18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 NİSAN 2007 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Sinan’ın doğup büyüdüğü mekânlar, mimarlığının “esin müzesi”ne dönüştü 15 ODAK NOKTASI AHMET CEMAL ‘Mimar Sinan Evi’ndeki ustalık ‘giz’leri ğırnas olmasaydı ben de olmayacaktım. Köyüm beni yetiştirdi...” Mimar Sinan’ın bu sözü, Ağırnas’ın artık sadece tanıtım belgelerinde yer almıyor. Büyük mimarın doğduğu ve çocukluğunun, ilkgençliğinin mekânları ziyaret edenlerce de adeta “yaşanıyor”… Çünkü, doğayla uyumlu eşsiz mimarisiyle ve akıllara sığmayan ustalıktaki yeraltı mekânlarıyla o “etkileyici” tarihsel ortamı gören herkes, Sinan’ı efsanevi bir tasarım ustası yapan “ilk esin kaynakları”yla da tanışmış oluyor… Üstelik, aynı mekânlardan ufka bakarken insanı büyüleyen Erciyes’in de Abidin Dino’nun yazdığı gibi “işte Süleymaniye” dedirten heybetli ama ağırbaşlı duruşunu seyrederek… Ne var ki bütün bunları yakın geçmişe kadar görmek, tanımak, hatta düşlemek bile mümkün değildi. Çünkü ne Sinan’ın 22 yaşına kadar koşup, oynayıp, delikanlı olup, belki de sevdalandığı yeraltındaki mekânlarla buluşulabilirdi ne de onların üstündeki zarif ve ustalık ürünü eski taş evlerde Koca Usta’yı anan etkinlikler yapılabilirdi… Yaklaşık 3 yıl önce, ÇEKÜL Başkanı Prof.Dr. Metin Sözen’in öncü girişimleri ve Ağırnas Belediyesi’nin talepleriyle Kültür Bakanlığı tarafından başlatılan “Sinan Evi” projesi kapsamında, hem yeraltındaki kentsel dokunun önemli bir bölümü temizlenip onarılarak gezilebilir hale getirildi hem de ünlü mimarımızın yaşadığı yerdeki tarihi yapı restore edilerek, o gizemli yıllara tanıklık etmiş mekânlar bugüne ve gelecek kuşaklara da armağan edilmiş oldu. İşte böylesine anlamlı bir projenin restorasyon aşaması tamamlanarak, Sinan Eyuboğlu, Dostluk ve Kara Kediler … Bazı kitapların her yeni basımını alırım. Bunlar, düşünce ufukları benim için hiç solmamış yazarların kitaplarıdır. Eserlerinin her yeni basımıyla onlara yeniden kavuşmuş gibi olurum ve yeni okumalarım sırasında bu kez farklı bakış açılarından zenginleşirim. Yabancılardan Stefan Zweig, bizim yazarlarımızdan da Sabahattin Eyuboğlu, bunlar arasında başı çeken iki yazardır. Her ikisinin de Montaigne okulundan gelme iki deneme ustası olması, bir rastlantı değil. Edebiyatın hoşlanmadığım türü yoktur; ancak, belki de yaşamın kendisini hep sürekli bir deneme alanı diye kavradığımdan, denemenin bendeki yeri hep başkadır. Ayrıca her usta işi denemeye bir düşünce serüveni gözüyle bakarım. Yakınlarda Eyuboğlu’nun “Mavi ve Kara”sına yeniden kavuştum. İş Bankası Kültür Yayınları, yazarın çevirileri de dahil tüm eserlerinin yeni basımlarını yapıyor. Deneme edebiyatımızın artık klasikleşmiş başyapıtlarından diyebileceğim “Mavi ve Kara” da onlardan biri. “Mavi ve Kara”daki tüm denemeler, benim için bir ışık kaynağıdır. Ama bu kitabı ne zaman yeniden elime alsam, gözlerim önce üç yazıyı, kitaba adını veren “Mavi ve Kara” ile, 1949 tarihli “Dostluk Üzerine” ve 1961 tarihli “Dostluk” başlıklı denemelerini arar. Eyuboğlu’nun dostluk üzerine yazdıklarını, konuyu salt bireysel bırakmayıp, evrensel boyutlarıyla da sergilemesinden dolayı önemserim. Örneğin 1961 tarihli denemede şu satırlara rastlıyoruz: “İçindeki gizli bir hastalıktan, kendisinin bile bilmediği bir çeşit zehirli, mikroplu kötülüklerden ötürü kimseleri sevemeyen, hiçbir dostuna güvenemeyen … insan kardeşlerimiz var. Onlardan insanlığa yarar bir şeyler geleceğini ummak, sıtmanın, veremin, yıldırımın, zehrin yararlı olduğuna inanmak kadar saçmadır. Bu tür insanlar hiçbir çağdaşlarını sevmedikleri, sevemedikleri için yarınlardaki mutluluklardan söz ederler; onlarınki yarınki insanların mutluluğunu istemek değil, kendi öfkelerini gidermektir sadece. Ama insanlık, farkında olmayarak, onların öfkelerinden yaralanır…” Bu satırları, dostluk dediğimiz olguyu ve duyguyu evrensel insanlık düşüncesinin odak noktası kılan şu düşünceler izliyor: “İki insanın gerçekten dost olabildiği yerde uygarlık vardır; iki insanın bile dost olamadığı yerde ise aklın bulabildiği en güzel düzen de kurulsa (kurulmaz ya!) uygarlık yoktur…” Peki, uygarlığın varolma koşulunu Eyuboğlu neden dostluk gibi ilk başta kulağa kişiselmiş gibi gelen bir ilişkide aramış? İnsanın insandan sorumlu olmasını gerektiren, sevginin aynı zamanda bir eylem olma niteliğini en açık biçimde ortaya koyan ilişki dostluktur da ondan. Çünkü dostluğun dışındaki hiçbir ilişkide insan, karşı tarafı ‘sırf o olduğu’ için sevmez; aşkta bile bir tür kurgu vardır, âşık olunan, o kişinin gerçeği değil, daha çok âşık olan’ın kafasında oluşturduğu bir kurgunun ürünüdür. Gün gelip de aşka düşen, bu ikisinin farklı kişilikler olduğunu anladığında, ‘düş kırıklığına uğratıldığından’ yakınır; oysa düşü kuran da kendisidir, o düşün gerçeğe uymadığını saptayan da! Eyuboğlu, aynı denemesine şu satırlarla başlar: “İki dost birbirine fazla düşkün olmayagörsün, er geç bir kara kedi giriveriyor aralarına. Kara kedilerin daniskaları da bizdedir doğrusu. Allem kalem iki dostun gönül ve işbirliğini bozar bu kara kediler…” Dostluğu, bireyselden evrensele uzanan çizgisinde çok doğru yakalayan Eyuboğlu, onun düşmanlarını da yine aynı doğrulukla saptamış. Daha çok yakın bir zamanda bir dostunu böyle bir ‘kara kedi’ yüzünden yitirmiş biri olarak, Eyuboğlu’nun hep yaşamdan yola çıktığını çok iyi anlıyorum, çünkü yaşamım boyunca böyle birkaç deneyim yaşadım. Bu defaki, bir dişi kara kediydi; sözde âşık olduğu kişinin başkasıyla dostluğuna dayanamayarak ve türlü yalanlarla bu dostluğu dinamitledi. Sevgiden yana nasibi olmayan bu kişinin ilerde ‘sanatçı’ olmayı düşünmesi ise sanırım yaşam adına acı bir çelişkiden, sanat adına da bir hakaretten başka bir şey değil. Çünkü, Eyuboğlu’nun deyişiyle, uygarlık yalnızca insanların dost olabildikleri yerde varsa eğer, o zaman böyle bir uygarlıktan nasibini alamamış bir ‘sanatçı’ düşünülebilir mi? Evet, yine Eyuboğlu ile noktalayalım: “Bu Doğu gökleri altında ne dostluklar çözülmüştür pisi pisine, ne işler yarım kalmıştır bir kalleşin uyandırıverdiği sinsi kuşkularla!” [email protected] “A 1 AĞIRNAS ARTIK BİR “SİNAN AKADEMİSİ” 1Projenin başlatılmasında ve tamamlanmasındaki öncü katkılarından ötürü, 2005 yılında Prof. Dr. Metin Sözen’e Belediye Meclisi’nin aldığı kararla hemşehrilik beratı ve kentin anahtarı sunulmuş; bir caddeye de adı verilmişti… 2Sinan Evi’nin kent dokusuyla bütünleşen 1930 yapımı bölümü müze ve misafirhane işleviyle yaşayacak… 3Koca Usta’nın çocukluk ve gençlik yıllarını yaşadığı mekânlarda ÇEKÜL’ün öncülüğüyle bir araya gelen şimdiki çocuklar da bir başka heyecanlı, bir başka anlamlı… 2 YERALTINDAKİ DÜNYA 3 Evi’nin bir “kültür ve ilham merkezi” kimliğiyle hizmete girmesinin açılış töreni, pazartesi yapılacak. Yani, 9 Nisan 1588’de, 98 yıllık üretken ve emektar yaşamını noktalayan Koca Usta’nın 419. ölüm yıldönümünde… Ağırnas Belediye Başkanı Mehmet Osmanbaşoğlu, işlev olarak “müze” şeklinde yaşatılacak evin Kayseri İl Özel İdaresi tarafından belediyeye tahsis edildiğini belirterek projeyi şöyle özetliyor: “Tarihi evin üst bölümü Mimar Sinan’ın 7. kuşak torunu Ahmet Öztaş tarafından 1930’da yaptırılmış. Burayı misafirhane olarak düzenledik. Sinan’ın doğduğu ve yaşadığı alt bölümde ise döküm potası, döküm kalıpları, taştan yapılmış tahıl ambarları, demirci körüğü bulundu; bu bölüm de müze oldu…” Müzede etnografik eserlerin yanı sıra Mimar Sinan’ın yapılarına ait resim ve fotoğraflar da sergilenecek. Bilimsel araştırma yapmak isteyenler ise evin üst katındaki misafirhanede konaklayabilecekler… Geçmişi 3 bin yıla uzanan Ağırnas, özellikle Osmanlı dönemindeki en parlak yıllarını da yine Sinan’ın yetiştiği çağda yaşamış. Ermeni ve Türk sakinlerin birlikte uygarlıklar yaratarak kültürleriyle yaşattıkları Ağırnas’ta, Sinan 10 yaşındayken (1500 yılında) yılda 18 bin akçe vergi ödenirmiş. Kayıtlara göre o dönem için çok önemli bir zenginlik kanıtı olan bu verginin kaynağı ise dokumacılıkmış… O kadar ki, 16. ve 17. yy’da İngiltere’ye ihraç edilen mallara ait listenin ilk SİNAN’LI YILLARDA AĞIRNAS sırasında Ağırnas kumaşları var. Özellikle “Ağırnas Boğası” denilen ince yumuşak beyaz pamuklu bez, İngiltere, Fransa ve Hollanda’da rağbetteymiş… 1875 kayıtlarında da Ağırnas’ta kumaş boyahanesinin ve çok sayıda el tezgâhlarının bulunduğu; kaliteli ve bol miktarda kumaşın dokunup yurtdışına satıldığı görülüyor. İşte böylesi bir zenginliğe koşut olarak, “taş işleme”, “duvarcılık”, “nakkaşlık”, “boyacılık”, “sıvacılık” gibi mimarlık mesleklerinde de tarihin ünlü bir merkezi… Nitekim yine Sinan’ın yaşadığı yıllardan itibaren İstanbul, Kahire, Cezayir, Rodos, Girit, Kıbrıs, Şam, Halep, Kırım, Belgrad, Edirne gibi imparatorluğun önemli merkezlerindeki anıtsal binaların inşaatlarında, Ağırnaslı ustaların imzaları var. Bu sayede gördükleri ve edindikleri zengin kültürleri kendi köylerine de taşıyan ustalar, bugün de gözlenebilen üstün bir beğeni düzeyine sahip yerel mimariyi yaratmışlar… Belediye Başkanı Osmanbaşoğlu, işte bu ayrıcalıklarını da “Sinan’ın kenti” olma onuruyla birlikte yaşatarak kültür turizmine kazandırmak istediklerini söylerken, şunları da ekliyor: “Mimarisiyle birlikte mutfak zenginliği, ev nefaseti, giyim kuşamdaki zarafet; ev gereçlerinin İstanbul işçiliğivari imalattan oluşu, yerel şivenin bile İstanbul ağzına yakın arılığı, duruluğu, sosyal yapının gelişmesine, sanat ve kültürün itibar görmesine sebep olmuştur…” Pazartesi günü, bütün bu birikimlerin de mimari ve kentsel simgesine dönüşen Sinan Evi’yle birlikte, beldenin çağdaş eğitim yaşamında yeni bir dönemi başlatacak Osman Yücel İlköğretim Okulu ile yeni belediye binası da açılacak. Kayseri Valisi Osman Güneş’in etkin desteğiyle düzenlenen ‘Mimar Sinan Günleri’ kapsamında, Sinan’ın günümüze ışık tutması gereken sanatçılığı da ele alınacak… Koca Usta’mızı “dünya mimarlığı”na hazırlayan mekânlardaki üstün yaratıcılık, umarız çağdaş mimarlığımıza da esin kaynağı olur… TÜRKİYE GAZETECİLER SENDİKASI GENEL KURUL İLANI Türkiye Gazeteciler Sendikası Adana Şubesi’nin Olağan Genel Kurulu 5 Mayıs 2007 günü 10.0017.00 saatleri arasında Adana, Seyhan, Reşatbey Mah. 1. Sok. Arıkan İşhanı K: 3’deki Petrolİş Sendikası Adana Şubesi salonunda aşağıdaki gündemi görüşmek üzere 2821 sayılı Sendikalar Yasası’nın 10. maddesi gereği üye usulü ile yapılacaktır. Gerekli yasal çoğunluk sağlanamadığı takdirde ikinci toplantı 12 Mayıs 2007 Cumartesi günü aynı yer ve saatte yapılacaktır. İlgililere ve üyelerimize ilanen duyurulur. TÜRKİYE GAZETECİLER SENDİKASI ADANA ŞUBESİ YÖNETİM KURULU GÜNDEM : 1 Açılış ve yoklama, 2 Başkanlık Divanı oluşturulması, 3 Saygı duruşu, 4 Yönetim ve Denetleme Kurulları Raporlarının okunup, görüşülmesi, 5 Yönetim ve Denetleme Kurullarının ibrası, 6 Dilekler, 7 Şube Yönetim, Denetleme ve Disiplin Kurulları ile Sendika Genel Merkez Genel Kurul Delegelerinin seçimi, 8 Kapanış. (Basın: 17298) TÜRKİYE GAZETECİLER SENDİKASI GENEL KURUL İLANI Türkiye Gazeteciler Sendikası Ankara Şubesi’nin Olağan Genel Kurulu 13 Mayıs 2007 günü 10.0017.00 saatleri arasında Ankara Kızılay Bayındır Sok. No: 10’daki Türkİş Genel Merkezi Toplantı Salonu’nda aşağıdaki gündemi görüşmek üzere 2821 sayılı Sendikalar Yasası’nın 10. maddesi gereği üye usulü ile yapılacaktır. Gerekli yasal çoğunluk sağlanamadığı takdirde ikinci toplantı 20 Mayıs 2007 Pazar günü aynı yer ve saatte yapılacaktır. İlgililere ve üyelerimize ilanen duyurulur. TÜRKİYE GAZETECİLER SENDİKASI ANKARA ŞUBESİ YÖNETİM KURULU GÜNDEM : 1 Açılış ve yoklama, 2 Başkanlık Divanı oluşturulması, 3 Saygı duruşu, 4 Yönetim ve Denetleme Kurulları Raporlarının okunup, görüşülmesi, 5 Yönetim ve Denetleme Kurullarının ibrası, 6 Dilekler, 7 Şube Yönetim, Denetleme ve Disiplin Kurulları ile Sendika Genel Merkez Genel Kurul Delegelerinin seçimi, 8 Kapanış. (Basın: 17304) T.C. ADANA 2. İCRA MÜDÜRLÜĞÜNDEN İLANEN TEBLİGAT Dosya no: 2005/10964 Borçlular: 1 Meral ÖZCAN 2 Demet KAYA Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. tarafından 21/12/2005 tarihi itibariyle Faiz ve masraflar hariç 5.053,71 YTL. alacağın tahsili için aleyhinize yapılan icra takibinde gönderilen ödeme emri tebliğ edilmemiş ve zabıta tahkikatı neticesinde de yeni adresinizin tesbitine imkan bulunmadığından ödeme emrinin ilanen tebliğine karar verilmiştir. Yukarıda yazılı borcunuzu masrafları ile birlikte kanuni süreye (15) gün ilavesile (22) gün içinde ödemeniz, borcun tamamına veya bir kısmına veya alacaklının takibat hakkında veya imzaya bir itirazınız olursa yine (22) gün içinde açıkça bildirmeniz aksi halde senedin sizden sadır olmuş sayılacağı, imzayı reddettiğiniz takdirde merci önünde yapılacak duruşmada hazır bulunmanız, bulunmadığınız takdirde itirazınızın kaldırılacağı 74’üncü madde mucibinde mal beyanında bulunmanız, mal beyanında bulunulmaz veya hakikate aykırı beyanda bulunulunursa cezalandırılacağınız, borç ödenmez veya itiraz edilmezse cebri icraya devam edileceği, ödeme emrinin tebliği makamına kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Borç Miktarları, Faiz, Avukatlık Ücreti ve İcra Masrafları: 5.053,71 YTL. nın 21/12/2005 tarihinden tahsiline kadar yıllık % 97.50 faizin %5 gider vergisi, avukatlık ücreti ve bunun gider vergisi takip giderleriyle tahsili. Borçlu ve Adresi: 1 Meral ÖZCAN Barajyolu 4.5 Durak Galaksi Apt.Altı No:24/F Seyhan/Adana 2 Demet KAYA Çakmak cd. Çukurova Galeria iş Merkezi Zemin Kat No: 19 Seyhan/Adana (Basın: 17202) CUMHURİYET 15 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle