27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 NİSAN 2007 PERŞEMBE 6 HABERLER Rektörler, YÖK’e suçlamalar yönelten AKP’nin önce bekleyen sorunlara çözüm bulmasını istediler PERŞEMBE ORHAN BURSALI ‘Böyle üniversite açılmaz’ ZEYNEP ŞAHİN ANKARA Hükümetin, mevcut üniversitelerin “bütçe yetersizliği, akademik kadro açığı, bilimsel özerklik” gibi sorunlarını görmezden gelerek toplamda 32’yi bulan “yeni üniversite atağı”, YÖK’ün yanı sıra rektörlerce de eleştiriliyor. Rektörler, üniversite açmanın 500 milyar bütçe verip bir bina kurmaktan ibaret olmadığının altını çiziyor. AKP hükümetinin, YÖK’ün ve akademik çevrelerin eleştirilerine karşın önce 15 üniversite açması, ardından 17 üniversite açmak için harekete geçmesi mevcut üniversitelerin çözüm bekleyen sorunlarına dikkat çekti. Üniversiteler, yetersiz bütçe nedeniyle bilimsel araştırmaları yeteri kadar des ? Toplam 32 yeni üniversite açılması yönündeki kararı eleştiren rektörler, AKP döneminde üniversitelerin hem yatırım bütçelerinde hem de akademik kadrolarında kısıtlamaya gidildiğini vurguladılar. Rektörler, “Yeni üniversitelere 500 bin YTL yatırım bütçesi ayırmakla üniversite kurulmaz. Bu şekilde üniversite açılmayacağını bilmiyorlar” dediler. tekleyemediklerinden yakınırken özellikle tıp fakültesi hastaneleri hizmet üretemez duruma geldi. YÖK verileri, AKP’nin göreve geldiği 2002 yılı sonunda 20 bin 650 olan araştırma görevlisi sayısının, 2005 yılında ancak 20 bin 736’ya çıkabildiğini gösteriyor. Bu dönemde öğrenci sayısındaki artış yüzde 22 olurken, araştırma görevlisi sayısındaki artışın ise yüzde 0.4’te kaldı. Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ferit Bernay, AKP döneminde üniversitelerin hem yatırım bütçelerinde hem de akademik kadrolarında kısıtlamaya gidildiğini vurgulayarak “Buna karşın bilim adamı yetişmiyor, bilimsel araştırma yapılmıyor diye açıklama yapıyorlar. Uzaydan mı gelecek bilim adamı? Bunu söylemek, bir öğretim üyesinin nasıl yetiştiğini bilmemek demektir” diye konuştu. bütçesi ayırmakla üniversite kurulmaz. Bu şekilde üniversite açılmayacağını bilmiyorlar” dedi. Üniversite hastanelerinin alacaklarının ödenmediğini, üstüne bir de kaynaklarının kısıldığını anlatan Bernay, “Tıp fakültesi hastaneleri yönetimleri bakanlığa resmi başvuru yaparak hasta kabul edemeyeceklerini bildirdikleri noktaya geldi” diye konuştu. İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Emin Alıcı da “Önce sorunlar giderilmeli. Yoksa açılan kurum tabela üniversitesi olmaktan öteye gidemez” dedi. Bütçe yetersizliği nedeniyle yatırım programlarını hiçbirini yaşama geçiremediklerini vurgulayan Alıcı, “Mühendislik fakültesi inşaatları yapılamıyor. Tıp fakültesinini kendi kaynaklarımızla yaptırmaya çalışıyoruz, ama yetmediği için yarım yamalak oluyor. 25 yıllık üniversiteyiz, ama bu çalışmaları gerçekleştiremiyoruz” diye konuştu. ‘Öğrenciler yanaşmıyor’ Mersin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Suha Aydın araştırma görevlisindeki azlığın önemli nedenlerinden birinin düşük ücret olduğuna işaret ederek aileden zengin olan ya da idealist öğrenciler dışında kimsenin üniversitelerde akademik kariyer sürdürmeye yanaşmadığını ifade etti. ‘Yargı kararıyla kadro alabildik’ Bernay, son 23 yıldır akademik kadroları ancak yargı kararıyla alıp kullanabildiklerinin altını çizerken “Yeni üniversitelere 500 bin YTL yatırım TBMM’YE AÇIK MEKTUP ‘Doğramacı’ya verilen ödül 12 Eylül’ü aklamaktır’ İSTANBUL/İZMİR (Cumhuriyet) Sivil toplum kuruluşları, akademisyenler ve eğitimciler 2007 yılı ‘TBMM Onur Ödülü’nün Prof. Dr. İhsan Doğramacı’ya verilmesine tepki gösterdi. Boğaziçi Üniversitesi’nden (BÜ) 109 öğretim üyesinin imzasıyla TBMM Başkanlığı’na gönderilen açık mektupta, 2007 yılı ‘TBMM Onur Ödülü’ nün Prof. Dr. Doğramacı’ya verilecek olması eleştirildi. Öğretim üyelerinin yazılı açıklamasında “Milletin Meclisinin ve onun başkanlık divanının ‘onur’ ödülünü Prof. Doğramacı’ya vermesi hem şaşılası bir unutkanlık işareti hem de büyük bir çelişkidir. 12 Eylül darbesinde yapılanların hesabını sormak bir yana, cunta döneminin ‘üniversite projesinin’ baş mimarı olan bir kişiye TBMM Onur Ödülü verilmesini anlamak mümkün değildir” denildi. Egeli Akademisyenler Platformu, Ege Öğretim Elemanları Derneği, Üniversite Konseyleri Derneği, EğitimSen İzmir şubeleri, ÖVDER ve ÇYDD temsilcilerinin katıldığı toplantıda da açıklama yapan Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Başkanı Prof. Kemal Kocabaş, Doğramacı’ya ödülün verilmesinin TBMM’nin varlığıyla çeliştiğini belirterek, “Bu ödül bir anlamda tüm toplumsal yapımızı altüst eden 12 Eylül’ün faşizan rejiminin aklanması anlamındadır” dedi. Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Tahsin Yeşildere, TBMM’nin ödül kararını eleştirerek kararın iptal edilmesini istedi. Şanlıurfa’da Öcalan gerginliği Terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın doğum günü nedeniyle Tutuklu Hükümlü Aileleri Hukuk Dayanışma Dernekleri Federasyonu (TUHADFED) tarafından, Şanlıurfa’nın Halfeti ilçesine bağlı Ömerli köyüne yürüyüş düzenlendi. Güvenlik güçleri, köye 20 kilometre mesafede çeşitli illerden otobüslerle gelen topluğu durdurarak, etkinliğin valilik tarafından yasaklandığını bildirdi. DTP MYK üyesi Nursel Aydoğan, DTP Şanlıurfa İl Başkanı İbrahim Binici ve TUHADFED Genel Sekreteri Aziz Akşahin’in yer aldığı heyet, kendilerine izin verilmesi için askeri yetkililerle görüşmeye gitti. Jandarma’nın operasyon nedeniyle etkinliğe izin vermediği öğrenildi. Köye giriş için bekleyen kalabalık, askerlerden oluşan barikatı aşmak isterken arbede çıktı. Askerlerin “Af yok” diyerek göstericilere müdahale ettiği, havaya ateş açıldığı öğrenildi. (Fotoğraf: AA) GÜNEY KORE’DEN GÖNDERİLEN SU TANKERLERİ ‘Kürdistan’ adresli kargoya geçit yok Haber Merkezi Güney Kore’den, “Kürdistan Bölgesi Hükümeti İçişleri Bakanlığı” adına gönderilen 5 adet “su tankeri”nin transit geçişine Derince Gümrüğü’nden izin verilmedi. Gümrük yetkilileri, “Kuzey Irak, Kürdistan, Kürdistan Bölgesel Hükümeti” adına gönderilecek hiçbir malın geçişine izin verilmeyeceğini açıkladı. Güney Kore’deki KOICA Korea Internatıonal Cooperation firmasınca, alıcı firma Sara Hava Taşımacılığı ve Dış Ticaret Ltd. şirketi üzerinden “Kürdistan Bölgesel Hükümeti İçişleri Bakanlığı’’ adına gönderilen 5 adet su tankerine Türkiye’den geçişine izin verilmedi. Marsilya Adaları’na kayıtlı Unionallıance isimli gemi ile 9 Mart 2007 tarihinde Kocaeli’nin Derince Limanı’na getirilen su tankerleri, Diler Limanı’ndaki antrepoda bekletiliyor.Yaklaşık 330 bin dolar değerindeki tankerlerin Irak’ın Süleymaniye kentine gideceği belirlendi. İzmit Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğü yetkilileri, “Biz, Kürdistan Bölgesel Hükümeti’nin bulunduğu bir yeri tanımıyoruz. Irak’ta sadece bir devlet olduğunu biliyoruz. Bu nedenle, 5 adet su tankerinin Türkiye üzerinden herhangi bir yere gitmesine izin vermiyoruz. Gerçek belgeler bize ulaşmadan bu kargonun transit geçişine izin verilmeyecek’’ dedi. Bu arada kargolarda askeri malzeme olduğu öne sürülürken, Güney Kore Büyükelçiliği yetkilileri, kargonun özel bir şirkete ait olduğunu ve içerisinde askeri malzeme bulunmadığını bildirdiler. Cibiliyetsiz! Cumhurbaşkanlığı için yanıp tutuşan bir liderin söylemesi gereken bir söz mü yani! Baykal kasıtlı olarak üzerine gidiyor Erdoğan’ın. Onu epey tanımış anlaşılan, alttan bir yüklendi mi üstten küfür çıkartacağının bilincinde! Çünkü arada bir engel, bir süzgeç olmadığının farkında! Cibiliyetsiz! Bunu CHP’ye mi söylüyor? (Parti, Erdoğan’ı derhal mahkemeye vermeli!) Eğer CHP gibi ülkeyi kuran bir parti cibiliyetsizse, yani soyu sopu belli değil ve “sütü bozuksa”, yandı gülüm keten helva! Bu küfürlerine, bu siyasi şiddete bakıyorum, hayır, Erdoğan Çankaya’dan vazgeçti, diyorum... Çünkü Erdoğan sokağın insanı, küfür edecek, onun bunun anasına laf yetiştirecek, “ortalığa” sahtekâr diyecek, kendisine soru sorana “getirin şunu buraya!” gibi kabadayılık taslayacak... Bunları yapmadan Çankaya’da nasıl duracak? Çankaya’da 14’ünde miting var. Gazetecilere diyor ki “Anayasanın amir hükümlerini yok farz etmek suretiyle yollara dökülen bu takımların şu anda ne yaptığı da belli değil. Onlar da yollarına devam edecekler, bizler de”. Erdoğan’ın demokrasi anlayışı giderek belirginleşiyor. Anayasanın amir hükümleri Meclis’teki oylamayla ilgili!.. Sokak ise halkın! Bu millet büyük çoğunlukla Erdoğan’ı Çankaya’da görmek istemiyorsa, tabii ki yollara düşecek, görüşlerini dile getirecek, caddelerde yürüyecek, protestosunu yapacak! Bundan ne korkuyorsun?! Daha bu başlangıç! ??? Bunlar bir yana, acaba Erdoğan Cumhurbaşkanı olsa daha iyi olmaz mı? AKP ve Erdoğan’ı hızlı küçültmenin en önemli yolu, Çankaya’dan geçiyor olamaz mı? Çankaya’ya çıkması, kısa vadede demokratik Cumhuriyetin eksi hanesine yazılacak bir dizi uygulamaya yol açacak. Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olma niteliklerinden, Devlet, durmadan kaybedip duruyor... “Sosyal” budandı, yeni liberalizmce esir alındı ve yerine sadaka özelliği yamandı; “demokratik” niteliği bir türlü geliştirilemiyor siyasetçilerce; “hukuk” giderek siyasetin hegemonyasına sokulmak ve dinci ideoloji için kullanılmak isteniyor... “Laik” niteliği de ılımlı İslami laikliğe dönüşüyor... Devletin bütün niteliklerinde bir düşüş var; bu düşüşün nereye kadar süreceği de bilinmiyor. Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkmak istemesi de bu düşüşün hızlanacağı korkusunu ve dehşetini yaratıyor. Ege Cansen’in günlük gazete köşesine taşıdığı, ekonomide “J Eğrisi” teorisi, belki bu konuda, Devlet’in niteliklerinin yeniden toparlanmasına ve yükselmesine yardımcı olabilir! Düşüşün, artık “kabul edilemeyecek” bir noktaya kadar sürmesine yardımcı olmak gerekebilir o halde! Burada alınacak sosyal “önlem”, Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkmasını kolaylaştırıcı davranmak olabilir! 1) Erdoğan, eğer diretirse, ülke çapında azınlığın da azınlığı bir destekle Cumhurbaşkanı seçilecek. Erdoğan çaplı birinin, “Milletin Cumhurbaşkanı” olması mümkün gözükmüyor! Yapacağı dinci politikaları güçlendirecek bütün icraatlar büyük tepki toplayacaktır ve birkaç yılda oluşacak “demokratik birikim” Erdoğan’ı orada oturamayacak duruma getirebilir. Bu birikimin sosyal dip (tepki) noktası, J’nin alt eğrisine, yani düşüşün alt sınırına denk gelecektir. Burada, yükselişin olanak ve ortamı yeşermeye başlar! 2) Erdoğan, partisinin başında olmayacağı için, AKP’de çok merkezlilik giderek güçlenecek. Baykal’ın Erdoğan’ı kışkırtarak Çankaya’ya yollama taktiği (varsa eğer) bu açıdan doğru bir yaklaşımdır! Gül, Erdoğan gibi bir lider olamaz. AKP kesin cazibe kaybedecek, kim ne derse desin bu, seçimlerin sonuçlarına da yansıyacak. Seçimlerde iktidar olsa bile AKP’nin eridiğini göreceğiz... Çankaya’da Erdoğan, iktidarda Gül ve ekibi, birlikte büyük kan kaybedecekler. Ekonomi, hele yeni liberal, uluslararası finans çevrelerinin adamı Babacan bu kafayla gittiği sürece de, bu düşüşün hızlanmasına yardımcı olacak... Ekonomide cicim ayları böyle sürmez. ??? Uzatmayalım: İşte J’nin eğrisinden yukarıya doğru tırmanışın başlamasının sosyal, siyasal ve toplumsal koşulları oluşacak. Bırakalım Erdoğan Çankaya’ya çıksın! Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin hiçbir zaman bir muz cumhuriyeti olmadığına, olamayacağına inanıyorum. Kuruluş mayası uygun değil. Ne kadar Devlet olabildiğimizi, ileriki yazılarda tartışacak olsam bile! Toplumların yaşamını ve geleceğini, birkaç yıllık dönemlerde sona erdiren bütün düşünceler, bilime ve tarihe yabancıdır! Şimdi kısa dönemli tarih bunu bir kez daha test edecek! Cumhurbaşkanı Olmalı! (J Eğrisi) obursali?cumhuriyet.com.tr. KÜRDİSTAN HARİTASINA İTİRAZ Bilkentli öğrencinin harita mücadelesi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Erasmus Değişim Programı çerçevesinde Amsterdam Üniversitesi’nde eğitim gören Bilkent Üniversitesi öğrencisi Kıvanç Sağır’ın, Türkiye’nin güneydoğusunu “Kürdistan” olarak gösteren haritaya itiraz etmesi nedeniyle, üniversite dekanı tarafından “programdan çıkarılmakla” tehdit edildiği ortaya çıktı. Hollanda’daki Amsterdam Üniversitesi’nde, enerji hatları ve güvenliği dersi veren Çinli öğretim üyesi Guo Xuetang, Türkiye’nin güneydoğusunu “Kürdistan” ve Diyarbakır’ı da başkent gösteren bir harita üzerinden “enerji yollarını” gösterdi. Sağır ise “Türkiye’nin sınırları içindeki bir yeri, nasıl başka bir ülke olarak gösterirsiniz?” diyerek öğretim üyesine itiraz etti. Sağır ve Türk öğrenciler, Çinli öğretmeni tek tip mail atarak protesto ettiler. Öğretim üyesi ise Türk öğrencileri dekana şikâyet etti. Dekan, Sağır’ı yanına çağırarak, “Ya hocandan özür dilersin ya da programını sona erdiririz” tehdidinde bulundu. Bunun üzerine Sağır, AKP Milletvekili Turhan Çömez’i arayarak, yardım çağrısında bulundu. Çömez de Büyükelçiliği ve Dışişleri Bakanlığı’nı arayarak öğrenciye sahip çıkılmasını istedi. MUSA ANTER CİNAYETİ DOSYASI YENİDEN AÇILDI Yeşil’e tutuklama emri DİYARBAKIR (Cumhuriile PKK itirafçısı Abdülkadir Aygan’ın da bulunduğu altı kiyet Bürosu) Yazar Musa Anşinin gazeteciyazar Musa Anter’in ölümünün ardından 15 ter’i öldürdüğü öne sürülüyor. yıl geçmesine rağmen hazırlık Susurluk raporunda da Anter aşamasında kalan dava dosyası yeniden açıldı. Diyarbakır cinayetinin “Yeşil” tarafından Cumhuriyet Savcılığı, Anter’i ölplanlanıp uygulandığı bilgisine dürdükleri öne sürülen “Yeşil’’ yer verilmişti. kod adlı Mahmut Yıldırım hakİsveç’te yaşayan PKK itirafçısı Abdülkadir Aygan da Mukında tutuklama kararı çıkarırken PKK itirafçısı Abdülkadir Mahmut Yıldırım. sa Anter’i öldüren özel TİM içinde yer aldığını itiraf etmişti. Aygan Aygan’ın da İsveç’ten iadesini istedi. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, açıklamalarında Musa Anter’i öldür15 yıldır hazırlık aşamasında kalan dos mek için “Hogir” kod adındaki PKK yayı zamanaşımının dolmasına 5 yıl ka itirafçısı Cemil Işık’tan yararlandıklala yeniden ele aldı. Dosyada, araların rını, Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın da “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım olayı organize ettiğini belirtmişti. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle