27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 NİSAN 2007 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Yabancı şirketler günlük 1 milyon m3’lük doğalgazı pompalamak yerine sonraya saklamayı tercih ediyor 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Doğalgaza petrol yasası ayarı MAHMUT GÜRER LondraTahranKadın Dün İngiliz askerlerin serbest bırakılmasıyla mutlu sona ulaşıldı. Olaya noktayı koymadan önce üzerinden zaman zaman savaş nedeni bile olabileceği söylenen tartışmalara bakmakta yarar var. Dünyamızın hali pürmelalini ortaya koyan ilginç gelişmelere, ayrıntılara şöyle bir birlikte göz gezdirelim... İngiltere medyasından, İngilizlerin olup bitenlere bakış açıları özetlenirse; Irak işgali başta, kendi sorumluluklarında başka ülkelerde ölen, öldürülen, işkencelere uğrayanlara duyarsızlıkları ortada İngiliz kamuoyu isyan halinde; kendi askerlerinin Iraklı esirlerin üzerine işemelerinde dahi göstermedikleri tepkileri, duyarlılıklarında uç noktadalar. Yine kendi medyaları ve yorumcularına göre, İngilizlerin onurları fena halde kırılmış durumda. İngiliz askerlerin İran rejimi tarafından yayımlanan görüntüleri, casusluk suçlamasını, İran karasularında yakalanmalarını kabul etmeleri, Irak işgalinden bu yana Blair hükümetinin yaptıklarına yönelik gösterilmeyen tepkiyi uç noktalara getirdi... Bu nedenle de hükümet ne yapıp edip esir askerleri kurtarmanın yolunu, çarelerini arayıp bulmak zorundaydı. Bu arada İngiliz hükümeti esir mübadelesine uzanabilecek bir çizgide İran yönetimi ile pazarlık yapmaya çalışırken Bush’un ABD çıkarları öncelikli İran yönetimini tehdit eden konuşmalarına, İngiliz medyasından gelen yanıt, “Çeneni kapa” oldu... Ama ben bu yazıda, başlıktan da görüleceği üzere, söz konusu olayda kadın üzerinden yaşanan tartışma, çatışmaları gündeminize taşımak, dikkatinizi çekmek istiyorum. Bildiğiniz gibi, İngiliz askerler arasında bir de kadın var. İran kaynaklı yayın ve görüntülerde bu kadın askerin başına bir eşarp takılmıştı. Aslında hem saçı örtülmemişti hem de kolları açıktı. Yani şeriatın kadına ilişkin örtünmede İran yorumu, kuralları uygulanmamıştı. Besbelli başörtüsü, kadını dini inanca göre örtmek için değil, bir simge, bayrak, güç gösterisi anlamında takılmıştı. Zaten İngiliz kamuoyu da olayı böyle algılayıp böyle yorumladı. Deyim yerindeyse tam bu anlamda kıyamet koparıldı. İngiliz kadın asker üzerinden İran yönetimi İngiliz halkının inançlarına meydan okuyordu. Müslümanlığın simgesi eşarp, Müslüman olmayan İngiliz asker kadının başına zorla takılarak Hıristiyan inançlarına saygısızlık yapılıyor, İngiliz halkına hakaret ediliyor, insan hakları ihlal ediliyordu... Çok çarpıcı, ilginç bir ayrıntı, tarafların uzlaşma amaçlı pazarlık aşamasına geçmelerinden sonra yayımlanan son görüntülerde kadın asker bu kez kolları kapalı giysili, ama başörtüsüz olarak görüntülendi. Olay dünya kamuoyunda, İngilizlerin tepkisi karşısında zorla takılan başörtüsünün, uzlaşma eğiliminin bir kanıtı olarak çıkarılmış olduğu yolunda değerlendirildi. ??? Özetle dünya piyasalarını altüst eden, petrol fiyatlarını fırlatan, savaş tehdidi havalarını estiren olayda, siyaset küçücük bir başörtüsünü çift taraflı olarak bayrak, savaşın simgesi olarak kullanıyorlardı... İnsan hakkı, dini inanç alanı kavramları kimsenin umurunda değildi. ??? Bizdeki siyasete de siyasal İslam adına savaşımın bayrağı yapılan türban tartışmalarında, hakla özgürlük alanlarını birbirine karıştırmakta direnen insan hakları, kadın hakları savunucularına ithaf olunur... Laikliğin olmazsa olmaz koşulu, kamu alanlarında dini simgelerin, kimliğin kullanılmamasını savunmayı, insan haklarına, kadın özgürlüğüne aykırı göstermeye çalışan çarpık yorum ve algılamalar üzerinde bir kez, bir kez daha, yapabilirlerse bin kez düşünmeye çalışsınlar... Bu işin şaka kaldırır yanı yok. Özel yaşam alanında masum bir kadın hakkı, özgürlüğü konusu olan türban, kamu alanında siyasal İslamın bayrağı, simgesi, kadın üzerinden siyasetin, savaşımın etkin bir silah aracı... Yeri gelmişken, seçimlerin yaklaşmasına bağlı, KADER’in bıyıklı kadınlar simgesi ile açtığı kampanya, kadının siyasi yaşamımızda olmayan yeri üzerinde yoğunlaşan tartışmalara da değinmek istiyorum. Kampanya ses getirdiğine göre başarılı olduğu tartışılmaz. Ancak beraberindeki gelişmeler, yani siyasilerden kadına yer vermelerine ilişkin isteme dönük yanıtlar çok düşündürücü. Kimi siyasi liderler, daha doğrusu çoğunluk bu kampanyayı görmezlikten gelerek, sesiz kalarak sorumluluktan sıyırmaya bakıyor. Freni olmayan, sınır tanımayan Başbakan Erdoğan’ın çıkışı ise kadın haklarının algılanması, tanınması boyutunda, tek kelime ile “ürkütücü”. Dünyanın tanıdığı kadın kotası çözümü, gerçeğini, “Kadın mal mı ki kota tanınsın” çıkışı ile püskürtmeye kalkışıyor. Cumhurbaşkanlığı’nı da ele geçirerek AKP’nin devleti ele geçirme operasyonunda aslında kamuoyuna çok esnek, politik oynayan Başbakan Erdoğan’ın kadınların tepkisinden korkmadan, gelecek seçimlerde de kadınların yeri olmayacağını ilan etmiş bulunuyor. Siyaseten bu potu kıracağına, susması daha doğru olabilirdi belki. Ama saldırganlıkla püskürtme, geleceğe yönelik baskıları sindirme gibi, bir de siyasi stratejisi var ki... Bence Erdoğan dışarıdan bastıracak kadınlardan çok, AKP içinde yine seçimlerde kullanılacak, seçim yükünü taşıyacak, AKP’ye çalışacak kadınlardan korkuyor. Onların heveslerini kursaklarında bırakmaya bakıyor... soner@cumhuriyet.com.tr ANKARA Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), Toreador (ABD) ABD ve Stratic (İngiliz) şirketleri tarafından Karadeniz’de bulunan doğalgazın çıkarılmasının yeni Türk Petrol Yasası’nın yürürlüğe girmemesi nedeniyle ertelenmesinin yanı sıra, yapılan sözleşmeye de aykırı davranıldığı öğrenildi. Buna göre, TBMM’de Türk Petrol Yasası’nın yeniden görüşmeleri sırasında kaynaktan yerel yönetimlere Ç ankaya’dan dönen Türk Petrol Yasası’nın TBMM’de bazı değişikliklere uğramasının ardından, ABD’li ve İngiliz şirketleri, TPAO ile yapılan “Ortak İşletme Anlaşması”nın işleyişinde de bazı değişikliklere gitti. dından, yasa bu haliyle çıksa bile her bölgeden sadece 1’er kuyudan doğalgaz pompalanacak. Geçen yıl bu kuyulara kara ve deniz boru hattı ile gaz işleme tesisi ve iki “tripod” üretim platformu yerleştirilmişti. Proje kapsamında Karadeniz’in enerji ihtiyacının yanı sıra, Türkiye’nin çeşitli bölgelerine de doğalgaz aktarılması öngörülüyordu. Ancak 3 kuyudan pompalanacak günlük yaklaşık 1 milyon m3 doğalgazın sadece Karadeniz Bölgesi’ne yeteceği belirtiliyor. Ancak 8 kuyunun tamamı kullanılırsa günlük 2 milyon m3 doğalgaz aktarımı yapılabilecek ve çıkan doğalgazın bir kısmı da Samsun Ceyhan Hattı aracılığıyla Ceyhan Limanı’na pay verilmesine ilişkin düzenlemenin metinden çıkarılması yabancı şirketlerin canını sıktı. Bu kapsamda TPAO ile yapılan üçlü görüşmelerin ardından, “Ortak İşletme Anlaşması”nın işleyişi de değiştirildi. Akkaya ve Ayazlı alanlarında toplam 6, Akçakoca alanında ise 2 kuyuda doğalgaz saptanmıştı. Son değişikliklerin ar aktarılarak satışa sunulacaktı. Miktar azaldıkça devlete verilen verginin düştüğünü söyleyen eski BOTAŞ Genel Müdürü Mete Göknel de “Yeni Petrol Yasası, yabancılara çok enteresan miktarlarla kazanç sağlama şansı tanıyor. Miktar düştükçe aradaki fiyat farkı inanılmaz azalıyor. 8 değil de 3 pompadan gaz verme stratejisi, baskı yapmaktan başka bir şey değil. Yasanın tamamıyla istedikleri gibi çıkması için çaba gösteriyorlar. Umalım buna hayır denir” dedi. TSKB: En büyük sıkıntı enerji Ekonomi Servisi Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) Genel Müdürü Halil Eroğlu, hem Cumhurbaşkanlığı hem de genel seçimlerin kolaylıkla geçeceğini ve Türkiye’nin 2007 yılında da büyümeye devam edeceğini belirtti. Türkiye’nin önündeki en büyük sıkıntının enerji problemi olduğuna işaret eden Eroğlu, “Bu Türkiye’nin büyümesinin önünde zorluklar çıkarabilecek konumdadır. Enerji sektörünün garanti altına alınması gerekir. Enerji ve ulaşımda yeterli büyümeyi sağlamamız gerekir” diye konuştu. Veli Tan Kirtiş. Hazine’nin brüt borç miktarı 2002’den sonra yüzde 175 artarak 206 milyar dolara ulaştı Büyümenin ardında borç var ? 2006’ya ait yüzde 6’lık büyümenin yüzde 3.9’unu sağlayan özel sektörün borçları bir yılda yüzde 42 artarak 121.2 milyar dolara çıktı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Özel sektör, hafta başında açıklanan 2006’ya ait yüzde 6’lık büyümenin yüzde 3.9’unu sağlarken borçlarını yüzde 42 artırdı. Böylece kurda ani bir yükselişe karşı da büyük riske girdi. Özel sektör borçları 2006’da 121.2 milyar dolara çıktı. Bunlar içinde yer alan ortauzun vadeliler 50.8 milyar dolardan 81.8 milyar dolara, kısa vadeliler 34.3 milyar dolardan 39.4 milyar dolara yükseldi. Yapılan hesaplamalara göre, 19932002 arasındaki yüzde 2.6’lık büyümeye sadece 0.2’lik katkı sağlayabilen özel sektör yatırımlarının payı 2003’ten itibaren artmaya başladı. 2003’teki yüzde 5.9’luk büyümede özel sektörün katkısı yüzde 2.6, 2004’teki yüzde 9.9’luk büyümede yüzde 6.6, 2005’teki yüzde 7.6’lık büyümede yüzde 4.6 ve 2006’da da yüzde 3.9 oranında oldu. 20032006 ortalama büyüme yüzde 7.3 olurken özel sektörün payı yüzde 4.4 olarak gerçekleşti. Hazine verilerine göre 2006 sonunda brüt dış borç stoku 206.5 milyar dolar, bunda özel sektörün payı da 121.2 milyar dolar oldu. 2002’de özel sektörün borcu 29.3 milyar doları orta ve uzun, 14.8 milyar doları da kısa vadeli olmak üzere toplam 44.1 milyar dolardı. 2002’den 2006’ya kadar toplam brüt dış borç stoku yüzde 175 arttı. Özel sektörün orta ve uzun vadeli 81.8 milyar dolarlık borcunun 53 milyar doları reel, kalan 28.7 milyar dolar ise bankacılık kesiminin. Reel kesime ait borçlar son bir yılda yüzde 51.8, iki yılda ise yüzde 85 arttı. Ciner Grubu, AfşinElbistan için sözleşme imzaladı Elektrik Üretim AŞ (EÜAŞ) ile Ciner Grubu’na bağlı Park Teknik Elektrik Madencilik Turizm Sanayi ve Ticaret AŞ arasında, “Afşin Elbistan Çöllolar Kömür Sahası İşletmesi” sözleşmesi, Ankara’da düzenlenen törenle imzalandı. Ciner Grubu Başkanı Turgay Ciner, Çöllolar Kömür sahasının işletime alınması ile Park Holding’in dünya ölçeğinde bir firma haline geleceğini, sahanın üretime geçirilmesi için harcanacak 500 milyon doların, madencilik alanında bir Türk özel sektör firmasının harcayacağı en yüksek para olduğunu söyledi. Akkuyu’ya Sabancı itirazı Ekonomi Servisi Sabancı Holding Park holding’in Mersin Akkuyu’da nükleer santral kurmak için yaptığı başvuruya karşı Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na (EPDK) itiraz etti. Ciner Grubu şirketi Park Holding, Akkuyu’da 1600 megawatt (mw) kurulu güce sahip, yılda 7.5 milyar kwh elektrik üretimi yapacak bir nükleer santral kurmak için mart ayı ortasında EPDK’ye 49 yıllık üretim lisansı için başvuruda bulunmuştu. Reuters’in edindiği bilgiye göre, Sabancı Holding tarafından geçen hafta EPDK’ye gönderilen yazıda, “bir özel sektör kuruluşunun” nükleer santral kurmak için başvuruda bulunmasının sevindirici olduğu, ancak Akkuyu sahasının şu anda Elektrik Üretim AŞ mülkiyetinde ve nükleer santral almak için lisans alınmış tek saha konumunda bulunduğu vurgulandı. Yazıda, sadece tek bir firmanın müracaatıyla yer lisansına sahip tek sahanın o firmaya tahsisinin yanlış olacağı ifade edilerek mevzuat açısından bazı eksikliklere dikkat çekildi. Sabancı Holding, nükleer santral projesine ilgilerini her platformda dile getirdiklerini ancak EPDK tebliği çıkmamışken nükleer yasası TBMM’de görüşme safhasındayken böyle bir müracaat için erken olduğunu ifade etti. Kirtiş: Telekomda rekabet yok Ekonomi Servisi Tellcom Genel Müdürü Veli Tan Kirtiş, telekom sektöründe gerçek rekabet ortamının sağlanmadığını söyledi. Telekom hizmetleri sektörünün mevcut durumuyla ilgili düzenlenen basın toplantısında konuşan Kirtiş, Türkiye’de şehir içi aramaların rekabete açık olmadığını, numara bloku tahsisinin bulunmadığını ve numara taşınabilirliğinin kapalı olduğunu dile getirdi. Pazarın sadece yüzde 16’sının rekabete açık olduğunu dile getiren Kirtiş “Ses trafiğinin dağılımının yüzde 84’ünü şehir içi aramalar oluşturuyor” şeklinde konuştu. Kirtiş, Türk Telekom’un rekabete açık alanlarda indirim yaparken rekabetin olmadığı alanda zam yaptığını kaydetti. Orka yüzünü Batı’ya çevirdi Ekonomi Servisi Hazır giyim sektöründe bu yıl 20 yılını dolduran Orka Group 20. yaşına iddialı hedeflerle girdi. Orka Group Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, Damat Tween ADV’yi Doğu Avrupa, Ortadoğu, Körfez, Kuzey Afrika ve İran gibi komşu ülkelerde en yaygın ve tanınan marka haline getireceklerini belirterek 2011 için ise “Batılı pazarlara” girmeyi hedeflediklerini söyledi. Orakçıoğlu, dünya modasına yön veren markalar arasında bulunduklarına işaret ederek, imaj liderliğini Damat Tween ADV ile D’S markalarıyla da pazar lideri olmayı öngördüklerini, outlet ile herkesin alabileceği pazarlara hizmet sunmayı sürdüreceklerini ifade etti. Orakçıoğlu, 2008 sonunda 94 milyon dolar ciro, 17 milyon dolar da ihracat hedeflediklerini kaydetti. Orka Group marka kimliğini Mercedes ile özdeşleştiren Orakçıoğlu, tüketicilere yeni kategorilerde farklı ürünler sunmaya başlayacaklarını vurgulayarak, yeni ürünler kapsamında Damat Tween ADV’nin bundan böyle erkeklerin yaşamlarına ev tekstili, pijama, havlu/bornoz, iç giyim, kişisel bakım ürünleri (kozmetik) parfüm, cüzdan, çanta, aksesuvar gibi ürünlerle de renk katacağını söyledi. Süleyman Orakçıoğlu. G Ü N Ü N İ Ç İ N D E N Japonya merkezli Marubeni, Alstom ve Doğuş İnşaat ile oluşturduğu konsorsiyum ile birlikte İstanbul Boğazı’nın deniz altından demiryolu ile geçilmesini öngören Marmaray projesinin ikinci aşamasına ilişkin 815 milyon Avro tutarında iş aldı. Marubeni’den yapılan açıklamaya göre, konsorsiyumun kazandığı kontrat, 63 kilometre ray döşenmesini ve ilişkili tesislerin yapılmasını öngörüyor. Marubeni, projenin ilk aşamasının yapımında da görev almıştı. Toyota, Adapazarı’nda üretilecek Toyota Auris’i tanıttı. Toyota Türkiye Genel Müdürü ve Üst Yöneticisi (CEO) Kazuhiro Kobayashi, Toyota Türkiye’nin Auris ile ilgili kapasitesinin şu anda 6070 bin civarında olduğunu belirterek “Üçüncü model konusunda herhangi bir açıklama yok. Şu anda Auris ve Verso üretimine konsantre olmuş durumdayız. Yeni bir tartışma yok’’ dedi. Spor ayakkabı sektörünün önemli temsilcilerinden Reebok en büyük rakibi Nike’a patent ihlali yaptığı gerekçesiyle dava açtı. Yapılan açıklamada, Nike’ın Reebok’ın katlanıp cepte taşınabilen esneme teknolojisini kullanarak ürettiği tenis ayakkabılarını kullanması olarak belirtildi. Konuyla ilgili analistlerin görüşleri ise Nike’ın bu teknolojide üretilen ayakkabıların çok sınırlı olduğu davayı kaybetmesi halinde dahi Nike’ın fazla etkilenme durumunun söz konusu olmadığı kaydedildi. Gaziantep Sanayi Odası (GSO), Türkiye ile Kıbrıs Rum Yönetimi arasında geçen yıl ‘milli tatlı’ tartışmasına neden olan baklavanın tescilini almaya hazırlanıyor. GSO’nun 28 Mart 2005’te “Antep Baklavası” ibaresinin coğrafi işaret olarak tescili için başvuruda bulunduğu Türk Patent Enstitüsü, tescili vermek için çalışmalarının son aşamasına geldi. Fortis Türkiye Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürüten Tayfun Bayazıt görevinden ayrılırken, yerine halen Fortis Türkiye Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı olan Jos Clijsters’ın atanmasını teklif edileceği açıklandı. Bayazıt, 18 Nisan’da yapılacak olan olağan genel kurul sonrasında Fortis Türkiye Yönetim Kurulu Başkanlığı görevinden ayrılacağı bildirildi. Çin’in doğusundaki Zhejiang eyaletinin başkenti Hangzhou’da Qizheng Ortaokulu’nda 2007 yılının ilk yarıyılından itibaren finansman ve yatırım derslerine başlandı. Qizheng Ortaokulu’nda öğrenciler sahte banknotları hakikilerinden ayırmayı öğreniyor. CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle