14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 ŞUBAT 2007 SALI CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr 15 13. Vesoul Uluslararası Asya Filmleri Festivali bugün başlıyor Fransa’da ‘Beş Vakit’... Borusan’ın şubat ayı solisti değişti Kültür Servisi Gürer Aykal yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın şubat ayı konserinin solisti değişti. Konsere, daha önce duyurulan Denis Matsouev rahatsızlığı nedeniyle katılamıyor. Yerine, İsveçli ünlü piyanist Peter Jablonski İstanbullu müzikseverlerle buluşacak. Yarın akşam saat 20.00’de Caddebostan Kültür Merkezi’nde ve 15 Şubat akşamı saat 20.00’de Lütfi Kırdar Konser Salonu’nda yapılacak olan konserlerde, Peter Jablonski’ye, Çaykovski’nin 1 numaralı piyano konçertosunda eşlik edecek olan Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası ayrıca R. Strauss’un Senfoni Domestica’sını seslendirecek. Dört yaşında vurmalı sazlar, altı yaşında piyano çalmaya başlayan Peter Jablonski, on bir yaşında Malmö Müzik Akademisi’nde Wesolowski’nin öğrencisi oldu. Konservatuvar’dan mezun olunca Polonya Radyo Orkestrası ile turneye çıktı ve Çaykovski Piyano Konçertosu No.1 ile ilk kaydını yaptı. 17 yaşında piyano, şeflik ve kompozisyon öğrenimi için Londra’ya giden Jablonski, Royal College of Music’ten mezun olan en genç öğrenci. Öğrenciyken Ashkenazy’nin dikkatini çeken sanatçı, onun şefliğinde Peter Jablonski Polonya Radyo Orkestrası eşliğinde CD kaydı yaptı. İki yıl sonra, Rachmaninov, Şostakoviç ve Lutoslawski’nin yapıtlarını Decca için seslendirdi. Daha sonra aralarında Charles Dutoit’nın da bulunduğu birçok ünlü şef ile Kennedy Centre, Royal Festival Hall gibi dünyanın önde gelen konser salonlarında ve DSO Berlin, NHK Tokyo, Los Angeles Philharmonic, Philadelphia, Kirov, BBC Symphony gibi ünlü orkestralarla konserler verdi. Charles Dutoit, Valery Gergiev, Vladimir Ashkenazy, Daniele Gatti, Kurt Sanderling gibi şeflerle çalıştı. Oda müziği çalışmaları da olan sanatçı, Ralph Kirshbaum ile Şostakoviç ve Prokofiev’in viyolonsel yapıtlarının kaydını tamamladı. Jablonski bu sezon, Michael Collins ve Isabel van Keulen ile Wigmore Halle’da konserler verecek. 1998’de Kilar’ın kendisi için bestelediği piyano konçertosunun dünya ilk seslendirilişini Varşova Fevstivali’nde gerçekleştirerek Orpheus Ödülü’nü kazanan sanatçı, 2005’te İsveç Kralı tarafından Kraliyet Madalyası ile onurlandırıldı. (0 216 556 98 00) UĞUR HÜKÜM ünyanın Asya kıtası dışında en eski ve Fransa’nın en önemli Asya Filmleri festivali “Vesoul Asya Sinemaları” buluşması bugün başlıyor. Ön Asya’dan Uzakdoğu Asya’ya uzanan geniş bir yelpazeyi içeren prestijli festival 20 Şubat tarihine kadar, 70 filmi bir araya getirecek. Uzun başlığıyla “Vesoul Uluslararası Asya Filmleri Festivali” 2’si yarışmalı 8 bölümden oluşuyor. 4 salonda toplam 130 gösterinin öngörüldüğü festivalin resmi yarışmalı bölümü “Çağdaş Asya Sinemasından Görüntüler” adını taşıyor. 2’si İran ve diğerleri Çin, Hindistan, HongKong, İsrail, Kore, Özbekistan ve Türkiye yapımı olmak üzere 9 uzun metrajlı film yarışıyor. Reha Erdem’in başarılı son filmi “Beş Vakit”in Türk sinemasını temsil ettiği festivale ilk kez 1998’de yarışmacı olarak Derviş Zaim “Tabutta Rövaşata” ile, ustalara saygı çerçevesinde de “Bir Yudum Sevgi” adlı eseriyle Atıf Yılmaz katılmışlardı. 17 Şubat’ta gösterilecek “Beş Vakit” ve yönetmenini tanıtacak sinemacı Faruk Günaltay ayrıca “Günümüzde Türk Sineması” üzerine de bir konuşma yapacak. Festivalin uluslararası jüri başkanı Çinli sinema ve tiyatro yönetmeni Xie Fei (1942 doğumlu Fei 1990 yılında Berlin’de “Siyah Kar” adlı filmiyle Altın Ayı ödülünü kazanmıştı.), diğer jüri üyeleri Lübnanlı bayan gazeteci, sinema yazarı ve radyo programcısı Houda İbrahim, Hintli sinemacı Dilip Varma ve Türk gazeteci ve yazar Defne Gürsoy. 2000 yılında büyük ödülü Türk kökenli Alman yönetmen Yılmaz Arslan “Yasa” başlıklı filmiyle kazanmıştı. D Katastrofik bir düğün yemeği ? Kültür Servisi Beşiktaş Belediyesi Kültür Sanat Platformu Prodüksiyon Tiyatrosu, Bertolt Brecht’in önemli eserlerinden “Küçük Burjuva Düğünü” oyunu Akatlar Kültür Merkezi’nde sahnelemeye başlıyor. Gün Koper, İpek Ayaz, Fatih Sönmez, Berk Yaygın, Gözde Çetiner, Deniz Celiloğlu, Bedir Bedir, Tuğçe Tamer ve Selin Zafertepe’nin rol aldığı oyunu Saliha Şirvan Akan yönetiyor. “Küçük Burjuva Düğünü” oyununun galası yarın saat 20.30’da Akatlar Kültür Merkezi, Melih Cevdet Anday Sahnesi’nde. Bülent Tarcan anılıyor ? Kültür Servisi Bülent Tarcan (19141991) hem İstanbul Tıp Fakültesi’ndeki beyin cerrahisi kürsüsünün kurucusu, beyin cerrahı, hem de ikinci kuşak çoksesli bestecilerimizden, büyük senfonik yapıtların bestecisi. Ölümünün 16. yıldönümünde, yarın saat 19.00’da Beyoğlu Aksanat’ta bir toplantıyla anılacak. Evin İlyasoğlu, Bir Hekimin Senfonik Öyküsü: Bülent Tarcan başlıklı kitabını anlatacak, yaşamından dia ve filmler gösterilecek, kızı Hülya Tarcan piyano süitinden bölümler çalacak, hekim ve müzikçi dostları anılarını dile getirecekler. Etkinliğe katılım serbest. BAFTA ödülleri belli oldu ? LONDRA (AA) İngiliz Film ve Televizyon Sanatları Akademisi (BAFTA) ödüllerinin sahipleri belli oldu. Oyuncu Helen Mirren, önceki akşam Kraliyet Opera Evi’nde düzenlenen BAFTA ödül töreninde “The Queen” filmindeki Kraliçe 2. Elizabeth rolüyle en iyi kadın oyuncu ödülünü aldı. 61 yaşındaki oyuncu, ödülünü aldıktan sonra yaptığı konuşmada, zaferini “bir onur” olarak nitelendirdi. “Notes on a Scandal” ve “Little Children” filmlerindeki rolleriyle İngiliz oyuncular Judi Dench ve Kate Winslet’i arkasında bırakan Mirren, aynı filmdeki rolüyle Altın Küre Ödülü’nü de kazanmıştı. İngiliz kraliyet ailesinin Galler Prensesi Diana’nın 1997’de Paris’teki trafik kazasında hayatını kaybetmesine karşı tepkisinin anlatıldığı “The Queen” filmiyse en iyi film ödülünü kazandı. “The Last King of Scotland” adlı film ise gecede üç ödül kazandı. Bu filmdeki Ugandalı diktatör İdi Amin rolüyle Forest Whitaker en iyi erkek oyuncu dalında ödül kazandı. Film, yılın en iyi İngiliz filmi ve en iyi uyarlanmış senaryo dallarında da ödül aldı. James Bond filmi “Casino Royale” 9 dalda aday gösterilmesine karşın bir ödül alabildi. Festival kapsamanında Reha Erdem’ın ‘Beş Vakit’ adllı filmi de gösterilecek. 9 belgesel filmin yarıştığı şenlikte, “Yasaklar ve Tabular” bölümünde 14 ülkeden 17 aykırı Asya filmi yer alıyor. 2007’de bağımsızlığının 60. yı KİTLESEL BİR ŞÖLEN lını kutlayacak Hindistan sineması, 6 özgün filmle özel bir bölümde anılırken, ustalara saygı bu defa ünlü Japon yönetmen Shohei Imamura (1926 – 2006) ve Çinli yönetmen Wu Tianming’e (1942) sunulacak. Ayrıca “Çocuk Filmleri” ve bu yıla özgü “Japon Animasyonları ve Mangalar” yine şenlik çerçevesinde gösterilecek. Büyük ödül olan “Cyclo c’Or / Altın Bisiklet” (Asya’ya has taşımacılıkta da kullanılan üç tekerlekli özel bisiklet) dışında jüri özel, NETPAC (teknolojik), Belgesel, Halk, Gençlik, Doğu Dilleri ve Uygarlıkları Enstitüsü, Paris Asya Eserleri Guimmet Müzesi ödülleri de 20 Şubat’ta sahiplerini, bulacak... Geçen yıl 21 bin biletli izleyici çeken Vesoul Festivali konser, sergi ve konferanslarla da her sene çok boyutlu kitlesel bir şölene dönüşüyor. Organizasyonun başarısında yöre halkının katılımı kadar, yerel yönetimlerin maddi katkıları da rol oynuyor. İngiltere’de ‘yüksek yüksek tepeler’... Kültür Servisi Selim Sesler’in yeni albümü “Oğlan Bizim Kız Bizim”, dünyanın önde gelen dünya müziği dergilerinden İngiliz Songlines’ın “top of the world album” kategorisine seçildi. Songlines, İngiltere’de iki ayda bir yayımlanan ve dünyanın her yerinden dünya müziği meraklılarının takip ettiği önemli bir müzik dergisi. Songlines’ın Mart 2007 sayısı için başeditör Simon Broughton’ın hazırladığı ve dergi ile birlikte dağıtılan özel toplama CD’de, “Oğlan Bizim Kız Bizim” albümünden “Yüksek Yüksek Tepelere” parçası yer alacak. Selim Sesler, “Oğlan Bizim Kız Bizim”de dinleyenleri hüznü ve coşkuyu bir arada barındıran bir atmosfere sürüklüyor. Edirne’den Urfa’ya, Trabzon’dan Muğla’ya kadar geniş bir coğrafyaya uzanan albümde, klarnetin sesi sipsinin, udun, kanununkine karışırken, dinleyenlere uzak yörelerden tanıdık duygular taşıyor. Albümün yapımcılığını dünya müziğinin en önemli isimlerinden Ben Mandelson ile Rob Keyloch üstleniyor ve bu ikilinin gözüyle yıllardır duyageldiğimiz parçalarla “yeniden tanışmanın” keyfine varıyoruz. Selim Sesler’in usta nefesi İlkay Akkaya ve Brenna MacCrimmon’ın sesiyle buluşurken, yerelden evrensele erişen türküleri bir daha dinleme fırsatını yakalıyoruz. Mavikum Kitabevi’ndeki sergi; yazı, fotoğraf, yağlıboya resim ve desenlerden oluşuyor. Ressamın yazarla duygudaşlığı EGEMEN BERKÖZ Cihangir’deki Mavikum Kitabevi’nin kapısından içeri giriyorum. Kitap almak için değil, burada açılan bir sergiyi görmek için. Sergi üst katta diyorlar. Ressam da burada. Ressam Figen Aydıntaşbaş. 60’lı yıllarda, o zamanki adıyla Güzel Sanatlar Akademisi’nde, Bedri Rahmi Atölyesi’nde okurken (yanılmıyorsam) üç arkadaşıyla birlikte açtıkları sergiyi anımsıyorum. Sonraki yıllarda, aralarında Tem, Urart ve SiyahBeyaz’ın da olduğu önemli galerilerde açtığı 20’ye yakın sergiden bazılarını da gördüm. EDEN KİTABEVİ? Peki ama, İstanbul’da bunca galeri varken, bu sergisini neden bir ‘kitabevi’nde açmış Figen Aydıntaşbaş? Bunu düşünerek üst kata çıkıyorum, ressamla birlikte bir masaya oturuyoruz. Bir kitabevi görevlisinin getirdiği çaylarımızı yudumlarken, hem ben duvarlarda asılı resimlere bakıyorum, hem de konuşuyoruz. Birkaç masa var burada, bir başka masada genç bir adam kitap okuyor. Solda bir koridor ve ucunda başka bir oda olduğu görülüyor. Orada film gösterimleri yapıldığını daha sonra öğreneceğim. Kafamda beliren “Neden kitabevi” sorusunu ba N Pasaportumu kaybettim. Hükümsüzdür. MUSTAFA TAYCI kışlarımdan anlamış olmalı ki söze buradan giriyor Figen Aydıntaşbaş: “Suat Derviş’in romanlarını okuyunca çok etkilendim. Onunla ilgili bir şey yapmak istedim. Yerin kitabevi olmasının nedeni de bu, serginin konusunun bir yazar olması. Sergiyi de burayı düşünerek hazırladım.” Sergi yazı, fotoğraf, yağlıboya resim ve desenlerden oluşuyor. Desenleri Suat Derviş’in yayımlanmış fotoğraflarından esinlenerek yaptığını söylüyor Aydıntaşbaş, kurşunkalem ve mürekkep kullanmasının nedenini de bunların yazı ve resmin geleneksel ortak aracı olmalarıyla açıklıyor. “Bilgisayar çağında kalemi, yazı emeğini anımsatmak istedim” diye de ekliyor sonra. Yağlıboya resimlerin biri sekiz parçadan oluşuyor. Figen anlatmayı sürdürüyor: “Çok üretken, iyi bir yazar Suat Derviş. Bilinen kitaplarının dışında gazete ve dergilerde pek çok yazı yazmış, büyük bölümünü de takma adlarla yayımlamış, bu yüzden de çoğu kayıp. Ayrıca yıllar içinde, politik baskılar nedeniyle geri plana itilerek adeta izi silinmiş. Bu büyük portre, yazarın bu dağılmışlığına, yitmişliğine bir gönderme. Bağlayıcı bir öğe, bir anlamda.” Bu ayrıksı sergiyi görmek isterseniz, 25 Şubat’a kadar açık. (Mavikum Kitabevi, 2122514440/30) CUMHURİYET 15 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle