19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 EYLÜL 2006 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Maliye, yetişmiş denetim elemanlarını, kamudaki düşük ücretler nedeniyle tek tek kaybediyor 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Vergi kaçıyor Maliye bakıyor ? Vergide kayıpkaçak büyüyor ama denetim kadroları küçülüyor. Devletin her 3 vergi denetim kadrosundan sadece 1’i dolu. Sadece son 2 yılda kaçak oranı yüzde 84.6’dan yüzde 119’a yükseldi. ANKARA (AA) Vergideki kayıp ve kaçak artarken, devletin vergi denetim kadroları her geçen gün daralıyor. Son 2 yılda kaçak oranı yüzde 84.6’dan yüzde 119’a yükseldi. 2004 yılı incelemelerinde, beyan edilen her 100 YTL ’lik gelire karşılık 84.6 YTL ’nin gizlendiği anlaşılırken, 2005’te ise vergisi ödenen her 100 YTL ’ye karşılık, 119 YTL ’nin devletten kaçırıldığı ortaya çıktı. Maliye Bakanlığı, yetişmiş denetim elemanlarını, kamudaki düşük ücretler başta olmak üzere çeşitli nedenlerle tek tek kaybediyor. Maliye Bakanlığı’nın denetim birimlerindeki kadro sayısı 10 bin 18 olarak belirleniyor. Ancak her 3 kadrodan sadece 1’inin dolu olduğu görülüyor. Maliye Hesap Uzmanları Kurulu’nda 1.151 kadrodan 868’i, Teftiş Kurulu’nda 467 kadrodan 363’ü, Gelirler Kontrolörleri’nde 900 kadrodan 583’ü, vergi denetmenlerinde ise 7.500 kadrodan 4. 727’si boş. Hesap Uzmanları Kurulu Başkanı Mahmut Vural, son yıllarda emekliye ayrılanların yanı sıra kuruldan istifa edenlerin sayısında da büyük bir artış olduğunu belirterek “Özellikle sayıştay mensuplarına yapılan zamdan sonra teşkilatta ciddi bir tepki var. Maaşlarımız onların yarısına indi. Bu durum bir motivasyonsuzluk ve hayal kırıklığı yarattı” dedi. Vural, bu yılın 8 ayında 5’i emeklilik, 8’i istifa yoluyla, 13 uzmanın kurumla ilişiğini kestiğini kaydetti. Vural, personel açığını kapatmak için 1415 Ekim tarihleri arasında yeni bir sınav yapacaklarını belirtti. Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanvekili Cemal Boyalı da, müfettiş sayısındaki yetersizlik nedeniyle iş üretme kapasitelerinin azaldığını anlattı. Cesur!.. Batman’da kadın intiharlarını protesto eden 9 kızımızı medyamız ana haberlerine taşıdı. ‘‘Cesur’’ ilan etti. İki eşli 60 yaşında birisiyle evlendirilmek istenince intihar eden 18 yaşındaki Saliha Demir’e, koca Batman’da sahip çıkacak 9 genç kızın bulunabilmesi, içinde bulunduğumuz durum vaziyetleri anlatmaya yeterli, tek başına bir olay. Siyaset, örgüt izin verdiğinde ancak, erkekler çevrede beklemek koşuluyla, kadın vitrinde siyaset için binlerle bir araya gelebilen Batmanlı kadınlar, kadın intiharlarındaki patlamayı, nedenlerini ağızlarına alamazlar. Töre cinayetleri, kadın intiharları kadın örgütlerince sorgulandığında, erkek egemen siyasetin yanıtı çok sert,‘‘Ey feministler bunlar bizim töremiz, size ne oluyor’’ çizgisindedir. Eğitim düzeyi ne olursa olsun, siyasetin, toplumsal yaşamın içindeki kadınların sesleri kesiliverir. Sonra da Diyarbakır’da, bölgenin başka illerinde düzenlenen mitinglerde, kapalı salon toplantılarında, DTP, AKP hiç fark etmiyor, türbanın çok modern, her tür kapalılıkta çarşafın egemen olmasına, haremselamlık ayrımına şaşar kalırız... Durum Batman’da böyle de sanki İstanbul’da, Ankara’da çok mu farklı? Hele de tarikataşirethemşerilik sarmalındaki varoşlar, hatta yerleşim merkezlerinde... İlkokul çocuklarına dağıtılan ders kitabında, yeni baskısında yapılan değişiklikle tarikatların övülmesi, İslam kimlikli AKP iktidarının yapısına ne kadar uygun düşerse düşsün, kitleler tarafından hafife alınması, toplumsal tepki verilmemesinin nelere mal olduğunu hâlâ algılamaktan çok uzağız. AKP iktidarı, politikalarını eğitimde kökleştirme misyonunu üstlenmiş Milli Eğitim Bakanı pişkin. Kuran kurslarının tarikatlara teslim edilmesine, eğitim birliğinin, laikliğe aykırı uygulamalarla ayaklar altına alınmasına ilişkin her gün çıkan yeni bir skandala kulakları tıkalı. Devletin görevi ancak devlet bütçesinden sağlanmayan eğitim hizmetlerinin, özel girişimlerle, sadaka niteliğinde toplanan yardımlarla karşılanmasında; tüm törenlerde, özel bağış okulu açılışı, araçgereç, giyim dağıtımlarında, kendi kesesinden veriyormuşçasına havalı poz veriyor.. ??? Ramazanın gelişiyle öne çıkan haberlere bir baksanıza... Ramazanı karşılamak üzere silahlı kutlamada ölüm. Ellerinde bira şişesiyle yürüyen iki gence yönelik linç girişimi. Batıl inançların öne çıkardığı türbeler önündeki, duayla, Tanrı’ya inançla uzaktan yakından ilişkisi olmayan, adak adayan kalabalıklarda patlama. Oruç tutmayanlara dönük baskılar. Giderek her yıl artan sayılarda lokantaların sadece ramazana dönük hizmet verebiliyor oluşları... Siyasal İslam kimlikli varsılların artması ile toplumsal yaşamda gözlenen çarpıcı değişim. İstanbul gibi merkezlerde bile gösterişli iftar sofrası düzenlemeyen otel ve lüks lokantanın neredeyse kalmamış olması ve iftar saatlerinde tıklım tıklım dolması. Bütün büyük meydanlarda, en ilkel yöntemlerle kurulmuş iftar çadırları. Başta belediyeler, varsılların görgüsüz, gösterişli sadaka sunumu niteliğindeki iftar sofraları. Önlerinde can acıtan, yoksullaşmanın boyutlarını yansıtan uzun kuyruklar. Modern kent görünümünü, tarihi dokuları yok eden, kabile yaşamı görüntüleri... Cesur kavramı algılamasında, bir tek ramazan ölçüsünde bile AKP iktidarında nasıl da hızlı bir değişim yaşanmış; AKP’li olsun olmasın, sıkıysa belediyeler, yöre zenginlerinin reklam afişleriyle donanmış iftar çadırı kurmasınlar. Sıkıysa yörenin önemli ibadet yerlerine dönük otobüsü, iftar nevalesi belediyece karşılanmış geziler düzenlemesinler. Öyle bir tablo ile karşı karşıyayız ki, ‘‘Laik Cumhuriyet düzeninde kamuyu temsil eden belediyelerin dini içerikli hizmetler için harcama yapması suçtur’’ diyebilecek cesarette belediye başkanı bulamazsınız. Özel sektörün çalışma, yemek düzenini oruç tutanlara göre düzenlemesi elbette tartışılamaz bir insan hakkı. Ancak yasal çalışma sürelerine karşı sınırsız vurdumduymazlıkları, yasa tanımazlıkları ile iç içe olunca ister istemez batıyor. Hukukun üstünde korktukları bir baskı gücünün varlığını yansıtıyor... Ya çalışma saatleri değişmeden, kamu hizmet alanlarında hizmetlerin giderek çarpıcı boyutlarda ibadet saatlerine göre fiilen değişmesi, kamu hizmetlerinin zaten işlemezliğine katkıda bulunulmasına ne demeli? Cesaretiniz varsa, ‘‘namazdayım’’ diyen bir kamu görevlisinin o saatlerde işinin başında olmamasının, çalışma saatleri içinde kamu hizmetinin sunulmamasının hesabını sorun... Ülkemizde cesaret kavramı, algılaması, hızla tarikat, aşiret, töre, şeriat kıskacında değişime uğruyor.. [email protected] Değer kaybı YTL’de 2 günde yüzde 3.6 Ekonomi Servisi Tayland, Macaristan, Polonya ve Brezilya’da yaşanan siyasi çalkantılar, gelişmekte olan ülke borsalarında yüzde 7’ye, para birimlerinde de yüzde 4’e varan kayıplara yol açtı. Macaristan’da borsa geçen hafta dalgalanmanın yaşandığı 4 günde yüzde 6.9’luk kayıpla en çok kaybettiren borsa oldu. Macaristan’ı yüzde 4.9’luk düşüşle İstanbul Menkul Kıymetler Borsası izledi. Para birimlerinin dolar karşısındaki değer kaybında ise ilk sırayı, son 25 yılın en büyük cari açığını veren Güney Afrika yüzde 4.1 ile aldı. Perşembe ve cuma günü dolar karşısında sert şekilde gerileyen YTL de yüzde 3.6’lık kayıpla ikinci sırayı aldı. Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun bugün toplanması beklenirken dün piyasalarda dalga büyümedi. Borsa temkinli seyir izlerken faiz ve döviz cuma günkü kapanışlara göre gevşedi. İMKB Ulusal 100 Endeksi, ikinci seansta 522,24 puan düşerek 36.084,24 puandan kapandı. Hisse senetleri ikinci seansta ortalama yüzde 1.43 değer yitirdi. Borsa endeksi günün tamamında 305.77 puan geriledi. Hisse senetlerinin günlük ortalama değer kaybı yüzde 0.84 oldu. Gün içinde 1.5060 YTL ’ye kadar dolar/YTL kotasyonları gelişen piyasalara yönelik tedirginliğin sürmesiyle 1.5250/60 YTL ’ye kadar geriledi. Finansbank’ın yüzde 46’sını satın alan Yunan bankası NBG’nin başkanı Arapoğlu: Türkiye’ye büyümek için geldik ? National Bank Of Greece’in (NBG) Yönetim Kurulu Başkanı ve Üst Yöneticisi Takis Arapoğlu, ‘‘Yunanistan küçük bir piyasa. Bulgaristan, Romanya ve Sırbistan’da da bankalar aldık. Ama büyümek için Türkiye’de olmak gerekiyordu. Finansbank’ın teknolojisi bizden iyi. İstanbul’u Balkanlar’ın ve Güney Avrupa’nın teknoloji merkezi yapacağız’’ dedi. HASAN ERİŞ ATİNA Finansbank’ın yüzde 46’lık hissesini 2.8 milyar dolara satın alan National Bank Of Greece’in (NBG) Yönetim Kurulu Başkanı ve Üst Yöneticisi (CEO) Takis Arapoğlu, gelişen uluslararası rekabet koşullarında var olabilmek için Türkiye’de olmaları gerektiğini ve bunun için Finansbank’ı aldıklarını söyledi. Hisse devrinin tamamlanmasının ardından Türk basın kuruluşlarının temsilcileri için Atina’da basın toplantısı düzenleyen Arapoğlu, Türkiye ve çevre ülkelerdeki yatırımlarının ana çıkış noktasını şöyle açıkladı: ‘‘Birkaç yıl önce NBG Yunanistan’da bankacılık sektörünün yüzde 30’una hâkimdi. Ancak burası küçük bir piyasa. Büyümek için Yunanistan’ın dışına taşmayı düşündük. Bir iş planı oluşturduk. Bulgaristan, Romanya ve Sırbistan’da bankalar aldık. Türkiye büyük ve potansiyeli yüksek bir ülke. Ayrıca, çok modern bir bankacılık sistemine sahip. Ekonomi birkaç yıldır büyük bir gelişme kaydetti. Türkiye’de bir araştırma yaptırdık, olumlu bir tablo çıktı. Bizce Finansbank bizim ihtiyaçlarımıza göre en iyi bankaydı. Çok iyi ve eğitim görmüş çalışanları vardı.’’ Arapoğlu, şöyle devam etti: NBG, Finansbank’tan, Finansbank da NBG’den öğrenecek. NBG, Finansbank’a daha ucuz finans sağlayabilir, özellikle ‘mort gage’a ekspertiz verebiliriz. Finansbank’ta, çok gelişmiş bir teknolojik platform var. Bundan yararlanacağız. İstanbul bizim için Balkanlar ve Güneydoğu Avrupa’nın merkezi haline gelecek. Bu işbirliği ilk meyvelerini kasımda verecek. Türkiye’de yatırım yapmak isteyen şirketlerden oluşan büyük bir grupla Türkiye’yi ziyaret edeceğiz. Şu ana kadar Yunanistan’ın her tarafından, tekstil, turizm ve üretimin kâr sağlayacağı her alandan 50 şirket bu programa katılmak için başvurdu. Bunlar Türkiye’ye gelerek düşük maliyetli bir ortamda yatırım yapmak istiyorlar. Türk şirketlerinin de Yunanistan’a gelerek katma değerli ürünlerini satmalarını bekliyoruz. Örneğin gıda sektörü... Bu politik değil, tamamıyla ticari bir işlemdir. İki ülke arasındaki ilişkileri geliştirecektir. Herkeste iyi niyet var. İnanıyorum ki iki ülke arasındaki ilişkiler böylece bir köşeyi döndü. Herkesin çıkarına bir durum var. Hüsnü Özyeğin Bey istediği kadar yönetimde kalabilir. Bu işbirliğinden çok memnunuz. Seneye yönetim kurulumuzda da görev alabilir. Türk tespihi, tablolar ve ilişkilerin geleceği NBG’nin CEO’su Takis Arapoğlu, dede tarafından Tekirdağlı bir aileden geliyor. Türkiye’den gelen gazetecilere gezdirdiği NBG’nin ilk merkezinin duvarlarında Yunan Kurtuluş Savaşı’na ilişkin tablolar, elinde de 33’lük bir Türk tespihi vardı. Arapoğlu, Osmanlı’yla savaş tabloları için, ‘‘Bunlar sadece tarihin bir parçası diye orada. Belki indiririz, yaparız, yapmayız, ama bunları tamamıyla dünde bıraktık ve geleceğe bakıyoruz’’ dedi. Bankadaki tek Türk Belma Erkan, 1841’de kurulan ve 1928’e kadar Yunan Merkez Bankası görevini de üstlenen NBG’de çalışan tek Türk personel ve denetçilik yapıyor. Zeynep Bodur Okyay’a, İtalya Liyakat nişanı Ekonomi Servisi Kale Grubu Şirketleri İcra Kurulu Zeynep Bodur Okyay’a, İtalya devleti tarafından İtalya Cumhuriyeti Liyakat Nişanı verildi. Türkİtalyan ilişkilerine yaptığı katkılar ve hizmetler dolayısıyla İtalya devleti tarafından ‘‘Caveliere di Lavora’’ ile onurlandırılan Zeynep Bodur Okyay’a liyakat nişanı, İtalya’nın Türkiye Büyükelçisi tarafından törenle verildi. Okyay, nişanı teslim aldıktan sonra yaptığı konuşmada, köklü bir geçmişe sahip Türkİtalyan ilişkilerine, Cumhuriyet döneminin son 50 yılında ailesinin ve kurumunun da katkısı olmasından dolayı büyük bir onur ve mutluluk duyduğunu kaydetti. Türkiye’de iş yapmak zorlaşıyor Ekonomi Servisi Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Teknoloji Araştırma Merkezi (TEKAM) Müdürü Prof. Dr. Muammer Kaya, Dünyada İş Yapma Vakfı tarafından hazırlanan 2007 raporuna göre, iş yapma kolaylığı sıralamasında Türkiye’nin 175 ülke içinde 91. sırada yer aldığını belirterek ülkenin geçen yıla göre 7 sıra gerilediğini bildirdi. Kaya, yazılı açıklamasında, Dünyada İş Yapma Vakfı’nın 175 ? Dünyada İş Yapma Vakfı tarafından hazırlanan 2007 raporuna göre, iş yapma kolaylığı sıralamasında Türkiye, 175 ülke içinde geçen yıla göre 7 sıra geriliyor ve 91. sırada yer alıyor. ülkenin ekonomilerini her yıl iş yapma kolaylığı ve zorluğuna göre sıraladığını ifade ederek sıralamada başta olan ülkelerde yatırım yapmanın kolay olduğunu kaydetti. Rapora göre, ekonomi reformunda Singapur’un dünyada ilk sırayı aldığını ifade eden Kaya, bu ülkeyi Yeni Zelanda, ABD, Kanada ve Hong Kong’un izlediğini bildirdi. Kaya, iş yapmanın en zor olduğu ülkenin ise Kongo Demokratik Cumhuriyeti olduğunu belirterek şöyle devam etti: ‘‘Türkiye 175 ülke içinde 91. sıradadır. Türkiye 2005 yılına göre 7 sıra gerilemiş durumdadır. Türkiye’nin 10 başlık içinde dünya ekonomi sıralamasında en kötü olduğu iki konu 148. sırayla lisans, 148. sırayla izin alma ve 146. sırayla işçi istihdamıdır. Sıralamada en iyi yeri 53. sırayla yeni işe başlamada almaktadır. 2006 yılı ekonomisinde 10 başlığın 9’unda gerileyen Türkiye sadece istihdamda 148’incilikten 146. sıraya çıkmıştır. Ülkemizde 2006 yılı tahmini kişi başına düşen milli gelir 4 bin 710 dolardır.’’ Novamed’de grev ? Ekonomi Servisi Tıbbi malzeme üreticisi Alman firma Novamed GmbH’de işçiler, toplu iş sözleşmeleri görüşmelerinde altı aydır anlaşma sağlanamaması gerekçesiyle bugün saat 10.00’da greve çıkıyor. 300 işçinin çalıştığı Antalya Serbest Bölgesi’ndeki Novamed GmbH firmasının işveren temsilcilerinin uzlaşmaz tavır sergilediklerini belirten Petrolİş Sendikası Merkez Yönetim Kurulu, 11 Ağustos 2006’da grev kararı almıştı. B E L Ç İ K A L I U C B , P H A R M A’ Y I A L I Y O R Belçikalı biyoteknoloji şirketi UCB, Almanya’nın önde gelen ilaç üreticilerinden Schwarz Pharma AG’yi 4.4 milyar Avro’ya satın alacağını duyurdu. Schwarz Pharma Yönetim Kurulu tarafından da onaylanması gereken UCB’nin önerisi hayata geçerse oluşacak yeni şirketin yıllık satışları 3.3 milyar Avro’yu, yıllık araştırma geliştirme bütçesi de 800 milyon Avro’yu bulacak. Schwarz Pharma’nın yüzde 60 hissesini kontrol eden Schwarz ailesi, UCB’nin önerisini destekliyor. Brüksel merkezli UCB kanser, yanık ve alerji, Schwarz Pharma ise kalp ve damar hastalıkları, sara ve Parkinson tedavisine yönelik ilaçlar üretiyor. Geçen hafta Alman ilaç üreticilerinden Merck KGaA, İsviçreli Serano’yu 10.6 milyar Avro’ya satın alacağını bildirirken Altana da Danimarkalı Nycomed’in 4.5 milyar Avro’luk birleşme teklifini kabul etmişti. R U S YA İ Ç İ N P E T R O L D E KRİTİK SINIR: 37 DOLAR Ekonomi Servisi Geçen yıl bütçe gelirlerinin yüzde 52’sini sadece petrol satışlarından sağlayan Rusya, fiyatlarda sert bir düşüş ihtimaline karşı ‘‘dayanma sınırını’’ belirledi. İnternette yayın yapan Turkrus.com sitesinin haberine göre, Finans Bakanı Aleksey Kudrin, ‘‘Ural ham petrolünün varilinin 37 dolara kadar gerilemesi bizi yaralamaz, 2007 bütçe hedeflerini etkilemez’’ dedi. Rusya, 1998’de petrol fiyatları 11 dolara kadar düşünce ekonomik krize girmişti. Kudrin’in, ‘‘Ruble 1998 krizi öncesi reel değerine yükseldi’’ uyarısı ve bundan maliyetleri hızla artan sanayi kesiminin büyük zarar görmeye başlaması bir başka soru işareti. Kudrin’in geçen hafta Duma’ya verdiği bilgilerden satırbaşları şöyle: ‘‘Rublenin değer kazanması sorun. Bu enflasyonist baskı yaratıyor. Geçen yıl yüzde 10.9 olan enflasyonu bu yıl yüzde 8.5’e indirmeyi hedefliyoruz. Halkın yüzde 14’ü yoksulluk sınırının (aylık 4000 ruble 150 dolar) altında yaşıyor. Asgari ücret ise 1100 ruble (40 dolar).’’ ‘CARİ AÇIK HER ZAMAN TEHLİKELİ’ Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, sanayinin ithalata dayalı olarak büyüdüğünü belirterek, bu nedenle de cari açığı azaltmanın bugün de yarın da mümkün olmadığını söyledi. Hisarcıklıoğlu, cari açıkla ilgili acil olarak tedbir alınması gerektiğini vurguladı. CNNTürk’te soruları yanıtlayan Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin dış etkenlere çok açık olduğunu, bunun esas nedeninin ise cari açığa dayandığını belirtti. Hisarcıklıoğlu, bu cari açıkla yaşamanın ciddi sıkıntılar getirerek her türlü etkenin altında kalınacağını ifade ederek, ancak zaman zaman, ‘‘cari açığın finanse edilebildiği, finansman kalitesinin önemli olduğuna ilişkin’’ söylemlerle bu sorunun küçümsendiğini belirtti. Hisarcıklıoğlu, Formula 1 yarışları nedeniyle verilen 5 milyon dolarlık cezaya itiraz edilip edilmeyeceğinin henüz belli olmadığını, avukatların konuyla ilgili Rifat Hisarcıklıoğlu çalıştığını da söyledi. CUMHURİYET 13 K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle