27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 EYLÜL 2006 SALI 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Bertolt Brecht’in 50. ölüm yıldönümü kapsamında Brecht şarkıları akşamı Bertolt Brecht’in ölümünün 50. yılı nedeniyle, Goethe Enstitütüsü İstanbul tarafından Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi ve Beşiktaş Belediyesi işbirliğiyle düzenlenen ‘‘Brecht Günleri’’, 22 24 Eylül tarihleri arasında yapıldı. Etkinlik, Brecht’in ölümünden sonra uzun yıllar Berliner Ensemble’ın Genel Sanat Yönetmeni olarak görev yapan ve Demokratik Alman Cumhuriyeti’nde (DDR) Merkez Komite Üyeliği’ne kadar yükselen Prof. Manfred Wekwerth’in 1980’de yaptığı ‘‘Mutlu Son’’ filminin gösterimiyle başladı. 22 Eylül akşamı, tarihi Teutonia binasının küçük sahnesinde yer alan ‘‘Yarım Yüzyılın Brecht Şarkıları ve Brecht Metinleri’’ Prof. Wekwerth, Renate Richter ve Zeliha Berksoy gibi değerli sanatçıları (piyanoda Fred Syman) bir araya getirdi. Türkçe metinler Yalçın Baykul, Veysel Ataman ve Ahmet Cemal’in çevirileriydi. Bu arada, yine Yalçın Baykul’un çevirisiyle, Manfred Wekferth’in Havana’da 2004 yılında Brecht Tiyatrosu üzerine düzenlediği sempozyumda yaptığı ‘Günümüzde Brecht Ne Denli Güncel’ başlıklı konuşma metnini ve ‘Brecht Tiyatrosu Bir Uygulama Felsefesi’ başlıklı söyleşiyi içeren ‘‘Brecht’le Havana’da’’ adlı kitap da MitosBoyut Yayınları tarafından bu özel etkinlik için basıldı. Pazar günü yapılan ‘‘Brecht’e Göre Tiyatro’’ başlıklı atölye çalışması Brecht tiyatrosunun en ? ‘‘Savaştan kâr eden tek bir insan bile kalsa, savaş yine olacaktır.’’ Prof. Manfred Wekwerth. önemli oyuncularından biri olan Ekkehard Schall’ın yorumları üzerine odaklanan yararlı bir açılımdı... ‘‘Brecht Şarkıları Akşamı’’nın teması ‘‘Meti’’den bir alıntıydı: ‘‘İnsanın yazgısı insandır.’’ BURADA KAL Prof. Manfred Wekferth, çeşitli Brecht metinlerinden ve kendi yazdıklarından yaptığı kurgulamada bu söylemi öne çıkartmıştı. Şarkıları, yine uzun yıllar Berliner Ensemble’da oyunculuk yapmış olan Renate Richter seslendirirken Zeliha Berksoy da metinleri yorumluyordu. Onu sahnede görme Bellek mi? ‘‘Brecht Akşamı’’ndan sonra eve geldim. Geç, oldukça geç bir saatte CNN’i izliyorum.. konu: Terör; ‘‘In the Name of God (Tanrı Adına)’’. Başta Clinton olmak üzere pek çok ünlü isim bu konuyu tartışıyorlar... Zaman zaman alkışlarla kesiliyor söyledikleri... Ortada söylenen somut bir söz yok aslında. Herkes aynı şeyleri tekrarlıyor... Aklıma, az önceki buluşmadan şu sözleri geliyor Brecht’in: ‘‘Çekilen acılara karşın insanlığın belleği şaşılacak derecede zayıf... Savaşların dünyayı saran acıları unutulmuş görünüyor. Birçoğu diyor ki, geçmiş günün yağmuru beni ıslatmaz. İşte bu kanıksanmışlıktır savaşmamız gereken; bunun son aşaması ise ölümdür. Bugün, öyle çok insan ölü görünüyor ki bize, sanki önünde olanı çoktan artlarında bırakmışlar gibi, o kadar az şeyler yapıyorlar ki buna karşı...’’ yi özlemişim diye düşünmeden edemedim.. hele ‘Köpekbalıkları insan olsaydı’ ve Renate Richter’le birlikte söylediği ‘Moldova Türküsü’nü dinlerken... Altı bölümden oluşan ‘‘Brecht Şarkıları ve Brecht Metinleri’’ zarif, zarif olduğu kadar da iletisinde güçlü bir buluşmaydı. Renate Richter, yumuşak ifadesiyle yorumladığı sert iletileri oyun yazarı Friedrich Wolf’un Brecht’in ölümünden sonra yazdığı duyarlı bir seslenişle noktalıyordu: ‘Burada Kal.’ Piyanist Syman’ın bestelediği bu parça Brecht’e duyulan özlemin izlerini taşıyordu... Aynı özlem Berliner Ensemble’da duyuluyor mu? Yaptığımız sohbetten çıkardığım sonuç, hele son yıllarda tiyatronun yeni bir çehreye büründüğü ve sahneye konan Brecht oyunlarında gösterişin ön plana çıktığı. Bu yaklaşımı ‘‘Brecht light (hafif)’’ olarak tanımlıyor Prof. Wekwerth. Ucu oldukça açık bir tanımlama... Yorumlama biçimlerinden Berliner Ensemble’ın dekorasyonuna kadar uzanan bir alanı kapsıyor... Şöyle bir düşünüyorum ve aklıma yaz aylarında Atina Festivali’nde izlediğim, Thomas Ostermeier tarafından yorumlanmış olan Shakespeare’in ‘‘Fırtına’’sı geliyor! ‘‘Bildiğim kadarıyla, Brecht’e en azından bu denli gözü kara el uzatılmıyor henüz’’ diyorum... Aslında, iki cümlede toparlanacak bir konu değil bu... Brecht’in salt kendi ülkesinde değil, farklı ülkelerde, farklı yorumlanış biçimleri de tartışmaya açık kuşkusuz... Ünlü Brecht eleştirmeni Ernst Schumacher’in geçmiş yıllarda bizde genç bir topluluktan izlediği bir Brecht yorumundan sonra yapılan konuşmada sanatçılara, ‘‘Bu oyunu neden sahneye koy duğunuzu bana açıklar mısınız’’ diye sorduğunu unutmam... Mel Gibson’dan savaş karşıtı açıklama ? LOS ANGELES (REUTERS) Hollywood yıldızı Mel Gibson, Teksas’ta düzenlenen bir film festivalinde Irak savaşıyla ilgili olarak yaptığı açıklamalarla gündeme geldi. Ünlü aktör, iki ay önce alkollü araç kullandığı için tutuklandığı sırada Yahudi karşıtı sözler sarf etmesi nedeniyle tepki toplamıştı. Bir süredir rehabilitasyon tedavisi gören Gibson, Teksas’ta düzenlenen, bilimkurgu ve korku filmleriyle fantastik filmlerin yarıştığı ‘Fantastic Fest’te beklenmedik bir çıkış yaptı. İspanyolların saldırısına uğrayan Maya uygarlığının son yıllarını ele alan ‘Apocalypto’ adlı yeni filminin ekrana gelmesinin ardından soruları yanıtlayan Gibson, Mayaların çöküşü ile Amerika’nın Irak savaşı arasında paralellik kurarak ‘‘Bir uygarlığın düşüşe geçtiğinin işareti zaman içinde hiç değişmedi’’ diye konuştu. ‘‘Çocuklarımızı sebepsiz yere Irak’a göndermek insan kurban etmekten başka nedir ki’’ diyen Gibson’ın bu açıklaması, yakında gösterime girecek olan ‘Apocalypto’nun reklamı olarak yorumlandı. Almadovar yine ödülle döndü ? BBC (LONDRA) İspanyol film yönetmeni Pedro Almadovar, 54. San Sebastian Film Festivali’nde ‘Volver’ adlı filmiyle en iyi film ödülünü aldı. Dünyanın dört bir yanından 350 sinema eleştirmeninin verdiği oylar sonucu sahibini bulan ödül, Almadovar’ın 1999’da ‘Annem Hakkında Her Şey’den sonra aldığı ikinci FIBRESCI ödülü oldu. Bu yıl Cannes Film Festivali’nde ‘Volver’, en iyi senaryo ve en iyi kadın oyuncu dallarında ödül almıştı. Pedro Almadovar, İspanyol ve Avrupa sinemasının en başarılı yönetmenleri arasında gösteriliyor. CEY SANAT’IN YENİ SAYISI ÇIKTI Modernizmden Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Arşivleri’ne Kültür Servisi İki ayda bir yayımlanan Cey Sanat’ın yeni sayısı çıktı. Sorumlu yazı işleri müdürlüğünü Cavit Mukaddes’in yaptığı derginin bu sayısının danışma kurulunda sanat ve yazın dünyasından birçok yetkin isim yer alıyor. Enis Batur, bu sayıya ilgi çekici bir konu, ‘Minare Tasarımı’ üzerine bir yazısıyla katılıyor. Cavit Mukaddes de, ‘Pop Art’ üzerine yazısında bu akımın kökeninden gelişimine uzanan bir değerlendirme yapıyor dergi okurları için. Gazi Üniversitesi G.S.F. Öğretim Üyesi Prof. Mehmet Yılmaz, ‘Güncel Sanat Çağdaş Sanatın Öteki Adıdır’ başlığı altında ‘çağdaş sanat’ ve ‘güncel sanat’ terimlerinin kullanımı ve kavramsal boyutunu ülkemiz sanat tarihi açısından da yaklaşarak ele alıyor. Cemil Atik ise, ünlü ressam Paula Rego’nun sanatını ele alıyor ‘Paula Rego: Üç Kısa Tarih’ başlıklı yazısında. Müfit İşler de, ‘Zamanı Durdurmak (Çöl), İki Zamanlılık (Bataklık)’ başlıklı denemesinde, Eski Ahit’ten güncel siyasi ve toplumsal duruma, kendi bakış açısından bir yolculuğu paylaşıyor okurla. Rafet Arslan, ‘Modernist Ceset Kıpırdıyor!’, Doç.Hayri Esmer ‘Modernizm, Postmodernizm ve Sanat’ başlıklı yazılarıyla yer alıyorlar bu sayıda. ‘Daniel Henri Soruyor, Picasso Yanıtlıyor’ adlı söyleşinin Türkçe çevirisinin ikinci bölümü, ‘Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Arşiv Belgeleri’nin 11. bölümü, Nurullah Berk’in kaleminden ‘Bellini’lerin ilk bölümü de dergideki ilgi çekici yazılardan bazıları... Kebab Connection Goethe Enstitüsü’nde ? Kültür Servisi Anno Saul’un yönettiği ‘Kebab Connection’ adlı film 27 Eylül akşamı saat 19.30’da Goethe Enstitüsü’nde gösterilecek. Türkçe alt yazılı, Almanca oynatılacak filmde Tatjana Velimirov, Farih Ogün Yardım, Romina Fütterer, Sibel Kekilli, Güven Kıraç rol alıyor. Film, İbo Seçmez’in amcası Ahmet’in Hamburg’un Schanzenviertel semtinde bulunan bir ayaküstü büfesi için reklam filmi çekmesi ve kung fu filmlerine tutkusunu bu filme taşımasıyla başlıyor. Reklam filmini sinemada izleyenler ‘King of Kebap’ adlı dükkâna akın akın giderken İbo yeni karşılaştığı daha ciddi sorunlarla boğuşmaktadır. Figürcü anlatımın özgün ve güçlü adlarından olan Paula Rego’nun yapıtlarına bir örnek. CUMHURİYET 14 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle