27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 NİSAN 2007 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER HEM SUÇLU, HEM GÜÇLÜ Karaman’a bağlı Yeşildere Belediyesi’nin AKP’li yönetimi, haksız yere işten çıkarıldıkları için açtıkları davayı kazanan ve tazminatlarını almak için belediyeyi icraya veren eski işçilerinden, icrayı çözdürmek için yaptığı masrafları istedi. Eski işçilerden Fahrettin Bayat, “Bizden icrayı çözdürmek için yaptıkları masraflara karşılık para istiyorlar, tehdit ediyorlar” dedi. Yeşildere Belediyesi’nde çalışırken 3 yıl önce işten çıkarılan ve kıdem tazminatı alacakları ödenmeyen işçilerin açtığı davalardan biri lehlerine sonuçlandı. Karara karşın paranın ödenmemesi üzerine Karaman İcra Müdürlüğü’nden haciz kararı çıkarıldı. Belediyeye giden bir haciz görevlisi ve jandarma, belediyeye ait eşya ve 2 otobüs ile 1 otomobil, 1 kamyon ve kepçeyi Karaman’daki yediemin deposu ve garajına teslim etti. Belediye de, malların bir kısmının haczedilemeyeceğine ilişkin dava açtı ve kazandı. Belediye kararı temyiz etti. 14 kişiye 125 YTL vekâlet ücretine hükmedildi. İşçiler bunun alacaklarından mahsup edilmesini istiyor. 7 EMEKLİSEN’DEN EYLEM İçişleri Bakanlığı’nın EmekliSen’in kapatılması için açtığı davayı reddeden yerel mahkemenin verdiği karara, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nden gelen bozma kararı, sendika üyesi emeklileri sokağa döktü. EmekliSen Kızılay Meydanı’nda, sendikanın genel başkanı Veli Beysülen’in yaptığı bir basın açıklamasıyla eylem yaptı. Sendikanın kapatılamayacağını dile getiren Beysülen, 4. Hukuk Dairesi’nin aldığı bozma kararının düşündürücü olduğunu söyledi. Mahkemenin karara gerekçe olarak anayasanın sendikal haklarla ilgili 51’inci maddesini gösterdiğini belirten Beysülen, “Oysa ne 51’inci maddede ne de anayasanın başka herhangi bir maddesinde emeklilerin sendika kurmasını yasaklayan hiçbir ibare yoktur” dedi. GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Pahalıya Patlayan Haberler Dünyada en pahalıya mal olan ürünün haber olduğuna ilişkin bilimsel görüşleri bir süreden beri yinelemek zorunlu oluyor. Ama haber dendiğinde polis bülteninden ya da valiliklerin ve belediye başkanlıklarının açıklamalarından yazılanların murat edilmediği ortada. Haberin sadece üretiminin değil sonucunun da pahalıya patladığı bir dönemden geçiyoruz. Haberin yüklüce bir kâr getirdiğine de zaman zaman tanık olunuyor. Gençliğimizde, yazdığımız haberle ilgili üçüncü kişi ve kurumların görüşlerine yer vermediğimizde fırça yerdik. Ne muhabirlerin ne de istihbarat şefleri ile yazı müdürlerinin aklına “Bugün bunu yayımlayalım, yarın adı geçenlerin görüşlerini alıp yayımlarız. Bu sayede haberi de sürdürmüş oluruz” demek gelmezdi. Bu yaklaşım daha çok haber ajansları için geçerliydi. Rakipleri ile aralarındaki “haber atlatma” yarışması saniyelerle ölçülen süreler içinde geçtiğinden, önce haberi verir, ardından gelişmeleri aktarırlardı. Günümüz gazete haberciliği gitgide ajans haberciliğine benziyor. İşte size iki somut örnek. ??? Atatürkçü Düşünce Derneği’nin (ADD) öncülüğünde 14 Nisan’da Ankara’nın Tandoğan Meydanı’nda bir Cumhuriyet Mitingi yapılacak. Mitingin amacı da “Atatürkçü bir cumhurbaşkanı” isteğini kamuoyuna duyurmak olarak belirlenmiş. Kimi siyasi partiler ile toplum örgütleri de destek vermek için katılacaklarını açıklamışlar. Gençlerin de yoğun biçimde katılımı bekleniyor. Mitinge ilişkin haberlerin AKP’yi ve yandaşlarını kızdırdığı anlaşılıyor. Özellikle haberin, Malatya İnönü Üniversitesi’nde miting nedeniyle öğretime ara verileceğine ilişkin bölümü ortalığı karıştırmış. Habere ilişkin görüşü sorulan Başbakan “Bu iş de biraz şirazesinden çıkmış vaziyette” diye başlayarak eleştirilerini sıralamış. Dünkü gazetelerde hem Başbakan’ın sözleri, hem de İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’nun yalanlaması çıktı. Şayet yandaşları, haberi büyük verirken araştırmış olsalardı, başbakanlarını da zorda bırakmazlardı. Başka bir deyişle yalan haberin ceremesine katlanmak zorunda kalınmazdı. ??? Önceki Deniz Kuvvetleri Komutanlarından Oramiral Özden Örnek’in günlüğü olduğu iddia edilen notlar, bir süre önce Nokta dergisinde yayımlandı. Oradan da kimi gazetelerin manşetlerine sıçradı. Atatürkçülük ve laiklik nedeniyle askere kızanlar, oturup yazılar, manşete çıkarılan haberler yazdılar. Türkiye’nin iki darbe girişimini kazasız belasız atlattığı konusunda ahkâm kestiler. Suriye yolundaki uçakta Başbakan’a yöneltilen sorulardan bir başkası da bu haberlere ilişkin olanıymış. Sorularını atlayıp, Başbakan’ın yanıtlarını aktaralım. “Burada hiçbir şey olmasa dahi, savcılıklara ciddi manada bir görev düşüyor. Ama onlardan hiç ses yok. Birinci derecede malum dergiden (Nokta) başlaması lazım.” “Evet o dergiden, ‘sen böyle bir başlığı attın’. Bunu ihbar kabul edip o dergiyi çağırması lazım.” “(Yargı görevini yapmıyor) Çünkü çağırıp ona soracak. Kaynaklarını söyle bakalım. Delillendir, belgelendir...” ??? Biz gazeteciler zaman zaman eleştirsek de iyi yanları ağır basan bir Basın Yasamız var. Üçlü koalisyonun hükümeti döneminde hazırlığına başlanılıp Erdoğan Hükümeti döneminde yasalaştı. Yasanın 12’nci maddesi şöyle: “Süreli yayın sahibi, sorumlu müdür ve eser sahibi, bilgi ve belge dahil her türlü haber kaynaklarını açıklamaya ve bu konuda tanıklık yapmaya zorlanamaz.” Maddeye bakarsanız aslında yargı görevini yapıyor. Yapmıyor diyenler yine pahalıya patlayan bir haberin kurbanı olanlar. Hükümetle Türkİş arasında müzakereleri süren toplu iş sözleşmeleri toplam 322 bin işçiyi kapsıyor İşçinin soluğu AKP’nin ensesinde ? İlk altı ay için ortalama yüzde 1015 arası bir artış; ikinci, üçüncü ve dördüncü altı aylarda da enflasyon artı refah payı isteneceğini dile getiren Kılıç, ücretlerdeki aşınmanın giderilmesini amaçladıklarını söyledi. Yürürlük tarihi 1 Ocak’ta başlayan 322 bini aşkın işçi AKP hükümetini terletecek. Kamu sektöründe Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türkİş) ile hükümet arasında görüşmeleri süren toplu iş sözleşme sürecinin çetin geçeceği tahmin ediliyor. IMF ve Dünya Bankası direktifleriyle hareket eden hükümetin, işçinin esas olarak ücretlerdeki reel aşınmayı gidermek istediği sözleşmelerdeki tavrı merak ediliyor. Yaklaşık 200 bin işçinin sözleşme müzakerelerinin ikinci ayını doldurduğunu dile getiren Türkİş Genel Başkanı Salih Kılıç, 100 bini aşkın işçinin de bir ay içinde dolduracağını söyledi. Kılıç, geçen yıl enflasyonun hedefin üzerinde çıktığını hatırlatarak taleplerde hedef enflasyon değil, gerçekleşen enflas yonun baz alınacağını vurguladı. Toplusözleşme dönemlerinin kendine özgü dönemler olduğunu ifade eden Salih Kılıç, enflasyonda artış trendi olduğunun, ücretlerde reel olarak yüzde 3’lük bir aşınma meydana geldiğinin altını çizerek ilk 6 aylık dönemde kayıpları telafi edecek bir miktar, daha sonraki altı aylık dönemler için enflasyon artı refah payı istendiğini söyledi. İlk altı aylık dönem için talep edilecek miktar ise ortalama yüzde 1015’lik bir artışı kapsayacak. Kıdem tazminatı genel grev nedeni Başkanlar Kurulu’nda konuşan Kılıç, “Açık, net söylüyorum, kıdem tazminatının 15 güne düşürülmesi diye bir teklifin, hükümet tarafından Meclis’e veya herhangi bir yere getirilmesi genel grev nedenidir. Kimse bunun aksini iddia edemez. Herkes de buna göre hazırlığını yapsın’’ dedi. Tesİş Sendikası Başkanlar Kurulu, sendika genel merkezinde toplandı. Başkanlar Kurulu toplantısına katılan Kılıç, burada yaptığı konuşmada, işçi haklarının üzerine giderek işgücü maliyetlerinin azaltılmasına karşı çıktıklarını ifade etti. oerinc?cumhuriyet.com.tr OKULA GİDENLER AZALDI Grafik: MÜGE KAYGUSUZ PETKİM yeni yaşına eylemle girdi ŞAHAP AVCI Çocuk işçiliğine ‘kırmızı kart’ İstanbul Haber Servisi Geçen hafta yapılan “Türkiye’de Çocuk İşçiliğinin En Kötü Biçimlerinin Ortadan Kaldırılması Projesi 1. Ulusal Konferansı” Türkiye’de özellikle son dönemlerde okula gitmeyen ve aile ekonomisine katkı sağlayan çocuk sayısında önemli bir artış olduğunu ortaya koydu. AB ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ortaklaşa yürüttüğü projenin Sinop, Ordu, Çankırı, Kastamonu, Erzurum, Elazığ ve Van olmak üzere 7 ilde hayata geçirildiği bilgisinin verildiği toplantıda konuşan proje danışmanı Osman Zaim de söz konusu 7 ilde 1517 yaş grubunda okula devam eden çocukların oranında önemli düşüşler gözlendiğini ifade ederek şu verileri sundu: “0612 yaş grubundaki çocukların ekonomiye katkı sağlama oranlarına bakıldığında ‘okula devam etmeyen ve çalışanların oranı’ Kastamonu’da yüzde 6, Sinop’ta yüzde 5, Van ve Erzurum’da yüzde 4; ‘okula devam eden ve çalışanların oranı’ Kastamonu’da yüzde 12, Sinop’ta yüzde 7, Erzurum’da yüzde 6 olarak tespit edildi.” Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Sekreteri Musa Çam da, “Ekonomik ve toplumsal göstergeler bu sorunun büyüdüğünü, daha da önemlisi kalıcılaştığını gösteriyor. Bugün resmi rakamlara göre çalışan çocuk sayısı 4 milyondur. Küçük ölçekli işyerlerinde kayıt dışı çalışan çocuklar da göz önüne alındığında önümüze bir buzdağı çıkıyor” dedi. PETKİM yöneticileri pasta kestikten sonra halay çekerek kutlamalara devam ettiler. ALİAĞA İşçiler kuruluş yıldönümünü giriş kaSahip çıkalım pısında özelleştirme karşıtı sloganlar atıp davulzurna eşliğinde halay çekerek kutlarken PETPetrolİş Sendikası Başkanı Mustafa ÖzKİM yöneticileri de pasta kesti. taşkın, sanayinin itici gücü olan PETKİM’e sahip çıkılması gerektiğini belirterek PETÖnceki gün, sabah vardiyasına gelen yakKİM’in apar topar satılmak istendiğini söyledi. laşık 1500 çalışan tesisin ana kapısı önünPETKİM’in yabancılaştırılmaya çalışıldığını ifade de toplanarak davulzurna eşliğinde halay eden Öztaşkın, PETKİM’in özelleştirilmesinden elde çekti. Petrolİş Sendikası Aliağa Şube edilecek gelirin seçim kaynağı olarak kullanılacağıBaşkanı İbrahim Doğangül, PETKİM’in nı ileri sürdü. Petrolİş Sendikası Genel Başkanı Öz1965 yılında ülke gereksiniminin 3 katı taşkın, petrokimya sanayiinin 700 milyar dolar değekapasiteyle kurulduğunu anımsatarak “O rinde bir pazara sahip olduğunu kaydederek petrogün PETKİM’i kuranlar ne kadar yurtkimya sanayiinin dünya kimyasal ürünler pazarının severse bugün bu tesisleri geliştirmeyeyüzde 30’unu, toplam ticaret hacminin ise yüzde 8’ini rek satma çabası içerisinde olanlar da oluşturduğunu belirtti. 16 Mart’ta apar topar PETKİM’in özelleştirmesi için ihale ilanı verildiğini habir o kadar haksızlık içerisindedirler. tırlatan Öztaşkın, hükümetin, bu ilanla PETKİM’i Bunlar ülkeyi ve PETKİM’i yanlış yönegözden çıkardığını belirtti. Öztaşkın, “Alıcı firtiyorlar. Onları kınıyoruz” dedi. Kapıdaki komaların, sadece toplam öz sermayelerinin 150 nuşmanın ardından işçiler, kortej halinde sloganmilyon dolar, toplam varlıklarının ise 200 lar attılar, tesis içindeki Atatürk Anıtı’na çelenk milyon dolar olması, yeterli finansman koyduktan sonra saygı duruşunda bulundular ve kriteri olarak görülmektedir” dedi. İstiklal Marşı okudular. rak hem vergi gelirlerini ve hem de SSK prim gelirlerini artırmalıdır. Bir başka sosyal politika, sendika enflasyonunun önlenmesinde sergilenmelidir. 28 işkolunda 104 sendika ve 3 konfederasyon; işçi sınıfının güçsüz bırakılmasından başka bir şey değildir. İşkollarının 16’ya, konfederasyon sayısının da 1’e indirilmesi, işçi sınıfının güçlenmesi açısından son derece önemlidir. Petrolİş: Yrd. Doç. Dr. ENGİN ÜNSAL * Yaklaşık 15 milyon emekçinin 2007 yılından beklentileri büyüktür. İşçi kesiminin toplu iş sözleşmesi ve grev hakkı olmasına karşın memur kesimi bu haklardan yoksundur. Demokratik düzenin sağlam temellere oturması için gelir dağılımının, göreceli olarak, daha adil olması ve toplumun tabakaları arasında büyük farkların yaşanmaması gerekir. Bu nedenle şimdiki iktidar partisinin veya yıl sonuna doğru yapılacak genel seçimlerde iktidar olacak partinin ve Çalışanlar İçin Yeni Sosyal Politikalar Gerek ya partilerin, çalışanların beklentilerine yanıt verecek atılımları gerçekleştirmesi, ülkedeki sosyal dengeler açısından önem kazanmaktadır. Bu konuda yapılması gerekenlere değinmek istiyoruz. Öncelikle 151 sayılı Kamu Hizmetinde Örgütlenme Hakkının Korunmasına İlişkin Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Sözleşmesi’nin hükümlerinin iç hukuka taşınması ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu’nun değiştirilmesi düşünülmelidir. Bugün memurlarımızın uluslararası ölçülere uygun olarak sendikalaşma, toplu iş sözleşmesi ve grev yapma haklarından yararlandığı söylenemez. Toplusözleşme düzeni, yoksulluğun ortadan kaldırılması ve gelir dağılımının daha adil olması için çok önemli bir araçtır ve hangi parti iktidarda olursa olsun kamu çalışanlarına ILO’nun 151 sayılı sözleşmesine uygun olarak toplu iş sözleşmesi ve grev hakkını tanımak zorundadır. Bir iktidar partisinin çözüm bulmak zorunda olacağı en önemli sorunların başında, kayıt dışı ekonomi ve bu ekonomide çalıştırılan işçiler sorunu gelmektedir. Yasalara saygılı işverenler içinde bir haksız rekabet ortamı yaratan bu durumu sonlandırmak için işçiişveren örgütleri, Maliye ve Çalışma bakanlıkları müfettişleri, zorlayıcı önlemlerle kayıt dışı ekonomiyi mutlaka kayıt altına ala *Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi CUMHURİYET 07 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle