14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 ŞUBAT 2007 SALI 6 HABERLER Cinayetle ilgili Trabzon ve Edirne’de gözaltına alınan iki kişi sorgularının ardından serbest bırakıldı SALI ORHAN BURSALI Dink ailesi şikâyetçi oldu İstanbul Haber Servisi Şişli’deki gazete binası önünde, 19 Ocak’ta uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in ailesi, soruşturmayı yürüten savcılara ifade verdikten sonra zanlılar ve olayda ihmali olan herkesten şikâyetçi oldu. Gözaltında bulunan iki kişi ise serbest bırakıldı. Öldürülen gazeteci Hrant Dink’in eşi Rakel, kızları Delal, Sera ve oğlu Arat ile kardeşi Orhan Dink soruşturmanın yürütüldüğü İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gelerek soruşturmayı yürüten savcılar Selim Berna Altay ve Fikret Seçen’e ifade verdi. Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’nde yaklaşık 2 saat kalan Dink ailesi, zanlılar ile ihmali bulunanlar hakkında şikâyetçi oldu. Dink ailesi adına açıklama yapan avukat Bahri Bayram Havlu Atanlar Bir dönemin etkili sosyalistleri ve Marksistleri, toplumu veya ülkeyi kavrama ve uygun siyasetler geliştirme konusunda (sessiz ve derinden) ringe havlu attı ve toplumun karşısına siyasi liberal aydın olarak çıktılar. Başlıca müttefikleri AKP ve Tayyip Erdoğan. Liberal ve eski solcu aydındinci politikacı dayanışması tarihimizde “bir ilk” sayılır. (İran’da Ayetullah Humeyni ittifakı ve sonuçları örnekleri var!) Güçlü ulusal ülkelerin küresel olarak dayattıkları tam siyasi ve ekonomik liberal dünya düzenine Türkiye’yi uydurmak konusunda müttefiklerin arasında ittifak var. AKP’nin Türkiye’nin geçmişine ilişkin bütün gerici tezleriyle birleşiyorlar. Cemaatçiliği öpüp başlarına koyuyorlar. İktidarın merkezde parçalanması ve yerel İslami kültürün eline ve yönetimine geçmesine destek veriyorlar. Atatürk düşmanlığı ile bezeli İslamcısağcı düşüncelerle ittifakları derin. Ülkemizin bugün İslam coğrafyasından belirli ölçülerde farklılaşmasını ve dolayısıyla pek çok bakımdan daha ileri bir konumda olmasını sağlayan ne varsa, hepsini siyasal düşünce olarak reddetme eğilimindeler. Dahası bunlara “bilimsel düşünce” kılıfı da geçirmeye kalkışıyorlar. Hiçbirimiz, sosyalizm veya Marksizmi tartışmayı neden bıraktıklarını bilmiyoruz bir ikisinin sadece hayal kırıklığını açıklamasının dışında. Bir dönemin entelektüel modasını, zamanı geçince bir kenara bıraktılar ve küresel liberalizmin atlarını kamçılamaya yöneldiler. Hakkını teslim etmek gereken bir kesim var: Eski Marksistlerin özellikle güçlü bilimsel ayağı olanlar arasında bir çekirdek, değişen koşulları tartışma konusu yapmamalarına rağmen, sağlam duruyor. Değişen dünyayı kavramaktan korkarak eski doktrine sapına kadar bağlı kalan grup ve partileri de bunlar arasında saymak gerekir. ??? Pazar yazısında, Marksizminsosyalizmin temelinin “ekonomi” olmasına rağmen, ülkemizdeki solcu geleneğin ciddi bir ekonomi literatürü olmadığını vurgulamıştık. O gelenekten gelen bugünün saf liberaldemokrat aydınlarının da ekonomiye bakışları bulunmuyor. Oysa siyasal iktidarın anlamı, özünde, ekonomiyi bölüştürmektir! Bugün iktidarda siyasal faaliyet ise her zamankinden daha çok “ekonomiyi bölüştürme”ye dönüşmüştür! Hadi diyelim ki AKP’nin siyasal amaçlarıyla örtüşen düşünceleriniz var; peki AKP’nin ekonomiyi bölüştürme politikası, gelir dağılımındaki çarpıklığı görülmemiş düzeylere yükseltme politikası, işsizliği arttırma politikası konusunda hiç mi düşünceniz yok? AKP’nin küresel neoliberal politikalarla müthiş uyumu, neoliberalizmin dünyadaki sorunları dayanılamayacak düzeylere tırmandırma politikası, hiç mi vicdanları sızlatmıyor? Dünya artık özgür bireyden cemaatçiliğe, yurttaşlıktan liberal küçük topluluklara mı dönüşüyor? Gelişmenin oku tersine mi döndü? İnsan hak ve özgürlükleri yerini, artık cemaatçiliğin hak ve özgürlüklerine mi bırakıyor? İnsanın bireysel özgürleşmesini ve yaratıcılığını en üst düzeyde geliştirmesini isteyen büyük insanlık projesinin aslında ulaşılmayacak veya gereksiz bir ütopya olduğu mu anlaşıldı? Ve bunun yerine, insan iradesinin dincicemaatçiliğin emri altına verilmesinin, insanlık için en doğru proje olduğunu mu anladık? ??? Mustafa Kemal’in özgür ve uygar bir ülke yaratma düşünün temelinde, ekonomi vardı! Üretken, yaratan bir ekonomi! Kemal Paşa, bilimsel ve teknolojik üretimi de yaratıcı ekonominin temel şartı olarak görmüştü. Bilim, teknoloji, eğitim ve her alanda yüksek bir kültürün gelişmesi, ekonomi ile bütünleşecek ve özgür ve refah içinde bir ülke yaratılacaktı. Eleştirel akıl ve özgür bireylerin ülkesi! Böyle bir ülke, solcuların, sosyalistlerin de ütopyalarının bir parçasıdır. Geleceğe ilişkin hiçbir projesi olmayan, 10 yıl sonra nasıl bir ülkede yaşanacağı düşünün bile kurulamadığı, tam tersine, ekonomisi de vurgunculuk ve millet servetinin yağmalanması olarak çalışan bir ülkede, cemaatçiliğin ve dinciliğin arkaik düşüncelerinin revaç bulması, “eşyanın tabiatına uygun” düşmez mi? Bu ülkeye gelecek projeleri nasıl kazandıracağız? ‘Agos’a tehdit’ gözaltısı KAYSERİ (Cumhuriyet) Kayseri’de bir kişi, Agos gazetesine tehdit içerikli elektronik posta gönderdiği iddiasıyla gözaltına alındı. Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesinin ardından Agos gazetesine Kayseri’den tehdit içerikli elektronik posta gönderildiği belirlendi. Yapılan inceleme sonucunda tehdit postasını gönderdiği öne sürülen bir kişi dün gözaltına alındı. İfadesi alınan zanlı daha sonra serbest bırakıldı. Yetkililer, olayla ilgili soruşturmanın sürdürüldüğünü, Agos gazetesine tehdit içerikli elektronik posta gönderen kişinin bilgisayarına teknik inceleme yapılması için el konulduğunu belirttiler. Belen, “Daha önce alınan bilgiler ve basında çıkanların dışında başka bir şey yok. Suç var zaten bununla ilgili şikâyetlerini bildirdiler. Savcı hepsinin ayrı ayrı ifadesini aldı” diye konuştu. Dink ailesinin devlet kurumları hakkında bir şikâyeti olup olmadığına ilişkin soruları da yanıtlayan Belen, “Bu saldırının önlemini almayanlardan da şikâyetçiyiz dediler. Bu da ifadelerine eklendi” dedi. Bu ifadenin usuli olduğunu, aile bireylerinden hiçbirinin olaya dair görgülerinin olmadığını kaydeden Belen, basına bilgi sızdırılmasına ilişkin Dink ailesi avukatları hakkında yasal herhangi bir işlemin olmadığını kaydetti. “Kaldı ki bu bilgileri biz vermedik” diyen Belen, soruşturmada önemli oranda yol alındığını, ilerlenildiğini düşündüğünü de sözlerine ekledi. Dink cinayetine ilişkin Trabzon ve Edirne’de gözaltına alınan iki şüpheli de savcılıktaki sorgularının ardından Belen, cinayete ilişkin Dink’in eşi, çocukları ve kardeşinin şikâyetlerini bildirdiklerini söyledi. Ailenin ifade vermesinin usuli bir olay olduğunu belirten Belen, “Olay öncesine ilişkin duygularını aktardılar. Bunların çoğunu biliyorsunuz. Başka özel ve önemli bir şey yok” dedi. serbest bırakıldı. Azmettirici Yasin Hayal’le 2002 yılında Alperen Ocakları’ndan arkadaş olduklarını söylediği Mithat Kot ile mermileri temin ettiği için tutuklanan Salih Hacısalihoğlu’nun kardeşi Süleyman Hacısalihoğlu İstanbul Terörle Mücadele Şubesi’ndeki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Serbest bırakılan şüphelilerin olayla ilgilerinin olmadığı belirtildi. Pelitli’ye mobil karakol Gazateci Hrant Dink’i öldürdüğü iddiasıyla tutuklanan Ogün Samast’ın yaşadığı Trabzon’un Pelitli beldesinde güvenlik önlemleri artırıldı. Jandarma bölgesi olan ve daha önce bir mobil karakolun hizmet verdiği beldede, yeni bir mobil karakol oluşturuldu. Pelitli’de güvenlik görevlilerinin sayısının artırıldığı ve devriye görevlerinin sıklaştırıldığı bildirildi. ‘Yeni bir gelişme yok’ Soruşturmaya ve tehditlere ilişkin yeni bir gelişme olmadığını söyleyen ATATÜRKÇÜLERE ÇAĞRI Belediyeye öneri ‘Piyer Loti Eyüp Sultan olsun’ önerisi İstanbul Haber Servisi İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi toplantısında, tarihi Piyer Loti kahvesinin de bulunduğu tepenin adının “Eyüp Sultan Tepesi”olarak değiştirilmesi teklif edildi. Saraçhane’deki Belediye Sarayı’nda gerçekleştirilen İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi toplantısında, çeşitli müdürlüklerden gelen teklifler, ilgili komisyonlara gönderildi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Harita Müdürlüğü’nce, “Eyüp Belediyesi Sosyal Tesisleri ve Teleferik üst ayağının bulunduğu tepenin ‘Eyüp Sultan Tepesi’ olarak isimlendirilmesi” teklif edildi. Teklif görüşülmek üzere Harita Komisyonu’na havale edildi. Komisyonlara havale edilen 197 tekliften bazıları şunlar: “Bakırköy Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nin ihtiyaç duyduğu bazı cihazların, Sağlık ve Hıfzıssıhha Müdürlüğü tarafından temini ve bedelsiz olarak Bakırköy Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’ne devredilmesi. İstanbul SilivriCelaliyeKamiloba Rüzgâr Enerjisi Santralı. Avrupa Uyuşturucu Karşıtı Şehirler Birliği Avrupa Ofisi ile Belediyesi arasında imzalanan bir protokolle 1516 yaşlarında en az 2800 öğrenci üzerinde uygulanacak olan bir saha araştırması yapılarak madde bağımlılığıyla ilgili risk faktörünün araştırılması.” Hakkı Sevim: Bizim yalnızca kalpağımız var ? Yeniden Kuvayı Milliye Hareketi Derneği’nin, Kuvayı Milliye Derneği ile karıştırılması nedeniyle üzüntü duyduklarını belirten Hakkı Sevim, “Bizim silahlarımız yok, kalpaklarımız var” dedi. İstanbul Haber Servisi Yeniden Kuvayı Milliye Hareketi Derneği Genel Başkanı Hakkı Sevim, derneklerinin, Albay Fikri Karadağ başkanlığında faaliyetlerini sürdüren ve “silahlı Kuran’lı yemin töreni” ile gündeme gelen Kuvvayı Milliye Derneği ile ilişkisinin olmadığını söyledi. Derneklerinin, hukuk kurallarına saygılı olarak çalışmalarını yürüttüğünü belirten Sevim, “Bizim silahlarımız yok, kalpaklarımız var” dedi. Fındıkzade’deki dernek binasında konuya ilişkin basın toplantısı düzenleyen Sevim, Yeniden Kuvayı Milliye Hareketi Derneği’nin, “silahlı Kuran’lı yemin töreni” ile gündeme gelen Kuvayı Milliye Derneği ile karıştırılması nedeniyle üzüntü duyduklarını belirterek “Bizim bu tavrı kabul etmemiz mümkün değil. Yasal sınırlar içinde faaliyet yürütüyoruz. Biz bir sivil toplum örgütü olarak Atatürk’ün altı ok ilkesini temel çıkış noktası olarak görüyoruz. Kafatasçı milliyetçiliği benimsemiyoruz. Amacımız Cumhuriyetin temel değerlerini savunmaktır” dedi. Atatürkçülerin ülke sorunlarına daha fazla ilgi duyar hale gelmesi gerektiğini belirterek duyarlı Atatürkçüleri, Yeniden Kuvayı Milliye Hareketi Derneği’nde örgütlenmeye çağıran Sevim, gençlerin, dış güdümlü tarikatların kucağında, Türkiye Cumhuriyeti ve Kemalizm düşmanına çevrildiğini belirtti. Sevim, tarikat ve misyoner faaliyetlerine karşı tüzüklerindeki amaç ve ilkeler ışığında çalışmalarını sürdüreceklerini söyledi. Silah değil, kitap verin Diyarbakır Sur Belediyesi Çocuk Meclisi üyesi çocuklar “12 Şubat Uluslararası Çocuk Askerler Günü” nedeniyle, çocukların savaşlarda asker olarak kullanılmasını protesto ettiler. Koşuyolu Parkı’ndaki İnsan Hakları Anıtı önünde toplanan çocuklardan Fehmine Danış, yaklaşık 300 bin çocuğun devletlerin savunma kuvvetlerinde ya da silahlı gruplarda, gönüllü ve zorunlu asker olarak görev yaptığını vurguladı. Daha sonra çocuklar, sembolik olarak giydikleri asker elbiselerini çıkararak yere bıraktı. İnsan Hakları Anıtı önüne savaşlarda ölen çocuklar anısına karanfil bırakan çocuklar, eylemlerine davul zurna eşliğinde söyledikleri şarkılarla son verdi. (Fotoğraf: AA) MKÜ’de istifa baskısı Hatay’daki meslek odası temsilcileri, Mustafa Kemal Üniversitesi’nde öğretim üyelerinin istifaya zorlandığını ve görevden alındığını açıkladı Yurt Haberleri Servisi Hatay’daki 10 meslek odasının temsilcisi ortak bir açıklama yaparak Mustafa Kemal Üniversitesi’nde (MKÜ) Prof. Dr. Şerefettin Canda’nın göreve gelmesinin ardından gerçekleştirilen görevden alma ve atamaların kent kamuoyunu rahatsız ettiğini belirttiler. Tabip, Dişhekimleri, İnşaat Mühendisleri, Elektrik Mühendisleri, Harita Mühendisleri, Serbest Mali Müşavirler ve Muhasebeciler, Eczacı, Makine Mühendisleri, Mimarlar ve Veteriner Hekimleri odalarının başkanları, MKÜ yönetimine açık mektup yazdılar. Prof. Canda’nın rektörlük görevine geldiği kasım ayından bugüne gerçekleştirilen görevden alma ve yeni atamaların kent kamuoyunu rahatsız ettiğine dikkat çeken oda başkanları, demokrat ve çağdaş öğretim üyelerine baskı yapıldığı iddialarını anımsattılar. Yöneticilik yapan demokrat öğretim üyelerinin istifaya zorlandığı, üniversitede yasal olmayan şekilde görevden almaların yaşandığı yönündeki duyumların üniversite camiasında büyük rahatsızlık yarattığına dikkat çeken oda başkanları, “Yeni yönetici atamalarının liyakat esaslı değil, dar ve belli bir siyasi çizgi gözetilerek yapıldığı iddiaları yanıtlanmaya muhtaç bir hal almıştır” dediler. Bakan Aksu açıkladı obursali?cumhuriyet.com.tr ‘Sevda Tepesi için izin yok’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Suudi Arabistan Kralı Abdullah’ın arazisinin yer aldığı Sevda Tepesi’ni kapsayan alanda hiçbir inşaatın yapılamayacağını kaydetti. Sevda Tepesi’nin “sit alanı” olduğunu belirten Aksu, söz konusu alanda Boğaziçi Yasası hükümlerinin uygulandığını belirtti. CHP Milletvekili Erdal Karademir, Sevda Tepesi ile ilgili tartışmaları TBMM gündemine getirerek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle yazılı soru önergesi verdi. Karademir, Kral Abdullah’ın “yapı yasağı” bulunan Sevda Tepesi’ndeki arazisine imar izni istediğinin iddia edildiğini ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş’ın, bir gazeteye imar izni verilebilmesi için çalışmalara başladıklarını açıkladığını anımsattı. Önergeyi yanıtlayan Aksu, arazinin Öngörünüm Bölgesi Uygulama İmar Planı’nda, “Koruya Katılacak Alan”da kaldığını ve bu alanlarda geçici dahi olsa hiçbir inşaatın yapılamayacağını kaydetti. Aksu, “Söz konusu parselle ilgili, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Boğaziçi İmar Müdürlüğü’ne herhangi bir yapı izni müracaatında da bulunulmadığı anlaşılmıştır” dedi. CHP rapor hazırlıyor MKÜ’de tepki çeken kadrolaşmayı CHP milletvekillerinin yakından izlediği ve bu konuda kapsamlı bir rapor hazırladığı öğrenildi. 301. maddeye karşı imza ? İstanbul Haber Servisi Aralarında aydınların, gazetecilerin, öğretim görevlilerinin ve birçok yurttaşın bulunduğu “sivil itaatsizlik” grubu 301. maddenin yürürlükten kaldırılması amacıyla bir dizi kampanya başlattı. İstanbul’un değişik adliyelerinde, Hrant Dink’in Agos’ta yayımlanan 8 haftalık yazı dizisinin altına imzalarını atan grup üyeleri, savcılığa kendileri hakkında suç duyurusunda bulunacak. 17 Ağustos depreminde kusurlu olan müteahhitleri zamanaşımı kurtaracak Adalet enkaz altında kaldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 17 Ağustos depreminin ardından açılan davalardan halen sürenler 5 gün sonra zamanaşımı nedeniyle ortadan kalkacak. Yargıtay’ın zamanaşımı önlemeye dönük suç tarihini binanın yapıldığı değil yıkıldığı günün esas alınmasına dönük kararı sorumluların cezalandırılmasına yetmedi. 17 Ağustos gecesi meydana gelen depremde, eksik malzeme kullanan ve kusurları nedeniyle binlerce insanın ölümünden sorumlu tutulan müteahhitleri, zamanaşımı kurtaracak. Depremde yakınlarını yitirenlerce açılan ilk davalarda yerel mahkemeler suç tarihi olarak binanın yapılış tarihini esas aldı. Bu nedenle çok sayıda dava “zamanaşımı” gerekçesiyle ortadan kalkarken müteahhitlerin büyük bölümü kurtuldu. Ancak Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2003 yılında verdiği karar ‘BBP Trabzon’a heyet gönderdi’ ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İran Milli Günü resepsiyonuna katılan BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, “BBP’nin, gazeteci Hrant Dink cinayeti ile ilişkisi iddiaları” konusundaki sorular üzerine, konuyla ilgili inceleme için Trabzon’da teftiş heyeti gönderdiklerini kaydetti. Yazıcıoğlu, “Ülke sorunlarına duyarlıyız. Refleksleri yüksek bir siyasi hareketiz. Tartışırız ama şiddet kullanmayız” dedi. ? Depremin ardından müteahhitler aleyhine açılandavalarda, yıkılan binanın yapım tarihinin esas alınması nedeniyle birçok dava daha başlamadan zamanaşımına sokuldu. Yargıtay’ın suç tarihi olarak 17 Ağustos tarihini belirlemesi de sorumluların cezalandırılmasına yetmedi. depremde yakınlarını yitirenler için umut ışığı oldu. Kurul, suç tarihi için binanın yapıldığı değil, yıkıldığı 17 Ağustos 1999 tarihinin esas alınması gerektiğine işaret etti. yılda doluyor. Yargıtay’ın 2003 yılında verdiği bu karara karşın, davaların birçoğu bitirilemedi. Kimi yerel mahkeme ile Yargıtay arasında gidip geldi, kimi ise bilirkişilerin elinde yıllarca bekledi. Binin üzerindeki davaların yüzde 90’ı sanıklar lehine sonuçlandı. Görülmeye devam eden davalarda ise bu hafta belirleyici olacak. Davalardaki 7.5 yıllık zamanaşımı süresi 17 Şubat’ta dolacak. Dolayısıyla yerel mahkemelerde halen süren, Yargıtay’da temyizi görüşülen davaların ortadan kalkması gündeme gelecek. Yargıtay’ın bu hafta içinde vereceği onama kararları sorumluların kurtuluşunu önleyecek. Ancak yerel mahkemelerde görülen davalar için cezalandırma yönünde bir umut bulunmuyor. Sicillerine işlenmeyecek 17 Ağustos depreminin ardından ismi en çok duyulan ve halen bu suçlama nedeniyle cezaevinde yatan müteahhit Veli Göçer oldu. Konya 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 198 kişinin ölümünden sorumlu gösterilen Göçer ve ortağı İsmet Kösebalaban’ı 18 yıl 9’ar ay hapse mahkum etti. Yargıtay, geçen hafta Göçer yönünden cezayı onadı. Göçer’in ortağı İsmet Kösebalaban da zamanaşımıyla kurtulacak. Veli Göçer’in oğlu Can Göçer ise firari olduğu için dosyası ayrılmıştı. Bu nedenle Can Göçer ceza almadan kurtulacak. Zamanaşımının devreye girmesiyle kurtulacak müteahhitlerin sicilinde depremde yıkılan binaların sorumluluğuna ilişkin en ufak bir çizik bulunmayacak. ‘AB’de peşinat Kıbrıs’tır’ ? İstanbul Haber Servisi KKTC 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Türk Kalp Vakfı tarafından düzenlenen “Milli Davamız Kıbrıs” konulu konferansta yaptığı konuşmada, Türkiye üzerinde oynanan oyunlara Türk halkının kanmaması gerektiğine dikkat çekerek, “Atatürk milliyetçiliği şovenizm değildir” dedi. AB’nin Türkiye’ye birçok dayatmada bulunduğu kaydeden Denktaş, “AB, ‘Ne Mutlu Türk’üm’ denilmemesini istiyor. AB’de peşinat Kıbrıs’tır” dedi. 5 yıl hapisle yargılandılar Böylece deprem davalarında suç tarihi olarak 17 Ağustos kabul edilmeye başlandı. Sanıklara da eski Türk Ceza Yasası’ndaki “tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu ölüme neden olma” suçunu düzenleyen ve 5 yıla kadar hapis cezası öngören 383. maddenin uygulanmasına karar verdi. Usul Yasası gereğince 5 yıla kadar hapis cezası öngörülen suçlarda zamanaşımı süresi 7.5 Tatlıses siyasete atılıyor ? İstanbul Haber Servisi İbrahim Tatlıses, Şanlıurfa’dan bağımsız milletvekili adayı olacağını açıkladı. Tatlıses, halkın sorunlarını çok iyi bildiğini savunarak “32 yıldır öyle bir temel attım ki, şimdi onları biçiyorum. Biçtiğim o insanlar tertemiz insanlar, onlara ‘yürüyün’ dediğimde benimle yürüyebilirler. Biz ne sağa sola, ne de ortaya, biz tüm Türkiye’yi bağrımıza basmışız” dedi. Tatlıses ilk reformunun doğum konusunda olacağını belirterek “Ben 600 milyon maaş alıyorsam 6 çocuğa bakamam” dedi. CUMHURİYET 06 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle