örgütleri ısrarla dışlanmıştır. CHP’nin emekçilerle bağını sağlayacak işçi büroları, esnaf ilişkisini kuracak esnaf komiteleri, çiftçi leri aydınlatacak kırsal alan örgütleri yoktur. Partinin üye profilinin önemli bir kesimi partiden siyasal rant sağlamak isteyenlerin varlığını yansıtmaktadır. Partiyi iktidara taşıyacak kesimler parti dışında, ama belli bir bölümü ile siyasal çıkar sağlamayı düşleyenler parti ve partinin milletvekili adayları içindedir. Parti üyelerinin bu genel yapısı, partinin siyasal eğitimi önemsememesinin sonucudur. Bugün CHP üyelerinin büyük çoğunluğu sosyal demokrasiyi tanımlayamaz. Marksizmi bilmez. Küreselleşmenin, çokuluslu şirketlerin yeni emperyalizm olduğunun ayırdında değildir. Bu konumda olan bir partinin sadece laik Cumhuriyet söylemini öne çıkararak iktidar olması elbette olanaksızlaşır. Seçmen sürekli ilgi, iletişim ve bilgi akımı açlığı içindedir. Gidilen yerlerde adaylara, “Neden sadece seçim zamanı geliyorsunuz” sorusu sıkça sorulmuştur. CHP bir metal yorgunluğu yaşamaktadır. Bunu gidermek için kendini sorgulamalı ve değişmelidir. Önce ortanın solundaki yerini yeniden belirlemeli, değişen dünya koşullarına göre ideolojik gergefini yeniden işlemelidir. Bunu sağlamak için bir Sosyal Demokrat Araştırmalar Enstitüsü kurmalı ve bir Sosyal Demokrat Araştırmalar Dergisi yayımlamalıdır. Yeni bir örgütsel yapılanmaya giderek tüm parti örgütlerinde işçi, esnaf ve kırsal kesim birimleri oluşturmalı ve bunlar aracılığıyla ilgili kesim insanlarını eğitmeli, bilgilendirmeli ve aydınlatmalıdır. CHP, kadro, ideoloji ve örgütsel yapısını mutlaka yenilemelidir. CHP’ye gönül verenler bugün tarifsiz kederler içindedir. Laik demokrat Cumhuriyetçiler gelecekten kaygılıdır. Bu kaygıyı, ancak CHP’nin kendi içindeki değişim rüzgârları giderebilir. Seçmeni sadakaya alıştıran, ekonominin dümenini yabancılara teslim eden AKP, demokrasimizde umarsız yaralar açmıştır, siyaseten suçludur. Ya CHP?.. Kim Kazandı Hilmi TAŞKIN Seçimlerin sonucu belli oldu. Seçim sonuçlarını pek çok açıdan değerlendirmek olanaklıdır. İlk bakışta seçimin galibi AKP olmuştur. AKP yüzde 46.6 oy aldı. Demek ki halkımız iktidardan memnun! Bundan böyle iktidardan şikâyetçi olmasın… Neredeyse her iki kişiden birisi iktidarın uygulamalarına onay vermiş ise söyleyecek bir şey yok… Aslında seçimleri ABD kazandı. BOP kazandı. Ama bunu halkımızın pek çoğu zafer sarhoşluğu içinde göremez. Görmeye başladığı zaman da iş işten geçmiş olur. Başbakan “BOP’un eşbaşkanıyım” diyordu. Kazanan BOP olduğuna göre işine devam edecektir. Ülkemizde ABD karşıtlığı neredeyse yüzde 90’lardadır. Ama seçim sonuçlarına bakacak olursak ABD’nin BOP planına yüzde 46.6 destek var. Bu tam bir çelişkidir. Kim kazandı? Bu soruya en doğru yanıt ABD kazandı olur. Önce bir hatırlatma yapalım. Sıvas Kongresi’nde, Wilson İlkeleri Cemiyeti’nin önerdiği Amerikan mandası reddedilmişti. Bugün gelinen sonuca göre yeni mandacılığın kazandığı söylenebilir. Soğuk Savaş dönemi boyunca ekilen tohumlar bu sonucu doğurmuştur. AKP eken değil, hasat eden bir parti görünümündedir. Ekilen tohumlar ve değişen sosyolojik yapı bu sonucun alınmasında etkili olmuştur. Bu sosyolojik değişimde de ABD’nin oldukça fazla rolü bulunmaktadır. AKP ile birlikte tarikatlar ve cemaatler kazanmıştır. Zaten yüzde 46.6 oyun ana nedeni bu kesimlerin beş yıllık rahat çalışmasıdır. AKP nerede zayıf ise, beş yıl boyunca oralar pilot bölge seçilmiş ve beş yıl boyunca çalışılmıştır. Şimdi yeni pilot bölgeler tespit edilecek ve oralarda yeni çalışma stratejileri tespit edilecektir. Yıldönümünde ülkemizin tapusu olan Lozan bu seçimle tehlikeye daha çok yaklaşmıştır. BOP penceresinden bakacak olursak gerçek daha iyi anlaşılır. Ülkeyi zor günler bekliyor. Zor ve tartışmalı günler… CUMHURİYET 02 CMYK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle